Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Türkiye’nin yükseliş sürecine girerek Balkanlar, Kuzey Doğu Afrika, Orta Doğu, Kafkaslar ve Türk Devletleri sınırları içinde bölgesel güç ve lider devlet konumuna yükselmesi, bölgedeki dengelerin temelinden değişmesi sürecini başlattı. Fark edildiği üzere bölgesel güç dengeleri keskin bir değişim sürecine girdi.

 

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Kıbrıs konusunda Batı dünyası kayıtsız koşulsuz Rumları desteklediği için Rum Yönetimi kendini adanın tek ve mutlak sahibi zannediyordu. Adeta astıkları astık, kestikleri kestik mantığı ile hareket ediyorlar, Türklere istedikleri her şeyi kabul ettirebilecekleri inancı ve hayali ile yaşıyorlardı.

 

Bu düşünce ve mantığın son kalıntısı da, bir dönemin hızlı EOKA’cısı, 2013-2023 yılları arası Kıbrıs Rum Yönetiminin başkanlığını yapmış olan Nikos Anastasiadis’ti. Kendini tüm Helen’ler gibi, Kıbrıs adasının mutlak sahibi ve hükümdarı zannediyordu. Kendisi Kıbrıs Türklerine neyi lütfederse, Kıbrıs Türklerinin de kayıtsız koşulsuz ve itirazsız boyun eğip lütfettiklerini kabul edeceğini sanıyordu. Bu mantık ve düşünce ile de 2017 yılında Crans Montana’daki müzakerelerde şart koştuğu “Sıfır Garanti ve Sıfır Asker” teklifi kabul edilmeyince de, kendinden emin bir şekilde masayı devirdi, kalktı gitti ancak 2017 yılında devirdikleri müzakere masası şimdi başlarına geçti.

 

Bugün, Kıbrıs Türklerini müzakere masasına oturtmak, 50 yıldır bilerek sonuçlandırmadıkları federasyon temelli müzakereleri başlatıp bir elli yıl daha sürdürmek için ağlayıp zırlıyorlar. Çalmadık kapı, yüzlerini sürmedikleri etek, öpmedikleri el ve ağlamadıkları duvar kalmadı.

 

Her hatanın bir bedeli var. Asırlardır kendilerini kayıtsız koşulsuz destekleyen BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan dindaşları Rusya, Ukrayna savaşı nedeni Batı dünyasının kuyruğuna takılan Rumları defterden sildi. Artık Rumların arkalarında durmadıkları gibi Kıbrıs konusundaki isteklerine de destek çıkmıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın son açıklaması durumun vahametini ortaya koyuyor.

 

Türkiye ile KKTC arasındaki deniz bölgesinde, Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün temel araştırma gemisi olan Bilim-2 oşinografik araştırma gemisinin araştırma yapabilmesi için Türkiye’nin NAVTEX yayınlaması ve 5 Mart-15 Mart tarihleri arasında NAVTEX’te belirtilen koordinatlar içinde Bilim-2 gemisinin araştırma yapmağa başlamasına, boyuna posuna bakmadan “antinavtex” ilan eden Kıbrıs Rum Yönetimi ve sırtını dayadığı AB itiraz etmeye cesaret edemedi. Zaten Türkiye’nin ilan ettiği Navtex’e ve Navtex’de belirtilen bölgeye Kıbrıs Rum Yönetiminin, hamisi Yunanistan’ın ya da ağababaları AB’nin müdahale edebilmesi bugünkü koşullarda söz konusu bile değil.

 

Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin başlaması doğrultusunda öncelikle içeriğinin tespit edilmesi amaçlı ortaya koydukları koşullar, artık üçüncü taraflarca da desteklenmekte.

Özellikle “İnsanlık dışı ambargoların” tümden kaldırılması, KKTC’ye “Doğrudan Uçuşların” başlaması, Ercan Havaalanın uluslararası tanınması, Mağusa limanının uluslararası ticarete açılması, “Doğrudan Ticaretin” ve her iki taraftaki ticaret akışının güçlendirilmesi, bölgeden çıkarılacak hidrokarbon ürünleri konusunda ortak yönetim ve gelir paylaşımı temelinde görüşmelerin başlatılması, su ve benzeri doğal kaynakların ortak yönetimi ve kullanımı, elektrik enterkoneksiyonu ile yenilenebilir enerji kaynaklarında işbirliği, düzensiz göç konusunda işbirliği ve mayınların temizlenmesi için ortak planlama yapılmadan, Kıbrıs konusuna çözüm bulmak içerikli müzakerelerin nasıl ve hangi içerikte olacağının konuşulması mümkün değil.

Ne diyorduk; Devir değişti. Artık Kıbrıs Rumlarının ne isteyip ne istemediği değil, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin ne istediği önemli.

 

 
 

ROMA (AA) - İtalyan mahkemesinin, terör şüphelisi olarak tutuklu yargılanan ve İsrail'in iadesini istediği Filistinli Anan Kamal Afif Yaeesh'i sınır dışı etmeyi reddettiği bildirildi.

Ülke basınında çıkan haberlere göre, 29 Ocak'ta L'Aquila kentinde uluslararası terör şüphelisi olarak tutuklanan ve hakkındaki suçlamalar nedeniyle tutuklu yargılanan 37 yaşındaki Yaeesh için İsrail'in yaptığı iade talebi karara bağlandı.

 

L'Aquila'daki temyiz mahkemesi, savunma avukatlarının, Yaeesh'in İsrail'e iade edilmesi durumunda bu ülkede insan haklarına aykırı işkenceye varabilecek muamele göreceğine dair tezini dikkate alarak iade talebini reddetti.

Hakkında, İsraillilere yönelik saldırıları planlama gibi suçlamalar bulunduğu ifade edilen Yaeesh'in yargılanmasına İtalya’da devam edileceği belirtildi.

 

İtalya'daki Filistin destekçileri, bir süredir İsrail’in Gazze'ye saldırılarını protesto ettikleri gösteriler sırasında, Anan Kamal Afif Yaeesh'in iade talebinin reddedilmesi çağrılarını da dile getiriyordu.

 
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, geçen yıl otel ve pansiyon gibi turistik tesislerde geçirilen gece sayısı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesindeki seviyeyi aştı.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), 2023 yılında AB üyesi ülkelerde toplam gecelik turistik konaklama verilerini yayımladı.

 

Verilere göre, AB turizm sektörü geçen yıl hızlı toparlandı. AB ülkelerinde turistik tesislerde gecelik konaklama sayısı 2023 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 6,1 artarak 2,9 milyara ulaştı.

Böylece, 2023'te AB'de turistik konaklama sayısı salgın öncesi dönem olan 2019'un yüzde 1,4'ün üzerine çıktı.​​​​​​​

 

Öte yandan, AB ülkelerinde turizm 2020 yılında Kovid-19 salgını ve uygulanan sıkı tedbirler nedeniyle durma noktasına gelmişti.

Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Norbert Fiebig:

"Almanların nereye seyahat ettiğine baktığımızda gördüğümüz şey; rezervasyonda yüzde 40'tan fazla artışla Türkiye çok iyi durumda. Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde"
- "Türkiye'ye yönelik rezervasyonlar bu yıl özellikle çok iyi ve bunun tüm yıl boyunca devam etmesini bekliyorum"
- "Genel olarak son birkaç yıldır Türkiye'nin turizmde çok iyi gittiğini görüyoruz. Türkiye, diğer rakiplerinden daha iyi durumda"

BERLİN (AA) - BAHATTİN GÖNÜLTAŞ - Alman Seyahat Acenteleri Birliği (DRV) Başkanı Norbert Fiebig, Almanların bu yaz tatili için Türkiye rezervasyonlarında yaşanan artışın yüzde 40'ı geçtiğini belirterek, "Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde." dedi.

Fiebig, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Uluslararası Turizm Borsası (ITB) Fuarı'nda AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Turizm sektörünün insanların seyahat etmek istemesiyle iyi bir "ruh hali" içinde olduğunu dile getiren Fiebig, bunun yaz tatili için rezervasyon rakamlarına yansıdığını söyledi.
Fiebig, gelecek yaz sezonu için Almanya'da rezervasyonlarda yüzde 30'luk bir artış olduğunu dikkati çekerek, bu yükselişin devam etmesini beklediklerini kaydetti.

- "Türkiye, her şey dahil ürünler sunan destinasyonlar arasında bir numara"
Norbert Fiebig, Almanların seyahat tercihlerinde Türkiye'nin konumuna değinerek, "Almanların nereye seyahat ettiğine baktığımızda gördüğümüz şey; rezervasyonda yüzde 40'tan fazla bir artışla Türkiye'nin çok iyi durumda olduğu. Tatil paketi söz konusu olduğunda Türkiye, İspanya'dan bile önde. Üçüncü sırada Yunanistan ve dördüncü sırada Mısır var." diye konuştu.
Fiebig, Türkiye'ye yönelik rezervasyonların bu yıl özellikle çok iyi olduğunu ve bunun tüm sene boyunca devam etmesini beklediğini kaydederek, "Bunun nedeni Türkiye'nin çok iyi bir fiyat/performans oranına sahip olması ve Almanya'da çok popüler olan her şey dahil ürünler söz konusu olduğunda Türkiye'nin bu destinasyonlar arasında bir numarada bulunması." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin altyapısının çok güzel ve yeni olduğunu dile getiren Fiebig, ülkenin kültürel turizme odaklanması gerektiğini de anlattı.
Fiebig, "Türkiye'nin kültürel açıdan sunabileceği çok şey var. Buna Alman potansiyel müşterileri çekmemiz lazım. Dolayısıyla Almanların gözde tatil destinasyonu olarak Türkiye'nin başarısını kültürel tarafta arayarak, geliştirebileceğimiz ve manevra yapabileceğimiz birçok alan var." şeklinde konuştu.

- "Türkiye diğer rakiplerinden daha iyi durumda"
Alman Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Fiebig, Türkiye'yi turizm pazarındaki en başarılı destinasyon olarak gördüklerini belirterek, "Türkiye'nin çok popüler olan güneş ve plaj ürününün yanı sıra kültürel ve sportif taraftaki cazibesiyle daha fazla insan çekmeye odaklanması lazım." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin sağlık turizmi konusunda da çok cazip olduğunu vurgulayan Fiebig, "Genel olarak son birkaç yıldır Türkiye'nin turizmde çok iyi gittiğini görüyoruz. Türkiye diğer rakiplerinden daha iyi durumda." diye konuştu.

Fiebig, küresel turizmin Kovid-19 salgını sonrası toparlanmasına devam ettiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Enflasyon düşmesiyle daha ılımlı fiyat artışları bekliyorum. Almanlar seyahat etmeye hevesli. Fırsat bulduklarında da bunu yapıyorlar ancak müşterilerin fiyat hassasiyetini hafife almamalıyız. İnsanların ceplerinde bitmeyen para yok ve fiyatlara çok dikkatli bakıyorlar. 'Paramın karşılığını en iyi nerede alabilirim' sorusu devam edecek ve bu da fiyat/fayda oranı çok iyi olan destinasyonlar için gelecekte de çok iyi olacakları anlamına geliyor."
 
 
 Ticaret Bakanı Ömer Bolat: "Alman şirketlerinin Türk ortaklarıyla çok yakın temasları var. Birbirini tamamlayıcılar. Dolayısıyla ikili ticarette, ikili yatırımlarda, enerji işbirliğinde, savunma işbirliğinde daha yapacak çok şeyimiz var"

Kuzey Bavyera’nın en büyük ve en modern giyim mağazası olan MURK, heryıl çok sayıda Türk’ün de uğrak yeri haline geldi. Yılın her mevsiminde gerekli modayı takip etmek isteyenlerin öncelikle MURK mağazasına uğradıkları farkedilirken çocuk, genç, kadın ve erkek giyim tarzlarının yanı sıra özel günlerin özel giysilerini de  MURK mağazasında bulabilmek mümkün.

 

MURK Giyim Mağazası Genel Müdürü Johannes Murk Ayhaber‘e yaptığı açıklamalarda, “Yarım asırdan bu yana Türk Toplumu ile ticari ilişkimiz bar. Elbette eski zamanların eski ticari şartları hatta değişim, moda ve tarzları vardı. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki Türk Toplumu 60’lı yılların başına Almanya’ya ayak basmalarından itibaren bizde sürekli olarak müşteri oldular. Bununla gurur ve mutluluğu birarada yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

 

Bilindiği gibi MURK Giyim Mağazası A3 Otoyolu üzerindeki Wachenroth’da bulunuyor.

 

 

 

KADINLAR 

 

 

 

 

 

 

ERKEKLER

 

 

 

 

 

 

 

Konyalı entellektüellerin önemli bir ismi olan Sait Özcan Konya’nın yüzakları ON’largrubuna seçilerek Konya’yı dışarıda tanıtan isimler arasında yer aldı.

 

Konya dışında Konya’nın yüzakları ON’lar arasına seçilen Sait Özcan’ı çok sayıda arkadaşı tebrik etti. Konya’nın yüzakları ON’lar grubuna seçilmesinden sonra Konya ve çevresinden çok sayda entellektüel de kendisini arayarak kutlamaya başladı. Uzun yıllardan bu yana sadece Konya değil, Türkiye ve Türk Dünyası için çok önemli kültürel projelere imza atan Sait Özcan, “Değerlendirmelerin sonunda bana gelen bilgilerden elbette ben de memnun oldum” şeklinde konuştu.

 

Ayheber’e konu ile ilgili açıklamalarda bulunan KONAD Başkanı Sait Özcan, “Konyamızın yerel gazetelerinden, Yeni Gün Konya’nın yüzakları ON’lar adı altında, şubat özel sayısında şahsımada yer vermişler. Kendilerinin bu seçicilik ve inceliklerine çok teşekkür ediyorum. Yeni gün gazetesi çalışanlarına teşekkür eder çalışmalarında başarılar dilerim. Dünyanın neresinde olursak olalım, Konya merkezli kültürel çalışmalarımız devam edecektir. şehrimizi, ülkemizi ve kültürümüzü en iyi şekilde temsil etmekten mutluyuz” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

Bilindiği gibi KONAD Başkanı Sait Özcan Konya merkezli kültürel hazinelerimizi tanıtmak için uzun yıllardan bu yana sanat ve siyaset dpnyası ile de sürekli ilişki halinde bulunuyor.

 

 

 

 

 
Ülkücü yazar Galip Erdem Ağabey’in aziz hatırasına...
 
Büyük dava adamı örnek insan Hepimizin ağabeyi Ülkücü hareketin çilesinin yazarı Galip Erdem’ vefatının yıldönümünde rahmetle anıyorum. Ülkücü yazar Galip Erdem  ağabeyimizin ruhu şad mekanı cennet olsun.
 
                                         
‘Üçüncü taraf’ kazandı ve biz kaybettik…
 
“Evet, doğru. Kavgadan kaçıyorum. Çünkü, böyle bir kavganın faydasına inanmıyorum. Her iki tarafın da kaybedeceğini, şimdilik hiç hesaba katmadığımız üçüncü bir tarafın kazanacağını biliyorum. Bu üçüncü zümrenin hem her iki tarafa, hem de vatanın bütünlüğüne düşman olduğunu biliyorum. Böyle bir sonucun felaket olacağını da biliyorum…”
 
Yukarıda, söylenmesinin ve yazılmasının üzerinden artık çok uzun yıllar geçen sözler merhum Galip Ağabey’e ait, ülkücü yazar Galip Erdem’e….
 
Evet, Galip Ağabey’in bahsettiği ‘üçüncü taraf’ kazandı ve biz kavga eden iki taraf kaybettik, hem de fena kaybettik…
 
O zamanlarda bilmedğimiz o ‘üçüncü taraf’ kazandı…
 
O ‘üçüncü taraf’ kavga eden iki tarafa da düşmandı, hâlâ da düşman…
 
O ‘üçüncü taraf’ın bizler gibi bir vatan telâkkileri hiç olmadı, bugün de yok ve olmayacak. Ayakları bu toprakla basmadı, bu topraklardan kuvvet bulmadı, bulmayacak…
 
O ‘üçüncü taraf’ yani kavga etmeyen taraf, biz kavga ederken de İstiklâl Marşı’na saygı duymadı, yere oturarak protesto etti, biz kavga ederken de Türk kelimesine alerjileri vardı, bundan sonra da saygı duymayacaklar, alerjileri hep devam edecek…
 
Bizler, birbirimizi kırarken o ‘üçüncü taraf’ güçlendi, büyüdü, çoğaldı, zenginleşti…
 
Bizler gencecik bedenlerimizle Fatiha’larla uğurlanırken kara toprağa, o ‘üçüncü taraf’ Fatiha’yı tecvidli okumayı öğrendi…
 
Bizler, etten kemikten yumruklarımızı sıkaren ve sallarken, bizler ciğerimizi delen bıçaklara açarken göğüslerimizi ve bizler sahici mermilerle düşerken yere, o ‘üçüncü taraf’ karate salonlarında dövüş oyunları oynadı…  
 
Bizler, o keskin düdük çaldığında tank paletleri altında ezilirken, o ‘üçüncü taraf’ bir sille yemedi, bir gün bile sigaya çekilmedi… 
 
Bizler, nemli, soğuk ve karanlık taş duvarlar arasında geçirirken uzun yılları, o ‘üçüncü taraf’ güneşin tadını çıkardı, tecvidli Fatihalar okudu…
 
Bizler, fenâ fi’d devle uğruna feda ederken geçliklerimizi, o devletin urganlarında son nefeslerimizi verirken, o ‘üçüncü taraf’ iktidar basamaklarının ucunda emin oldukları iktidar sırasının heyecanıyla titredi…
 
Bizler kaybettik, onlar kazandı…
 
Bizler yalnız o ‘üçüncü taraf’ karşısında mı kaybettik?
 
Hayır…
 
Biz içeriden de kaybettik, içeride de kaybettik…
 
Hakikat adına itiraz ettikçe kaybettik… Hakikatin yanında saf tuttukça kaybettik… “Durun, bu yol yol değil, bu yol yanlış” dedikçe kaybettik… “Kendinize  gelin” dedikçe kaybettik… “Bizim bir mazimiz var, bizim kadim değerlerimiz var, bizim bir mücadelemiz var, bizim inandıklarımız var, bizim fikirlerimiz var, bizim ideallerimiz var” dedikçe kaybettik…
 
Her yanlışınızı dürüstçe yüzünüze karşı söylediğimiz için kaybettik…
 
Bizler, sizin bitip tükenmek bilmeyen dalaverelerinize kaybettik… Bizler, sizin egemenlerle vardığınız mutabakatlara kaybettik… Bizler, sizin alacakaranlık kuşaklarında yaptığınız anlaşmalara kaybettik… Bizler, sizin yalanlarınıza kaybettik… Bizler, sizin hırslarınıza kaybettik… Bizler, sizin samimiyetsizliğinize kaybettik…
 
Biz içeriden ve içeride de kaybettik, siz kazandınız, sizinle birlikte egemenleriniz de kazandı…
 
Biliyoruz, bizi hiç sevmediniz aslında…
 
Bizi, dümen suyunuza hiç gitmediğimiz için sevmediniz… Bizi, savaşta sağ çıkma ihtmaili en az olan azap askerleri olarak gördünüz ve hiç sevmediniz… Bizi, robot olamadığımız için, yanlışınızı doğrularımızdan, inandıklarımızdan, mâzimizden, mücadelemizden ve fikirlerimizden daha doğru bulmadığımız için hiç sevmediniz… Bizi, takla atmayı bilmediğimiz ve beceremediğimiz için, yalan söylemekten ar ettiğimiz için, kendimizi verdiğimiz sözlere esir ettiğimiz için, inanmadıklarımızla amel etmediğimiz için hiç sevmediniz…
 
Üçüncü taraf’ kazandı ve biz hem ‘üçüncü taraf’a hem de içimize yenildik…
 
Kimimiz çekildik kuşe-i uzletimize, kimimiz geçim derdinde, kimimiz hastane köşelerinde, kimimiz teşne olduk ‘üçünc taraf’a ve kimimiz üç kuruşluk mevkilere zebun olduk, kimimiz orada, kimimiz burada…
 
Ve…
 
Her geçen gün birer ikişer çekiliyoruz bu dünyadan, yani ayak altından çekiliyoruz…
 
Gün geçmiyor ki, bir haber düşmesin sosyal medyaya, “… dâvâsı sanıklarından … …’ı kaybettik.”
 
Gün geçmiyor ki, bir haber düşmesin sosyal medyaya, “… dâvâsı sanıklarından … …’ hastaneye kaldırıldı, yoğun bakımda…
 
Her geçen gün birer ikişer çekiliyoruz bu dünyadan …
 
Sabredin, az kaldı…
 
Birkaç yıla kadar, müşterek maziyi ve kimin kaç kuruş ettiğini bilenler ve size itiraz edenler çekilecek hepten bu dünyadan ve rahat edeceksiniz… 
‘Üçüncü taraf’ ile mutlu, mesut yaşayacaksınız. 
 
 

Wirtschaft, Kammern, Gewerkschaften, Bund, Länder und BA setzen sich in der Allianz für Aus- und Weiterbildung für eine Stärkung der beruflichen Bildung ein.

Die Allianz für Aus- und Weiterbildung hat am 24. Mai 2023 die inhaltlichen Schwerpunkte der gemeinsamen Arbeit bis Ende 2026 festgelegt. Angesichts der langfristigen und tiefgreifenden Transformations- und Umbauprozesse, die den Bedarf nach passend qualifiziertem und ausreichendem Fachkräftenachwuchs verschieben bzw. – insbesondere im Handwerk - erhöhen, soll in der neuen Allianzperiode verstärkt die Phase vor der Ausbildung im Fokus stehen. Vor allem ist es das Ziel, die Berufsorientierung auch an Gymnasien zu stärken, Auszubildende zu gewinnen die Übergangsphase zwischen Schule und Beruf zu optimieren.

 

Darüber hinaus wollen die Allianzpartner die höhere Berufsbildung stärken und für diese werben. Hierdurch ergeben sich für Jugendliche gleichwertige Entwicklungsmöglichkeiten neben dem hochschulischen Bildungsweg.

Flankiert werden die Maßnahmen erneut durch den "Sommer der Berufsausbildung", eine gemeinsame und abgestimmte Initiative aller Allianzpartner, in der über die berufliche Ausbildung informiert und für sie geworben wird.

 

Für die kommenden vier Jahre wurden damit die folgenden Ziele gesetzt:

  • Stärkung der Berufsorientierung, vor allem auch an Gymnasien
  • Fortführung des "Sommers der Berufsausbildung" und Ausbau als Marke
  • Weiterentwicklung des Konzepts der Ausbildungsreife auch unter Beachtung der veränderten Anforderungen der Wirtschaft
  • Sicherung und Steigerung der Qualität und Attraktivität der dualen Ausbildung
  • Stärkung der und Werbung für die Höhere Berufsbildung

Die bisher im Rahmen der Allianz getroffenen Vereinbarungen zur Unterstützung des Übergangs Schule - Beruf und zur Besetzung von Ausbildungsplätzen werden fortgesetzt.

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Dr. Latif Çelik, tarihi tarihçilerden dinlemeye devam ediyor

Dr. Latif Çelik Antalya Türk Ocağı’nda Türk-Alman İlişkilerini anlattı

Landrat Thomas Eberth verleiht die Kommunale Dankurkunde an Eberhard Blenk und Harald Kreipp

Roswitha Dorscheid erhält das Ehrenzeichen des Bayerischen Ministerpräsidenten für außergewöhnliche Verdienste im Ehrenamt

100 Jahre deutsch-türkische Beziehungen – eine Fotoausstellung im Oberen Foyer des Rathauses

Erfolgreiche Schulung für ehrenamtlich tätige Einzelpersonen durchgeführt

Auszubildende gewinnen ist herausfordernd

Die Zukunft des Handwerks im Blick

Kindergeburtstag im Museum für Franken