Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Bu marjinal girişimler dışında Reichsbürger ve aşırı sağcı örgütlerin, ordu ve polis teşkilatı başta olmak üzere diğer devlet kurumlarına da sızdığı ve anayasal düzeni yıkma amacıyla örgütlendikleri uzun süredir medyada geniş yer buluyor. 2010 yılından bu yana Alman ordusuna ait onlarca tabanca, on binlerce mühimmat ve patlayıcı kaybolmuş ve bulunamamıştı. Örneğin 2017’de Alman ordusu Bundeswehr içinde Üsteğmen Franko A’nın darbe yapmak ve siyasilere suikast düzenlemek üzere örgütlendiği gün yüzüne çıkmıştı. Bu olayların ardından 2018’de Reichsbürger üyelerinin silah ruhsatı almaları yasaklandı; 2021 sonuna kadarsa 1050 Reichsbürger üyesinin silah ruhsatı iptal edildi. Ancak 500 Reichsbürger üyesinin hala silah sahibi olduğu biliniyor.
Darbe planlama iddiasıyla tutuklanan üyelerin baskın sabahı Telegram üzerinden büyük bir değişim ve darbe gerçekleşeceği yönündeki mesajları da darbe planını ifşa eden veriler olarak basında yer aldı.
Darbecilerin kimliği nedir?
Baskında yakalanan üyeler Reichsbürger adlı harekete aitler. Reichsbürger ideolojisi pek çok kesim ve grubu içinde barındıran bir yapılanma. Bu yapılanmayı aşı karşıtı "Querdenker" hareketinin de desteklediği biliniyor. Alman iç istihbarat örgütü Verfassungschutz raporlarına göre Reichsbürgerlerin sayısı 21 bin. Bunların içinde aşırı sağcıların sayısı ise bin civarında. Hareket homojen değil ve aşı karşıtlarından AfD üyelerine ve aşırı sağcılara kadar uzanan bir yelpazeye sahip.
Çarşamba sabahı düzenlenen Schatten (Gölge) operasyonuyla silahlı bir darbe girişimi planlamak suçlamasıyla tutuklanan örgüt üyeleri arasında Alman soylu sınıfından hanedana bağlı bir Prens, aktif görev yapan eski AfD milletvekillerinden bir hakim, aktif görev yapan bir asker ve Alman ordusunun eski üyeleri yer alıyor. Tutuklanan kişilerin Rus vatandaşı olan bir üye hariç tamamı Alman vatandaşı. Reichsbürger harekatı üyesi olan bu kişiler anayasal düzeni yıkmayı, Alman Meclisine silahlı baskın düzenlemeyi ve iktidarı ele geçirmeyi planlamak suçlamasıyla tutuklandı. Resmi makamların iddialarına göre örgüt üyeleri olası silahlı bir darbe ve Meclise baskın girişiminde ölümlerin olacağını da planlamış ve göze almışlar. Nitekim tutuklanan kişilerin olası darbe girişimi sonrası bir konsey kurarak bakanlıkları aralarında paylaştıkları bilgisi de kamuoyuyla paylaşıldı.
Operasyonda tutuklanan kişilerin de üyesi olduğu Reichsbürger ideolojisi Federal Almanya Cumhuriyeti devletini tanımıyor, tüm resmi kurum ve yapılanmaları reddediyor. Bu harekete göre 2. Dünya Savaşı sonrası Almanya hala işgal altında ve mevcut siyasilerin ve devlet görevlilerinin vatana ihanetten ikinci bir Nünberg mahkemesinde yargılanması gerekiyor. Almanya'nın şu an derin bir devlet tarafından yönetildiğine inanan örgüt ayrıca Holocaust’u da inkar ediyor. Örgüt taraftarları, 1871 Alman İmparatorluğu’nun 1871 yılı itibariyle geçerli sınırlarını baz alıyorlar. Hiçbir resmi evrakı tanımayan örgüt üyeleri, kendi kimliklerini, ehliyet ve tapu belgelerini kendileri oluşturuyor. Polis ve yargı güçlerini de tanımadıkları için sıklıkla suç işlemeye meyilliler.
Kendi aralarında başta telegram olmak üzere dijital mecralar üzerinden iletişim kuran ve İmparatorluk bayrağı olarak siyah beyaz kırmızı renkleri sembol olarak kullanan örgüt üyeleri daha ziyade Almanya’nın kırsalında örgütlenmiş durumda. Alman makamlarına göre Alman yargı sistemi, ordusu, polis teşkilatı ve AfD üzerinden parlemento içine sızabilmesi örgütü daha da tehlikeli hale getiriyor.
Almanya'da operasyona yönelik tereddüt ve eleştiriler neler?
54 kişinin suçlandığı, 25 kişinin tutuklandığı terör karşıtı Schatten operasyonu, Almanya tarihinde RAF terör örgütünden sonra gerçekleştirilen en büyük anti terör operasyonu olarak nitelendiriliyor. 3 bin memur ile aynı anda 150 ev, daire, depo ve bir kışlaya baskın düzenleniyor. Böylesi kapsamlı bir operasyon için uzun bir hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Nitekim Federal Başsavcılık 2021 Kasım ayından beri örgütün takip edildiğini ve nihayetinde baskının düzenlendiğini ifade etti.
Operasyona yönelik çeşitli mecralarda dile getirilen en büyük eleştiri operasyonun medya eşliğinde yapılması ve detaylarının çeşitli medya organlarıyla günler öncesinden paylaşılmış olması. Nitekim Sol Parti Milletvekili Martina Renner, operasyonun düzenleneceğinin iki haftadır bazı medya organlarınca bilindiğini ve bu durumun böylesi ciddi ve büyük çaplı bir güvenlik operasyonu için güvenlik riski oluşturacağını iddia etti. Renner, kendisinin de geçen hafta ortasından itibaren operasyonun yapılacağını bildiğini ifade ederek, bu bilgi paylaşımlarını, Reichsbürger üyelerinin de önceden uyarılarak önlem almalarına neden olabileceği yönünde eleştirdi.
Başta Cumhurbaşkanı Steinmeier olmak üzere tüm siyasiler darbe planını Alman demokrasisine ve anayasal düzenine karşı girişilmiş ciddi bir tehdit olarak nitelendirirken karşıt sesler de olduğu gözlemleniyor. Eski Almanya İçişleri Bakanı Otto Schily darbe planı iddialarının abartıldığını ve bu grubun devlet için gerçek bir darbe tehdidi ve tehlikesi oluşturmadığını iddia etti. Benzer şekilde Almanya’daki aktif aşırı sağ mecraları da bunun aşırı sağ hareketlerin ve aşı karşıtlarının ifade özgürlüğünü kısıtlamaya ve baskıyı artırmaya yönelik hükümet kontrolünde tiyatrovari bir sözde operasyon ve medyanın eşlik ettiği bir PR çalışması olduğunu iddia ediyor. Hükümetin AfD üzerindeki baskıyı artırmak için kullanacağı iddiaları da aynı mecralarda dile getiriliyor. Alman kamuoyunda operasyonun gerçekleştirilme biçimi ve medya-polis işbirliği ve bunun yarattığı olası risklere yönelik eleştirilerin tartışılmaya başlandığı görülüyor.
Zeliha Eliaçık, Araştırmacı, Anadolu Ajansı Analiz Haberler Editörü
Buralar, göçmenlerin zihinleri ve gönüllerinde tamiri imkansız derin yara izleri bırakan menfur olayların mekanları. Buralar, ırkçı sağ terörün gün yüzüne çıkıp insanlık dışı yüzünü gösterdiği yerler.
Resmî İstatistik rakamların gösterdiği; Geçen yıl Müslümanlara ve onların kurumlarıyla kuruluşlarına, ibadethaneleri ve camilerine karşı 900 şiddet saldırısı yaşanmış olduğunu ortaya koydu. Hanau katliamı ise, ırkçı sağcı terörizmin işlediği son terör eylemidir. On gencecik insan menfur saldırıyla hayattan koparıldı.
Tek kabahatleri, görünüşleri, hayata bakış açıları ve inançları onları planlayıp öldüren katilden farklı olmasıydı. Aramızda olmayan katilin hesap veremeyecek olması üzücü.
Irkçılığın yani aşırı sağın kendine hayat gıdası yaptığı, gerçek dışı hayal mahsulü ’’ülke yabancılar tarafından ele geçiriliyor’’ safsatalarını dillendirenlerle, her türlü populist retoriklerle oy avcılığına çıkanlar ne olacak?
Bu ırkçı aşırı sağcı katillerin, kundakçıların ideolojik fikir babaları da tıpkı tetiklere basan katiller gibi reddedilip lanetlenmelidir. Irkçılık ve ondan kaynaklanan şiddetin, saldırının her türlü şekli ve rengiyle kararlı mücadele şarttır ki tekrarları olmasın.
Devletimizin güvenlik kuvvetleri, haklı olarak diğer tüm terör merkez ve hedeflilere karşı yaptıkları gibi, bu ırkçı aşırı sağcı terör ve mensuplarıyla de kesin kararlılıkla mücadele etmelidir.
İmam Cengiz
ATİB Genel Sekreteri
Scholz, Berlin’de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Ermenistan’ı reform sürecinde desteklediklerini belirten Schlolz, görüşmede Rusya-Ukrayna savaşını ve bu savaşın Ermenistan’a ve Kafkasya'nın tüm güney bölgesine etkisini ele aldıklarını ifade etti.
Scholz, bu savaşın sonuçlarının özellikle Ermenistan’da da hissedildiğinin bilincinde olduğunu aktararak, bu bağlamda "Ermenistan ve Azerbaycan’ın uzun yıllardır aralarında devam eden ihtilafı adım adım çözmelerinin önemli" olduğunu kaydetti.
Ermenistan ve Azerbaycan sınırındaki istikrarsız durumdan endişe duyduklarını ifade eden Scholz, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını savundu.
Başbakan Scholz, Almanya’nın Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in bu konudaki çabalarını desteklediğini ifade ederek bu desteğin somut olarak AB’nin yeni kurduğu Ermenistan Misyonuna (EUMA) Alman personel sağlamakla gösterdiklerini kaydetti.
Scholz, Paşinyan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev arasında Prag’da ve en son Münih’te yapılan görüşmeleri "ilk cesaret verici adım" olarak değerlendirdi.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan da görüşmede Ermenistan ile Almanya arasında finansal ve teknik işbirliklerini ele aldıklarını belirterek, ülkesinin Almanya ile çevre ve iklim konularında birlikte çalıştığını anlattı.
Paşinyan, Scholz’a Almanya’nın EUMA’ya katılımından dolayı teşekkür ederek, bu misyonun bölgede istikrar için önemli rol oynayacağını kaydetti.
BERLİN (AA) - Almanya'da çevre ve iklim aktivistleri, hükümetin iklim değişikliğiyle daha fazla mücadele etmesi talebiyle gösteriler düzenlendi.
İklim değişikliğine karşı "Fridays for Future" hareketi tarafından yapılan çağrının ardından Almanya'nın 240 il ve ilçesinde iklimin daha fazla korunması için gösteriler yapıldı.
"Fridays for Future" hareketi, yüzlerce protesto etkinliğinde kamu sektöründeki uyarı grevleriyle dayanışma göstererek "ulaşımda ekolojik bir değişim için yan yana" sloganları attı.
Çoğunluğu gençlerden oluşan çevre aktivistleri, hükümetin iklim değişikliğiyle daha fazla mücadele etmesini ve Paris Anlaşması iklim hedeflerine uymasını istedi.
Gösterilerde "Bombalar yerine ağaçlar", "Yeni sömürgeciliğe, kapitalizme ve fosil yakıtlara karşı birlikte" ve "İklim nötr bir endüstri için" yazılı döviz ve pankartlar açıldı.
HANNOVER (AA) - Almanya'da Aşağı Saksonya Eyalet Hükümeti, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitirenleri anmak ve depremden etkilenenlerle dayanışma sergilemek için tören düzenledi.
Hannover Opernplatz'taki anma törenine Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı Stephan Weil, Hannover Başkonsolosu Gül Özge Kaya, Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı Belit Onay, Aşağı Saksonya Eyalet İçişleri Bakanı Daniela Behrens ve çok sayıda Alman katıldı.
Depremlerde Türkiye ve Suriye'de hayatını kaybedenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından konuşan Başbakan Weil, felaketin boyutuna dikkati çekerek, "Bu deprem felaketi, sayısız kişilere inanılmaz hüzün getirmiştir. Doğrudan veya dolaylı 30 milyon insan bu doğa felaketinden etkilenmiştir. Aynı şekilde eyaletimizde yaşayan ve ailesi deprem bölgesinde olan vatandaşlarımız da. Çok farklı toplumların bir arada yaşadığı bir eyaletiz. Türkiye ve Suriyeliler, toplumumuzun önemli parçalarıdır. Sizin acınızın bizim acımız olduğunu ifade etmek istiyorum." dedi.
Yardımda bulunan halka dayanışması için teşekkür eden Weil, depremde yakınlarını kaybedenlere taziyelerini iletti.
- "Yaralarımızı birlikte iyileştireceğiz"
Başkonsolos Özge Kaya da depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diledi.
Birlikte yas tutmanın büyük dayanışma ve sempatinin bir başka göstergesi olduğunu ifade eden Kaya, "Hiçbir ülke böyle bir durumla tek başına baş edemez. Bu nedenle, herhangi bir yardım için minnettardık ve minnettarız. Gerçek dostluk, bugün burada, Hannover'deki Opernplatz'da olduğu gibi, ihtiyaç anında ortaya çıkar. Yaralarımızı birlikte iyileştireceğiz.“ diye konuştu.
Kaya, Türkiye'deki deprem felaketinde Aşağı Saksonya eyaletinin iki buçuk katından daha büyük bir alanın hasar gördüğüne dikkati çekti.
- "Acılar paylaştıkça azalır"
Hannover'in Türk kökenli Büyükşehir Belediye Başkanı Belit Onay da deprem felaketinin kendilerini de derinden üzdüğünü belirterek, "Acılar paylaştıkça azalır. Biz de Türkiye ve Suriye'de deprem felaketine maruz kalanların acılarını paylaşıyoruz." dedi.
Onay, "Depremzedelerin bizim yardım ve dayanışmamıza ihtiyaçları var. Hannover ve tüm eyaletimizden yardımlar gitti fakat bu yeterli değil. Bu tür desteklere devlet de el atmalıdır." ifadelerini kullandı.
BERLİN (AA) - Rheinmetall Üst Yöneticisi (CEO) Armin Papperger, Panther tipi tank üretimi için Ukrayna’da fabrika kurmak istediklerini açıkladı.
Papperger, Rheinische Post gazetesine verdiği röportajda Ukrayna’yı Rusya’nın işgal ettiği toprakları geri alabilmesi için Batı'nın daha fazla desteklemesi gerektiğini belirterek, Ukrayna’nın (savaşı) kazanabilmesi için 600 ila 800 tanka ihtiyaç duyduğunu, bunların yıl sonuna kadar toparlanamayacağını savundu.
Papperger, Ukrayna’nın istediğini alabilmesi için Avrupa ülkelerinin mümkün olduğu kadar çok tank sağlaması, şirketlerin de mümkün olan kısa sürede bunları üretmesi gerektiğini ifade ederek, Almanya’nın elindeki 300 Leopard 2 tankının tamamını Ukrayna'ya teslim etmesi durumunda bile bunun çok az olacağını kaydetti.
Buna çözüm olarak Almanya ve Macaristan'da Rheinmetall'in yeni geliştirdiği Panther tipi ana muharebe tankının seri üretimine 15 ila 18 ay içinde başlayabileceklerini ve daha sonra yılda 400 tank üretebileceklerini belirten Papperger, "Ayrıca Panther (üretimi) için Ukrayna'da bir fabrika kurmak istiyoruz.” ifadesini kullandı.
Papperger, fabrikanın kurulmasının tehlikeli olup olmadığına ilişkin soruya "Hayır, uçaksavar savunması zor değil. Yaklaşık 200 milyon avro ile yılda 400 Panther (tipi tank) üretecek bir Rheinmetall fabrikası Ukrayna'da kurulabilir." yanıtını verdi.
Rheinmetall CEO’su Papperger, Ukrayna hükümetiyle yapılan görüşmelerin "umut verici" olduğunu ve iki ay içinde bir karar verilmesini beklediğini kaydetti.
DOHA (AA) - Katar'ın başkenti Doha'da Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı kurumların ofislerini barındıran "BM Evi"nin açılışı yapıldı.
BM'ye bağlı kurumların ofislerini bir arada barındıran merkezin açılışında, Katar'da yarın başlayacak 5'inci BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'na katılmak üzere başkent Doha'da olan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani de bulundu.
Dışişleri Bakanı Al Sani, açılışta yaptığı konuşmada, Doha'da "BM Evi"nin açılmasının Katar ve BM arasındaki işbirliği için olumlu bir adım olduğunu belirterek, bu adımın ülkesinin başkentini bir diyalog platformuna dönüştürdüğünü ifade etti.
Al Sani, "BM Evi'nin, diyalog ve eylem temellerinin yerleşmesi için başarılı bir model olmasını temenni ediyoruz. Doha'nın çeşitli kesimlerce diyalog platformu ve eylem merkezi olmasını hedefliyoruz." diye konuştu.
Doha'nın Lusail bölgesinde kurulan merkez, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Uluslararası Göç Örgütü, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) gibi kurumların ofisini barındırıyor.
Katar, yarın başlayıp 9 Mart'a kadar sürecek 5'inci BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'na ev sahipliği yapacak.
BRÜKSEL (AA) - Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından birçok Avrupa ülkesi, Türkiye için milyonlarca avro tutarında nakdi yardım topladı.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonundan 1 Mart'ta yapılan açıklamada, AB'nin şimdiye dek Türkiye'de deprem bölgesine 8 milyon avroyu aşan tutarda insani yardım gönderdiği ve ek finansman ayırmak için çalışmaların sürdüğü bildirildi.
Birçok AB ülkesi de nakdi yardım toplamak için çeşitli kampanyalar düzenledi.
Alman hükümeti, 21 Şubat'a kadar Türkiye ve Suriye'de depremlerden etkilenenlere yönelik 108 milyon avro değerinde afet yardımı ve insani yardım gönderdi. Bu rakamın 41 milyon avroluk bölümü Türkiye'ye yollandı, yaklaşık 8 milyon avroluk kısmı ise sadece ayni yardımlara ayrıldı.
İngiltere'de 15 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Afetler Acil Durum Komitesinin (DEC) başlattığı yardım kampanyasına 5 milyon 650 bin avroluk destek veren İngiliz hükümetinin kurtarma faaliyetleri süresince yaptığı yardımlar, toplamda 48 milyon 591 bin avroya ulaştı. DEC'in ülke genelinde yürüttüğü kampanyaların da eklenmesiyle İngiltere'den Türkiye ve Suriye'ye yapılan yardımların miktarı 141 milyon 253 bin avro oldu. Komitenin İskoçya'da başlattığı yardım kampanyasına da İskoçya bölgesel hükümeti 565 bin avro destek sağlayacağını açıkladı. İrlanda Cumhuriyeti ise Kızılhaç aracılığıyla depremzedelere 2 milyon 260 bin avroluk destek sözü verdi.
İspanya'da 8 binden fazla belediyenin büyük bir kısmı meclislerinde aldıkları kararlarla 1000 avrodan 80 bin avroya kadar farklı miktarlarda para yardımı yaparken bazı özerk yönetimler de nakdi yardım kararı aldı. Türkiye'de Garanti BBVA bankasının hakim ortağı İspanyol BBVA bankası 32 milyon avro ile en büyük yardımı yapan kurum oldu. Ayrıca dev tekstil firmaları ve süpermarket zincirleri toplamda 3 milyon 450 bin avro kadar yardımda bulundu. Yardımların, Kızılay ve AFAD ile İspanya'daki Kızılhaç, Caritas veya diğer STK'ler aracılığıyla yapıldığı açıklandı. Diğer yandan Barcelona ve Real Madrid'in de aralarında olduğu çok sayıda futbol kulübü ve La Liga kurumu da depremzedelere yardım için kampanyalar başlattı.
İtalya da Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonuna (IFRC) Türk Kızılayın acil durum faaliyetlerini desteklemek için mali yardım yaptı. Toplam 1 milyon 750 bin avroluk yardımın 1 milyon avrosunun Türk Kızılaya tahsis edildiği, 750 bin avrosunun ise Suriye Kızılayının olduğu açıklandı.
- Hollanda'da yardım kampanyaları sürüyor
Hollanda'da yardım kampanyaları halen devam ediyor. Bu kampanyalarda şimdiye kadar 152 milyon avrodan fazla yardım toplandığı öğrenildi. Hollanda Kızılhaçı ve UNICEF’in de içinde bulunduğu 11 yardım kuruluşunun ortaklaşa düzenlediği "Giro555" isimli yardım organizasyonuna şimdiye kadar 108 milyon 501 bin 189 avro yardım yapıldı. Ülkede Türk STK’leri ve yardım kuruluşlarının başlattığı kampanyalarda ise 13 milyon avrodan fazla yardım toplandı. Hollanda hükümeti 20 milyon avro yardımda bulunurken yerel yönetimlerin yaptığı bağış ise 11 milyon avroyu geçti. Yerel yönetimlerin gerçekleştirdiği bağışın tamamı ve hükümetin yaptığı yardımın 10 milyon avrosu "Giro555" aracılığı ile gönderildi.
Romanya'daki STK'lerin ve iş insanlarının yaptığı, tespit edilebilen toplam yardımın miktarı ise 1 milyon 213 bin milyon avro civarında.
Bulgaristan'da AFAD'a nakdi yardım için açılan hesaba vatandaşlar ve iş insanlarından yapılan bağışların miktarı 1 milyon avroya yaklaştı.
Polonya'daki kampanyalar da sürüyor. Türkiye'nin Varşova Büyükelçiliği koordinasyonunda 27 Şubat itibarıyla 149 bin 446 avro toplandı. Polonyalı PAH isimli STK, 640 bin 485 avro topladı.
Estonya, toplamda 400 bin avroluk ayni ve nakdi yardım yaparken Letonya 70 bin avro nakdi yardım gönderdi.
Litvanya Sağlık Bakanlığı tarafından 328 bin avro değerinde sağlık ürünü ulaştırıldı. Hükümet tarafından 200 bin avro nakit destek sözü verildi.
Finlandiya, Türkiye ve Suriye için toplamda 1 milyon avro nakdi yardım taahhüt etti.
Macaristan'da Türkiye'nin Budapeşte Büyükelçiliğinin açtığı hesapta 293 bin 870 avro toplandı. Bu miktar peyderpey AFAD'ın hesabına aktarılıyor. Bu tutarın içinde Macaristan Ulusal Meclisinin 13 bin 180 avroluk bağışı da bulunuyor.
Avusturya, depremlerin akabinde Türkiye'ye 3 milyon avroluk yardımda bulunacağını duyurdu. Ülkedeki 9 eyalet de 2 milyon avroluk yardımda bulunacaklarını açıkladı. Aralarında Avusturya Kızılhaçı, Caritas yardım kuruluşu ve çok sayıda Türk sivil toplum kuruluşunun yanı sıra bireysel olarak toplananlarla birlikte yardımların toplam miktarı 9,5 milyon avroyu aştı.
İsveç'te Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliğinin koordinasyonunda 657 bin avro, yardım kuruluşu Hasene aracılığıyla 234 bin avro toplandı. İsveç hükümetinin Türkiye ve Suriye'ye toplam 14 milyon avroluk insani yardım yaptığı bildirildi.
Evladı Fatihanların torunları Sırbistan ve Bosna Hersek,Makedonya yeni yardım tırları yolda, kardeşlerini, akrabalarını unutmadılar. Türkiye için yardım seferberliğine girdiler.
Sırbistan, Makedonya, Kosova, Karadağ ve Bosna Hersek'ten, merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve toplam 11 ili etkileyen depremler nedeniyle Türkiye'ye yardım tırları gönderildi.
Sırbistan'ın başkenti Belgrad'dan ve Sancak bölgesi Novi Pazar belediyesi işbirliği ile Alija Şahoviç’ in başkanı olduğu Türk derneği, Türkiye'deki depremzedeler için hazırlanan gıda ürünlerinin bulunduğu tırlar, Türkiye'ye hareket etti.
Yardım tırlarını Türkiye'ye uğurlayan Belgrad Büyükelçisi Hami Aksoy, Sırbistan'daki kurum ve vatandaşların depremlerin ardından Türkiye'ye destek verdiğini söyledi.
Aksoy, "İlk olarak o bölgedeki depremzedelerin ihtiyaç duyduğu şeyleri topladık ve bunları Türkiye'ye yolladık. Dün de 2 bin 500 ısıtıcıyı Gaziantep'e yolladık." dedi.
Büyükelçi Aksoy, Sırbistan'dan Türkiye'ye giden arama kurtarma ekiplerine teşekkür ederek, ekibin 3 kişiyi enkazdan sağ çıkardığını kaydetti.
Öte yandan, Sırbistan'da Boşnak ve Türk nüfusun yoğun yaşadığı Sancak bölgesinden 15 tırdan oluşan yardım konvoyu da deprem bölgesine hareket ettiğinide vurguladı.
Novi Pazar Kent Yönetimi tarafından açılan bağış hesabından da 105 bin avro değerinde yardım toplandığı ifade edilirken, kentin bütçesinden ise 20 bin avro yardımın Türkiye'ye gönderildiği belirtildi.
Bosna Hersekli EMMAUS Uluslararası Dayanışma Forumundan yapılan açıklamaya göre, Türkiye ve Suriye'deki depremzedeler için toplanan gıda ürünleri, su, temizlik ürünleri, bebek bezleri, çadır, battaniye ve uyku tulumlarını içeren iki tır bugün yola çıktı.
Açıklamada, tırlardan birinin Türkiye'ye, diğerinin ise Suriye'ye hareket ettiğine yer verildi.
Bosna Hersek ve Karadağ'da yardımlar toplanmaya devam ediyor. Bosna Hersek'te yardım kampanyalarına devam eden insani yardım kuruluşu Merhamet Derneğinin Tuzla Bölge Müdürü Mensura Husanovic, AA muhabirine, depremzedeler için yeterli miktarda kıyafet toplandığını ve nakdi yardımlar toplamaya yoğunlaştıklarını söyledi.
Husanovic, "Battaniye, uyku tulumu ve ısıtıcıları da toplamaya devam ediyoruz, şu an Türkiye ve Suriye'deki depremzedelerin bunlara ihtiyacı var." ifadesini kullandı.
Merhamet Derneği Bosna Hersek Meclis Başkanı Nedim Smajlovic de Tuzlalıların, Türkiye ve Suriye'deki depremzedelerin yaşadığı üzüntüyü yakından hissettiğini kaydetti.
Bosna Hersek'in orta kesimlerindeki Jajce kentindeki Berta Kucera İlköğretim Okulunda da öğrenci ve öğretmenler depremzedeler için yardım topladı.
Okulun resmi internet sayfasından yapılan paylaşımda, "Üç gün devam eden kampanyada 3 bin avrodan fazla yardım topladık. Söz konusu miktar deprem bölgesine yardım için faaliyet gösteren Türkiye'deki kardeş okulun hesabına yatırılacak." ifadeleri kullanıldı.
Karadağ Başbakan Yardımcısı ve Sermaye Yatırımları Bakanı Ervin Ibrahimovic, Türkiye'nin Podgorica Büyükelçisi Barış Kalkavan ile bir araya gelerek, Karadağ halkının Türkiye'nin yanında olduğunu söyledi.
Karadağ genelinde depremzedeler için birçok yardım kampanyalarının başlatıldığını aktaran Ibrahimovic, ve Novi Pazar'dan Alija Şahovic, Türkiye'nin her zaman Karadağ'a destek olduğunu hatırlattı. "Bizde anavatanımız Türkiyenin yanındayız" dediler.