Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Landrat Martin Neumeyer setzt sich ein, den reduzierten Mehrwertsteuersatz in der Gastronomie zu erhalten. Aktuell werden Speisen mit 7 Prozent besteuert.

 

„Die mögliche Steuererhöhung auf 19 Prozent müssten die Wirtshäuser, Restaurants oder Cafés direkt an ihre Gäste weitergeben. Das wäre fatal. Eine höhere Mehrwertsteuer hat zur Konsequenz, dass sich die Bürger weniger leisten können oder wollen.“

Landrat Martin Neumeyer

 

Laut des Bayerischen Hotel- und Gaststättenverbandes Dehoga hätte die Maßnahme direkte Auswirkungen auf den Fortbestand gastgewerblicher Betriebe und auf die Lebensqualität vor Ort.

 

„Öffentlicher Tourismus und Gastronomie sind eine wichtige wirtschaftliche und gesellschaftliche Säule im Landkreis Kelheim. Sie gehen Hand in Hand. Dank des gezielten Marketings unseres Tourismusverbands gelingt es, Gäste und Urlauber in die Region zu locken. Das füllt wiederum die Hotel- und Gaststättenbetriebe des Landkreises, die alle Gäste ausgezeichnet versorgen und bewirten.“

Landrat Martin Neumeyer

 

Um die Auswirkungen der Corona-Pandemie einzudämmen wurde die Mehrwertsteuer auf Speisen auf 7 Prozent gesenkt. Zum 1. Januar 2024 soll der Mehrwertsteuersatz wieder auf 19 Prozent erhöht werden.

Wohlfühlatmosphäre im Lesegarten der Stadtbücherei

Mit den ersten Sonnenstrahlen im April zieht es die Besucherinnen und Besucher der Stadtbücherei in den Lesegarten des Falkenhauses, der eine ganz besondere Atmosphäre ausstrahlt. Hier kann gelesen, eine Tasse Kaffee getrunken, miteinander geredet oder einfach nur die Ruhe genossen werden. Nun hat am alten Mobiliar immer mehr der Zahn der Zeit genagt und im Laufe des Sommers hat das Büchereiteam festgestellt, dass nicht nur einzelne Tischplatten zerbrochen, sondern auch die Stühle nicht mehr alle standfest waren. Der Wunsch lag nahe, das alte Mobiliar nicht nur auszutauschen, sondern den beliebten Lesegarten mit neuen Akzenten aufzufrischen. Der Verein zur Förderung der Stadtbücherei Würzburg e.V. hat es schließlich möglich gemacht und freut sich, dass mit den neuen Stühlen das Lesen und der Aufenthalt im Lesegarten nicht nur farbenfroher, sondern auch bequemer wurde. Auf einen schönen Nebeneffekt, hat die 1. Vorsitzende des Fördervereins der Stadtbücherei und Germanistin Dr. Christine Ott beim gemeinsamen Sommerfest zur Einweihung der neuen Ausstattung hingewiesen: „In welcher Umgebung und in welcher Körperhaltung wir lesen, entscheidet darüber mit, wie tief das Gelesene verarbeitet und damit verstanden werden kann. Insofern sind die Stühle auch als kleine Maßnahme der Leseförderung zu verstehen“. Martha Maucher, die Leiterin der Stadtbücherei, hat sich im Namen des ganzen Teams sehr herzlich bei allen Mitgliedern des Fördervereins bedankt und betrachtet es als Wertschätzung für die Menschen, die sich in der kleinen Wohlfühloase vom Frühjahr bis in den Herbst sehr gerne aufhalten. Die ersten Rückmeldungen waren durchweg positiv; alle, die den Lesegarten noch nicht kennen, sind herzlich eingeladen, die schönen Spätsommertage für einen ersten Besuch zu nutzen.


BU: Das Vorstandsteam des Fördervereins freut sich gemeinsam mit dem Leitungsteam der Stadtbücherei, die neuen Stühle zu präsentieren (v. li. n. re.): Hanna Häußler, Rainer Greubel, Martha Maucher, Dr. Christine Ott, Ulla Rottmann, Reni Drechsel

Foto: Lambert Zumbrägel

 

Veranstaltungsreihe zur Bekämpfung von Einsamkeit gestartet 

 

35 interessierte Bürgerinnen und Bürger besuchten die Veranstaltung „Mal wieder GEM.EINSAM…“ zum Thema Einsamkeit. Den Vortrag bot das Gesundheitsamt Würzburg zusammen mit der Gesundheitsregion plus im Landratsamt Würzburg an als Auftakt einer Informationsreihe in Stadt und Landkreis Würzburg.  

 

Das Schwerpunktthema "Licht an. Damit Einsamkeit nicht krank macht." wurde in diesem Jahr vom Bayerischen Staatsministerium für Gesundheit und Pflege ins Leben gerufen. 

Es zielt darauf ab, das Bewusstsein für das Thema Einsamkeit in der Bevölkerung zu stärken und gleichzeitig Wege und Hilfsangebote aufzuzeigen, denn Einsamkeit kann Menschen jeden Alters und Geschlechts treffen und sich negativ auf deren psychische und körperliche Gesundheit auswirken. Es lässt sich viel zur zunehmenden Vereinsamung in der Gesellschaft sowohl in medialen als auch in politischen Debatten finden. Isolationsanordnungen während der Corona Pandemie oder der vermehrte Umgang mit sozialen Medien sind wohl die bekanntesten Themen der letzten Jahre. Doch was bedeutet Einsamkeit konkret? Gibt es nicht sogar verschiedene Formen des Alleinseins? Hat sich das Verständnis von Einsamkeit im Laufe der Jahre nicht sogar verändert?

 

Im Rahmen der Veranstaltung wurden zwei Fachvorträge von Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern des Gesundheitsamtes Würzburg gehalten. Joachim Lazarek vom Sozialpsychiatrischen Dienst und Dr. Anne Weißbrich vom medizinischen Dienst beleuchteten verschiedene Aspekte der Einsamkeit, darunter Ursachen, Folgen sowie Präventions- und Unterstützungsmöglichkeiten für Menschen, die unter Einsamkeit leiden. 

 

Nach den Vorträgen genossen die Gäste Musik eines studentischen Duos der Musikhochschule Würzburg, die den Teilnehmenden in entspannter Atmosphäre Gelegenheit zum Austauschen, Informieren und Kennenlernen bot. 

 

Der nächste kostenfreie Vortrag in dieser Reihe findet am 11. Oktober 2023 von 17 bis 19 Uhr im Stadtteilzentrum Heuchelhof statt. Im Anschluss sind die Teilnehmenden zum gemeinsamen Abendessen eingeladen. Für weitere Informationen und Anfragen stehen im Gesundheitsamt für Stadt und Landkreis Würzburg Lisa Haberstock und Tonia Ebner unter Tel. 0931 8003-5983 zur Verfügung. 

 

 

Rumlar, yıllardır arkalarını Hristiyan birliği olan batılı emperyalist güçlere dayayıp, BM’den Kıbrıs konusunda, insanlık dışı ve akıl almaz kararları çıkarttırmayı başarmışlardı. Bir başka Hristiyan kulübü olan Avrupa Birliğine de, birliğin kendi kurallarına aykırı bir şekilde, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ayaklar altına alınarak -1 Mayıs 2004 tarihinde- kabul edilmişti.

 

Her fırsatta insanların eşitliğinden, insan haklarından, adaletten bahseden Batı dünyası ve AB, iş Hristiyan bir toplum olan Kıbrıslı Rumların çıkarlarına gelince, 25-30 yıl evvel yaptıklarına gözünü kapatıp soykırım suçu ile yargılayıp cezalandıracağı yerde, gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayarak arka çıkmayı ve Kıbrıs Türk’ünü ezip Rumların boyunduruğu altına sokmak için elden gelen her adaletsizliği yapmayı tercih etmişti.

 

Ancak görünen o ki bazı şeyler değişecek zira 78. BM Genel Kurulunda Kıbrıslı Rumlar beklediklerinin hiç birini bulamadılar. Arkalarında artık güvendikleri, onlarca yıl sırtlarını dayadıkları, bu nedenle de kendilerini Kıbrıs adasının tek söz sahibi sanmalarını sağlayan güçlerin varlığını hissedemediler.

 

Kıbrıslı Rumların 78. BM Genel Kurulundan beklentileri olan;

  • KKTC’nin tanınmasının önünün kesilmesi,
  • BM Genel Kurulu sürecinde Rum liderin, Guterres ve Tatar ile ortak bir görüşme yapması,
  • Müzakereleri başlatabilmek için BM Genel Sekreteri kanalı ile BM Güvenlik Konseyi’nin özel temsilci ataması,
  • Federal çözüm için müzakere masasının kurulması,
  • AB’nin Türkiye’ye Kıbrıs Türk tarafını masaya oturmaya zorlaması için baskı yapması,
  • KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın “KKTC’nin egemen, eşit ve uluslararası tanınmış bir devlet olarak masaya oturması” talebinden vazgeçirilip federasyon kurulması için masaya oturmasının sağlanması,
  • Tarafların müzakere masasına oturtulması,
  • Kıbrıs Müzakerelerinin Crans Montana’da kaldığı yerden devamının sağlanması,
  • Müzakerelerin, koptuğu yer olan “Sıfır asker, sıfır garanti” başlığından başlaması,
  • Federal çözümün konuşularak “Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması” konularının gündeme getirilmesi hayallerinin tümü yıkıldı, beklentiler yerini hayal kırıklığına bıraktı.

 

Kıbrıslı Rumların sırtlarını dayadıkları güçler, tatlı sözlerle, sıvazlamayla Rumların gönlünü hoş ederken, elle tutulabilecek herhangi bir karar almadılar. Daha doğrusu alamadılar.

 

Türkiye Cumhuriyetinin artık büyük bir devlet olması, Batılı Emperyalist güçlerin ve bir Hristiyan kulübü olan Avrupa Birliğinin Türkiye’ye dişlerini geçiremeyeceklerini anlaması, T.C. Cumhurbaşkanının ve T.C. Dışişleri Bakanlığının Türkiye’nin yenidünya stratejisi doğrultusunda mükemmelden de öte taktikleri/girişimleri uygulamaya koyması Rumların ve Yunanistan’ın 78. BM genel Kurulunda duvara toslamasına neden oldu.

 

Kıbrıslı Rum lider, Amerika’ya giderken -aklınca Kıbrıs Türklerini ve Türkiye’yi kandırmak amaçlı- cebine “Kıbrıslı Türklere sağlanacak yeni imkanları içeren 15 maddelik öneriler” havucunu koydu ve gitti. Kıbrıs Türkleri ve Türkiye, isteklerini tümüyle kabul ederse, o da önerilerini açıklayacaktı güya. Esamesi bile okunmadı.

 

BM’den elleri boş dönen Kıbrıslı Rumlar, şimdi de “Şantaj” yolunu seçtiler. “Kıbrıs sorununda ilerleme kaydedilmemesi halinde, AB-Türkiye ilişkilerine veto koyarız”ı dillendirmeye başladılar ayaklarının tozu ile. Ellerindeki son koz, AB’ye katıldıkları 2004 yılından beri kullandıkları bu “veto” hakları. Türkiye, AB ile katılım müzakerelerinden vazgeçtiği gün Rumların eli boş kalacak, sırtlarını dayadıkları duvarlar da yıkılmış olacak. 

 

Ne diyelim; Rumların başına ne geldiyse hep Türkiye’yi yok saymak ve hayalleri doğrultusunda boylarından büyük kararlar almaktan geldi. Bu gidişle akıl koyana kadar da gelmeye devam edecek…

Not: “Akıl koymak”, Kıbrıs Türkçesinde “akıllanmak” manasındadır.

 

BRÜKSEL (AA) - NATO, Rusya’nın askeri faaliyetlerini takip etmek için Litvanya’ya AWACS olarak bilinen havadan erken ihbar uçakları gönderiyor.

NATO’dan yapılan açıklamaya göre, 2 AWACS uçağı bugün Litvanya’nın Siauliai bölgesine ulaşacak.

NATO Sözcü Vekili Dylan White, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından Baltık bölgesindeki güvenlik ortamına yoğunluklarının arttığını belirtti.

White, "AWACS uçaklarımız başka uçakları ve füzeleri yüzlerce kilometre öteden tespit edebilir." ifadesini kullandı.

NATO’ya ait uçaklar, Almanya’nın Geilenkirchen’deki hava üssünden Litvanya’ya gönderiliyor. En az birkaç hafta ülkede kalacak uçaklarla toplam 150 askeri personel de Litvanya’ya gidecek.

Ukrayna’da savaşın başladığı Şubat 2022’den beri NATO’ya ait AWACS uçakları, Rus savaş uçaklarını izlemek için Doğu Avrupa’da yüzlerce uçuş yaptı.

NATO, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra doğu kanadında hava mevcudiyetini artırmıştı. Bölgeye çok sayıda savaş uçağı, keşif ve gözetleme uçakları ile tanker uçaklar konuşlandırılmıştı.

Son olarak Romanya’da Rusya’ya ait olduğu iddia edilen insansız hava aracı parçalarının bulunmasının ardından ABD, NATO hava devriyesini güçlendirmek amacıyla Romanya’ya ilave 4 F-16 uçağı daha gönderdi.

 

ANKARA (AA) - ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) uzay aracı Osiris-Rex'in Bennu isimli asteroitten aldığı moloz örneklerinin bulunduğu kapsülde ne olduğu henüz tespit edilemeyen siyah renkli toz bulunmasının ardından araştırmalar durduruldu.

Daily Mail gazetesinin haberine göre, Dünya'ya dönen Osiris-Rex isimli uzay aracının getirdiği asteroit örnekleri bilim insanlarınca araştırılmaya başlandı.

Haberde, NASA'nın, Bennu'dan gelen örneklerin bulunduğu kapsülün iç kısmında siyah renkli tanımlanamayan toz tespit etmesinin ardından araştırmaları durdurmak zorunda kaldığı kaydedildi.

Tozun, asteroidinden gelen bir madde olup olmadığını belirlemek için analizden geçirileceği bilgisi verilirken, araştırmaların da analizin ardından devam etmesi bekleniyor.

Örneklerin, bilim insanlarının Dünya'nın ve yaşamın nasıl oluştuğunu daha iyi anlamalarına yardımcı olacağı belirtiliyor.

Osiris-Rex, 24 Eylül'de, örnek kapsülünü 100 bin kilometre uzaklıktan bırakmış ve kapsül 4 saat sonra paraşütle Utah Çölü'ne iniş yapmıştı.

Örnekler inceleme için NASA'nın Houston'daki Johnson Uzay Merkezi'ne götürülmüştü.

- Bennu asteroidi

Dünya'dan 81 milyon kilometre uzaklıkta Güneş'in yörüngesinde dönen ve Empire State Binası büyüklüğünde olan Bennu’nun çok daha büyük bir asteroidin kırılmış parçası olduğuna inanılıyor.

Bennu'nun 2182 yılında Dünya'ya tehlikeli bir şekilde yaklaşması bekleniyor.

Bennu asteroidi çalışmasının liderliğini yapan Arizona Üniversitesinden Dante Lauretta, Osiris-Rex'in topladığı verilerin asteroidi saptırma çabasına yardımcı olacağını düşündüklerini söyledi.

NASA'nın Florida'daki Cape Canaveral Uzay Üssü'nden 2016’da uzaya gönderilen ve 2018'de Bennu asteroidine ulaşan Osiris-Rex, Bennu'nun karbon bakımından zengin olan karanlık yüzeyinden moloz parçaları toplamasının ardından 2021’de 178 milyon mil (yaklaşık 286 milyon kilometre) mesafeden dünyaya dönüş için yola çıkmıştı.

İSTANBUL (AA) - Medicana Sağlık Grubu kardiyoloji uzmanlarından Uzm. Dr. Yunus Turgay Erten, sağlıklı bir kalbin sağlıklı vücut anlamına geldiğini belirterek, "Ülkemizde yaklaşık 3 milyon kalp hastası var. Yaşınız kaç olursa olsun sağlıklı bir kalp için doğru alışkanlıklar edinilebilir, yaşam kalitenizi ve konforunuzu artırabilirsiniz." ifadelerini kullandı.

Medicana Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamada görüşleri yer alan Erten, kalp-damar hastalıkları nedeniyle meydana gelen erken ölümlerin tamamına yakınının önlenebilir nitelikte olduğunu kaydederek, sağlıksız beslenme, yetersiz fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımının koroner kalp hastalığı gelişiminin yüzde 80'inden sorumlu olduğunu bildirdi.

Erten, kalp hastalarında tedavinin temelini yaşam tarzı değişiklikleri ile koruyucu tedbirler almanın oluşturduğuna vurgu yaparak, dikkat edilmesi gerekenlerin başında "düzenli ve kaliteli bir uykunun" geldiğini, her gece 7-9 saatlik kaliteli uykunun yüksek tansiyon, diyabet hastalığı, depresyon ve kalp krizi riskini azalttığını anlattı.

İdeal kilonun korunması ve bel çevresi kalınlığına dikkat edilmesi tavsiyesinde bulunan Erten, beden kitle indeksi değerinin 27'den fazlası olmasının kalp hastaları, diyabet ve hipertansiyon için önemli bir risk faktörü olduğunu, fazla kilolu bireylerin yüzde 5-10 vücut ağırlığı kaybı sağlamasının tansiyonu 5 birim düşürdüğünü aktardı.

- "Düzenli egzersiz kalp krizi riskini azaltır"

Uzm. Dr. Yunus Turgay Erten, düzenli egzersiz alışkanlığının önemine işaret ederek, "Haftada 5 gün, 20-30 dakika arası düzenli egzersiz, kalp krizi ve diyabet riskini azaltır, damarları korur, tansiyonu ve kolesterolü düzenler, insülin direncini iyileştirir, kalp-damar sağlığını iyileştirir, felç riskini azaltır." ifadelerini kullandı.

Alkol ve sigaradan uzak durulması çağrısında bulunan Erten, ağız ve diş sağlığının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Erten, küçük değişikliklerle kalp hastalıkları açısından risk faktörlerinin azaltılabileceğini ve daha sağlıklı bir yaşama adım atılabileceğini kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Kalp damar hastalıklarından korunma ya da tedavi için uygulanacakların başında ideal kiloya sahip olmak yer alıyor. Bunun için ilk olarak yaşam tarzı değişikliğine giderek, hafif gıdalarla dengeli beslenmeye özen göstermek gerekiyor. Stres, hareketsiz yaşam tarzı, sigara kullanımı, diyabet, obezite, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi sebepler kalp hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 25'i kalp damar hastalıklarının etkisi altındadır."

Erten, daha az yağlı etler tüketmeye özen gösterilmesi, düzenli balık tüketilmesi, her gün düzenli olarak sebze ve meyve yenilmesi, eklenmiş tuz tüketiminin gözden geçirilmesi ve fazlaysa sınırlandırılması gerektiğinin altını çizdi.

- "Su tüketimini artırın"

Yunus Turgay Erten, mevsim geçişlerinde bedenin de değişime uyum sağlamaya çalıştığını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

"Isı ve basınç değişiklikleri ile beraber üst solunum yolları enfeksiyonlarında artış olması ise kalp krizini tetikleyebiliyor. Yaş fark etmeksizin risk grubunda olan ve özellikle kalp damar hastalığı olanlar daha hassas ve enfeksiyona açık bir metabolizmaya sahipler. Mevsim geçişlerinde kalp damar hastalığı, yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olan kişilerin çok daha fazla dikkatli olması gerekmektedir."

Erten, alerji, basit viral hastalıklar ve mevsimsel hastalıkların yoğun görüldüğü bu dönemde su tüketiminin artırılması, uygun ve düzenli egzersiz yapılması, böbreklerin ihmal edilmemesi, mevsime ve sıcaklıklara uygun, terlemeye neden olmayacak kıyafetler giyilmesi, idrar söktürücü etkisi olan alkollü ve kafeinli içeceklerden, gazlı ve aşırı şekerli sıvı gıdalardan uzak durulması çağrısında bulundu.

 
 

BERLİN (AA) - Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, muhalefetin gündeme taşıdığı "ülkeye kabul edilecek mülteciler için üst sınır getirilmesi" önerisini reddetti.

Alman Birinci Televizyon kanalı ARD'de yayımlanan "Anne Will" programına katılan Faeser, muhalefetin sığınmacılar için 200 bin sınırının getirilmesi teklifinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

 

Faeser, "Başka ülkelerden, savaştan ve terörden kaçan insanların acılarıyla ilgili olan bu konuda üst sınırlardan bahsetmeyi doğru bulmuyorum." dedi.

Mülteci sorununun çözümüne yardımcı olacak hususun "Avrupai çözüm"den geçtiğini kaydeden Faeser, "Çünkü Avrupa hukukumuz var, uluslararası hukukumuz var, bireysel sığınma hakkına tek başına sınırlama getiremeyiz, böyle bir karar alamayız. Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlıyız." diye konuştu.

 

Almanya'da belediyelerin kapasitelerinin sınırında bulunduğuna ve uzun vadede Avrupa'daki mültecileri nasıl farklı şekilde dağıtabilecekleri konusunda bazı şeyler yapılması gerektiğini bildiklerine işaret eden Faeser, sorunun farkında olduklarını ve gerekli adımları atmayı sürdüreceklerini dile getirdi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise "X" sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği Ortak Sığınma Sistemi'nin (CEAS) önemine dikkati çekerek, "Her zamankinden daha acil olarak işe yarayan bir Avrupa göç düzenine ihtiyacımız var." ifadesini kullandı.

 

- "Almanya'ya kontrolsüz göçe karşıyız"

Almanya'da muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU), ülkeye gelen mülteciler için üst sınır getirilmesini istiyor. Muhalefet, kabul edilecek mülteci sayısının yıllık 200 binle sınırlandırılmasını önermişti.

CSU Genel Başkanı Markus Söder, ARD televizyonuna yaptığı açıklamada, "Mültecilere yardım edilmesinden yanayız ancak Almanya'ya kontrolsüz göçe karşıyız. Şu anda sınırlarımıza dayanmış durumdayız, bu koşullar altında gerçek bir entegrasyon mümkün değil. Ülke genelinde yerel yönetimler bu insanlar için konut, okul ve kreş organize etmekte zorlanıyor." ifadelerini kullanmıştı.

 

- Mülteci girişleri yüzde 77 arttı

Resmi açıklamalara göre ocak ile ağustos ayları arasında yaklaşık 205 bin sığınmacı, Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 77 arttı.

Muhalefet milletvekilleri, hükümetin acil önlemler almaması halinde sayının yıl sonuna kadar 400 bine ulaşabileceği uyarısında bulunuyor.

Mülteci krizinin zirve yaptığı 2016 yılında çoğunluğu Suriyeli ve Iraklı yaklaşık 720.000 kişi, Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunmuştu.

 

- Düzensiz göçmenler için en önemli varış noktası

Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya, AB'ye gelen düzensiz göçmenler ve sığınmacılar için en önemli varış noktası olmaya devam ediyor.

Halihazırda ülkede yaklaşık 1 milyon Ukraynalı mülteci yaşıyor.

Resmi rakamlara göre ülkede ocaktan bu yana 62 binden fazla Suriyeli ve 37 bin Afgan, sığınma başvurusunda bulundu.

 
 
Ifo Başkanı Clemens Fuest:"Alman ekonomisi yerinde sayıyor”

BERLİN (AA) – Almanya'da iş dünyasının ekonomiye güveni eylülde art arda beşinci kez kötüleşti.

 

Merkezi Münih'te bulunan Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), yaklaşık 9 bin firmanın katılımıyla gerçekleştirdiği eylül ayı Almanya İş Anketi sonuçlarını yayımladı

Buna göre, Almanya'da geçen ay 85,8 puan olan Ifo İş Ortamı Güven Endeksi, şirket yöneticilerinin gelecek beklentilerindeki kötüleşmenin etkisiyle eylülde 85,7 puana inerek, art arda düşüşünü beşinci aya taşıdı. Piyasa beklentisi endeksin 85,2 puana inmesi yönündeydi.

Eylülde Almanya'da Ifo Beklentiler Endeksi'nin 82,7’den 82,9 puana çıkması dikkati çekerken, Mevcut Durum Endeksi de 89’dan 88,7 puana geriledi.

Ifo anketinde, imalat sektörünün geleceğine yönelik beklentilerde kötüleşme görüldüğü belirtildi.

 

Ifo Başkanı Clemens Fuest, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Alman ekonomisinde “havanın bulutlu” olduğunu belirterek, “Alman ekonomisi yerinde sayıyor.” ifadesini kullandı.

Bu arada, Alman ekonomisi artan faiz oranları, zayıf küresel ekonomi ve yüksek enflasyon nedeniyle üst üste üç çeyrektir büyüyemedi. Ekonomi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,4 ve yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,1 küçülürken, yılın ikinci çeyreğinde büyüme gösteremedi.

 

Bu yıl için Alman ekonomisinde Ifo yüzde 0,4, Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) ise yüzde 0,5 daralma bekliyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre, Almanya, bu yıl küçülmesi beklenen tek G7 ülkesi olacak.

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda yaptığı konuşma sırasında gösterdiği haritayı eleştirdi.

Fischer, Berlin'de düzenlenen basın toplantısında, Netanyahu'nun BM Genel Kurulundaki konuşmasını değerlendirerek Almanya'nın BM Daimi Temsilciğindeki meslektaşlarının, Netanyahu'nun konuşmasını rapor ettiklerini ve konuşmasında bir harita gösterdiğini de belirttiklerini aktardı.

 

İşgal edilen veya ilhak edilen bölgelerin belirtilmediği bir haritanın gösterilmesini "reddettiklerini" belirten Fischer, "Bu, müzakere edilmiş iki devletli çözüme ulaşma çabalarımız açısından kesinlikle faydalı değildir." ifadesini kullandı.

Fischer, bu mesele çözülmeden Orta Doğu'daki şiddetin nedenlerine çare bulunamayacağını kaydederek "Bunu başarabilecek başka bir öneri görmedik. Dolayısıyla iki taraf arasında müzakere edilmiş iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için çalışmaya devam ediyoruz." dedi.

 

Sözcü Fischer, herkesin iki devletli çözümün mümkün olmasını sağlamak için çalışması gerektiğini sözlerine ekledi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, BM Genel Kurulundaki konuşmasında, Hindistan'dan Avrupa'ya uzanacak ve ülkesinden geçmesi planlanan yeni ekonomik koridordan ve Riyad ile normalleşme anlaşmasından bahsederek Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır, Sudan ve Ürdün'ün yeşil renkte gösterildiği "Yeni Orta Doğu" başlıklı bir harita kullanmıştı.

 

Netanyahu'nun gösterdiği haritada, işgal altındaki Doğu Kudüs, Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze Şeridi'nin de İsrail toprağı olarak gösterildiği dikkati çekmişti.