Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

ST. PETERSBURG (AA) - Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki dünyaca ünlü Ermitaj Müzesi'nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı vesilesiyle iki sergi açıldı.

"Sultan Tuğrasının Altında: Kaligrafi, Yazıbilimi, Mühürbilimi ve Parabilimi Konularında Osmanlı Mirası" ve "Boğazın Kokusu" temalarıyla düzenlenen sergilerin açılışına Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç, Türkiye'nin St. Petersburg Başkonsolosu Özgün Talu, Ermitaj Müzesi Müdürü Mihail Piotrovskiy ve çok sayıda davetli katıldı.

 

Büyükelçi Bilgiç, yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında kültür zenginliğini yansıtan sergilerin Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg’da düzenlenmesinden memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

St. Petersburg kentinin, Türkiye ile Rusya arasındaki kültürel etkileşimde her zaman önemli rol oynadığını belirten Bilgiç, "Selçukludan Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyeti’ne devrolunan tarih ve kültürümüz, St. Petersburg’da her zaman ilgi odağı oluyor." dedi.

Bilgiç, sergileri düzenleyen Ermitaj Müzesi’ne ve etkinlikler için eser gönderen Sakıp Sabancı ile Sadberk Hanım müzelerinin yetkililerine teşekkür etti.

Ermitaj Müzesi Müdürü Piotrovskiy de sergileri, Türk müzeleri ve St. Petersburg Başkonsolosluğunun katkılarıyla düzenlemekten büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, "Sergilenen eserlerin pek çoğu ilk defa ziyarete açıldı ve Osmanlı İmparatorluğundaki günlük yaşamın daha iyi anlaşılmasına vesile oluyor." ifadesini kullandı.

 

28 Ocak'a kadar açık kalacak sergilerde Ermitaj Müzesi’nin envanterindeki Osmanlı dönemine ait madeni paralar, mühürler, tuğralar, hat eserleri, çiniler, fermanlar, üzerlerinde süslemeler ve yazılar bulunan silahlar ve tekstil ürünleri ile İznik çinileri yer alıyor.

Sergilerde ayrıca Sakıp Sabancı Müzesinin koleksiyonundaki "El Yazması Kur'an-ı Kerim" (1744 tarihli), "Levha" (1861 tarihli) ve Sadberk Hanım Müzesinin koleksiyonunda bulunan 19. yüzyıla ait "Hamam Havlusu" gibi eserler de ziyaretçilerle buluşacak.

 

 

 

MOSKOVA (AA) - Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde Gazze Şeridi'ndeki durumu ele aldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Lavrov ile mevkidaşı Abdullahiyan telefonda görüştü.

Gazze Şeridi'ndeki durumunun ele alındığı ve mevcut duruma ilişkin endişenin ifade edildiği görüşmede, "acil ateşkes ve etkilenen sivil halka acil yardım sağlanması gerekliliği" vurgulandı.

 

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde son durum

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken, İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı.

İsrail'de 7 Ekim’deki saldırılarda 310'dan fazlası asker olmak üzere 1200 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 kişinin yaralandığı duyuruldu.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim’den bu yana 62'si Gazze içerisindeki çatışmalarda 6'sı da Lübnan sınırında olmak üzere 383 İsrail askeri öldürüldü.

İsrail'e göre, Kassam Tugayları'nın elinde 239 İsrailli esir bulunuyor.

 

Gazze'deki hükümete göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırılarında Gazze Şeridi'nde en az 5 bini çocuk ve 3 bin 300'ü kadın olmak üzere 12 bin 300 kişi öldürüldü.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te de 7 Ekim’den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 214 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu, Gazze'de on binlerce yaralı ile sivilin sığındığı onlarca hastaneyi zorla tahliye ettirmek için yerleşkelerini ya da ana binalarını vurdu. İşgal sırasında bazı hastaneleri bastı. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda yaşanan çatışmalarda 76 Hizbullah mensubu ve 6 İsrail askeri öldü.

 

PARİS (AA) - Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmelerinde Gazze ve Batı Şeria'daki durum ele alındı.

 

Elysee Sarayından yapılan açıklamada, Macron ve Abbas'ın telefon görüşmesinde, insani ateşkes konusunu ve Batı Şeria'daki durumu değerlendirdikleri ifade edildi.

Görüşmede, Batı Şeria'da Filistinli sivillere uygulanan şiddeti kınayan Macron'un, İsrailli yetkililerden bu duruma son vermeleri talebinde bulunduğunu dile getirdiği aktarıldı.

 

"Her iki başkan da Batı Şeria'yı zayıflatacak bir şey yapmamanın önemi konusunda anlaştı." ifadesi kullanılan açıklamada, iki liderin, Filistinlilerin bir devlete sahip olma isteklerini karşılamak için siyasi sürecin yeniden başlaması gerektiğini belirttiği bildirildi.

Açıklamada, "Cumhurbaşkanı (Macron), Fransa'nın, savaşın sona ermesini ve bölgedeki herkes için barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesini sağlayan tüm bölgesel ve uluslararası çabalara katkıda bulunduğunu hatırlattı." denildi.

Macron'un Netanyahu ile yaptığı görüşmede de Gazze'de devam eden saldırılara bağlı olarak çok sayıda sivil can kaybı yaşandığına dikkati çektiği, Gazze'deki sivillerin korunması gerektiğini belirttiği kaydedildi.

Açıklamada, Macron'un bölgede derhal bir insani ateşkes sağlanması gerektiğini vurguladığı, bunun daha sonra da ateşkese evrilmesi gerektiği ifade edildi.

 

Macron'un, Batı Şeria'daki Filistinli sivillere yönelik artan şiddet karşısında endişe duyduğunu ve bu durumu kınadığını Netanyahu'ya söylediği belirtilen açıklamada, "(Macron) Bu şiddetin yayılmasını önlemek ve sükuneti korumak için her şeyin yapılması gerektiği konusunda ısrarcı oldu." bilgisi verildi.

Açıklamada, Macron'un, Gazze'deki durumun bölgeye yayılmasından kaçınmak gerektiğini vurguladığı, Filistin meselesinde iki devletli çözümün Orta Doğu'da istikrarı sağlayacağını söylediği kaydedildi.

Macron'un Netanyahu ile Gazze'deki esirler meselesini de görüştüğü aktarılan açıklamada, Macron'un İsrail'in kendisini savunma hakkı olduğunu ve "Fransa'nın bu ülkenin terörle mücadelesinde dayanışma içinde olduğunu" söylediği de ifade edildi.

Erdoğan'ın İsrail'e yönelik sert eleştirileri ve "İsrail'e borçlu olanlar rahat konuşamıyor, biz Holokost cenderesinden geçmedik" vurgusu haberlerde öne çıkan unsur oldu
 

BERLİN (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Berlin’de Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmesi Avrupa basınında geniş yer aldı.

Bild gazetesi "Erdoğan’ın Scholz ile havuç ve sopa oyunu" başlığını kullanan analiz haberde, Erdoğan’ın İsrail’i Gazze’yi yerle bir etmekle, 13 bin Filistinliyi öldürmekle ve ibadethaneleri, kiliseleri ve hastaneleri bombalamakla suçladığı aktarıldı.

Daha sonra Erdoğan’ın diplomasiye geçiş yaptığı ifade edilen haberde, Erdoğan’ın Rusya ile Ukrayna arasında Tahıl koridoru konusunda arabuluculuk yaptığını, her zaman antisemitizme açık bir şekilde karşı çıktığını ve Holokost konusunda İsrail’e borcu olmadığını söylediğine dikkat çekildi.

Süddeutsche Zeitung gazetesi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Scholz ile yaptığı görüşmeyi "Azıcık birlik" başlığıyla verdiği haberde, Erdoğan ve Scholz’un ortak basın toplantısında iki devletli çözümü savunduğu, Gazze'ye ilişkin başka görüşlerde büyük ölçüde farklılıkları bulunduğu belirtildi.

Haberde, Erdoğan’ın Almanya’ya 4 yıl sonra yaptığı ilk ziyarette Gazze Şeridi’ndeki saldırıda İsrail’i sert şekilde eleştirdiğine işaret edilerek Erdoğan’ın Scholz ile yaptığı ortak basın toplantısında İsrail’i faşistlikle suçladığına fakat var olma hakkını sorgulamadığına dikkat çekildi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de "Scholz Erdoğan'ı reddedilen sığınmacıları geri almaya çağırdı" başlığıyla duyurduğu haberde, Scholz’un Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinde iltica talebi kabul edilmeyen sığınmacıların Türkiye’ye hızlı şekilde geri gönderilmelerini istediği, bunun için bir mekanizma oluşturulması gerektiği ifade edildi.

Haberde, Orta Doğu ihtilafında iki liderin görüşmesinde Gazze Şeridi’ndeki insani durum, esirlerin serbest bırakılması ve gerilimin bölgede yayılma endişesine odaklandığı, Gazze ve Orta Doğu'daki çatışmalara ilişkin uzun vadeli beklentilerin de ele alındığı belirtildi.

Scholz’un "İsrail ile dayanışma göstermesi ve Hamas’ın terör saldırısını açık şekilde kınamasına ilişkin Alman tutumunun altını çizdiği" aktarılan haberde, Erdoğan’ın basın toplantısında gerilimi daha da tırmandırmadığı öne sürüldü.

Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’ye bağlı "Tagesschau.de" internet sitesinde "Sahnede net görüş ayrılığı" başlığı kullanılarak, "(Görüşmenin) hemen başında Orta Doğu’ya ilişkin pozisyonlar çatıştı. Erdoğan Gazze Şeridi’nde ateşkes çağrısında bulunurken Scholz İsrail’in var olma hakkına vurgu yaptı." ifadeleri kullanıldı.

Haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Berlin ziyareti sırasında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerine yönelik eleştirilerin altını çizdiği vurgulanarak, "Erdoğan’ın 13 bin çocuğun, kadının ve yaşlının öldürüldüğüne ve (Gazze’de) her şeyin yerle bir edildiğine" ilişkin sözlerine yer verildi.

Haberde, Erdoğan’ın aynı zamanda insani ateşkes istediği belirtilerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ve Türkiye'nin ortak çabasıyla böyle bir ateşkese varılması halinde bölgeyi ateş çemberinden kurtarma şansı olabileceğini söylediği aktarıldı.

Erdoğan’ın herkese Orta Doğu’da kalıcı barış için çaba sarf etmesi çağrısında bulunduğu belirtildi.

Alman İkinci Televizyon Kanlı ZDF de "Kısmen çok farklı bakış açıları" başlığıyla duyurduğu haberde, Scholz ve Erdoğan’ın basın toplantısında Orta Doğu’ya ilişkin görüş ayrılıklarının ortaya çıktığı ifade edildi. "Erdoğan'ın Berlin'e çok hassas ziyareti" başlığını kullanan Spiegel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir Alman gazetecinin sorusuna kızdığı ve "Bizi bununla tehdit edemezsiniz" dediğini aktardı.

Welt gazetesindeki yorumda da Erdoğan'ın yaşının ilerlemesine rağmen hala siyasette çok profesyonel olduğu kaydedildi.

Şansölye Scholz'un, basın toplantısından sağ kurtulduğu için mutlu olduğunu belli ettiği de yorumda vurgulandı.

Zeit gazetesi "Utanç verici bir ziyaret" başlığını kullanırken, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Hamas hakkındaki teorilerini Berlin'de yaymasına izin verildiği ve Scholz'un buna karşı çıkmadığı savunuldu. Haberde Scholz'u bu tutumunun "diplomatik değil korkakça" olduğu ifade edildi.

- "Ben rahat konuşuyorum, bizim İsrail'e borcumuz yok"

Berlin ziyareti Avrupa basınında da genişçe yer alırken Erdoğan'ın daha çok "Bakın ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok çünkü insana saygımız bizim çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştır ama ben koydum, ta o zamanda. Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok." şeklindeki ifadeleri öne çıkarıldı ve bu şekilde Almanya'ya ve Avrupa'ya mesaj verildiği yorumu yapıldı.

Öte yandan Fransız RFİ radyosu, "Erdoğan’ın Berlin’e gergin ziyareti: Almanya ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı var" başlık haberinde, Erdoğan ve Scholz’un gergin bir bağlamda Almanya'da bir araya geldiği belirtildi.

Haberde, Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğuna dikkat çekilerek, Batılı güçlerin Orta Doğu’da çatışmanın tırmanmasını engellemek adına Türkiye’ye bir rol tahsis ettiği değerlendirmesi yer aldı.

Fransız BFMTV kanalının "Gazze: Erdoğan, Almanya’da gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, ‘İsrail’in saldırılarının son bulması gerektiğini’ ifade etti" başlığıyla kaleme aldığı haberde, Berlin’e ziyareti sırasında Türk Cumhurbaşkanı'nın bir kez daha "Filistin davasını" savunduğu ifadesine yer verildi.

Le Figaro gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Almanya Başbakanı Scholz ile yaptığı ortak basın toplantısını "Erdoğan, Berlin’de Yahudi karşıtlığına karşı mücadele eden bir lider olduğunu söyledi" başlığıyla duyurdu.

- "Bombaladı"

Hollanda'nın De Telegraaf gazetesi, Erdoğan Berlin ziyaretinde İsrail'i şiddetli eleştirdiğini vurgularken "bombardıman" ara başlığı altında Erdoğan'ın "Şu an itibarıyla malum 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı, her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar, Hamas, Hamas, Hamas... Hamas'ın silah varlığı ve gücü ile acaba İsrail'in silah varlığı, gücü mukayese edilebilir mi? Şu anda İsrail'in nükleer silahı var mı? Var ama bunu İsrail'e sorarsanız 'var' demez." şeklindeki açıklamalarına yer verildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC’de yer alan haberde, Erdoğan’ın, Berlin'e gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında kullandığı, "Almanya'nın, İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanması için Türkiye ile birlikte çalışması gerektiği" ifadesine yer verildi.

Haberde, Erdoğan’ın, Almanya'nın İsrail'e verdiği desteğe atıfta bulunarak, Türkiye'nin kimi destekleyeceği konusunda Holokost'un suçluluğuna bağlı olmadığını söylediği aktarıldı.

The Telegraph gazetesi ise görüşmeye ilişkin haberinde "Erdoğan'a göre Holokost, Almanya'nın İsrail-Hamas savaşı hakkında konuşamayacağı anlamına geliyor" başlığını kullandı.

Haberde, "Erdoğan'ın, "Bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik. Öyle bir durumumuz da yok." ifadeleri hatırlatıldı.

Bu ifadelerin, Scholz'da "görülür bir rahatsızlığa sebep olduğu" değerlendirmesine yer verilen haberde, Erdoğan'ın Gazze'deki sivil ölümleri nedeniyle İsrail'e tepki gösterdiğine işaret edildi.

Haberde, Erdoğan'ın antisemitizme karşı sesini çıkaran ilk lider olduğuna yönelik ifadelerine de yer verildi.

- Yunan basını savaş uçaklarına odaklandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Berlin’e yaptığı ziyaret Yunan basınında da geniş yer tuttu.

Kathimerini Gazetesi ana sayfadan verdiği haberinde Türkiye’nin savaş uçağı tedarik etme planına dikkat çekti.

"Erdoğan: Savaş uçaklarını başka yerden alırız" başlığıyla verilen haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Alman bir gazetecinin sorusu üzerine "Savaş uçakları üreten başka ülkeler de var, bizi tehdit etmeyin." dediği aktarıldı.

Ta Nea Gazetesi de ana sayfadan verdiği haberde "Scholz ve Erdoğan’ın Hamas için kameralar önünde çatışması" başlığını kullandı.

Haberde, "Alman Şansölye Olaf Scholz ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın buluşması kameralar önünde çatışma ile başladı." ifadesi yer aldı.

Çalışma yemeği başlamadan önce düzenlenen basın toplantısında Scholz’un İsrail’in kendini müdafaa hakkının altını çizdiğini ve Türkiye ile Almanya’nın bu konuda fikir ayrılıkları olmasının bir sır olmadığını ifade ettiği aktarıldı.

Eleftheros Typos Gazetesi ise "Erdoğan’ın Almanya’ya zor seyahati" başlığı altında Sholz’un Türkiye’ye Eurofighter savaş uçağı satmaya yanaşmadığını savundu.

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de, Filistin'e destek gösterisi düzenlendi.

Şehir merkezindeki Invalidenpark'ta toplanan binlerce kişi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto ederek saldırıların durdurulması çağrısında bulundu.

 

"Sessizliğini kınıyoruz", "Hastanelerin tahliye edilmesi ve bombalaması savaş suçudur", "Şimdi ateşkes", "İnsan görüyorum ancak insanlık görmüyorum" yazılı dövizler taşıyan göstericiler, "Filistin’e özgürlük", "Bombardımanı durdurun" ve "İsrail bombalıyor, Almanya ve ABD finanse ediyor" sloganları attı.

Daha sonra Zafer Anıtı'na yürüyen göstericiler, Filistin, Alman ve Türk bayrakları taşıdı.

Gösteriye katılan bir grup doktor, Gazze'deki hastanelerin bombalanmasına ve masum insanların öldürülmesine dikkati çekmek için bir süre ağızlarını kapatarak yürüdü.

 

Gösteriye katılan Jakub Bielecki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şu görüşleri dile getirdi:

"İsrail askerleri tarafından şu anda bombalanan Filistin halkıyla dayanışma göstermek için buradayım ve maalesef burada Almanya'da İsrail’e gösterilen sarsılmaz dayanışmadan dolayı konuşmak engelleniyor. Bu sorgulanmıyor. Bundan çok rahatsız oluyorum. Çocuklar ölüyor ve bu da uykusuz gecelerime sebep oluyor. Siz yalnız değilsiniz demek için buradayım."

 

Ailesi Gazze’de yaşayan ve babasıyla gösteriye katılan Lina Retvan da Gazze'de akılalmaz bir durum yaşandığını belirterek, "Kardeşiniz orada (Gazze'de) yaşıyor ve insanların orada ne kadar kötü durumda olduğunuzu tasavvur edemezsiniz. Buradaki insanların ne kadar kötü durumda olduklarını da görüyorum. Babamın da. Bununla baş edemezsiniz. Bu çok korkunç, insancıl değil." ifadelerini kullandı.

 

KÖLN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail'in Filistin toprağı Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimlerini eleştirerek iki devletli çözüm çağrısında bulundu.

Scholz, Potsdam yakınlarındaki seçim bölgesi Nuthetal'da düzenlenen halka açık bir toplantıda konuştu.

Alman Haber Ajansına (DPA) göre Scholz, "Bizim bakış açımıza göre iki devletli bir çözüm olmalı. Bir devlet olarak İsrail ile bir Filistin devleti arasında barış içinde bir arada yaşama ihtimali olmalı. Bu aynı zamanda İsrail'in kendi çıkarları için de en iyisi." dedi.

 

Hamas'a karşı kazanılacak bir zaferin ardından iki devlet arasında barış içinde bir arada yaşama şansının son yıllara kıyasla daha gerçekçi olabileceği umudunu dile getiren Scholz, İsrail'in Batı Şeria'da yeni yasa dışı yerleşim alanları için yaptığı inşaatları eleştirerek, "Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri istemiyoruz." dedi.

Scholz, ayrıca son haftalarda Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere karşı yoğunlaşan saldırılarını da kınadı.

Dün Berlin ziyaretinde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Şansölye Olaf Scholz'la görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Scholz'la ortak basın toplantısında "Tevrat'ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz. Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik." demişti.

 

İnsani ateşkese Türkiye'nin, Almanya'nın ne kadar katkıda bulunabileceğinin ve bu adımların nasıl atılacağının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail'e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım. Önemli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı eğer atar, böyle bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, diğer, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız. Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman, rehine sayısı itibarıyla İsrail'deki rehinelerin sayısı nedir? Öbür tarafta, Hamas'ın veya Filistin'in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız zaman katbekat fazlasıyla İsrail'in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail'in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız."

 

BERLİN (AA)- A Milli Futbol Takımı'nın deplasmanda Almanya'yı 3-2 yendiği karşılaşma Alman basında geniş yer aldı.

Bild gazetesi "Berlin’de hayal kırkılığı gecesi" başlığını kullandığı haberde, maçın deplasman havasında oynandığı belirtildi.

 

Haberde, Almanya’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası’na (EURO 2024) 208 gün kala Alman Milli Takımı’nın teknik direktörü Julian Nageslmann'ın, ilk kez evinde takımın başında bulunduğu karşılaşmada ilk yenilgisini yaşadığı ifade edildi.

Kicker dergisi de "VAR penaltısı sonucu belirledi: Alman Milli Takımı, Nagelsmann'ın iç sahadaki ilk maçında Türkiye'ye yenildi" başlığıyla duyurduğu haberde, Nagelsmann’ın üçüncü maçında ilk mağlubiyeti aldığına işaret edildi.

Haberde, Alman Milli Takımı'nın, Türkiye'ye karşı ilk yarıda skoru muhafaza edemediği, 2-2’den sonra da ikinci yarıda gol atamadığı ve sonunda misafir takım lehine verilen "VAR penaltısıyla" sonucun belirlendiği aktarıldı.

 

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de "Almanya Türkiye'ye karşı yenildi" başlığını kullandığı haberde, Alman milli futbol takımının çaba sarf ettiği ancak savunmada her zaman iyi organize olamadığı belirtilerek, "Bunu Türk futbolcular kullandı. Teknik Direktör Julian Nagelsmann’ın önünde çok iş var." değerlendirmesinde bulunuldu.

Tagesspiegel gazetesi de "Alman Milli Takımı kötü bir sinyal verdi. Ortama dayanamayan sadece savunma değil" başlığıyla verdiği haberde, "Alman futbolcular Türkiye'ye yenildi. Bunun nedenleri sadece futbol konusundaki eksikliklerle ilgili değil, bu Avrupa Şampiyonası öncesinde acı bir darbedir." ifadelerine yer verildi.

 

Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD’nin "Sportschau.de” adlı internet sayfası da konuyla ilgili haberinde "Nagelsmann ve Alman Milli Takım- durum karmaşık" başlığını kullandı.

 

MOSKOVA (AA) - Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, kente doğru uçan insansız hava aracının (İHA) saldırısının Rus hava savunma sistemlerince engellendiğini bildirdi.

Sobyanin, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, "Elektrostal kentinde bulunan hava savunma sistemlerince Moskova'ya doğru uçan İHA saldırısı engellendi. İlk belirlemelere göre, İHA'nın düştüğü yerde hasar ve can kaybı yok. Acil servisler olay yerinde çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Sobyanin, dün gece Moskova'ya doğru uçan bir İHA'nın, Rusya'nın Belgorod kentindeki hava savunma sistemlerince vurulduğunu bildirmişti.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) geçtiğimiz beş yılda yayın hayatına kazandırdığı Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce kitap projesinin çıktılarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek üzere “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” düzenleyecek.

 

YTB tarafından 2018 yılında ortaya konan ve ilk çıktığını andan itibaren uluslararası düzeyde çok beğenilen Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Kitap projesi kapsamında; Türkiye, İran, Mısır, Hint Alt Kıtası, Balkanlar, Kuzey Afrika, Güney Doğu Asya, Türk Dünyası, Sahra Altı Afrika ve Arap Dünyası bütün yönleriyle ele alınıyor.

Türkiye ile benzer tarihi ve kültürel dönüşüm süreçleri yaşayan toplumların entelektüel, felsefi ve siyasi birikiminin, ülkemizdeki ilmi eserler külliyatına eklenmesi amacıyla hazırlanan proje kapsamında, 2018'den 2023'e kadarlık 5 yıllık dönemde 11 cilt kitap yayımlandı. YTB talep gören projenin çıktılarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek üzere İstanbul’da “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” düzenleyecek.

 

Söz konusu sempozyumun temel amacı ise Müslüman toplumların karşı karşıya olduğu çağdaş meselelerin çeşitli boyutlarını ele alarak etkili bir platform oluşturmak.

Sempozyum Müslüman dünyasındaki sorunların, meselelerin, eğilimlerin ve gelişmelerin eleştirel analizini teşvik etmeyi amaçlarken çeşitli toplumların, kültürlerin ve düşüncelerin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlamayı da hedefliyor.

 

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu aynı zamanda, Müslüman dünyasının karşı karşıya olduğu acil güncel meselelerin ele alınmasına da odaklanacak.

 

Bahse konu sempozyum kapsamında farklı coğrafyalardan birçok akademisyen bir araya gelecek.

 

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu 18 – 19 Kasım tarihleri arasında İslam Araştırmaları Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

 

 MÜSLÜMAN DÜNYANIN GÜNCEL SORUNLARI ELE ALINACAK

“Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu” hakkında konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, iki gün sürecek çalışma boyunca dünyanın dört bir yanından alanında öne çıkan Müslüman akademisyenleri, entelektüelleri ve araştırmacıları buluşturacaklarını belirtti. Dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Eren, “Dünyanın içerisinden geçtiği zorlu süreçler yaşıyoruz. Özellikle İslam Dünyasının da ciddi sınamalar ve güç durumlarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. İşte tam da bugünlerde farklı ülkelerden Müslüman düşünürleri İstanbul'da bir araya getiriyoruz. Bu hafta sonu yani 18-19 Kasım’da 2 gün sürecek olan Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Sempozyumu, dünyanın dört bir yanından alanında öne çıkan Müslüman akademisyenleri, entelektüelleri, araştırmacıları buluşturacak” dedi.

 

Sempozyumda hem Müslüman dünyanın güncel sorunlarının hem de YTB tarafından 5 yıllık bir zaman diliminde çıkartılan 11 ciltlik Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce külliyatının ele alınacağını aktaran Eren, “Bu 11 ciltte Türkiye, İran, Mısır, Hint Alt Kıtası, Balkanlar, Kuzey Afrika, Güney Doğu Asya, Türk Dünyası, Sahra Altı Afrika ve Arap Dünyası gibi coğrafyalardaki çağdaş Müslüman düşüncesi ele alınmıştı. Kitaplara katkı veren 127 yazardan 24’ü de konferansta bizlerle beraber olacak. Açılış konuşmacıları ile beraber 35 konuşmacı bu uluslararası sempozyumda paylaşımlarda bulunacak” diye konuştu.

 

KARŞI KARŞIYA KALINAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE KATKI SAĞLAYACAK

 

“Çağdaş dönemde Müslüman toplumlardaki düşüncenin incelenmesinin ve anlaşılmasının bugün karşı karşıya kalınan sorunların çözümünde de önemli olacağını düşünüyoruz” diyen Eren şunları kaydetti: “İstanbul’da, İslam Araştırmaları Merkezi’nde düzenleyeceğimiz sempozyumun önemli değerlendirmelere ev sahipliği yapacağına inanıyoruz. Dahası başta siyasiler olmak üzere birçok farklı alandan yetkililerin ve otoritelerin ilgilendiği ya da ilgilenmek zorunda kaldığı, hakkında açıklama ve değerlendirmelerde bulunduğu konulara ilişkin entelektüellerin ve ilim insanlarının kapsamlı görüşlerini ortaya koyabileceği bir ortam sağlayacak olmasının dikkat çekici olacağını düşünüyoruz. Sempozyumda demokratikleşme, modernite karşısında alınan tutum, insan hakları, Müslüman entelektüeller arasında iş birliği gibi farklı konuların yanında elbette Filistin de özel olarak ele alınacak. YTB olarak böyle bir programı ülkemizde hayata geçirmekten dolayı ayrıca memnunuz. Zira bir süredir ilim dünyasında bu denli kapsamlı, nitelikli ve uluslararası bir programın gerçekleşmediğini biliyoruz.  Sempozyumun şimdiden başarılı geçmesini ve İslam alemi için hayırlı sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.”

„Migration mit Herz und Verstand“ – Der neue Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Karl Straub, MdL, stellt Schwerpunkte seiner Amtszeit vor

 

Vergangene Woche wurde Karl Straub, MdL, durch den Bayerischen Ministerpräsidenten Dr. Markus Söder als neuer Integrationsbeauftragter der Staatsregierung ernannt. Ziel der Amtszeit des neuen Beauftragten ist die Etablierung eines ganzheitlichen Ansatzes, der alle Aspekte des Themenbereichs Asyl, Integration und Migration miteinander verbindet: „Ich bin kein Schönwetterpolitiker und möchte daher in den kommenden fünf Jahren dahin, wo es wehtut: direkt ins Geschehen, wo mich insbesondere unschöne und fordernde Themen erwarten. Gute Entscheidungen im Bereich Migration kann nur treffen, wer die missliche Lage der Menschen versteht, die sich auf den Weg machen. Daher werde ich mich direkt vor Ort mit den Menschen unterhalten und mir selbst ein Bild von den Bedingungen, sowohl hier in Bayern, auf den Hauptfluchtrouten als auch in den Herkunftsländern, machen. Ich möchte die Migrationspolitik humanitärer gestalten, ohne die Rahmenbedingungen oder Sachzwänge aus den Augen zu verlieren.“

 

Zudem weist der Beauftragte auf den akuten Handlungsbedarf in der Unterbringung und den Aufnahmestrukturen hin: „Wir müssen unsere Aufnahmestrukturen entlasten und illegale Migration begrenzen. Wir haben die Grenze des Machbaren bereits überschritten. Die permanente Überforderung unserer Strukturen stößt zunehmend auf Ablehnung in der Gesellschaft. Die Qualität der Integration des Einzelnen hängt auch davon ab, wie sich die Aufnahmebereitschaft der hier lebenden Bevölkerung entwickelt. Zudem ist es von zentraler Bedeutung, die Lebensbedingungen in den Herkunftsländern zu verbessern.“

 

Als weiteren, zentralen Aspekt möchte der Beauftragte eine überparteiliche Allianz gegen extremistische Kräfte in der Gesellschaft schmieden: „Sowohl extreme Parteien als auch extremistische Organisationen sind auf dem Vormarsch. Ein wesentlicher Teil meiner Arbeit konzentriert sich darauf, diesen Entwicklungen Einhalt zu gebieten. Ich fordere daher alle auf, sich mit mir gemeinsam gegen Hass, Ausgrenzung und Hetze stark zu machen.Ich möchte zudem vermeintlichen Verlierern und Abgehängten die Hand reichen und mich auf Augenhöhe mit deren Lebenswelten auseinandersetzen.“

 

„Des Weiteren bin ich der festen Überzeugung, dass unsere bayerischen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter in den Behörden einen hervorragenden Job machen. Gerade in Ausländerbehörden grassiert ein riesiger Fachkräftemangel, der Arbeitsalltag ist mitunter sehr fordernd. Wir werden prüfen, ob die Verwaltung durch Digitalisierungs- und Entbürokratisierungsmaßnahmen schnell und unkompliziert entlastet werden kann. Davon profitieren im Übrigen auch Fachkräfte, die der bayerische Arbeitsmarkt dringend braucht“, so der neue Beauftragte abschließend.