Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) - Almanya Hükümeti Sözcüsü Steffen Hebestreit, Başbakan Olaf Scholz'un yapay zeka ile üretilen ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisini (AfD) hedef alan sahte videoya tepki gösterdi.
Hebestreit, sosyal medya platformu X'ten yaptığı paylaşımda "Başbakanın parti yasağına ilişkin yapay videosu sosyal medyada dolaşıyor. Video gerçek değil. Bunun gibi yapay videolar eğlenceli değil. Belirsizlik yaratır ve manipülatiftir." açıklamasını yaptı.
"Siyaset Güzellik Merkezi" adlı hiciv ve siyasi inisiyatifi tarafından üretilen videoda, Şansölye Scholz'un sözde AfD yasağını desteklediği izlenimi veriliyor.
Yapay zekayla üretilen görüntüde Scholz'un 5 yıl önce Chemnitz'de yaşanan olaylar ve Haziran 2019'da Kassel Valisi Walter Lübcke'nin öldürülmesinin hatırlatıldığı bir konuşmasının manipüle edilmiş hali yer alıyor. Scholz'un videoda AfD'nin yasaklanması için Federal Anayasa Mahkemesine başvuracağını söylediği aktarılıyor.
BERLİN (AA) - Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucu ortağı ve Üst Yöneticisi (CEO) Prof. Dr. Uğur Şahin, ilk mRNA tabanlı kanser aşılarının 2030'dan önce onaylanmasını beklediklerini bildirdi.
Alman Bild am Sonntag gazetesine konuşan Şahin, "İlk mRNA tabanlı kanser aşılarımızın 2030'dan önce onaylanmasını bekliyoruz. Ayrıca 2025-2029 yıllarında diğer tedavi edici yaklaşımlar için deneme verilerine sahip olmayı planlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Amaçlarının her hastaya özel kanser aşısı geliştirmek olduğunu vurgulayan Şahin, "Bunu yapmak için her hastanın kanser özelliklerini analiz ediyoruz ve bağışıklık sisteminin mümkün olduğunca çok sayıda tümör hücresini tanımasını ve yok etmesini sağlayacak olanları seçiyoruz." diye konuştu.
Şahin, bir başka umut kaynağının antikor-ilaç konjugatları (ADC) olduğuna da işaret ederek, "ADC'ler kemoterapiyi taşıyan antikorlardır. Kanda dolaşarak tümöre ulaşırlar ve orada kemoterapiyi hedefli şekilde serbest bırakırlar. Bu tedavinin önemi, katılımcıların önemli bölümünde tümörü çok hızlı şekilde küçültebilmesidir. Birkaç yıl içinde birçok kanser durumunda klasik kemoterapi yerine hedefe yönelik kemoterapi olarak giderek daha fazla ADC'nin kullanılacağından eminim." ifadesini kullandı.
BERLİN (AA) - Almanya'da 2019'da terör örgütü PKK'nın kaçırdığı kızın annesi Maide Aktaş yaşadığı sürece kızını kurtarmak için mücadeleden vazgeçmeyeceğini söyledi.
Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'nın 4 yıl önce kaçırdığı kızının durumuna dikkati çekmek amacıyla Alman Yeşiller Partisinin Karlsruhe kentinde gerçekleştirilen genel kuruluna gittiğini ancak içeri alınmadığını belirterek "Kayıtlı olmadığım gerekçesiyle içeri alınmadım. Ama bu benim vazgeçeceğim anlamına gelmez. Bu can bu bedende olduğu sürece, yaşadığım sürece kızımı kurtarmak için mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim." dedi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a da seslenen Aktaş, "Kızım Nilüfer nerede? Kızım yaşıyor mu öldü mü? Bunu bilmek hakkım, bunu bana devletin bildirme yükümlülüğü var." diye konuştu.
Yeşiller Partisinin terör örgütü PKK'yı bir parti olarak gördüğünü savunan Aktaş, "Yeşillere soruyorum tarihten bu yana hangi parti silahlanıp insan öldürmüş? Kendileri de bir parti, hiç silahlanıp birini öldürmüşler mi?" ifadelerini kullandı.
PKK'nın ne olduğunu ve neyi amaçladığını Almanya'da herkesin çok iyi bildiğini dile getiren Aktaş, bu durumu çifte standart olarak niteledi.
Almanya'da 12 Kasım 2019'da "Okula gidiyorum." diyerek evden ayrılan kızından haber alamayan Maide Aktaş, daha önce bölücü terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen "Navende Kurdistaniyen li Berlin" derneğinin önünde, kent merkezindeki Brandenburg Kapısı'nda, Federal Meclis ve Başbakanlığın önünde eylem yaparak kızının kurtarılmasını istemişti.
BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, ülkesinin İsrail'e koşulsuz desteğini yine teyit etti.
Dayanışma mesajı vermek için İsrail'e giden Steinmeier, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile görüştü.
Steinmer burada yaptığı açıklamada, "İsrail ile dayanışma içindeyiz." dedi.
İsrail'in varoluş mücadelesi verdiğini savunan Steinmeier, "Dayanışmamız aynı zamanda kendini savunan, varoluşsal bir tehdide karşı mücadele eden İsrail'le de." görüşünü paylaştı.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ise Steinmeier'i gerçek bir dost olarak nitelendirerek, Steinmeier ve Alman hükümetine İsrail'in kendini savunma hakkı konusundaki "net duruşları" için teşekkür etti.
Herzog, "İsrail halkı kazanacak. Bir Anka kuşu gibi küllerimizden yeniden doğacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Almanya Cumhurbaşkanı İsrail'e giderken yaptığı açıklamada, "İsrail'e dayanışmamızın devam edeceği konusunda güvence vermek üzere yarın bu ülkeye gidiyorum. Sadece terör mağduru İsrail ile değil, aynı zamanda karşılık veren İsrail ile de dayanışma içindeyiz." ifadelerini kullandı.
İsrailli bir dostunun kendisine, "İsrail Devleti fikri nedir? Bu, biz Yahudilerin bir daha asla tehdit edilmeyeceği anlamına gelmiyor. Antisemitizm her zaman var olacaktır. Hayır, bir daha asla savunmasız kalmayacağız. İsrail'in bize vadettiği budur." dediğini belirten Steinmeier, insanlık tarihinde Yahudilere karşı işlenen en büyük suçun tasarlandığı, planlandığı ve işlendiği Almanya'da bu söze sadık kalındığını vurgulayarak, ülkesinin sorumluluğuna atıfta bulundu.
İsrail'in mücadele etme hakkının inkar edilemeyeceğini aktaran Steinmeier, şunları kaydetti:
"Ancak bu mücadele silahsız siviller arasında büyük acılara da neden olmaktadır. Sivilleri ateş hattından uzaklaştırmak için her türlü önlemin alınması gerekmektedir. Ayrıca, yaşamın en temel gereksinimleri de karşılanmalıdır. Uluslararası insancıl hukuk bunu gerektiriyor ve biz Almanlar da bunu bekliyoruz."
Steinmeier İsrail'den sonra Umman ve Katar'ı ziyaret edecek.
BERLİN (AA) - Almanya Federal Meclis Başkanı Baerbel Bas, Alman halkı arasında İsrail'e verilen desteğin azlığından endişe duyduğunu söyledi.
İsrail ile dayanışma göstermek amacıyla bu ülkeye giden Bas, Welt televizyonuna Allensbach Enstitüsünce yapılan ve Alman halkının çoğunun İsrail'in yanında olmadığını ortaya koyan araştırma sonucunu yorumladı.
Bas, söz konusu sonucu endişe verici olarak niteleyerek, "Siyasi eğitimin bunda çok önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Ben doğal olarak büyük bir sorumluluğa sahip olduğumuz bir şekilde büyüdüm. Kendi topraklarımızda Holokost'ta 6 milyon Yahudi'yi yok ettik ve dolayısıyla bu tarihi sorumluluk bir yandan devam ediyor, diğer yandan da genç nesle hatırlatmaya devam etmeliyiz ve elbette kurbanları anmalıyız." diye konuştu.
Federal Meclis Başkanı Bas, "Bu bizim tarihi görevimiz ve bu açıdan sayıların bu kadar azalması oldukça korkutucu ve bu hafızanın asla kaybolmamasını sağlamak için hala büyük bir görevimiz olduğuna inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Almanya'nın İsrail'i gerektiği takdirde silah ve mühimmat tedariki konusunda desteklemeye hazır olduğunu bir kez daha teyit eden Bas, "Dünyanın her yerindeki Yahudiler için koruyucu bir devlete sahip olmaları önemlidir. Şu anda söz konusu olan da budur." değerlendirmesinde bulundu.
Bas, İsrail meclisi Knesset'in bir oturumuna da katılacak.
Allensbach Enstitüsünce yapılan araştırma, Almanların çoğunun İsrail'in yanında olmadığını ortaya koymuştu.
BERLİN (AA) - Almanya'da Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, Başbakan Olaf Scholz'a erken seçim çağrısında bulundu.
CSU lideri Söder, Berlin'de gazetecilere yaptığı açıklamada, yaşanan bütçe sıkıntısı ve koalisyon ortakları arasındaki sorunlara da işaret ederek "Yeni bir güvenoyuna ihtiyaç var. Ancak hükümetin parlamentoda değil, Alman halkının önünde bir güven oylamasına gitmesi gerekiyor." dedi.
Şansölye Olaf Scholz hükümetinin ülkenin sorunlarını çözebilecek kapasitede olduğuna inanmadığını belirten Söder, erken seçimin gelecek yıl 9 Haziran'daki Avrupa seçimleriyle eş zamanlı yapılabileceğini aktardı.
Söder, seçim sonrası Hristiyan Birlik partilerinin (CDU-CSU) Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile bir hükümet kurabileceğini ancak Yeşiller Partisi ile hükümet kurma fikrine karşı olduklarını sözlerine ekledi.
Almanya'da 26 Eylül 2021'de seçimler yapılmıştı. Gelecek seçimlerin ise 2025 yılının eylül ayının son haftası yapılması bekleniyor.
Mit einem bunten Familienfest im Generationen-Zentrum Matthias Ehrenfried wurde Mitte November das zehnjährige Jubiläum der Familienstützpunkte in der Stadt Würzburg begangen. Sozialreferentin Dr. Hülya Düber begrüßte alle kleinen und großen Gäste. In ihrer kurzweiligen Rede dankte sie den Trägern der Familienstützpunkte und den Fachkräften vor Ort und hob die Bedeutung der Familienbildung in den Sozialräumen hervor.
2010 hatte sich der Fachbereich Jugend und Familie mit einem Gesamtkonzept zur Familienbildung auf den Weg gemacht und wurde damals als eine von elf bayerischen Modellkommen für die Projektphase ausgewählt. So wurde am 5. Oktober 2011 mit der damaligen Sozialministerin Christine Haderthauer der erste Würzburger Familienstützpunkt in der Spatzentruhe Grombühl eröffnet und sieben weitere sind sukzessive gefolgt. Zuletzt wurde in Lengfeld mit einem Spielplatzfest der jüngste eröffnet, mit der Fertigstellung der Räumlichkeiten am Hubland wird im nächsten Jahr noch ein weiterer folgen. „Unser Ziel ist, in Würzburg in allen Stadtteilen einen Familienstützpunkt zu errichten“, so Hülya Düber, die von der wertvollen stadtteilorientierten Arbeit überzeugt ist.
Size bahsedeceğim yerin adı “Pembe Köşk”
Adı çok güzel, başarıları daha da güzel.
İsmin pembelerle, kırmızılarla ya da başka bir renkle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Yeşilliklerin içinde, etrafında kocaman, yemyeşil ağaçların bulunduğu, bahçesinin her köşesinde huzurun olduğu bir yer burası.
Bu güzelliklerin içinde büyükçe tek katlı yayvan bir bina var.
Pembe Köşkün kalbi bu tek katlı bina…
Tatil Köyü formatındaki mimari yuvarlak tasarlanmış. Yuvarlağı oluşturan çemberin tam ortasında kocaman bir havuz var. Havuzun etrafından genişçe, yaklaşık 6 metre eninde bir oturma, dinlenme alanı bulunmakta. Dinlenme alanını, üstü kapalı yaklaşık 2 metre eninde revaklar çevirmekte. Revaklara bitişik olarak da ofisler ve içinde ikamet edilen odalar bulunmakta.
Bizi görevliler ve müdür bey karşıladıktan sonra çay ve kahve eşliğinde sohbetimiz başladı.
Pembe Köşk’e girdiğimiz zaman kulağımıza neşe içinde gitar eşliğinde “Dağlar dağlar” şarkısını söyleyen bir koronun sesi gelmişti, onu sorduk. Etkinlik saatleriymiş. Müzik, resim, el sanatları ve farklı eğitimlerin olduğu etkinlikler…
Müdür bey tesis ile ilgili bilgiler verdikçe, verilen mücadeleyi ve çabayı anlattıkça, her aşamada, içimde takdir, hayranlık ve tebrik duyguları tavan yaptı.
Biraz sonra da yılmadan, korkmadan elini taşın altına koyan, inanılmaz bir inanç ve çaba ile Pembe Köşk’ü kuran kişi geldi. Yaptıklarını duydukça, yaşananları dinledikçe, verdiği mücadeleye empati yaptıkça, tek kelime ile hayran kaldım. İyi ki böyle birisi çıkmış, yılmamış, her zorluğu göğüslemiş ve bu tesisi kurmuş dedim kendi kendime. Burada, bu tesiste insanlığa nasıl büyük bir hizmet verildiğini kelimelerle, anlatmak mümkün değil.
Pembe Köşk’ü kuran kişi Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı. Mecliste bir dönem ikimiz de farklı siyasi partilerden milletvekilleri idik. Sonra siyasi parti başkanı da oldu Mehmet bey. Meslek aşkı ağır basmış olmalı ki, benim gibi siyaseti bırakıp mesleğine dönmüş.
Pembe Köşk neresi mi, nasıl bir tesis mi, orada neler mi üretiliyor?
Pembe Köşk Girne’nin batısında bir “Psikolojik, Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi”.
Benim yazdıklarım sadece bir gözlem. Siz “pembekoskhastanesi.com” sitesinden benim yazdıklarımın çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz.
Alkol ve Uyuşturucu bağımlılıklarından etkilenen bireyler için iyileşme, onların aileleri ve toplum için tam bir umut ışığı. Kalitesi, standartları ve son derece ciddi hizmeti nedeni ile dünyanın dört bir yanından gelen bağımlıları tedavi ediyor, hayat kurtarıyor, kendilerini ve ailelerini, yaşamın karamsar bölgesinden alıp, adı gibi pembe bölgeye geçiriyor. Bağımlılık tedavisi uzmanları çok profesyonel çalışıyorlar. Bağımlıyı iyileştirmek ve topluma yeniden kazandırmak için kişinin kendine özel, durumu ve karakteri ile birebir uyumlu doğru tedaviyi uyguluyorlar. Bilimsel ve ciddi çalışma, büyük bir oranda başarıya ulaşmayı sağlıyor ve kapıdan bağımlı giren, tedavi sürecinin sonunda bağımlılığından kurtuluyor, tabirle “bağımsız” olarak adım atıyor dışarıya.
İşin güzel ve de övünülecek tarafı “Pembe Köşk”ün Balkanlar ve Ortadoğu’da benzerinin dahi olmadığını, Türkiye’de de bu kalitede ve doğa ortamında başka bir merkezin bulunmadığını öğrenmek oldu. Gerçekten büyük bir gurur.
Benden bu kadar… Eşim Yurdagül Atun, Çakıcı ve ekibiyle yaptığı detaylı röportajda, Pembe Köşkün isim hikayesini, nasıl hayata geçirildiğini, başarı oranlarını, bağımlılıktan kurtulma aşamalarını, kişi mahremiyetinin nasıl korunduğunu, bağımlılıktan kurtulmada hangi yöntemlerin uygulandığını, bu merkezin KKTC sağlık turizmine yaptığı katkıyı daha detaylı anlatacak.
Şimdilik Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibini büyük başarıları nedeni ile kalben kutluyorum…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Size bahsedeceğim yerin adı “Pembe Köşk”
Adı çok güzel, başarıları daha da güzel.
İsmin pembelerle, kırmızılarla ya da başka bir renkle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
Yeşilliklerin içinde, etrafında kocaman, yemyeşil ağaçların bulunduğu, bahçesinin her köşesinde huzurun olduğu bir yer burası.
Bu güzelliklerin içinde büyükçe tek katlı yayvan bir bina var.
Pembe Köşkün kalbi bu tek katlı bina…
Tatil Köyü formatındaki mimari yuvarlak tasarlanmış. Yuvarlağı oluşturan çemberin tam ortasında kocaman bir havuz var. Havuzun etrafından genişçe, yaklaşık 6 metre eninde bir oturma, dinlenme alanı bulunmakta. Dinlenme alanını, üstü kapalı yaklaşık 2 metre eninde revaklar çevirmekte. Revaklara bitişik olarak da ofisler ve içinde ikamet edilen odalar bulunmakta.
Bizi görevliler ve müdür bey karşıladıktan sonra çay ve kahve eşliğinde sohbetimiz başladı.
Pembe Köşk’e girdiğimiz zaman kulağımıza neşe içinde gitar eşliğinde “Dağlar dağlar” şarkısını söyleyen bir koronun sesi gelmişti, onu sorduk. Etkinlik saatleriymiş. Müzik, resim, el sanatları ve farklı eğitimlerin olduğu etkinlikler…
Müdür bey tesis ile ilgili bilgiler verdikçe, verilen mücadeleyi ve çabayı anlattıkça, her aşamada, içimde takdir, hayranlık ve tebrik duyguları tavan yaptı.
Biraz sonra da yılmadan, korkmadan elini taşın altına koyan, inanılmaz bir inanç ve çaba ile Pembe Köşk’ü kuran kişi geldi. Yaptıklarını duydukça, yaşananları dinledikçe, verdiği mücadeleye empati yaptıkça, tek kelime ile hayran kaldım. İyi ki böyle birisi çıkmış, yılmamış, her zorluğu göğüslemiş ve bu tesisi kurmuş dedim kendi kendime. Burada, bu tesiste insanlığa nasıl büyük bir hizmet verildiğini kelimelerle, anlatmak mümkün değil.
Pembe Köşk’ü kuran kişi Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı. Mecliste bir dönem ikimiz de farklı siyasi partilerden milletvekilleri idik. Sonra siyasi parti başkanı da oldu Mehmet bey. Meslek aşkı ağır basmış olmalı ki, benim gibi siyaseti bırakıp mesleğine dönmüş.
Pembe Köşk neresi mi, nasıl bir tesis mi, orada neler mi üretiliyor?
Pembe Köşk Girne’nin batısında bir “Psikolojik, Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi”.
Benim yazdıklarım sadece bir gözlem. Siz “pembekoskhastanesi.com” sitesinden benim yazdıklarımın çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz.
Alkol ve Uyuşturucu bağımlılıklarından etkilenen bireyler için iyileşme, onların aileleri ve toplum için tam bir umut ışığı. Kalitesi, standartları ve son derece ciddi hizmeti nedeni ile dünyanın dört bir yanından gelen bağımlıları tedavi ediyor, hayat kurtarıyor, kendilerini ve ailelerini, yaşamın karamsar bölgesinden alıp, adı gibi pembe bölgeye geçiriyor. Bağımlılık tedavisi uzmanları çok profesyonel çalışıyorlar. Bağımlıyı iyileştirmek ve topluma yeniden kazandırmak için kişinin kendine özel, durumu ve karakteri ile birebir uyumlu doğru tedaviyi uyguluyorlar. Bilimsel ve ciddi çalışma, büyük bir oranda başarıya ulaşmayı sağlıyor ve kapıdan bağımlı giren, tedavi sürecinin sonunda bağımlılığından kurtuluyor, tabirle “bağımsız” olarak adım atıyor dışarıya.
İşin güzel ve de övünülecek tarafı “Pembe Köşk”ün Balkanlar ve Ortadoğu’da benzerinin dahi olmadığını, Türkiye’de de bu kalitede ve doğa ortamında başka bir merkezin bulunmadığını öğrenmek oldu. Gerçekten büyük bir gurur.
Benden bu kadar… Eşim Yurdagül Atun, Çakıcı ve ekibiyle yaptığı detaylı röportajda, Pembe Köşkün isim hikayesini, nasıl hayata geçirildiğini, başarı oranlarını, bağımlılıktan kurtulma aşamalarını, kişi mahremiyetinin nasıl korunduğunu, bağımlılıktan kurtulmada hangi yöntemlerin uygulandığını, bu merkezin KKTC sağlık turizmine yaptığı katkıyı daha detaylı anlatacak.
Şimdilik Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibini büyük başarıları nedeni ile kalben kutluyorum…
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Nov 25, 2024 Rate: 0.00