Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Saadet Avrupa Tanıtım Medya ve İletişim Başkanı Murat Gürbüz Saadet Dortmund Bölgesi'nin gerçekleştirmiş olduğu anma programında merhum Erbakan Hoca’nın adil devlet ve insanca yaşam mücadelesine dikkat çekti.

Muhterem kardeşlerim kıymetli misafirler, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının saygıdeğer temsilcileri hanımefendiler beyefendiler geleceğimizin teminatı gençler basınımızın değerli mensupları hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor teşriflerinizden dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Anlamlı bir günde birlikteyiz.
Yine millet olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Ülkemizde yaşanan deprem felaketi hepimizin yüreklerini dağladı. Vefat edenlere Allah’tan rahmet ailelerine ve milletimize baş sağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Aynı zamanda mübarek günlerden geçiyoruz bu manevi iklimin ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini diliyorum. Bundan tam 12 yıl önce 27 Şubat 2011 tarihinde milyonlarca insanın dualari eşliğinde davamızın lideri ve partimizin genel başkanı iken ebediyete uğurladığımız Erbakan hocamızı anmak için bir aradayız Bu buluşmamızın merhum hocamızı anlatmanın yanında anlamamıza da vesile olmasını Cenabı Haktan niyaz ediyorum konuşmama başlamadan önce bir duygumu ifade etmekten geçemeyeceğim hakikaten şu muhteşem salona şu muhteşem tabloya bakınca etkilenmemek mümkün değil.
Allah sizden razı olsun.


İyi ki varsınız
İyi ki buradasınız .
Her ne kadar gurbette de olsanız sizler kardeşlik yurdu bir Türkiye’nin teminatısınız.
Sizler yolundan dönmeyen, hedefinden taviz vermeyenlersiniz. Sizler rüzgâra konjonktüre makama mevkiye ve güce boyun eğmeyenlersiniz.
Sizler hiçbir zaman diklenmeyen ama her daim dik duranlarsınız sizler ilk virajda veda edenler değil sonuna kadar vefa gösterinlersiniz. Hepiniz biliyorsunuz 1969 yılında Prof.Dr. Necmettin Erbakan Hocamız ilk adımı atarken, ilk tohumu ekerken birileri şöyle demişti bir çiçekle bahar olmaz. Peki muhterem hocamızın cevabı neydi doğru ama “ her bahar bir çiçekle başlar” işte bu yönüyle sizler gelecek baharı müjdeleyen çiçeklersiniz. Allah sizden, hepinizden razı olsun.
Hepinizin malumu olduğu üzere Erbakan haftası etkinlikleri çerçevesinde her yıl farklı bir yönüyle hocamızı anlamaya değerlendirmeye çalıştık. Geçtiğimiz yıllarda Erbakan hocamızın ilim adamı yönünü bazen siyaset ve devlet adamı yönünü anlamaya çalıştık , dürüstlükle nezaketini anlamaya bir başka yıl ahlak ve adalet anlayışını yorumlamaya dersler çıkarmaya çalıştık.

Erbakan haftası etkinliklerinin ana teması adil devlet ve insanca yaşam olarak belirlendi sözlerimin hemen başında bu temayı çok önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim.
Çünkü adalet mülkün yani devletin temelidir Adaletin olmadığı yerde ne devletten ne düzenden ne de insanca yaşamdan bahsetmek mümkün değildir.
adalet bir gömleğin adeta ilk düğmesi gibidir o yanlış iliklendiği taktirde diğer tüm işler yanlış gidecektir. Ne yazıkki bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Bugün maalesef Türkiye’nin de Dünyanın da en büyük problemi adaletsizliktir.


Adalet konusunda yaşanan Çifte standartdır merhametin yerini nefretin, şefkatin yerini öfkenin, diyaloğun yerini maalesef kavganın aldığı çatışmanın aldığı, adil paylaşımın yerini sömürünün işgalin aldığı bir dönemden geçiyoruz.
Soruyoruz,


Bugün yeryüzünde yaşayan 8 milyar insandan 1 milyarı her gece yatağa aç giriyor.
Böyle bir dünyada adaletten ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü? 80 ailenin servetinin 8 milyar insanın gelirinden fazla olduğu bir dünyada adil paylaşımdan bahsetmek mümkün mü ?
Bugün dünya da her on saniyede bir çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. Bir buçuk milyar insan günlük 1 $’ ın altında gelirle hayata tutunmaya çalışılıyor böyle bir düzende insanca yaşamaktan bahsetmek mümkün mü ?
evet maalesef mümkündür diyemiyoruz.


Ne acıdır ki emperyalist hırslar nedeniyle parklarda oynaması gereken çocuklar dünyanın bir çok bölgesinde şiddet,çatışma, savaş açlık ve sefaletlerde can veriyor. Yerlerinden yurtlarından edilen insanlar vatanlarını terk etmek ve binlerce km uzakta hayata yaşama tutunmaya çalışıyorlar.


Şimdi bir kez daha soruyoruz böyle bir dünyada barıştan adaletten güvenden huzurdan bahsetmek mümkün mü Maalesef üzülerek söylüyoruz ki hiçbirimiz evet mümkündür diyemiyoruz diyemeyiz .
Peki cennet vatanımız Türkiyemizde durum farklı mı şimdi aynı soruları bir kerede Türkiyemiz için sormak istiyorum,
asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi
16 milyon insanın açlık,
50 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü
5 milyondan fazla ailenin elektrik faturaları ödeyemediği
6 milyondan fazla insanın sosyal yardım almadan geçinemediği bir ülkede insanca yaşamdan bahsedilebilir mi ?
Her üç gencimizden birinin işsiz olduğu bir ülkede 100 binlerce ataması yapılmayan öğretmenlerin olduğu bir ülkede işçi ve memur maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığı bir ülkede çocuklarına bez ve mama dahi alamayan milyonlarca ailenin bulunduğu bir ülkede adaletten adil bir devletten adil paylaşımdan ve insanca yaşamdan bahsetmek mümkün mü?
Ne yazıkki bunun cevabı hayır.

İşe bugün burada, bu salonda toplanmamıza vesile olan merhum Erbakan hocamızın mücadelesinin en önemli hedeflerinden birisi adil devlet ve insanca yaşam, yaşanabilir bir Türkiye yeni ve adil bir dünya Erbakan hocamızın esas kastettiği hedeflediği budur.


Bizlerde bugün onun çizdiği yolda yürüyoruz. Onun mücadelesini referans alıyoruz tıpkı Erbakan gibi bu güzel imkan ve kaynakların bir avuç yandaşa aktarılmasına rıza gösteremiyor tıpkı Erbakan gibi Türkiye’nin varlıklarının haraç mezat elden çıkarılmasına karışı çıkıyoruz. Yine tıpkı Erbakan gibi milleti borcundan dolayı bankaya mahkum eden faizci politikalara evet diyemiyor Erbakan’ın yalın ayaklarıyla bir dilim ekmek için bir arabanın arkasından koşan koşmak zorunda kalan küçük çocuğun hakkını aradığı gibi biz de karnını doyurabilmek için akşam pazar yerlerinde artıkları karıştıran buralardan karnını doyurmaya çalışanların mücadelesini veriyoruz Muhterem kardeşlerim bugün ülkemiz ve bölgemiz kritik ve hassas bir süreçten geçmektedir Bu süreçte dışarıya karşı güçlü olmanın ilk şartı içeride güçlü olmak birlik ve beraberliği tesis etmektir. Bugün Türkiye’nin bir diğer önemli problemi de kutuplaşmadır bir araya gelip konuşamıyoruz. oysa hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi sıkıntılarımızı birlikte çözmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşan değil Kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz.
Partilerimiz,düşüncelerimiz çözüm yollarımız farklı olsa dahi birbirimizle konuşa bildiğimiz bir masa etrafında oturabileceğimiz gün aşamayacağımız hiçbir engel çözemeyeceğimiz hiçbir sorun kalmayacaktır, bundan herkeze emin olsun. Muhterem arkadaşlar ihsan eşrefi mahlukat olarak yaratılmıştır Cenabı Hakk tarafından. İşte bugün Erbakan hocamızı anma vesilesi ile bir araya geldik insanın eşrefi mahlukat olarak yaratılmış olduğunu idrak ederek bizler çatışma için değil diyalog için bir aradayız. Kutuplaşma için değil kucaklaşma için bir aradayız .
Bizim şiarımız Çifte standart değil adalettir, üstünlük taslama değil eşitliktir sömürü değil hakça paylaşımdır. Baskı ve tahakküm değil insan hakları ve hürriyettir şeffaflıktır ehliyete ve liyakata özen göstermektedir
dürüstlüktür dayatma değil uzlaşmadır.


Muhterem arkadaşlarım Erbakan hocamızın hayatı birlikteliklerin ne kadar geniş olduğunu ve başarılarının da örneğini bize göstermektedir. İlk defa 1950 lerde sadece sadece 200 iş adamları bir araya getirerek gümüş motor fabrikasını kurdu ama ne yazıkki hemen önünü kestiler daha sonra Türkiye’deki bütün işleri heyecana getirdi yeni bir hamle başlatırız diye siyasetin dışında odalar birliği nde bir gayretin içine girdi ama ne yazıkki odalar birliği başkanlığına seçildiği zaman seçimi iptal ederek önünü kestiler.


İşte o zaman Erbakan hocamız anladıki siyasete girmeden problemlerimizi çözmek mümkün değildir noktasına geldi bu macerası hepimize ders oldu. Destansı bir mücadele verdi önce milli nizam partisini kurdu fakat hemen kapatıldı hiç faaliyet göstermeden.


Milli Selamet Partisi döneminde rahmetli Ecevit de kurduğu koalisyon bir çığır açtı Türkiye’de. Sayın Ecevitin söylemiş olduğu “ biz bu arkadaşlarla hiçbir zaman anlaşamaz bir araya gelemeyiz zannediyorduk yanıldığımızı anladık” işte bu koalisyonda imam hatipler yeniden açıldı başörtüsü problem olmaktan çıktı hatta enteresandır kara yoluyla hac yapmak bile o dönemde ilk bu millete nasip oldu. Türkiye’nin faizsiz bankası Desiyap o zaman kuruldu başta TUSAŞ olmak üzere ağır sanayi hamlesini gerçekleştirecek teşebbüs o zaman başlatıldı meşhur Kıbrıs barış harekatı da o zaman gerçekleştirildi.
Muhterem arkadaşlarım maalesef bu başarının mükâfatı bu koalisyonun dağılması oldu.


Fakat arkasından hemen farklı bir koalisyonun sayın hem rahmetli Demirel hem rahmetli Türkeşle bir araya gelmek oldu. O dönemde 265 fabrikanın temeli atıldı. Türkiye’nin dört bir tarafında Kars’tan Ardahana kadar fabrika temelleri atıldı demirçelik Kayseri’de Taksan Diyarbakır’da Temsan Şırnak Mazıdağında Azot Gübre tesisleri o dönemde başlayan 58 organize Sanayi bölgesinin kararnamesi o dönemde çıkarıldı. Ama maalesef bu çabalar da mükafatını görmedi ve koalisyon bozuldu 1980 yılında yeni bir darbeyle siyasiler tutuklandı. Fakat hedefte kimin olduğu belliydi kimin önünü kesilmesi isteniyor hangi hamleler durdurulmamak isteniyor ortadaydı. Bunun arkasından siyaseten yasaklandı.
Siyasi hakları iade edildikten sonra hemen siyasete döndü ve hemen refah partisini kurarak daha önceden kurulmuş olan partinin içinde yer aldı 1989 seçimlerinde mahalli seçimlerinde 5 belediye destansı hizmetler yaptı 91 seçimlerinde yine rahmetli Türkeş de bir araya gelerek seçimlere girdi 94 seçimleri büyük bir başarının işaret fişeği olduğu 29 belediyesi kazanılmış de 95 seçimlerinde de Türkiye’nin en büyük partisi haline gelindi. ancak şunu unutmayın en büyük partisi dediğimiz yüzde otuzla 40 değil oynar dağıldığı için %21’in birinci olduğu bir dönemi yaşadı Türkiye ve 1996 ve 1997 yıllarında kurulan 54. Erbakan hükümeti ile havuz sistemi kuruldu yeni bir ekonomik anlayış devreye sokuldu ilk bütçe denk bütçe yapıldı memura %130 çiftçiye emekliye esnafa %100’ler hatta esnaf emeklilerine %300 - % 500 ler zam yapıldı. olamaz deniyordu hazine dekiler %20’nin üzerinde zam vermek bizi çökertir kanaatindeydiler. İlk hanlede 150 arkasından iki hamle daha %130 zam. Akıllara durgunluk verecek bir tavır ve arkasından enflasyon %130 yüzde 70‘lere muhterem arkadaşlarım bunların arkasından bir de bildiğiniz gibi D 8’ler kurulu dünyada İslam ülkelerini ekonomik yönden bir araya getiren bir çapa ve arkasından da mükafat olarak 28 Şubat’ta fiilen bir muhtıra ile karşı karşıya kaldı Erbakan Hocamız.


Muhterem misafirler değerli hazirun sözü biraz uzattım affınıza sığınıyorum. Gidiyorum bundan dolayı ama bazı konuları gündeme getirmeden de Erbakan hocamızın hayatının doğru duruş anlaşılabileceği kanaati de değil biz Saadet Partisiyiz biz milli görüşçüyüz biz Siyaseti makam ve mevki için şanlı ve şöhret için yapmıyoruz yapmayız bizim mücadelemiz Ahmet gitsin Mehmet gelsin mücadelesi değildir biz şahıslarla değil zihniyetlerle uğraşırız biz isimlere değil ilke ve prensiplere bağlı kalırız Tıpkı Erbakan gibi bedel öderiz ama milleti asla bedel biz hakikaten Allah razı olsun biz hiçbir zaman kendi ikbalimiz için milletin ikbalinden istikbalinden taviz vermeyiz tek arzumuz tek derdimiz var oda bu aziz millete hizmet etmek böylece Cenabı Hakk’ın rızasını kazanabilmektir bazı konuları sizlere arz etmeyi bir görev bildiğim için bu konulara temas etme mecburiyetinde kaldım umarım beni anlayışla karşıladınız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyor başta Erbakan hocamız olmak üzere bu millete hizmet etmiş büyüklerimizi rahmet minnet ve şükranla yâd ediyorum hepinize saygılar sunuyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

Stadt und Landkreis Würzburg haben zwei unabhängige Verwaltungen – aber einen gemeinsamen Jagdbeirat. Er bildet das gemeinsame Sprachrohr von Vertreterinnen und Vertretern der Land- und Forstwirtschaft, der Jagdgenossenschaften sowie der Jägerinnen und Jäger und des Natur- und Waldschutzes. Unter dem Vorsitz von Landrat Thomas Eberth tagt dieser in regelmäßigen Abständen und diskutiert neben aktuellen Herausforderungen auch die verschiedenen Interessen von Waldbau, Jagd und Naturschutz. Deshalb sitzen sowohl die Jagdberater als auch der Leiter der Forstbetriebe der Stadt Würzburg der Runde bei.

 

Thomas Dümler, seit 2018 stellvertretender Jagdberater für das Stadtgebiet Würzburg, ist nach einer Amtsperiode aus dem Jagdbeirat ausgeschieden. Landrat Thomas Eberth würdigte den Einsatz des passionierten Jägers, dem neben einer nachhaltigen Jagd auch die Naturverjüngung des Waldes am Herzen liegt: „Die Herausforderungen, vor denen unsere Wälder stehen, sind immens: Trockenperioden, Hitze- und Sturmschäden, Schädlingsbefall und vieles mehr. Die Natur braucht deshalb noch mehr engagierte Jäger wie Sie, die mit ihrem Einsatz auch für eine nachhaltige Waldwirtschaft eintreten. Danke für Ihr Engagement, auch im Jagdbeirat.“

 

Gerade der Diskussion um Verbissgutachten und Jagd kommt bei der Klimaanpassung eine besondere Rolle zu. „Wald vor Wild“ sieht daher Thomas Dümler als den Ansatz für ein Miteinander des Forstes und der Jägerschaft zum klimaresistenten Wald der Zukunft.

 

Hintergrund: Aufgaben des Jagdbeirates

Grundsätzlich übt der Jagdbeirat eine rein beratende Tätigkeit aus. Er unterstützt die Jagdbehörde bei allgemeinen Angelegenheiten und Grundsatzfragen aber auch in wichtigen Einzelfällen. Dabei soll er dazu beitragen, auf einen Ausgleich zwischen widerstreitenden Interessen der beteiligten Gruppen gerechten Ausgleich hinzuwirken. Die Hauptaufgabe des Jagdbeirates liegt in der Mitwirkung bei der Abschussplanung für Rehwild. Die Tätigkeit im Jagdbeirat ist ehrenamtlich, die Beiräte werden für fünf Jahre widerruflich bestellt.

 

Bildunterschrift:

Landrat Thomas Eberth (links) verabschiedete im Beisein von Alexander Ilbeck von der unteren Jagdbehörde am Landratsamt (rechts) Thomas Dümler (Mitte) aus dem Jagdbeirat für Stadt und Landkreis Würzburg.

Foto:

Dagmar Hofmann

Almanya Türkleri bir yandan ülkemizde meydana gelen depreme üzülürken diğer yandan Türkiye’de yapılması muhtemel seçimlere hazırlanmaya devam ediyor.

 

Saadet Partisi Avrupa Tanıtım, Medya ve İletişim Başkanı Murat Gürbüz, “Saadet hareketi ister Türkiye‘de, isterse Almanya’da olsun her zaman seçime hazıdır. Çünkü plan, proğram ve halka verdiği sözleri en samimi dilekler ile gerçekleştirecek olan bir partinin seçime hazır olup olmadığını düşünmek zaten imkansızdır. Bizim bir gelenek ve misyonumuz var. Konjuktur ve kargaşanın sonunda ortaya çıkan değil, milli görüs hareketinin yarım asrı aşan çabalarının siyaseti yönlendirip şekillendirmek isteyen en samimi aksiyon partisiyiz. Çünkü bu hareket sadece ülkenin dağlarına değil, Anadolu insanının gönüllerine yazılan bir samimiyet manifestosudur. Saadet kadroları Almanya’da en ücra köylerde bile seçim çalışmasını zaten aylardır yapmaktadır. Kimse bize seçimlerde nerede duracağımızı dikte edemez. Biz biliriz bizim isterimizi ve vereceğimiz sözleri önce kendi nefsimizde uygularız. Yolsuzluğa karşı çıkıyorsak, daha muhalefette iken yolsuzluğun sebebi olanlardan uzak durmaktır bizim nefis navigasyonumuzdur. Aziz Milletimize saadet, devletimize saadet ve İslam dünyasına yarım asırdır saadet dileyen bir hareketiz. Aziz milletimizin Ramazan-ı Şerifi’ni şimdiden kutluyoruz.

 

Bilindiği gibi özellikle Almanya Türkleri arasında Saadet geleneginin ciddi bir ivme kazandığı farkedilmektedir.

 

Makedonya Türkler’inin milli refleksi ve vicdanı olan Türk Milli Birlik Hareketi, asrın felaketiyle ilgili ikinci bir kampanya başlattığının müjdesini verdiler bu kampanyayı bütün üye, sempatizan , soydaş ve vatandaşlarımıza duyurdular. Duyuruda,daha önceden belirtildiği gibi şimdi yaraların sarma zamanıdır. Acımızı unutmak mümkün değildir. Devlet, millet, gönül coğrafyamızla beraber,  el ele verip, mümkün mertebe bu felaketin mağdurlarını bir an evvel kendi ayakları üzere durmalarını sağlamımız, boynumuzun borcu olarak görmekteyiz. Bu asrın felaketi esnasında Makedonyadaki vatandaşların adeta hepsi büyük bir dayanışma göstererek, Türkiye’mizin yanında oldular. 
 
Balkanların dost ülkesi Makedonya devletindeki soydaşlarımız,kardeşlerimiz Türkiyenin 10 ilinde meydana gelen deprem dolayısıyla yardımda yarış ettiler. Gözümüzün nuru Türkiye seni Allah korusun, seni başımızdan eksik etmesin diyede dua ediyorlar.
 
Türkiye aşığı can dost başkanımız, Türk Milli Birlik Hareketi Genel Başkanı Erdoğan SARAÇ yaptığı yazılı açıklamasında,
 
“Müslümanlar kardeştir”
 
Ben Gostivar şehrimizde olduğum zaman,istisnasız Cuma namazını çocukluğumdan bugüne kadar Merkez Cami konumunda olan Saat Camisinde eda ederim. Doğduğum eve 20 metre uzaklıkta Özellikle camimizin vaizi olan Prof. Dr. Musa Musai Hocayı dinlemek için erkenden ön saflarda yer alırım. Musa Hoca bugünkü nasihatını anavatanımız Türkiye Cumhuriyetinde vuku bulan yüzyılın felaketine ayırdı.
 
Musa hoca,bu haftaki Cuma vaizinde Yardım, dayanışma çağrısı yanısıra,yardım mahiyetine durarak hem ağladı,hem de bütün cemaatı, mensubiyeti ne olursa olsun, ağlattı. Hatırlanacağı üzere Musa Hocamız Türkiye mezunlarımızdandır. Türkiye'ye karşı olan hassasiyeti gerçekten takdire şayandır. Buna vefa ve mesleğine saygınlık demektir. Musa Hocayı dinlerken Arnavut kardeşlerimizin Türkiyede okumaları için verdiğim mucadele ve gayretlerimin nekadar doğru olduğunu bir daha görmenin mutluluğu içerisndeyim. Bunlar, (Türkiye nezunları) gerçek manada geçmişten yanlış bilgilenmelerden dolayı iki kardeş millet arasında ki ihtilafların giderilmesine önemli köprü olmuşlardır ve olmaya devam etmektedirler. İlahiyat fakultelerine Makedonya'dan Arnavut talebelerinin alınması talebimi,9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel olumlu karşılamış ve Arap ülkelerinde okuyacakları yerde,Türkiye’de tahsil görmelerini büyük önemli olduğunun doğruluğunu benimsemişti. Merhum Cumhurbaşkanımızı bu anlayışı için bugün de minnet ve rahmetle yad ediyorum. Bu köprülerin sağlam kardeşlik hukuku içerisinde tutulmasına büyük önem veriyorum. Türkiyede tahsil gören Makedonya kökenli bütün Arnavut öğrencileri üzere az veya çok yardım elimi hiçbir zaman eksik etmediğim bilinci içerisindeyim. Bütün öğrenciler, dolaylı veya dolaysız bizden faydalandığını biliyorum ve doğru yaptığımdan da eminim. Bu gün Musa Hocayı dinlerken mutevaziliğimden vaz geçerek,bunları söylemek durumunda kaldım. Musa Hocayı bu duyarlılığından dolayı tebrik ediyorum ve "inanların kardeş olduğuna da  hiç şüphem yoktur. Camilerimizde Arnavutça ve Türkçe yapılan vaazlar,kalın buzları eritmiş,kardeşliği pekiştirmistir. Ayrıca bu acı ve derin matem günlerimizde, yanımızda olmak gercekten büyük tesellidir. 
Allah niyetlerimizi hayırlı eylesin”
 
Türkiyemizin Yanındayız Allah Yar ve Yardımcımız olsun dualar edildi.
                                               
Haber ve resim:  Doğan Tufan (Gostivar)
 
Türk Milli Birlik Hareketi Genel Başkanı Erdoğan SARAÇ 
 

WASHINGTON (AA) – ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin Türkiye ziyaretine ilişkin, iki ülkenin de ABD’nin önemli ortakları olduğunu ve ilişkilerinin iyileşmesini teşvik ettiklerini söyledi.

 

Günlük basın toplantısında soruları yanıtlayan Price, Şukri’nin Türkiye ziyaretiyle ilgili, “Elbette ki hem Türkiye hem de Mısır önemli ortaklarımızdır. Önemli ortaklarımızın ilişkilerinin iyileşmesini her zaman teşvik ediyoruz.” dedi.

Şukri, 10 yıl aradan sonra Türkiye’ye geldi ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'yi Adana Havalimanı'nda karşıladı.

 

İki bakan Mısır’dan yardım malzemesi taşıyan “El Hürriye” gemisinin yanaştığı Mersin Uluslararası Limanı’nda açıklama yaptı.

Çavuşoğlu, Mısır ile ilişkilerde yeni sayfalar açıldığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin Doha'da yaptığı görüşmenin de son derece verimli olduğunu kaydederek Şukri ile Adana Şakir Paşa Havalimanı'nda yaptığı görüşmede de bu ilişkileri geliştirmek için atılacak adımları ele aldıklarını aktarmıştı.

 

Bakan Şukri de Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkileri tekrar eski düzeyine getirmeye ve her iki ülkenin ortak çıkarına uygun şekilde çok çok ileriye götürmeye önem verdiklerini kaydederek, "Mısır her zaman Türkiye'deki kardeşlerinin yanında olacaktır. İlişkilerimizin de bundan sonra en iyi düzeye geleceğine inanıyorum." ifadelerini kullanmıştı.

 

- Filistin sorusuna kaçamak yanıt

Price, Filistin’in işgal altındaki Batı Şeria’ya bağlı Nablus kentindeki olaylara ilişkin, “İki İsrailli kardeşim Nablus yakınlarında korkunç bir şekilde öldürülmesini ve bugün Eriha’da ABD vatandaşı olduğunu tespit ettiğimiz bir İsraillinin öldürülmesini kınıyoruz.” dedi.

 

Önceki gün sosyal medya hesabından İsrailli yerleşimcilerin öldürülmesini “terörizm” olarak nitelediği ancak yasa dışı Yahudi yerleşimcilerinin Filistinlileri öldürülmesini neden bu şekilde tanımlamadığının sorulması üzerine Price, şöyle kaçamak bir yanıt verdi:

“Podyumdan tanımları çözümlemenin iyi olmadığını düşünüyorum. Son birkaç gündür gördüğümüz aşırılık yanlısı şiddeti kınıyoruz. Hafta sonu gördüğümüz İsraillilerin öldürülmesini çok güçlü bir şekilde kınadık. Bugün, tüm bu aşırılık yanlısı şiddet vakalarında, Filistinlilerin ölümüyle, binaların tahrip edilmesiyle sonuçlanan şiddeti çok güçlü bir şekilde kınadık.”

Sözcü ayrıca hem İsrailliler hem de Filistinliler için eşit bir adalet olması gerektiğine inandıklarını ifade etti.

 

- ABD'den Moldova’nın toprak bütünlüğüne vurgu

Rusya’nın Transdinyester bölgesine ilişkin ABD, NATO ve Ukrayna’yı uyarmasına ilişkin bir soruya yanıt veren Price, Moldova’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklediklerini, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) öncülüğünde Transdinyester sorununun çözümünden yana olduklarını söyledi.

Price, Transdinyester sorununun çözümünde Moldova'nın toprak bütünlüğünün korunmasına vurgu yaparken Rusya’nın Moldova’da “kötü niyetli faaliyetlerde bulunduğunu” iddia etti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna'nın Transdinyester bölgesi ile sınırına asker ve askeri teçhizat yığdığını iler sürmüş, ABD, NATO ile Ukrayna'yı Moldova içerisinde bulunan ve tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Transdinyester bölgesi ile ilgili "maceracı" adımlar atmamaları konusunda uyarmıştı.

 

Moldova'nın 1991'de Sovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Dinyester Nehri'nin doğu kıyısında bulunan Transdinyester Rusya'nın desteğiyle tek taraflı bağımsızlığını ilan etmişti.

Bağımsızlık ilanından sonra Moldova ile Transdinyester arasında başlayan silahlı çatışmalar, 22 Temmuz 1992'de ateşkesle son bulmuştu.

 

Moldova ile Transdinyester arasında 1993'te Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde çözüm görüşmeleri başlamıştı. AGİT bünyesinde 5+2 formatında yapılan müzakerelerde Transdinyester, Moldova, Rusya, Ukrayna, ABD ile AGİT ve Avrupa Birliği (AB) temsilcileri yer alıyor.

BERLİN (AA) - Almanya Rusya'ya, ABD ile imzaladığı Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması'na (Yeni START) geri dönmesi çağrısında bulundu.

 

Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Konferansı'nda konuşan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Yeni START'ın ABD ve Rusya arasında kalan son nükleer silah kontrolü anlaşması olduğunu ifade etti.

Rusya'yı bu konuda ABD ile diyaloğu sürdürmeye davet eden Baerbock, Yeni START'ın ikili bir anlaşma olduğunu da hatırlatarak, "Ancak bu anlaşma aynı zamanda bu gezegendeki her devlet için küresel istikrar ve güvenliğin garantörüdür. Vladimir Putin'i Yeni START'a geri dönmeye ve ABD ile anlaşmaya ilişkin diyaloğu yeniden başlatmaya çağırıyoruz. Bunun tüm dünyada hepimizin yararına olacağına yürekten inanıyorum." dedi.

 

Baerbock, BM İnsan Hakları Konseyi'nin Ukrayna ile ilgili soruşturma komisyonunun görev süresinin uzatılmasını da istedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin ABD ile yapılan ve kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan Yeni START anlaşmasına katılımını askıya aldıklarını açıklamıştı.

 

- Yeni START anlaşması

ABD'nin Sovyetler Birliği ile 1991'de, Rusya Federasyonu ile 1993'te imzaladığı Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşmalarının (START 1 ve START 2) devamı olan "Yeni START" anlaşması, Washington ve Moskova arasında yürürlükteki son nükleer anlaşma olma özelliğini taşıyor.

Anlaşma, uzun menzilli nükleer silah başlıklarına ve füzelere kısıtlama getiriyor. 5 Şubat 2011'de yürürlüğe giren 10 yıllık anlaşmanın süresi 5 Şubat 2021'de sona eriyordu.

 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, anlaşmayı 5 yıllığına uzatma kararını 29 Ocak 2021'de imzalamıştı. ABD yönetimi de anlaşmayı uzatma kararını 5 Şubat 2021'de bildirmişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin yeni Afrika stratejisi kapsamında kıtaya ait kültür varlıklarının iadesini sağlayacak yasa tasarısını parlamentoya sunacaklarını açıkladı
 

ANKARA (AA) - Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin yeni Afrika stratejisi kapsamında Afrika’daki Fransız askeri üslerin sayısını azaltacaklarını belirtti.

Macron, 1-5 Mart'ta 4 Afrika ülkesine yapacağı resmi ziyaretler öncesi Elysee Sarayı’nda düzenlediği basın toplantısında ülkesinin yeni Afrika stratejisini açıkladı.

"Fransa'nın Afrika’daki askerli üstlerinde bir dönüşüme giderek, özellikle kıtadaki işgücünü azaltacağını" kaydeden Macron, bu dönüşümü ülkesinin Afrika’daki çehresini değiştirmek, Fransa karşıtlarının bahane olarak kullandığı "geçmişin mirasından uzaklaşmak" için istediklerini ifade etti.

 

Emmanuel Macron, ayrıca gelecek haftalarda Afrika’ya ait kültür varlıklarının kıtaya iadesine dair bir çerçeve yasasının Kültür Bakanı tarafından parlamentoya sunulacağını aktararak, bunun daha geniş bir çevre, Avrupa tarafından benimsenen bir yaklaşım olmasını umduklarını söyledi.

Fransa, Ağustos 2014’ten bu yana Mali'de konuşlu Fransız Barkhane Operasyonu'nu, Bamako yönetiminin Paris ile ilişkilerinin gerilmesi üzerine Haziran 2022'de sonlandırmak zorunda kalmış, tüm askerlerini bu ülkeden çekmişti.

 

Paris, Burkina Faso’daki askeri hükümetin 23 Ocak’ta Fransa ile askeri işbirliğini feshettiklerini açıklamasının ardından, bu ülkede 2009’dan bu yana Sabre Operasyonu kapsamında konuşlu tüm askerlerini 19 Şubat’ta çekmek zorunda kalmıştı.

Mit unterschiedlichen Angebotspaketen kommt der Airport Nürnberg den sich verändernden Kundenwünschen entgegen und beflügelt die Nachfrage im Parkgeschäft. Der „Dauerbrenner“ ParkenPLUS, bei dem sich diverse Serviceleistungen zubuchen lassen, wird jetzt sogar erweitert. Voll im Trend: Das Elektroauto laden lassen, um nach dem Urlaub mit vollen Batterien nach Hause zu fahren.

 

Seit mehr als 20 Jahren können Autofahrerinnen und Autofahrer dank ParkenPLUS verschiedene Zusatzleistungen in Anspruch nehmen: keine Parkplatzsuche, bequemes Abgeben und Abholen des Wagens direkt nach der Einfahrt, garantierter Stellplatz im abgeschlossenen Bereich, schnelle Fahrzeugübergabe und -rücknahme sowie – auf Wunsch – Fahrzeugpflege, Tanken oder Laden, Werkstattservice und Kundendienst. Das Angebot richtete sich in den Anfangsjahren gezielt an Geschäftsreisende, inzwischen nutzen es hauptsächlich Urlauber. Aufgrund der steigenden Nachfrage wird das Parkhaus P2 derzeit auf 75 Stellplätze erweitert.

 

Elektromobilität spielt dabei eine immer größere Rolle. Nach dem Motto: “Raus aus dem Elektroauto, rein ins Terminal und bei der Rückkehr ins geladene E-Fahrzeug einsteigen” wird ParkenPLUS-Kunden angeboten, den Wagen pünktlich zum Urlaubsende aufladen zu lassen.

Ganz neu ist das Komfortparken im beschrankten Bereich des Parkhauses P4 mit 120 breiteren Parkplätzen. Da Autos immer größer und oft auch teurer werden, sollen die XXL-Stellplätze ein einfaches und sicheres Rangieren gewährleisten und können vorab online gebucht werden.

 

Insgesamt gibt es am Airport rund 9.000 Stellplätze in drei Parkhäusern und auf Freiflächen. Eine Übersicht über die Parkangebote gibt es auf der Website unter airport-nuernberg.de/parken.  

Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Belçika Kadın Kolları, Türkiye'deki depremlerden etkilenen bölgelerde çadır kent kurma amacıyla kermes yaptı.

 
 
 

UID Belçika Kadın Kolları Bölge Başkanı Fikriye Ayrancı Keper önderliğinde, deprem bölgesinde çadır kent kurulması için 25-26 Şubat'ta Charleroi kentinde kermes düzenlendi.

"UİD Çadır Kent" projesini hayata geçirmek için düzenlenen kermeste 10 bin 400 avro toplandı.

Brüksel Başkonsolosu Umut Deniz'in de ziyaret ettiği kermese Belçika'daki Türklerin yanı sıra çok sayıda Fas kökenli vatandaş da katkıda bulundu.

Merkezi Almanya'nın Köln kentinde olan UID'nin Genel Başkanı Köksal Kuş, geçen hafta AA muhabirine yaptığı açıklamada Avrupa'nın pek çok yerinde yaşayan Türklerin bu tür etkinlikler düzenleyerek yardım için seferber olduklarını söylemişti.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) 26 Şubat 2023 tarihinde düzenlediği 19. Olağan Genel Kurul Toplantısı ile yeni yönetim kurulunu seçti.

 

DİTİB’in 19. dönem yeni yönetim kurulunda görev dağılımı şu şekilde oluştu:

Genel Başkan: Dr. Muharrem Kuzey, İlahiyatçı

Genel Başkan Yardımcısı: Erdinç ALTUNTAŞ (Yüksek Mühendisi, Baden-Württemberg DİTİB Eyalet Birliği Başkanı)

Genel Sekreter: Eyüp Kalyon (İlahiyatçı)

Genel Sekreter Yardımcısı: Muhammet ŞAHİN (İlahiyatçı)

Muhasip: Adem ONUR (Bilgisayar Mühendisi, Köln DİTİB Eyalet Bölge Birliği Başkanı)

Muhasip Yardımcısı: Kenan KİRAZ (NRW DİTİB Eyalet Birliği Yönetim Kurulu Üyesi)

Yönetim Kurulu Üyesi: Dr. Emine SEÇMEZ (Psikolog)

Genel Başkan Dr. Muharrem Kuzey, yaptığı açıklamada şunları vurguladı: "Zor zamanlarda göreve seçilmiş bulunmaktayız. Türkiye ve Suriye'de meydana gelen asrın felaketi deprem hepimizi derinden üzmüştür. Depremin gerçekleştiği günden bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada DİTİB ailesi olarak depremden etkilenen bölgeye ve orada yaşayan kardeşlerimize yönelik yardımlarımız devam edecektir.

 

Memnuniyetle ve minnetle üstlendiğimiz bu sorumluluk, yapılan seçimle bizlere tevdi edilmiştir. Nitekim bu tür sorumluluklar her Müslüman'ın onurla üstlenmesi gereken görevlerdir. Özellikle Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala, dünya genelinde insanlığın içinde bulunduğu sıkıntı ve sorunlar karşısındaki sorumluluklarımız daha da artmaktadır.

 

DİTİB, özellikle sosyal, gençlik, kadın ve yaşlılara yönelik çalışmalarının yanı sıra İslam din dersleri, İmam eğitimi, burs programları, manevi rehberlik veya mültecilere yardım gibi konularda da toplumsal barışa ve Müslümanların katılımına yönelik önemli katkılarda bulunmaktadır. Ne yazık ki bu katkılar çoğu zaman sekteye uğratılmakta, yadsınmakta, tersine çevrilmekte veya göz ardı edilmektedir. Camiler, İslam ve Müslümanlar hakkındaki tartışmalar hala tartışılmaya ve sosyal kültürümüzü zehirlemeye devam etmektedir. Karşılıklı dayanışma ve saygı, öncü kültürümüzün kalıcı bir parçası haline gelmelidir. DİTİB bu noktada da üzerine düşen katkıyı sunmak ve dini bir cemaat olarak sorumluluğunu faaliyetlerinin merkezine yerleştirmek arzusundadır. Bu husussa resmi dini cemaat olabilme ve bir sonraki adımda resmi kamu kuruluşu olarak tanınma yolundaki gerekli adımlar da dahildir.

 

Ancak bu şekilde Müslümanların kurumsal ve sosyal uyumu inandırıcı bir şekilde başarıya ulaşabilir. Bu süreçlerde DİTİB, Devletle, Almanya'daki diğer İslami ve aynı zamanda diğer dinlere mensup dini cemaatlerle işbirliğini daha da güçlendirecektir.

DİTİB, tüm hizmetleriyle, camileriyle, bölge ve eyalet dernekleriyle, İslam'ın kaynak ve akıl odaklı yorumunun ve tüm Müslümanlar açısından otantik uygulamasının en güçlü ve en önemli garantörüdür ve böyle olmaya da devam edecektir.

Bütün DİTİB camiasına ve özellikle de DİTİB’in her bir gönüllüsüne ayrı ayrı teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Kurumumuzun tarihine ve gelişimine, sürekli büyüyen dini ve sosyal hizmetlerimize gururla bakıyoruz. Aynı zamanda, teşkilatımızda geliştirmeye ve hizmete dönüştürme hazır büyük bir potansiyeli de görüyoruz."

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)