Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) - Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Joachim Nagel, fiyat baskısını azaltmak için Avro Bölgesi'nde daha fazla faiz artışı yapılması gerektiğini savunarak, “Enflasyonla mücadelemiz bitmedi.“ dedi.

 

Nagel, Financial Times’a yaptığı açıklamada, yüksek enflasyon, ekonomi de büyüme ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) faiz artırımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ECB Yönetim Konseyi Üyesi de olan Nagel, yeni bir finansal krizle ilgili endişelere rağmen Avro Bölgesi'nde daha fazla faiz artışından yana olduğunu belirterek, "Enflasyonla mücadelemiz bitmedi“ ifadesini kullandı.

 

Ekonomide fiyat baskılarının güçlü ve geniş tabanlı olduğunun kesinlikle yanlış olmadığını belirten Nagel, faiz oranlarına atıfta bulunarak, "Daha alınacak çok yol var, ancak kısıtlayıcı alana yaklaşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

ECB’nin faiz oranları artırmayı durdurduktan sonra faiz indirimi çağrılarına direnmesi gerektiğini de savunan Nagel, ECB‘nin enflasyonla mücadelede "inatçı" olması gerektiğini ifade etti.

 

Nagel, Silicon Valley Bank'ın iflası ve Credit Suisse'i çevreleyen çalkantı sonrasında Avrupa bankalarının borç verme konusunda artık daha temkinli davranacağını belirterek, şu anda bir kredi krizi için çok erken olduğunu sözlerine ekledi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, 11 ayın sultanı Ramazan ayı dolayısıyla bir mesaj yayınladı.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Ramazan Ayı vesilesiyle yayınladığı mesajda; “Rabbimizden ülkemizde yaşanan elim deprem faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar ihsan etmesini niyaz ediyorum ve tüm İslam Aleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, bin aydan daha hayırlı olan bu kadri yüce ayın tüm insanlığın kardeşlik ve barışına, esenlik ve hidayetine vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

Ramazan ayında manevi duyguların yoğun olarak yaşandığını ifade eden Kuzey, mesajında şu ifadelere yer verdi:

İnşirah Ayı Ramazan

Yüreklerimiz bir yandan üç ayların başında yapmış olduğumuz (وَ بَلِّغْنَا رَمَضَان) “(Rabbimiz) [...] Bizi Ramazan’a ulaştır.” (Taberani, el Mu’cemu’l evsat, IV) duasının kabulünün esenlik ve huzurunu yaşarken, diğer yandan Şanlıurfa’daki sel felaketi ile elim deprem faciasında Türkiye ve Suriye’de hayatını kaybettiği için Ramazan-ı Şerif’e kavuşamayan on binlerce kardeşimizin tarifsiz acısıyla burkulmaktadır.     

Türkiye ile Suriye’yi ve dünyayı derinden sarsan felaketin yaşandığı günlerde vicdanlarımız enkazın altındaki kardeşlerimizle sızladı, nefeslerimiz yığınların altında daraldı, o gecenin ayazı bizim de içimizi titretti, yastığımız yorganımız adeta taş kesildi.

Bizim tesellimiz, takdirine sonsuz teslim olduğumuz, Rabbimizin buyruklarındadır. İnanırız ki “Elbette her zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah, 5-6). Hayat nasıl fani ise, bu hayat içinde yaşanan sevinçler de kalıcı değil elbet, acılar da geçici felaketler de geçici.

İmtihan sırayladır

Kadim tarihimizden bugüne değin, Allah Resulünün: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhârî, Edeb 18;) çağrısını şiar edinerek dünya coğrafyasında yaşanan hiçbir drama sessiz ve duyarsız kalamayan, “Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim.” (Safahat, M. Akif Ersoy) diyerek yakın komşu, uzak komşu ayırt etmeksizin; nerede bir muhtaç, nerede bir mazlum var ise oraya yardım eli uzatmak için yarışan hamiyetperver cemaatimiz, bu yıl özellikle kendi coğrafyasında yaşanan acıları dindirmek, yaraları sarmak, yıkılanları onarmak için seferber olacaktır. Dün iyi dileklerine talip olarak yardımına koştuğumuz nice toplulukların bugün acımıza ortak olduğunu görmek ise ayrı bir şükür sebebimizdir.

Ramazan ayı, dayanışma ayıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile beraber her yıl farklı bir değerimizi gündemimize taşıyan kurumumuz DİTİB, bu yıl ise “Ramazan-ı Şerif Ayı Dayanışma Ayı’dır” diyerek Ramazan temasını güncellemiş ve bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz konuya atıfta bulunmuştur. Rabbimiz Kerim Kur’an’ın’da Bakara Suresi 183. ayetinde: “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi takva sahibi olasınız diye sizin üzerinize de oruç yazıldı (farz kılındı).” buyurmuş, oruç ibadeti ve takva duygusu arasındaki bağlantının önemine dikkat çekmiş “...İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın...” (Maide, 2) buyurarak da iyilik ve takva hususunda dahi dayanışmanın ve yardımlaşmanın önemini vurgulamıştır. Zira bu ay, sadece nefsimize gem vurulan günler değil; yoksulların, düşkünlerin, yuvasızların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu yoğun bir seferberlik ayıdır.

Adı Kur’an-ı Kerim’de zikredilen yegâne ay Ramazan

O, açlığı ve susuzluğu ibadete dönüştüren, paylaşmanın iftar şenliğine, kardeşlik ve beraberliğin bayram coşkusuna dönüştüğü, halisane bağlılığın ve kulluğun nice müjdeleri deruhte ettiği, sahuruyla, teravih namazıyla, mukabeleleriyle, kadir gecesiyle birlikte her bir öğesi ayrı bir rahmet vesilesi ve sonsuz mutluluğun habercisi olan ibadetler manzumesi ve rıza-ı ilahiyi kazanma kuşağıdır.

Ramazan ayı merhamet ayıdır

Bu Ramazan infaklarımızla gönül köprüleri kurmaya, yeniden sıcak yuvalar inşa etmeye devam edeceğiz. Bu yıl acımız namelerimizde yankılanacak, dualarımızda yer alacak, gözümüzün gönlümüzden döktüğü ortak derdimiz olacaktır. İftar sofralarımız Kahramanmaraş’a, Gaziantep’e, Hatay’a, Diyarbakır’a, Malatya’ya, Adıyaman’a, Adana’ya, Osmaniye’ye, Şanlıurfa’ya, Kilis’e ve Suriye’ye kadar uzanan kardeşlik sofraları olacaktır. Beraber sevinecek, birlikte bayram edeceğiz inşaallah.

Bu vesileyle Rabbimizden ülkemizde yaşanan elim deprem faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar ihsan etmesini niyaz ediyorum ve tüm İslam Aleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, bin aydan daha hayırlı olan bu kadri yüce ayın tüm insanlığın kardeşlik ve barışına, esenlik ve hidayetine vesile olmasını temenni ediyorum.

Akademik Camianın sevilen ismi ve Türk Dunyası'nın sorunlarını yüreklerinde hisseden Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN Cumhurbaşkanlığı adaylığı Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasına sıkışan Türkiye siyasetinde önemli bir alternatif olarak ortaya çıktı.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde, başvuru yapan 11 adayın seçmenler tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterilebilmesine karar verdi.

Bağımsız adaylık için 100.000 imza topla süreci öncesi açıklamada bulunan Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti'nin geleceği açısından çok önemli olan 14 Mayıs seçimlerinin önemine dikkat çekerek bağımsız adaylığı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

 

YSK'nın açıkladığı kararla Prof. Dr Hilmi Özmen'ın adaylığı kabul edildi. 

Önemli başarılarıyla bilinen ve toplum tarafından sayılan sevilen cesur ve kararlı akademisyen Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN, Cumhurbaşkanlığı Bağımsız Adaylığı için yasal başvurusunu yapmıştı.

YSK'nın kararına göre, 11 aday seçmenler tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilebilecek. Bunun için adayların 100 bin imza toplaması gerekiyor. Seçmenler, adaylara imza verebilmek için 22-27 Mart tarihlerinde 08.00 - 20.00 saatleri arasında ilgili İlçe Seçim Kurulu'na gidebilecek.

 

 

 

Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN de karara göre 100 bin imzaya ulaşması gerekiyor. Bu konuda açıklama yapan Prof. Dr. Hilmi Özmen;

AZİZ TÜRK MİLLETİ

Bağımsız Cumhurbaşkanlığı Adaylığım için gerekli tüm evraklar tarafımdan Yüksek Seçim Kuruluna teslim edilmiştir.

Bundan sonraki süreçte 22 Mart 2023’ten (çarşamba) 27 Mart 2023’e (pazartesi) kadar yurt içinde her ilde ilçe seçim kurullarına, yurt dışında temsilciliklerde nüfus cüzdanı ile gidilerek imza verme süreci başlayacaktır.

Bağımsız adaylar için tüm Türkiye’de 100.000 imza gerekmektedir.

Bu yolculukta desteklerinizi bekler her aday için başarı dileklerimi sunarım.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN

Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı

 

PROF. DR. HİLMİ ÖZDEN KİMDİR?

Uluslarası bir bilim adamı olan 1959 doğumlu Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN, Konya ve Eskişehir’de İlk ve Orta öğrenimini tamamladı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra, iki yıl mecburi hizmet ve on altı ay askerlik görevlerini takiben Sağlık Ocaklarında, Köy Hizmetleri 14. Bölge Müdürlüğünde tabip olarak çalıştı.

1995 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalında Prof. Dr. Gürsel ORTUĞ ve Prof. Dr. Nedim ÜNAL danışmanlıklarında “Omurganın Torakal Bölümü’nde Medulla Spinalis Çaplarının Manyetik Rezonans Tekniği İle Ölçümü ve Değerlendirilmesi” isimli tezi tamamlayarak Anatomi doktoru unvanı aldı.

2005 yılında ESOGÜ tarafından Nottingham Üniversitesine gönderildi ve Dr. Lopa Leach’in yanında angiogenesis üzerine çalıştı. Yurt içinde sıçan ve farelerde transplantasyon, embriyonik kök hücre ve mikrocerrahi üzerine çalışmalar yapan ekiplerde görev aldı.

Anatomi profesörü ve tıp doktoru olan Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, ayrıca farklı alanlarda lisans ve doktora sahibidir.

Dr. Özden, 2002 yılında ESOGÜ Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalında Prof. Dr. Ömür Elçioğlu’nun öğrencisi olarak “Kutadgu Bilig’de Ahlâk Kavramı ve Tıp Etiğine Katkısı” isimli tezini tamamladı.

Son olarak Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirdi.

Türk kavimleri üzerine araştırmaları olan Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2013 yılında, Eskişehir Türk Dünyası Başkenti Ajansı Danışma Kurulunda ESOGÜ temsilcisi oldu. Şu anda ESTÜDAM (ESOGÜ Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi) müdürü olarak da görev yapmaktadır. Anatomi sahasında yurt içi ve yurt dışı çalışmaları bulunan Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı heyecan yarattı’in Türk dili, tarihi ve kültürü üzerine yayınlanmış çok sayıda kitapları ve makaleleri de vardır.

Anatomi, Tıp Tarihi ve Tıp Etiği üzerine yurt içi ve yurt dışı çalışmaları bulunan Prof. Dr. HİLMİ ÖZDEN ESOGÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesidir.

Evli ve iki çocuk babası olan Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, son olarak önümüzdeki 2023 seçimlerinde "Cumhurbaşkanlığı Bağımsız Adayı" olduğunu da ilan ederek, bu yönde yasal müracaatını yapmıştır.

 

 

 

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), “inatçı yüksek enflasyon” nedeniyle Alman ekonomisinde bir resesyon beklediğini duyurdu.

 

Bundesbank'ın ekonomiye yönelik mart ayı raporu yayımlandı.

Raporda, özellikle tüketici ile ilgili sektörlerin halen inatçı yüksek enflasyondan ve bunun sonucunda tüketimin kısıtlamasından muzdarip olduğu belirtilerek, Alman ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde daralacağına işaret edildi.

Almanya'da Ifo Beklentiler Endeksi ile GFK Tüketici Güven Endeksi‘nin bir miktar yükselse de düşük seviyede kaldığı aktarılan raporda, "Almanya'da ekonomik faaliyet cari çeyrekte muhtemelen yeniden düşecek. Ancak düşüşün 2022'nin son çeyreğine göre daha az olması muhtemel.” ifadelerine yer verildi.

 

Mart ayında, ülkede enflasyon oranının baz etkisi nedeniyle önemli ölçüde düşmesinin beklendiği belirtilen raporda, “Çekirdek enflasyon oranı ise olağanüstü ısrarcı olduğunu kanıtlıyor. Yılın ortasına kadar hafif şekilde artabilir." denildi.

Analistler ise daha yüksek çekirdek enflasyon oranını, şirketlerin tüketicilere daha yüksek enerji maliyetleri yansıttığının bir işareti olarak görüyorlar.

Bu arada, Almanya ekonomisi, 2022'nin son çeyreğinde, enerji krizi ve rekor enflasyonun etkisiyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçülmüştü.

Ekonomistler, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin resesyona girdiğini düşünürken, bu yılın ilk çeyreğinde GSYH'nin daha da düşmesini bekliyor.

 

Teknik resesyon, "üst üste iki çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor.

Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra Kovid-19 salgınının ilk yılı olan 2020'de 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

Bunların yanında, Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,2 büyüme bekliyor.

 

Öte yandan, Almanya’da ocakta yüzde 8,7 olan yıllık enflasyon, şubatta beklentiler dahilinde değişim göstermemişti.

 

BERLİN (AA) - Rus mahkemesi, Rusya'daki tüm Volkswagen varlıklarını dondurdu.

 

Rusya merkezli otomobil üreticisi GAZ, Volkswagen Group’un (VW) Ağustos 2022’de iş birliğini sona erdirmesinin ardından Alman üreticisi aleyhine dava açmıştı.

Rus günlük gazetesi Kommersant'ın haberine göre Gaz, iş birliğinin sona ermesi ile 15,6 milyar ruble (190 milyon avro) zarar etti. Davaya bakan Rus mahkemesi de 17 Mart'ta GAZ lehine karar vererek, Rusya'daki tüm Volkswagen varlıklarını dondurdu.

 

Volkswagen, Batılı ülkelerin Moskova’ya karşı yaptırımlarının ardından Rusya'daki faaliyetlerini askıya almıştı. GAZ daha önce Nizhny Novgorod fabrikasında VW için araçlar üretmişti.

Bu arada, Volkswagen, Moskova'nın güneyindeki yıllık 225 bin araç üretim kapasitesine sahip Kaluga'daki fabrikasını satmaya çalışıyordu. Fabrika’da üretim Mart 2022'de durdurulmuştu.

 

Volkswagen, geçen yıl, Rusya'da yaklaşık 42 bin otomobil ve 1.500 ticari araç sattı. Grubun satışları 2021 yılına göre yüzde 80 geriledi.

BERLİN (AA) - Alman Posta İdaresi'nin (Deutsche Post ) iştiraki DHL ile Suudi Arabistan'ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco'nun; petrokimya, gaz ve petrol sahaları için depolama ve lojistik hizmetlerine yönelik bir ortak girişim kurulması için anlaşma imzaladığı bildirildi.
 

Şirketlerden yapılan açıklamada, ortak girişimin 2025 yılına kadar faaliyete geçmesinin planlandığı belirtildi.

Açıklamada, ortak kurulacak şirketin, gerekli onayları aldıktan ilk başta Suudi Arabistan'a odaklanacağı ve daha sonra faaliyetlerini tüm bölgeye yaymayı hedeflediği kaydedildi.

 

BERLİN (AA) - Alman biyoteknoloji firması BioNTech ve ABD merkezli OncoC4'ün, kanser ilaç adayını birlikte geliştirmek ve ticarileştirmek için iş birliği yapacağı bildirildi.

 

BioNTech ve OncoC4’den yapılan ortak açıklamada, şirketlerin OncoC4’un antikor adayı ONC-392'yi birlikte geliştirecekleri ve faz 3 denemelerinin bu yıl başlamasının planlandığı belirtildi.

Açıklamaya göre, BioNTech, ABD merkezli OncoC4’ye 200 milyon dolar ön ödeme yapacak ve iş birliği döneminde şirkete çeşitli ödemeler ve kademeli telif ücretleri sağlayacak.

"Avro Bölgesi bankacılık sektörü güçlü sermayesi ve likidite pozisyonuyla dirençli“
 

BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, ECB’nin piyasalardaki durumu yakından izlediğini ve gerekirse Avro Bölgesi'nde fiyat ve finansal istikrarı korumak için gerekeni yapmaya hazır olduğunu bildirdi.

Lagarde, Avrupa Parlamentosu (AP) Ekonomik ve Mali İşler Komitesi'nde konuştu.

ECB'nin piyasadaki gelişmeleri yakından izlediğini anlatan Lagarde, "Avro Bölgesi bankacılık sektörü güçlü sermayesi ve likidite pozisyonuyla dirençli. ECB'nin politika araçları da gerektiğinde bölgenin finansal sistemine likidite desteği ve para politikasının sorunsuz işleyişini sağlayacak durumda.“ değerlendirmesinde bulundu.

 

Avro Bölgesi enflasyonunun uzun süre daha yüksek kalacağına işaret eden Lagarde, ECB’nin gelecekteki tüm faiz oranı kararlarını gelen verilere bağlı olarak alacağını yineledi.

Lagarde, “Artan belirsizlik seviyesi, faiz kararlarımızda veriye dayalı bir yaklaşımın önemini pekiştiriyor." dedi.

 

ECB Başkanı Christine Lagarde diğer güncel sorunlara rağmen ECB'nin iklim planlarını sürdürmeye kararlı olduğunu sözlerine ekledi.

 

Die Integrationsbeauftragte der Bayerischen Staatsregierung Gudrun Brendel-Fischer, MdL, startete heute pünktlich zum Beginn der Internationalen Wochen gegen Rassismus die bayernweite Kinotour der Beauftragten mit dem Film „Die Arier“ der Autorin und Filmemacherin Mo Asumang in Hollfeld und Pegnitz.

 

In ihrem vielfach ausgezeichneten Film „Die Arier“ begibt sich Filmregisseurin Mo Asumang (u.a. bekannt aus der 6-teiligen Reportagereihe „Mo Asumang und …“ auf 3sat) auf die Suche nach den Ursprüngen von Rassismus, dem Missbrauch des Begriffs „Arier“ und nach den heute noch existierenden, echten Ariern.

 

Brendel-Fischer ist zum einen erfreut, Mo Asumang für die Tour gewinnen zu können. Anderseits ist sie jedoch bestürzt über die Notwendigkeit: “Die Doku ist leider aktuell wie nie, denn noch immer wird in Deutschland gegen Menschen anderer Religion, Hautfarbe oder Herkunft gehetzt, Tendenz steigend. Wir müssen hier noch stärker aktiv werden.“

 

Die Doku wurde zwei Schulklassen gezeigt, die im Anschluss mit Mo Asumang und Gudrun Brendel-Fischer angeregt diskutierten. Die Kinosäle in Hollfeld und Pegnitz waren voll besetzt, die Jugendlichen sichtlich beeindruckt vom Mut der nach Antworten suchenden Mo Asumang.

 

Mo Asumang betont: „Ich bin der festen Überzeugung, dass Dialog der einzige Weg ist, Andersdenkende aus den immer größer werdenden, teils radikalen Echokammern herauszuholen. Mein Ziel ist es, eine Spaltung unserer Gesellschaft zu verhindern. Ich möchte Menschen in Schulen, am Arbeitsplatz und zu Hause, mit Handwerkszeug für den Dialog befähigen, unsere Demokratie zu beschützen.“

 

Gudrun Brendel-Fischer pflichtet ihr bei: „Nur durch direkten Kontakt können Annäherung und Verständnis wachsen. Wir sollten uns vorurteilsfrei darauf einlassen, andere Kulturen wirklich kennenzulernen. Den Fokus auf das Verbindende, Gemeinsame zwischen den unterschiedlichsten Menschen zu legen, ist mir ein großes Anliegen. Im Nachplappern von rassistischen Parolen liegt ein großes Gewalt- und Konfliktpotenzial.“

 

Weiter geht es am 26. April in München und Weilheim, weitere Stationen in Passau, Viechtach, Neumarkt, Nürnberg, Fürth, Schweinfurt, Dillingen und Bad Wörishofen folgen. Mehr Informationen finden Sie unter www.integrationsbeauftragte.bayern.de/vereint-in-vielfalt-geschlossen-gegen-rassismus/.

 

Die Kinotour mit Mo Asumang flankiert das neue Maßnahmenpaket „Vereint in Vielfalt – geschlossen gegen Rassismus“ der Integrationsbeauftragten, das sich gezielt an Jugendliche richtet. Mit dem Film „Die Arier“, Podcasts, Videos und Expertengesprächen sollen Jugendliche an Themen wie Alltagsrassismus und Diskriminierung herangeführt und dafür sensibilisiert werden.

 

 

 

 

 

 

Uzun yıllardan bu yana döner sektöründe başarısı ile Türk - Alman ve diğer ülkelerin medya organlarında adından sıkça söz edilen Remzi Kaplan başta genç işadamlarımız olmak üzere Almanya Türklerine yönelik verdiği mesajda, “İşinize ve mesleğinize sahip çıkın, başarı tesadüfler ile gelmez” dedi.

 

Döner sektöründeki başarısı sıkça basına yansıyan işadamı Remzi Kaplan, “İşadamı şu kadar saat çalışırım, gerisi zaten gelir havasında olmamalı. Belli bir bilgi birikiminin üzerine bitmez tükenmez enerji de koymanız gerek. Başarının arkasında kesinlikle çok, ama planlı çalışma yatar. Özellikle genç işadamlarımızdan Alman iş disiplinine Türklerin çalışkanlığını da koyduklarında kesinlikle başarıları daha da artacaktır” diyerek genç nesil Türk işadamlarına tecrübelerini aktardı. 

 

Türkiye kökenli genç işadamlarımıza Anadolu’dan gelen değerleri de unutmamalarını isteyen TDU- Türk Alman İşadamları Derneği Başkanı Remzi Kaplan, “İşadamlarımız birlik olmalı. Mümkün ise mesleki tecrübelerini paylaşarak başarıya birlikte koşmayı öğrenmelidirler. Başkent Berlin özelinde düşündüğümüzde Türkiye - Almanya arasında yapılması gerekli özel temsiller varki bunlar ihmal edilemez. Bu alanda kamu yararı olan derneklere destek verilmeli, Türkiye ve Almanya’nın özel günlerinde  bizim temsilcilerimizde orada olmalı ve biz varız dercesine kendilerini göstermelidirler” şeklinde konuşarak sivil toplum birliklerinin önemine dikkat çekti.

 

62 yıllık emeğin karşılığında Almanların bizi unutmaması için bizim yapmamız gereken ödevlerimiz de var diyen başarılı işadamı Remzi Kaplan, “Biz Almanya ekonomisine 4 nesildir milyarlarca euro katkı sağlayan Türkiye kökenli insanlarız. Almanya’da asli unsur olan Türk işadamlarıyız. Yarım milyona yakın insana iş veren Türkiye kökenli insanlar olarak hem Almanya, hem de Türkiye bizler ile gurur duymalı. Üstelik bizler, iki ülke ilişkilerinde çok önemli bir denge unsuruyuz. Birçoğumuzun babası veya dedesi ya bu topraklarda vefat etti, ya da Türkiye’nin bir ücra köşesinde Almanya günlerinin hayali ile bir ömür sürmektedir. İki ülke de bizim ve iki ülkenin de sevinç ve üzüntüsünün ortağıyız. Böyle de bir tarihi sorumluluğumuz var” dedi.

 

Bilindiği gibi Remzi Kaplan Berlin’de döner fabrikasında çok sayıda işçi istihdam ederek Avrupa’nın dört bir yanına bir Türkiye lezzeti olarak bilinen taze ve kaliteli dönerleri ulaştırıyor.