Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Geçtiğimiz ay göreve başlayan Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosu Fatma Cebeci Sayan’ı ziyaret eden IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, “Göreve yeni başlayan Sayın Başkonsolosumuzun kültür tarihimize olan ilgisini yakından bilen biriyim. Başkonsolosluk görev alanı içindeki kültürel çalışmalarında enstitü olarak sürekli yanında olacağız” şeklinde konuştu.

Nünberg Başkonsolosluğu bölgesini daha yeni tanımaya başladığını belirten yeni Başkonsolos Fatma Cebeci Sayan ise, “Kendi alanında başarılı her vatandaşımız, ülkemiz için önemli bir değerdir. Türk varlığının kalıcı olduğu Almanya’da insanlarımızın kimliğini unutmamaları adına özellikle kültür tarihçilerimizin ayrı bir önemi vardır. Onların eserlerini nesiller boyu Türk varlığının isbat belgeleri olarak kullanacağız. Bu çalışmaların özellikle genç neslimiz için çok önemli olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), bine yakın cemiyetiyle bu yıl 27’ncisi düzenlenen 3 Ekim Açık Cami Günü kapsamında ziyaretçilerine kapılarını açtı.

“İbadet- düşündürür, canlandırır, birleştirir” temasıyla gerçekleştirilen “Açık Cami Günü” etkinliğinde  camiler farklı din mensuplarına ev sahipliği yaptı.

Köln DİTİB Merkez Camii’nde bu yıl ki Açık Cami Günü açılış programı; insana, huzur ve huşu veren caminin görkemli kubbesinin altında Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Etkinliğe; Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Köln Büyükşehir Belediyesi Uyum ve Çeşitlilik Daire Başkanı Bettina Baum ve DİTİB yönetim kurulu üyeleri katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Açık Cami Günü Almanya'da 1997 yılından bu yana düzenlendiğini ve Almanya'daki Müslüman toplumunun en eski kamusal girişimlerinden biri olduğunu söyledi.

 

 

Bu günün, normal günlük yaşamda genellikle gerçekleşmeyen karşılaşmaları yaratma fırsatı sunduğu gibi, kültürler ve dinler arasında anlayışı teşvik ettiğini ifade eden Kuzey, “Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyinin (KRM) bu yılki temasını "İbadet- düşündürür, canlandırır, birleştirir" olarak belirlemiştir. Bu üç özellik, İslam'da duanın merkezi önemini yansıtmaktadır. Hz. Peygamberimiz, İslam'ı beş sütun üzerine oturtulmuş bir binaya benzetmiştir. İtikattan sonra en önemli ikinci sütun olarak günlük farz namazdan bahsedilmekte ve Kur'an'da, duanın bu üç bileşenini vurgulayan çok sayıda ayet bulunmaktadır. Dua sadece ritüel ve dışsal bir eylem değil, bizi her zaman yaşamın özüne geri döndüren, içkin gücüyle bizi canlandıran ve kökenimiz ne olursa olsun bizi birleştiren derin bir manevi eylemdir. Bu amaca ulaşmak için Hz. Peygamberimiz biz Müslümanları, duanın yaratacağı sinerjiden faydalanmak üzere camide birlikte namaz kılmaya teşvik etmiştir” dedi.

Dua farklı kökenlerden, kültürlerden ve dillerden insanları birbirine bağladığına dikkat çeken Kuzey, “Namaz olarak da bilinen dua, İslam'ın en temel uygulamalarından biridir ve bize ilahi merhameti, şefkati ve biz insanlara karşı hayırseverliği hatırlatır. Dua dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları birleştiren ve bize küresel bir inanç topluluğunun parçası olduğumuzu hatırlatan evrensel bir dildir. Dua da, farklı kökenlerden, kültürlerden ve dillerden insanları birbirine bağlar” ifadelerini kullandı.

 

 

İnsanların birbirlerini tanımada özel günler fırsattır

İnsanların birbirlerini tanımada özel günlerin fırsat olduğunun altını çizen Kuzey, “Açık Cami Günü, İslami ibadetin bu önemli işlevlerini anlatmak ve takdir etmek için bir fırsat sunmaktadır. Kültürler ve dinler arasında anlayış ve saygının çok önemli olduğu bir zamanda, dua bir anlayış köprüsü olabilir. Biz Müslümanlar dualarımızı her gün bunun için yapıyoruz” dedi.

Bu yıl kriz bölgelerinden gelen pek çok korkunç ve üzücü olaylar yaşandığını söyleyen Kuzey, şöyle devam etti: “İnsanoğlu kavrayışımızı aşan durumlarda, bu izlenimlerle duaya sığınır ve Allah'tan yardım, destek, güç ve umut talep eder.  Dua ederken, bu felaketlerin sayısız kurbanıyla bir oluruz ve duada onlarla buluşuruz. Bu ibadet yerlerinde felaketten etkilenen herkes için birlikte dua ediyoruz.”

 

 

Camilerimizin kapıları herkese açıktır

Merkez Camii’nin bu yıl 11 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırladığını ifade eden Kuzey, “Bugün camilerimizin kapılarını herkese, özellikle de Köln Ehrenfeld semtimize açtık. Ziyaretçiler gelip İslam ibadeti hakkında daha fazla bilgi edinebilsinler. Dünyanın dört bir yanından Köln Merkez Camii'nde gelen ziyaretçileri misafir ediyoruz. MoscheeForm birimimiz yıl boyunca çeşitli seminerler, etkinlikler ve çalışmalar aracılığıyla İslam ve Merkez Camii hakkında ziyaretçilerimize bilgi veriyoruz” diye konuştu.

Katılımcılara teşekkür eden Kuzey, Açık Cami Günü’nün hayırlı olmasını diledi.

Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker de ziyaretçilere hitap ederek, insanlar farklı görüşlere sahip olsalar bile birbirleriyle daha fazla konuşmaya davet etti. 

Reker, “Toplumdaki çatlaklar giderek daha görünür hale geliyor ve bunların kültürlerarası işbirliği ve fikir alışverişi yoluyla onarılması gerekiyor” dedi.

Duanın öneminin altını çizen Reker, “Duanın tüm inançlarda bir düşünme ve kendine gelme aracı, inancın da toplumsal bölünmeye karşı emniyettir” diye konuştu.

 

 

Belediye Başkanı Reker: Merkez cami Köln'e aittir. Ve: Müslümanlar da Köln'e aittir!

Merkez Camii'ne davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Reker, caminin mimari etkisine de dikkat çekti. Belediye Başkan Reker, caminin gerek şehir silüeti, gerekse mimari açıdan şaheser olduğunu söyledi. "Merkez Camii Köln'e aittir. Ve: Müslümanlar da Köln'e aittir!" diye konuşan Reker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkez Camii'nde bir yılı aşkın bir süredir okunan ezana bazı çevrelerden gelen olumsuz tepkiler karşısında şoke oldum. Müslüman cemaate sağduyulu tutumlarından dolayı büyük saygı duydum. Ayrıca cami cemaatinin ve DİTİB'in Suriye ve Türkiye'deki deprem felaketinin yanı sıra Erft ve Ahr nehirlerindeki sel felaketinden zarar görenlere bağış yapma konusundaki cömertliğini takdir ettim.”

Reker; kabul, hoşgörü ve insan haklarına saygıya evet, şiddet, ayrımcılık ve Müslüman karşıtı ırkçılığa hayır diyerek konuşmasını tamamladı.

Açık Camiler Günü çerçevesinde gün boyu cami rehberleri ziyaretçilere camiyi tanıttı ve Merkez Camii müştemilatıyla ilgili bilgi verdi. Gün dolayısıyla ziyaretçilere Almanca olarak hazırlanan DİTİB, Merkez Camii, İslam ve Açık Cami Günü broşürleri dağıtıldı.

Fotoğraf sanatçısı Karl-J. Gramann‘ın, Köln ve çevresindeki mabetlerin, otopark, eski belediye binası, tiyatro gibi ilgili alanlarda mimari ve estetik açıdan en ihtişamlı fotoğrafların yer aldığı sergi ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

Gün boyu süren Açık Cami Günü’nde 5 bine yakın misafire ev sahipliği yapıldı.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ankara'daki terör saldırısını şiddetle kınadığını belirtti.

Scholz, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, "Ankara'nın merkezinde düzenlenen saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Türk partnerlerimizle dayanışma içindeyiz." ifadesini kullandı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan paylaşımda da terör saldırısına uğrayan Ankara'dan korkunç haber alındığına işaret edilerek "Türk halkıyla dayanışmamızı ifade ediyor, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Geçmiş olsun Türkiye." ifadelerine yer verildi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 2023 Sonbahar Umre Organizasyonu ile Almanya’dan umre ziyareti için kutsal topraklara gidecek olan kafileler dualarla uğurlandı.

DİTİB Umre organizasyonuyla 14 günlük umre ziyareti için kutsal topraklara gidecek kafileler Düsseldorf Havalimanı’nda düzenlenen programla uğurlandı.

 

Tüm insanlık için dua edelim

Kutsal topraklara gidecek umre kafilelerini Düsseldorf Havalimanı’nda uğurlayan DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Kiraz, gençlerin umreye yoğun ilgisinin memnuniyet verici olduğunu söyledi. Kiraz “Mekke’de Medine’de o manevi ortamlarda bizler için dualarınızı esirgemeyin. Ülkemiz için, yaşadığımız toplum ve tüm insanlık için, birlik ve beraberliğimiz için dualar edelim. Rabbim umre yolculuklarını hayırlı eylesin ve hayırlısıyla gidip gelmeyi nasip eylesin” dedi.

 

Düsseldorf Havalimanı’nda yapılan konuşmaların ardından umre kafileleri, kutsal topraklara dualarla uğurlandı.

14 günlük umre ziyaretinin ardından kutsal topraklardan dönüşler 12 Ekim’de gerçekleşecek.

 

 

 

 

Wie aus einem zwei-Mann-Betrieb ein Unternehmen mit 100 Mitarbeitenden wurde

 

Konzerte sind eine logistische Meisterleistung: Wenn Stars wie Helene Fischer vor zehntausenden Menschen spielen, sehen die Fans auf der Bühne nur einen kleinen Teil des Aufwands. Viel Arbeit fällt im Hintergrund an – vor allem beim Auf- und Abbau sowie Transport des sehr teuren und oftmals auch sperrigen Equipments. Damit E-Gitarre, DJ-Pult und mehr nicht kaputtgehen, kommen sogenannte Flightcases ins Spiel. Das sind stabile Kisten oder Koffer aus beschichtetem Multiplexholz mit vernieteten Kanten aus Aluminium. Und diese werden unter anderem auch im Landkreis Würzburg hergestellt – genauer gesagt in Erbshausen. 

 

Ein umfassendes Bild über das gesamte Portfolio machte sich Landrat Thomas Eberth beim jüngsten Firmenbesuch. Eberth besucht regelmäßig Unternehmen im Landkreis Würzburg. „Es ist immer wieder spannend zu sehen, welch große Wirtschafts- und Innovationskraft unser Landkreis besitzt. Der intensive Austausch mit den Unternehmen hilft, Chancen und Herausforderungen zu erkennen und darauf reagieren zu können“, erklärt Landrat Thomas Eberth.

 

Betrieb startete auf Privatgelände, nun gibt es zwei große Standorte im Industriegebiet
Flightcases kamen aus England und den USA nach Deutschland und waren damals eine kostspielige Angelegenheit trotz vergleichsweise einfacher Technik. Grundgedanke der Gründer Dietmar Treike und Reinhold Geißendörfer war es im Jahr 1987, mit der „Treike & Geißendörfer GbR“ kostengünstige, aber auch hochwertige Cases zu bauen. Was damals mit 200 Boxen pro Jahr begann, wuchs im Laufe der Jahre immer weiter an. Aus dem zwei-Mann-Betrieb ist mittlerweile die Firma „L.T. Cases“ mit 100 Mitarbeitenden geworden. „Wir waren immer im Wandel. Dabei haben wir unsere heimische DNA aber immer behalten“, sagt Martijn Treike, der das Unternehmen zusammen mit Dietmar Treike und Reinhold Geißendörfer führt. Im Einsatz sind die Boxen nun unter anderem in der Medizintechnik, im Rennsport, bei Automobilherstellern, schwerpunktmäßig aber im Musikbereich – so zum Beispiel bei großen Festivals wie Rock im Park. „Wir sind stolz, ein kleines Rädchen in diesem großen Uhrwerk zu sein“, betont Treike. 

 

Bei einem Rundgang durch die Produktionshallen konnte sich die Delegation über die einzelnen Fertigungsschritte informieren. Geschäftsführer Martijn Treike (l.) erklärte Landrat Thomas Eberth (r.) und Bruno Strobel, zweiter Bürgermeister der Gemeinde Hausen, einzelne Schritte der Flightcase-Herstellung. Foto: Lucas Kesselhut

 

Krisen traf auch L.T. Cases

Bei einem Rundgang durch die Produktionshallen konnte sich die Delegation um Landrat Thomas Eberth über die einzelnen Fertigungsschritte informieren. Ob Schaumstoff, Lackierung oder Vernietung der Boxen: Anspruch der Firma ist es, die Fertigungsschritte im eigenen Unternehmen und somit im Landkreis zu halten. Mit Herausforderungen ist natürlich auch das Team rund um Martijn Treike konfrontiert: So brachen zu den Hochphasen der Corona-Pandemie schlagartig viele Aufträge weg, mit Beginn des russischen Angriffskrieges gegen die Ukraine gab es auch spürbare Lieferengpässe im Bereich Holz. Hinzu kommt, dass es auch für „L.T. Cases“ immer schwieriger wird, Mitarbeitende zu finden – gerade für die handwerklichen Bereiche der Produktion. 

 

„Um Herausforderungen und mögliche Lösungen zu besprechen, sind die Firmenbesuche für uns sehr wichtig. Gibt es vielleicht Fragen zu Bauvorhaben und –anträgen? Können wir etwas an ÖPNV-Plänen optimieren, damit Firmen attraktiver für neue Mitarbeitende sind? Im direkten Gespräch erhalten wir Impulse und Hausaufgaben, die wir gerne mitnehmen, um unsere Wirtschaft bestmöglich zu stärken“, betont Landrat Thomas Eberth.

Yeşil adaylar Kerstin Celina ve Patrick Friedl Bavyera eyalet parlamentosu seçiminde iddialı.

Uzunca bir dönem sonra eyalet parlamentosunda güçlü bir grup oluşturan Unterfranken'ın Yeşil Parti adayları Kerstin Celina ve Patrick Friedl, "Göçmen kökenli seçmene özellikle ulaşmak ve samimi dileklerimizi onlara iletmek istiyoruz. Bavyera'da Yeşillerin güçlü olduğu bir parlamento, göçmenlerin kendilerini ifade edebilmeleri ve isteklerini dile getirebilmeleri açısından önem taşımaktadır. Türk kökenli seçmenler, bizimle birlikte yaşayan seçmenlerdir ve demokratik hayata katılarak kendilerini ifade edebilmelidirler" dediler.

Yeşiller Partisi adayları olarak seçime girdiklerini belirten Celina ve Friedl, "Bavyera'da Yeşil siyasetin güçlü olması, uzun yıllardan beri siyasi ortama hakim olan iktidarı dengelemek açısından önemlidir. Bizler, göçmenleri de demokratik ortamın içine çekerek fikirlerini açıklamalarından yanayız" şeklinde konuştular.

 

  

 

 

 

 

 

 

Avrupa'nın çeşitli kentlerinde yaşayan Azerbaycanlılar ülkelerine destek vermek amacıyla Almanya'nın başkenti Berlin'de bir gösteri düzenledi. Berlin'deki tarihi Brandenburg Kapısı önünde gerçekleşen gösteride dev bir Azerbaycan bayrağı açıldı “Karabağ Azerbaycan'dır", "Barış istiyoruz savaşa hayır" sloganları atıldı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Bavyera eyalet parlamentosu seçimi 8 Ekim 2023'te gerçekleştirilecek. Peki, kimler aday olabilir, ne zaman ve nasıl seçilirler, kimlerin oy kullanma hakkı var ve birinci ile ikinci oy ne anlama geliyor? Bavyera'daki eyalet seçimleri hakkında bilmeniz gereken tüm detayları burada bulabilirsiniz!

 

Eyalet Seçimlerinde Kimler Seçilecek?

 

Bavyera, özgür bir eyalettir. Bu, vatandaşların hangi yasalara göre yaşayacaklarına kendilerinin karar verebildiği anlamına gelir. Ancak zaman kısıtlamaları nedeniyle bu her zaman pratik olmayabilir; bu yüzden vatandaşlar, kendileri adına yasa çıkaracak temsilcileri seçerler: Bavyera eyalet parlamentosunun üyeleri. Bu üyeler, seçim bölgelerine ve orantılı temsil sistemine dayalı olarak, genel, eşit, doğrudan ve gizli oyla oy kullanma hakkına sahip tüm vatandaşlar tarafından seçilir ve parlamentoyu oluştururlar.

 

 

Bavyera'da 2023 Eyalet Seçimleri Ne Zaman Yapılacak?

 

Eyalet seçimlerinin ne zaman yapılacağını belirten Eyalet Seçim Kanunu (LWG) 20. Madde şöyle der: "1. Eyalet hükümeti, seçim gününden en geç beş ay önce eyalet parlamentosu için seçim tarihini belirler. 2. Yeni seçim, bir önceki eyalet parlamentosunun seçildiği günden en erken 59 ay ve en geç 62 ay sonra (Anayasa'nın 16. maddesinin 1. paragrafının 3. cümlesi) veya fesih veya geri çağırmadan sonraki en geç altıncı Pazar günü gerçekleşir (Anayasa'nın 18. maddesinin 4. fıkrası)."

 

Bavyera'da son yapılan eyalet seçimi 14 Ekim 2018 tarihindeydi. Bu yüzden 2023'teki olağan eyalet seçimleri için 14 Eylül ile 14 Aralık 2023 arasındaki Pazar günleri veya resmi tatiller (Anayasa'nın 14. Maddesi) göz önünde bulundurulmuştur. Bu kapsamda, en erken seçim tarihi 17 Eylül 2023 Pazar ve en geç 10 Aralık 2023 Pazar olarak belirlenebilir.

 

Eyalet hükümeti, 13 Aralık 2022'de yapılan açıklamayla bir sonraki eyalet seçiminin 8 Ekim 2023'te gerçekleşeceğini duyurdu.

 

 

Bavyera'da Kimler Oy Kullanabilir?

 

Eyalet Seçim Yasası'nın (LWG) 1. maddesine göre, “Anayasanın 116. maddesinin 1. paragrafı kapsamındaki tüm Almanlar, oylama gününde Bavyera'daki eyalet seçimlerinde oy kullanma hakkına sahiptir eğer:

 

  1. 18 yaşını doldurmuşlarsa,
  2. Resmi ikametgahları en az üç aydır Bavyera'da bulunuyorsa ya da birden fazla ikametgahları varsa ana ikametgahları Bavyera'daysa, veya genellikle Bavyera'da yaşamaktaysa,
  3. Mahkeme kararıyla 2. madde uyarınca oy kullanma hakkından mahrum bırakılmamışlarsa."

 

 

 

Landtag seçimlerinde nasıl oy verilir?

 

Her oy hakkına sahip kişiye posta yoluyla, kendisine tahsis edilen seçim bölgesi bilgisini içeren bir oy hakkı belgesi gönderilir. Eğer birisi seçim gününde bu yere gitmek istemez, ancak posta yoluyla oy kullanmayı tercih ederse, en geç 06.10.2023, saat 15.00'e (seçimden iki gün önce; § 24 Abs. 4 Satz 1 LWO) kadar oy pusulası için başvuruda bulunabilir. Bu başvuru belirsiz bir şekilde (yazılı ya da kişisel olarak) yapılır. Belediyenin seçim bilgilendirme kartını beklemeniz gerekmez.

 

Oyunu seçim bölgesinde kullanmayı tercih edenler, kimliklerini doğrulamak için fotoğraflı bir kimlik belgesine ihtiyaç duyarlar. Kendi kaleminizi getirebilirsiniz, ancak zorunlu değildir – yazma kalemleri mevcuttur (§ 41 Abs. 2 LWO).

 

 

Kim seçilecek?

 

Federal seçimlerde olduğu gibi Bavyera'daki eyalet seçimlerinde de birinci ve ikinci oylama var. Ancak iki seçim sistemi bazı açılardan farklılık göstermektedir.

 

 

  • İlk Oy (Doğrudan Mandatlar)

 

Bavyera'nın her bölgesi eyalet parlamentosunu en az bir temsilci ile temsil etmelidir. Bu bağlamda, Bavyera toplamda 91 seçim bölgesine ayrılmıştır. Vatandaşlar, Bavyera eyalet seçimlerinde ilk oylarını, yerel ve bireysel olarak doğrudan bir adayı desteklemek için kullanırlar. Kazanmak için basit çoğunluğa ihtiyaç duyulur. Özel durumlarda, eğer diğer adaylar yalnızca yüzde 10'luk bir oran elde etmişse, yüzde 20 ile kazanmak mümkündür. Eyalet parlamentosunda sadece bu 91 doğrudan mandat olmuş olsaydı, bu durum adaletsiz olurdu: Kendi seçim bölgelerinde başarısız olan adaylara oy veren seçmenler, parlamentoya doğrudan bir temsilci gönderemezdi. Bu nedenle seçim sistemimizde bir ikinci aşama daha bulunmaktadır.

 

 

  • İkinci Oy (Liste Mandatları)

 

Eyalet parlamentosundaki koltuk dağılımı, seçmenlerin tercihlerini mümkün olan en iyi şekilde yansıtmalıdır. Bu nedenle, Bavyera eyalet parlamentosundaki mandatların yaklaşık yarısı (toplam 180'in 89'u) aday listelerine tahsis edilmiştir. Partiler, her biri bir "seçim bölgesi" olarak adlandırılan yedi idari bölge için aday listeleri oluşturur. Bu listelerin uzunluğu değişkendir çünkü idari bölgeler, oy hakkına sahip nüfuslarına göre Bavyera eyalet parlamentosunda farklı sayıda koltuğa sahip olmaktadır. Vatandaşlar, ikinci oylarını kullanarak bu listelerden bir adayı seçerler ve böylece doğrudan adayların yanı sıra parlamentoya kimin gireceğine karar verirler.

 

 

 

 

 

Koltuk Dağılımı Nasıl Yapılıyor?

 

Seçim sonrasında partilerin birinci ve ikinci oylardan elde ettikleri toplam ("toplam oy") hesaplanır. Yüzde beşin altında oy alan bir parti Bavyera eyalet parlamentosuna giremez. Yüzde beş ve üzerinde oy alan partilere ait koltuk sayıları, her idari bölge için Sainte-Laguë/Schepers bölen yöntemiyle belirlenir. Örneğin, bir parti bir seçim bölgesinde birinci ve ikinci oyların toplamda yüzde 50'sini elde ederse, o bölgede mevcut olan koltukların yarısını kazanır. Bu durum, Bavyera eyalet seçimlerinde (federal seçimlerden farklı olarak) birinci oyun, doğrudan seçilen adayın seçilememesi halinde dahi "kaybolmayacağı" anlamına gelmektedir; her iki oy, sonucun belirlenmesinde birlikte dikkate alınır.

 

 

Kim koltuk kazanır?

Öncelikle, kendi seçim bölgelerinde birinci olan doğrudan adaylar, partilerinin ülke genelinde en az yüzde beş oy alması durumunda parlamentoya girer. Eğer belirli bir parti toplam oylarına dayanarak daha fazla sandalye hakkına sahipse, kişisel olarak en yüksek oyu alan liste adayları da parlamentoya dahil olur.

 

 

Artı ve Dengeleme Koltukları

 

Bir parti, bir hükümet bölgesinde ("seçim bölgesi") toplam oylarına dayanarak alması gerekenlerden daha fazla doğrudan koltuk kazanırsa ne olur? Bu oldukça nadir görülen bir durum, örneğin bir parti tüm doğrudan koltukları basit çoğunlukla kazandığında meydana gelir: bir seçim bölgesinde yüzde 46, diğerinde yüzde 39, üçüncüsünde yüzde 32 vb. Bu durumda bu parti, bu seçim bölgesi için koltukların yarısını kazanmış olur - toplam oyların sadece yüzde 35'ini aldığı halde. Ancak doğrudan seçilen temsilciler halkın doğrudan temsilcileridir, bu nedenle bu koltuk fazlası korunur. Genel sonucu yine de koltuk dağılımında yansıtmak için diğer partilere listelerindeki adaylar için ek koltuklar verilir. Kısacası: Her şeyin yeniden uyuşması için dengelenir. Bu şekilde, güç dengesi sonunda (yaklaşık olarak) aynı kalır ve seçim sonucunu en iyi şekilde yansıtır. Bu nedenle 18. seçim döneminde (2018 - 2023) Bavyera Eyalet Meclisi 205 temsilciden oluşmaktadır.

 

 

 

Bavyera Eyalet Seçimleri

 

Seçmenlerin belirlediği bir temsilci, yalnızca çok sıkı koşullar altında eyalet parlamentosu üyeliğini kaybedebilir. Görevin istemsiz olarak kaybedilmesi, milletvekilinin işlemiş olduğu bir suçtan dolayı en az bir yıl hapis cezasına mahkûm edilmesiyle gerçekleşebilir. Genellikle, bir eyalet parlamentosu üyesi, gönüllü olarak istifa ederek görevinden ayrılır. Bu, ailevi ya da kişisel nedenlerle ya da sıklıkla bölge idaresi, Federal Meclis veya Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle olabilir. Aksi halde, bir sonraki seçime kadar halkın seçimi en yüksek öncelik taşır.

 

 

Seçimden Sonra İlk Adımlar: Yeni Eyalet Parlamentosunun Yapacakları Nelerdir?

 

2023 yılında Bavyera'da gerçekleşen eyalet seçimlerinin ardından yeni parlamento seçildiğinde ilk yapılacak iş, eyalet parlamentosunun başkanının ve ardından başkanlık divanının seçilmesidir. Bu, eyalet parlamentosunun seçim döneminin sonuna kadar etkin bir şekilde çalışmasını ve temel görevlerini yerine getirmesini sağlar:

 

- Başbakanı seçmek ve hükümet üyelerini onaylamak

- Bavyera için kanunları kabul etmek

- Hükümeti ve onunla bağlantılı idari birimleri denetlemek

- Bavyera'nın eyalet bütçesi üzerinde karar almak. 

 

Kaynak: bayern.landtag.de

ROMA (AA) - İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Almanya'nın Akdeniz'de düzensiz göçmenleri kurtarma operasyonu yapan sivil toplum kuruluşlarını (STK) desteklemeye devam etmesi halinde, kurtardığı kişileri Almanya'ya götürmesi gerektiğini ifade ederek "Başkalarının sınırında dayanışma gösteremezsiniz." dedi.

İtalya ile Almanya arasında son günlerde düzensiz göç konusu üzerinden yaşanan gerginlik devam ediyor.

 

Avrupa Birliği (AB) üyesi ve çoğunluğu Akdeniz'e kıyısı olan 9 güney Avrupa ülkesinin (EU-MED9) liderlerinin Malta'nın başkenti Valetta'da bir araya geldiği zirveye katılan Meloni, burada İtalyan basınına açıklamalarda bulundu.

Meloni, göç konusunun ana gündem maddesi olduğu MED9 Zirvesi'nde bu konuya ilişkin pozisyonlarını açıkladıklarını ifade ederek "Bana öyle geliyor ki bu meseleyi ciddiyetle ve somut biçimde, hızlı şekilde ele alma arzusu var. Hem kendim bu durumu nasıl gördüğümü hem de İtalya'nın maruz kaldığı etkiyi aktardım. Buradaki ülkeler tarafından tamamen paylaşılan bir yakınlaşma çerçevesinde görüşme bunun etrafında dönüyor." diye konuştu.

 

Almanya'nın Akdeniz'de kurtarma operasyonu yapan STK'leri destekleme kararı, ardından Akdeniz'de İtalyan arama-kurtarma bölgesi içinde Almanya'dan 10 kadar STK'nin bulunmasına değinen Meloni, "Alman hükümetinin tutumunu anlıyorum ama eğer, STK kurallarında geriye dönmek istiyorlarsa o zaman biz de göçmenleri kurtaran STK gemisi, hangi ülkenin bayrağını taşıyorsa göçmenleri de o ülkenin karşılamasına dair bir değişiklik öneriyoruz. Diğerlerinin tutumlarını anlıyorum ama başkalarının sınırında dayanışma gösteremezsiniz." ifadelerini kullandı.

 

Meloni, dün Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapılan AB içişleri bakanları toplantısında görüşülen ve İtalya'nın süre istemesi nedeniyle üzerinde uzlaşılamayan yeni "Göç ve İltica Anlaşması"na da ilişkin şunları kaydetti:

"Dün Şansölye (Olaf) Scholz ile görüştüm. Almanya bazı değişikliklerle geldi. Özellikle de STK'lerle ilgili olan bizim için geriye dönüş anlamına geliyor. Bu nedenle süre istedik. Dün (Göç ve İltica Anlaşması'nın onaylanması) böyle bir karar veremezdik."

Başbakan Meloni ayrıca, Tunus ile AB arasında 16 Temmuz’da imzalanan düzensiz göçle mücadele ve ticaret alanlarında imzaladığı mutabakat zaptı çerçevesinde öngörülen AB yardımının ilk diliminin gelecek hafta Tunus'a gönderileceğini de belirtti.

Bu arada, Meloni, MED9 Zirvesi kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile üçlü bir görüşme de yaptı.

 

- Roma-Berlin hattında gerginlik

Almanya, İtalya'nın özellikle 11-17 Eylül haftasında Lampedusa Adası'nda göçmen kriziyle karşı karşıya olduğu sırada, Roma yönetiminin Dublin Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle göçmenleri gönüllü olarak kabul etme anlaşmasını askıya almıştı.

Bu kararın ardından İtalya'nın tepkisini çeken bir adım daha atan Almanya, Akdeniz'de düzensiz göçmenleri kurtaran STK'leri mali açıdan destekleme kararı aldığını duyurmuştu.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, 23 Eylül'de Alman mevkidaşı Olaf Sholz'a bu karardan "şaşkınlık" duyduğunu ifade eden bir mektup göndermişti.

 

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bu konuyu görüşmek üzere 28 Eylül'de Berlin'de bir araya gelmiş, ortak basın toplantısında Tajani; insan hayatının kurtarılmasının önemli olduğunu ve kimsenin STK’lere karşı olmadığını ancak ülkesinin 'yasa dışı göçmenleri çeken bir mıknatıs' haline gelmemesi gerektiğini söylemişti.

Baerbock da ülkesinin bugün Brüksel'deki toplantıda son birkaç saat içinde yapılan yoğun müzakerelerde bazı noktaları uzlaşmaya dahil ettiğini doğrulamıştı.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ankara'daki terör saldırısını şiddetle kınadığını belirtti.

Scholz, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, "Ankara'nın merkezinde düzenlenen saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Türk partnerlerimizle dayanışma içindeyiz." ifadesini kullandı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan paylaşımda da terör saldırısına uğrayan Ankara'dan korkunç haber alındığına işaret edilerek "Türk halkıyla dayanışmamızı ifade ediyor, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Geçmiş olsun Türkiye." ifadelerine yer verildi.