Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

MOSKOVA (AA) - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İtalya Başbakanı Mario Draghi ile yaptığı görüşmede, yaptırımların kaldırılması halinde gıda krizinin çözümüne katkı sağlayabileceklerini söyledi.

Kremlin’den yapılan açıklamaya göre, Putin, Draghi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Putin, Karadeniz ve Azak Denizi’ndeki limanlardan sivil gemilerin güvenli çıkışı için her gün insani koridoru açtıklarını belirterek, Ukrayna’nın Rusya ile müzakereleri dondurmasını da değerlendirdi.

Küresel gıda güvenliği konusunun da detaylıca ele alındığı görüşmede, Putin, Rusya'ya yönelik, tarım ürünlerinin dünya pazarlarına arzıyla ilgili sorunlarla ilgili suçlamaların asılsız olduğuna dikkat çekti.

Putin, ortaya çıkan sorunların üretim, lojistik zincirlerinin işleyişindeki aksamalar ve Kovid-19 salgını döneminde Batılı ülkelerin uyguladığı mali politikalarla ilgili olduğuna işaret etti.

Gıda alanındaki sorunların, ABD ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarla ağırlaştığının vurgulandığı görüşmede, Putin, Batılı ülkelerin siyasi gayelerle uyguladığı kısıtlamaların kaldırılması şartıyla Rusya’nın tahıl ve gübre ihracatı yoluyla gıda krizinin aşılmasına önemli bir katkı yapmaya hazır olduğunu belirtti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye'nin kuzeyinde yaşanan gelişmelere yönelik yaptığı değerlendirmede, "Türkiye Suriye'de olanlara kayıtsız kalamaz" ifadesini kullandı.

 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rus yayın kuruluşu Russia Today'in (RT) Arapça kanalına röportaj verdi. Rusya'nın Suriye'de bulunma nedenini Esad ile yapılan ikili anlaşmalara bağlayan Lavrov, "Biz Suriye'de ülkenin devlet başkanının ve meşru hükümetinin talebi üzerine buluyoruz. Biz orada Birleşmiş Milletler'in sözleşmelerine uygun olarak bulunuyoruz ve BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararını uyguluyoruz. Buna devam edeceğiz ve Suriye yönetiminin Suriye topraklarının tamamını geri alma çabalarına destek olacağız" dedi.

 

"TÜRKİYE OLANLARA KAYITSIZ KALAMAZ"

Lavrov Rusya'nın Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlama çabalarına karşı ABD'nin, Suriye'nin kuzeyindeki faaliyetlerini işaret ederek, "Hala kimsenin oraya çağırmadığı ülkelerin ordu birlikleri var orada. ABD askerleri, hala Fırat Nehri'nin doğu yakasının büyük bölümünü işgal ediyor. Orada sözde devlet kurmaya çalışıyorlar, bölünmeyi destekliyorlar ve bölgedeki Iraklı Kürtlerin bir kısmının duygularını kullanıyorlar. Bu şekilde Iraklı ve Suriyeli Kürtleri birleştiren yapıda sorunlara yol açıyorlar. Türkiye tabii bunlara kayıtsız kalamaz. Bu sorunların Suriye'nin bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde çözülmesini istiyoruz. Kürtlerle de görüşüyoruz. Onları, ABD'nin bir vaatte bulunup nasıl yerine getirmediğini daha dikkatle görmeye davet ediyoruz. Uluslararası meşruiyeti bir kenara bırakın, pragmatik temellere göre de Şam ile ciddi bir diyaloğa girmek ve birlik içindeki bir devlette yaşamı düzenlemek için anlaşma yapmak en iyisi" ifadelerini kullandı.

 

"ERDOĞAN, SADECE BARIŞIN SAĞLANMASINDAN YANADIR"

Lavrov röportajı sırasında muhabirin, Türkiye ve İtalya'nın Rusya ile Kiev arasında müzakereleri organize etme çabalarına yönelik sorduğu soruyu da yanıtladı. "Batılı meslektaşlarımızın Zelenskiy ve Ukrayna halkını bize karşı zafer elde etmek için kullandıklarını defalarca söyledik" diyen Lavrov konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Washington'da Berlin'de, Londra'da ve Varşova'da bu açıkça dile getiriliyor. Operasyon başladıktan sonra Kiev'in müzakere teklifine hemen karşılık verdik. Belarus'ta yüz yüze müzakereler gerçekleşti. Ukrayna'nın müzakerelerden ne elde etmeye çalıştığını anlamaya çalıştık. Birkaç tur sonra İstanbul'da bir oturum önerildi. Bu oturumda ilk kez Ukrayna tarafı tekliflerini kağıda döktü ve biz de Vladimir Putin'e (Rusya Devlet Başkanı) rapor verdikten sonra Ukrayna tarafına temel konularda çalışmaya hazır olduğumuzu söyledik. Ertesi gün askerlerimizin çekilmesiyle başlayan adımdan 3 gün sonra Bucha'da bir provokasyon oldu. İnsanları öldürmekle suçlandık. Türkiye ve İtalya'nın durumuna gelince. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz 29 Mart'ta yapıldığı gibi Türkiye'nin bu imkanları sağlamaya hazır olduklarını düzenli olarak söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece barışın sağlanmasından yanadır ve buna mümkün olan her şekilde katkıda bulunmaya hazırdır."

 

İtalya'nın anlaşma planına değinen Lavrov, henüz kendilerine bir belge sunulmadığını ve ortada sadece spekülasyonların bulunduğunu belirtti.

MOSKOVA (AA) - Rus rublesi, Rusya Merkez Bankası’nın politika faiz oranını yüzde 14’ten yüzde 11’e düşürme kararının ardından dolar ve avro karşısında değer kaybediyor.

Dolar/ruble paritesi yüzde 8,3 artışla 64,3 seviyesine, avro/ruble paritesi de yüzde 12 yükselişle 68'e çıktı.

Rus rublesi, Batılı ülkelerin yaptırımlarının ardından dolar karşısında 70 seviyesinden 130 seviyesine kadar çıkmış, ülkede yaşanan döviz krizi nedeniyle Rusya Merkez Bankası, sert sermaye kontrolleri uygulamaya başlamıştı. Ardından ruble, dolar karşısındaki kayıplarını telafi ederek 60 seviyesinin altına kadar gerilemişti.

Rusya Merkez Bankası, Batılı ülkelerin yaptırımları nedeniyle politika faiz oranını 28 Şubat'ta yüzde 9,5'ten yüzde 20'ye çıkarmıştı. Ardından faiz indirimlerine başlayan Rusya Merkez Bankası, son olarak bugün gerçekleştirdiği olağanüstü toplantıda da politika faizini yüzde 11'e çekmişti.

Rusya Maliye Bakanlığı da 23 Mayıs’ta aldığı kararla, Rus ihracatçılarının döviz kazançlarındaki mecburi satış oranını yüzde 80’den yüzde 50’ye düşürmüştü.

Almanya’nın kara günlerinden biri 29 Mayıs 1993. O gece Solingen’de, Genç Ailesi’ne yönelik ırkçı kundaklama sonucu Hatice Genç (18), Hülya Genç (9), Saime Genç (4) Gülsüm İnce (27), Gülistan Öztürk (12) hayatını kaybetti. Evlerinde uykudaki insanlara bu kalleşçe saldırı, aşırı sağcıların Almanya’ya farklı ülkelerden gelmiş göçmenlere yönelik yoğunlaşan fiziki şiddet sürecinin sonucuydu ve kolektif hafızamıza hiç unutmayacağımız bir nefret ve dışlanma sembolü olarak kazındı. 

Irkçı, aşırı sağcı Nazilerin Halle ve Hanau'daki göçmen düşmanı kaynaklı saldırıları, çok kültürlü toplum haline gelmiş Almanya’da, özellikle göçmen kökenli kişilere yönelik suçların hala azalmaması ve o yönde ciddi bir ışığın da maalesef görülmemesi, bu tür kahpe olayları hatırlamanın ve eğitici çalışmalar yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

ATİB olarak, 29 Mayıs 1993 gecesi Solingen'de Genç ailesinin evine düzenlenen ırkçı kundaklamada beş ferdinin hayatını kaybettiği insanlık dışı saldırının 29. yıldönümünü derin bir üzüntüyle idrak etmekteyiz. Almanya’nın göç, göçmenlerin de Almanya tarihine ırkçı saldırıların en trajik olması bakımından doruk noktası olarak geçti Solingen kundaklaması.

Avrupa Türk -İslam Birliği (ATİB) Genel Başkanı İmam Cengiz; Solingen’de meydana gelen bu korkunç olayın, Almanya'da mültecilere, sığınmacılara ve diğer göçmenlere karşı gergin bir ortamın oluştuğu ve hararetli tartışmaların yapıldığı bir zamanda aşırı sağcılar tarafından işlendiğine dikkat çekerek şöyle dedi: “Bugün bile hala ırkçı siyasi görüş ve göçmen düşmanlığından kaynaklan suçların, ibadethanelere, camilere ve sinagoglara yönelik saldırıların maalesef artarak devam ettiğini görüyoruz. Özellikle sağcı popülist politikacılar, toplumu göçmenlere karşı kışkırtarak taban kazanmak ve seçimlerde de oy devşirmek için ötekileştirici, düşmanlaştırıcı retorik kullanmaya devam etmeleri düşündürücü.

Almanya’nın tüm demokratları ve erdemlileri bir yumruk gibi yek vücut olup her türlü ırkçılığa, Antisemitizme ve aşırı sağcılık ırkçılığa karşı toplumu uyarmalıdır. Artan ırkçılık, Antisemitizm ve her türlü antidemokratik aşırılığa karşı sadece retorik mücadelenin çok işe yaramadığını artık öğrenmiş olmalıyız. Demokrasimizin kazanımlarının yok edilmesi adımlarına lakayt kalamayız.”

ATİB Genel Başkanı Cengiz, siyasetçiler başta resmi, sivil veya yarı sivil ve tüm kurum ve kuruluşları sorumluluklarının bilincine varmaya, dışlanma ve nefrete karşı önlem almaya çağırırken, her türlüsüyle kitle iletişim alanı medyanın da sorumlu davranarak, göçmen veya göçmen kökenli vatandaşları her türlü farklılıklarıyla kabullenmeye ve huzur içinde bir arada yaşamak hedefli yapıcı bir yayıncılık yapmasıyla Federal İçişleri Bakanımız Sayın Nancy FaeserÄn ’’Irkçılık ve aşırı sağcılıkla göçmen düşmanlığına sıfır tolerans’’ sözlerinin uygulamada görünür olmasını beklediklerini vurguladı.

ATİB Genel Başkanı İmam Cengiz, Solingen faciasının 29. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamasını, “Yeni Solingenler, NSU-Cinayetleri ve Hanau katliamları olmaması için toplumu duyarlı olmaya ve yetkilileri bir daha sorumlu davranmaya davet ediyorum. Almanya’ya Türk İşgücü Göçü’nün 60. Yılında bile hâlâ “öteki” olarak muamele görmeği ve dışlanmayı hak etmediğimiz gibi çokkültürlü ve göçmen ülkesi Almanya’da artık göçmen düşmanlığı gündemden düşmelidir.’’ sözleriyle bitirirken, Genç Ailesi’nin Solingen faciasında hayatını kaybedenlere de Allah’tan rahmet, yakınlarına tekrar sabır ve başsağlığı niyaz etti.

 

İmam Cengiz

ATİB Genel Başkanı

Almanya'da her yıl bölgelerde düzenlenen “Kur'an-ı Kerîm'i Güzel Okuma Yarışması”nın bölge finalinin ilk ayağı Köln’de yapıldı.

Lülsdorf DİTİB Selimiye Camii’nde 22.’i düzenlenen “Kur'an-ı Kerîm'i Güzel Okuma Yarışması” bölge finali erkek ve kız olmak üzere iki kategoride gerçekleşti.

Kur'an bülbüllerinin en güzel performansı sergiledikleri finale, öncesinde beş bölgede yapılan yarışmalarda başarı gösteren öğrenciler katıldı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Köln bölgesi 52 cami derneğini temsil eden yarışmacılar, Kur'an-ı Kerim tilavetinde bulundu.

Yapılan değerlendirmenin sonucunda, erkekler kategorisinde Köln DİTİB Merkez Camii'den Kerim Yasin Karabulut ve kızlar kategorisinde de Bergheim DİTİB Merkez Camii'nden Asya Dua Tekercibaşı birinciliği elde etti. Her iki yarışmacı, 19 Haziran’da yapılacak Almanya finali için Köln bölgesini temsil edecek.

Ayrıca Hürth DİTİB Camii’nde düzenlenen “Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışması”nda da grup olarak Hückelhoven DİTİB Camii öğrencileri Muhammed Talha Yenice, Zeyd Mirza Yaşar ve Yade Nur Akkaya’de bölge birinciliğini elde etti.

Yarışmanın sonunda söz alan ve yoğun bir hazırlık süreci yaşadıklarını belirten Köln DİTİB Merkez Camii Din Görevlisi Naci Şengün, “Kur'ân'ı seven öğrenci onun için birşeyler yapmak istiyor. Bakıyor ki, Kur'an onun düşünüşüne, yaşantısına, ahlakına her geçen gün bir güzellik katıyor, onunla olan bağını daha da güçlendirme ihtiyacı hissediyor. Yarışmaya katılan bütün yavrularımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

DİTİB NRW Köln Bölge Birliği Başkanı Adem Onur, Bölge Kadın Birliği Başkanı Ümran Aslan, din görevlileri, çok sayıda cemaat ve yarışmacı öğrenci velilerinin katıldığı yarışma, başarı belgeleri ve ödüllerin takdimiyle sona erdi.

 

 

Durch Privatgärten schlendern, sich austauschen, fachsimpeln, Erfahrungen sammeln oder einfach nur bewundern, was sich aus verschiedenen Gartensituationen so machen lässt: Dies alles ist möglich am „Tag der offenen Gartentür“. Der Aktionstag organisiert vom Kreisverband für Gartenbau und Landespflege und dem Landratsamt Würzburg findet in diesem Jahr am 26. Juni statt.

 

Doch schon zuvor können Gartenbegeisterte in den Genuss von besonders schön gestalteten Gärten kommen: Am Sonntag, 29. Mai 2022 von 10 Uhr bis 17 Uhr öffnet Marina Wüst bereits ihren Garten in Frickenhausen (Geheussteige 9). Der romantische Landhausgarten ist über Jahrzehnte durch die liebevolle Pflege seiner Besitzerin zu einer überaus gelungenen, parkähnlichen Anlage herangewachsen. An passenden Stellen finden sich zahlreiche Rosen, welche sich mit einer Vielzahl anderer Pflanzen zu einem romantischen Gesamtbild vereinen.

 

Eine Woche später, am Sonntag, 5. Juni 2022 von 10 Uhr bis 17 Uhr wird zusätzlich zum Garten von Marina Wüst auch bereits der Garten von Anita Rau und Ulrich Seifert für die Öffentlichkeit zugänglich. Der romantische Garten mit vielen Natursteinmauern und -mäuerchen in der Ochsenfurter Straße 46 ebenfalls in Frickenhausen umrahmt ein Haus im typisch fränkischen Stil. Viele kleine Inseln, jede ein Gärtchen für sich, unterbrechen die großzügig sich durchschwingende Rasenfläche. Die Gartenbesitzer freuen sich auf zahlreiche Besucher zur besten Blütezeit der Rosen. Der Eintritt ist kostenlos.

 

 

Der Garten von Anita Rau und Ulrich Seifert öffnet am Sonntag, 5. Juni 2022 seine Tore für Gartenbegeisterte und die, die es werden wollen.

Foto: Reinhard Schneider

Orte der Freude und Erholung, die Mensch und Tier zum Verweilen einladen, sollen es werden: Zur Feier des 50-jährigen Bestehens sponserte der Landkreis Würzburg gemeinsam mit der Sparkasse Mainfranken Würzburg für jede Kreisgemeinde eine Sitzbank, eine Winterlinde, trockenresistente Blühstauden, Insektenhotel und die dazu passende Beschilderung. Die Gemeinden haben jeweils ein lauschiges Eck ausgesucht, um einen nachhaltigen Mehr- und Erinnerungswert ans Landkreis-Jubiläum zu gestalten. Nun wurden die ersten Lieblingsplätze offiziell eingeweiht.

 

Ein schattiges Plätzchen an der großen Linde in Sächsenheim

 

Landrat Thomas Eberth übergab in Sonderhofens Ortsteil Sächsenheim den ersten der Lieblingsplätze seiner Bestimmung. Das Ensemble wurde in der Lindenstraße an der Seite einer mächtigen Linde errichtet. Landrat Eberth ging dort auf die, wie er sagte, Erfolgsgeschichte des Landkreises Würzburg ein.

 

Der Landrat, der ein Fässchen Jubiläumsbier gebraut von den Ochsenfurter Brauereien Kauzen und Oechsner im Gepäck hatte, drückte den Wunsch aus, dass die Einwohner den Lieblingsplatz nutzen und die Atmosphäre inmitten der schon bald blühenden Stauden nutzen. Bevor zur Feier angestoßen wurde und der Duft der Bratwürste vom Grill über den Platz wehte, galt der Dank von Thomas Eberth neben den Mitarbeitern der Gemeinde Matthias Nörpel und Christian Warstatt nicht zuletzt Bürgermeister Heribert Neckermann, der bei der Anlage des Lieblingsplatzes selbst tüchtig mitgeholfen hatte.

 

Lieblingsplatz verschönert Angersberg in Aub

 

Einen „sehr schönen Standort“ haben sich nach Meinung von Landrat Thomas Eberth auch die Auber für ihren Lieblingsplatz ausgesucht. Er liegt am Angersberg nahe der Schlossmauer. Bürgermeister Roman Menth freute sich bei einem Treffen zur offiziellen Übergabe gemeinsam mit der zweiten Vorsitzenden des Auber Verschönerungsvereins Silvia Pfeufer über die neue Anlage.

 

Wie der Bürgermeister lobend hervorhob, sorgt der Verschönerungsverein in vielfältiger Weise dafür, die Gollachstadt zu verschönern. Thomas Eberth der mit Silvia Pfeufer und Roman Menth auf den gelungenen Lieblingsplatz anstieß, weiß die Auber Anlage in guten Händen zumal sich ein in der Nähe wohnender Bürger bereit erklärt hat die Pflanzen zu wässern.

 

 

 

Ein neuer Treffpunkt für die Nachbarn in Thüngersheim

 

Die Gemeinde Thüngersheim hat ihren Lieblingsplatz in der Jahnstraße 9 eingerichtet. Das Set mit einem Baum, Blühstauden, einer Bank, einem Bienenhotel und einer Beschilderung schmückt nun eine Fläche unweit des angrenzenden Wohngebietes. „Das bietet die schöne Gelegenheit, sich beispielsweise unter Nachbarinnen und Nachbarn auszutauschen und so einen Treffpunkt zu schaffen, an dem sich Bürgerinnen und Bürger gerne aufhalten“, betont stellvertretende Landrätin Christine Haupt-Kreutzer. Auch für Besucherinnen und Besucher des Friedhofes, der sich in der Nähe befindet, bietet die Bank eine gute Gelegenheit für eine kurze Pause.

 

Über die schöne Idee des Landkreises freut sich auch Bürgermeister Michael Röhm: „Die 52 Lieblingsplätze in jeder Landkreis-Gemeinde stärken das Zusammenhörigkeitsgefühl und schaffen noch engere Verbindungen in unserer Region.“ Zweite Bürgermeisterin Karen Heußner fügt hinzu: „Hier ist ein weiterer Ort in Thüngersheim entstanden, der Freude macht und einen echten Mehrwert bietet – dank des Bienenhotels und der Blühstauden ist es auch für Insekten ein toller Platz.“

 

 

Bildunterschrift:

 

Neben Aub und Sächsenheim ist auch in Thüngersheim ein neuer Lieblingsplatz in der Jahnstraße entstanden. Über die neue Aufenthaltsqualität freuen sich, von links: Jessica Tokarek, Kreisfachberaterin für Gartenkultur und Landespflege am Landratsamt Würzburg, dritte Bürgermeisterin Veronika Wegner, Bürgermeister Michael Röhm, Gemeinderätin Christel Reuter, stellvertretende Landrätin Christine Haupt-Kreutzer, zweite Bürgermeisterin Karen Heußner und Matthias Antl vom Bauhof Thüngersheim. Foto: Lucas Kesselhut

 

Wenn bei in Schweinfurt am Standort der Schaeffler Gruppe die Schmiede donnert und die Wälzlager gefertigt werden wird jede Menge Energie verbraucht. Markus Hümpfer - in seiner Funktion als Bundestagsabgeordneter und Mitglied im Ausschuss für Klimaschutz und Energie - informierte sich bei Standortleiter Carsten Rheinsberg und Instandhaltungsleiter Detlev Jacobi bei dem internationalen Automobil- und Industriezulieferer auch über die Energieversorgung der Industrie der Zukunft.
Dabei sorgte auch der hohe Energiebedarf des Standorts für Diskussionsbedarf. Wenn das Werk in Zukunft Öfen auf Wasserstoff und Elektrizität umstellen möchte, wird deutlich mehr Strom benötigt. Schaeffler bezieht an den Produktionsstandorten in Europa seit 2021 zu 100 Prozent Strom aus regenerativen Quellen.
Dieser sollte so lokal wie möglich erzeugt werden, um die Netze nicht zu sehr zu belasten. „Wir haben jetzt schon den Energieverbrauch der Stadt Würzburg und dieser wird sich mit einer Umstellung erhöhen“, so Jacobi. Außerdem werden Fertigungseinheiten nach Schweinfurt verlagert, die Schaeffler Gruppe investiert massiv in den Standort Schweinfurt.
Markus Hümpfer begrüßte diese Pläne, die neue Arbeitsplätze in der Industrie schaffen werden und bestehende sichern. Auch befürwortete Hümpfer den Plan, zukünftig die Dächer des Werks mit PV-Anlagen zu bestücken und eigene Elektrolyseure zur Wasserstoffgewinnung zu installieren. „Wir wollen mit der eigenen Wasserstoffproduktion - auch mit Komponenten und Produkten von Schaeffler -  demonstrieren, dass wir die Zukunft erkannt haben und weiter den Anteil an erneuerbaren Energien ausbauen werden", so Rheinsberg.
„Die Problematik der Netzsicherheit und Netzstabilität bei steigendem Strombedarf ist mir bekannt“, so Hümpfer. „Deswegen beschleunigen wir den Netzausbau und Genehmigungsverfahren für lokale Energieerzeugung. Die Industrie hat auf die veränderte Situation in der Welt reagiert und ist somit zu einem der Treiber der Energiewende geworden. Jetzt muss die Politik die Rahmenbedingungen dafür liefern.“, so Hümpfer.




Über Schaeffler Schweinfurt

Schweinfurt ist Hauptsitz der Sparte Industrial des globalen Automobil- und Industriezulieferers Schaeffler und einer der führenden Standorte im Werkeverbund des Konzerns in Deutschland mit mehr als 5.600 Beschäftigten. Vor Ort fertigt das Unternehmen ein breites Spektrum von Komponenten, das sich von hochpräzisen Speziallagern über Standard-Wälzlager bis zu Großlagern für die Windkraft  und die Rohstoffverarbeitung erstreckt. Daneben entwickelt Schaeffler in Schweinfurt neue Technologien und Produkte, wie zum Beispiel Antriebskomponenten für Roboter, Komponenten auf Basis innovativer Pulvermaterialien und Serviceprodukte zur Datenfernüberwachung.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), hac ibadetini yapmak üzere 2022'de kutsal topraklara gitmek isteyen hacı adayları için ön kayıtları başlattı.

Hac ibadetinin müminler için en büyük ve en heyecanlı ibadetlerden biri olduğunu ifade eden DİTİB Genel Başkanı Kazım Türkmen, “Hac, İslam’ın en kapsamlı ibadetidir ve mü’minler için en büyük ibadetlerden birisidir. Bu sebeple DİTİB olarak hac hizmetine özel ehemmiyet gösteriyor ve bu heyecanı hacı adaylarımıza en güzel bir şekilde yaşatmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz.” dedi.

2022 yılı hac ön kayıtlarının başladığını söyleyen Türkmen, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Suudi Arabistan Devleti Hac Bakanlığı 2022 yılında yurtdışından ve yurtiçinden bir milyon kadar hacı adayını kabul edeceğini ilan etti. Bir ay gibi kısa bir süre kaldı, ay sonunda Suudi Arabistan Hac Bakanlığı’nın gelişmelerle ilgili tekrar bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

 

İnşallah herşey yolunda gider ise iki yıllık hasret sona erecek ve hac seferlerimize başlamış olacağız. Kontenjan sınırlı sayıdadır.”

Uçuşların Frankfurt, Düsseldorf, Stuttgart ve Berlin Havaalanlarından gerçekleştirileceğini söyleyen Türkmen, ilk hac kafilesinin 25 Haziran, son hac kafilesinin ise  27 Haziran’da kutsal topraklar uğurlanacağını ifade etti. Türkmen, hacdan dönüşlerin ise 16 Haziran ile 18 Haziran’da gerçekleşeceğini sözlerine ekledi.

Hac organizasyonu ile ilgili detay bilgilere www.hac-umre.eu internet sitesinden ulaşılabiliyor.

 

 

Auf Einladung des Bundestagsabgeordneten Markus Hümpfer (SPD) kam der Fraktionsvorsitzende der SPD Bundestagsfraktion Dr. Rolf Mützenich nach Schweinfurt. Der Besuch stand im Zeichen der Transformation im Automobilsektor, von der Schweinfurt besonders betroffen ist. Hümpfer zeigte dem Fraktionsvorsitzenden den größten Arbeitgeber in seinem Wahlkreis, die ZF Friedrichshafen AG. „Mir ist es ein persönliches Anliegen, das wichtige Thema der Transformation innerhalb der SPD Fraktion stärker in den Fokus zu rücken“, so Hümpfer. „Die über 9.000 ZF-Beschäftigten am Standort Schweinfurt liegen mir besonders am Herzen. Deshalb  kämpfe ich in Berlin dafür, die notwendige Unterstützung  und damit Planungssicherheit für den Hochlauf neuer Technologien zu bekommen.“ Schweinfurt gehört, laut dem Institut für Wirtschaftsforschung Köln e.V., zu den am meisten von der Transformation betroffenen Standorten Deutschlands.

 

Der Technische Leiter des ZF-Werks Mario Lory und Arno Güllering, Chief Operating Officer, der das weltweite operative Geschäft der Division Elektrifizierte Antriebstechnologien leitet, präsentierten die Veränderungen, die auf das Unternehmen und den Standort im Zuge der Transformation zukommen. ZF investiert daher massiv in den Standort – im Schnitt 75 Mio € pro Jahr – um diesen fit für die Mobilität der Zukunft zu machen. Im Mittelpunkt steht dabei auch die kontinuierliche Qualifizierung der Mitarbeitenden zur Fertigung zukunftsfähiger und komplexerer Technologien. „Das ist essentiell für die Verlagerung innovativer und zukunftsfähiger Technologien nach Schweinfurt und eine sichere Zukunft des Standortes“, so Mario Lory.

 

Ein Großteil der 9.000 Arbeitsplätze liegt in der Antriebstechnik und ist damit abhängig vom Plug-In-Hybrid. Das Bundeswirtschaftsministerium will die Förderung von Plug-in-Hybriden (PHEV) nun früher als geplant komplett abschaffen. Anders als im Koalitionsvertrag vorgesehen soll es schon ab Ende 2022 keine Zuschüsse mehr für die Fahrzeuge mit Verbrenner- und Elektromotor geben. Deswegen fordert Hümpfer: „Um Arbeitsplätze zu sichern und den Unternehmen Planungssicherheit zu geben setzen wir uns für die im Koalitionsvertrag festgelegten Fristen zum Auslaufen der Plug-in-Hybrid-Förderung ein. Es ist unbedingt notwendig, dass die Fristen nicht vorzeitig auslaufen wie von Wirtschaftsminister Habeck vorgeschlagen." Rolf Mützenich nahm dies für seine politische Arbeit im Bundestag und in der SPD- Fraktion auf. Betriebsratsvorsitzender Oliver Moll forderte: „Wir benötigen die Unterstützung der Politik in diesem Prozess auch durch Umschulungen und Förderprogramme, um Wertschöpfung und Produktion in Deutschland und in der Region zu halten.“

 

Anschließend besichtigten die Gäste neben der konventionellen Produktion von Schwerkupplungen und Wandlern die neue Rotor-, Stator- und elektrische Achsfertigung im Werk Süd. Dort erhielten sie einen guten Eindruck von der bereits begonnenen Transformation in Schweinfurt.