Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

- "Afet bölgesindeki vatandaşların içmek, el-ağız yıkamak için pet şişelerdeki güvenilir suları tüketmesi çok önemli"
- "Güvenilir gıdanın tüketilmesi de önemli dolayısıyla güvenilir gıdanın da temin edilip tüketime sunulması gerekiyor"
 

ANKARA (AA) - Bilkent Şehir Hastanesi Nöroloji Ortopedi Hastanesi Enfeksiyon Klinik Şefi Prof. Dr. Rahmet Güner, afet bölgesindeki vatandaşların salgın hastalıklara karşı içmek, el-ağız yıkamak için pet şişelerdeki güvenilir suları tüketmesinin çok önemli olduğunu belirtti.

Güner, Nöroloji Ortopedi Hastanesi'nde düzenlenen basın toplantısında, deprem sonrası oluşabilecek enfeksiyonlara ilişkin açıklama yaptı.

Doğal afetler sonrası enfeksiyon hastalıkların ortaya çıkmasındaki en önemli sebebin, güvenilir su ve gıdaya ulaşmada yaşanan zorluk olduğunu belirten Güner, deprem sonrası yaşanan altyapı sorunları nedeniyle kanalizasyon sularının içme suyuna karıştığını söyledi.

Afet bölgesindeki insanların bu suları içmesinin salgın hastalıklara yol açabileceğine dikkati çeken Güner, "Biz fekal-oral yolla bulaşan hastalıklar olarak tanımlıyoruz yani dışkı yoluyla bir şekilde ağız yoluyla bulaşan hastalıklar bunlar. Bu hastalık grubu koleradan tifoya, tifodan hepatit A, hepatit E'ye ulaşan geniş bir yelpazede bulunuyor." bilgisini verdi.

Bu hastalıkların güvenilir su ve gıda, hijyenik tuvalete ulaşmayla önlenebileceğini vurgulayan Güner, şunları kaydetti:

"Tuvalet hijyeni için o bölgede kullanılan kabinlerin kanalizasyon bağlantılarının uygun bir şekilde yapılması, kişiler arası dezenfeksiyonun sağlanması çok önemli. El hijyeni çok önemli, ellerin su ve sabunla yıkanması en ideal olanı ama eğer bu sağlanamıyorsa alkol bazlı el antiseptikleri bu amaçla kullanılabilir. Güvenilir gıdanın tüketilmesi de bir bu kadar önemli dolayısıyla güvenilir gıdanın da temin edilip tüketime sunulması gerekiyor."

- "Hasta olan kişiler hızlı bir şekilde izolasyona alınmalı"

Kullanılan suyun güvenilir hale getirilmesi konusunda çalışma yapılması gerektiğini vurgulayan Güner, "Depremzedelerin kapalı bir ortamda toplanması, bulaşıcı hastalıklar için çok uygun bir ortam oluşturuyor. Bu sebeple hasta olan kişilerin hızlı bir şekilde tanınması ve hızlı izolasyona alınması önemli bir nokta." ifadelerini kullandı.

Güner, maske kullanımın da bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde önemli olduğunu söyledi.

Kalabalık ortamda yaşamanın getirdiği diğer sorunların da bit, uyuz gibi hastalıklar olduğuna dikkati çeken Güner, bu konuda da izolasyonun önemli olduğunu belirtti.

Çocukluk çağı aşılamaların eksik bırakılmamasına özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Güner, "Bu tip büyük afetler sonrasında su çiçeği, kızamık, tüberküloz gibi salgınlar bildirilmiş. Bunların bir kısmı aşılamayla bir kısmı da alınacak önlemlerle önüne geçilebilecek hastalıklar." diye konuştu.

Afet bölgesinden bildirilen tifo ya da kolera vakası olmadığını söyleyen Güner, "Afet bölgesindeki vatandaşların içmek, el-ağız yıkamak için pet şişelerdeki güvenilir suları tüketmesi çok önemli." dedi.

BERLİN (AA) – Almanya Başbakanı Olaf Scholz, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve toplam 11 ili etkileyen depremlerin ardından afetzedeler için Almanya'dan yardım gönderen vatandaşların, birbirine insani olarak sıkı bağlı olan ülkeler arasında dayanışma köprüsü kurduğunu söyledi.


Scholz, yayımladığı haftalık video mesajında, yaşanan depremlerin ardından yüreğinin buruk olduğunu belirterek korkunç felakette çok sayıda kadın, erkek ve çocuğun hayatını kaybetmesinden dolayı üzüldüklerini ifade etti.


Depremlerde yakınlarını ve arkadaşlarını kaybedenlerle birlikte yas tuttuklarını aktaran Scholz, yaralılara da acil şifalar diledi.


Düşüncelerinin depremzedelerde olduğunu vurgulayan Scholz, "Bu felaketi geri çeviremeyiz. Ancak acil durumda yardım edebiliriz ve Almanya yardım ediyor. Depremin olduğu gün kurtarma ve sağlık ekipleri ülkemizin her tarafından felaket bölgesine yola çıktı. Yardım kuruluşlarımız ısıtıcılar, jeneratörler ve ilaçlar sağlıyor. Onlara hayati önem taşıyan çalışmalarında güç diliyoruz." dedi.


-"Biz gerçek dostuz"


Scholz, Almanya'da vatandaşların da bir araya gelerek Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye ve Suriye'deki depremzedeler için yardım organize ettiğine, bağış ve giysi topladığına işaret ederek “Acil durumdaki bu yardım için hepinize çok müteşekkirim. Kısa sürede siz duygu köprüsü, insani olarak birbirine sıkı bağlı olan ülkelerimiz arasında dayanışma köprüsü kurdunuz. Sonuçta Almanya’daki vatandaşların 3 milyonu Türkiye’den geliyor. Çok hasar görmüş Hatay ve Gaziantep illerinden de. Birçok başka kişinin de Suriye’de aile kökleri var.” diye konuştu.


Başbakan Scholz, “Gerçek dost kötü günde belli olur“ şeklinde bir Türk atasözünün bulunduğunu, Almancada da bunu “İnsan gerçek dostunu sıkıntıda tanır” şeklinde benzer bir şekilde söylediklerine işaret ederek "Ve biz gerçek dostuz. Dost olarak acınızı paylaşıyoruz ve dost olarak sizi acil durumda yalnız bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.

BERLİN (AA) – Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ülkedeki aşırı sağcılığın toplumun barış içinde birlikte yaşamasını tehdit etmeye devam ettiğini söyledi.

Faeser, Hessen eyaletinin Hanau kentinde 19 Şubat 2020'de ırkçı terörist Tobias Rathjen tarafından iki kafeye düzenlenen ve aralarında Türklerin de bulunduğu, 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıların üçüncü yıl dönümü vesilesiyle açıklama yaptı.

Aşırı sağa karşı mücadeleye öncelik verilmesi gerektiğini belirten Faeser, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü acımasız savaşından dolayı kamuoyunun odak noktasının değişmesine rağmen aşırı sağcılığın Alman demokrasisine yönelik en büyük tehdit olduğunun unutulmaması gerektiğini ifade etti.

Bakan Faeser, “Aşırı sağcılık toplumumuzun barış içinde birlikte yaşamasını tehdit etmeye devam ediyor.” dedi.

Almanya’da pek çok kişinin aşırı sağcı kışkırtmayı, şiddeti, düşmanlığı ve dışlanmayı her gün yaşadığına işaret eden Faeser, bu nedenle aşırı sağcılığa karşı mücadelenin federal hükümet ve güvenlik yetkilileri için öncelik olmaya devam ettiğini belirtti.

Faeser, Hanau'daki korkunç ırkçı saldırının üçüncü yıl dönümünün, bunun ne kadar gerekli olduğunu hatırlattığını belirterek üç yıl önce meydana gelen saldırının Hanau kentini ve tüm ülkeyi derinden sarstığını kaydetti.

19 Şubat 2020’nin dönüm noktası olduğunu ifade eden Faeser, ırkçı saldırıda hayatını kaybedenlerin unutulmayacağının sözünü verdi.

- Irkçı terör saldırısı

Söz konusu ırkçı terör saldırısında, aralarında 4 Türk'ün de bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetmişti.

Özel harekat timinin düzenlediği operasyonda, saldırıyı düzenleyen 43 yaşındaki ırkçı terörist Tobias Rathjen ve 72 yaşındaki annesi, evlerinde ölü bulunmuştu.

Saldırgan Rathjen'in avcılık belgesi olduğu ve ardında bir mektupla video bıraktığı kaydedilmişti.

Dönemin Başbakanı Angela Merkel saldırıyla ilgili "Irkçılık zehirdir, nefret de zehirdir ve bu zehir toplumumuzda vardır." ifadesini kullanmıştı.

Kooperationsvereinbarung unterzeichnet

 

Am Klinikum Nürnberg, Standort Süd, entsteht in den kommenden Jahren etwas Großes für die Kleinen: das neue Kinderklinikum Nürnberg mit Geburtshilfe. Weil große Vorhaben großartige Förderer brauchen, unterstützt die Theo und Friedl Schöller-Stiftung den geplanten Neubau des Kinderkrankenhauses mit rund sechs Millionen Euro. Zum Dank für diese außerordentliche Förderung und zu Eh- ren der Spenderin wird das neue Gebäude den Namen Friedl-Schöller-Haus tra- gen. Die Kooperationsvereinbarung wurde gemeinsam mit Oberbürgermeister Marcus König im Beisein von Schirmherrin Karin Baumüller-Söder feierlich unter- zeichnet.

 

„Gemeinsam für eine bestmögliche medizinische Versorgung von Kindern und Ju- gendlichen – das ist ganz im Sinne von Dr. Theo und Friedl Schöller“, so Oberbür- germeister Marcus König. „Beiden war die Gesundheitsversorgung der Bevölke- rung sehr wichtig, und beide haben stets auf das Klinikum Nürnberg als vertrau- ensvollen Kooperationspartner gezählt.“ Das bestätigt auch Henning von der Forst, Vorsitzender des Stiftungsrats der Theo und Friedl Schöller-Stiftung: „Seit vielen Jahren unterstützt unsere Stiftung das Klinikum. Zum Beispiel ist rund um die Altersmedizin in zwei Jahrzehnten eine sehr gute Zusammenarbeit gewach- sen. Jetzt schlagen wir mit der Förderung der Gesundheitsversorgung von Kin- dern und Familien ein neues Kapitel auf. Das freut mich sehr.“ Der Vorstandsvor- sitzende des Klinikums Nürnberg, Prof. Dr. Achim Jockwig, bedankte sich im Na- men des gesamten Klinikums bei allen Unterstützerinnen und Unterstützern des Neubauprojekts und insbesondere bei der Stiftung. „Sie geben uns den nötigen Rückenwind, neben der Daseinsfürsorge für die Menschen in Nürnberg und der Region ein Kinderkrankenhaus zu bauen, das es so noch nicht gegeben hat.“

 

Gesund werden im Friedl-Schöller-Haus

 

Konkret fördert die Theo und Friedl-Schöller-Stiftung das Neubauprojekt in den kommenden Jahren mit rund sechs Millionen Euro. Im Zuge dieser außergewöhn- lichen Förderung wird das neue Gebäude auch den Namen der Spenderin tragen: Friedl-Schöller-Haus. „Was liegt näher, als dem Theo-Schöller-Haus am Standort Nord das Friedl-Schöller-Haus im Süden zur Seite zu stellen?“, verkündete Ober- bürgermeister Marcus König. „Zwei namhafte Persönlichkeiten, die dem Klinikum stets eng verbunden waren und deren Philosophie jeden Tag aufs Neue in diesen Gebäuden gelebt wird: Im Mittelpunkt steht der Mensch.“

 

Gemeinsames Engagement für das neue Kinderklinikum Nürnberg mit Ge- burtshilfe: Vorstand und Stifungsrat der Theo und Friedl Schöller-Stiftung, die Vor- stände und Projektleiter des Klinikums Nürnberg, Botschafter wie Constanze Oschmann (2. v. l.), Ulrich Maly (2. v. r.) und der ehemalige Ministerpräsident Dr. Günther Beckstein (6. v. r.) , Schirmherrin Karin Baumüller-Söder (5. v. r.) und Oberbürgermeister Marcus König (3. v. r.).

 

Zusammenarbeit seit über zwei Jahrzehnten

 

Die Theo und Friedl Schöller-Stiftung ist seit über zwei Jahrzehnten einer der größten privaten Unterstützer des Klinikums. Zahlreiche Projekte in Medizin und Bildung wurden bereits gefördert. Angefangen von der Anschaffung eines hoch- modernen Lithotripters zur Nierensteinzertrümmerung in der Urologie im Jahre 1987 über spezielle Medizingeräte für die Gefäßchirurgie und die Gastroenterolo- gie bis hin zum Aufbau der Herzchirurgie: Viele Investitionen des Klinikums waren nur dank der finanziellen Zuwendungen der Theo und Friedl Schöller-Stiftung möglich. „Ein großer Meilenstein war genau vor 20 Jahren die Eröffnung des Zent- rums für Altersmedizin im Klinikum Nürnberg Nord“, erinnert sich Henning von der Forst. „Der Neubau, in den die Altersmedizin einzog und der den neuen Ein- gangsbereich bildet, trägt seitdem den Namen Theo-Schöller-Haus. Heute schrei- ben wir mit dem Friedl-Schöller-Haus, in dem die allerkleinsten und jungen Men- schen gesundwerden können, ein weiteres Stück Klinikums-Geschichte.“

 

Ein Leuchtturmprojekt für Nürnberg und die Metropolregion

 

Der Neubau des Kinderklinikums Nürnberg mit Geburtshilfe wird vom Freistaat Bayern mit rund 119 Millionen Euro gefördert und ist damit eines der größten Bauvorhaben rund um die Versorgung von Kindern, Jugendlichen und werdenden Eltern in Süddeutschland. Insgesamt ziehen vier Kliniken ins Friedl-Schöller-Haus: die Klinik für Neugeborene, Kinder und Jugendliche, die Klinik für Kinderchirurgie und Kinderurologie, die Klinik für Frauenheilkunde mit dem Schwerpunkt Ge- burtshilfe sowie die Abteilung für Psychosomatik der Klinik für Psychiatrie, Psy- chosomatik und Psychotherapie im Kindes- und Jugendalter (KJP). Auch eine ei- gene Kinder-Notfallambulanz ist mit dabei. Das rund 30.000 Quadratmeter große Gebäude entsteht auf dem Gelände des Klinikums Nürnberg Süd. Das medizini- sche Angebot wächst: fünf Stockwerke, 1.000 Räume, 216 Betten, drei zusätzli- che, lichtdurchflutete Kreißsäle in direkter Nähe zum OP-Bereich, sodass im Not- fall schnell gehandelt werden kann. Auch die Zahl der Versorgungsplätze in der Neonatologie und auf der psychosomatischen Station wird erhöht, ebenso wird es eine eigene Kinder-Notfallambulanz, mehr Spezialambulanzen sowie eine kind- gerechte Funktionsdiagnostik geben.

 

Kinderwünsche können wahr werden

 

Um das Friedl-Schöller-Haus so kindgerecht wie möglich zu gestalten, haben sich namhafte Persönlichkeiten aus der Metropolregion zusammengeschlossen, da- runter FCN-Fußball-Idol Marek Mintál und Nürnbergs ehemaliger Oberbürger- meister Dr. Ulrich Maly. Sie werben für Spenden und Unterstützung – denn vieles, was sich Eltern und Kinder in einem modernen Kinderkrankenhaus wünschen – zum Beispiel Spielgeräte, eine hochwertige Innenausstattung, Multimedia-Ange- bote uvm. – ist nicht förderfähig. Schirmherrin des Projektes ist Karin Baumüller- Söder. „Babys, Kinder und Jugendliche verdienen die bestmögliche medizinische Versorgung, die auch den seelischen Bedürfnissen der Kinder und ihrer Familien gerecht wird“, so Karin Baumüller-Söder. „Deshalb setze ich mich selbst mit viel- fältigen Aktionen wie zum Beispiel den Benefiz-Klassik-Konzerten, dem Familien- sportfest und dem Besuch am Internationalen Kindertag für das neue Kinderklini- kum ein. Allen Spenderinnen und Spendern danke ich ganz herzlich für ihre Unter- stützung und heute ganz besonders der Theo und Friedl Schöller-Stiftung, die mit ihrem großartigen Beitrag ganz entscheidend zum Gelingen beiträgt.“ Und weil Kinder am besten wissen, was Kinder sich wünschen, wurde in Kooperation mit dem Jugendamt der Stadt Nürnberg zudem ein Kinderbeteiligungsprojekt ins Le- ben gerufen. „Wir haben sehr viele, konstruktive Anregungen erhalten. Dank der Kooperation mit der Theo und Friedl Schöller-Stiftung können wir sicher einen großen Teil davon umsetzen“, so Prof. Jockwig. 

Jedes Jahr am zweiten Sonntag im September öffnen historische Bauten und Stätten, die sonst nicht oder nur teilweise zugänglich sind, ihre Türen. Ziel des Tags des offenen Denkmals ist es, die Öffentlichkeit für die Bedeutung des kulturellen Erbes zu sensibilisieren.

 

Am 10. September dieses Jahres heißt das Motto „Talent Monument“.

Zum 30-jährigen Jubiläum des Aktionstags werden somit Bau-, Boden-, Garten-, Landschafts- oder auch bewegliche Denkmale und ihre Einzigartigkeit im Rampenlicht stehen. Der Tag des offenen Denkmals richtet seine Scheinwerfer auf Denkmal-Talente aller Art – ob groß oder klein, ob glanzvoll oder unscheinbar. Was macht ein Denkmal aus und welche unbekannten Monumente haben mehr Aufmerksamkeit verdient? Der Tag des offenen Denkmals stellt bereits bekannte und noch verborgene Denkmalschätze der Öffentlichkeit vor – und bringt sie bundesweit zum Strahlen.

 

Im Laufe der Zeit hat sich die Sichtweise auf Denkmale konstant gewandelt, sodass es immer des Blicks von außen und der Einschätzung von Experten bedarf, um diese „Talente“ und ihre Qualitäten als historisch, kunsthistorisch, städtebaulich oder wissenschaftlich relevant zu erkennen. Das Staunen, der Respekt und die Bewunderung eines jeden Einzelnen machen sie zu „Denkmalstars“. Auch die „Stars der Zukunft“, die jungen und noch unterschätzten Denkmale, sowie vor allem auch unscheinbare, unbekannte und ungeliebte Talente sollen unter dem Motto mit dem heutigen Wissen um die Denkmallandschaft Begeisterung wecken und entweder als solche erkannt oder kritisch hinterfragt werden. Was wären die Gemeinden unseres Landkreises ohne die erfahr- und erlebbaren Relikte vergangener Zeiten?

 

Eigentümer oder Verwalter eines geeigneten Objekts, die sich am Tag des offenen Denkmals beteiligen möchten, können sich bis zum 12. Mai mit dem Landratsamt Würzburg, Bauamt, Fachbereich 23 „Innenentwicklung, Denkmalpflege, Gutachterausschuss und Wohnraumförderung“ in Verbindung setzen unter

Tel. 0931 8003-5417 oder -5423, E-Mail: Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!

 

Nähere Informationen zum Tag der des offenen Denkmals gibt es unter: https://www.tag-des-offenen-denkmals.de/motto

ANKARA (AA) - Türk sanayicileri, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ildeki depremzedelerin hijyen ve temizlik ihtiyacının karşılanması amacıyla seyyar tuvalet ve banyo imalatı üretimine hız verdi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, "asrın felaketi" olarak nitelenen depremlerin ardından Bakanlıkta faaliyete başlayan kriz merkezi, 7 gün 24 saat esasıyla bölgeye yönelik yardımları koordine ediyor.

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK), organize sanayi bölgeleri yönetimleri, sanayiciler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerden gelen yardımlar, AFAD ve Türk Kızılay aracılıyla ihtiyaç sahipleriyle buluşturuluyor.

Önceliklere göre hijyen ve temizlik malzemesi üreticileriyle irtibata geçen kriz merkezi, Türkiye'nin dört bir yanındaki sanayi kuruluşlarından malzemeleri bölgeye gönderirken söz konusu ürünleri üretme potansiyeli olan sanayiciler de bu alana yönlendiriliyor.

Bölgeye gönderilen hijyen ve temizlik malzemeleri arasında dezenfektan, kolonya, sıvı sabun, çamaşır suyu, bulaşık deterjanı, hijyenik ped, ıslak mendil gibi ürünler bulunuyor.

Zorlu kış koşullarının yaşandığı bölgede seyyar tuvaletler ve banyolar da önemli bir yardım kalemi olarak ihtiyaç listesinin ilk sıralarında yer alıyor.

Kriz merkezi koordinasyonunda taşınabilir tuvalet ve banyolar bölgeye ulaştırılıyor. Türkiye genelinde imalatçı KOBİ'ler, KOSGEB aracılığıyla prefabrik tuvalet ve banyo imalatlarını hızlandırdı.

İçinde mutfak ve tuvalet bulunan ofis tipi konteynerler de tırlara yüklenerek uygun konumlara kuruluyor.

- Hijyen malzemeleri tırlarla gönderildi

Bu kapsamda, Ankara İvedik OSB'de bulunan endüstriyel temizlik ürünleri üreten firmalar da deprem bölgesinin hijyen ihtiyaçlarını karşılamak için mesai yapıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen İvedik OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gültekin, çeşitli temel ihtiyaçlarla birlikte hijyen malzemelerinden oluşan 15 tırın bölgeye ulaştırıldığını belirterek, devlet-sanayici işbirliğiyle bölgenin yaralarını sarmak amacıyla gelen talepleri karşılamak için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini ifade etti.

Başkent OSB'de konteyner üreten Nuriş Prefabrik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise bölgeye AFAD koordinesinde günde 50 yaşam konteyneri gönderdiklerini, çoklu ve tekli seyyar tuvaletler ile banyoları da üretim süreçlerinin ardından depremzedelerin hizmetine peyderpey sunduklarını belirtti.

Üreticilerden Necati Kandil de deterjan ve sıvı el sabunları gibi ürünler konusunda gelen talepleri karşıladıklarını kaydetti.

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de, merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 11 ili etkileyen depremlerde hayatını kaybedenler için anma ve dua etkinliği düzenlendi.

Tarihi Brandenburg Kapısı önünde Berlin İslam Federasyonu, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, İslam Toplumu Milli Görüş ve diğer derneklerin katkısıyla düzenlenen etkinliğe yaklaşık iki bin kişi katıldı.

Sela ile başlayan etkinlikte Kuran-ı Kerim okundu.

Türkiye'nin Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök, yaptığı konuşmada, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifalar diledi.

Yücekök, böyle acı bir günde Alman kurumları ve STK'lerinin gösterdikleri dayanışmanın güzel bir örnek teşkil ettiğini söyledi.

Depremin ilk gününden bu yana Berlin'de toplanan yardımların afet bölgesine ulaştığını ifade eden Yücekök, "Yaraları birlikte sarmak istiyoruz. Federal ve eyalet kuruluşları ile işbirliği halinde çalışmaları sürdürüyoruz. Zorlu günleri dayanışma ile atlatacağız." diye konuştu.

Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici de depremde göçük altında kalanları kurtarmaya giden Alman arama kurtarma ekiplerine teşekkür etti.

Etkinliğe katılan 12 Havari Kilisesi Papazı Burkhard Bornemann da Türkiye ve Suriye'de depremden zarar gören herkes için dua ettiğini belirtti.

Etkinlik, yapılan toplu duayla sona erdi.

AMSTERDAM (AA) – Hollanda'da, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Türkiye ve Suriye'deki vatandaşlara yardım toplamak için yapılan ortak canlı yayın öncesinde 28,6 milyon avro olan toplam bağış, yayın sonrasında 89 milyon avroya yaklaştı.

Ülkedeki 11 STK'nin ortaklaşa düzenlediği Giro555 isimli yardım organizasyonu tarafından yapılan açıklamada, çok sayıda televizyon ve radyonun yayınladığı "Ulusal eylem günü"nde toplam bağış miktarının 88 milyon 921 bin 468 avroya ulaştığı belirtildi.

Açıklamada, ortak canlı yayın öncesinde 28,6 avro olan toplam bağışın, yayının başlamasının ardından gün sonunda yaklaşık 89 milyon avroyu bulduğuna işaret edildi.

Kampanyaya destek olmak için binlerce işletmenin bugünkü hasılatını depremzedelere bağışladığı kaydedilen açıklamada, çok sayıda sanat eserinin açık artırmayla satılarak gelirin Giro555 hesabına yollandığı ifade edildi.

-Yayınlarda Karsu ve Hadise de yer aldı

Türk asıllı Hollandalı sanatçı Karsu Dönmez ve Hadise'nin de yer aldı canlı yayınlara çok sayıda Hollandalı sanatçı ve ünlü isim katıldı.

Stüdyoda gelen yardım telefonlarına cevap veren ve Instagram hesabından yaptığı paylaşımda gurbetçi bir ailenin kızı olarak Avrupa ile Türkiye arasında köprü olmaktan mutlu olduğunu dile getiren Hadise, "Acımız büyük, zor günlerden geçiyoruz ama bir olunca gördüğünüz gibi her şeyi başarabiliriz." ifadelerini kullandı.

Toplanan bağışların, kampanyayı yürüten 11 ulusal ve uluslararası STK tarafından Türkiye ve Suriye'deki depremzedelerin gıda, su, ilaç ve barınma ihtiyaçları için kullanılacağı vurgulandı.

Hollanda Başbakanı Mart Rutte de Twitter'dan paylaştığı videoda insanları Giro555 kampanyasına katılmaya davet etti.

- Saat 23.35 itibarıyla 106,3 milyar liralık bağış toplanırken gönderilen SMS sayısı 6,4 milyon adede yaklaştı
 

İSTANBUL (AA) - Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem için ortak yayınla ekranlarda ve radyolarda başlatılan "Türkiye Tek Yürek" kampanyasında saat 23.35 itibarıyla 106,3 milyar liralık bağış rakamına ulaşıldı.

TRT1, ATV, FOX, Kanal D, Kanal 7, Show TV, Star TV ve TV8 başta olmak üzere yurt içi ve dışından 213 televizyon kanalı ile 562 radyoda yayınlanan kampanya devam ediyor.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenlere bağış toplamak için yapılan ortak canlı yayına, Türkiye'nin dört bir yanından çok sayıda siyasetçi, iş adamı ve sanatçının yanı sıra spor dünyasından ve bürokrasiden önde gelen isimler katılıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın da telefonla bağlandığı kampanyada toplanan bağış miktarı saat 23.35 itibarıyla 106,3 milyar liralık bağış rakamına ulaşıldı. Gönderilen SMS sayısı ise 6,4 milyon adede yaklaştı.

- AB üyesi ülkelerde 2035'ten itibaren satılacak yeni bütün otomobil ve hafif ticari araçların sıfır emisyonlu olması gerekecek
 

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yeni benzinli ve dizel otomobillerin satışlarının 2035'ten itibaren yasaklanmasını onayladı.

Strazburg'da gerçekleştirilen AP Genel Kurul oturumunda, otomobillere ve hafif ticari taşıtlara yeni karbon emisyon standartları getirecek düzenleme oylandı.

AB'nin iklim hedefiyle uyumlu olarak yeni otomobillere yönelik katı karbon emisyon standartları getiren yasa, 340 "evet", 279 "hayır" ve 21 "çekimser" oyla kabul edildi.

Buna göre, AB üyesi ülkelerde 2035'ten itibaren satılacak yeni bütün otomobil ve hafif ticari araçların sıfır emisyonlu olması gerekecek.

Otomobil üreticileri, 2035'e kadar karbon emisyonlarını yüzde 100 azaltacak. Böylece, AB ülkelerinde söz konusu tarihten itibaren benzinli ve dizel de dahil içten yanmalı motora sahip yeni otomobil satışı yapılamayacak.

2030 yılı emisyon düşürme hedefi otomobiller için yüzde 55, kamyonetler için de yüzde 50 olacak.

Bir aracın bütün kullanım ömrü boyunca salacağı karbon emisyonlarını değerlendirmek için yeni metodoloji geliştirilecek. Emisyon sınır değerlerinin gerçek kullanımdaki emisyonlarla uyumlu hale getirilmesi sağlanacak.

Düzenleme, bu aşamadan sonra AB Konseyi tarafından resmen onaylanmasının ardından AB Resmi Gazetesi'nde yayımlanarak yürürlüğe girecek.

Söz konusu düzenleme, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın bir parçası olan ve emisyonları 2030'a kadar en az yüzde 55 azaltmayı hedefleyen "55'e Uyum" paketinde yer alan teklifler arasında yer alıyordu.