Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Türkiye’nin her yöresinin her lezzetini Avrupa ülkelerine getiren Türkiye asıllı esnaflarımız, Türkleri damak tadlarımızdan mahrum bırakmaz iken Türkiye’nin döviz girdisine de ciddi anlamda katkı sağlıyorlar.

Türkiye’nin dış satımının önemli bir bölümünün Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk asıllı gıda işletmecileri tarafından gerçekleştirildiğini bilenler. pazarların efendisi bu grup güçlendikçe Türkiye’nin Avrupa ülkelerine olan gıda maddeleri ihracaatı her artıyor, hem de çeşitleniyor.

 

 

Sektörün önemli isimlerinden Afyonlu Ahmet ve Asım Baştürk kardesler, “Ülkemizin ihracaatına katıkı suna biliyorsak ne mutlu bize” seklinde mutluluklarını belirttiler. Ayhaber’de aciklamalarda bulunan Baştürk kardeşler, “Sektörde bizim esanafımız güçlendikçe bunun ülkemizin ihracatına da olumlu katkı sağladığının elbette farkındayız. Bizim gibi birçok esnaf arkadaşlarımız da aynı ürünü  uygun piyasa fiyatlarını taşıması halinde elbette tercihimizi ülkemiz lehine kullanıyoruz. Bir çok esnaf arkadaşımız bu şekilde bir ticari faliyet sürdürürken hem Almanya’daki müşterilerimize uygun fiyata kaliteli ürün sunuyor, hem de ülkemize döviz girdisi sağlıyoruz. Bundan çok mutluyuz” şeklinde konuştular.

Bayerische Handwerkskammern fordern vollständige Öffnung der Berufsbildungs- und Technologiezentren, um praktische Ausbildung in allen Facetten leisten zu können
 
Oberfranken/München. Das bayerische Handwerk kritisiert die gravierende Benachteiligung seiner Auszubildenden gegenüber dem Handwerksnachwuchs in anderen Bundesländern scharf. „Selbst in Ländern mit einer höheren 7-Tage-Inzidenz als in Bayern, findet die Überbetriebliche Lehrlingsunterweisung (ÜLU) statt – unter den gleichen Hygienevorschriften, die auch im Freistaat gelten. Aber für alle Auszubildenden“, heißt es in einer Pressemitteilung des Bayerischen Handwerkstags (BHT) und der bayerischen Handwerkskammern. In Bayern dagegen sind aktuell nur Lehrlinge zur ÜLU zugelassen, die kurz vor ihrer Abschluss- oder Gesellenprüfung stehen.
 
Das bayerische Handwerk habe inzwischen alle Möglichkeiten des Distanzunterrichts in Form von E-Learning-Angeboten ausgeschöpft. Und unter den Auszubildenden aus über 110 Herkunftsländern seien auch solche, die besondere Unterstützung benötigen. „Deshalb muss“, sodie Forderung der bayerischen Kammern weiter, „die praxisorientierte überbetriebliche Ausbildung in den Bildungszentren des Handwerks jetzt wieder in Präsenz stattfinden.“ Im bayerischen Handwerk fielen aufgrund der Corona-Beschränkungen die ÜLU-Lehrgänge für rund 20.000 Auszubildende nur des ersten Lehrjahres aus.
 
Auch die berufliche Fort- und Weiterbildung für Fachkräfte des Handwerks ist derzeit massiv eingeschränkt. Die bayerischen Kammern: „Wir fordern die Staatsregierung mit Nachdruck auf, denInzidenzwert von 165 auch für Aus-, Fort und Weiterbildungsmaßnahmen im Handwerk als Grenze anzuwenden. Sonst stehen der Ausbildungserfolg und die Fachkräfteversorgung unseresWirtschaftsbereichs auf dem Spiel.“

Dünya genelindeki zulümlerin hepsine karşı çıkarak vicdanlara ses olmayı amaçlayan KONAD Başkanı, “Çin’den gelen bilgiler Uygur Türklerine yapılan baskıların büyük olduğunu gösteriyor. Batılı ülkelerin Urumçi’de Uygur Türklerine yapılanları sert şekilde eleştirmelerinden anlıyoruz ki, Doğu Türkistan’da durum çok kritik” dedi.

Hür dünyanın vicdanı olarak maalesef çok az ülkede Çin zulmü gündeme geliyor. Bütün insanlık şunu iyi biliyorki zulüm ile payidar olan bir ülke yoktur. Barışçıl ve yarının güneşini bekleyen çocukların kime zararı var diye insanlık kendine sormalı. Hepimiz vicdanımız ile yüzleşmeliyiz. Kendi yurtlarında esir olan Uygurların acısını vicdanımız ile paylaşmalıyız. Bu bağlamda Çin’e karşı Uygurların acılarını sıkça gündeme getiren Almanya’ya özellikle teşekkür ediyorum“ dedi.

KONAD Başkanı Sait Özcan son olarak, ”Bütün dünyadaki sessiz çığlıklara kulak verilmesini diliyor, bayramınızı kutluyorum” dedi.

Türk Hava Yolları (THY), günlük ortalama 448 uçuş ile Avrupa'daki liderliğini sürdürdü.


Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatının (EUROCONTROL) 11 Mayıs uçuş trafiği raporuna göre, THY bu tarihte icra ettiği günlük ortalama 448 uçuşla Avrupalı rakiplerini geride bıraktı.

Zirvedeki THY'yi, 371 seferle Air France takip etti. Listenin 3. sırasında 350 uçuşla Wideroe, 4. sırasında 310 uçuşla Lufthansa, 5. sırasında 295 uçuşla DHL Express, 6. sırasında ise 267 uçuşla DHL Express yer aldı.

Raporda, aynı dönemdeki uçuşların 2019'a göre yüzde 89 azaldığı, Ryanair gibi bazı firmalarının uçuş sayılarında son 2 haftada yüzde 73 düşüş görüldüğü kaydedildi.

Rüsselsheim -  Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer, Kocagöl Group'un CEO'su, Türk- Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Yönetim Kurulu Yedek Üyesi ve Darmstadt Sanayi ve Ticaret Odası Meclis ve Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Mehmet Kocagöl'ü ziyaret etti.
 
Başkonsolos Tunçer’in Kocagöl Group ziyaretinde birçok konu ele alındı. Kocagöl yaptığı açıklamada;
''Frankfurt Başkonsolosumuz Erdem Tunçer Bey ile ekonomik ve sosyal olarak daha güçlü toplum olma yolunda atmamız gereken adımları ve bu çerçevede iş dünyasının katkısı üzerinde durduk. STK'lar ile birlikte pandemi sürecinde işbirliği, güçbirliği yaparak bu dönemden dayanışma çerçevesinde güçlü biçimde çıkabilmek için yapabileceklerimizi değerlendirdik. Almanya ile Türkiye ekonomik ilişkilerini daha üst seviyeye çıkarmanın yolları ve pandemiden etkilenen sektörlerin yaşadığı problemler ve çözüm önerileri için fikir alışverişinde bulunarak görüşlerimizi paylaştık. 
 
En önemli konuların başında gelen gençlerimizin geleceği ve meslek eğitimleri konusunda yapabileceklerimizi, bu konudaki stratejimizi değerlendirdik.
 
Sosyal mesafe kuralları çerçevesinde yapılan ziyarette Tunçer, Mehmet Kocagöl'den Kocagöl Group hakkında bilgi aldı. Erdem Tunçer, Mehmet Kocagöl'e STK görevlerinde ve iş hayatında başarılar diledi.
 
Çok verimli bir görüşme olduğunu belirten Mehmet Kocagöl kendilerini ziyaret eden Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer'e teşekkür etti.
 
 

 

Dauerhaft stabile Beiträge zu den Sozialversicherungen für Handwerksbetriebe wie für deren Beschäftigte hat Hans Peter Wollseifer, Präsident des Zentralverbandes des Deutschen Handwerks (ZDH), beim ZDH-Unternehmerforum „Den Sozialstaat zukunftsfest machen“ am Donnerstag, 6. Mai im Haus des Deutschen Handwerks in Berlin gefordert. „Dauerhafte Beitragsstabilität sichert die Wettbewerbsfähigkeit der Betriebe, ermöglicht ihren Beschäftigten ein auskömmliches Einkommen mit mehr Netto vom Brutto, reduziert Schwarzarbeit, schafft Impulse für mehr Beschäftigung und trägt zur Generationengerechtigkeit bei“, betonte der ZDH-Präsident in seiner Eröffnungsrede. Das Handwerk erwarte dafür konkrete Lösungsvorschläge von allen Parteien, die eine künftige Regierungsbeteiligung anstreben. 

Auf der als Videokonferenz durchgeführten Veranstaltung mit dem Bundesminister für Arbeit und Soziales Hubertus Heil, dem Vorstandsmitglied des Deutschen Gewerkschaftsbundes (DGB) Stefan Körzell sowie dem Präsidenten des Bundessozialgerichts Prof. Dr. Rainer Schlegel ging es um die notwendigen Schritte, mit denen der Sozialstaat zukunftsfest, generationengerecht und bezahlbar gestaltet werden kann. Der politische Handlungsdruck ist schon jetzt mit Blick auf die demografische Entwicklung, eine sich wandelnde Arbeitswelt und den wirtschaftlichen Strukturwandel hoch und verschärft sich durch die finanziellen Zusatzlasten, die aus der Pandemiebewältigung resultieren.
 
Handwerkspräsident Wollseifer verdeutlichte, dass die Lohnzusatzkosten gerade für die arbeits- und lohnintensiven Handwerksbetriebe, in denen Personalkosten teilweise bis zu 80 Prozent der Gesamtkosten ausmachen, ein entscheidender Belastungsfaktor sind. „Mit einem Gesamt-Sozialversicherungsbeitrag von 40 Prozent liegen wir schon jetzt an der absoluten Schmerzgrenze“, so der Handwerkspräsident. Bis zum Jahr 2040 drohe sogar ein Anstieg auf rund 50 Prozent. Die von der Bundesregierung im Rahmen ihrer „Sozialgarantie 2021“ beschlossene Stabilisierung der Sozialversicherungsbeiträge bei maximal 40 Prozent müsse daher dauerhaft über das Jahr 2021 hinaus gelten. Nur so könnten soziale Absicherung und Bezahlbarkeit für die heutige wie auch für künftige Generationen miteinander in Einklang gebracht werden.
 
Um den Sozialstaat zukunftsfest auszurichten, sind aus Sicht von Wollseifer zudem zwingend Reformen im Bereich der Altersvorsorge erforderlich. Die Finanzierung der gesetzlichen Rentenversicherung müsse in Anbetracht des demografischen Wandels und der wirtschaftlichen Transformationsprozesse überdacht und zukunftssicher gestaltet werden. Auch die gesetzliche Kranken- und Pflegeversicherung müsse angesichts der aktuellen Kostensteigerungen sowie der Alterung der Bevölkerung nachhaltiger aufgestellt werden. Neben einer längeren Lebensarbeitszeit forderte Wollseifer dafür in allen Sozialversicherungszweigen einen dauerhaften Bundeszuschuss, der versicherungsfremde Leistungen in voller Höhe aus Steuermitteln finanziert. Notwendig für die soziale Absicherung von (Solo-)Selbstständigen sei zudem eine Altersvorsorgepflicht mit Wahlrecht hinsichtlich des Durchführungsweges, um mögliche Altersarmut zu verhindern und um zu vermeiden, dass im Zweifelsfall die Beitrags- oder Steuerzahler dafür aufkommen müssen.“
Anadolu’dan Almanya’ya uzanan 60 yıllık göç tarihinin en güzel hediyesi olan damak tatları günümüzde artık Almanya’da imal edilip diğer Avrupa ülkelerine ihraç edilmeye başlandı.
 
Yüzbinlerce insanımız geldi Sirkeci’den Münih’e uzanan trenlere. Herkes onları sadece işçi diye bildi. Çünkü ellerindeki pasaportta mesleği işçi yazıyordu. Bir, iki, beş, 105, binbeşyüz derken milyonlarca insan geldi Akdeniz havzasından.  İspanya’dan gelenler Tapas’ı, İtalya’dan  gelenler pizzayı, ve Türkiye’den helenler daha fazlasını, kebabı ve döneri getirdiler. O kadar çok lezzet durağı vardı ki Anadolu’da, artık kebap için Adana’ya, pirinç için Kastamonu’ya veya karpuz için Diyarbakır’a gitmeye gerek kalmadı. Büyük şehirlerin hemen her marketinde göçmenlerin damak tadı ve Türkiye’nin binbir lezzeti var. Bu açıdan bakınca göçmenlerin Almanya’ya kattığı zenginlik açıkça ortaya çıkıyor.
 
Türkiye kökenli insanlarımızın işlettiği 40 bine yakın döner dükkanı ve döneri Almanya’ya “Made in Germany” markası adı altında imal eden binlerce döner üreticisi firma var. Döner bütün Avrupa’da biliniyor ama, Alman kalite ve gıda normlarına göre bu ülkede üretiliyor. Dolayısı ile döner sektörü Almanya’da yüzbinlerce insanın para kazandığı bir sektör olarak ortaya çıktı. 
 
Sektörün geleceği ve giderek büyüyen potansiyeli  ile ilgili Ayhaber’e açıklamalarda bulunan Milas Döner Genel Müdürü Ali Kaya, “Uzun yıllardan bu yana döner sektörünün içindeyim. Döner sektörünün giderek daha da büyüdüğünü yakından görebiliyorum. Sektörde kalite ve kriterlere uygun üretim yapan her firma öncelikle Almanya için bir zenginliktir. İspanya, İtalya veya diğer Avrupa ülkelerine giden dönerlerin tamamına yakını Almanya’da üretiliyor. Dolayısı ile bu ülke için bir katma değer üretilmiş ve Alman iç piyasasına katkı sağlamış oluyoruz” şeklinde konuştu.
 
 
 
Göçmenler ile ilgili değerlendirmeler yapanlara bir de bu açıdan bakarak 60 yıl önce gelenlerin 4. nesil torunlarının bu ülkeye nasıl bir uyum sağladıklarını daha insancıl bir platformda değerlendirmelerinden Almanya’nın da çok önemli sosyo-ekonomik kazançlar sağlayacağı açıkça ortaya çıkıyor.
Bakan Ersoy’un mesajı şöyledir:
“Alın terleri hayatımızı kolaylaştıran, anlamlandıran ve değerli kılan nice ürünün, eserin, hizmetin ham maddesi olan işçi ve emekçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyorum. Sağlıklı günlerde, omuz omuza, gönül gönüle gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamalarında buluşma temennisiyle aziz milletimizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.” 

Almanya, fondan gelecek 28 milyar avroluk yardımın yüzde 90'ını iklim, yenilenebilir enerji ve dijital teknolojilere harcayacak.

BERLİN (AA) - Almanya Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz, Avrupa Birliği'nin (AB) yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ekonomik sonuçları ile mücadele için hazırladığı 800 milyar avroluk kurtarma fonunun uygulanmasının AB’nin geleceği için önemli bir dönüm noktası olacağını savundu.

Scholz, Fransız, İtalyan ve İspanyol mevkidaşlarıyla katıldığı bir çevrimiçi etkinlikte AB’nin kurtarma fonunun ezber bozan olduğunu belirterek, fonun iklim ve dijital bir Avrupa için “çığır açacağını” kaydetti.

Yaklaşık 250 milyon nüfusa sahip AB'nin en büyük dört ekonomisi, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya kurtarma fonundan gelecek kaynağın nasıl kullanılacağına yönelik planını (ulusal toparlanma planlarını) 30 Nisan’a kadar AB Komisyonu'na sunması gerekiyor.

AB Komisyonu, geçen yıl mayıs ayında salgının ekonomik sonuçlarıyla mücadele için yaklaşık 800 milyar avroluk bir kurtarma paketi kurulmasını teklif etmiş, uzun müzakerelerin ardından aralık ayında AB üyesi ülkeler paket konusunda anlaşmıştı.

Fon için, AB Komisyonu'nun üye ülkelerin teminatıyla sermaye piyasalarından borç alması, bunu hibe ve uygun koşullu kredi olarak ülkelere dağıtması planlanıyor.

 

Aslan payı İtalya alacak

AB'nin üye ülkeler için öngördüğü 800 milyar avroluk paketten 191 milyar avro ile aslan payını İtalya alacak. Bu paranın 69 milyar avrosu hibe olacak.

İtalyan hükümetinin dün açıkladığı plana göre, AB’den gelecek fonun finansmanın büyük kısmı yatırımlara tahsis edilecek.

Salgının yol açtığı ekonomik ve sosyal zararları onarmayı ve İtalyan ekonomisinin yapısal zayıflıklarını gidermeyi amaçladığı belirtilen planın, yüzde 27'si dijitalleşmeye, yüzde 40'ı iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yatırımlara, yüzde 10'dan fazlasının da sosyal uyuma ayrılacağı ifade edildi.

İtalya'nın söz konusu planı, AB'den gelecek mali kaynakla kamu yönetiminin iyileştirilmesinden, adalet alanındaki reformlara, altyapı ve ulaştırmaya, 5G iletişim teknolojisinden, dijitalleşme, ekolojik geçiş, üretim ve güneydeki bölgelerin kalkınmasına kadar ülke ekonomisini büyütmeyi hedefliyor.

AB’nin söz konusu kurtarma fonundan İspanya’ya 140 milyar avro, Fransa’ya 40 milyar avro ve Almanya’ya 28 milyar avro gelecek.

Almanya hükümeti ise fondan gelecek 28 milyar avroluk yardımın yüzde 90'ının iklim, yenilenebilir enerji ve dijital teknolojilere harcanacağını açıkladı.

Bayerisches Handwerk schreibt Brief an Ministerpräsident Söder und fordert gemeinsam Angleichung der bayerischen Verordnung an die Bundesnotbremse 
 
Oberfranken/München. Die bayerischen Handwerkskammern und Handwerksverbände zeigen sich von den neuerlichen Änderungen der Bayerischen Infektionsschutzmaßnahmenverordnung und ihrer Umsetzung der Bundesnotbremse in Bayern enttäuscht. „Nicht nur, dass sich die Hoffnung auf wirklich bundeseinheitliche Regelungen immer noch nicht erfüllt hat“, erklärt der Präsident der Handwerkskammer (HWK) für Oberfranken, Matthias Graßmann. „Bayern stellt vielmehr seine Handwerksbetriebe weiterhin schlechter als die anderen Bundesländer. Allen voran die Kosmetikbetriebe und Nagelstudios, die im Freistaat – unabhängig von den Inzidenzen – geschlossen sind, obwohl die Bundesnotbremse dies gar nicht vorsieht.“ Daher hat der Bayerische Handwerkstag (BHT), die Spitzenorganisation der bayerischen Handwerkskammern und -verbände, einen Brief an Ministerpräsident Dr. Markus Söder geschrieben und deutliche Kritik geäußert. 
 
Als im Bundesrat die bundeseinheitliche Notbremse gebilligt wurde, „waren wir zuversichtlich, dass nunmehr die Zeit der 16 unterschiedlichen Landesregelungen beendet ist. Gerade das Land Bayern haben wir als einen großen Fürsprecher für eine deutschlandweit einheitliche Regelung wahrgenommen“, heißt es in dem Schreiben, das stellvertretend für das bayerische Handwerk von BHT-Präsident Franz Xaver Peteranderl und BHT-Hauptgeschäftsführer Dr. Frank Hüpers unterzeichnet wurde. Leider seien die Hoffnungen aber enttäuscht worden und für das bayerische Handwerk blieben wesentliche Benachteiligungen weiterhin bestehen. 
 
Diese Aussage stützt der Präsident der HWK für Oberfranken. „Seit Monaten sind gerade die Handwerksbetriebe, die die sogenannten körpernahen Dienstleistungen erbringen – also unsere Kosmetikerinnen, Nagelstudios und Friseure –, besonders heftig von den Maßnahmen zur Bekämpfung der Pandemie betroffen“, sagt Graßmann. „Und werden in Bayern jetzt abermals benachteiligt.“ Das Infektionsschutzgesetz des Bundes und die darin jetzt verankerte Notbremse würden weder die inzidenzunabhängige Schließung von Kosmetikern und Nagelstudios regeln, noch die weitere Beschränkung der Quadratmeterzahl bei Friseuren. 
 
Daher fordert Graßmann gemeinsam mit dem BHT von Ministerpräsident Söder, die bayerischen Regeln an die Bundesnotbremse anzugleichen und sich ferner für eine baldige Öffnung der Kosmetikbetriebe und Nagelstudios einzusetzen. 
 
Bild: HWK Oberfranken

 

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Türk Dünyası'nın yeni bayrağı: Türk kültür gücü

Almanya'da fabrika siparişleri eylülde yüzde 4,2 arttı

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, ABD'nin 47. başkanı seçilen Trump'ı tebrik etti

Almanya Başbakanı Scholz: "Almanya güvenilir, transatlantik bir partner olmaya devam edecektir"

Almanya’da ana muhalefet, Başbakan Scholz’un mecliste "derhal" güven oylamasına gitmesini istedi

Almanya'da yeni maliye bakanı atandı, ulaştırma bakanı göreve devam edecek

Almanya'da sanayi üretimi eylülde yüzde 2,5 ile beklentilerin üzerinde düştü

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, ülkesindeki siyasi krize ilişkin açıklama yaptı

SPD Federal Meclis Üyesi Macit Karaahmetoğlu'ndan açıklama: Lindner uzlaşmaya yanaşmadı