Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Geçtiğimiz hafta Almanya Dişişleri Bakanı tarafından Strasburg’da teleffuz edi-len “Rusya ile Savaş halindeyiz” cümlesi başta Başbakan Olaf Scholz olmak üzere bakanlığın üst düzey bürokratları tarafından   mümkün olduğunca düzeltilmeye çalışıldı. Ne kadar inandırıcı oldu bilemem ama, yapılan açıklamaların Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın nasıl bir siyasetçi tarafından yönetildiğinin farkedilmesi açısından önemliydi. Rusya tarafındaki tepkileri de hatırlarsak devrilen çam hiç te küçümsenecek kadar küçük değildi.

 

Almanya Rusya ile savaş halinde olmadığını söylüyor, doğru hakikaten ne Almanya’dan Rusya’ya, ne de Rusya’dan Almanya’ya bir silahlı saldırı yok. Bütün Almanya si-yaseti biz savaşın içinde değiliz diyor ve buna da inanıyoruz.  Ancak Rus-ya’nın kıyasıya savaştığı Ukrayna’ya şu an en modern silahlar bizim buradan gidiyor. Bunun da bilinmesinde fayda var. Biz savaşmıyoruz

 

 Dün bir açıklama yapan Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Alman Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr’e silah ve mühimmat tedarikini hızlandırmak için savunma sanayisi ile görüşmelere başlayacağını bildirdi.

Alman ordusu silah tedarikini hızlandırırken ülkenin doğusundaki Altengrabow’da Alman Ordusu tatbikat düzenliyor. Savunma Bakanı da birliklere ilk ziyareti sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Bundeswehr'e silah ve mühimmat tedarikini hızlandırmayı “öncelikli görev” olarak gördüğünü belirtti.

 

Almanya’nın Dış Politikası’ nın ABD ile paralellik arzetmesi kadar doğal bir şey yok ama, üçlü koalisyonun  bu savaşın neresinde olduğu ve savaşa ne kadar uzaklıkta bir dış politika sürdürdüğü konusunda kafalar çok karışık. Yeni Savunma Bakanı Boris Pistorius bir yandan Federal Ordu’ya mühimmat tedarikinde miktarın önemine dikkat çekerken, öte yandan Ukrayna'ya vadedilen Leopard 2 tanklarını ve Marder zırhlı piyade muharebe araçlarının da bir an önce teslim edileceğini belirtti.

 

Sonuç olarak şuraya gelmek isti-yorum, Alman Dişişleri Bakanı tarafın dan yapılan açıklamalar başbakan ve bakanlık bürokratları tarafından dikkatlice düzeltiliyor. Öte yandan ordu hızlı bir şekilde silahlanmak istiyor. Yine aynı ordu Ukrayna’ya silah ve mühimmat bağışında bulunuyor. Doğrusu Almanya gerçekten çok garip bir ülke.

Darbeler Almanyası

Februar 04, 2023

 

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yenilen Almanya’da oluşan kaos ortamında gerçekleşen darbe teşebbüsleri sürecinin çetelesinden haberdar olmayan günümüz Almanları birdenbire Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşları) hareketinin marifetleriyle yüz yüze gelince uzaylılarla karşılaşmışçasına şaşırdılar. Devlet, hadisenin üzerine binlerce kolluk kuvvetiyle giderken, halk hadiseyi izaha nereden başlayacağını hala bilememenin sıkıntısı içerisinde.

 

Halbuki 27 Mayıs 1960 darbesiyle başlayan, Talat Aydemir’in başarısız darbe teşebbüsleriyle süren, ardından 12 Mart Muhtırasıyla, 12 Eylül darbesiyle, 28 Şubat’la, Ergenekon kumpaslarıyla ve nihayetinde 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüyle hemhal olmuş biz Türkler için İmparatorluk Vatandaşları hadisesi karikatürden öte bir anlam ifade etmiyor. Bazılarımız Almanlarla konuşurken ‘gördünüz mü, sizde de darbeciler var’ diyerek komplekslerimizi tatmin etmenin zevkini çıkarmaya çalışsak da iddialı Alman demokrasisi için bu hadisenin gayet ciddi gelişmeleri beraberinde getirebileceğini hesaba katmak zorunda-yız.

 

İmparatorluk Vatandaşları’nın ilk dikkati çeken hususiyetleri Almanya resmen Müttefikler’in ve Rusya’nın işgali altındayken ‘İmparatorluk Yaşıyor’ diye ortaya çıkmazken, şu veya bu şekilde işgalin bitip, Avrupa’nın hatta dünyanın yeniden şekillenip, bu yeni düzende de Almanya’nın Avrupa’nın sahibi rolüne yükseldiği bir dönemde ortaya çıkmaları ve adeta kartların yeniden karılmasını, daha doğrusu 1937 sınırlarına ve şartlarına dönülmesini talep etmeleridir. İçinde meşrutiyetçisinden nazisine değişik görüşten bir hayli maceracıyı barındıran hareketin, üzerinde durulan en önemli özelliği homojen bir yapı oluşturmamasıdır. Heterojen görüntünün ve birbirinden bağımsız hareket eden onlarca ayrı dernek ve inisiyatifin bir planın neticesinde mi yoksa tedbir amaçlı mı böyle göründüğünü henüz bilmi-yoruz.

 

Bildiklerimiz; bu günkü Alman devletinin varlığını kabul etmeyen, 3. İmparatorluk’un (Dritte Reich) bittiğini gösteren uluslararası bir belge bulunmadığına inanan ve kendile-rini oluşturulmuş basit mantığa dayalı hipotezlerle (buna komplo teorileri de diyebilirsiniz) hareket eden ve sayılarının artık 30 binlerde olduğu tahmin edilen bir hareketin varlığı. Saçma görünen söylemleri sebebiyle 10 yıl öncesine kadar ciddiye alınmayan, ancak son birkaç senedir Anayasayı Koruma Örgütü’nün raporlarına girecek kadar dikkat çeken, korona önlemlerine karşı yapılan gösterilerde birçok yerde başı çekerek kitlesel olma yolunda adımlar atan İmparatorluk Vatandaşları, hızlarını alamayarak -muhtemelen- ABD’de Trump taraftarlarının Capitol’ü işgal ederek düzeni değiştirme teşebbüsüne benzer birtakım hevesleri dillendirince yakayı ele verdiler. Elbette mahkeme süreci konunun daha net çizgilerle anlaşılmasını sağlayacaktır; ancak Almanya gibi bir ülkede birilerinin darbe yoluyla devletin varlığını yok edip bir yerlerde yaşamakta olduğuna inandıkları İmpatorluk’u ilan etmeyi düşünebilmeleri bir başlı başına ciddi bir hadisedir.

 

Üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardan birisi, bu hareket mensuplarının bir bölümünün iddia, inanç ve ideallerine gösterdikleri körü körüne bağlılıktır. Büyük bölümü okumuşlardan oluşan bu hareketin mensupları ‘Federal Almanya diye bir devlet yok. Vergilerini ve cezalarını, mahkemelerini reddediyoruz. Kimlik ve pasaportlarını kullanmıyoruz. Plaka sistemlerine bile karşıyız’ derken yoğun bir şekilde bunu günlük hayatlarında da uygulamanın yollarını arıyorlar. Bu sebeple kimlik ve pasaportlarını yakanlar, vergi ve cezalar sebebiyle devletle başı dertte olanlar var. Ayrıca kendilerine has kimlik, plaka ve benzeri uygulamalar yaptıkları da biliniyor. Başlangıçta ciddiye alınmayan bu teşebbüslerin artık hafife alınmaması gerektiği görülüyor.

Almanya için aynanın asıl ürkütücü yüzü ise bunların içerisinde sayıları hızla artan şiddet eğilimli kişilerin varlığı. Sayıları ve eylemleri bir hayli artan aşırı sağcı ve nazi eğilimli örgütlere ilaveten yeni bir terör örgütünün varlığı elbette istenmeyen bir durum. Güvenlik güçlerinin birkaç kişiyi yakalamak için binlerce kişiyi seferber etmesini, bu minvaldeki açık bir mesaj şeklinde değerlendirebiliriz. İşin ne derece ciddi ne derecede absurd olduğunu ise mahkeme safhasında göreceğiz. Bakalım Federal Almanya’yı ve mahkemelerini reddeden İmparatorluk Vatandaşları’nın yargılanmaları nasıl yapılacak?    

1984 yılıydı, Hataylı Fevzi ağbimle Bayburtlu Mehmet ağbim selam vererek, Geislingen str deki Türk Federasyon üyesi Türk Milli Kültür derneğimize geldiler,tanıştık sohbet ettik, çaylarımızı arka,arkaya yudumladık. Fevzi ve Mehmet ağbiler,  Almanya'nın Duisburg şehrinde çalıştıkları fırma montaj için bizim yaşadığımız şehire görevlendirildiklerini söylediler. Bir otel'e geçici olarak yerleştiklerinide vurguladılar. Hemen,hemen her gün işden sonra cemiyetimize gelirler tatlı, tatlı sohbet ederler gurbet de vatanı yaşamaya yaşatma gayreti içindeydiler. Geçici olarak geldikleri Göppingen şehrimize uzun yıllar çalıştılar.
 
Mehmet ağbinin ailesi Duisburg'a olduğu için hafta sonları ailesini ve çocuklarıni ziyarete gidiyor,Pazartesi geliyordu. Daha sonra Mehmet ağbi  tekrar döndü Duisburg'a.  Fevzi ağbi gecici olarak çalıştığı firmaya resmen işe başladı, bizimde cemiyetimizin üyesi olarak bize büyük destek verdi. Daha sonra ATIB üyesi olan Türk Kültür Merkezimizin kurucularından benim başkanlığımda da muhasibimizdi. Büyük bir defteri vardı, Sağ sayfaya günlük cemiyete giren parayı yazıyor, sol tarafada giderleri yazıyordu.Günü birlik bu defteri tutuyordu. Çok aktifti bizim düşünemediğimizi düşünürdü. Camiye namaza gelen cemaate sorarak sipariş alır, her hafta sonu isteğe göre balık ve et keser vatandaşlarımıza dağıtımını yapardı.
 
Cemiyetimiz Fevzi ağbimizin bu hizmetleriyle güçlendi. Bazen elimize yardım makbuzunu alır esnaf ziyaretine giderdik. Ben sıkılırdım, ama Fevzi ağbi gülen yüzü ve samimiyetiyle, bize heyacan ve cesaret olurdu. Esnaf arkadaşlarımızı ziyaret eder onları cemiyetimize davet eder birlik ve beraberliğin önemini sohbet ederdik. Daha sonra dua ederek ayrılırdık.
 
Kendisi çok da güzel yemek yapardı, bizi çağırır hazırladığı nefis yemeklerini yerdik. Çok samimi bir dostdu,arkadaşdı dahası bizlerin ağbisiydi.Türkiyemizde 90'lı yıllarda yengemizle birlikde o zamanla on yaşında olan Mustafay'la 7 yaşında olan Ali-yi işçi ailesi olarak yanına aldı. Ali ve Mustafa Okula başladı.
 
Ben görevi bıraktım benden sonra bayrağı devralan rahmetli.Zeki Ersoy kardeşimle daha sonra Mehmet Özyurt'la birlikde hep de muhasib olarak hizmet etti. Allah kendisinden binlerce razı ve memmun.olsun. Bizler kendisinden memmun.ve razıydık.Haklarımız helal hoş olsun.
 
Gectiğimiz yaz benim şehir dışındaki bahçeye geldi birlikde sohbet edip semaverden çay demleyip yudumladık.
 
Hatice yenge(eşi) biraz rahatsız olduğunu söyledi,  dedi Fevzi ağbi;  "Her sabah bahçeye gidiyorum hanım Doktura gidiyor" diyede dert yanmıştı. Kendisi emekli olmuş oğlu Ali'de küçük smart marka iki kapılı  araba babasına hediye etmişti. Gectiğimiz Kurban bayramını beraber Cami'de yan,yana kıldık.
 
Bayramlaştık, kucaklaştık ve ayrıldık. Hafta sonu hanım, "Hatice yengeye Fevzi amcaya bayramlaşmaya gidelim"dedi. Bende aradım bayramın üçüncü günüydü, Mustafa'nın hanımı (gelin) çıktı telefona, "amca babamı hastaneye götürdüler beyin kanaması gecirmiş" dedi.Çok üzüldük, dua ettik. O günden beri yoğun bakımda yatağa bağımlı bir şekilde hastaydı.Vakti saati gelince ecel geliyor ışte, geçtiğimiz Cuma akşamı saat 18:00 de rabbimize kavuştu.Hatay Kırıkhan'dan 60 sene önce 22 yaşında ağaç bavulla geldiği gurbet diyarına birdaha dönmemek şartıyla döndü memleketine. Çok sevdiği ilcesinin sadık yarı karatoprağa sarıldı Fevzi ağbim. Ruhun şad mekânın cennet olsun.
 
Haber ve resim: *Doğan Tufan 
 

 

Uluslararası ilişkilerde bir ülkenin dışişleri bakanı ülkenin bakanlığındaki en önemli insandır. Bu öngörü  sadece biz Almanya’da yaşa-yanlar için değil, hemen her ülkede dış politika tarihi yapanlar için üç aşağı beş yukarı bir şekilde tarif edilir. Elbette dışişleri bakanı her kararın sahibi ve sorumlusu değildir ama açıkla malar eğer bir bakanın ağzın dan çıkıyorsa, ülkesinin dış politikasının hangi yöne evrildiğini gösterir. Hatta Ukrayna krizi gibi  konuyu Avrupa’nın siyasi liderleri önünde açıklarken dışişleri bakanının ne kadar sorumlu olması gerektiğini sanırım uzun uzun anlatmaya gerek yoktur. Yani dışişleri bakanı dış politika konusunda ülkesi dışında yaptığı açıklamalar sadece kendisini değil, ülkesini de bağlar.

 

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geçtiğimiz hafta Strasburg’da Avrupa Konseyi toplantısında konuşurken aynen şu cümleyi kurdu;  “Rusya 'ya karşı bir savaş içindeyiz, birbirimize karşı değil." Oysa şimdiye kadar Almanya en yüksek ağızdan defalarca “Biz bu savaşta yer almayacağız. Ancak Ukrayna’nın uluslararası hukuktan doğan haklarını destekliyor ve kendini savunma için destek ve-riyoruz” şeklinde idi.

Almanya Dışişleri Bakanı’nın son açıklamaları ile bir anda “Hayırdır, biz savaşa girdik de haberimiz mi yok” dercesine yorum yapmaya başladı. Açıklama Dışişleri bakanı tarafından uluslarası basına açık olan Avrupa Konseyi toplantı sında yapılması ise konuyu bir anda gündeme taşıdı. Dış İşleri Bakanı’ nın açıklamalarının ülkenin dış politikası konusunda -özellikle de dışarıda yapılıyorsa- bağlayıcı olduğunu belirterek tekrar Alman Dış Politikası’nı incelemeye devam ediyoruz.

Almanya’nın Dışişleri Baka nı’na ilk cevap Moskova’dan geldi. Alman hükümetinin üst düzeyde yeni bir açıklama ile düzeltmesine sebep oldu. Öncelikle Alman Dışişleri Bakanı Baerbock’un açıklaması sonrası harekete geçen  Kremlin Berlin’den açıklama istedi. Basın mensuplarının önünde mikrofona geçen Rusya Dış-işleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Moskova'daki Alman Büyükelçisinden Berlin'den gelen "çelişkili" açıklamalarla ilgili açıklama talep etti. Rus sözcü ayrıca, "Kendileri ne hakkında konuştuklarının farkındalar mı?" sorusunu yöneltti. Uluslar arası analistlere göre ikinci dünya savaşın dan bu yana Almanya ve Rusya ilişkileri ilk defa bu kadar gerildi. Rus medyası ise Almanya’nın açıkla masını tartışmaya devam ediyor.

 

Almanya Dışileri Bakanı’nın açıklamalarından bir gün sonra ise durumu düzeltmek yine başbakan Şansölye Olaf Scholz’a düştü. Şansölye ise, kamu yayıncısı ZDF'de Almanya ve müttefiklerinin tank teslimatlarıyla savaşa katılıp katılmadığına ilişkin soruya "Hayır, kesinlikle hayır. Rusya ile NATO arasında savaş olmamalı" yanıtını verdi. Almanya düzeltebildi ği kadar durum düzeltildi ama, ağızdan çıkan söz Almanya’nın hem için de hem de dışında   açıklamaya muhtaç bir konuma geldi.

 

Almanya  Dış İşleri Bakanı’ nın Avrupa’yı Rusya karşıtlığın da buluşturmayı amaçladığı açık olan konuşmasında kullandığı cümle ile ilgili hükümet tarafından gelen düzeltmelere bir yenisi de Alman hükümet sözcüsü Yardımcısı Christiane Hoffmann’dan geldi. Almanya’nın Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaşta desteklediklerini ancak savaşın bir tarafı olmadıklarını söylerken dışişleri bakanı ikinci defa en açık çekilde düzeltilmiş oldu. Hoffmann, başkent Berlin’de, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un 24 Ocak Salı günü Strazburg’da Avrupa Konseyi’nde kullandığı "Rusya' ya karşı bir savaş içindeyiz, birbirimize karşı değil" sözlerine ilişkin açıklama yaptı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Christian Wagner de esas olarak AB’nin G7 ve NATO ortaklarıyla Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü acımasız saldırı savaşına karşı birlikte durduğuyla İngilizce yapılmış uzun bir görüşme olduğu-nu vurgulayarak "Alman Hükümet Sözcüsü'nün ifade ettiği gibi ve Dışişleri Bakanı ile Alman hükümetinin başka üyeleri, uluslararası hukuk anlamında çatışmanın tarafı olmadığımızı ve Ukrayna’ya desteğin de bizi çatışmanın tarafı yapmadığını açıkça belirttiler" değerlendirmesinde bulundu.

Sonuç olarak Alman Dışişleri Bakanı Baerbock’un açıklaması tam açık olmadığı için üç defa  açıklama ile açıklanmış oldu.

Batılı ülkelerin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına ve Ukrayna'daki savaş ne- deniyle birçok şirketin faaliyetlerini askıya almasına rağmen aralarında büyük markaların da bulunduğu Alman şirketlerinin çoğu, Rusya'da faaliyete devam  ediyor. Almanya bir yandan Ukrayna'ya askeri destek sağlarken diğer yandan büyük Alman firmalarının Rusya’daki işine devam etmesi anlaşılır gibi değil.

 

İsviçre'deki St. Gallen Üniversitesinin yayımladığı rapor, 1 milyon doların üzerinde gelir elde eden AB ve G-7 şirketlerinin yalnızca yüzde 8,5'inin Rusya'dan çekildiğini ortaya koydu. Rusya'da hala aktif öz sermaye yatırımları bulunan 1284 G7 ve AB'li şirket arasında en büyük payı yüzde 19,5 ile (250 şirket) Almanya merkezli şirketler oluşturu-yor. Bunu %12,4 ile ABD, %7 ile Japonya ve %6,3 ile İtalya merkezli şirketler takip ediyor.

 

Yale Üniversitesince yapılan araştırma da 19 Alman şirketinin, Rusya'da her zamanki gibi işlerine devam ettiğini, 18 firmanın önemli iş faaliyetlerini yürütürken gelecekteki planlı yatırımlarını ertelediğini ve 20'sinin bazı önemli ticari faaliyetlerini küçülttüğünü ancak diğerlerini sürdürdüğünü gösterdi.

31 şirketin ülkeden ayrıldığı, 39 Alman firmasının geri dönme seçeneklerini açık tutarken operasyonların çoğunu veya neredeyse tamamını geçici olarak kısıtladığı kaydedildi.

 

 

Birçok sektörden Alman firma, Rusya'daki işlerine devam ediyor

 

Alman perakende devi Metro, savaşın başlamasından kısa süre sonra Mart 2022'de "Rus-ya'nın Ukrayna'ya saldırısını" kınayan açıklama yapmış ancak bu ülkedeki faaliyetlerine devam edeceğini belirtmişti. Metro, "Karar kolayca alınmadı, dikkatli bir iç incelemeden sonra alındı. Şirket, oradaki 10 bin çalışanından sorumlu ve birçok kişi yiyeceklerini bizden alıyor" ifadeleri kullanılmıştı.

Fren sistemleri, iç elektronik ürünleri ve lastik üreten Alman otomotiv firması Continental da Rusya'daki faaliyetlerini durdurmuş ancak ertesi ay yerel personelini korumak istediğini iddia ederek yeniden faaliyete geçtiğini duyurmuştu. Şirketin açıklamasında, "Rusya'daki çalışanlarımı zı kovuşturmadan korumak için gerekirse Kaluga'daki lastik fabrikamızda yerel pazar için binek lastiği üretimine geçici olarak yeniden başlıyoruz" bilgisi paylaşılmıştı.

Alman teknoloji devi Bosch da Rusya'da hala faaliyet gösterirken Alman makamlarının firma hakkında soruşturma baş-latması nedeniyle Rusya'daki varlıklarını satmaya çalışıyor. Ekonomi Bakanlığı, Bosch'un hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilecek mallara yönelik ihracat yasağını ihlal edip etmediğine ilişkin soruşturma başlatmıştı.

 

Almanya'nın ünlü çikolata markası Ritter Sport da Rusya'daki faaliyetlerine devam ediyor. Şirket, daha önce Rusya'daki faaliyetlerinden elde edeceği karı, Ukrayna'ya bağışlayacağını açıklamıştı.

Uzaktan destek yazılımı geliştiren AnyDesk Software de Ukrayna'daki savaşa rağmen Rusya'da her zamanki gibi iş yapmayı sürdürüyor.

Alman tıbbi şirketi B. Braun ise Rusya'daki faaliyetlerini azaltmak veya askıya almak için herhangi bir adım atmazken Alman- ya'nın en büyük kimya ve ilaç şirketi Bayer, Rusya ve Belarus'ta "temel sağlık ve tarım ürünleri hariç" ticari faaliyetlerini askıya almasına rağmen ülkede hala aktif durumda bulunuyor.

 

İş makineleri tedarikçisi Zeppelin Group'un daha önce Rus-ya'dan çıkmak zorunda kalabile- ceğini açıklamasına rağmen şu ana kadar herhangi bir çekilme kararı açıklamaması dikkati çekiyor.

Almanya merkezli tarım makineleri üreticisi Claas, BPW, Fresenius, Siemens Healthineers, Storck, Ukrayna'daki sava şa rağmen normal zamanlardaki gibi Rusya'da faaliyetlerine devam ediyor.

Alman yapı malzelemeri üreticisi Knauf da Rusya'daki faliyetlerine devam ederken sağlık sektöründe faaliyet gösteren Merck'in de Rusya'da aktif olması oldukça dikkat çekici. Bütün bu bilgilerden sonra Alman şirketleri Rusya’da gerçekten çok mutlu.

 

Kaynak: AA, St. Gallen Üniv., Yale Üniv.

 

BERLIN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, enflasyona karşı ECB'nin faizleri istikrarlı bir şekilde artırma patikasına devam edeceğini belirterek, "Henüz işimizin bitmediğini biliyoruz." dedi.

Lagarde, ECB Yönetim Konseyi Toplantısı'nın "tarihi" faiz artırımı kararının ardından Frankfurt'ta düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

 

Lagarde, konuşmasına, 1 Ocak'ta Avro Bölgesi'ne katılan 20. ülke olan Hırvatistan'ı kutlayarak başladı.

ECB Yönetim Konseyi'nin bugün bankanın üç temel politika faizini 50 baz puan artırdığını hatırlatan Lagarde, bunun enflasyonu orta vadeli hedef olan yüzde 2'ye indirmeyi hedeflediğini söyledi.

Yüksek enflasyonun harcamaları ve üretimi azalttığını belirten Lagarde, tedarik zincirindeki dar boğazların kademeli olarak gevşediğini ve ekonominin beklenenden daha dirençli kalarak gelecek çeyreklerde toparlanacağını ifade etti.

 

- "Ekonomik büyüme görünümüne yönelik riskler daha dengeli hale geldi"

Christine Lagarde, Avro Bölgesi'ndeki ekonomik büyümenin yakın vadede zayıf kalmasını beklediklerini aktararak, "Kısmen, yüksek enerji maliyetlerinin ekonominin geneline yayılmasından dolayı fiyat baskıları güçlü olmaya devam ediyor." dedi.

Bununla birlikte Avrupa'da gaz arzının daha güvenli olduğunu, arz baskılarının hafiflediğini, tüketici güveninin iyileştiğini ve artan ücretler ile düşük enerji fiyatlarının tüketimi artıracağını vurgulayan Lagarde, ekonomik büyüme görünümüne yönelik risklerin daha dengeli hale geldiğini söyledi.

Lagarde, işsizlik oranının hala tarihi düşük seviyelerde kalmaya devam ettiğini ancak oranın gelecek çeyreklerde artabileceğini belirtti.

 

- "Yüzde 2'lik enflasyon hedefimize ulaşana kadar elimizdeki tüm araçları kullanacağız"

ECB'nin enflasyona karşı faiz artırım rotasına bağlı kalacağına ve martta 50 baz puanlık faiz artırımına işaret eden Lagarde, "Fiyat baskısı göz önüne alındığında, şubat ve mart aylarında 50 baz puanlık bir faiz artışı konusunda ECB Yönetim Konseyi'nde genel mutabakat var." dedi.

ECB Yönetim Konseyi'nde gelecek dönemlerde faiz artırımları konusunda nasıl iletişim kurulacağına ilişkin değerlendirmeler olduğunu ancak fikir birliğine varılmadığını aktaran Lagarde, faiz artırımı konusunda devamlılığın çok önemli olduğunu ve ECB'nin faizleri istikrarlı bir şekilde artırma patikasına devam edeceğini bildirdi.

Lagarde, "Yüzde 2'lik enflasyon hedefimize ulaşana kadar elimizdeki tüm araçları kullanacağız. Henüz işimizin bitmediğini biliyoruz. Enflasyonda yüzde 2'ye ulaşma kararlılığımızdan şüphe edilmemeli." diye konuştu.

 

- "Bilanço küçültülmesi ECB'nin ana aracı değil"

ECB Başkanı Lagarde, enflasyon oranının beklenenden daha hızlı düşüşe geçtiğini ifade ederek, enflasyonu yüzde 2 hedefine getirmek için faiz artırımlarını kullanacaklarını bildirdi.

Lagarde, dezenflasyonist sürecin başlamadığına işaret ederek, manşet enflasyon düşse bile fiyat baskısının son derece yüksek olmaya devam ettiğini vurguladı. Lagarde, "Bilanço küçültülmesi ECB'nin ana aracı değil." dedi.

 

Faiz artırımında her şeyden önce hedefin, enflasyonu yüzde 2'nin altına düşürmek olduğunu belirten Lagarde, mart ayında 50 baz puanlık faiz artırımının neden önceden belirlendiğine ilişkin bir soru üzerine, bu kararın, Aralık 2022'de yapılan toplantıda enflasyon hedefine ulaşmak için istikrarlı duruş söyleminin devamlılığı açısından alındığını söyledi.

ECB, bugün üç temel politika faizini 50 baz puan artırarak 2008'den bu yana en yüksek seviyesine çıkardı. Banka, refinansman faizini yüzde 3'e, mevduat faizini yüzde 2,5'e ve marjinal fonlama faizini yüzde 3,25'e yükseltti.

 

Yüksek ikinci faiz artırımı kararıyla Avro Bölgesi'nde geçen ay yüzde 8,5 olan enflasyonun daha da artmasına tepki veren ECB, daha fazla faiz artışının da masada olduğuna işaret etti.

 

BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Profesyonel Tahminciler Anketi katılımcıları bu yıl için enflasyon beklentilerini yeniden yükseltti.

 

ECB, Profesyonel Tahminciler Anketi 2023 ilk çeyrek sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Avro Bölgesi'nde yıllık harmonize enflasyon beklentisi 2023 ve 2024 yılları için sırasıyla yüzde 5,9 ve yüzde 2,7 oldu.

Geçen yılın son çeyrek anket sonuçları ile karşılaştırıldığında, birinci çeyrekte enflasyon tahmininde bu yıl 0,1 puan ve gelecek yıl için 0,3 puan artış oldu. Ankette ortalama uzun vadeli enflasyon tahminleri de 0,1 puan azalarak yüzde 2,1 olarak açıklandı.

 

Ankete katılanların, Avro Bölgesi için gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme tahminleri 2023, 2024 ve 2025 yılları için sırasıyla yüzde 0,2, yüzde 1,4 ve yüzde 1,7 oldu. Bu çeyrekte, geçen çeyreğe göre 2023 büyüme tahmininde 0,1 puan yukarı yönlü revizyon olurken, gelecek yılın tahmininde 0,2 puanlık aşağı yönlü değişim görüldü. Ortalama uzun vadeli GSYH büyüme tahmini ise değişmeyerek yüzde 1,4’te kaldı.

 

Ortalama işsizlik oranı tahminleri 2023 ve 2024 yılları için sırasıyla 0,1 ve 0,1 puan aşağı yönlü revize edilerek, sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 6,9 oldu. 2025’de ise işsizlik oranının yüzde 6,7’ye düşmesi bekleniyor. Uzun vadeli işsizlik tahmini ise 0,2 puan aşağı yönlü revize edilerek yüzde 6,4'e geriledi.

ECB'nin Profesyonel Tahminciler Anketi 6-12 Ocak tarihlerinde yapıldı ve araştırmaya 58 profesyonel katıldı.

 

Bu arada, Avrupa İstatistik Ofisinin (Eurostat) öncü verilerine göre, Avro Bölgesi'nde aralıkta yüzde 9,2 olan yıllık enflasyon, ocakta yüzde 8,5 seviyesine geriledi.

 

BERLİN (AA) - Alman biyoteknoloji firması BioNTech, Marburg'daki fabrikasında mRNA tabanlı aşıların önemi bileşeni olan plazmid DNA’nın üretileceği tesisin inşaatının tamamlandığını duyurdu.

 

BioNTech'ten yapılan açıklamada, inşaatı tamamlanan tesise 40 milyon avro yatırım yapılacağı belirtildi.

Açıklamada, kanser ve bulaşıcı hastalıklara yönelik mRNA bazlı ilaçları için ihtiyaç duyulan plazmit DNA bileşenlerinin çoğunun bu tesiste üretileceği aktarıldı.

 

- Almanya Başbakanı Scholz, ilaç şirketlerine yardım sözü verdi

Frankfurt'un yaklaşık 90 kilometre kuzeyindeki Marburg'daki tesisi ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, BioNTech’in söz konusu yatırımını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

Scholz, "Tıbbi biyoteknoloji, 21. yüzyılın kilit teknolojisidir. Kovid-19 salgını Almanya'nın inovasyon ve ilaç üretimi yeri olma yeteneğini kanıtladı. Almanya ve Avrupa, yerel değer zincirleri oluşturarak daha esnek hale geliyor. BioNTech'in bu yatırımı çok iyi haber. Buranın gerçekten gelecek olduğunu görebilir ve hissedebilirsiniz." ifadesini kullandı.

 

Almanya'nın biyoteknoloji şirketlerinin bu tür fabrikaları daha hızlı açmasına, yeni tedaviler geliştirmesine ve geliştirdikleri ürünleri piyasaya sürmesine yardımcı olmak için daha fazlasının yapılması gerektiğini vurgulayan Scholz, araştırma amacıyla verilere daha iyi erişim sağlamak da dahil olmak üzere sağlık şirketleri için yasal çerçeveyi iyileştirmeye çalışacağının sözünü verdi.

Türk bilim insanı Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu BioNTech, Marburg tesisini merkezi İsviçre'de bulunan ilaç şirketi Novartis'ten 2020’de satın almıştı.

FAO Gıda Fiyat Endeksi, ocakta bir önceki aya kıyasla yüzde 0,8 gerileyerek 131,2 puan oldu
 
 

BERLİN (AA) - Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının, bitkisel yağ ve şeker fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle ocakta düşüşünü art arda 10. aya taşıdığını duyurdu.

FAO'dan yapılan açıklamaya göre, gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişiklikleri izleyen FAO Gıda Fiyat Endeksi, ocakta bir önceki aya kıyasla yüzde 0,8 düşerek 131,2 puan oldu. Böylece, endeks art arda düşüşünü 10. aya taşıdı.

FAO açıklamasında, endeksin Rusya-Ukrayna savaşı başlamasının ardından geçen yılın mart ayındaki rekor seviyesinden yaklaşık yüzde 18 (28,5 puan) düştüğü belirtti.

 

Endeks, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından sonra Mart 2022’de 159,7 puana ulaşarak rekor kırmıştı.

Küresel gıda fiyatlarının ocakta bitkisel yağlar, süt ürünleri ve şeker kaynaklı düşüş göstermesi dikkati çekti.

 

Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, ayçiceği tohumu ve koza yağı fiyatlarının düşmesi nedeniyle aylık bazda yüzde 2,9 azaldı. Endeks bir yıl önceki seviyesinin yaklaşık yüzde 25 altına inerek 140,4 puan oldu.

Tahıl Fiyat Endeksi, aylık bazda yüzde 0,1, yıllık bazda ise yüzde 4,8 artış gösterdi. Uluslararası buğday fiyatları, Avustralya ve Rusya’da üretim beklentilerinin aşılmasıyla küresel arzın artmasıyla ocakta yüzde 2,5 düştü. Buna karşın pirinç fiyatları tedarikin sıkı olması, Asya’da güçlü yerel talep ve döviz kuru hareketlerinin etkisiyle aylık bazda yüzde 6,2 arttı.

 

Şeker Fiyat Endeksi, dünyanın en büyük şeker ihracatçısı olan Brezilya'da uygun hava koşullarının verimli üretim beklentilerini artırması nedeniyle aylık bazda yüzde 1,1 geriledi.

Aynı dönemde FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi yüzde 1,4 ve Et Fiyat Endeksi de yüzde 0,1 düşüş gösterdi.

 

FAO, küresel üretim, tüketim, ticaret ve stok eğilimlerine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Tahıl Arz ve Talep Özeti Raporu'nu da yayımladı. Rapora göre, FAO, 2022'de küresel tahıl üretimi tahminini 2 miyar 756 milyon tondan 2 milyar 765 milyon tona çıkardı.

Raporda, Avustralya ve Rusya'nın buğday üretimini yukarı yönlü revize etmesi sayesinde 2022'de rekor bir küresel buğday üretimi beklendiği belirtildi.

 

FAO, küresel pirinç üretim tahminini ise Çin'deki üretimin beklenenden düşük olması nedeniyle aralık tahminine göre 1,2 milyon ton düşürerek 512 milyon tona çekti.

 

Raporda, 2022-2023'te küresel tahıl kullanımının 2021-2022 seviyesinin yüzde 0,7 altına inerek 2 milyar 779 milyon tona gerileyeceği öngörüldü.

 

BERLİN (AA) - Alman Anayasa Mahkemesi, Berlin eyaletinin başörtüsü konusundaki temyiz talebini kabul etmedi.

 

Anayasa Mahkemesi, Federal İş Mahkemesinin başörtüsü yasağına ilişkin kararına karşı Berlin eyaletinin yaptığı temyiz müracaatını kabul etmeyerek başörtüsü takmanın genel olarak yasaklanmaması gerektiğine karar verdi.

Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kararın sevindirici olduğunu söyledi.

Kesici, uzun zamandır Tarafsızlık Yasası'nın anayasaya aykırı olduğunu ifade ettiklerini belirterek, "Başörtülü öğretmenlerin çalışamamasının insan haklarına aykırı olduğunu söylüyorduk. Verilen karar sevindirici. İnşallah şimdi eyaletin yasayı düzenleyerek başörtülü öğretmenlere izin vermesini umut ediyoruz." dedi.

 

- Dava süreci

Berlin İş Mahkemesi 2018'de, bir öğretmenin başörtüsüyle ders verebilmek için Berlin eyaletine karşı açtığı davayı, eyaletin çıkardığı Tarafsızlık Yasası'nı gerekçe göstererek reddetmişti.

Öğretmenin buna itiraz etmesi üzerine bir üst mahkeme olan Eyalet İş Mahkemesi, yerel iş mahkemesinin kararını haksız bulmuş ve mağdur öğretmene 5 bin 159 avro tazminat ödenmesine karar vermişti.

Mahkeme, Tarafsızlık Yasası'nın öğretmeni dini inancından dolayı dezavantajlı duruma düşürdüğüne hükmetmişti.

Berlin Eyalet Yönetimi, bunun üzerine davayı Federal İş Mahkemesine temyize götürmüştü.

 

Erfurt kentindeki Federal İş Mahkemesinde görülen temyiz davasında, başörtüsü taktığı gerekçesiyle okulda çalışmasına izin verilmeyen öğretmenin dini inancı nedeniyle ayrımcılığa uğradığı belirtilerek, Eyalet İş Mahkemesinin kararı onamıştı.

Mahkeme, Berlin eyaletinde 2005'te yürürlüğe giren Tarafsızlık Yasası'nda yer alan genel başörtüsü yasağının da anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti.

Federal İş Mahkemesinin kararında, Anayasa Mahkemesinin 2015'te verdiği karara atıfta da bulunulmuştu.

 

Almanya Anayasa Mahkemesi, 2015'te iki kadın öğretmenin derslerinde başörtülü olabileceğine onay vermiş, bu kararda da "soyut bir tehlikeden" dolayı din özgürlüğünün kısıtlanamayacağına ancak okul huzurunun bozulmasında "yeterli somut tehlike" görülmesi durumunda başörtüsü yasağının getirilebileceğine hükmetmişti.

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Landrat Thomas Eberth gratuliert Würzburgs Oberbürgermeister Christian Schuchardt zur neuen Aufgabe als Hauptgeschäftsführer des Deutschen Städtetags

Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel'den ilginç entegrasyon tesbiti: “Yanlış tartan teraziler öncelikle sahibine zarar verir.”

Online-Workshops für berufstätige pflegende Angehörige

Makedonya’da Kominizim döneminde kapatılmayan cami bu gün kapatıldı

Almanya Savunma Bakanı Pistorius: "Ukrayna savaşı uluslararası bir boyut kazandı"

Almanya'daki Mölln faciasının 32. yıl dönümünde anma töreni düzenlendi

Trump'ın son tehditleri, küresel ticaret geriliminin tırmanacağına dair endişeleri artırdı

Almanya Savunma Bakanı Pistorius: "Ukrayna savaşı uluslararası bir boyut kazandı"

Vollversammlung mit Zeichen für die Zukunftsstrategie