Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Haben alle junge Menschen die gleichen Chancen, Bildung und Wohlstand zu erlangen? Es deutet einiges darauf hin, dass Bayern noch einen weiten Weg zurücklegen muss, bis Chancengleichheit erreicht ist. Wachsende Bildungsansprüche, die Globalisierung von Wirtschaft und Arbeitsmärkten und der demografische Wandel stellen dabei große Herausforderungen dar. Genau deshalb müssen wir Politiker den Maßstab an unsere Arbeit hoch ansetzen. Wir müssen die beste Jugendpolitik machen, die denkbar ist.
Dabei müssen wir der großen Vielfalt des Aufwachsens junger Menschen in Bayern gerecht werden. Auf der einen Seite gibt es Kinder und Jugendliche, die in sozial schwierigen Verhältnissen groß werden. Auf der anderen Seite stehen Kinder und Jugendliche mit deutlich besseren Startchancen. Zwischen diesen Extremen bewegt sich der übergroße Teil der jungen Menschen in Bayern.
Als jugendpolitischer Sprecher stehe ich auch deshalb für eine Agenda, die den unterschiedlichen Lebensrealitäten junger Menschen gerecht wird. Wir brauchen eine Jugendpolitik, die sie alle auf ihrem Lebensweg zu Erwachsenen mit Verantwortung für sich selbst, ihre Mitmenschen und die Umwelt bestmöglich begleitet.
Wofür ich stehe:
Die Diakoneo Cnopfsche Kinderklinik lud in Kooperation mit dem Staatstheater Nürnberg zum Konzert ein
Nürnberg, 13.07.2023 – Das Bau-Projekt der Cnopfschen Kinderklinik schreitet voran: Die Baugrube ist ausgehoben und im Osten der Baustelle entstehen erste Teile der Bodenplatte und des Rohbaus. Mit einem Baustellenkonzert hat sich die Klinik Hallerwiese-Cnopfsche Kinderklinik bei Nachbarn und Mitarbeitenden für ihr Verständnis bedankt.
Klassische Musik der Extraklasse in einem architektonischen Kleinod: Diese Mischung genossen Anwohner und Mitarbeitende der Klinik Hallerwiese-Cnopfsche Kinderklinik bei einem Konzert neben der Klinik-Baustelle. Der Barockgarten in der Johannisstraße 19 ist der kleinste der drei nach dem zweiten Weltkrieg noch erhaltenen sogenannten Hesperidengärten in Nürnberg. Er gehört gemeinsam mit dem historischen Barockpalais zur Klinik und diente als stimmungsvolle Kulisse für den Auftritt von hochkarätigen Künstlerinnen und Künstlern des Staatstheaters Nürnberg.
Um den Nachbarn und Mitarbeitenden eine Freude zu machen, traten zum Beispiel die Sopranistin Andromahi Raptis und der Tenor Hans Kittelmann unter der Leitung von Andreas Paetzold, sowie der Kinderopernchor des Staatstheaters Nürnberg unter der Leitung von Philipp Roosz auf.
Die Zuhörer lauschten unter anderem bekannten Stücken aus der Oper „La Bohème”, der Operette “Die Fledermaus“ oder aus dem Musical „My fair Lady”. Der Kinderopernchor verzauberte die Zuschauer mit Liedern, wie „Over the Rainbow“ oder „Eine kleine Nachtmusik“ von Mozart. Und das Bratschenquartett ließ im Innenhof die Klänge von „Mein kleiner grüner Kaktus“ und „Swing in the Park” erklingen, so dass es für alle ein kurzweiliger und beschwingter Abend wurde.
Moderiert wurde das Konzert von Prof. Michael Schroth, Direktor der Cnopfschen Kinderklinik, der sich bei Nachbarn und Mitarbeitenden bedankte und darauf einging, warum der Neubau der Cnopfschen Kinderklinik so wichtig ist: „Damit wir kranke Kinder auch in Zukunft bestmöglich medizinisch versorgen können, entsteht bis 2026 der Neubau als Anbau der bestehenden Kinderklinik.“
Diakoneo ist mit über 11.000 Mitarbeitenden und einer Gesamt- leistung von ca. 800 Millionen Euro ein zukunftsorientiertes diakonisches Sozial- und Gesundheitsunter- nehmen. Wir sind offen für kulturelle und religiöse Vielfalt und setzen uns für eine friedliche und inklusive Zukunft ein, in der Menschlichkeit und Respekt unsere Gesellschaft prägen. Als international vernetzter, gemeinnütziger Verbund von über 200 Einrichtungen in Bayern, Baden- Württemberg und Polen begleiten wir Menschen, die in ihren Lebenssituationen verlässliche Unter- stützung suchen. Als eines der größten diakonischen Unternehmen in Deutschland bieten wir rund 190.000 Menschen umfassende Leistungen in den Bereichen Bildung, Gesundheit, Pflege, Wohnen, Assistenz, Arbeit und Spiritualität – weil wir das Leben lieben. Mehr Informationen unter: www.diakoneo.de
İSTANBUL (AA) - Basketbol FIBA Kadınlar Avrupa Kupası'nın 2023-2024 sezonunda yer alacak takımlar belli oldu.
FIBA'dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye'den Galatasaray Çağdaş Faktoring, Emlak Konut, Bursa Uludağ Basketbol ve Kayseri Basketbol gruplarda mücadele edecek. Antalya Toroslar Basketbol ise gruplara kalabilmek için elemelere katılacak.
Normal sezon grupları ve elemelerin kura çekimi, 9 Ağustos'ta Almanya'nın Münih kentinde yapılacak.
Organizasyonda yer alacak 48 takımın 42'si, gruplara doğrudan dahil olacak. FIBA Kadınlar Avrupa Ligi elemelerini geçemeyen 3 ve FIBA Kadınlar Avrupa Kupası elemelerinde rakiplerini eleyen 3 takım daha gruplara kalacak.
Gruplarda yer alacak takımlar şöyle:
Galatasaray Çağdaş Faktoring, Emlak Konut, Bursa Uludağ Basketbol, Kayseri Basketbol (Türkiye), Spar Girona, Lointek Gernika Bizkaia, Cadi La Seu, Movistar Estudiantes (İspanya), BLMA, Tango Bourges Basket, Roche Vendee, UFAB 49, Flammes Carolo Basket (Fransa), Szekszard, Universitas PEAC (Macaristan), Umana Reyer, Dinamo LAB Sassari (İtalya), Zabiny Brno, Levharti Chomutov, KP TANY Brno (Çekya), KS AZS AJP Gorzow, MB Zaglebie Sosnowiec, VBW Arka Gdynia (Polonya), Kangoeroes Basket Mechelen, Mithra Castors Braine, Basket Namur Capitale (Belçika), Elitzur Landco Ramla, Ramat Hasharon (İsrail), Olympiakos, Panathinaikos (Yunanistan), CSM Constanta (Romanya), Elfic Fribourg (İsviçre), Piestanske Cajky, Slavia Banska Bystrica (Slovakya), Caledonia Gladiators (Büyük Britanya), BBC Grengewald Hueschtert, T71 Diddeleng (Lüksemburg), GDESSA Barreiro, Benfica (Portekiz), Rutronik Stars Keltern (Almanya), Kibirkstis (Litvanya), ZKK Ragusa (Hırvatistan)
MBK Ruzomberok (Slovakya), Eleftheria Moschatou (Yunanistan), Sportiva/AzorisHotels (Portekiz), Antalya Toroslar Basketbol (Türkiye), Universitatea Cluj-Napoca (Romanya) ve SBS Ostrava (Çekya) ise elemelerde mücadele edecek.
Panele, Berlin Hür ve Stanford üniversitelerinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ulrich Brückner, gazeteci ve siyasetçi Christoph Hörstel, Milli Savunma Üniversitesinden Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, Mersin Üniversitesinden Dr. Kaan Kutlu Ataç, konuşmacı olarak katıldı.
Almanya'da 14 yıl boyunca ARD televizyon kanalında gazetecilik yapan Hörstel, 15 Temmuz hain darbe girişiminde ABD'nin katılımının inkar edilemeyeceğini söyledi.
Darbe girişimi gecesi ARD kanalının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kaçtığı" haberini yaptığını belirten Hörstel, "ARD'nin o gece Başkan Erdoğan'ın kaçtığı şeklinde haber yapması katlanılamaz bir durum. Bu, Almanya için bir utanç konusudur." dedi.
Darbenin yöneticisi Adil Öksüz'ün Almanya'da bulunduğunu savunan Hörstel, FETÖ'nün Almanya'yı "güvenli liman" olarak görmesinin ülke için olumsuz olduğunu kaydetti.
Türkiye'de güçlü bir başkanlığın halkta karşılık bulduğunun görüldüğünü ve bunun eşi benzerinin dünyada olmadığını dile getiren Hörstel, "Türk halkının içerisinde barındırdığı gücü görüyoruz. Teröristler kazanamayacak. Bir ulusun geleceği için bunlar çok önemlidir. Sokağa dökülerek 'Biz buradayız.' demeleri, 'Başkanımız, ülkemiz için buradayız.' demeleri, bir ülkenin geleceği ve emniyeti için çok çok önemlidir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi halkının menfaatini gözettiğini vurgulayan Hörstel, "Avrupa'ya şunu söylemek isterim, bundan ders çıkarmazsak geleceğimiz olmayacaktır. Erdoğan'ın kendi halkı için yaptıklarını gördüğümde, ülkenin geleceğini teminat altında görüyorum. Dünyada onu rol model alan birçok ülke olacaktır." diye konuştu.
Siyaset bilimci Prof. Dr. Brückner, demokrasinin sürekli savunulması gerektiğine işaret ederek, "Demokrasi, siyasi sistemlerin kapı önüne asılan levhalarından ibaret değildir." dedi.
Brückner, Almanya'nın Nazi döneminden bugünkü sisteme gelinceye kadar uzun yol katetmek zorunda kaldığını hatırlattı.
Alman akademisyen, Türkiye'nin, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin canlandırılması çağrısından da memnuniyet duyduğunu kaydetti.
- "252 kişiyi bir gecede öldürmeleri FETÖ'nün terör örgütü olduğunu gösteriyor"
Siyaset bilimci Doç. Dr. Alptekin de FETÖ'ye ilişkin, "252 kişiyi tek bir gecede öldürmüşlerdir. Bu onları terör örgütü olarak sınıflandırmaya yeterli. Bu sadece darbe girişimi değildir, bu son yaşanan teşebbüs Türkiye'nin alıştığı darbelere benzemiyordu. Sadece askeri yetkililer değil görevden ihraç edilen emniyet görevlisi de buna katıldı. FETÖ üyesi oldukları için görevden ihraç edilmişlerdi. Darbe sabahında bu kişiler tanklarda bulundu." diye konuştu.
Türkiye'nin yaşadığı sıkıntının, bazı ülkelerin halen FETÖ'yü terör örgütü görmemesi olduğunu ifade eden Alptekin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özellikle ABD ve Batı Avrupa ülkeleri... Daha kötüsü FETÖ üyelerini ülkelerinde mülteci olarak ağırlıyorlar. FETÖ'cülere kapılarını açıyorlar. FETÖ üyeleri bu ülkelere gitmek istediklerinde bedavaya biletleri var gibi bir şey. Bir rapora göre, 14 bin FETÖ üyesi Almanya'ya kaçmış mülteci statüsü almış. Burada onlara ait mülteci destek kuruluşları bile var. Kaçanları alıyorlar, uyum süreçlerinde, yasal süreçlerinde, iş bulmada yardımcı oluyorlar. Bu büyük bir sorun. FETÖ Türkiye'de kaybetti. Tüm kaynakları, hepsi gitti. Artık yeni üye çekemiyorlar. Türkiye içinde kaybetti FETÖ. İslam İşbirliği Örgütü, FETÖ'yü terör örgütü olarak tanıdı ama hala Batı'da ve Almanya'da sorun var. FETÖ buralarda ihya ediliyor. Bu ilişkileri de zehirliyorlar. Yalan yanlış kamuoyu yaratmaya çalışıyorlar."
Yurt dışından Türkiye'ye bugüne kadar 200'den fazla FETÖ üyesinin iade edildiğini hatırlatan Alptekin, bu işbirliğini Almanya ve ABD ile de görmek istediklerini kaydetti.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Ataç da Türkiye'nin, 15 Temmuz'da yaşadığı darbe girişimine rağmen ordusunun uluslararası operasyonları yapabilecek güç ve deneyimde olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Türkiye'nin denizaşırı operasyon yapabilecek güçte olduğunu söyleyen Ataç, "Bu, Türkiye'nin milli güvenliğini yeniden tanımlaması açısından önemli. Türkiye darbeden bir yıl sonra bölgesel güç olmanın da ötesinde yükselen bir güç odağı haline geldi." dedi.
Türkiye'nin FETÖ gibi bir yapıyı bertaraf etmeyi başardığını anlatan Ataç, Türkiye toplumunun demokrasiyi savunma ve kucaklamaya her zaman hazır olduğunu ifade etti.
- Fahrettin Altun video mesajı gönderdi
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, panele gönderdiği video mesajında, FETÖ'nün küresel bir terör örgütü olduğunu vurguladı.
Kendilerini Türkiye'nin dost ve müttefiki olarak tanıtan odakların o gece karşı karşıya kaldıkları sınavdan geçersiz not aldığını aktaran Altun, devletin FETÖ ile mücadeleyi sürdürdüğünü kaydetti.
Anadolu Ajansının 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gecesi ve sonrasında çekilen fotoğraflarından oluşan "15 Temmuz Milli İrade ve Demokrasi Sergisi" de panelde yer aldı.
- "Örgütün yurt dışı etki alanını önlemek üzere önemli adımlar atılmıştır"
Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de panel öncesi yaptığı konuşmada, Almanya ve Avrupa kamuoyunda FETÖ konusunun ciddiyetle ele alınmadığını ifade etti.
Almanya'dan, 15 Temmuz darbe girişimi konusunda beklentisini dile getiren Şen, FETÖ'nün yeni nesil bir terör örgütü olduğunu vurguladı.
FETÖ yapılarının yurt dışında imha edilmesinin önemine dikkati çeken Şen, "Muhataplarımıza vurguladığımız konuların başında FETÖ'nün onlar için de güvenlik sorunu olabileceğidir. Örgütün yurt dışı etki alanını önlemek üzere önemli adımlar atılmıştır." diye konuştu.
Şen, bazı ülkelerin FETÖ'yü terör örgütü olarak listelerine almaya başladığına işaret ederek, "Almanya'da ise ne yazık ki bunun yapılmadığını görüyoruz. Almanya, FETÖ'nün önde gelen isimlerini barındıran ülke konumuna gelmiştir. FETÖ, Almanya ve Avrupa'yı güvenli liman olarak görmektedir." dedi.
FETÖ'yü uluslararası görüşmelerde sürekli gündeme getirdiklerini kaydeden Şen, "Dostlarımızın FETÖ ile mücadelede bize eşlik etmesini istiyoruz. Bugüne kadar iade taleplerimiz sonuç vermedi. Bu ikili ilişkilerimizi olumsuz etkilediği gibi örgüt Almanya için de tehlike arz etmektedir. Örgütün gizli kripto yapıları Almanya ve Avrupa için de tehdit içermektedir. Almanya ve Avrupa'dan terörle mücadelede destek bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
İnsanlık tarihinin en uzun süren masum katliamı olan Saraybosna kuşatmasının uzamasından faydalanan Sırp çeteleri tarafından katledilen Srebrenitsa Müslümanlarından 30 kişinin daha cesedi bulunarak törenle defnedildi.
Bosna Savaşı sırasında 8 binden fazla Boşnak sivilin Sırp askerler tarafından katledildiği Srebrenitsa Soykırımı, üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen yakın tarihin kanayan yarası olarak hiç unutulmuyor. 11 Temmuz 1995'te 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic emrindeki Sırp askerler tarafından hunharca öldürüldüğü Srebrenitza Katliamı, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi tarihe geçti. Aradan çeyrek asır geçmesine rağmen hala 1000 den fazla kurbanının kayıp olduğu bu büyük trajedi sadece Bosna Hersek'in değil tüm insanlığın adalet arayışının da sembolü haline geldi. Srebzenitza da gerçekleşen katliam uluslararası hukuk tarafından soykırım olarak kabul edildi.
TRT Televizyonu tarafından Srebrenitsa şehitliğinden bütün dünyaya canlı olarak verilen özel programda konuşan Almanya IKG Enstitüsü Başkan Dr. Latif Çelik Dr. Latif Çelik, “Hukuk önünde elbette Dr. Latif Çelik Sırplar suçludur. Slobadan Miloseviç, Radovan Karadziç ve Radko Mladiç uluslararası hukuk önünde cezalarını aldılar. Ancak bu suçlar işlenirken uluslarası toplumun sessizliği ahlaksızlığın geldiği boyutun farkedilmesi açısından çok önemlidir. Bosna-Hersek’in birliği üzerindne yapılan pazarlıklar sona erene kadar açlık ve imkansızlığa mahkum edilen Boşnaklara her türlü ambargo uygulanırken Sırp güçleri Belgrad yönetiminden tam destek aldılar. Boşnaklara 1995’de Avrupa’nın en güçlü dördüncü askeri gücüme karşı kendilerini savundular. Saraybosna kuşatma altında iken Srebrenitsa’da binlerce Müslüman toplu mezarlara gömüldü. Bu suça ortak olan BM’nin Hollandalı askerleri hür dünyanın vijdanlarında suçun bir numaralı ortağıdır. Bu konuda kendi suçlarını kendi mahkemelerinin vijdanlı hakimleri gür sesle dile getirirken ‘Sırpların Boşnakları öldüreceği biliniyordu. Askerlerimiz sessiz kalmamalıydı’ şeklinde karar açıklamışlardır. Burada hür dünya ve sözde insanlığın temsilcisi BM’de ağır bir suç işlemiştir” ‚eklinde konuştu.
Deneyimli TRT proğramcısı İsmail Halis ve Süleyman Gündüz ile programa katılan IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, ”Uluslararası hukuk önünde Boşnaklara yapılan soykırım hiç bir zaman unutulmamalı ve yeni suçların işlenmemesi için bu konudaki en küçük bilgilerin sonuna kadar gidilerek en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekmektedir. Özellikle Balkanlarda saldırgan Sırp yayılmacılığının olası yeni trajidelere yol açabilecek politikaları dizginlenmeden bu ülkenin AB’ye alınması da Avrupa’nın ahlaki erozyonu olarak anlaşılacaktır” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
TRT’nin Srebrenitsa şehitliğinden yaptığı program çeşitli dillerde uluslararası camiada geniş bir izleyici kitlesine ulaştırıldı.
Auf einer freien Grundstücksfläche am Heuchelhof entsteht in Zusammenarbeit von Bau-, Finanz und Sozialreferat eine neue Kindertagesstätte mit zwei Kindergarten- und zwei Kinderkrippengruppen. Die Kita ist für insgesamt 74 Kinder geplant, die nach Fertigstellung auf insgesamt 820 Quadratmetern toben, spielen und lernen können. Nun wurde hier Richtfest gefeiert.
Die Kita wird in Holzbauweise errichtet. „Durch die vorgefertigten Holz-Module können die Bauzeiten vor Ort verkürzt werden. Das erfordert zwar eine exaktere Planung im Vorfeld, aber auf der Baustelle sind dann nur noch wenige Anpassungen nötig“, erläutert Baureferent Benjamin Schneider die Vorgehensweise. Derzeit wird mit Hochdruck am Innenausbau gearbeitet. Parallel dazu wird im Außenbereich der Kanalanschluss her- sowie Dach und Fassade fertiggestellt, um die Kita im Herbst zur Eingewöhnung der Kinder teilweise in Betrieb nehmen zu können.
Der Neubau entsteht auf einem derzeit nicht genutzten Grundstück der Stadtbau Würzburg. Der Baumbestand wird dabei weitestgehend erhalten. Für den Sommer sorgen Verschattungsanlagen für Wärmeschutz, während das Niederschlagswasser nicht in den Kanal eingeleitet wird, sondern versickert und damit zur Bewässerung des Baumbestandes genutzt wird. Das Flachdach wird außerdem begrünt und mit einer Photovoltaikanlage versehen.
„Ich freue mich, dass wir nach Inbetriebnahme der Kita weitere 74 Plätze im Kindergarten- wie auch -krippenbereich haben“, sagt Sozialreferentin Dr. Hülya Düber. Gerade in einer modernen Arbeitswelt sei es wichtig, Familien bei der Kinderbetreuung zu unterstützen und Eltern zu ermöglichen, ihrem Beruf nachzugehen, so Düber. Hier ist ein stetiger Ausbau der Kinderbetreuungsplätze wichtig. Den Betrieb der Kita werden die Johanniter mit ihrer Kinder- und Jugendbetreuung übernehmen.
„Ohne das Engagement aller könnten wir den stetigen Kindergartenausbau nur schwer stemmen“, dankt Oberbürgermeister Christian Schuchardt allen Beteiligten. „Hier wächst eine kinder- und familienfreundliche Infrastruktur, mit der wir auf lange Zeit unverzichtbare Betreuungsplätze für die Stadt sichern.“
Gemeinsam mit Stadtkämmerer Robert Scheller, der die Finanzierung der fünf Millionen teuren Kita sicherstellt, besichtigten OB und Referenten zusammen mit Stephan Pies von den Johannitern das Gebäude.
Die Stadt Würzburg beteiligt sich an „3 billion trees“. Die ambitionierte Baumpflanzaktion ist Bestandteil der Biodiversitätsstrategie, die die Europäische Kommission im Rahmen des Green Deal aufgestellt hat.
„Jede und jeder kann mitmachen“, wirbt Oberbürgermeister Christian Schuchardt gezielt für die Teilnahme. Ob im Wald, in der Stadt, an der Straße oder im eigenen Garten, jeder Baum zählt. Dabei muss jeder neu gepflanzte Baum am richtigen Standort und für den richtigen Zweck gepflanzt und dort gepflegt werden. In der Praxis bedeutet dies die richtige Mischung von Baumarten nicht nur in Wäldern, sondern auch in der Landwirtschaft und in städtischen Gebieten. „Für die Stadt Würzburg übernimmt die Auswahl der Bäume, die Pflanzung und die Pflege das städtische Gartenamt“, fügt Bürgermeister Martin Heilig hinzu. „Bäume in den Innenstädten spenden Schatten und kühlen bei Hitze, reinigen die Luft und tragen so zur Lebensqualität bei. Aufforstung trägt zur Biodiversität und Bodenfruchtbarkeit bei, speichert CO2 und erhöht den Grundwasserspiegel.“
Die Internetseite mapmytree, auf der die „3 billion trees“ eingetragen werden können, zählt bereits über elf Millionen neu gepflanzte Bäume in der EU. Jeder Grundstückseigentümer, der einen Baum für „3 billion trees“ pflanzt, kann seinen Baum hier registrieren.
Oberbürgermeister Christian Schuchardt (re.) und Bürgermeister Martin Heilig mit einem der Bäume, die eigens für die Aktion „3 billion trees“ gepflanzt wurden. Foto: Claudia Lother
Laut der ersten globalen Waldzählung von 2015 standen zum damaligen Zeitpunkt etwa 3,04 Billionen Bäume auf der Erde, 90 Milliarden Bäume in Deutschland. Der Würzburger Geostadtplan zählt, dem Baumkataster entsprechend, 41.683 Bäume auf – ohne die Waldbäume im Würzburger Stadtforst. Seit 2019, seitdem „3 billion trees“ ins Leben gerufen wurde, haben Gartenamt und Forstverwaltung jährlich bis zu 15.000 Jungbäume auf Würzburger Stadtgebiet und im Kern der Stadt 1.365 Bäume gepflanzt. Bei „3 billion trees“ werden diese noch nicht mitgezählt. In den nächsten Jahren plant die Stadt Würzburg eine Aufforstung von mindestens 1 Hektar Wald jährlich.
Balkan News’te yer alan habere göre; Verilere göre sadece bu yılın ilk altı ayında 85 bin vatandaş daha ülkeyi terk etti. Dil kurslarında en çok rağbet gören dilin Almanca olduğu ülkeden ayrılanların büyük bir kısmı çalışmak üzere Almanya ve Avusturya’ya gidiyor.
Pandemi nedeniyle birçok ülkenin sınırlarını kapama ve giriş şartlarını zorlaştırma kararları alması, Bosna Hersek’ten başka ülkere göç trendini yavaşlatmadı. Bosna Hersek İstatistik Ajansı’nın verilerine göre son altı yıl içerisinde ülkeyi terk edenlerin sayısı yarım milyonu aşarken bunların %46’lık kısmını 35 yaşından genç vatandaşlar oluşturuyor.
Genç ve eğitimli nüfusun geleceklerini başka ülkelerde araması, doğum oranlarının düşük olduğu ülkede demografik krizi daha da derinleştiriyor.
İstatistiklere göre 2019/2020 eğitim yılında Bosna Hersek’teki 1785 eğitim kurumuna 273.795 öğrenci kayıt yaptı. Bu, bir önceki yıla göre öğrenci sayısının 6.223 azaldığını ve kayıt yaptıran öğrenci sayısınında %2,2 düşüş kaydedildiğini ortaya koyuyor.
Das städtische Aktivbüro, das als Selbsthilfe-Kontaktstelle das ehrenamtliche Engagement der rund 250 Selbsthilfegruppen und -initiativen begleitet und unterstützt, lud die Engagierten der Selbsthilfe zu einem Abend ins Theater – als Dank und Anerkennung für ihr Engagement.
Um auch Menschen zu beteiligen, für die der Besuch im Theater nicht möglich war, organisierte das Aktivbüro das Gesamttreffen bereits zum zweiten Mal als hybride Veranstaltung. Das hybride Format ist ein Ergebnis des dreijährigen Projektes „Digitalisierung in der Selbsthilfe“, gefördert durch die Arbeitsgemeinschaft der gesetzlichen Krankenkassen und ihrer Verbände. Vor Ort trainierte die Improshow des Theaters „Der Kaktus“ die Lachmuskeln der Gäste und bereicherte den Abend mit unterhaltsamen Szenen. Die online zugeschalteten Gäste konnten ebenfalls die Chance nutzen, das Improtheater mit ihren Wortbeiträgen zu gestalten. Ein „flying buffet“ rundete den Abend mit rund 80 Gästen und Vertreterinnen und Vertretern des Würzburger Stadtrats ab.
Informationen zu den Würzburger Selbsthilfegruppen gibt es unter www.wuerzburg.de/selbsthilfe. Das Aktivbüro bietet eine telefonische oder persönliche Beratung für Bürgerinnen und Bürger, die sich einer Selbsthilfegruppe anschließen oder eine Gruppe neu aufbauen möchten: Kontaktmöglichkeit Mo, Di, Do 9 bis 12 Uhr und Di 14 bis 16 Uhr, Telefon 0931/37-37 06 oder Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!
<BU> Die Leiterinnen des Aktivbüros, Kristin Funk (li.) und Sabine Klingert-Ullherr (re.) eröffneten mit Sozialreferentin Dr. Hülya Düber das Gesamttreffen der Würzburger Selbsthilfe. Foto: Daniela Meilhammer