Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Pflegeeltern leisten einen wertvollen Beitrag, um Kinder, die aus den verschiedensten Gründen nicht in ihrer ursprünglichen Familie leben können, bei sich aufzunehmen und für sie Sorge zu tragen. Dieses Engagement wird vom Amt für Jugend und Familie des Landkreises Würzburg immer wieder mit gemeinschaftlichen Unternehmungen gewürdigt.

 

Zu Beginn des neuen Jahres organisierten die Mitarbeiterinnen des Pflegekinderdienstes einen Neujahrsempfang auf der Kinder- und Jugendfarm Würzburg. „Ziel war es, einen Begegnungsort für unsere Pflegefamilien zu schaffen, das Jahr gemeinsam zu begrüßen und für die Kinder neue Erfahrungsräume zu eröffnen“, so Julia Albrecht aus dem Team des Pflegekinderdienstes. Trotz ungemütlichen Wetters trafen sich viele Familien am Lagerfeuer, bei Stockbrot, Tee, Kaffee und Kuchen, um den Nachmittag gemeinsam zu verbringen. Während die Eltern das Gespräch miteinander suchten, konnten die Kinder die vielfältigen Möglichkeiten auf der Kinder- und Jugendfarm entdecken. Neben einem Besuch bei den Tieren auf der Farm stand auch eine Eierkarton-Schatzsuche auf dem Programm, bei der die Kinder sich auf die Suche nach Zapfen, Schneckenhäusern und weiteren Naturmaterialien machten.

 

Geduld und Geschicklichkeit konnten die Kinder gemeinsam mit Praktikantin Anne Mark beim Holzspiel „Kletterpfad“ üben. Foto: Stephanie Becker

 

Der Pflegekinderdienst des Amtes für Jugend und Familie am Landratsamt Würzburg betreut derzeit 112 Pflegefamilien im gesamten Landkreis. Aus verschiedenen Gründen ist es den Kindern nicht möglich in ihrer Herkunftsfamilie aufzuwachsen. Akute oder langfristige Lebenskrisen, schwerwiegende Erkrankungen oder Überforderung mit der eigenen Lebenssituation können solche familiären Notsituationen sein. In diesen Fällen nehmen Pflegefamilien das betroffene Kind vorübergehend oder auf Dauer bei sich auf, um diesem ein stabiles Zuhause zu bieten und eine gute Entwicklungsgrundlage zu schaffen. Die Aufgabe des Pflegekinderdienstes ist es, die Herkunftsfamilie, das Kind und die Pflegefamilie während des Vermittlungsprozesses und der gesamten Dauer des Pflegeverhältnisses zu beraten und zu begleiten. Um dies zu gewährleisten und einen Austausch sowie eine Vernetzung unter den Betroffenen zu ermöglichen, organisiert der Pflegekinderdienst ein buntes Jahresprogramm für Pflegeeltern und Pflegekinder. In diesem Rahmen werden gemeinsame Feste, Fortbildungs- und Supervisionsangebote für Pflegeeltern, eine Pfingstfreizeit für Kinder und ein erlebnispädagogisches Wochenende für Jugendliche angeboten.

Für Gartenliebhaber ist der Garten ein Ort, um den Alltag und den Stress hinter sich und die Seele baumeln zu lassen. Besonders interessant ist es für Gartenbegeisterte, wenn sie in fremden Gärten auf Erkundungstour gehen und sich mit Gleichgesinnten austauschen können. Diese Gelegenheit bietet sich Gartenliebhaberinnen und -liebhabern im Landkreis Würzburg erneut am Tag der offenen Gartentür, der heuer am Sonntag, 11. Juni 2023 stattfindet.

 

Hierfür suchen das Landratsamt und der Kreisverband für Gartenbau und Landespflege Würzburg als Veranstalter Gartenbesitzerinnen und -besitzer, die ihren Garten zahlreichen Besuchern für eine kleine Auszeit im Grünen öffnen. Jessica Tokarek, Kreisfachberaterin für Gartenkultur und Landespflege, freut sich über große und kleine Gartenparadiese, Küchen- und Kräutergärten, romantische Landhaus- und moderne Stadtgärten. Auch Gärten im Entstehen sind an diesem Tag gern gesehen, bieten sie doch Gesprächsstoff sowohl für Besitzer als auch für Besucherinnen und Besucher.

 

Wer also in diesem Jahr seine Gartenpforte am 11. Juni für interessierte Gäste öffnen möchte, sollte sich bis zum 15. März 2023 mit Jessica Tokarek in Verbindung setzen.

 

Wie schon in den vergangenen Jahren, besteht auch 2023 wieder die Gelegenheit, die Gärten individuell und je nach gestalterischem Schwerpunkt, Blütenfülle und unabhängig bzw. zusätzlich zum offiziellen „Tag der offenen Gartentür“ zu öffnen. Alle Informationen werden in einer Broschüre und in den Medien veröffentlicht.

 

Weitere Informationen und Anmeldung bei Jessica Tokarek, Kreisfachberaterin für Gartenkultur und Landespflege beim Landratsamt Würzburg, Zeppelinstraße 15, 97074 Würzburg, Tel. 0931 8003-5463, E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

BERLİN (AA) - Almanya Federal Meclisi, Ezidilere yönelik suçların "soykırım" olarak tanınmasını içeren önergeyi kabul etti.
 

Federal Meclis üyeleri, Ezidilere yönelik suçların "soykırım" olarak tanınmasını savunan önergeyi görüştü.

Meclisteki oturuma katılan tüm milletvekilleri, önergeye "evet" oyu verdi.

 

Önergede, "Parlamento, 'DEAŞ tarafından 2014 yılında Irak topraklarında Ezidi toplumuna karşı işlenen suçların Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi bağlamında soykırım teşkil ettiğini' kabul etmektedir." ifadeleri yer aldı.

Önergeyi imzalayan milletvekilleri, Alman hükümetine, soykırımın siyasi ve hukuki olarak ele alınması için mevcut uluslararası ve ulusal yapıları desteklemeye devam etmesi ve BM özel soruşturma ekibi UNITAD'ın yetkilerini güçlendirmesi çağrısında bulundu.

 

Önergede, 5 binden fazla Ezidi'nin özellikle 2014'te Irak'ın kuzeyinde terör örgütü DEAŞ tarafından işkence gördüğü ve vahşice öldürüldüğü belirtildi.

Hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller (Grüne) ile ana muhalefette bulunan Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) tarafından hazırlanan önergede terör örgütü DEAŞ'ın Ezidilere yönelik "soykırım" suçu işlediğinin kabul edilmesi bekleniyordu.

 

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da önergenin kabul edilmesini memnuniyetle karşıladı.

Baerbock, Twitter'dan yaptığı açıklamada, “Bu dünyadaki hiçbir parlamento kararı Ezidilerin acılarını dindiremez ancak bu kararın bir fark yaratacağına derinden inanıyorum.” ifadesini kullandı.

 

Baerbock, paylaşımında ayrıca dünyadaki en büyük Ezidi diasporasının Almanya’da yaşadığını vurguladı.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yarının güçlü Avrupa'sı için silahlı kuvvetlere ve savunma sanayisinin temellerine daha fazla yatırım yapmaları gerektiğini belirtti.

 

Scholz ve Macron, Elysee Anlaşması'nın 60. yılı vesilesiyle Alman Frankfurter Allgemeine ve Fransız Journal du Dimanche için ortak bir makale kaleme aldı.

Makalede şu anki birinci büyük zorluğun, Avrupa'nın daha egemen ve uluslararası düzeni şekillendirecek jeopolitik kapasiteye sahip olmasını sağlamak olduğunu ifade eden iki lider, şunları kaydetti:

"Yarının güçlü Avrupa'sı için silahlı kuvvetlerimize ve Avrupa'daki savunma sanayimizin temellerine daha fazla yatırım yapmalıyız. Bu, savunma kabiliyetlerimizi geliştirecek ve dolayısıyla transatlantik ilişkileri de güçlendirecektir. Avrupa'nın yeteneklerinin geliştirilmesi ve NATO'da daha güçlü bir Avrupa ayağı, bizi Atlantik'in diğer yakasında ABD için daha güçlü bir ortak haline getirecektir. Büyük uluslararası askeri zorlukların üstesinden gelmede daha donanımlı, daha verimli ve daha etkili olunacaktır."

 

Eski Şansölye Konrad Adenauer ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'nin hayallerini, gösterdikleri yolda gerçekleştirmeye kararlı olduklarını vurgulayan Scholz ve Macron, makalede şu ifadeleri kullandı:

"Çocuklarımız büyüyüp bu kıtanın vatandaşları olduklarında Avrupa Birliğinin daha da güçlü bir umut lideri olmasını sağlamaya kararlıyız. Avrupa'daki ortaklarımızın ve dostlarımızın da bu inancı paylaştığını çok sayıda görüşmemizden biliyoruz. Onlarla bu inancı gerçeğe dönüştürmek istiyoruz. Gelecek nesil için Avrupa'mızı şekillendirmek üzere yedi stratejik hedef doğrultusunda çalışmak istiyoruz."

 

Jeopolitik gücün sadece askeri araçlara değil, aynı zamanda esnekliğe ve stratejik alanlarda ileriye dönük olma yeteneğine bağlı olduğunu ifade eden liderler, stratejik kaynaklarda çeşitliliği artıracak, kritik alanlardaki kabiliyetlerini güçlendirecek ve dünyanın ilk karbon-nötr kıtası olmak için yola çıkacaklarını kaydetti.

 

Enerji karışımında ulusal tercihlerin kabul edileceğini belirten Scholz ve Macron, şunları kaydetti:

"Her şeyden önce yenilenebilir ve düşük karbonlu enerji kaynaklarına, enerji verimliliği önlemlerine, güçlü ara bağlantılara ve hem üreteceğimiz hem de ithal edeceğimiz hidrojen kullanımına odaklanacağız. Elektrik piyasasının işleyişini iyileştirmek için çalışacağız ve Avrupa düzeyinde ortak gaz alımına katılacağız. Birleşmiş Milletler Şartı'nda yer alan uluslararası düzeni korumak için çalışan herkesle stratejik ortaklıklarımızı güçlendirmek istiyoruz. Refahımızın temel taşı olarak serbest ve adil ticareti teşvik etmek istiyoruz. Ticari ilişkilerimizi daha geniş bir zemine oturtmak için merkezinde (Dünya Ticaret Örgütü) DTÖ'nün yer aldığı iddialı bir ticaret gündemini ve dünyanın dört bir yanındaki ortaklarımızla modern ticaret anlaşmalarını destekliyoruz."

 

İklim değişikliğiyle mücadelenin önemini vurgulayan Scholz ve Macron, vatandaşlara ekolojik geçişin zorluklarının üstesinden gelmeleri için destek vereceklerine işaret etti.

İki lider, Avrupa sanayisinin rekabet etmesini desteklemek ve rekabet ve yeniliği teşvik eden bir ortamı oluşturacak iddialı bir strateji için çaba göstereceklerini vurguladı.

 

Bireysel özgürlükler, hukukun üstünlüğü, demokratik katılım ve vatandaşlarının korunmasının AB’nin ana değerleri ve ilkeleri olduğunu ifade eden Scholz ve Macron, bundan dolayı AB’nin Avrupa vatandaşlarını ve onların özgürlüklerini korumayı sürdürmesi gerektiğini vurguladı.

Hukukun üstünlüğünü ve bireysel özgürlüklere ilişkin çabalarının yanında dijital alanda uluslararası düzeyde standartların oluşturulması çağrısında bulunan iki lider, “AB’ye yapılan ithalatlar bizim güvenlik, insan hakları, çevre ve sosyal standartlarımıza uygun olmalı.” ifadesini kullandı.

 

Scholz ve Macron, özellikle öğrenciler için hareket özgürlüğü sağlamak istediklerini aynı zamanda AB’nin dış sınırlarında etkili kontrollerin yapılması gerektiğine işaret etti.

Batı Balkan ülkelerine ilişkin değerlendirmede bulunan Scholz ve Macron, AB’nin genişlemesine ilişkin hızlı ve somut ilerleme sağlanması için çalıştıklarını belirtti.

 

 

Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı, aynı zamanda genişlemiş bir AB’nin daha verimli kurumlarla ve hızlı karar alma süreçleri ile hareket etme yeteneğini sürdürmesinin temin edilmesi gerektiğini belirterek, özellikle AB Konseyinde kararların nitelikli çoğunlukla alınmasının sağlanmasını istedi.

Almanya ve Fransa’nın Elysee Anlaşması’nın imzalanmasının yıl dönümünde Avrupa’nın temel konularında hemfikir olduğunu vurgulayan iki lider, “Dirençli, güçlü ve egemen bir AB için aynı hedefleri takip ediyoruz. Aynı fikirde olmadığımız alanlarda da Avrupalı partnerlerimizle istişare etmek istediğimiz ortak cevaplar bulmak için kararlılıkla çalışıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

 

 
BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin’de çiftçiler, tarım ve gıda politikasının adil olması için gösteri yaptı.
 

Çiftçi ve çevre örgütlerinin yer aldığı “Wir haben es satt” (Artık bıktık) adlı inisiyatifin çağrısıyla binlerce kişi, tarihi Brandenburg Kapsı önünde toplandı.

Göstericiler, üzerinde “Sosyal olarak adil bir tarım dönüşümü ve herkes için iyi yemek", “Çiftçi haklarını dünyada güçlendirin”, “Küçük çiftlik işletmelerinin korkularına son verin", “Çiftlikleri güçlendirin, şirketleşmeyi durdurun” yazılı pankart ve dövizler taşıdı.

 

Göstericiler, şehir merkezine doğru yürüyüş gerçekleştirirken, eylemde konvoy oluşturan 50’nin üzerinde traktör de korna çalarak tarımdaki sorunlara dikkat çekti.

Gösteride adil üretici fiyatlarının sağlanması, çiftçilere sosyal yardım sağlanması, çevre dostu tarımın desteklenmesi ve daha fazla tarım alanın açılması gibi taleplerde bulunuldu.

 

Soyadını açıklamak istemeyen Herby adlı gösterici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Almanya’da güçlü bir tarım lobisinin tarım ekonomisini desteklediğini belirterek, bunun küresel beslenme ve çevre için iyi olmadığını ifade etti.

Herby, Almanya’nın tarım politikasının tarım ihracatlarıyla dünyanın başka yerlerinde tarım ekonomisi yapılarını bozduğunu kaydetti.

 

Berlin’den gösteriye katılan Markus Heiermann ise insanların gıdaların değerini bilmesi gerektiğini belirterek, “Benim burada olmanın bir nedeni de bu. Çünkü insanların ceplerinde para azaldığında gıdadan tasarruf ediyorlar. Bu konuda istatistikler var. Geçen yıl organik ve kaliteli gıdalar alındı." dedi.

 

Öte yandan bir grup eylemci gösteri öncesinde Berlin’de düzenlenen Dünya Gıda ve Tarım Forumu’nun kapsamında yapılan Berlin Tarım Bakanları Konferansına katılan Almanya Tarım Bakanı Cem Özdemir’e taleplerini iletti.

İnisiyatifin Sözcüsü Inka Lange, burada yaptığı açıklamada, bir yıl önce çiftçilerin tarım ve gıda dönüşümü sağlamak için burada toplandığını hatırlatarak, “Bir yıl sonra şu bilançoyu çıkarmak zorundayız. Yapılanlar cesaretsizdi, yavaştı ve azdı." dedi.

 

Lange, ülkede çiftliklerin kapandığına işaret ederek, “Giderek daha fazla toprak daha az kişinin elinde. Daha fazla endüstriyel tarım fabrikalara izin veriliyor. Bunun olmaması lazım.” ifadesini kullandı.

 

İnisiyatifin temsilcileri Özdemir’e "protesto yazısı" ve üzerinde çeşitli tahıl ürünlerinin bulunduğu bir tepsi verdi.

 

 

 

 

KÖLN (AA) - Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Genel Başkanı Köksal Kuş, "Terör örgütü yandaşlarının İsveç’te olduğu gibi Avrupa’nın değişik bölgelerinde huzursuzluk çıkarmaları biz Avrupa halklarının güvenliğini de tehdit etmektedir." dedi.

 

Kuş, Almanya'nın Köln kentindeki UID Genel Merkezinde, UID yönetim kurulu üyeleriyle basın açıklamasında bulundu.

Köksal Kuş, "İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının Türk milletini ve sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı hedef alan alçak gösterisini Avrupa’da yaşayan Türkler adına şiddetle kınıyoruz." ifadesini kullandı.

 

Türkiye’deki seçimler öncesi, Avrupa’da terör örgütü yandaşlarının provokasyonlarının artış gösterebileceğinin gerekli makamlarca göz önünde bulundurulmasını isteyen Kuş, buna göre güvenlik güçlerinin teyakkuzda olmasını talep etti.

Kuş, "Terör örgütü yandaşlarının İsveç’te olduğu gibi Avrupa’nın değişik bölgelerinde huzursuzluk çıkarmaları biz Avrupa halklarının güvenliğini de tehdit etmektedir." diye konuştu.

 

Terör eylemlerine on yıllardır müsamaha gösteren bazı ülkelerin NATO gibi ciddi bir savunma oluşumuna girme arzusunun abesle iştigal olduğunu belirten Kuş, Stockholm Şehir Savcılığının söz konusu terör propagandasıyla ilgili soruşturmaya gerek duymamasının abes olduğunu vurguladı.

 

İsveç'te aşırı sağcı bir politikacının İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmasına tepki gösteren Kuş, bunun Avrupa'da yaşayan 30 milyon, dünyadaki 1,7 milyar Müslümanı derinden üzdüğünü ve böyle bir olayın asla tasvip edilemeyeceğini söyledi.

 

 

KÖLN (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen ile Türkiye'nin Köln Başkonsolosluğunda Türk sivil toplum temsilcileri ve vatandaşlarla bir araya geldi.

Serim, Almanya'daki Türk toplumunun meselelerinin ele alındığı toplantıda, Dışişleri Bakanlığının her zaman ve her koşulda vatandaşın yanında olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Heyetimizde hem Almanya makamlarıyla temasta bulunmak, hem sizlerle bir araya gelip hasbihal etmek istedik. Güçlü diplomasi anlayışımızla 7/24 başkonsolosluklar, büyükelçiliğimiz ve bakanlığımız olarak hizmetinizdeyiz. Yaklaşık 6,5 milyon vatandaşımız yurt dışında yaşamakta. Bunu tabii her devlete nasip olmayacak bir hazine gibi görüyoruz, bizim için çok önemli bir değer. Bu bağlamda ülkemize muhabbetle bağlı olan her kardeşimiz kıymetlidir."

Bakanlık olarak önceliklerinin yurt dışında yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını net olarak karşılamak olduğunu vurgulayan Serim, "Bu aynı zamanda dış politikamızın ana sütunlarından birini oluşturmaktadır. Bu anlayışla yurt dışındaki vatandaşlarımıza sayı ve çeşitlilikte en fazla hizmet veren ülkeler arasına girdik. Konsolosluk.net üzerinden yıllık yaptığımız işlem sayısı 2 milyonu buluyor. Sadece 2022 yılında işlem sayısı 3,4 milyonu aşmış durumdadır. Hizmetlerimizi vatandaşlarımızdan gelen talep çerçevesinde her geçen gün daha da ileri taşımaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bu yıl içinde yapılması planlanan seçimleri de hatırlatan Serim, yurt dışında yaşayan vatandaşların güvenli şekilde sandığa gitmelerini önemsediklerini ve bu bağlamda adres beyanında bulunmayan vatandaşların seçimlerden önce konsolosluklara giderek beyanda bulunmalarını istedi.

Büyükelçi Şen ise Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinin Türk toplumu açısından önemine işaret ederek, "KRV Almanya'da yaşayan yaklaşık 3,5 milyon insanımızın yaklaşık üçte birinin yaşadığı, Almanya'nın da nüfus bakımından en büyük eyaleti. Dolayısıyla bu önemli eyalette bizler de 4 başkonsolosluğumuz aracılığıyla sizlere en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.


Toplantı sonunda katılımcılar soru ve isteklerini yetkililere iletti.
 
 
 
 

KÖLN (AA) - Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Genel Başkanı Köksal Kuş, "Terör örgütü yandaşlarının İsveç’te olduğu gibi Avrupa’nın değişik bölgelerinde huzursuzluk çıkarmaları biz Avrupa halklarının güvenliğini de tehdit etmektedir." dedi.

 

Kuş, Almanya'nın Köln kentindeki UID Genel Merkezinde, UID yönetim kurulu üyeleriyle basın açıklamasında bulundu.

Köksal Kuş, "İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının Türk milletini ve sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı hedef alan alçak gösterisini Avrupa’da yaşayan Türkler adına şiddetle kınıyoruz." ifadesini kullandı.

 

Türkiye’deki seçimler öncesi, Avrupa’da terör örgütü yandaşlarının provokasyonlarının artış gösterebileceğinin gerekli makamlarca göz önünde bulundurulmasını isteyen Kuş, buna göre güvenlik güçlerinin teyakkuzda olmasını talep etti.

Kuş, "Terör örgütü yandaşlarının İsveç’te olduğu gibi Avrupa’nın değişik bölgelerinde huzursuzluk çıkarmaları biz Avrupa halklarının güvenliğini de tehdit etmektedir." diye konuştu.

 

Terör eylemlerine on yıllardır müsamaha gösteren bazı ülkelerin NATO gibi ciddi bir savunma oluşumuna girme arzusunun abesle iştigal olduğunu belirten Kuş, Stockholm Şehir Savcılığının söz konusu terör propagandasıyla ilgili soruşturmaya gerek duymamasının abes olduğunu vurguladı.

 

İsveç'te aşırı sağcı bir politikacının İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakmasına tepki gösteren Kuş, bunun Avrupa'da yaşayan 30 milyon, dünyadaki 1,7 milyar Müslümanı derinden üzdüğünü ve böyle bir olayın asla tasvip edilemeyeceğini söyledi.

 

BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Polonya'nın Ukrayna'ya Alman menşeli Leopard tankı sevk etmek istemesi halinde buna karşı çıkmayacaklarını belirtti.

 

Dışişleri Bakanı Baerbock Fransız LCI televizyonu muhabirinin, Polonya'nın Ukrayna'ya Leopard tankları teslim etmesi halinde ne olacağını sorması üzerine, "Şu anda bu soru sorulmadı ancak sorulsaydı buna engel olmazdık." dedi.

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki de Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Ukrayna'daki duruma seyirci kalmayacağız. Leopardlar konusunda Almanya ile anlaşma sağlayamazsak, modern tanklarının bir kısmını savaşan Ukrayna'ya bağışlamaya hazır ülkelerden oluşan daha küçük bir koalisyon kuracağız." ifadesini kullandı.

 

Dışişleri Bakanı Baerbock'un bu açıklaması Alman basını tarafından "Leopard tanklarının Ukrayna'ya verilmesine yeşil ışık yaktı" şeklinde yorumlandı.

Litvanya, Letonya ve Estonya'nın dışişleri bakanları da Ukrayna'ya Leopard tanklarının gönderilmesi için Almanya'ya çağrıda bulunmuştu.

 

Üç ülkenin bakanları, Twitter hesaplarından, "Almanya'yı Ukrayna'ya Leopard tankları sağlamaya çağırıyoruz. Bu, Rus saldırganlığını durdurmak, Ukrayna'ya yardım etmek ve Avrupa'da barışı hızla yeniden sağlamak için gereklidir. Avrupa'nın önde gelen gücü olarak Almanya'nın bu konuda özel sorumluluğu vardır." paylaşımında bulunmuştu.

 

- Leopard tankları

Almanya'nın ürettiği Leopard tankları, Danimarka, Finlandiya, Yunanistan, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, İsveç, İspanya, Çekya, Türkiye ve Macaristan gibi AB ve NATO ülkelerinde bulunuyor.

Dünya çapında çeşitli ordularda hizmet veren yaklaşık 2 bin 670 Leopard 2 tankı mevcut. Yaklaşık 64 ton ağırlığındaki Leopard tankları, saatte 70 kilometre hıza ulaşabiliyor ve 120 milimetrelik yivsiz top namlusuyla 5 bin metreye kadar hedefleri vurabiliyor.

 

Polonya ve Finlandiya gibi Avrupalı müttefikler, Ukrayna'ya bu tankları göndermeye hazır olduklarını ve Berlin'in onayını beklediklerini ifade etmişti. Ancak Leopard tankları Almanya'da üretildiği için Ukrayna gibi başka ülkelerde kullanılması için Almanya'nın onayının alınması gerekiyor.

Terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının geçen hafta İsveç'in başkenti Stockholm’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı temsilen bir maketi ayaklarından asarak Türkiye’ye hakaretler ve küstahça tehditler savurdukları menfur eyleme izin veren İsveç hükümeti bir başka rezalete daha ön ayak olmaya hazırlanıyor.


Yeni bir provokasyona daha çanak tutan İsveç hükümeti, İsveç’in faşist siyasetçisi Rasmus Paludan’ın İsveç’teki Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmasına yasal izin çıkardı.

İSVEÇ HÜKÜMETİNİ KINIYORUZ!
Terör örgütü PKK/YPG destekçilerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ayaklarından asarak idam etmeyi resmeden eylemlerinin suç teşkil etmediğini ve ön soruşturmaya gerek duyulmadığını açıklayan Stockholm başsavcılığının şaşkınlık yaratan kararı henüz açıklanmışken hemen ardından faşist siyasetçi Rasmus Paludan’ın İsveç’teki Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmasına resmi izin çıkaran İsveç hükümeti yetkililerini kınayan İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı,

“Bütün vatandaş ve soydaşlarımızı ve tüm Müslümanları İsveç hükümet temsilcilerine kınayıcı mektup ve mesajlar atmaya ve yine bütün İsveç büyükelçilikleri, konsoloslukları ve dış temsilcilikleri önünde protestolar ve eylemler yapmaya davet ediyorum. Biz İNOSAM olarak yarından itibaren Türkiye’deki tüm İsveç dış temsilciliklerini protesto etmeye başlayacağız. İsveç büyükelçiliklerinin ve konsolosluklarının önüne lahana dolması ve Türk kahvesi bırakacağız” dedi.

TÜM İSVEÇ DIŞ TEMSİLCİLİKLERİNE TÜRK DOLMASI BARIKACAĞIZ!
Protesto materyali olarak lahana dolması ve Türk kahvesi kullanma gerekçelerine açıklık getiren İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, “Bundan üç yüz yıl önce Ruslarla yaptığı savaşta uğradığı yenilgi üzerine Türkiye’ye sığınıp 5 yıl korumamız altında misafirimiz olan İsveç kralı 12. Karl’ın vefasız ve saygısız torunlarını protesto etmek için başlattığımız tepki eylemleri için en uygun protesto malzemesi olarak lahana dolmasını ve Türk kahvesini tespit ettik. İsveçlilerin atası, Kralı 12. Karl’ın Türkiye’deki 5 yıllık misafirliği süresince müptelası olduğu ve İsveç’e götürerek İsveç mutfağına kattığı lahana dolması ve Türk kahvesi küstah ve aymaz İsveç hükümetinin akıllarını başlarına getirmek için en manidar malzeme olacaktır” dedi.

DÜNYA TÜRKLÜĞÜNÜ VE TÜM MÜSLÜMANLARI PROTESTOYA DAVET EDİYORUZ!
İsveç hükümetini protestoya davet açıklama metnini bütün yerel dillere çevirerek dünyadaki bütün basın ajanslarına göndereceklerini, vatandaş, soydaş ve dindaş halklar başta olmak üzere ve yine insan onuruna ve inançlara saygılı tüm dünya insanlığını böylesi menfur ve melun bir eyleme izin veren İsveç hükümetini ve yetkililerini kınamaya ve protesto etmeye davet edeceklerini kaydeden İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, “İsveç Kralı Sayın Carl Gustaf’ı, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’u ve provakatif siyasetçi Rasmus Paludan’ı şiddet ve düşmanlığa, sefillik ve teröre, provokasyonlara açıkça teşvik eden bu gösteriye son vermeye davet ediyorum. İsveç yönetiminin uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesini, İslam dünyasını ve dünya insanlığını provoke etmeye matuf bu çirkinliklere son vermesini ve PKK/YPG terörüyle mücadelede Türkiye ile iş birliğine katkı sağlamasını bekliyoruz” dedi.

SESSİZ VE SEYİRCİ KALMAK BÜYÜK VEBALDİR!
İsveç’teki Türk Elçiliği önünde yapılacak olan Kur’an-ı Kerim yakma eyleminin insanlık onur ve barışına karşı yapılan aline bir suikast olacağını, yapılan eylemin Müslümanların kutsalına ve insanlık barış ve huzuruna karşı hareket ve hakaret olduğunu, bu tür melun eylemlere karşı sessiz ve seyirci kalmanın büyük bir vebal olduğunu, menfur eylemin demokrasi ve insan hakları ile açıklanmaya izah veremeyeceğini ve İsveç yönetiminin bu tür eylemlere dur diyerek utanç duyması gerektiğini kaydeden İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı şöyle konuştu;


İsveç’in başkenti Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği önünde yapılacak olan Kur’an-ı Kerim yakma eylemine karşı ve İsveç yönetimine dönük vicdan ve ahlak sahibi herkesi tepki vermeye ve protesto etmeye davet ediyorum. Ben ve arkadaşlarım yarından tezi yok hem yazılı ve sözlü protest mesajlarımızı sorumlu ve yetkili kişilere göndermeye başlayacağız ve Türkiye’deki İsveç dış temsilciliklerine önüne lahana dolması ve Türk kahvesi bırakarak bu haksız eylemi ve hukuksuz kararı kınadığımızı göstereceğiz.

KUR’AN-I KERİM’E DÖNÜK MELUN EYLEME KARŞI SESİZ KALMAYACAĞIZ!
Bu itibarla parti ve siyasi görüş ayırt etmeksizin tüm vatandaş, soydaş ve dindaşlarımızı hasılı vicdan sahibi tüm insanları İslam’ın kutsal kitabına dönük bu sefil eylemi lanetlemeye davet ediyoruz ki inancımıza, ülkemize, devletimize, milletimize, geleceğimize ve insanlık barış ve huzuruna ve insanlık onuruna sahip çıkmak elzem hale gelmiştir.

İsveç yönetiminin ve ilgili makamlarının bu tür menfur eylemler karşısında atacağı hukuki adımlar ve alacağı kararlar tarafımızca titizlikle takip edilecek olup protest girişimlerimiz yaygınlaşarak ve derinleşerek devam edecektir.