Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Kinder sind von Natur aus neugierig und wissbegierig. So lernen sie oft auf spielerische Art wichtige Gesundheits- und Lebenskompetenzen. Das Präventionsprogramm Klasse2000 unterstützt Grundschulkinder in ihrer gesundheitlichen Entwicklung mit kindgerechten Inhalten und will so ein gesundes, starkes und selbstbewusstes Aufwachsen fördern. Die AOK übernimmt für Grundschulen und deren Schülerinnen und Schüler im Landkreis Kitzingen auch in diesem Schuljahr wieder Patenschaften für das Präventionsprogramm. Bis zum 27. Oktober können sich alle Grundschulen im Freistaat für eine Patenschaft unter www.klasse2000.de bewerben. Die AOK trägt für die vierjährige Patenschaft die Kosten pro Klasse und Schuljahr. „Die Kinder erfahren anschaulich, wie viel Spaß es macht, gesund zu leben“, so Niklas Schraud von der AOK in Würzburg. Das Programm vermittelt, wie sie gesund essen und trinken, sich bewegen und entspannen können, zudem aber auch, wie sich Probleme und Konflikte lösen lassen. Es integriert so Gesundheitsförderung aktiv in den Stundenplan und in den Schulalltag. Bei den rund 15 Unterrichtseinheiten pro Jahrgangsstufe unterstützen speziell geschulte Klasse2000-Gesundheitsförderer und -förderinnen die Lehrkräfte. Ergänzt werden die Unterrichtsinhalte digital durch die Lern-Website www.klaro-labor.de. Hier finden die Kinder und ihre Eltern Vorschläge für sportliche Aktivitäten, Entspannungsgeschichten und weitere Tipps aus dem Klasse2000-Programm, die sie interaktiv und spielerisch bearbeiten können.

 

Größter Einzelpate in Bayern

Klasse2000 ist das bundesweit größte Programm zur Gesundheitsförderung in der Grundschule. „Die AOK Bayern fördert zusammen mit den neuen 400 Patenschaften zukünftig mehr als 2.000 Grundschulklassen im Rahmen des Schulprogramms Klasse2000. Das Programm abgeschlossen haben im vergangenen Schuljahr 485 durch die AOK Bayern geförderte Klassen“, so Niklas Schraud. Es startet stets in der ersten und endet nach der vierten Klasse. Pro Grundschule fördert die AOK als größter Einzelpate in Bayern bis zu zwei weitere Klassen. Mit der Patenschaft werden der Einsatz von Gesundheitsförderer oder -förderin, die Entwicklung und Herstellung der Unterrichtsmaterialien plus interaktiven Lern-Website sowie die Organisation des Programms finanziert.

 

Die Ausschreibungsunterlagen der AOK Bayern gibt es unter www.klasse2000.de -> Aktuelles -> Fördermöglichkeit für Schulen 2023 -> AOK Bayern - Bewerbungsunterlagen.

 

Sürücülerin rüyalarını süsleyen bir otomobil, lüks, çevrecilik ve performansın mükemmel bir uyumunu yakaladı: Lexus RX 450h+. Bu göz alıcı araç, tasarım, teknoloji ve sürüş keyfini bir araya getirerek geleceğin otomobilini bugünden yaşamanızı sağlıyor. Lexus'un otomobil üretimindeki uzun ve sağlam geçmişi, RX 450h+'ı tasarlarken de kendini gösteriyor. Bu muhteşem araç, birçok açıdan rakiplerinden sıyrılıyor ve neden bu kadar özel olduğunu açıklamak için fazlasıyla kelimelere ihtiyaç duyuyoruz.

 

Estetik Şıklık ve Zarif

Tasarım Lexus RX 450h+, estetik açıdan göz alıcı bir tasarıma sahiptir. Elektrifikasyon odaklı tasarım ekibimiz, Yeni RX modeline özel olarak geliştirdiğimiz "uzatılmış gövde" tasarım anlayışını benimseyerek, otomobilin estetik kimliğini güçlendirdi. Bu modern tasarım anlayışı, elektrikli gücün vurgulanmasının yanı sıra yerden daha düşük ağırlık merkezini yansıtan özel bir Lexus ön panjur entegrasyonuyla desteklendi. Aynı zamanda daha kompakt ve zarif farlar, hava girişleri ve artırılmış iz genişliği (15 mm), otomobilin kararlı ve özgüven dolu görünümünü daha da pekiştirdi. Üstelik, BladeScan® Adaptif Uzun Hüzmeli Far Sistemi (AHS) ile donatılmış Üçlü LED farlar, sıradışı sofistike bir tasarımı ön plana çıkararak aracın dikkat çekici görünümünü vurguluyor. Tasarım, işçiliğin ve özenin zirvesini temsil ediyor.

 

Hibrit Teknolojisi ile Çevreci Güç

RX 450h+'ın en büyük özelliklerinden biri, hibrit teknolojisinin gücünü kullanmasıdır. Bu özelliği sayesinde, benzinli ve elektrikli motorların birleşimiyle daha düşük yakıt tüketimi elde ederken, çevresel etkiyi minimize eder. Bu, hem cebiniz için hem de gezegenimiz için büyük bir kazançtır.

 

Yüksek Performans ve Sürüş Keyfi

RX 450h+, sürücülerine beklenenden fazlasını sunuyor. Hibrit motorun verdiği anlık tork, hızlanmayı bir zevk haline getiriyor. Aynı zamanda sessiz bir iç mekan ve üstün konfor, uzun yolculukları bile keyifli bir deneyime dönüştürüyor.

 

Lüks İç Mekan ve Konfor

Lexus, iç mekan kalitesiyle ün kazanmıştır ve RX 450h+ bu geleneği sürdürüyor. Yüksek kaliteli malzemeler, ergonomik koltuklar ve son teknoloji multimedya sistemleri, sürücülerin ve yolcuların rahatlıkla birinci sınıf bir deneyim yaşamasını sağlar. Güvenlik Standartları Üst Seviyede Sürücülerin ve yolcuların güvenliği, Lexus RX 450h+'ın önceliğidir. Gelişmiş sürücü destek sistemleri ve güvenlik teknolojileri sayesinde, bu otomobil kazaları önlüyor ve sürüş güvenliğini en üst düzeye çıkarıyor. Yeni RX, artırılmış güvenlik performansını sağlayan 3. Nesil Lexus Safety System +'daki gelişmiş aktif güvenlik ve sürücü yardım sistemlerinden yararlanıyor. Bu sistemler arasında, sürücülere destek sunan Proaktif Sürüş Asistanı ve sürücülerin yorgunluk veya dikkat dağınıklığı belirtileri açısından izlemesini sağlayan yeni Sürücü Kamerası bulunmaktadır. Ayrıca, Proaktif Sürüş Asistanı virajın açısını belirlemek için ön kamera kullanır ve sürücünün yaklaşan bir virajı dengeli bir şekilde geçmesine yardımcı olur.

 

Kişiselleştirme Seçenekleri

RX 450h+, farklı donanım seviyeleri ve ekstralarla kişiselleştirilebilir. Bu, sürücülere araçlarını kendi isteklerine göre özelleştirme özgürlüğü sağlar. Lexus RX 450h+, lüks, çevrecilik ve performansın muhteşem bir birleşimidir. Bu araç, geleceğin otomobillerinin nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Şimdi geleceğe bir adım atmak için mükemmel bir zaman.

 

Yakıt

RX 450h+ Plug-in Hybrid, son derece sessiz bir sürüş sunmanın yanı sıra, düşük birleşik CO2 emisyonu olan 25 g/km (WLTP)ile sınıfındaki standartları yeniden tanımlıyor. Bu muazzam otomobil, 227 kW (309 PS) gücünde dört silindirli 2.5 litrelik hibrit motoru, dışarıdan kabloyla şarj edilebilen ve sınıfının en yüksek kapasiteli bataryası olan 18.1 kWh ile birleştiriyor. RX 450h+, sınıf lideri elektrikli menzili ile 68 km (WLTP), şehir içinde ise 90 km'ye kadar sürücülere geniş bir elektrikli sürüş deneyimi sunarken, EV modunda 135 km/h hıza ulaşabilme kabiliyeti ile dikkat çekiyor. Bu özellikleriyle, RX 450h+ sürdürülebilir ve yüksek performanslı bir otomobilin mükemmel bir örneğini sunuyor. Sürücülerin Gözdesi RX 450h+, sürücüleri ve çevreyi düşünenler için mükemmel bir seçenek sunuyor. Sürücüler, bu otomobilin sunduğu lüks, performans ve çevrecilikle büyüleniyorlar. Bu otomobil, geleceğin otomobillerinin sadece taşıt araçları olmadığını, aynı zamanda birer yaşam tarzı ifadesi olduğunu hatırlatıyor.

 

Eğer geleceğin otomobili bugünün gerçekliğini yaşamak istiyorsanız, Lexus RX 450h+ sizin için doğru seçim olabilir. Bu harika araçla sürdüğünüzde, geleceğin otomobilinin ne kadar heyecan verici olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz. Lexus RX 450h+, sürücülerin beklentilerini aşıyor ve geleceğin otomobilini bugünden deneyimlemenin ayrıcalığını sunuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BAKÜ (AA) - Aşıklık geleneğinin büyük temsilcilerinden, halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 50'nci yılında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "Cumhuriyet'in Yüzü" konseri ile anıldı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı, "UNESCO Aşık Veysel Yılı" ve Aşık Veysel'in vefatının 50. yılı dolayısıyla Bakü Yunus Emre Enstitüsünün, Uluslararası Muğam Merkezinde organize ettiği konseri çok sayıda sanatsever izledi.

 

Konseri izleyenler arasında bulunan Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı, Bakü Yunus Emre Enstitüsünün, bir türkü gecesinde Azerbaycanlı sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getirdiğini söyleyerek her türkünün bir hikayesi olduğunu, bazılarının gözyaşıyla bazılarının neşeyle yazıldığını belirtti.

Bağcı, aşkın, gurbetin ve hasretin hikayelerinin türkülerde toplandığını, büyük saz sanatkarlarından Aşık Veysel'in de Anadolu'nun hikayesini dile getirdiğini kaydederek, "Aşık Veysel Türkiye'nin seçkin ve zengin kalbi birikimidir." diye konuştu.

Bakü Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Selçuk Karakılıç, Aşık Veysel'in ölüm ve aşk şiirleri yazdığını, insanlık haysiyetini el üstünde tuttuğunu, sadık yarinin toprak olduğunun daha çok öne çıkarıldığını belirterek, "Oysa Aşık Veysel, daha çok panoramik bakabilen, Türkiye'nin kaotik meselelerine derinlerden gelen iç sesinin yankısıyla seslenebilen, büyük problemleri krize dönüştürmeden Türkiye'nin siyasi ve kültür aktörlerine teklifte bulunan büyük sanatkar." dedi.

 

Aşık Veysel'in aşkını da hasretini de gurbette yaşadığı garipliğini de yazdığını ama bunların kendi dramının, kendi trajedisinin hikayesi olduğunu dile getiren Karakılıç, "Türkiye'nin sosyal problemlerine sessiz kalmadan toplumu uyarması onun ne denli büyük sanatçı olduğunu gösteriyor. Sadece kendi trajedisini yazsaydı romantik şair diyebilirdik ama Türkiye'nin, Türk milletinin meselelerini cesaretle yazdığı için Veysel milli romantik bir şairdir." ifadelerini kullandı.

Konserde, Azerbaycan'ın Devlet Sanatçısı Nuriye Hüseynova'nın şefliğinde Helimet Soltan, Ülviye Sadakat ve Çilenay Hüseynova, dokuz kişilik orkestra ile Aşık Veysel'in "Anlatamam Derdimi", "Dertsiz İnsana", "Uzun İnce Bir Yoldayım", "Kara Toprak", "Sazım Sen Kal Dünyada", "Gönül Dağı", "Mecnun Leyla'yı Gördüm" ve "Güzelliğin on Para Etmez" isimli türkülerini seslendirdi.

 

 

 

 

 

BAKÜ (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye'nin ilerleyen dönemde gerek Azerbaycan'la gerek diğer Türk devletleriyle bugünkünden çok daha kuvvetli ilişkiler geliştireceğini belirterek, iş insanlarının yapacağı işbirliklerini Bakanlığın tüm birimleriyle en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceklerini belirtti.

Kacır, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının katılımıyla düzenlenen "Kreatif Endüstrilerde Hizmet İhracatı B2B Görüşmeleri"ne katıldı.

 

Ankara Ticaret Odasının (ATO) desteğiyle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığınca (KOSGEB) organize edilen etkinlikte, Bakan Kacır'ın yanı sıra Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı, Azerbaycan Girişimciler Konfederasyonu (ASK) Başkanı Memmed Musayev, ATO Başkan Vekili Halil İbrahim Yılmaz, KOSGEB Başkan Vekili Recep Kılınç, Azerbaycan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme Ajansı (KOBİA) Başkan Yardımcısı Hikmet Memmedov, Azerbaycan Türkiye İş Adamları Birliği (ATİB) Başkanı Cemal Yangın, ATO Kreatif Komisyon Başkanı Berat Kuzu ve iş insanları yer aldı.

Bakan Kacır, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son dönemde sanayi ve teknoloji alanlarında yakaladığı ivmeden ve bunun sağladığı faydalardan bahsetti.

 

Türkiye'nin özellikle savunma sanayisinde muazzam bir atılım gerçekleştirdiğini vurgulayan Kacır, 20 yıl önce 240 milyon dolar olan savunma sanayi ihracatının bu yıl 6 milyar dolara ulaştığını, bunun 2024'te de 10 milyar dolara yükseltilmesinin hedeflendiğini dile getirdi.

Kacır, savunma sanayinin kazanımlarının oluşturduğu değerin ihracat değerinin çok daha ötesinde tarihi anlam taşıdığını söyleyerek, bunun 2. Karabağ Savaşı'nda görüldüğünü, Türkiye ile Azerbaycan'ın omuz omuza vererek 30 yıl süre işgali sonlandırdığını vurguladı.

Türkiye'nin savunma sanayisindeki atılımının bütün dünya tarafından büyük dikkatle izlendiğine işaret eden Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son 20 yılda savunma sanayisine atılım gerçekleştiren sadece birkaç ülke var. Bunlardan biri Çin'dir. Ancak Çin'in bütün savunma sanayi firmalarının ihracat yaptığı ülke sayısından daha fazla ülkeye Türk SİHA'ları ihraç edilmiştir. Dolayısıyla Türkiye, benzerlerinin de ötesinde bir başarı hikayesine imza atmıştır. Biz savunma sanayi vesilesiyle attığımız adımları hızla tüm sanayi ve hizmet alanlarına yaygınlaştırma çabası içindeyiz."

 

 

 

- "Burada ne yapacaksak Azerbaycan'a da fayda sağlamak adına yapıyor olmalıyız"

Kacır, Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının kuracağı bağlantıların ve gerçekleştireceği yatırımların, iki ülke arasındaki ilişkileri bugünkünden çok daha ileri noktalara taşıyacağına inandığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Sizlerden bir beklentim var; asla Azerbaycan'ı bir ihracat ülkesi olarak görmeyin. Asla bu toprakları sadece ürünlerinizi ve hizmetlerinizi pazarlayacağınız, satacağınız bir pazar olarak görmeyin. Burası bizim 'iki devlet, tek millet' olarak gördüğümüz topraklardır. Biz burayı yabancı memleket olarak değerlendiremeyiz. Burada ne yapacaksak sadece kendimize yararlı olmak adına değil, Azerbaycan'a da fayda sağlamak adına yapıyor olmalıyız.

Burada yatırımlar yapın, yeni ve köklü işbirlikleri ortaya çıkarın, buradaki firmalarla münasebetlerinizi geliştirin, burada istihdam oluşturun, buraları Türkiye'den asla farklı addetmeyin. Çünkü Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizi böyle görüyor. Onlar bizi bir yabancı gibi görmüyor."

Dünyada eşi ve benzeri olmayan Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha da perçinlenmesi gerektiğini vurgulayan Kacır, "İnanıyorum ki; önümüzdeki dönemde gerek Azerbaycan'la gerek diğer Türk devletleri ile bugünkünden çok daha kuvvetli ilişkiler geliştirmiş olacağız. Bütün dünya bizi seyrediyor. Bazısı kıskançlıkla gıptayla, bazısı da hasetle izliyor. Nihayetinde attığımız her adım, dünyanın farklı yerlerinde yankılanıyor. Sizlerin gerçekleştireceği işbirliklerini Bakanlığımızın tüm birimleriyle en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Etkinlik, Türkiye ve Azerbaycan'dan yaklaşık 100 iş insanının ikili görüşmeleriyle devam etti.

 

 

 

 

Fransa her zaman Ermenistan'ın yanındadır' açıklaması, dürüst ve tarafsız arabulucu olduğunu iddia eden Fransa'nın maskesini düşürdü"
 

BAKÜ (AA) - Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ayhan Hacızade, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın Ermenistan temaslarında Azerbaycan aleyhindeki açıklamalarına tepki gösterdi.

X hesabından paylaşımda bulunan Hacızade, Colonna'nın Ermenistan'da Karabağ ile ilgili dile getirdiği "sahte abluka" ve "zorla yerinden edilme" söylemlerinin barışa hizmet etmediğini belirtti.

 

Hacızade, "(Colonna'nın) 'Fransa her zaman Ermenistan'ın yanındadır' açıklaması, dürüst ve tarafsız arabulucu olduğunu iddia eden Fransa'nın maskesini düşürdü." ifadelerini kullandı.

Colonna, Erivan'daki temaslarında Karabağ'da yaşanan gelişmeler nedeniyle Azerbaycan'ı suçlamıştı.

Geçtiğimiz ay göreve başlayan Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosu Fatma Cebeci Sayan’ı ziyaret eden IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, “Göreve yeni başlayan Sayın Başkonsolosumuzun kültür tarihimize olan ilgisini yakından bilen biriyim. Başkonsolosluk görev alanı içindeki kültürel çalışmalarında enstitü olarak sürekli yanında olacağız” şeklinde konuştu.

Nünberg Başkonsolosluğu bölgesini daha yeni tanımaya başladığını belirten yeni Başkonsolos Fatma Cebeci Sayan ise, “Kendi alanında başarılı her vatandaşımız, ülkemiz için önemli bir değerdir. Türk varlığının kalıcı olduğu Almanya’da insanlarımızın kimliğini unutmamaları adına özellikle kültür tarihçilerimizin ayrı bir önemi vardır. Onların eserlerini nesiller boyu Türk varlığının isbat belgeleri olarak kullanacağız. Bu çalışmaların özellikle genç neslimiz için çok önemli olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), bine yakın cemiyetiyle bu yıl 27’ncisi düzenlenen 3 Ekim Açık Cami Günü kapsamında ziyaretçilerine kapılarını açtı.

“İbadet- düşündürür, canlandırır, birleştirir” temasıyla gerçekleştirilen “Açık Cami Günü” etkinliğinde  camiler farklı din mensuplarına ev sahipliği yaptı.

Köln DİTİB Merkez Camii’nde bu yıl ki Açık Cami Günü açılış programı; insana, huzur ve huşu veren caminin görkemli kubbesinin altında Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Etkinliğe; Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Köln Büyükşehir Belediyesi Uyum ve Çeşitlilik Daire Başkanı Bettina Baum ve DİTİB yönetim kurulu üyeleri katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Açık Cami Günü Almanya'da 1997 yılından bu yana düzenlendiğini ve Almanya'daki Müslüman toplumunun en eski kamusal girişimlerinden biri olduğunu söyledi.

 

 

Bu günün, normal günlük yaşamda genellikle gerçekleşmeyen karşılaşmaları yaratma fırsatı sunduğu gibi, kültürler ve dinler arasında anlayışı teşvik ettiğini ifade eden Kuzey, “Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyinin (KRM) bu yılki temasını "İbadet- düşündürür, canlandırır, birleştirir" olarak belirlemiştir. Bu üç özellik, İslam'da duanın merkezi önemini yansıtmaktadır. Hz. Peygamberimiz, İslam'ı beş sütun üzerine oturtulmuş bir binaya benzetmiştir. İtikattan sonra en önemli ikinci sütun olarak günlük farz namazdan bahsedilmekte ve Kur'an'da, duanın bu üç bileşenini vurgulayan çok sayıda ayet bulunmaktadır. Dua sadece ritüel ve dışsal bir eylem değil, bizi her zaman yaşamın özüne geri döndüren, içkin gücüyle bizi canlandıran ve kökenimiz ne olursa olsun bizi birleştiren derin bir manevi eylemdir. Bu amaca ulaşmak için Hz. Peygamberimiz biz Müslümanları, duanın yaratacağı sinerjiden faydalanmak üzere camide birlikte namaz kılmaya teşvik etmiştir” dedi.

Dua farklı kökenlerden, kültürlerden ve dillerden insanları birbirine bağladığına dikkat çeken Kuzey, “Namaz olarak da bilinen dua, İslam'ın en temel uygulamalarından biridir ve bize ilahi merhameti, şefkati ve biz insanlara karşı hayırseverliği hatırlatır. Dua dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları birleştiren ve bize küresel bir inanç topluluğunun parçası olduğumuzu hatırlatan evrensel bir dildir. Dua da, farklı kökenlerden, kültürlerden ve dillerden insanları birbirine bağlar” ifadelerini kullandı.

 

 

İnsanların birbirlerini tanımada özel günler fırsattır

İnsanların birbirlerini tanımada özel günlerin fırsat olduğunun altını çizen Kuzey, “Açık Cami Günü, İslami ibadetin bu önemli işlevlerini anlatmak ve takdir etmek için bir fırsat sunmaktadır. Kültürler ve dinler arasında anlayış ve saygının çok önemli olduğu bir zamanda, dua bir anlayış köprüsü olabilir. Biz Müslümanlar dualarımızı her gün bunun için yapıyoruz” dedi.

Bu yıl kriz bölgelerinden gelen pek çok korkunç ve üzücü olaylar yaşandığını söyleyen Kuzey, şöyle devam etti: “İnsanoğlu kavrayışımızı aşan durumlarda, bu izlenimlerle duaya sığınır ve Allah'tan yardım, destek, güç ve umut talep eder.  Dua ederken, bu felaketlerin sayısız kurbanıyla bir oluruz ve duada onlarla buluşuruz. Bu ibadet yerlerinde felaketten etkilenen herkes için birlikte dua ediyoruz.”

 

 

Camilerimizin kapıları herkese açıktır

Merkez Camii’nin bu yıl 11 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırladığını ifade eden Kuzey, “Bugün camilerimizin kapılarını herkese, özellikle de Köln Ehrenfeld semtimize açtık. Ziyaretçiler gelip İslam ibadeti hakkında daha fazla bilgi edinebilsinler. Dünyanın dört bir yanından Köln Merkez Camii'nde gelen ziyaretçileri misafir ediyoruz. MoscheeForm birimimiz yıl boyunca çeşitli seminerler, etkinlikler ve çalışmalar aracılığıyla İslam ve Merkez Camii hakkında ziyaretçilerimize bilgi veriyoruz” diye konuştu.

Katılımcılara teşekkür eden Kuzey, Açık Cami Günü’nün hayırlı olmasını diledi.

Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker de ziyaretçilere hitap ederek, insanlar farklı görüşlere sahip olsalar bile birbirleriyle daha fazla konuşmaya davet etti. 

Reker, “Toplumdaki çatlaklar giderek daha görünür hale geliyor ve bunların kültürlerarası işbirliği ve fikir alışverişi yoluyla onarılması gerekiyor” dedi.

Duanın öneminin altını çizen Reker, “Duanın tüm inançlarda bir düşünme ve kendine gelme aracı, inancın da toplumsal bölünmeye karşı emniyettir” diye konuştu.

 

 

Belediye Başkanı Reker: Merkez cami Köln'e aittir. Ve: Müslümanlar da Köln'e aittir!

Merkez Camii'ne davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Reker, caminin mimari etkisine de dikkat çekti. Belediye Başkan Reker, caminin gerek şehir silüeti, gerekse mimari açıdan şaheser olduğunu söyledi. "Merkez Camii Köln'e aittir. Ve: Müslümanlar da Köln'e aittir!" diye konuşan Reker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkez Camii'nde bir yılı aşkın bir süredir okunan ezana bazı çevrelerden gelen olumsuz tepkiler karşısında şoke oldum. Müslüman cemaate sağduyulu tutumlarından dolayı büyük saygı duydum. Ayrıca cami cemaatinin ve DİTİB'in Suriye ve Türkiye'deki deprem felaketinin yanı sıra Erft ve Ahr nehirlerindeki sel felaketinden zarar görenlere bağış yapma konusundaki cömertliğini takdir ettim.”

Reker; kabul, hoşgörü ve insan haklarına saygıya evet, şiddet, ayrımcılık ve Müslüman karşıtı ırkçılığa hayır diyerek konuşmasını tamamladı.

Açık Camiler Günü çerçevesinde gün boyu cami rehberleri ziyaretçilere camiyi tanıttı ve Merkez Camii müştemilatıyla ilgili bilgi verdi. Gün dolayısıyla ziyaretçilere Almanca olarak hazırlanan DİTİB, Merkez Camii, İslam ve Açık Cami Günü broşürleri dağıtıldı.

Fotoğraf sanatçısı Karl-J. Gramann‘ın, Köln ve çevresindeki mabetlerin, otopark, eski belediye binası, tiyatro gibi ilgili alanlarda mimari ve estetik açıdan en ihtişamlı fotoğrafların yer aldığı sergi ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.

Gün boyu süren Açık Cami Günü’nde 5 bine yakın misafire ev sahipliği yapıldı.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Ankara'daki terör saldırısını şiddetle kınadığını belirtti.

Scholz, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, "Ankara'nın merkezinde düzenlenen saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Türk partnerlerimizle dayanışma içindeyiz." ifadesini kullandı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan paylaşımda da terör saldırısına uğrayan Ankara'dan korkunç haber alındığına işaret edilerek "Türk halkıyla dayanışmamızı ifade ediyor, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Geçmiş olsun Türkiye." ifadelerine yer verildi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 2023 Sonbahar Umre Organizasyonu ile Almanya’dan umre ziyareti için kutsal topraklara gidecek olan kafileler dualarla uğurlandı.

DİTİB Umre organizasyonuyla 14 günlük umre ziyareti için kutsal topraklara gidecek kafileler Düsseldorf Havalimanı’nda düzenlenen programla uğurlandı.

 

Tüm insanlık için dua edelim

Kutsal topraklara gidecek umre kafilelerini Düsseldorf Havalimanı’nda uğurlayan DİTİB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Kiraz, gençlerin umreye yoğun ilgisinin memnuniyet verici olduğunu söyledi. Kiraz “Mekke’de Medine’de o manevi ortamlarda bizler için dualarınızı esirgemeyin. Ülkemiz için, yaşadığımız toplum ve tüm insanlık için, birlik ve beraberliğimiz için dualar edelim. Rabbim umre yolculuklarını hayırlı eylesin ve hayırlısıyla gidip gelmeyi nasip eylesin” dedi.

 

Düsseldorf Havalimanı’nda yapılan konuşmaların ardından umre kafileleri, kutsal topraklara dualarla uğurlandı.

14 günlük umre ziyaretinin ardından kutsal topraklardan dönüşler 12 Ekim’de gerçekleşecek.

 

 

 

 

Wie aus einem zwei-Mann-Betrieb ein Unternehmen mit 100 Mitarbeitenden wurde

 

Konzerte sind eine logistische Meisterleistung: Wenn Stars wie Helene Fischer vor zehntausenden Menschen spielen, sehen die Fans auf der Bühne nur einen kleinen Teil des Aufwands. Viel Arbeit fällt im Hintergrund an – vor allem beim Auf- und Abbau sowie Transport des sehr teuren und oftmals auch sperrigen Equipments. Damit E-Gitarre, DJ-Pult und mehr nicht kaputtgehen, kommen sogenannte Flightcases ins Spiel. Das sind stabile Kisten oder Koffer aus beschichtetem Multiplexholz mit vernieteten Kanten aus Aluminium. Und diese werden unter anderem auch im Landkreis Würzburg hergestellt – genauer gesagt in Erbshausen. 

 

Ein umfassendes Bild über das gesamte Portfolio machte sich Landrat Thomas Eberth beim jüngsten Firmenbesuch. Eberth besucht regelmäßig Unternehmen im Landkreis Würzburg. „Es ist immer wieder spannend zu sehen, welch große Wirtschafts- und Innovationskraft unser Landkreis besitzt. Der intensive Austausch mit den Unternehmen hilft, Chancen und Herausforderungen zu erkennen und darauf reagieren zu können“, erklärt Landrat Thomas Eberth.

 

Betrieb startete auf Privatgelände, nun gibt es zwei große Standorte im Industriegebiet
Flightcases kamen aus England und den USA nach Deutschland und waren damals eine kostspielige Angelegenheit trotz vergleichsweise einfacher Technik. Grundgedanke der Gründer Dietmar Treike und Reinhold Geißendörfer war es im Jahr 1987, mit der „Treike & Geißendörfer GbR“ kostengünstige, aber auch hochwertige Cases zu bauen. Was damals mit 200 Boxen pro Jahr begann, wuchs im Laufe der Jahre immer weiter an. Aus dem zwei-Mann-Betrieb ist mittlerweile die Firma „L.T. Cases“ mit 100 Mitarbeitenden geworden. „Wir waren immer im Wandel. Dabei haben wir unsere heimische DNA aber immer behalten“, sagt Martijn Treike, der das Unternehmen zusammen mit Dietmar Treike und Reinhold Geißendörfer führt. Im Einsatz sind die Boxen nun unter anderem in der Medizintechnik, im Rennsport, bei Automobilherstellern, schwerpunktmäßig aber im Musikbereich – so zum Beispiel bei großen Festivals wie Rock im Park. „Wir sind stolz, ein kleines Rädchen in diesem großen Uhrwerk zu sein“, betont Treike. 

 

Bei einem Rundgang durch die Produktionshallen konnte sich die Delegation über die einzelnen Fertigungsschritte informieren. Geschäftsführer Martijn Treike (l.) erklärte Landrat Thomas Eberth (r.) und Bruno Strobel, zweiter Bürgermeister der Gemeinde Hausen, einzelne Schritte der Flightcase-Herstellung. Foto: Lucas Kesselhut

 

Krisen traf auch L.T. Cases

Bei einem Rundgang durch die Produktionshallen konnte sich die Delegation um Landrat Thomas Eberth über die einzelnen Fertigungsschritte informieren. Ob Schaumstoff, Lackierung oder Vernietung der Boxen: Anspruch der Firma ist es, die Fertigungsschritte im eigenen Unternehmen und somit im Landkreis zu halten. Mit Herausforderungen ist natürlich auch das Team rund um Martijn Treike konfrontiert: So brachen zu den Hochphasen der Corona-Pandemie schlagartig viele Aufträge weg, mit Beginn des russischen Angriffskrieges gegen die Ukraine gab es auch spürbare Lieferengpässe im Bereich Holz. Hinzu kommt, dass es auch für „L.T. Cases“ immer schwieriger wird, Mitarbeitende zu finden – gerade für die handwerklichen Bereiche der Produktion. 

 

„Um Herausforderungen und mögliche Lösungen zu besprechen, sind die Firmenbesuche für uns sehr wichtig. Gibt es vielleicht Fragen zu Bauvorhaben und –anträgen? Können wir etwas an ÖPNV-Plänen optimieren, damit Firmen attraktiver für neue Mitarbeitende sind? Im direkten Gespräch erhalten wir Impulse und Hausaufgaben, die wir gerne mitnehmen, um unsere Wirtschaft bestmöglich zu stärken“, betont Landrat Thomas Eberth.