Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Amerika’daki son başkanlık seçimi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) halkının, 1776’da gözlerini dünyaya açan ve son bir asırdır dünyayı yönetmeye çalışan ABD’nin, hükümet sistemini, iki partili demokrasiyi ve insan haklarını sorgulamasına yol açtı.
 
ABD’de Pentagon, Fed Bank, FBI ve CIA’dan oluşan derin devlet ile ABD halkı arasındaki görüş ve kavram ayrılıkları, özellikle Vietnam Savaşından sonra üçüncü kez bariz bir şekilde sokağa yansıdı, sorgulamaya ve itiraza dönüştü. Sorgulanan ve itiraz edilen de ABD’nin dünyadaki diğer milletlere silah, ambargo, yaptırımlar ve kısıtlamalarla öğretmeye çalıştığı “Demokrasi” kavramı, “İnsan hakları” ve “Özgürlükler.”
ABD, kendinde artık var olmayan bir uygulama ve kavramı başkalarına nasıl öğretip, örnek olacak o da başka bir konu.
 
ABD sokaklarında artık “küreselcilerle”, “Amerikalılar” çekişiyor. ABD başka ülkelerde uygulamaya koyduğu bu durumla nasıl baş edecek belli değil zira ne “Ulusal Muhafızlar”, ne de “Federal Polis, Ulusal Polis ve de Eyalet Polisi” bunu durdurabilecek gibi durmuyor. Zaten polis sistemi de küreselci değil, ulusalcı Amerikalılardan oluşmakta. Bir dönem Türkiye’de de uygulamaya koydukları “kardeşi kardeşe vurdurtmak” yöntemi şimdi kendi içlerine sıçramış durumda.
 
ABD halkındaki “sandığa güven” ve “sandıktan çıkan iradeye saygı” erozyona uğramış durumda. ABD halkı sadece zenginlerin değil, halktan vasat insanlarında katılabileceği, çok partili seçim ve demokrasiyi istediklerini dile getirmeye başladı. Küreselcilerin de hiçbir koşulda, halkın istediği şekil ve yapıdaki demokrasiyi kabul etmeyecekleri kesin. Küreselciler, an itibarı ile ellerinde tuttukları gücü de halka kaptırmamak için elden geleni yapacaklar.
 
ABD’de yaşanan kalkışma gerçekte bir başlangıç değil, uzun soluklu bir sürecin yarattığı “sonuç”tur.
 
ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın, seçim zaferinden sonra 8 Kasım 2016 günü balkondan yaptığı konuşmasında ABD ekonomisinin kötü gidişinden ve bu gidişatın da bir takım huzursuzluğu da beraberinde getireceğinden bahsetmiştir. İktidarı döneminde gerçekleştirmeye çalıştığı ekonomik himayecilik ve bu doğrultuda Suriye’den ve bazı ülkelerden çekilme kararı kendi siyasi sonunu da hazırlamıştır. Kongre baskını bize, ABD’de iki kampın var olduğunun ve kesin çizgilerle bölünmenin başladığının haberini vermekte.
 
ABD’de yaşanan bu sokak olayları, 2021 yılında başlamak üzere ABD’nin artık NATO’da ve Batı dünyasında eskisi kadar etkili olamayacağının işaretini vermekte. Bu olayların yerel boyutta kalmayacağı, küresel bir boyut kazanacağı veya da kazandırılacağı kesin.
Daha da önemlisi; ABD’nin, sokaklarında gerçekleşen olayları, insan hakları ve demokrasi çerçevesi içinde çözememesi durumunda, dağılma sürecine girmesi kaçınılmaz gibi. Bana göre geri dönüşü olmayan bu sürece girildiğinde de ABD’nin dağılış süreci ve sonuçları Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılım sürecinden daha çok acı verici olacak. Tüm bunlar ışığında günümüzden başlamak üzere, dünyanın istikrarsız bir sürece gireceği ve bir güvenlik sorununun yaşanacağı ihtimali de kehanet değil.
 
Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Yurtdışında üniversite eğitimi gören vatandaşlarımıza başta eğitimlerini tamamlamaları için belirli bölgelerde zorunlu olan staj koşuluna yönelik seçenek sunmak, Türkiye'deki istihdam ortamını ve iş alanlarını, Türk kamu sistemini ve kurumlarını, özel sektörde faaliyet gösteren şirketlerini, kuruluşlarını ve sivil toplum kuruluşlarını tanıtmak ve Türkçe yeterliklerini geliştirmek maksadıyla, Kurumumuzca staj programları yürütülmektedir. 
Başvuru sürecini başarıyla tamamlayan katılımcılar, 1 - 3 ay aralığında kurumumuzda staj yapacak olup, staj süresi zarfında YTB tarafından kendilerine verilecek olan görevleri yerine getirecek, raporlar hazırlayacak, çalışmalar yapacak ve haftalık online eğitimlere katılacaklardır. Programı başarıyla tamamlayan katılımcılar sertifika almaya hak kazanacaklardır.
Stajyerler, özgeçmişleri, yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda sadece Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bünyesinde olmak üzere, kurumumuzun ilgili birimlerde staj yapacaklardır.
A. BAŞVURU ŞARTLARI
Programa başvuru şartları şu şekildedir:
  1. T.C. vatandaşı veya Mavi Kart sahibi olmak,
  2. Yurtdışında yükseköğretimine devam ediyor olmak (Lisans veya Yüksek Lisans)
  3. Ortaöğretimini yurtdışında tamamlamış olmak,
  4. 01.01.1995 ile 31.12.2002 yılları arasında doğmuş olmak.
  5. Staj sürecini sağlıklı bir şekilde yürütebilecek düzeyde Türkçe bilmek.
  6. Aşağıdaki ülkelerden birinde ikamet ediyor olmak: 
  7. Almanya, ABD, Avusturya, Avustralya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, İsviçre, İtalya, Kanada, Norveç
 
Program Başlangıç Tarihi Ne Zaman?
18 Ocak 2021 
B. ÖNCELİK VERİLECEK ÖĞRENCİLER
Başvuru sürecinde aşağıdaki şartları taşıyan öğrencilere öncelik verilecektir:
  1. Türkiye’de daha önce staj yapmamış olmak,
  2. Akademik başarı,
  3. Aşağıdaki bölümler ve benzeri alanlarda okuyor olmak: 
  4. İletişim Bilimleri, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi, Kamu Yönetimi, Hukuk, İşletme, Sosyoloji, İnsan Hakları vb. Sosyal Bilimler disiplinleri
BAŞVURU SÜRECİ
Başvuru sonuçları 11 Ocak 2021 tarihinde ilan edilecek olup, olumlu veya olumsuz olarak mail ile bilgilendirme yapılacaktır.
Başvurusu olumlu olarak değerlendirilen adaylara, çalışacakları alanlar staj başladıktan sonra mail yolu ile tebliğ edilecektir.
Program katılımcılarından herhangi bir ücret talep edilmeyecektir.
 
 
Başvuru Tarihleri
14 Aralık 2020 - 4 Ocak 2021
Sonuçların İlan Edilmesi
11 Ocak 2021
 
Yüklenmesi Gereken Dosyalar
  • Fotoğraflı Kimlik Belgesi (Pasaport, Kimlik Belgesi, Mavi Kart vb.)
  • Lisans Mezuniyet Belgesi (Yüksek Lisansa (Master) devam eden öğrenciler için)
  • Lisans /Yüksek Lisans Not Dökümü (Transkript)
  • Niyet Mektubu (Türkçe)
  • Özgeçmiş (Türkçe)

 

Die zwei Führungsgruppen Katastrophenschutz (FüGK) von Stadt und Landkreis Würzburg haben kürzlich kompetente Verstärkung bekommen. Mit Reinhold Weißenseel und Georg Sperrle sind nun zwei Pflegeleiter FüGK Teil der Führungsgruppen. Das Bayerischen Staatsministerium des Innern, für Sport und Integration und das Bayerischen Staatsministerium für Gesundheit und Pflege hatten Kommunen und Kreisverwaltungsbehörden aufgefordert, diese einzusetzen. Sie sollen Pflegeeinrichtungen im Kampf gegen die Corona-Pandemie unterstützen und zudem die Zusammenarbeit mit den Einrichtungsträgern koordinieren, um beispielsweise genug Testkapazitäten sowie Schutzausrüstung sicherzustellen.
 
„Wir freuen uns, zwei Experten in unseren Teams zu haben, die aufgrund ihrer jahrelangen Erfahrung am besten wissen, wie Pflege-Einrichtungen aktuell und zukünftig unterstützt werden können“, sagt Landrat Thomas Eberth. Dr. Hülya Düber, Sozialreferentin der Stadt Würzburg, und Wolfgang Kleiner, Kommunalreferent der Stadt Würzburg, betonen ebenfalls die Wichtigkeit der beiden Positionen.
 
"Mit den beiden Pflegeleitern haben die Führungsgruppen Katastrophenschutz nun eine schnelle und unkomplizierte Schnittstelle zu den Pflegeeinrichtungen", freut sich Kommunalreferent der Stadt Würzburg und Leiter des Katastrophenschutzes über die Verstärkung in den Führungsgruppen.
"In der Pandemie ist es wichtig, dass wir mit den Pflegeleitern zwei Experten in den Führungsgruppen haben, die uns gerade bei der Betreuung und Versorgung der vulnerablen Gruppen zur Seite stehen", betont Sozialreferentin Dr. Hülya Düber.
Denn gerade bei der derzeitigen dynamischen Lage in vielen Pflege-Einrichtungen sei eine schnelle und unkomplizierte Schnittstelle für eine zielführende Kommunikation zwischen Einrichtungen und Behörden besonders wichtig.
 
Pflegeleiter FüGK für den Landkreis Würzburg ist Reinhold Weißenseel. Der 69-jährige studierte Dipl.-Verwaltungswirt (FH) war langjähriger Kreisgeschäftsführer des BRK-Kreisverbandes Würzburg und befindet sich seit vier Jahren im Ruhestand. Der Kreisverband ist Träger von Altenheimen, Sozialstationen, Tagespflegen und Behinderteneinrichtungen sowie des Rettungsdienstes und von ehrenamtlichen Sanitäts- und Betreuungseinheiten. Weitreichende Erfahrungen im Katastrophenschutz konnte er bereits sammeln.
 
Als Pflegeleiter FüGK für die Stadt Würzburg ist Georg Sperrle eingesetzt. Der 45-Jährige ist ausgebildeter Gesundheits- und Krankenpfleger, studierter Diplom-Pflegewirt (FH) und Geschäftsführer der Caritas-Einrichtungen gGmbH.
 
BU: Georg Sperrle (links unten) und Reinhold Weißenseel (rechts unten) sind die zwei neuen Pflegeleiter FüGK der Führungsgruppen Katastrophenschutz von Stadt und Landkreis Würzburg. Bei der Vorstellung anwesend waren Landrat Thomas Eberth (oben links), Dr. Barbara Finkenberg (oben rechts, Gesundheitsamt Stadt und Landkreis Würzburg), Miriam Meder (Mitte links, Geschäftsbereichsleiterin Jugend, Gesundheit und Soziales am Landratsamt Würzburg), Dr. Hülya Düber (Mitte rechts, Sozialreferentin Stadt Würzburg) und Würzburgs Kommunalreferent Wolfgang Kleiner.
 
Foto: Lucas Kesselhut
Um das Gelände des Schwesternwohnheims wird ein Bauzaun errichtet  
Die Vorarbeiten für den Neubau der Cnopfschen Kinderklinik von Diakoneo beginnen. Auf dem Gelände wird ab dem 26. Januar 2021 ein Bauzaun errichtet. Die Verkehrsführung in der St. Johannis-Straße ist davon nicht beinträchtig.
In der St.-Johannis-Mühlgasse werden die gegenüberliegenden Parkplätze gesperrt. Eine zweispurige Durchfahrt ist weiterhin möglich. 
 
Die Cnopfsche Kinderklinik baut mit einer Investition von 90 Millionen Euro einen Neubau neben der bestehenden Klinik. Wegen der beschränkten räumlichen Möglichkeiten auf dem Gelände der Cnopfschen Kinderklinik wird für den Neubau im Laufe des Februars das Schwesternwohnheim abgerissen. 
 
2024 soll der Neubau voraussichtlich bezugsfertig sein. Auf einer Fläche von rund 4.000 Quadratmetern werden in dem vierstöckigen Gebäude die Notaufnahme, der OP- Trakt, die Zentralsterilisation, die Intensivmedizin, die Intensivüberwachungspflege für Kinder und Erwachsene sowie zwei Kinder-Stationen Platz finden. 
 
Peter Rahn, Geschäftsführender Leiter der Klinik Hallerwiese-Cnopfschen Kinderklinik: „Als diakonisches Krankenhaus ist es uns besonders wichtig, das Bauprojekt im guten Einvernehmen mit unseren Patienten, Mitarbeitern und Anwohnern zu verwirklichen. Ein Neubau mitten in der Stadt ist immer eine Herausforderung – aber gemeinsam mit allen Beteiligten und dem Planungsbüro Wörner-Traxler-Richter (WTR) möchten wir den Bau so organisieren, dass dieser so wenig Auswirkungen wie möglich auf den fortlaufenden Klinikbetrieb und die Anwohner hat.“ 
 
Die Cnopfsche Kinderklinik wurde zuletzt 1987 umgebaut. Das Gebäude ist der steigenden Patientenzahl nicht mehr gewachsen und kann wegen seiner Raumaufteilung und der installierten Technik die zunehmenden Anforderungen im Gesundheitswesen nur noch bedingt erfüllen. Deswegen hat sich Diakoneo für einen Neubau und die Renovierung des Bestandsgebäudes entschieden. Das neue Gebäude wird als nördlicher Anbau mit dem Bestandsgebäude verbunden. 
 
Diakoneo ist Träger von sechs Kliniken und drei Medizinischen Versorgungszentren (MVZ) im Stadtgebiet Schwäbisch Hall, Nürnberg und Schwabach und in Stadt und Landkreis Ansbach mit insgesamt 1.250 Betten.
 
Mehr Informationen unter: www.diakoneo.de/gesundheit 
 
Mehr Raum fьr medizinische Innovationen: 
Mit dem Neubau schafft die Klinik Hallerwiese-Cnopfsche Kinderklinik Raum für medizinische Weiterentwicklung und Innovation bei konstanter Bettenanzahl. 
 
Die Neonatologie und der Kreißsaal werden im Nachgang im Bestandsgebäude ausgebaut. Als größte neonatologische Abteilung in der Metropolregion Nürnberg versorgt die Cnopfsche Kinderklinik Neu- und Frühgeborene in der höchsten Versorgungstufe im Perinatalzentrum Level 1. In der Klinik Hallerwiese, eine der größten Geburtskliniken Deutschlands, werden jährlich circa 3.500 Kinder geboren. Außerdem stellt die Cnopfsche Kinderklinik den Babynotarztwagen, der auch überregional zum Einsatz kommt. 
 
Der OP-Trakt im Neubau wird eine hochspezialisierte medizinische Versorgung in einer kindgerechten und familienfreundlichen Umgebung ermöglichen. Schon heute bietet die Cnopfsche Kinderklinik mit dem Einschlaf-und Aufwachraum Eltern die Möglichkeit, ihr Kind vor und nach der Operation zu begleiten. Dieses Konzept wird auch Herzstück des neuen OP-Trakts sein. 
 
Die Zentrale Notaufnahme im Neubau wird Erwachsene und Kinder versorgen. Durch die Zusammenlegung können künftig Synergieeffekte noch stärker genutzt werden. Aktuell versorgt die Kinder-und Erwachsenen-Notfallaufnahme circa 30.000 Patienten pro Jahr – Tendenz steigend. 
 
Diakoneo ist Träger von sechs Kliniken und drei Medizinischen Versorgungszentren (MVZ) im Stadtgebiet Schwäbisch Hall, Nürnberg und Schwabach und in Stadt und Landkreis Ansbach mit insgesamt 1.250 Betten.
Mehr Informationen unter: www.diakoneo.de/gesundheit 

Korona kısıtlamaları, hayvan taşımacılışı da dahil olmak üzere Nürnberg hayvanat bahçesindeki günlük hayatı da etkiliyor. Birkaç aylık planlama ve korona ile ilgili çok sayıda kısa vadeli değişiklikten sonra, Aralık 2020'nin başında Avrupa içi kapsamlı bir bizon nakliyesi gerçekleştirildi. Sekiz Avrupa hayvanat bahçesi ve üç ülke, Almanya, Polonya ve Ispanya da nakliyeye dahil edildiler.

Avrupa Hayvanat Bahçesi Birliği'nin koruma ıslah programının (EEP) tavsiyesi üzerine, Gdansk Hayvanat Bahçesi'nden yeni bir üreme boğası Nürnberg Hayvanat Bahçesi'ne getirildi. 2018 yılında Nürnberg'de doğan iki genç bizon boğa, aynı nakliye aracı ile Ûspanya'ya teslim edildi. Biri yeni üreyen boğa olarak Cabárceno Hayvanat Bahçesi'ne, diğeri Segovia'daki bir otlatma projesine gitti. Gelecekte bu projeden bir sürüm projesi ortaya çıkacaktır.
Yakın akrabalığı önlemek için, Nürnberg hayvanat bahçesindeki on yaşından büyük üreme boğası daha önce bir kurşunla vurulmuş ve hayvanat bahçesindeki vahşi hayvanlara yem olarak yedirilmişti. Genetik olarak çeşitli ve sağlıklı popülasyonların korunması, sadece hayvanat bahçelerinin yasal sorumluluğu değil, aynı zamanda EEP'nin de amacıdır. Son zamanlarda, hayvanat bahçesi ile işbirliği içinde Avrupa bizonunun genetiği üzerine bir çalışma gerçekleştirildi. Öldürülen hayvanın eti, örneğin nesli tükenmekte olan kar leoparlarına, Asya aslanlarına ve sakallı akbabalara gitti.
Erkek bizonun üreme süresi on iki yaşından itibaren keskin bir şekilde düşer. Özellikle yetişkin boğaların taşınması, büyüklükleri ve güçleri nedeniyle de çok karmaşıktır. Önceki üreyen boğa, doğan son iki dişinin babasıydı.
 
Hayvanat bahçesi şu anda bizon için yeni bir üreme grubu oluşturuyor. Grup sözde anne soyuna dayanmaktadır, yani dişi buzağılar anneleriyle ve muhtemelen büyükanneleriyle birlikte kalır ve bu da yetişkin ve istikrarlı bir sürü oluşturur. Bunun nedeni, özellikle grup halinde yaşayan toynaklılarda, dişi yavrular anneleriyle kalırken, erkek yavrular cinsel olgunluğun başlamasıyla grubu terk etmektedir.
 
Nesli tükenme tehdidi altında olan bizon için iyi haberler var: 1965 yılında Uluslararası Doğa Koruma Birliği'ne (IUCN) göre bizon "çok nadir" olarak sınıflandırılırken, 2000 yılında "kritik tehlike altında" ve 2008'den beri sadece "nesli tükenmekte" olarak kabul edildi. Son zamanlarda, bizon "potansiyel olarak tehlike altında" seviyesine bile indirildi. Bu, bu yıl itibariyle, Avrupa'nın en büyük kara memeli sinin artık doğrudan nesli tükenme tehdidi altındaki türlerden biri olmadığı anlamına geliyor. Uluslararası türlerin korun ması için büyük bir başarı ve hayvanat bahçelerinin koruma ıslahı yoluyla türlerin korunmasına önemli bir katkı sağlayabileceğinin açık kanıtı.

 

Der Nürnberger Landtagsabgeordnete Arif Taşdelen möchte Familien bei den durch Homeschooling entstehenden Kosten entlasten.
Dazu schlägt er eine monatliche pauschale Kostenerstattung des Freistaats pro Kind in Höhe von 100 Euro vor. „In Zeiten von Homeschooling kommen für Familien deutlich höhere Kosten zustande: Von den Anschaffungskosten für Laptops oder Tablets, über WLAN-Verstärker, Kopfhörer oder externe Lautsprecher bis hin zu Druckkosten für Arbeitsblätter. Da kommt schnell eine ordentliche Summe zusammen“, erklärt Taşdelen. In einer parlamentarischen Anfrage richtet sich Taşdelen mit seinem Vorschlag an die Bayerische Staatsregierung.
 
Der SPD-Politiker möchte mit seiner Anfrage wissen, wie die Staatsregierung zu einer solchen pauschalen Kostenerstattung für das Homeschooling steht und wie die Erstattung schnell und unbürokratisch realisiert werden könnte. Taşdelen weist darauf hin, dass viele Eltern tagtäglich versuchen müssen, Homeoffice, Homeschooling und Kinderbetreuung unter einen Hut zu bringen: „Eltern haben in den vergangenen Monaten Enormes geleistet. Es gibt bereits wichtige Maßnahmen, um Familien zu unterstützen, wie etwa die Verdopplung der Kinderkrankentage. Aber nicht nur emotional, sondern auch finanziell sind viele Familien momentan sehr belastet. Ein Zuschuss des Freistaats zu den Homeschooling-Kosten wäre eine wichtige Maßnahme, um Eltern finanziell unter die Arme zu greifen.“
 
Taşdelen hofft auf Unterstützung seines Vorschlags durch die anderen Fraktionen. „Ich finde, dass wir Familien in der Krise noch viel mehr in den Blick nehmen müssen. Von vielen Belastungen können wir sie nicht einfach befreien. Aber zumindest den einen oder anderen finanziellen Engpass auszugleichen, würde vielen Familien helfen“, so Taşdelen abschließend.
Walter Reithmaier (53) ist seit Jahresbeginn neuer CEO und Sprecher der Geschäftsführung der TÜV SÜD Product Service GmbH.
In seiner neuen Funktion wird Walter Reithmaier das operative Prüfgeschäft von Produkten aus Bereichen wie Medizintechnik, Industrieprodukte, Automotive und Gebrauchsgüter verantworten und künftig den Fokus auf Digitalisierung, Nachhaltigkeit und Zukunftsfähigkeit legen. „TÜV SÜD Product Service wird auch in Zukunft seine Kunden exzellent mit Dienstleistungen rund um Produktsicherheit und globalen Marktzugang unterstützen. Hierbei werden wir diese mit unserer regulativen und technischen Expertise bei deren Transformation hin zu digitalen und nachhaltigen Geschäftsmodellen begleiten.“, sagt Reithmaier zu seinen künftigen Aufgaben.
 
Neben CTO Dr. Jens Butenandt, der die Bereiche Zertifizierung, Qualitätsmanagement und die divisionalen Funktionen verantwortet und CFO Patrick van Welij, der für die Bereiche Finanzen und Controlling, General Administration, IT und Risikomanagement zuständig ist, komplettiert Walter Reithmaier die Geschäftsführung der TÜV SÜD Product Service GmbH in Deutschland.
 
In den vergangenen sieben Jahren hat Walter Reithmaier das weltweite Geschäft der Business Unit “Commercial Products” erfolgreich geleitet und weiterentwickelt. Profitables Wachstum, internationale Strategieentwicklung sowie die Einführung neuer, innovativer Dienstleistungen standen dabei im Vordergrund. Seine Fokusthemen New Energy Vehicles und Advanced Manufacturing bilden die Basis für die Erweiterung der heutigen Geschäftsmodelle in Richtung Digitalisierung und Nachhaltigkeit
 
In den über 25 Jahren seiner Konzernzugehörigkeit hat Reithmaier schon diverse Stationen im Unternehmen absolviert. Beginnend als Sachverständiger für Kraftfahrzeugtechnik übernahm er anschließend verschiedene Leitungsfunktionen bei TÜV SÜD Automotive. 2011 wurde er dort zum Geschäftsführer berufen. Der studierte Fahrzeugtechniker setzte in dieser Rolle mit dem Ausbau der Geschäftstätigkeit in der Region Asia Pacific u.a. mit den Schwerpunktthemen Homologation, Funktionale Sicherheit und Elektromobilität wichtige Akzente.
 
Walter Reithmaiers Vorgänger Dr. Peter Havel wird sich innerhalb der Product Service Division künftig um die Markteinführungen strategisch wichtiger und innovativer Services kümmern. Auf Reithmaier folgt Wolfgang Hübl als Global Business Unit Manager Commercial Products. Walter Reithmaier wird auch weiterhin den Gesellschafter TÜV SÜD im Joint Venture TÜV SÜD Battery Testing GmbH vertreten.
 
Die TÜV SÜD Product Service GmbH hat rund 1.300 Mitarbeiter. Die Leistungen der TÜV SÜD Product Service GmbH decken das Prüfen und Zertifizieren von Textilien, Spielwaren, Haushaltsgeräten und Elektronikprodukten über Nahrungsmittel bis hin zu komplexen Medizinprodukten, Industriemaschinen, Hochleistungsbatterien und Systemkomponenten für das Fertigungsgewerbe, die Energiewirtschaft, Automobilindustrie, Bahntechnik sowie Luft- und Raumfahrt und damit ein weites Kundenspektrum ab.
Japon otomotiv devi Toyota, koronavirüsün mutasyona uğraması nedeniyle İngiltere ve Fransa'ya nakliye sorunlarının olmasından dolayı iki ülkede üretimi durdurma kararı aldı.
 

Dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Toyota, nakliye sorunları nedeniyle İngiltere ve Fransa'da üretimi durduracak.

Japon şirketten yapılan açıklamada sınırların kapatılması kararları nedeniyle otomobil parçaları tedarikinde ertelemeler yaşandığı ve bu nedenle üretime ara verilmesinin kararlaştırıldığı ifade edildi.

İngiltere'de koronavirüsün yeni varyantının tespit edilmesinin ardından birçok ülke İngiltere ile sınır geçişlerini askıya almıştı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun 'Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' teklifini sunmak için yaptığı görüşme talebini reddetti.

Gelecek Partisi Özel Kalem Müdürü Mehmet Aytekin, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker'e, "Kamuoyuna açıkladığımız 'Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizi sunmak üzere, Sayın Genel Başkanımız, Sayın Genel Başkan Devlet Bey'den görüşme talep etmektedir" mesajını iletti.

Ardından Ahmet Davutoğlu, Bahçeli ile görüşme talebini yazılı bir metin halinde de MHP Genel Merkezi'ne gönderdi. Yazıda, "Gelecek Partisi olarak 1 Kasım 2020 tarihinde 1. Olağan Genel Kongremizi gerçekleştirdik. 9 Kasım 2020 tarihinde ise 'Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' önerimizi kamuoyu ile paylaştık. Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi' teklifimizi sunmak ve gündem ile ilgili genel istişarede bulunmak üzere görüşme talebinde bulunuyorum" ifadesine yer verildi.

Davutoğlu'nun imzalı yazısıyla gelen bu talebe Devlet Bahçeli, Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker aracılığıyla yanıt verdi. Çeliker, Gelecek Partisi Özel Kalem Müdürü Mehmet Aytekin'e gönderdiği yanıtta şu ifadelere yer verdi:

"Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi ile Sayın Genel Başkan Ahmet Beyin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusunda bir görüşme talebiniz var ise o konuda randevu verelim. Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusu ile ilgili görüşme talebinizi cevaplandıramıyorum. İyi çalışmalar dilerim."

Dışişleri Bakanlığı: Türkiye ile Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmelerin 61. turu 25 Ocak'ta İstanbul'da yapılacak.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "İstikşafi görüşmelerin 61. turu 25 Ocak 2021 tarihinde İstanbul'da yapılacaktır." denildi.

Türkiye ve Yunanistan, Ege sorunlarına her iki tarafın da kabul edebileceği, "adil, kalıcı ve kapsamlı" çözüm için zemin hazırlamak amacıyla istikşafi görüşmelere 12 Mart 2002'de Ankara'da başlamıştı. 

 

 

İki ülkenin dışişleri bakanlarının müsteşarları arasında yürütülen görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, 1 Mart 2016'da Atina'da yapılmıştı. Dönemin Yunan hükümeti tarafından askıya alınan görüşmeler, bu tarihten sonra siyasi istişareler formatında devam etmiş ancak istikşafi çerçeveye dönmemişti.