Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Wir freuen uns sehr darüber, dass immer mehr unserer Feuerwehren eine Kindergruppe gründen. Diese Kinderfeuerwehren werden in der Zukunft einen großen Beitrag für den langfristigen Erhalt unseres ehrenamtlichen Feuerwehrwesens leisten. Vielmehr aber noch erleben die Kinder sehr früh Werte wie Gemeinschaftssinn, Kameradschaft und Zusammenhalt und lernen viel in Sachen Brandschutzerziehung.

 

Um die Feuerwehren in der Ausbildung zu unterstützen und den Kindern einen Anreiz zu bieten, haben sich engagierte Kameradinnen und Kameraden unseres Bezirksfeuerwehrverbandes das niederbayerische Kinderflämmchen ausgedacht. Ein erstes Abzeichen, das sich die kleinen Feuerwehrleute auf spielerischem Wege verdienen.

Die diesjährige Abnahme des niederbayerischen Kinderflämmchens findet am

 

Samstag, den 23. September 2023 ab 10.30 Uhr

am Feuerwehrhaus in Rohr i.NB

(Landshuter Str. 16 in 93352 Rohr i.NB)

 

in den Stufen 1 und 2 statt. Es haben sich insgesamt 215 Kinder aus zehn Kinderfeuerwehren angemeldet.

 

Die Veranstaltung beginnt mit der Begrüßung und Besprechung des Ablaufs um 10.30 Uhr. Anschließend durchlaufen die teilnehmenden Kindergruppen die einzelnen Stationen. Der Abschluss mit Übergabe der Abzeichen wird voraussichtlich gegen 13.30 Uhr erfolgen.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de "Son Nesil" adlı çevreci örgüt aktivistleri iklim kriziyle mücadeleye dikkati çekmek için çeşitli eylemler yaptı.

Berlin'deki önemli caddeleri kapatarak fosil yakıtların kullanımının durdurulması için acil eylem talep eden aktivistler, kendilerini ellerine sürdükleri sıvı yapıştırıcılarla yollara yapıştırdı ve trafiğin yoğun olduğu saatlerde önemli kavşaklarda geçişi engelleyerek kent genelinde trafiğin aksamasına neden oldu.

Berlin polisi, şu ana kadar 21 eyleme müdahale ettiklerini ve sokakların çoğunda durumun, büyük bir olay yaşanmadan normale döndüğünü açıkladı.

Polisin, kimlik tespiti için kısa süreliğine gözaltına aldığı aktivistler, daha sonra serbest bırakıldı.

Sosyal medyada yer alan görüntülerde ise öfkeli bir sürücünün protestocuları yoldan uzaklaştırmak için biber gazı sıktığı görüldü.

Yetkililer, sürücüleri aktivistlere müdahale etmemeleri konusunda uyardı ve protestoculara saldıranların cezai işlemle karşı karşıya kalacağını söyledi.

"Son Nesil" örgütü Şansölye Olaf Scholz'a hitaben bir açık mektup yayımlamış ve iklim kriziyle mücadele için acil önlemler alınmasını talep etmişti.

Örgüt hükümeti fosil yakıt altyapısına daha fazla yatırım yaptığı ve insanlığın geleceğini tehlikeye attığı için ağır bir şekilde eleştiriyor.

Hareket, 2030 yılına kadar fosil yakıtlardan tamamen çıkılmasını talep ediyor.

Ancak örgütün yaptığı eylemler halk tarafından benimsenmiyor ve tepki görüyor.

Son olarak Berlin'in sembolü olan tarihi Brandenburg Kapısını turuncu renge boyayan aktivistler bölgedeki turistlerin tepkisini çekmiş ve binlerce avro temizlik masrafına neden olmuşlardı.

 
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Federal Birliği, 16/17 Eylül 2023 hafta sonu Köln Merkez Camii’nde düzenlenen yıllık istişare toplantısı vesilesiyle tüm DİTİB eyalet birlikleri ile bir araya geldi. Toplantıda genel merkez yönetimi de ilk defa tüm DİTİB eyalet birlikleri temsilcileriyle bir araya gelme fırsatı buldu.
 
DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey yaptığı açılış konuşmasında: "Ülke çapında yaklaşık 1.000 derneğe sahip bir kuruluş olarak iyi bir ilerleme kaydetmiş durumdayız. Pandemi nedeniyle zorlu yıllar geçirmemize rağmen, teşkilatlarımızı ve çalışmalarımızı mevcut gereksinimlere uyarlayabilmenin yanı sıra geleceğe de hazırlandırmış bulunmaktayız. Önümüzdeki sene teşkilat olarak 40. yılımızı kutlayacağız ve bugünkü toplantımızla geçmişe dönük değerlendirmelerde bulunarak geçmiş çalışmalarımızdan geleceğe uygun vizyon ve dernek misyonu oluşturacağız." diye konuştu. Kuzey, DİTİB’in bir çatı kuruluşu olarak neredeyse kırk yıldır Almanya’da yerleşik olduğunu ve bölgesel derneklerle gerekli yapılara da sahip bulunduğunu ifade ederek, artık bir kamu tüzel kişiliği (KdöR) statüsü sorusunun da ortaya çıktığının altını çizdi. "Biz ev ödevlerimizi yerine getirdik, gerekli yapılara sahibiz. DİTİB eyalet ve bölge birliklerimiz ülke genelinde 858 yerel cami derneğini koordine etmektedir. Müslüman cemaatleri için nihayet yeni gelişmelerin zamanı gelmiştir. Bu konuda ileri adımlar atmak niyetindeyiz." dedi.
 
Kamu ve kilise hukuku uzmanı Prof. Dr. Stefan Muckel, Müslümanların tüm eyaletlerde anayasal olarak eşit katılımın nasıl başarılabileceği sorusunun hukuki arka planını ele aldığı sunumunda DİTİB’in muazzam başarılarını vurgularken, eksikliklerini de açıkça dile getirdi. Bu bağlamda, DİTİB’in bir kamu tüzel kişiliği statüsüne sahip olmasının gerekliliği ve zorlukları enine boyuna tartışıldı ve bu hedefin altı çizildi. Prof. Dr. Muckel: "Yapılan antlaşmalar, burada yani Orta Avrupa’da Orta Çağ zamanından bu yana uygulanan doğal olan bir durum. Devlet ve Kilise görüş ayrılıklarını her zaman antlaşmalar yoluyla çözmüştür. Bu durum kiliselerdeki görüş ayrılıkları için de geçerlidir zira bugün Almanya’da dini anayasa hukuku, işbirliğine dayalı bir dini anayasa hukukudur. Bu sebeple burada mümkün olduğunca esnek, tutarlı ve işbirlikçi olunmalıdır. Bu da fark yaratmak için bir fırsattır. Devlet anlaşması bunun için idealdir, bunu değerlendirmek gerekir, bu mükemmel bir şans ve fırsattır." diye konuştu.
 
Toplantıda DİTİB Eyalet Birlikleri, DİTİB’in dini bir cemaat olarak devlet okullarında İslam din dersi veya üniversitelerde İslam ilahiyatı gibi devlet kurumları ile ortak olduğu eyaletlerdeki mevcut durumu ve hizmetleri istişare etti. Bunun yanında DİTİB’in eyaletlerdeki danışma kurulları veya komisyon modelleri gibi geçici çözümlere katkıda bulunduğu gelişmeler de istişarelerin konusu oldu.
 
Yoğun bir çalışma temposuyla geçen hafta sonu çalıştayı 150 katılımcının ortak bir "aile fotoğrafı" çektirmesiyle son buldu.
 
 
 
 
BERLİN (AA) - Alman hükümeti, İsrail'deki tartışmalı yargı düzenlemesinin ele alındığı Yüksek Mahkemedeki duruşmaya izleyici olarak katıldığı gerekçesiyle eleştirilen Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert’i savundu.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christian Wagner, Seibert’in Yüksek Mahkemenin kamuya açık duruşmasına katıldığı için İsrail’in “resmi şikayette” bulunduğuna ilişkin İsrail ve Alman medyasında yer alan haberlerle ilgili Berlin’de açıklama yaptı.

 

Wagner, İsrail’in “resmi şikayete bulunduğuna dair medyadaki haberleri doğrulamayacağını” dile getirerek, böyle bir bilginin kendilerine ulaşmadığını belirtti.

“Önemli iç politika süreçlerini takip etmek, her diplomatın normal işinin parçasıdır.” ifadesini kullanan Wagner, bunun yaygın bir diplomatik uygulama olduğunu vurguladı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da New York’ta yaptığı açıklamada, Almanya’nın Tel Aviv Büyükelçisi Seibert’in çok net ilkelere sahip ve kararlı olduğunu belirterek, “Bunu herkesin bildiğine inanıyorum, İsrail’de de.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in Berlin Büyükelçiliği’nden Alman Haber Ajansı DPA’ya yapılan açıklamada, üst düzey bir diplomatın İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in talimatıyla Seibert ile gerçekleştirdiği görüşmede "İsrail’in protestosunu" dile getirdiği ifade edilerek, Almanya Dışişleri Bakanlığına da sözlü olarak “benzer mesajların iletildiği” kaydedildi.

 

Alman basınındaki haberlerde İsrail’in, Seibert’in Yüksek Mahkemenin duruşmasına katılmasını "iç işlerine müdahale" olarak değerlendiği belirtildi.

İsrail’deki Yüksek Mahkeme, 12 Eylül’de ilk kez 15 yargıcının tamamının katıldığı oturumda Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi kapsamında Meclisten geçirdiği kritik yasanın iptaline yönelik itirazları dinlemek amacıyla bir araya gelmişti.

Kamuoyuna açık duruşmaya katılan Büyükelçi Seibert, sosyal medya platformu X’ten İbranice, “Burada İsrail demokrasisi için önemli bir şey olduğu düşüncesindeyim. İsrail'in dostları olarak Yüksek Mahkemeyi büyük bir ilgiyle izliyoruz. Bunu izlemek istedim.” paylaşımda bulunmuştu.

 

63 yaşındaki Seibert, eski Başbakan Angela Merkel'in döneminde 11 yıl Alman Hükümeti Sözcülüğü görevini üstlenmişti.

BERLİN (AA) – Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), haziranda 2023 yılı için yüzde 2,7 olarak açıkladığı küresel ekonomide büyüme tahminini 3’e revize ederken, Türk ekonomisine yönelik büyüme beklentisini yüzde 3,6’dan 4,3'e yükseltti.

OECD'nin “Eylül Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu" yayımlandı.

Raporda, enflasyona karşı faiz artırımına karşın beklenenden daha güçlü gelişme gösteren ABD ekonomisinin bu yıl küresel ekonomideki büyümeyi destekleyeceği ve zayıflayan Çin ekonomisinin gelecek yıl küresel ekonomide baskı oluşturacağı kaydedildi.

OECD raporunda, “Küresel ekonomi 2023'ün ilk yarısında beklenenden daha dirençli kaldı. Ancak büyüme görünümü zayıf kalmaya devam etmekte. Para politikasının giderek daha görünür hale gelmesi ve Çin ekonomisinden beklenenden daha zayıf bir toparlanma ile 2024 yılında küresel büyümenin 2023'e göre daha düşük olacağı tahmin edilmektedir.” ifadeleri yer aldı.

OECD, enflasyonist baskıların azaldığına dair net işaretler gelene kadar merkez bankalarının faiz oranlarını yüksek tutması gerektiğini vurguladı.

OECD'nin 2023 ve 2024 yıllarına ilişkin ekonomik büyüme öngörülerine yer verilen raporda, haziranda 2023 için yüzde 2,7 olarak açıklanan küresel ekonomide büyüme tahmini yüzde 3’e revize edildi.

Küresel ekonomide büyüme tahmini 2024 için ise yüzde 2,9’dan yüzde 2,7’ye indirildi.

Türkiye ekonomisine yönelik haziranda 2023 yılı için yüzde 3,6 olarak açıklanan büyüme tahmini ise bugün yayımlanan raporda yüzde 4,3’e yükseltildi.

OECD raporunda Türk ekonomisinin gelecek yıla ilişkin büyüme tahmini yüzde 3,7’den 2,6’ya çekilirken, 2023 yılı enflasyon beklentisi ise yüzde 44,8’den 52,1’e yükseltildi. Enflasyonun 2024’te ise yüzde 39,2’ye ineceği öngörüldü.

Rusya-Ukrayna savaşının etkilerine en doğrudan maruz kalan Avro Bölgesi'ne yönelik bu yıl için büyüme tahminini yüzde 0,9’dan 0,6’ya çeken OECD, Almanya için 2023 büyüme beklentisini ise yüzde 0’dan yüzde eksi 0,2’ye indirdi. OECD, Alman ekonomisinin gelecek yıl yüzde 0,9 büyüyeceğini tahmin etti.

Örgüt, Avro Bölgesi için 2024 büyüme tahminini ise yüzde 1,5’ten 1,1’e indirdi.

ABD ekonomisi için 2023 büyüme tahminini de yüzde 1,6’dan 2,2’ye, 2024 için yüzde 1’den 1,3’e yükseltti.

OECD, Çin ekonomisinin bu yılki yüzde 5,1 ve gelecek yıl 4,6 büyüyeceği tahminine yer verdi.

Haziran ayında OECD, emlak piyasasında sorunlar yaşayan Çin’in bu yıl yüzde 5,4, gelecek yıl ise yüzde 5,1 büyüme öngörmüştü.

OECD, Almanya dışında yalnızca Arjantin'in bu yıl küçülmesini beklerken, Batı’nın kapsamlı yaptırımlara maruz kalan Rusya da dahil olmak üzere diğer tüm büyük sanayileşmiş ülkelerde büyüme öngördü.

Auslandsberatung-Ausbildung.de bündelt Infos für Betriebe, Berufsschulen und Kammern

Zum Ausbildungsbeginn 2023 ist das neue Service-Portal Auslandsberatung-Ausbildung.de an den Start gegangen, es richtet sich an Betriebe, Berufsschulen und Kammern. Das Angebot der Nationalen Agentur beim Bundesinstitut für Berufsbildung (NA beim BIBB) umfasst Informationen rund um Auslandsaufenthalte in der Ausbildung und bietet einen Überblick über die Chancen, Rahmenbedingungen und konkrete Planungsschritte für die Praxis. Der integrierte Stipendienfinder bündelt zudem alle Förderprogramme, die Auslandsaufenthalte in der Berufsbildung finanzieren. 

Um dem Fachkräftemangel zu begegnen, ist eine attraktive und leistungsfähige Ausbildung für Unternehmen ein wichtiger Baustein. So sollen engagierte Schulabgänger für den Betrieb begeistert und auch langfristig gehalten werden. Auslandsaufenthalte während der Ausbildung sind ein klarer Wettbewerbsvorteil für Unternehmen, die Auslandsqualifikationen für ihren Nachwuchs anbieten. Für die Finanzierung gibt es öffentliche Fördergelder mit guten Förderprognosen.

„Wir haben das neue Service-Portal entwickelt, um Auslandsaufenthalte in der Ausbildung in Unternehmen und Einrichtungen der Berufsbildung noch bekannter zu machen“, betont BIBB-Präsident Friedrich Hubert Esser. „Mit Auslandsberatung-Ausbildung.de unterstützen wir diejenigen mit allen relevanten Informationen, die Auslandsaufenthalte für Auszubildende möglich machen: insbesondere Ausbildungsbetriebe, berufliche Schulen, Kammern oder Kreishandwerkerschaften. Das Service-Portal bietet somit eine umfassende Orientierung, wie Ausbildungseinrichtungen ihren Auszubildenden den Kompetenzerwerb im Ausland ermöglichen können und welche Fördergelder es gibt.“

Doch nicht nur Auszubildende können von Auslandsaufenthalten profitieren. Auch Ausbilderinnen, Ausbilder und Lehrkräfte beruflicher Schulen können ins Ausland gehen und sich dort weiterbilden. Zu diesen Angeboten und über Möglichkeiten, wie Ausbildungseinrichtungen Auslandsaufenthalte strategisch einsetzen können, informiert das neue Portal ebenfalls.

Auslandsberatung-Ausbildung.de ist ein kostenfreies und unabhängiges Angebot der NA beim BIBB und wird vom Bundesministerium für Bildung und Forschung (BMBF) gefördert. Die NA bündelt Expertise rund um Auslandsaufenthalte in der Ausbildung und setzt im Auftrag der EU und des BMBF die Förderprogramme Erasmus+ und AusbildungWeltweit um. Auszubildende sowie Schülerinnen und Schüler berufsbildender Schulen finden alle Informationen rund um Auslandsaufenthalte während der Ausbildung auf dem Portal MeinAuslandspraktikum.de.

Weitere Informationen zum Thema:

www.auslandsberatung-ausbildung.de

Kontakt:
Theresa Mayerhöffer; Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!   
Stefan Metzdorf; Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

Ungenutzte Ausbildungskapazitäten in der beruflichen und hochschulischen Pflegeausbildung

Viele Ausbildungsmöglichkeiten in der beruflichen und hochschulischen Pflegeausbildung bleiben ungenutzt. Das zeigen die Ergebnisse des Pflegepanels des Bundesinstituts für Berufsbildung (BIBB). Demnach wurden im Jahr 2022 in der Pflege von den befragten Einrichtungen mehr Ausbildungs- und Studienplätze angeboten als tatsächlich besetzt werden konnten.
 
Für die berufliche Pflegeausbildung gaben 21 Prozent der mehr als 900 befragten Pflegeschulen an, ihre Ausbildungsplätze voll besetzt zu haben. Unter den mehr als 5.000 interviewten weiteren Ausbildungseinrichtungen (Krankenhäuser, Pflegeheime, Pflegedienste) waren es 27,4 Prozent. 

Die Gründe für unbesetzt gebliebene Ausbildungsplätze sind vielfältig und unterscheiden sich je nach Einrichtung und Ausbildungssituation. Beklagt wird aber von einem Großteil aller Befragten in erster Linie ein Mangel an Bewerbungen, die fehlende Eignung der Bewerbenden oder die kurzfristige Absage von Ausbildungsinteressierten aufgrund vorhandener Alternativen.

Insbesondere Krankenhäuser lehnten Bewerbende aufgrund unzureichender schulischer Qualifikationen ab. Mangelnde Sprachkenntnisse wurden von jeweils rund der Hälfte der Krankenhäuser, Pflegedienste und Pflegeheime als Ablehnungsgrund aufgeführt. Eine Zusage für einen Ausbildungsplatz in einer anderen Pflegeeinrichtung oder in einem anderen Berufsbereich stellte den Hauptgrund für den kurzfristigen Rückzug potenzieller Auszubildender dar. Dagegen spielte die Aufnahme eines Pflege- oder eines anderen Studiums nur eine geringe Rolle für ambulante und stationäre Pflegeeinrichtungen. Anders verhielt sich dies jedoch bei den Krankenhäusern: Hier gaben 19 Prozent an, dass sich Bewerbende kurzfristig für ein Studium außerhalb und knapp 12 Prozent für ein Studium in der Pflege entschieden hatten.

Auch in der hochschulischen Pflegeausbildung übersteigt das Ausbildungsangebot die Nachfrage. Im Jahr 2022 wurden insgesamt 2.122 Studienplätze angeboten, immatrikuliert waren 1.217 Studierende. Die Erstimmatrikulationen pro Jahr in primärqualifizierenden Studienangeboten sind von 2019 bis 2022 kontinuierlich gestiegen. Ein ähnlicher Anstieg zeigt sich laut BIBB-Pflegepanel auch, wenn man alle einbezogenen Studiengänge in der Pflege betrachtet. Dies umfasst auch ausbildungsbegleitende oder ausbildungsintegrierende Studiengänge Pflege, die mit einer Ausbildung nach dem Pflegeberufegesetz zusammenhängen.

Die Akademisierungsquoten, das heißt der Anteil von Studierenden an der Gesamtzahl der Auszubildenden, sind 2022 im Vergleich zum Vorjahr gestiegen, allerdings auf vergleichsweise niedrigem Niveau. Bei primärqualifizierenden Angeboten liegt diese aktuell bei rund einem Prozent, über alle Studienangebote im BIBB-Pflegepanel hinweg bei knapp 2,3 Prozent.

Insgesamt hat das BIBB-Pflegepanel mehr als 6.000 Personen zur beruflichen und hochschulischen Pflegeausbildung im Zeitraum von Oktober 2022 bis Mai 2023 befragt. Davon kamen 902 aus Pflegeschulen, 5.117 aus ausbildenden Einrichtungen und 49 aus Hochschulen, davon 29 primärqualifizierende Hochschulen. Weitere Auswertungen, unter anderem zur Frage, wie die Ausbildungsakteure kontinuierlich unterstützt werden können, folgen. Mit dem BIBB-Pflegepanel kommt das BIBB dem gesetzlichen Auftrag der Durchführung eines Monitorings zur Umsetzung der beruflichen und der hochschulischen Pflegeausbildung gemäß Pflegeberufe-Ausbildungs- und -Prüfungsverordnung nach.

Weitere Informationen unter www.bibb.de/de/bibb-pflegepanel 

Ansprechpartner/-in im BIBB:
Claudia Hofrath; Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
Dr. Michael Meng; Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

MADRİD (AA) - Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ), 2023 Ocak-Temmuz döneminde uluslararası turist sayısının Kovid-19 öncesi seviyelerin yüzde 84'üne ulaştığını açıkladı.

Merkezi İspanya'nın başkenti Madrid'de bulunan BMDTÖ, dünyada turizm rakamlarının, "tarihinin en kötü dönemi" olarak nitelendirdiği salgından önceki seviyeleri yakaladığını duyurdu.

Bu yıl ocak-temmuz döneminde dünyada toplam 700 milyon turistin seyahat ettiğini belirten Dünya Turizm Örgütü, bunun, 2022'nin aynı dönemiyle kıyaslandığında yüzde 43'lük artış anlamına geldiğini vurguladı.

Bu 7 aylık dönemde turizmin en yoğun temmuzda yükselişe geçtiği, 145 milyon turist ile 2023 toplamının yaklaşık yüzde 20'sinin temmuzda seyahat ettiği belirtildi.

Verilere göre, dünyada en fazla turist ağırlayan bölge olan Avrupa, iç talebindeki güçlü artış ve ABD'den gelen seyahatlerin desteğiyle salgın öncesi seviyelerin yüzde 91'ine ulaştı.

Dünyada, salgın öncesi (2019) seviyeleri geçen tek bölge olan Orta Doğu'da ise ocak-temmuz arasında gelen turist sayısı 2019 rakamlarının yüzde 20 üzerine çıktı.

Diğer yandan BMDTÖ Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili, açıklanan verilerle ilgili şu değerlendirmede bulundu:

"BMDTÖ verileri, turizmin dünyanın her yerinde ne kadar güçlü bir şekilde toparlandığını bir kez daha gösteriyor. Ancak sektörümüz toparlandıkça uyum sağlaması da gerekiyor. Son aylarda tanık olduğumuz aşırı iklim olayları ve artan turist akışını yönetmedeki kritik zorluklar, sektörümüzün toparlanmasını garanti edebilmek için daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve dayanıklı bir sektör inşa etme ihtiyacını bir kez daha ortaya koydu."

BMDTÖ her şeye rağmen küresel ekonomik kriz, fiyat artışları ve yüksek enflasyonun turizm için riskler oluşturduğunu kaydetti.

ROMA (AA) - İtalya'da sağ koalisyon hükümeti, son günlerde gelen düzensiz göçmenlerin sayısındaki artış üzerine yasa dışı göçle mücadele bağlamında caydırıcı olması maksadıyla yeni önlem paketini kabul etti.

Ülkede yaklaşık bir yıl önce düzensiz göçü önleme vaadiyle iktidara gelen Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyon hükümeti, Afrika'dan Avrupa'ya geçiş güzergahında yer alan Lampedusa Adası'na geçen hafta yaklaşık 11 bin düzensiz göçmenin ulaşmasının ardından, düzensiz göçmenleri caydırmaya yönelik bir adım attı.

Başbakan Meloni başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, iltica hakkı alamayan yabancıların, geri gönderme merkezlerindeki kalış sürelerinin, Avrupa Birliği (AB) mevzuatının izin verdiği ölçüde 18 aya kadar uzatılmasına yönelik karar aldı.

Buna ek olarak, Savunma Bakanlığına sınır dışı edilecek göçmenlerin tutulacağı yeni geri gönderme merkezlerinin inşası görevi de verildi.

İtalyan basınına yansıyan haberlere göre, Bakanlar Kurulunda konuşan Meloni, inşa edilecek yeni geri gönderme merkezlerinin nüfus yoğunluğunun çok düşük olduğu, çitlerle çevrilen ve izlenmesi kolay noktalarda bulunması gerektiğini, bununla göçmenlerin şehirlerde daha fazla huzursuzluk ve güvensizlik yaratmayacaklarını söyledi.

Meloni'nin, en çok göçmen gelen ülkelerin büyükelçileriyle toplantı yapılarak iade süreçlerinin kolaylaştırılması gibi konuların görüşüleceğini de ifade ettiği aktarıldı.

- İtalya'dan Avusturya'ya sınır kontrollerini artırdığı için sert tepki

Yoğun düzensiz göç akınına uğrayan İtalya'dan, sınırda kontrolleri sıklaştıran Avusturya'ya tepki geldi.

Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Matteo Salvini, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Lampedusa Adası'nı ziyaret ederek verdiği dayanışma mesajını hatırlatarak "Viyana'nın, İtalya'dan gelen araçlar üzerindeki kontrolleri artırma kararı, dün Lampedusa'da başlatılan Avrupa dayanışmasına atılmış bir tokattır ve yıllardır Avrupa sınırlarını savunmaya kendini adamış İtalyan polis kuvvetlerine ve gönüllülerine karşı rencide edici bir harekettir." ifadelerini kullandı.

Salvini, İtalya'nın kaçakçılarla mücadele verirken Avusturya'nın ise Alpler'e kaleler inşa ederek nakliyecileri ve turistleri cezalandırdığını savundu.

- Orta Akdeniz'de düzensiz göçmen akınına uğrayan küçük ada

İtalya'nın Kuzey Afrika'ya en yakın kara parçası Lampedusa Adası, Orta Akdeniz'de düzensiz göç rotası üzerinde yer alması sebebiyle yılbaşından bu yana ciddi göç baskısı altında.

Lampedusa Adası'na 13-14 Eylül'de sadece 36 saatlik süreçte 6 binden fazla düzensiz göçmen gelmiş, Ada Belediyesi "acil durum" ilan etmişti.

Adaya geçen hafta gelenlerin sayısının 11 bin civarında olduğu belirtilmişti.

Başbakan Meloni'nin acil durumu yerinde görmesi için Lampedusa'ya davet ettiği AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Ada'ya 17 Eylül'de yaptığı ziyarette "AB'ye kimin geleceğine karar verecek olan biziz, insan kaçakçıları değil" diyerek İtalya'ya destek amaçlı 10 maddelik eylem planı açıklamıştı.

İtalya İçişleri Bakanlığının verilerine göre, ülkeye 1 Ocak-18 Eylül tarihlerinde denizi aşarak gelen düzensiz göçmenlerin sayısı 129 bin 869 oldu. Geçen yıl aynı dönemde bu sayı 68 bin 195 olarak kayıtlara geçmişti.

 

Die Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Gudrun Brendel-Fischer, MdL, bekräftigt den von Ministerpräsident Dr. Markus Söder genannten Vorschlag, die Zuwanderung in Deutschland besser zu strukturieren: „Die Begrenzung ist von wesentlicher Bedeutung, um Zugewanderte bestmöglich zu integrieren. Alle Beteiligten, die für eine nachhaltige und passgenaue Integration sorgen, sind schon seit längerer Zeit am Limit. Wir müssen das Verhältnis zwischen Zugangszahlen und verfügbaren Kapazitäten hier vernünftig austarieren. Es bringt nichts, aufnehmende Strukturen permanent zu überlasten.“ Der Ministerpräsident hatte gestern „einen Deutschlandpakt gegen unkontrollierte Zuwanderung“ gefordert.

 

Brendel-Fischer unterstreicht dabei das Engagement aller in Bayern an der Integration beteiligten Akteure: „Die Ehrenamtlichen, Kommunen, aber auch der Freistaat haben in den letzten Jahren Hand in Hand daran gearbeitet, Geflüchtete nach besten Kräften bei der Integration zu unterstützen“, so die Beauftragte. „Beispielsweise wurden die Fördermittel bei den Sozialberatungsleistungen von Geflüchteten nochmals erhöht aufgrund des Zugangs von Zugewanderten aus der Ukraine. Der Bund hingegen streicht dringend benötigte Mittel bei der Migrationsberatung. Zudem bekommt Bayern bundesweit Zuspruch für den Vorkurs Deutsch, der tausende Kinder mit besonderem Unterstützungsbedarf im Deutschen schult.“

 

Brendel-Fischer weist abschließend darauf hin, dass die permanente Überlastung des Systems kein Dauerzustand sein kann: „Wir müssen hier der Realität gerecht werden und uns schweren Herzens eingestehen, dass unsere Möglichkeiten nicht unerschöpflich sind. Gute Integration braucht weitaus mehr als Verpflegung und ein Dach über dem Kopf. Von daher ist eine Begrenzung notwendig.“