Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Federal Kriminal Dairesi (BKA) Başkanı Holger Münch, Tagesspiegel gazetesine verdiği röportajda, Rusya-Ukrayna Savaşı ile bağlantılı haftada yaklaşık 200 suç işlendiğini belirterek, "Bunların çoğu Rus kökenlilere, ancak toplumuzdaki Ukrayna kökenlilere karşı da." ifadesini kullandı.
Münch, bunların çoğunlukla tehdit, hakaret veya mala zarar verme gibi suçlar olduğuna dikkati çekti.
Bu sayının artıp atmayacağının savaşın seyrine bağlı olacağına işaret eden Münch, BKA'nın eyaletlerde ve federal kurumlardaki bilgileri topladığını ve sürekli durum değerlendirmesi yaptığını belirtti.
Öte yandan, "Redaktionsnetzwerk" adlı gazeteciler ağının haberine göre, Almanya'da savaşın başladığı 24 Şubat'tan bu yana Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa destek verildiği gerekçesiyle 140'tan fazla soruşturma başlatıldı.
Haberde, soruşturmaların büyük bölümünün "Z" harfinin sembol olarak kullanılması nedeniyle açıldığı ifade edildi.
Almanya'da, Rusya'nın Ukrayna savaşında askeri araçların üzerine beyaz boyayla yazdığı "Z" harfinin ülkede savaşı destekleme sembolü olarak kullanılması halinde 3 yıla kadar hapis cezası verilebileceği bildirilmişti.
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, NATO'nun Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa katılmayacağını söyledi.
Scholz, G7 ülkelerinin yanı sıra Polonya ve Romanya devlet ve hükümet başkanları ile NATO ve Avrupa Birliği temsilcilerinin çevrimiçi toplantısının ardından başkent Berlin’de yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda beklenen saldırıya başladığını ve savaşın bu gece yeni bir döneme girdiğini belirtti.
Scholz, savaşta on binlerce kişinin öldüğüne, sivil halkın acısının arttığına ve 3 milyondan fazla Ukraynalının ülkeyi terk ettiğine işaret etti.
"Rusya Devlet Başkanı'na ve bu anlamsız savaşa büyük öfke duyuyoruz." diyen Scholz, savaş suçları işlendiğine ilişkin sürekli yeni haberler aldığını aktardı.
Bu durumda Ukrayna’nın nasıl destekleneceği konusunda yakın koordinasyon içinde olan müttefiklerin bulunmasının önemli olduğunu vurgulayan Scholz, “Ukrayna’yı mali ve askeri açıdan desteklemeyi sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.
Çevrimiçi görüştüğü ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla Ukrayna’daki durumu ve gösterecekleri ortak tepkiyi de ele aldığını aktaran Scholz şöyle konuştu:
"Bizim açık ilkelerimiz var. Bunda herkes hemfikir. Ukrayna'ya tam dayanışmamızı ve desteğimizi vermeye devam edeceğiz. Aynı zamanda devlet ve hükümet başkanları olarak da savaşın diğer ülkelere yayılmasını önleme görevimiz var. Bu nedenle NATO savaşa doğrudan müdahale edemez ve etmeyecektir. Bu böyle kalacak. Hepimiz bunda hemfikiriz.”
"Ukrayna’ya mümkün olduğu kadar destek verilmesi, ancak NATO’nun savaşa katılımı olmayacağı” ilkesiyle hareket edildiğinin altını çizen Scholz, Almanya’nın tek başına hareket etmesinin de yanlış olacağını kaydetti.
Scholz, Rusya Devlet Başkanı Putin’in, müttefiklerin birlikte hareket etmesini beklemediğini ve bu konuda yanlış hesap yaptığını dile getirdi.
"Aldığımız tedbirler Rusya’yı ve Putin’i sert bir şekilde vuruyor. Yaptırımlar etkisini gösteriyor." diyen Scholz, uzmanların Rusya’nın ekonomisinin küçüleceğini ve enflasyonun yükseleceğini varsaydığını, bunun Rusya için "bir felaket olacağını" ifade etti.
Olaf Scholz, Ukrayna’ya silah sağladıklarını belirterek, ilk başta bunu Alman ordusunun stoklarından yaptıklarını, ancak burada imkanların sınırına gelindiğini anlattı.
Bundan dolayı Ukrayna’nın şirketlerden silah alma imkanı sağlayacaklarını ifade eden Scholz, "Alman silah sanayisinden hangi malzemeyi tedarik edebileceğini söylemesini rica ettik. Ukrayna şimdi bu listeden seçim yaptı. Biz de bunları satın alması için gerekli parayı sağlayacağız." dedi.
Başbakan Scholz, bunların arasında, daha önce olduğu gibi, tanksavar, hava savunma araçları, mühimmat ve ayrıca "bir topçu savaşında kullanılabilecek şeylerin” bulunduğunu kaydetti.
Scholz, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının uluslararası hukukun ihlali olduğunu yineleyerek, Putin’e savaşı durdurma ve askerlerini Ukrayna’dan çekme çağrısında bulundu.
DİTİB Genel Merkezi bünyesindeki Köln Merkez Camisinde düzenlenen iftarda açılış konuşması yapan DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, ramazan ayının ortak bir sofrayı paylaşmak, toplu ibadetler, buluşmalar, paylaşım yoluyla dayanışma ve hayırseverliğin önemli bir alanı ve sosyal uyumun temel taşı olduğunu söyledi.
Türkmen, derinlere kök salmış dini gelenekleri bir arada yaşamanın, ülkedeki tüm inananların yurttaşlık duygusu ile empati duygusunu güçlendirdiğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu aynı zamanda yakında Köln'de mümkün olacak olan dışarıya açık hoparlörden ezan okumayı da içermektedir. Bu gelişmeyi memnuniyetle karşılamaktayız. Zira bu, etnik, kültürel ve dini çeşitliliğin de gereğidir. Bu çeşitlilik, herkesin eşit haklara sahip olduğu bir toplumsal zenginliği de mümkün kılmaktadır.
Dayanışma, karşılıklı yardımlaşma ve düşünceye dayalı umut dolu anlar oluşturmak ve barışa geri dönmek adına bireyler, toplumlar ve dini cemaatler olarak hepimize sorumluluklar düşmektedir. Gerek toplumlar gerekse dini cemaatler olarak dünya çapında uyum için güçlü sinyallere ihtiyacımız bulunmaktadır. Halihazırdaki ve devam eden gerilimleri azaltmak adına hem şimdi hem gelecekte her zamankinden daha fazla kaynaşmaya ihtiyacımız bulunmaktadır."
İftara Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Uyum Müsteşarları Gonca Türkeli-Dehnert ile Nathanael Liminski, Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, Düsseldorf Başkonsolosu Ayşegül Gökçen Karaarslan, Essen Başkonsolosu Tolga Şimşir, Münster Başkonsolosu Ahmet Davaz, kilise ile havra temsilcileriyle Türk ve Alman sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.
Almanya'da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Ukrayna savaşıyla artan enerji fiyatlarının etkisiyle geçen ay 2021'in aynı dönemine göre yüzde 30,9 arttı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), mart ayına ilişkin ÜFE verilerini açıkladı.
Buna göre, Almanya'da ÜFE, martta şubat ayına kıyasla yüzde 4,9, Mart 2021'e göre de yüzde 30,9 yükseldi. Piyasalarda beklenti ÜFE’nin martta yüzde 28,2 artması yönündeydi.
Mart ayındaki artış, ÜFE istatistiklerinin kayıt altına alınmaya başlandığı 1949'dan beri en yüksek yıllık artış olarak kayıtlara geçti. Böylece sanayi ürünlerinde üretici enflasyonunda rekor serisi mart ayında da sürdü.
Sanayi ÜFE, şubat ayında da yıllık yüzde 25,9 artış kaydetmişti.
Destatis açıklamasında “Mevcut veriler (Mart ÜFE verileri) Ukrayna'daki savaşın ilk etkilerini yansıtıyor.” denildi.
- Doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 arttı
Verilere göre, enerji fiyatları, martta bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 83,8 yükseldi. Elektrik fiyatları yüzde 85,1 ve doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 144,8 artış kaydetti.
Martta yıllık bazda ara malı fiyatlarında yüzde 23,3, dayanıklı tüketim malları fiyatlarında yüzde 9,6 ve sermaye malı fiyatlarında yüzde 5,8 artış görüldü.
Bitkisel yağ fiyatlarının bir önceki yıla göre yüzde 72,3 artış kaydetmesi dikkati çekerken, tereyağı fiyatları yüzde 56 ve kahve fiyatları da yüzde 20,5 yükseldi.
ÜFE, enerji fiyatları hariç tutulduğunda ise martta yıllık bazda yüzde 14 yükseldi.
Üretici fiyatları, enflasyonun gelişimi için öncü bir gösterge olarak görülüyor.
Bu arada, Almanya'da şubatta yüzde 5,1 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı sonucu artan gıda, petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişle martta yüzde 7,3'e çıkarak son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Ekonomistler ayrıca çift haneli enflasyon oranların yakın gelecekte mümkün olduğunu belirtiyor.
BERLİN (AA) - Ukrayna'ya saldırısı sonucu dünyanın en çok yaptırım uygulanan ülkesi haline gelen Rusya'ya yaptırım sayısı 9 bin 72'ye ulaştı.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısında 55. gün geride kalırken, Batılı ülkelerin Moskova'ya yönelik yatırım dalgası da devam ediyor. Her geçen gün genişletilerek artan yaptırımlar; finans, enerji, ulaşım, medya, teknoloji, otomobil, spor ve ticaret alanlarını kapsıyor.
Küresel yaptırım izleme veri tabanı Castellum.ai'nin verilerine göre, Rusya 22 Şubat'tan itibaren 6 bin 918 yeni yaptırıma maruz kaldı. Rusya'ya uygulanan yaptırımların sayısı toplamda 9 bin 672'ye ulaştı. Rusya, 3 bin 616 yaptırımın uygulandığı İran'ı, 2 bin 608 yaptırıma maruz kalan Suriye'yi ve 2 bin 77 yaptırımın uygulandığı Kuzey Kore'yi geride bırakmıştı.
Dünyada en çok yaptırımın uygulandığı 7 ülkeden oluşan listede 651 yaptırımla Venezuela, 510 yaptırımla Myanmar ve 208 yaptırımla Küba da yer alıyor.
- Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulandı
22 Şubat'tan itibaren Rusya'ya yönelik en çok yaptırım kararı alan ülke, 1.013 yaptırımla İsviçre oldu. İsviçre'yi 1.098 yaptırımla İngiltere, 940 yaptırımla Avrupa Birliği (AB), 931 yaptırımla Fransa ve 838 yaptırımla ABD takip etti.
Rusya'ya yönelik 22 Şubat'tan itibaren Kanada 744, Avustralya 644 ve Japonya 620 yaptırım kararı aldı.
Rusya'ya yönelik yaptırımların 5 bin 918'i bireylere uygulanırken, 924'u kuruluşları, 13'ü gemileri ve 3'ü uçakları hedef aldı.
- AB, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçıların sözde yönetimlerinin tanınmasına dair kararnameyi imzalamıştı. Putin'in kararına tepki olarak Batılı ülkeler, 22 Şubat itibarıyla Rusya'ya yönelik ilk yaptırım kararını açıkladı.
Putin, 24 Şubat'ta ise Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurmuştu.
Ukrayna'ya yönelik saldırının resmen başlamasıyla Batılı ülkeler, Rusya'ya "ağır ekonomik bedel ödetmek" için özellikle finans, enerji ve ulaşımla birlikte ticaret ve bireysel kısıtlamaları da içeren çok sayıda yaptırımı yürürlüğe koydu. Buna karşın doğal gaz boru hatlarıyla Rusya'ya adeta kelepçelenmiş olan AB, Rusya'dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı, Rus enerjisinin fişini çekmeyi başaramıyor. Bu durum, "AB'nin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşını finanse ettiğine dair" yıkıcı bir algıya yol açıyor.
Rus ekonomisine zarar vermek, Putin ve üst düzey Rus yetkilileri cezalandırmak için tasarlanmış finansal yaptırımlar dikkati çekiyor. Batılı ülkeler, Rusya Merkez Bankası'nın 630 milyar dolarlık döviz rezervini kullanmasını engellemek için varlıklarını dondurdu.
Otomotiv üreticilerinden Stellantis ve Volkswagen, tüketici ürünleri şirketi Henkel, gıda şirketleri McDonald's, Coca-Cola ve Starbucks gibi artan sayıda uluslararası şirket de yaptırımlardan sonra Rusya'daki faaliyetlerini askıya aldı.
Ukrayna'nın başkenti Kiev yakınlarındaki Buça'yı Rus güçlerinden 1 Nisan'da geri alan Ukrayna ordusunun, yıkılan binalar ve cesetlerle dolu sokakların yer aldığı bir manzarayla karşılaşmasının ardından 9 AB ülkesi ve ABD, 250'den fazla Rus diplomatı sınır dışı edeceğini duyurdu.
Rusya Devlet Başkanı Putin ise Batılı ülkelerin söz konusu yaptırımlara karşı dost olmayan ülkelerin doğal gaz için rubleyle ödeme yapmaması halinde Rus gazı sözleşmelerinin durdurulacağını açıklayarak karşılık vermişti.
Rus hükümeti, yıl sonuna kadar teknoloji, telekomünikasyon, tıp, otomobil, tarım ve elektrik ekipmanları başta olmaz üzere 200'den fazla ürünün ihracatını yasakladı. Buna ek olarak, devlet tahvili tutan yabancı yatırımcılara faiz ödemelerini askıya aldı ve Rus şirketlerin Rusya dışından hissedarlara ödeme yapmasını yasakladı.
BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, acil bir durumda ittifaka ait toprakların (NATO) her santimetrekaresini savunacaklarını söyledi.
Bakan Baerbock, Baltık ülkelerine ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Letonya, Estonya ve Litvanya'ya daha fazla destek sözü vererek "Acil bir durumda ittifaka ait ortak topraklarımızın her santimetrekaresini savunacağız." dedi.
Almanya'nın ortaklarının güvenliğini sağlamak için daha fazlasını yapmaya hazır olduğunu vurgulayan Baerbock; silah, mali destek ve diğer sert yaptırımlarla Ukrayna'yı hayatta kalma mücadelesinde kararlılıkla desteklediklerini ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in insan hayatına, uluslararası hukuka, kendi halkının yaşam ve kalkınma fırsatlarına saygısı olmadığını kaydeden Baerbock, Putin'in Avrupa güvenlik mimarisinin büyük bölümünü de yok ettiğini belirtti.
Avrupa'daki güvenliğin yeniden düzenlenmesine katkı sağladıklarını dile getiren Baerbock bu sayede ittifak üyelerinin Almanya'ya güvenebileceğinin altını çizdi.
Baerbock, Baltık ülkelerinin, yıllardır enerji arzının güvenliğine ve savunmaya yatırım yaptığına dikkati çekerek bunun nedeninin, bu ülkelerin yıllardır Rusya'ya endişeli yaklaşması olduğunu kaydetti.
Libya Dışişleri Bakanlığı, İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılmasını, dünyadaki Müslümanları kışkırtmak için kasıtlı bir eylem olduğunu belirterek kınadı.
AA'da yer alan habere göre, Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İsveç'te bazı aşırılık yanlılarının Kur'an-ı Kerim yakmasını ve bu utanç verici olayı kınıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Uluslararası topluma bu eylemleri durdurma çağrısı yapılan açıklamada, tüm dinlere ve kutsallara saygısızlığın önüne geçilmesi için sorumluluk alınması gerektiğinin altı çizildi.
Danimarka ve İsveç vatandaşlığı bulunan aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan, Paskalya tatili boyunca İsveç'in başkenti Stockholm ile Malmö, Norköpin ve Jönköping kentlerinde Müslümanların kalabalık yaşadığı mahalleler ve cami önlerinde polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonunda bulunmuştu.
Paludan'ın durdurulmasını isteyen karşı göstericiler de yollarda lastikler yakarak, polise taşlarla saldırmıştı. Bu bölgelerde çıkan isyanlarda 125 polis aracı hasar görmüş, 34 polis yaralanmış, 13 kişi de gözaltına alınmıştı.