Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Ab Mitte September können sich die Bürgerinnen und Bürger des Landkreises Kelheim kostenlos rund um das Thema Energie beraten lassen. Zertifizierte Berater der Energieagentur Regensburg stehen Interessierten jeweils 30 Minuten zur Verfügung und können unter anderem zu diesen Themen informieren:

 

  • Energieeinsparung
  • energieeffiziente Beleuchtung, energieeffiziente Haushaltsgeräte
  • Elektromobilität
  • energetische Gebäudesanierung
  • Heizungsmodernisierung
  • Einsatz erneuerbarer Energien
  • Photovoltaik und Solarthermie
  • Fördermittel
  • generell Umwelt- und Klimaschutz

 

„Die Energieagentur Regensburg möchte regionale Energieeinsparpotenziale mobilisieren und die Energieeffizienz steigern. Themen, die aktueller nicht sein könnten. Als Partner der Energieagentur freuen wir uns, allen Interessierten kostenlose und unabhängige Beratungen anbieten zu können.“

Landrat Martin Neumeyer

 

Eine wichtige soziale und gesellschaftliche Aufgabe übernehmen ehrenamtlich Tätige und ehrenamtliche Vereine. „Hermine e.V.“ erhielt in diesem Jahr das Siegel für Ausgezeichnetes Ehrenamt in der Kategorie „Chancen für alle“. Der Verein, der aus der mobilen Flüchtlingshilfe entstand, steht für Hilfe zur Erstversorgung für Menschen in Not. Die ehrenamtlich Tätigen betreiben eine Lagerhalle für Sachspenden, versenden Hilfsgüter und führen Hilfsfahrten durch.

 

Noch können die Sachspenden für die Ukraine in der Lagerhalle in der Rotkreuzstraße 10 abgegeben werden, alle anderen Sachspenden in der Lagerhalle in der Randersackerer Straße 62. Das Gebäude in der Rotkreuzstraße 10 wird jedoch aufgrund eines Neubaus abgerissen werden und der Vertrag mit Hermine endet in absehbarer Zeit. „Dies ist eine schwierige Situation für uns“, macht Vera Hoxha von Hermine e.V. deutlich. „Wir stehen damit bald auf der Straße, denn das Lager in der Randersackerer Straße ist zu klein für alle Spenden und unsere Logistik.“ Nötig wäre ein ebenerdiges Lager von mindestens 200 Quadratmetern, wenn das Außenlager in der Randersackerer Straße bleibt. Noch besser 300 Quadratmeter Fläche für Spendenannahme, Sortieren, Lagerung der Spenden, Fahrradwerkstatt, Büroräume, Free Shop, in dem alle willkommen sind, die Kleidung, Bettwäsche, Kinderspielzeug suchen. „Dauerhaft oder temporär, wir sind um jedes Lager dankbar, das ein 7,5 Tonner anfahren kann. Es sollte aber möglichst kostengünstig sein, da wir uns durch Spenden finanzieren.“

 

Auch Tobias Winkler vom Projekt „Liebe im Karton“ hat Raumsorgen. Der Liebe im Karton e.V. ist Partner des Netzwerks Ziviler Krisenstab. Hierfür koordiniert Tobias Winkler die Logistik. Diese deutschlandweite Organisation konnte seit Kriegsbeginn über 10.000 Paletten dringend benötigter Hilfsgüter in die Ukraine schicken und verteilen. Das Päckchenprojekt Liebe im Karton e.V. startet auch in diesem Herbst wieder und möchte Kindern in Not im europäischen Ausland und dem Nahen Osten (Irak, Irak-Kurdistan, Griechenland, Rumänien, Syrien und Ukraine) Weihnachtsgeschenke zukommen lassen. „Dazu brauchen wir von Mitte Oktober bis Mitte Januar Räumlichkeiten zur Zwischenmiete in Würzburg, am besten 2.000 m² mit genügend Platz zur Verladung in große Lkw“, sagt Winkler, „Und auch wir suchen und finden aktuell nichts.“ Auch für „Liebe im Karton“ sollten die Angebote möglichst kostengünstig sein, damit die Spendengelder tatsächlich dort verwendet werden können, wo sie notwendig sind und nicht für die Miete. Denkbar wären auch gemeinsame Räume mit Hermine e.V.

 

Die Stadt Würzburg unterstützt die Aufrufe von Hermine e.V. und Liebe im Karton auf der Suche nach Lagerflächen. „Das Engagement beider Vereine ist groß und darf nicht daran scheitern, dass keine Räume zur Miete oder Zwischenmiete gefunden werden“, sagt Oberbürgermeister Christian Schuchardt. „Auch in diesem Jahr werden wieder sowohl der städtische Fachbereich Immobilienmanagement als auch die städtische Wirtschaftsförderung versuchen, bei der Suche nach Räumen behilflich zu sein. In einem Jahr ist es einfacher aufgrund von passenden Leerständen, im nächsten Jahr schwieriger. Es braucht immer ein Quäntchen Glück.“ Da die Stadt Würzburg selbst keine passenden Räumlichkeiten für ein Zwischen- oder längeres Mietverhältnis zur Verfügung hat, ruft er dazu auf, eventuell passende Lagerflächen den beiden ehrenamtlichen Vereinen anzubieten.

 

Wer Lagerhallen in den genannten Größen und zu den genannten Bedingungen anbieten kann, melde sich bitte bei Hermine e.V., Kontakt über https://hermine.global,Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!, und bei Tobias Winkler von Liebe im Karton https://www.liebe-im-karton.de,Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! oder bei der Stadt Würzburg im Fachbereich WWS, Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

Auch in diesem Jahr sollen weihnachtliche Kartons an Kinder in Not gehen. der Verein Liebe im Karton benötigt dafür große Lagerflächen zur Zwischenmiete. Foto: Tobias Winkler

Ülkede yüksek bilet fiyatları ve personel sıkıntısı nedeniyle yaşanan uçuş iptalleri temmuz ayındaki yolcu sayısı hedeflerini de zora soktu.
 

BERLİN (AA) – Alman havalimanlarındaki yolcu sayısını salgın öncesi seviyeye çekmek için çalışmalar sürerken yüksek bilet fiyatları ve uçuş iptallerine sebep olan personel sıkıntıları bu çabaları zora sokuyor.

Alman Havalimanları Birliği (ADV), temmuz ayına ilişkin Almanya havalimanları yolcu sayısını açıkladı.

Buna göre, havalimanlarının temmuzda ağırladığı yolcu sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 79,1 artarak 17,74 milyon oldu.

Artışa rağmen, temmuzda yolcu sayısı salgın öncesi olan 2019 Temmuz seviyesinin yüzde 28,7 altında kaldı. Bu oran Haziran 2022’de yüzde 27 olarak salgın sonrası en düşük değere gerilemişti. Böylece Alman havalimanlarında yolcu sayısını Kovid-19 salgını öncesi seviyeye ulaştırmada ivme kaybı yaşandı.

 

- Yolcu sayısında Kovid-19 öncesi seviyeye en erken 2025'te ulaşılması bekleniyor

ADV ise Kovid-19 salgınının damgasını vurduğu zayıf bir yılın ardından 2022'de hava yolunu kullanan yolcu sayısının keskin bir şekilde artmasını bekliyor.

Almanya'da 2021 hava yolu yolcu sayısı 80 milyon seviyesinde kalırken, bu yıl rakamın 180 milyona ulaşması bekleniyor.

ADV, yolcu sayısında Kovid-19 öncesi seviyeye en erken 2025'te ulaşılmasını öngörüyor.

 

Salgın döneminde durma noktasına gelmesinin ardından keskin bir toparlanma yaşayan Alman hava yolu sektörü, personel sıkıntısı ve grevlerle karşı karşıya.

Almanya’daki havalimanları ve hava yolu şirketleri, yer hizmetleri, güvenlik personeli ve uçuş görevlileri dahil tüm alanlarda ciddi bir personel yetersizliğiyle mücadele ediyor.

Ülkede özellikle yaz tatilinin başlamasıyla birçok havalimanında personel eksikliği nedeniyle uzun kuyruklar oluşmuştu. Çok sayıda uçak seferi iptal edilmiş veya seferin gecikmesinden ötürü yolcular gidecekleri yerlere geç ulaşmıştı.

 

Bunun üzerine havalimanlarını işleten şirketlerin talebiyle Alman makamları, haziran sonunda Türkiye'den yaklaşık 2 bin işçinin Alman havalimanlarında konuşlandırılmasına yeşil ışık yakmıştı.

Alman Pilot Sendikası Cockpit 31 Temmuz'da, Alman hava yolu şirketi Lufthansa’da çalışan pilotların ücret artışlarında anlaşma sağlanamazsa grev kararı almıştı.

Sendika, pilotlara bu yıl için yüzde 5,5 ücret artışı, gelecek yıldan itibaren ise ücretlerin otomatik olarak enflasyon seviyesine uyarlanmasını talep ediyor.

Sendika ile Lufthansa arasında görüşmeler ise halen devam ediyor.

UTRECHT (AA) - Hollanda Devlet Demir Yolları (NS) çalışanlarının greve gitmesi, ulaşımı ve gündelik hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Hollanda İşçi Sendikaları Konfederasyonu (FNV) ve farklı sendikaların çağrısıyla geçen hafta çarşamba günü ülkenin kuzey bölgesinde, cuma günü Rotterdam ve Lahey gibi büyük şehirlerin bulunduğu batı bölgesinde ve dün başkent Amsterdam'ın bulunduğu kuzey-batı bölgesinde yapılan 24 saatlik grevin ardından bugün de ülkenin ortasında bulunan kentlerde 24 saatlik greve gidildi.

 

NS çalışanlarının bugünkü grevi, tren istasyonlarının merkez kenti Utrecht'te olması dolayısıyla ülke genelindeki tüm seferleri, ulaşımı ve yolcuları etkiliyor.

Demir yolları çalışanlarının, maaşlarının artırılması taleplerine olumsuz yanıt gelmesinin ardından geçen hafta başlattığı grev, yarın da doğu ve güney bölgelerinde devam edecek.

Ulaştırma, Bayındırlık ve Su Yönetimi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, demir yollarındaki grev nedeniyle sabah ve akşam iş giriş ve çıkış saatlerinin bugün normalden daha yoğun olacağı bildirildi.

Utrecht istasyonunda okula gitmek için ders saatini bekleyen öğrenci Rosemary Jansen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okula erken gelmek zorunda kaldığı için mağdur olduğunu söyledi.

 

Jansen, "Annem beni arabayla Utrecht'e getirdi. Leiden kentinden geliyorum. Bu yüzden tren yerine arabayla çok erken gelmek zorunda kaldım. Şimdi derslerime başlamak için bir saat beklemem gerekiyor. Annem Zwolle kentine gitmek zorundaydı, ben de erken geldim. En azından buraya gelebilmek için 3 saat otobüse binmek zorunda kalmadım. Yataktan erken kalkmam gerekti ve bu her zamanki kadar kolay olmadı. Grev yapanları anlayabiliyorum. Görüldüğü gibi oldukça başarılı oldular." diye konuştu.

Utrecht'e ders vermek için geldiğini belirten öğretmen Adrie Mesch de, "Ben Nijmegen kentinden Flex otobüsü ile geldim. O otobüs günde sadece iki kez çalıştığı için işe erken gelmek zorunda kaldım. Grevde yapanları anlıyorum, ancak yolcular için zor bir durum." ifadelerini kullandı.

Amsterdam'a işe gittiğini ifade eden Lyan Westrik de "2,5 saat otobüs yolculuğu yapmak zorundayım. Bir yerde grev yapanları anlayabiliyorum fakat çok can sıkıcı bir durum." dedi.

 

Sendikalar, ülkedeki enflasyonun yükselmesi ve alım gücünün düşmesi nedeniyle NS çalışanlarının aylık maaşının brüt 100 avro artırılmasını ve çalışanlara bir kereye mahsus 600 avro ödeme yapılmasını talep ediyor.

NS ise talebin fazla olduğunu belirterek Kovid-19 krizi nedeniyle hala mali açıdan zor durumda olduklarını savunuyor.

FNV, grevlerden sonra NS'nin taleplerini kabul etmemesi halinde ulusal grevlerin yapılacağını duyurmuştu.

- Yönetmen Feyyaz İftihar: "Did-i Naw, tüm sanatçılara sinema kapılarının açılacağı ve film yapabilecekleri konusunda umut bahşetti"
 
 

ABUJA (AA) - Nijerya'nın Lagos eyaletinde geçen yıl 22 bin 500 çocuğun hava kirliliğinden yaşamını yitirdiği bildirildi.

 

Lagos Eyalet Çevre Koruma Ajansı (LASEPA) Genel Müdürü Dr. Dolapo Fasawe, eyalette başlatılan "EKO Temiz Hava, Şimdi Temiz Hava Soluyun" başlıklı programın açılışında konuştu.

Fasawe, eyalette 2021 yılında 22 bin 500 çocuğun hava kirliliğinden dolayı öldüğünü aktardı.

 

Lagos hükümetinin, eyalet sakinlerine temiz hava ve sürdürülebilir çevre sağlama konusunda kararlı olduğunu kaydeden Fasawe, "Hükümet, plastik atık, e-Atık ve kullanılmış yağları onlardan satın alarak insanlara israftan servet çıkarma pratiğini öğretiyor, böylece ceplerine de para atıyor." dedi.

ABUJA (AA) - Angola'da 24 Ağustos'ta yapılan genel seçimleri, bağımsızlığından bu yana ülkeyi yöneten Angola'nın Bağımsızlığı İçin Halk Hareketi (MPLA) kazandı.
 

Ulusal Seçim Komisyonundan yapılan açıklamaya göre, iktidardaki MPLA oyların yüzde 51,17'sini alarak seçimi kazandı. Muhalefet partisi Angola'nın Tam Bağımsızlığı İçin Ulusal Birlik (UNITA) ise oyların yüzde 43,95'ini aldı.

Ulusal Seçim Komisyonu Başkanı Manuel Pereira da Silva, mevcut Cumhurbaşkanı 68 yaşındaki Joao Lourenço'nun artık usulüne uygun seçilmiş başkan olduğunu duyurdu. Böylece Lourenço'ya ikinci dönem görev yapma fırsatı verildi.

Angola halkı, 24 Ağustos'ta ülkenin beşinci çok partili seçimlerinde bir cumhurbaşkanı ve 220 milletvekili seçmek için oy kullanmıştı. Seçimde 8 parti yarıştı ancak rekabet MPLA ve UNITA arasında geçti.

 

- En fazla oy alan partinin başındaki isim cumhurbaşkanı oluyor

Angola'da 2010'da yapılan yasa değişikliğiyle seçmenler hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı için tek bir partiye oy veriyor. En fazla oyu alan partinin başındaki isim cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyor.

14 milyon seçmenin bulunduğu ülkede cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin görev süresi 5 yıl ve bir cumhurbaşkanı en fazla 2 dönem görev yapabiliyor.

Ülkedeki 18 idari bölge, cumhurbaşkanınca atanan valiler tarafından yönetiliyor.

 

- Joao Lourenço kimdir?

1954 yılında dünyaya gelen Lourenço, Portekiz işgaline karşı mücadele veren 10 çocuklu bir ailede büyüdü.

Portekiz'e karşı MPLA saflarında savaşan Lourenço, daha sonra Sovyetler Birliği'nde askeri eğitim aldı.

Lourenço, 1982'de ülkesine döndü ve 1984'te siyasete girerek Moxico Valisi oldu.

 

1990'lı yıllarda MPLA'da farklı görevler alan Lourenço, 1998 yılında parti genel sekreterliğine yükseldi.

2014-2017 döneminde ülkenin savunma bakanı olarak görev yapan Lourenço, 2017'den bu yana cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyor.

 

BAKÜ (AA) - 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü dolayısıyla Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki Türk Şehitliği'nde tören yapıldı.

 

Törene, Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı, Askeri Ataşe Tuğgeneral Zekeriya Yalçın, KKTC Bakü Temsilcisi Ufuk Turganer, Azerbaycan'da faaliyet gösteren Türk kurum ve kuruluşların temsilcileri, büyükelçilik ve ataşelik çalışanlarıyla iş adamları katıldı.

Saygı duruşuyla başlayan törende, Büyükelçi Bağcı Şehitlik Anıtı'na çelenk bıraktı.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı Askeri Bandosunun Azerbaycan Milli Marşı ve İstiklal Marşı'nı seslendirildiği törende, Bağcı şehitlik anı defterine şunları yazdı:

"Bir asır önce bugün Türk milletinin vatanı için fedakarlıkla verdiği destansı mücadele sonucu kazandığı zaferin tarihe altın harflerle yazıldığı gündür. Bu vesileyle 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri gününde bir kez daha manevi huzurunuzda bulunmanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz.

 

Can Azerbaycan'ın bağımsızlığı yolunda can vererek şehadet mertebesine erişen sizler 'iki devlet tek millet' şiarının temelinin oluşmasında ve kardeşliğimizin gelişmesinde şüphesiz ki en büyük pay sahibisiniz. Sizlerden miras aldığımız azim ve inançla müttefiklik seviyesine ulaştırdığımız ilişkilerimizi önümüzdeki süreçte de daha da geliştirmek için çabalarımızı sürdüreceğiz.

Nice 30 Ağustos ve 8 Kasım'larda zaferlerimizi Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza kutlayacağız. Kardeş vatan topraklarında rahat uyuyunuz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın ve terörle mücadelemizin bütün şehitlerine Allah'tan rahmet diliyor, manevi huzurunuzda saygıyla eğiliyoruz. Ruhlarınız şad olsun."

 

Temsili şehit mezarlarına karanfil bırakan Bağcı ve beraberindekiler, daha sonra Şehitler Hiyabanı'nı da ziyaret etti.

 

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Rostock-Lichtenhagen pogromunun 30. yıl dönümü münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Rostock-Lichtenhagen pogromu savaş sonrası dönemin en karanlık olaylarından biri. Maalesef bu karanlık bugüne dek aydınlatılmış değil.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rostock-Lichtenhagen Almanya’nın kolektif hafızasında bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Bu pogrom nefret ve ırkçılığın insanlara neler yaptırabileceğini çok açık ve net bir şekilde gösterdi. Bu vaka aynı zamanda ırkçılıkla mücadelenin asla ihmal edilemeyeceğini de gösteren çok önemli bir uyarı mahiyetindedir.

 

Rostock-Lichtenhagen bize ayrıca siyasetin bazı kesimlerinin medya ile el ele vererek ne kadar kolay bir şekilde kurbanları günah keçisi, failleri ise mağdur hâline getirebildiklerini gösterdi. Faillerin yalnızca küçük bir kısmı eylemlerinden ötürü ceza alırken, mağdurlar sınır dışı edildiler.

Gün gibi aşikâr olan bu adaletsizlik aradan 30 yıl geçmesine rağmen hâlâ devam ediyor. Faillerin çok büyük bir kısmı hiçbir yaptırıma maruz kalmadan işin içinden sıyrıldılar. Mağdurlar ise bugün hâlâ özür ve tazminat bekliyorlar. Ancak neticede sadece beşli-onlu yıl dönümlerinde, pazartesi unutulacak pazar konuşmalarından başka bir şey yapılmıyor.

 

Eğer ırkçılıkla ciddi bir şekilde mücadele edilecekse bu olaydan dersler çıkarılmalı. Şu an ülke sınırlarında yoğun bir şekilde uygulandığı gibi temel insan hakları ve iltica hakkını baltalamak yerine güçlendirmek bu bağlamda hayati önem taşıyor. Sığınmacıların sınırlardan geçip geçemeyecekleri köken ülkelerine veya kültürel çevrelerine göre farklılık arz ediyorsa orada ırkçılıkla mücadeleden bahsedilemez. Aksine bunlar tam olarak Sonnenblumenhaus önündeki kalabalığı savaş sonrası tarihin en karanlık dönemlerinden birini yazmaya yönlendiren işaretler.”

 

 

TİRAN (AA) - Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Türkiye'nin Kovid-19 salgını döneminde kendilerine destek olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhurbaşkanı olmasaydı, aşılarımız olmayacaktı." dedi.

Avusturya'da düzenlenen Alpbach Avrupa Forumu'ndaki "AB’nin Jeopolitik Uyanışı" konulu panelde konuşan Rama, ülkesinin Avrupa'ya entegrasyonu, Türkiye'nin salgın dönemindeki rolü ve yardımı, Kosovalılara Avrupa vize serbestisi gibi birçok konuya değindi.

 

Fransa'nın yeni bir Avrupa siyasi topluluğu kurma fikrinin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Rama, "Bazı tarihi meseleler için Avrupa Birliği de bazı tarihsel iddiaları olan bir devletin karşısında güçsüz bir grup ülkelere dönüşüyor. Tarihi iddialara karşı hiçbir şeyim yok ancak bu tarihi meseleler siyasiler tarafından iddia ediliyor. Eskiyi çözme şansı yok ancak yeni tarihi sorunlar yaratma şansı var." diye konuştu.

Kovid-19 salgını döneminde Türkiye'nin destek ve rolüne de değinen Rama, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Jeostrateji hakkında tartıştığımızda, Batı Balkanlar'a girmesine izin verilmemesi gereken üçüncü aktörlerden bahsediyoruz. Ancak ölüm kalım meselesi söz konusu olduğunda Batı Balkanlar'da birçok hayatı kurtaran Çin'dir, Rusya'dır ve Türkiye'dir. Türkiye Cumhurbaşkanı olmasaydı, aşılarımız olmayacaktı."

 

Kosova vatandaşlarının AB vize serbestisi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Rama, "Kosova büyük güçler, demokratik güçler tarafından barbar bir rejimden kurtarıldı. Ama bilin bakalım? Barbar rejim altında onlar (Kosovalılar) Avrupa'da serbestçe dolaşabiliyordu. Kurtarıcılarla onlar rehine, serbestçe dolaşamıyorlar. Böylece özgür Kosova'da doğan ve şimdi yetişkin olan çocukların dedeleri Almanya'ya gidebilir, Avusturya'ya gelebilir ve çalışabilirlerdi. Kosova'ya vize serbestisi olmadığı için çocuklar hareket edemiyor." ifadelerini kullandı.