Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
ANKARA (AA) - James Webb Uzay Teleskobu, Dünya'ya yaklaşık 6 bin 500 ışık yılı uzaklıktaki "Yaratılış Sütunlarının" yeni ve daha detaylı kızılötesi görüntüsünü yakaladı.
CNN'nin haberine göre, ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) Webb Uzay Teleskobu, geçen hafta, Kartal Bulutsusu'nda bulunan ve yıldızlar arası gaz ve tozdan oluşan sütunların detaylı kızılötesi fotoğrafını çekti.
Webb'in orta kızılötesi aygıtınca (MIRI) yakalanan görüntüde, 5 ışık yılı boyunca uzanan "Yaratılış Sütunlarının", gri, kadifemsi toz bulutları şeklinde, kaçıyormuşçasına uzaya yayılan hayalet benzeri figürleri andırdığı belirtildi.
Görüntünün arka planındaki yoğun toz bölgelerinin gri renkte göründüğü, ufuk ışıklarına benzeyen kızıl renkteki bölgenin ise daha soğuk ve daha dağınık tozun bulunduğu bölgeleri gösterdiği kaydedildi.
Sütunların içinde binlerce yıldız oluşmasına ve genellikle parlamalarına rağmen, yıldız ışıklarının tespit edilemediği ancak fotoğrafta, tozdan oluşan kabuklarını henüz atmamış genç yıldızların yakut rengindeki ışıklarının MIRI vasıtasıyla yakalandığı belirtildi.
Görüntüdeki mavi yıldızların ise gaz ve toz katmanlarını uzaya saçmış olan daha eski yıldızlar olduğu vurgulandı.
Pek çok yıldızın oluştuğu "Yaratılış Sütunlarına" ait yeni kızılötesi fotoğrafların, araştırmacıların milyonlarca yıl süren yıldız oluşum sürecini daha iyi anlamalarına olanak tanıyacağı açıklandı.
"Yaratılış Sütunlarının" Ekim 2022'de Webb tarafından 1995 ve 2014'te Hubble Uzay Teleskobu tarafından da fotoğrafları çekilmişti.
Spitzer Uzay Teleskobu da sütunların farklı ışık dalga boylarındaki görüntülerini yakalamıştı.
BERLİN (AA) - Almanya'da yatırımcı güveni, faiz oranlarının artmaya devam edeceğine yönelik beklentilerin artmasıyla temmuzda Aralık 2022'den bu yana en düşük seviyesine geriledi.
Merkezi Almanya'nın Mannheim kentinde bulunan Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ZEW), kurumsal yatırımcı ve analistlerin gelecek 6 aya ilişkin beklentilerini ölçen ZEW Ekonomik Güven Endeksi'nin temmuz ayı sonuçlarını açıkladı.
Buna göre, endeks, temmuzda önceki aya kıyasla 6,2 puan düştü. Haziranda 8,5 puan olan endeks, bu ay eksi 14,7 puan seviyesine indi. Piyasa beklentisi, endeksin nisanda eksi 10,5 puana gerilemesi yönündeydi. Böylece endeks, Aralık 2022'den bu yana en düşük değerine ulaştı.
Almanya'da Mevcut Durum Endeksi ise temmuzda önceki aya kıyasla 3 puan azalarak eksi 59,5 puana geriledi.
ZEW Başkanı Prof. Dr. Achim Wambach, konuya ilişkin değerlendirmesinde, finans piyasası uzmanlarının ekonomik durumun yıl sonunda daha da kötüleşmesini beklediğini aktararak, "Bunun en önemli nedenlerinden biri, Avro Bölgesi ve ABD'de kısa vadeli faiz oranlarının yükselmeye devam edeceği beklentisi." ifadesini kullandı.
Wambach, uzmanların Çin gibi Almanya'nın önemli ihracat pazarlarını "zayıf" olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Ekonomik faaliyetlerde beklenen durgunluğun özellikle sanayi sektörlerini etkilemesi muhtemel. İhracata yönelik sektörlerin kazanç beklentileri bir kez daha önemli ölçüde düşebilir." değerlendirmesinde bulundu.
- Ekonomi resesyonda
Alman ekonomisi, alışılmışın dışındaki yüksek enflasyon ve artan faiz oranlarının tüketici harcamalarını baskılamasının etkisiyle bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,3 daralarak teknik olarak resesyona girmişti.
Ekonomi, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,5 daralmıştı.
Ülke ekonomisi, Kovid-19 salgını sürecinde ortaya çıkan dar boğazlar hafiflese de faizlerin yükselmesi, ekonomiye güvenin azalması ve yüksek enflasyon nedeniyle iç talepte yaşanan durgunluktan olumsuz etkileniyor.
Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,4 büyüme bekliyor.
- Avro Bölgesi
Öte yandan, finansal piyasa uzmanlarının Avro Bölgesi'nin ekonomik gelişimi hakkındaki değerlendirmeleri de temmuzda olumsuzlaştı.
Söz konusu gösterge, temmuzda bir önceki aya göre 2,2 puan azalarak eksi 12,2 puana geriledi.
SREBRENİTSA (AA) - Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da 1995'te işlenen soykırımda katledilen 30 kurbanın cenazesi, Potoçari Anıt Mezarlığı'na defnedildi.
Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve Sırp güçler tarafından en az 8 bin 372 Boşnak sivilin acımasızca katledildiği soykırımda kimlik tespiti yapılan 30 kurban için Potoçari Anıt Mezarlığı'nda tören düzenlendi.
Törene, Bosna Hersek devlet yetkililerinin yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, ülkedeki diplomatik misyon şefleri ve kurbanların yakınları katıldı.
Bosna Hersek İslam Birliği (Diyanet İşleri) Başkanı Husein Kavazovic kurbanların cenaze namazını kıldırdı.
Şehitler için yapılan duanın ardından tek tek isimleri okunan 30 soykırım kurbanın cenazeleri, daha önce hazırlanan mezarlarına taşınarak yakınları tarafından toprağa verildi.
Soykırım kurbanlarının defnedilmesi sırasında duygusal anlar yaşandı, hem aileler hem de defin işlemine katılanlar gözyaşlarını tutamadı.
Bu yıl toprağa verilen 30 soykırım kurbanından en genci öldürüldüğünde 15 yaşında olan Elvir Salcinovic, en yaşlı kurban ise 65 yaşındayken öldürülen Nezir Muminovic.
Soykırımın 28'inci yılında toprağa verilen kurbanlar ve doğum tarihleri şöyle:
Dzemail Alic (1962), Mevlid Aljic (1957), Halil Avdic (1975), Esad Dzanic (1968), Semir Dozic (1977), Mujo Esmic (1940), Sakib Garaljevic (1971), Mehmed Gerovic (1945), Ahmedin Halilovic (1976), Senid Hodzic (1975), Sabid Ibrahimovic (1974), Hasib Ibrahimovic (1946), Saban Ibric (1935), Redo Jahic (1935), Esed Klempic (1979), Zuhdjia Lemes (1949), Idriz Mehinovic (1950), Mustafa Mekanic (1979), Vejsil Mujanovic (1943), Hasib Mujanovic (1965), Himzo Mujic (1959), Nezir Muminovic (1930), Bekir Music (1972), Ekber Ridic (1972), Elvir Salcinovic (1980), Sabahudin Selimovic (1964), Nisad Selimovic (1976), Hasan Smajlovic (1959), Rifet Tabakovic (1966), Husein Zukic (1932).
- Baba ve oğul birlikte gömüldü
Bu yıl gömülen kurbanlar arasında dört reşit olmayan kişi var. Katledildiğinde 15 yaşında olan Elvir Salcinovic'in yanı sıra öldürüldüklerinde 16 yaşında olan Mustafa Mekanic, Esed Klempic ile 17 yaşında olan Semir Dozic de toprağa verildi.
Srebrenitsa'da katledilen baba-oğul Vejsil ve Hasib Mujanovic de yan yana gömüldü.
- Soykırımda 28 yılda defnedilenlerin sayısı 6 bin 751'e yükseldi
Srebrenitsa'nın 11 Temmuz 1995'te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin hemen ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplara teslim edildi.
Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrol ettiği bölgeye gitmesine izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda öldürdü ve katledilenler toplu mezarlara gömüldü.
Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.
Bu arada, Potoçari Anıt Mezarlığı'na defnedilen soykırım kurbanı sayısı 6 bin 751'e yükseldi.
İSTANBUL (AA) - Bosna Hersek'te 11 Temmuz 1995'te gerçekleşen Srebrenitsa soykırımının 28. yılına özel, TRT tarafından hazırlanan içerikler izleyicilerle buluşacak.
Yaklaşık 10 bine yakın Boşnak sivilin Sırp askerler tarafından katledildiği Srebrenitsa soykırımı, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendiriliyor.
TRT'den yapılan açıklamaya göre, TRT'nin uluslararası dijital platformu "tabii"nin orijinal yapımı "Dayton"un ilk bölümü TRT 1'de yayınlanacak.
Sırp kuşatmasının ardından tarafların ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton şehrinde bir araya gelmesini ve süreçte yaşananları konu alan "Dayton" dizisinin ilk bölümü bu akşam saat 20.00'de ilk bölümüyle TRT 1'de ekranlara gelecek.
Dizinin diğer bölümleri ise "tabii" uygulaması veya "www.tabii.com" adresinden izlenebilecek.
- Yapımlarla Srebrenitsa soykırımına ışık tutulacak
Srebrenitsa soykırımına ışık tutan, Altın Ayı ödüllü yönetmen Jasmila Zbanic'in yönettiği, TRT ortak yapımı "Quo Vadis, Aida?" televizyonda ilk kez yarın 21.30'da TRT 2'de seyircilerin beğenisine sunulacak.
Dünya prömiyerini 2020'nin eylül ayında dünyanın en önemli film festivali Venedik Film Festivali'nde yapan film, Venedik ve Toronto'nun ardından birçok önemli film festivalinde ödüller kazandı.
Srebrenitsa'dan sürülen anne ve kadınlar zorlu da olsa katledilen ailelerinin mezarlarına yakın olmak için Srebrenitsa'ya geri dönmeye başladılar. Srebrenitsa Anneleri'nin yakınlarını bulma gayretlerini ele alan "Srebrenitsa Anneleri Kayıplarını Arıyor" belgeseli yarın 21.00'de TRT Belgesel'de yayınlanacak.
Srebrenitsa soykırımını anlatan "Dinmeyen Acı Srebrenitsa" belgeseli de yarın saat 11.30'da, Srebrenitsa soykırımı anma törenlerinin canlı olarak ekrana getirileceği "Almanak Srebrenitsa Özel 202" saat 12.00'de ve "Balkan Saati Srebrenitsa" saat 16.25'te TRT Türk'te izleyiciyle buluşacak.
TRT Radyo 1'de dinleyiciyle buluşan Gündem ve Gün Ötesi programlarında ise yarın özel konuklarla Srebrenitsa soykırımı işlenecek.
TRT TSR ve TRT Memleketim FM'de de gün boyunca soykırıma özel yayınlar yapılacak.
BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye’nin kendileri için önemli bir ortak olduğunu söyledi.
Scholz, Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, son Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin nasıl daha fazla geliştirilebileceğine ilişkin kararlar alındığını belirtti.
AB Komisyonundan ilişkilerin ilerletilebilmesi için öneriler ve raporlar sunmasını talep ettiklerini aktaran Scholz, "Ben, burada Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile de konuşacağım. Türkiye, bizim için önemli bir ortaktır. Bu, gelecekteki ilişkilerde de ifade edilecektir." dedi.
Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buradaki görüşmesinde, ilişkilerin nasıl daha da geliştirilebileceği konusunun ele alınacağını belirterek AB Konseyinin Türkiye ile işbirliğinin yeniden başlatılması konusunda ilgili kararların alınması için çaba sarf ettiğini kaydetti.
Ukrayna'ya destek konusunda Almanya’nın 700 milyon avroluk yeni bir destek paketi açıkladığını vurgulayan Scholz, Ukrayna'ya dayanışma gösterilmesinin devam etmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Scholz, NATO’nun savunma ittifakı olarak yeniden konumlandırılması için gerekli tüm kararları almasının önemli olduğuna işaret ederek “Çünkü topraklarımıza ve tehdide karşı tedbir almamız lazım." dedi.
Başbakan Scholz, Almanya’nın gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 2'sini savunmaya ayıracağını kaydetti.
VİLNİUS (AA) - NATO ülkelerinin liderleri Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen NATO Zirvesinde bir araya geldi.
NATO'nun devlet ve hükümet başkanları düzeyindeki Kuzey Atlantik Konseyi Toplantısı'nda Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil ediyor.
Finlandiya, bir NATO Zirvesine ilk kez tam üye olarak katılıyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, toplantının açılışında yaptığı konuşmada Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto'yu ilk zirve toplantısına katılmasından dolayı tebrik etti.
Liderler, Stoltenberg'in bu sözleri üzerine Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinisto'yu alkışladı.
Stoltenberg, Finlandiya'nın ardından dünkü anlaşmayla İsveç'i de yakında NATO'nun tam üyesi olarak göreceklerini belirtti. Liderler, Genel Sekreter'in bu sözlerini de alkışlarla karşıladı.
NATO ülkelerinin liderlerinin bugün önemli kararlara imza atacaklarını aktaran Stoltenberg, Ukrayna'ya desteğin artırılacağını, bunun Ukrayna'yı ittifaka daha yakın hale getireceğini, NATO'nun yeni savunma planlarının onaylanacağını ve daha iddialı savunma yatırımı üzerinde uzlaşılacağını bildirdi.
BERLİN (AA) - Almanya'da, aile içi şiddet vaka sayısının geçen yıl 157 bin 550 olduğu ve bunun da ülkede şiddetin yüksek seviyede devam ettiği anlamına geldiği bildirildi.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Aile Bakanı Lisa Paus ve Federal Kriminal Dairesi Başkanı Holger Münch, Berlin’de düzenlenen basın toplantısında, Federal Kriminal Dairesi (BKA) tarafından hazırlanan 2022 aile içi şiddet raporunu tanıttı.
Raporda, 2020’de 146 bin 655 ve 2021’de 144 bin 44 olan aile içi şiddet vaka sayısı, 2022'de 157 bin 550 olarak kayıtlara geçti. Bu rakamın, geçen yıla oranla yüzde 9,4 artış anlamına geldiği ifade edildi.
Aile içi şiddetten mağdur olanların sayısının ise 240 bin 547 olduğu ve geçen yıla oranla yüzde 8,5 artış gösterdiği belirtildi.
Şiddet görenlerin yüzde 80'inin kadın olduğu belirtildi.
Raporda, Almanya’da 2022’de aile içi şiddet sonucunda 133’ü kadın olmak üzere 152 kişinin eşleri tarafından öldürüldüğü vurgulandı.
İçişleri Bakanı Nancy Faeser, raporun herkesi sarsması gerektiğini belirterek, aile içi şiddetin, Almanya'da günlük yaşamın bir parçası haline geldiğini söyledi.
Faeser, "Aile içi şiddetten etkilenenleri kimse yalnız bırakmamalı. Aile içi şiddet özel bir mesele değil, tüm toplumsal gruplarda ciddi bir sorundur. Yakın çevredeki şiddet birçok kadını etkilediği gibi çocukları veya bakıma muhtaç olanları da etkiliyor. Şiddet sadece dayak veya tacizle başlamıyor, aynı zamanda takip ve psikolojik terörle de ilgili. Etkilenenleri güçlendirmek ve eylemlerini bildirmeleri için onları cesaretlendirme istiyoruz. Ancak bu şekilde daha fazla fail cezai olarak sorumlu tutulabilir." dedi.
Aile Bakanı Paus, aile içi şiddetin toplumun her kesiminde ortaya çıktığını belirterek, "Almanya'da neredeyse her iki dakikada bir kişi, aile içi şiddet kurbanı oluyor. Her saat 14'ten fazla kadın, partner şiddetinin kurbanı oluyor. Neredeyse her gün bir partner ya da eski partner, bir kadını öldürme teşebbüsünde bulunuyor. Önemli ölçüde artan rakamlar üzücü gerçeği gösteriyor. Kadına yönelik şiddet, toplumu bir bütün olarak etkileyen günlük bir sorun." diye konuştu.
Paus, raporda açıklanan sayıların ilgili mercilere bildirilen ve tespit edilen rakamlar olduğunu ifade ederek, karanlıkta kalan şiddet olaylarının sayısının çok daha fazla olabileceğini kaydetti.
Federal Kriminal Dairesi Başkanı Holger Münch ise aile içi şiddet mağduru sayısının yüksek olduğuna dikkati çekerek, "Almanya'da her gün 650'den fazla kişi bu tür eylemlerin kurbanı oldu. Bu nedenle, bu alanda hedefe yönelik yardım sunmak ve polis önlemlerini dikkatli bir şekilde planlamak çok önemli. Bu hedefe ancak iyi verilerle ulaşılabilir. Veri için de vakaların bildirilmesi önemli." ifadelerini kullandı.
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "NATO'da müttefikimiz olmak isteyen İsveç'in, provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması ve terörle mücadelede net bir tavır takınmaması halinde, NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması ne yazık ki mümkün görünmemektedir." dedi.
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, NATO Liderler Zirvesi kapsamında Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen Türkiye'nin Transatlantik Güvenliğine Katkıları ve NATO'nun Dönüşümü Paneli'ne, video mesaj gönderdi.
İçinde bulunulan çağın, küresel güvenlik ve refah, ekonomik krizler, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi çeşitli unsurlar tarafından tehdit edildiğini dile getiren Altun, geçen birkaç yıl içinde yaşanan pandemi, siyasi uyuşmazlıklar, askeri çözüm arayışları ve Türkiye özelinde yaşanan deprem felaketi dikkate alındığında, enerjilerinin büyük bir kısmını bu meselelere yönlendirmek durumunda kaldıklarını söyledi.
Fahrettin Altun, Türkiye'nin asrın felaketinin üstesinden daha önce görülmemiş bir devlet-millet dayanışmasıyla gelmeye gayret ettiğini belirtti.
Deprem sürecinde yaptıkları uluslararası yardım çağrısının çok geniş karşılık bulduğunu anımsatan Altun, "Dünyanın dört bir yanında bulunan 100'den fazla ülke yardım teklifinde bulunmuş, 70'ten fazla ülkeden gelen 10 bini aşkın personel, deprem bölgesinde yürütülen arama-kurtarma faaliyetlerine destek vermiştir. Bu doğrultuda bizden desteklerini esirgemeyen tüm dost ülkelere huzurlarınızda bir kere daha teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu.
Altun, küresel güvenliğin, birçok unsur tarafından tehdit altında olduğunu, başlangıçta bölgesel olarak baş gösteren sorunların, zamanla etki alanını genişleterek küresel sorun haline gelme potansiyeli taşıdığını dile getirdi.
- "Önerimiz, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem verilmesidir"
Bu bağlamda ister yerel olsun ister bölgesel, küresel bir etki alanı oluşturmaya matuf her türlü sorunun küresel çözüm arayışlarını gerekli kıldığını vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Küresel sorunlara karşı alınan geç kalınmış, iyi düşünülmemiş, iyi analiz edilmemiş ya da sadece yerel ölçekte kalan tedbirler, bu sorunların kısa süre içerisinde küresel güvenliği tehdit eder hale gelmesine yol açabilmektedir. Bu sebeple, çözüm olarak bizim ortaya koyduğumuz öneri, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem verilmesidir. Belirli bir bölgede meydana gelen kriz zamanlarında devletler, çıkar çatışmalarını ve çekişmelerini bir süreliğine de olsa bir kenara bırakma ve sorunun insani boyutunu öne çıkarma eğiliminde olabilmeliler. Bu tür sınama zamanlarında gösterilen dayanışma, devletler ve halklar nezdinde göz ardı edilemez, ortak bir insanlık bilinci geliştirmekte ve uzun vadede barış ve güvenliğin korunmasında motivasyon işlevi de görebilmektedir. Bu kapsamda uluslararası işbirliği konusunda etkin bir örnek olarak NATO'nun önemli işler yaptığını elbette biliyoruz ve işlevselliğinin daha da artırılması gerektiği ile alakalı çağrılarda bulunuyoruz."
Fahrettin Altun, günümüzde 31 üyeye sahip olan NATO'nun, kurulduğu günkü tarihsel şartlar değişmiş olsa bile bugün tüm müttefikler için büyük bir işbirliği ve dayanışma alanı oluşturduğuna dikkati çekti.
Kuruluş amaçlarından olan istikrar ile refah için NATO'nun bugünkü eylemlerinin uluslararası işbirliği ve dayanışma yönünde olması gerektiğini belirten Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
"NATO'nun, halihazırdaki küresel krizler, belirsizlikler ve aynı zamanda bunların gelecekte yaratabileceği sorunlarla baş edebilme ve çözüm üretebilme kabiliyetinin geliştirilmesi, ittifakın geleceğinin şekillendirilmesi bakımından da öncelikli meseleler arasındadır. 'NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik' başlıklı raporla, ittifakın stratejik ve siyasi yönünün güçlendirilmesi yönünde bir irade ortaya konulmuştur. 2030 vizyonunda, NATO'nun, güvenlik örgütü olarak sadece üye ülkelere değil, küresel güvenliğe katkı sağlayan bir örgüt olması yönündeki hazırlıkları net şekilde de görülmektedir. NATO, ülkemizin güvenliğinin temininde önemli bir rol oynamış ve Avrupa-Atlantik yapılarıyla işbirliği hedefimize muhtelif açılardan önemli katkılar sunmuştur. Türkiye de ittifaka üye olduğu 1952 yılından bu yana kapsamlı askeri yetenekleri, sahip olduğu tarihsel birikimi ve kültürel ilişkileriyle İttifakın küresel barış, huzur ve güvenlik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Tüm bunlar dikkate alındığında, NATO'da uluslararası işbirliği ve dayanışma yönünde daha fazla enstrümanla hareket etme kabiliyetine sahip bir dönüşüm beklentisi oluşmuştur. Türkiye de bu yönde bir dönüşümün gerçekleşmesi için NATO ile işbirliği halindedir."
- "İsveç'in provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması..."
İletişim Başkanı Altun, NATO'nun 2022 Stratejik Konsepti'nde de belirtildiği üzere, ittifakın temel görevlerinin yanı sıra en önemli meselelerinin başında terörle mücadelenin geldiğini, bu kapsamda Türkiye'nin de terörle mücadele konusunda ittifak üyelerinin desteğini görmek istediğini vurguladı.
Finlandiya ve İsveç'in üye olmak için başvuruları söz konusu olduğunda çekince ve beklentilerin bu devletlere ve diğer müttefiklere açıkça ifade edildiğini hatırlatan Altun, nihayetinde Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in geçen sene düzenlenen NATO Madrid Zirvesi'nde, üçlü bir muhtıra imzaladıklarını anımsattı.
Bu anlaşma uyarınca kurulan Daimi Ortak Mekanizma açısından özellikle terörizmle mücadelenin büyük önem taşıdığına dikkati çeken Altun, şu görüşleri paylaştı:
"Nitekim Finlandiya'nın, üçlü muhtıradaki taahhütlerini yerine getirmek için samimi adımlar attığını gördük ve NATO üyeliği yolunu açtık. İsveç henüz muhtıra şartlarını yerine getirmekte yeterince kararlı görünmemekte ve terörle arasına net bir mesafe koyamamaktadır. Bunun yanında ifade özgürlüğü kisvesi altında Kur'an-ı Kerim mushafını yakma provokasyonu ile artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığının ne yazık ki göz yumularak desteklenmesi, Türkiye açısından görmezden gelinebilecek bir durum değildir. Bu eylemler ve saldırılar, taahhütlerin yerine getirileceğine yönelik güvenimizi ciddi anlamda zedelemiştir. NATO'nun, demokratik değerleri önceleyen bir ittifak olduğunu ve herhangi bir kutsala yapılan bu tür nefret dolu eylemlerin demokrasi ya da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini bir kez daha açık ve net şekilde hatırlatmak isteriz. İsveçli yetkililerin, daha önce de benzerleri yaşanan bu tür menfur eylemlere yönelik müsamahakar tutumları, bizi İsveç'in üyeliği konusunda ciddi şekilde şüpheye düşürmektedir. NATO'da müttefikimiz olmak isteyen İsveç'in, provokasyonlar karşısında gerekli tedbirleri almaması ve terörle mücadelede net bir tavır takınmaması halinde, NATO üyeliğinin Türkiye tarafından onaylanması ne yazık ki mümkün görünmemektedir."
NATO Zirvesi'nin gerçekleştirileceği Vilnius'ta düzenlenen panelin faydalı olacağı düşüncesiyle hareket ettiklerini aktaran Altun, Türkiye'nin büyük önem verdiği NATO ittifakının geleceğine yönelik projeksiyonlarına katkı vereceğini düşündüğü panelin, hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.
ANKARA (AA) - Sırbistan'da düzenlenen Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası'nı milli sporcular 7 madalya ile tamamladı.
Türkiye Yüzme Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, başkent Belgrad'da düzenlenen Avrupa Gençler Şampiyonası'nda milli sporcular; 3 altın, 1 gümüş ve 3 bronz olmak üzere toplam 7 madalya kazanıp, takım halinde 4'üncü oldu.
Öte yandan, Slovenya'nın Radovljica kentinde düzenlenen 47. Uluslararası Yüzme Şampiyonası'nda ise milli sporcular; 9 altın, 13 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplam 31 madalya elde etti.
NEW YORK (AA) - ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlattığı görülen Leqembi isimli ilaca tam onay verdi.
FDA, ocak ayında ön onayı alınan, yetişkinlerde görülen Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik üretilen bir ilacı ilk kez tam onayladı.
FDA'da Nörobilim Ofisi yetkilisi Teresa Buracchi, FDA'nın onayıyla ilacın Alzheimer hastaları için "güvenli ve etkili" bir tedavi olduğunun doğrulandığını kaydetti.
Araştırmalara göre, 18 aylık tedavi ile hastalığın ilerlemesini yüzde 27 yavaşlattığı görülen ilacın, beyindeki amiloid-beta plaklarını hedef aldığı belirtiliyor.
İlaç, hafıza ve düşünmedeki zayıflamayı yavaşlatabileceğini ortaya koyan, türünün ilk örneği olarak gösteriliyor. Piyasadaki diğer ilaçlar hastalığın yalnızca semptomlarını hedef alıyordu.
Diğer yandan uzmanlar, ilacın hastalığı durdurmayacağı ve yalnızca ilk evredeki kişilerin daha bağımsız hareket edebilmelerini sağlayabileceği yorumunu yapıyor.
Alzheimer Derneği'ne göre, ABD'de 65 yaş ve üstü yaklaşık 6,7 milyon yetişkin Alzheimer hastalığına sahip.