Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Türkevi’nden yeni bir çevrimiçi tartışma programı

Amsterdam Tartışmaları ile 60 program gerçekleştiren Hollanda Türkevi Topluluğu, “Gözlem; Hollanda’da Türkevi-Türkevi’nde Hollanda” adlı yeni bir programla faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi.    

Gözlem programı, pandemiyle birlikte küresel düzeyde değişen şartlara uyum sağlayarak çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İlk programın konusu, Hollanda’da 17 Mart 2021’de yapılan seçimlerden 299 gün sonra kurulan 4’üncü Rutte Hükümeti Programı oldu. Programa uzman konuk olarak katılan Türkevi Topluluğu Başkanı Veyis Güngör’ün, hükümetin oluşum süreci, koalisyon ortaklarının tavrı ve hükümet protokolünü ele aldığı “Hollanda’da 4’üncü Rutte hükümetinin programında neler var?” başlıklı sunumu tartışmanın temelini oluşturdu.

Güngör, sunumuna 3. Rutte Hükümetinin 2020 yılının Aralık ayında neden istifa ettiği sorusuna verdiği cevapla başladı. Buna göre, Vergi Dairelerinin çocuk bakım ödenekleriyle ilgili takip ettiği politikaların etnik ayrımcılık ve ırkçılık temeline dayandığının bir Meclis Araştırma Komisyonu tarafından tespit edilip “Benzeri Görülmemiş Adaletsizlik” adlı raporla kamuoyuna sunulmasıyla istifa etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.

15, 16 ve 17 mart tarihlerinde yapılan Temsilciler Meclisi seçimlerinden, iktidar partisi VVD yine birinci parti olarak çıkarken,  D66 partisi ise büyük bir başarı sağlayarak, ikinci büyük parti oldu. 150 kişilik Temsilciler Meclisi için 37 parti mücadele verdi ve 17 parti milletvekili çıkarabildi. Seçimlere katılım oranı ise yüzde seksenikilerde seyretti. Seçimlerin kaybedeni sol partiler oldu. Popülist ve aşırı sağ partilerde ise oy patlaması yaşandı. PVV, FvD, JA21 gibi aşırı sağ partilerin toplam milletvekili sayısı 29’a ulaştı. Bu sayı, 2002 yılında, Pim Fortuyn’ün (LPF) listesi ve LN partilerinin aldıkları milletvekili sayısına tekabül ediyor.

299 gün hükümet kurma çalışmaları yapılırken, özellikle VVD lideri Rutte ile D66 lideri Kaag’ın stratejik mücadeleleri hükümetin kurulma sürecini uzattı. Farklı koalisyon alternatifleri üzerinde durulmasına rağmen, yine de 3’üncü Rutte hükümetini oluşturan partiler, yeni koalisyonu kurdular. Yeni kabinede VVD lideri Başbakan kalırken, D66 lideri Maliye Bakanı, CDA lideri de Dışişleri bakanı oldular. Yeni hükümette birisi Türkiye kökenli, diğeri de Türk kökenli olmak üzere iki kabine üyesi atandı.


Veyis Güngör,
sunumunda 10 Ocak pazartesi tarihinde göreve başlayan 4’üncü Rutte hükümetinde gören alan Başbakan ve Maliye Bakanının seçim sürecinde verdikleri vaatlere dikkat çekti. Güngör, Hollanda kamuoyunun Başbakan Rutte’den, ‘Açık yönetim kültürü’, ‘muhalefete fırsat vermek’, ‘kaybedilen güveni tekrar kazanmak’ vaatlerini yerine getirmesini beklerken, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Sigrid Kaag’dan ‘yeni liderlik örneği’ ile ‘değişim ve yenilenme’konunda icraatlar beklediğini söyledi.

Güngör, Başbakan ve Maliye Bakanından özel beklentilerin yanı sıra, yeni hükümetin, pandemiyle mücadele, vergi dairelerinin mağdur ettiği ailelerin itibarlarının maddi ve manevi iadesi, iklim değişikliği politikalarında uluslararası sözleşmelerin uygulanması, konut sorunu, eğitimde fırsat eşitliği ve öğrenci burslarının yeniden düzenlenmesi, gençlik ve yaşlı bakım sektöründeki sorunlar, yüksel enflasyon ve ona paralel olarak artan fiyatlar ve yoksullukla mücadele, göç ve mülteciler konusunda atacağı adımlar kamuoyunun beklentileri arasında olduğunu söyledi.

Gözlem’in ilk programında, neredeyse bir yıllık bir süreç sonucu ortaya çıkan hükümet ve programı hakkında Hollanda Türk toplumunun sessiz kaldığına dikkat çekildi. Katılımcılar, gerek hükümetin kurulma sürecinde gerekse Meclis’te bizleri ilgilendiren birçok hayati konu gündeme gelmesine rağmen Türk sivil toplum kuruluşlarının sessizliğinin anlaşılmaz olduğunu belirtirken, gündem takip etmekten ziyade şikayetle meşgul olunduğuna vurgu yaptılar.

 

Ahmet Suat Arı

Program Yöneticisi

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile Ukrayna krizini görüştüğü bildirildi.
 
Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, yaptığı yazılı açıklamada, Şansölye Scholz’un, İngiliz mevkidaşı Johnson ile telefonda görüştüğünü belirtti.
Hebestreit, görüşmenin odağında Ukrayna sınırında Rus askeri birliklerin artırılmasına ilişkin endişelerin yer aldığını aktardı.
 
İki başbakanın Rusya’nın Ukrayna'ya yönelik yeni askeri saldırganlığının önlenmesi konusunda mutabık kaldığını vurgulayan Hebestreit, "Böyle bir durumda Rusya’nın ağır ve ciddi bedel ödeyeceğini bekleyeceği de açıktır." ifadesini kullandı.
BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, enflasyonun kontrolden çıkmasını beklemediklerini belirterek, enflasyona karşı doğru politika tepkisini belirlemenin "çok kritik" olacağını ifade etti.
Lagarde ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) çevrim içi düzenlenen "2022 Davos Gündemi" toplantısında küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
ECB Başkanı Lagarde, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ardından ekonomik toparlanmanın beklenenden güçlü olduğunu söyledi.
Lagarde, "Ekonomideki toparlanma beklentilerimizi aştı. Bir yıl önce bu kadar hızlı ve güçlü bir şekilde toparlanacağımızı bilmiyorduk." dedi.
 
"Avro Bölgesi’nde ABD'dekiyle aynı enflasyonla karşılaşmamız olası değil"
Avro Bölgesi'nde enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde yarattığı baskıya değinen Lagarde, enerji fiyatlarında jeopolitik gelişmelerin ve hava koşullarının büyük etkisinin olduğunu aktardı.
Lagarde, enflasyonun kontrolden çıkmasını beklemediklerini belirterek, "Enflasyona karşı doğru politika tepkisi belirlemek çok kritik olacak." diye konuştu.
 
Artan enflasyon nedeniyle eleştirilere muhatap olan Lagarde, Avro Bölgesi'nin ABD ile aynı enflasyonla karşı karşıya olmadığını savundu. Lagarde, "Avro Bölgesi’nde ABD'dekiyle aynı enflasyonla karşılaşmamız pek olası değil." ifadesini kullandı.
Christine Lagarde, ECB'nin varlık alımlarını tamamladığı zaman faiz oranları dahil diğer araçlara bakacaklarını bildirdi.
 
- "Enflasyonla mücadele sadece merkez bankalarının görevi değil"
IMF Başkanı Georgieva da artan enflasyonun tedarik zinciri aksamaları, artan gıda fiyatları ve yükselen enerji fiyatlarından kaynaklandığını söyledi.
Yüksek enflasyonla mücadelenin sadece merkez bankalarına ait bir görev olmadığını belirten Georgieva, merkez bankalarının enflasyona müdahalesinin veri öncülüğünde olması gerektiğini, aynı zamanda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelenin de önemli olduğunu vurguladı.
 
Georgieva, ABD'de enflasyonun ekonomik ve sosyal bir endişeye dönüşmesi nedeniyle ABD Merkez Bankasının (Fed) sorumlu davrandığına işaret ederek, Fed'in faiz artırımlarının bazı alanlarda zaten yavaş seyreden toparlanmayı soğutabileceğini ifade etti.
IMF Başkanı, Fed'in politika değişikliğini iletişim içinde yapmasının büyük önem taşıdığını kaydetti.

Çukurova Üniversiteli Bilim İnsanları, 2020-2021 yılında 21 adet buluşla patent sahibi oldu. Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, Çukurova Üniversitesinin uluslararası arenada bilinirliğini ve marka değerini yükselten başarılı bilim insanlarını her daim destekleme sözünü yineleyerek “Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyor ve Üniversitemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

 

Rektör Prof. Dr. Meryem Tuncel, 2017 yılında Patent Kanunu’nun çıkmasıyla farkındalığın ve bilinirliğin istenilen düzeyde olmasa da arttığının gözlendiğini belirterek, patent ve sınai haklar konusunda farkındalığı yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.

 

Çukurova Üniversitesinde üretilen buluş sayısının her geçen gün artmasını sağlayacak bir dizi çalışma yaptıklarını da ifade eden ve üniversite- sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Meryem Tuncel, “Üniversite-sanayi işbirliğinin patent sayılarını artıracağını söylemek mümkün. Üniversitemizin patent sayılarının artması şehrimiz ve ülkemiz adına mutluluk verici bir gelişme. Akademisyenlerimizi kutluyorum. Desteğimiz sürecek.” dedi.

 

Ticarileşen patentlerin üniversitelere diğer araştırmaları için kaynak olmasının da önemli bir avantaj olduğunu bildiren Rektör Prof. Dr. Tuncel, Çukurova Üniversiteli bilim insanlarının 2020-2021 yılında buluş veya başvuru sahibi olduğu sınai mülkiyet tescillerini açıkladı…

Bentour Reisen en iyi seyahat acentelerini ikinci kez Altın Partner ödülü ile onurlandırdı. 150'den fazla seyahat acentesi Altın Partner statüsüne ulaşmayı başardı.
 
Bentour Reisen AG CEO Deniz Uğur ve Bentour Reisen Almanya Genel Müdürü Songül Göktaş-Rosati "Seyahat acenteleri ilk önceliğimiz ve en önemli satış kanalımızdır.
Partner Bonus programımızla, özellikle en başarılı partnerlerimize değerli katkı ve destekleri için teşekkür etmek istiyoruz" ifadesini kullandılar.
 
 
 
 
Bentour Reisen Partner Programı ile seyahat acenteleri yıllık cirolarına göre, sayısız avantajlardan yararlanıyor.
 
Altın statüsü, sertifika, reklam maliyeti sponsorlukları, özel davetler, VIP Telefon Hotline veya şahsi seyahatlarında kullanabilecekleri özel indirimler ve çeşitli avantajlar sağlıyor.
Ayrıca Bentour Reisen, her Altın Partner için, Antalya'daki Bentour ormanına bir ağaç dikiyor.
 
Türkiye’deki eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönen uluslararası öğrencilerle irtibatı devam ettiren Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), dünyanın 184 ülkesindeki 150 binden fazla Türkiye Mezununa yönelik; eğitim, iletişim, iş dünyası, kapasite geliştirme, Türkçe, buluşma toplantıları ve kurumsal görünürlük çalışmaları başta olmak üzere uzun soluklu projeler hayata geçiriyor.
 
Türkiye Bursları programı kapsamında dünyanın dört bir yanından uluslararası öğrencilere ülkemizdeki üniversitelerde; lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi imkânı sunan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türkiye’de eğitimini tamamlamış uluslararası öğrencilere yönelik Türkiye ile olan irtibatlarının devam ettirilmesi için de çok sayıda çalışma hayata geçiriyor.
 
1992 yılında, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal döneminde, “Büyük Öğrenci Projesi” adıyla başlatılan burs programı, Türkiye’nin 2000’li yıllarla birlikte değişen ve gelişen dış politikasına uygun olarak 2012 yılında YTB’nin koordinasyonunda yeniden düzenlenerek “Türkiye Bursları” markasıyla tüm dünyaya açıldı.  90’lı yıllarda bağımsızlıklarına yeni kavuşan dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaç duydukları insan kaynağının yetiştirilmesine katkı sunmak amacıyla başlatılan program, aradan geçen süreçte dünya markası haline gelerek rekor başvuru seviyesine ulaştı. Son olarak 2021 yılında 178 ülkeden 165.500 rekor başvuru alan Türkiye Bursları programı, her sene bilimsel kriterler eşliğinde seçtiği 5 bin civarında uluslararası öğrenciyi Türk üniversitelerine kazandırarak aynı zamanda üniversitelerimizin uluslararasılaşmasına da katkı sunuyor. Eğitimlerinin ardından mezun olan öğrencilerle irtibatı koparmayan YTB, "Türkiye Mezunları Çalışmaları” başlığı ile uzun soluklu projelere imza atıyor.
 
 
TMP PROGRAMI HAYATA GEÇİRİLDİ
 
Türkiye’de eğitimini tamamlamış uluslararası öğrencilerin ülkemizle olan irtibatlarının devam ettirilmesi için yapılan çalışmalar YTB’nin kuruluşuyla başlamış olup bu çalışmaların belli bir düzeye gelmesine müteakip 2017 yılında “Türkiye Mezunları Programı” (TMP) hayata geçirildi. TMP ile ülkemizde herhangi bir zamanda ve düzeyde eğitim almış mezunlar ile irtibat ve iletişimin sağlanması, kendilerinin ülkemizle olası işbirliği imkânlarının geliştirilmesi amaçlanıyor.
 
 
53 ÜLKEDE 94 MEZUN BULUŞMASI
 
“Türkiye Mezunları Ailesi” olarak isimlendirilen ve sayıları 150 binden fazla olan Türkiye Mezunlarının dünyanın 184 ülkesine yayıldığı biliniyor. Bu kişilerin bir araya gelmeleri için internet ortamında YTB tarafından oluşturulan “Türkiye Mezunları Portalı”nda, kimlik bilgileri ile birlikte kayıtlı bulunan mezunlarımızın sayısı ise 120 bini aşıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde hayatlarına devam eden ve önemli bir kısmı nitelikli mesleklere sahip bu mezunlarla YTB’nin ve dış temsilciliği bulunan kurumların yetkilileri sıklıkla bir araya geliyor. 2013 yılından bu yana YTB koordinasyonunda 53 ülkede 94 mezun buluşması gerçekleştirildi. Bunun yanında da YTB desteğiyle, dünyanın 30 ülkesinde kurulan 34 Türkiye Mezunları Derneği hizmetlerine devam ediyor. Bu dernekler Türkiye’nin dış politikasında önemli bir yer tutan kamu diplomasisinin son yıllardaki etkili araçlarından birini oluşturuyor. Mezun derneği olmayan ülkelerde ise dernek kurulumu için çalışmalar devam ediyor. Birçok ülkede de platformlar oluşturularak mezunların ülkemizle irtibatı sağlanıyor.
Bu çerçevede YTB,  “Türkiye Mezunları Programı” başlığı altında çok çeşitli, uzun soluklu faaliyetler yürütüyor.
 
 
TÜRKİYE MEZUNLARI PORTALI
 
Dünyanın dört bir yanındaki 150 bin Türkiye Mezununa ait; eğitim, çalışma ve iletişim bilgilerinin sağlıklı bir şekilde muhafaza edilebilmesi, raporlanabilir hale getirilmesi ve ülkemiz kamu diplomasisi faaliyetlerinin verimliliğinin artırılması amacıyla “Mezun Bilgi Yönetim Sistemi” hayata geçirildi. Çalışmanın sağlıklı bir şeklide yürümesi açısından da yükseköğrenimlerini bitirerek ülkemizden mezun olmaya hak kazanan uluslararası öğrencilerin Türkiye Mezunları Portalı’nda kayıt altına alınmaları amacıyla üniversitelerle mezuniyet bilgisi akışını öngören bir iş süreci geliştirildi. Bu mekanizma kapsamında mezuniyeti hak eden uluslararası öğrenciler diplomalarını teslim almadan önce Türkiye Mezunları Portalı’na eğitim bilgilerini girerek üye oluyor. Yine işbirliği çerçevesinde yürütülen öğrencilerin imzaladığı “Mezun Bilgi Formunu” resmi yazı ile YTB’ye ulaştırılıyor.
 
 
MEZUN AĞI GELİŞTİRME DESTEK PROGRAMI (MAG)
 
Türkiye Mezunları Derneklerinin kapasitelerini güçlendirerek kendi alanlarına yönelik organizasyon kabiliyetlerini arttırmak, ülkemiz ve kendi aralarındaki ilişkilerin güçlenmesi amacıyla da Mezun Ağı Geliştirme Destek Programı (MAG) yürütülüyor. Program kapsamında; İş Dünyası - Mezun Buluşmaları, Tematik Seminer ve Konferanslar, Türkçe Dil Eğitimi ve Türk Kültür Günleri, Yurtdışındaki Türkiye Fuarlarına Katılım, Yurtdışındaki Eğitim Fuarlarına Katılım, Türkiye Bursları Oryantasyon ve Tanıtım Programları düzenlemeye yönelik projeler destekleniyor.
 
 
KURUMSAL GÖRÜNÜRLÜK VE İLETİŞİM DESTEK PROGRAMI (KGİ)
 
Türkiye Mezunları Derneklerinin kurumsal görünürlük ve iletişim alanlarında kapasitelerini geliştirerek daha profesyonel bir yapıya kavuşmaları amacıyla da Kurumsal Görünürlük ve İletişim Destek Programı yapılıyor. Bu çerçevede; kurumsal kimlik oluşturulması, internet sayfası tasarım ve yönetimi, sosyal medya yönetimi, süreli yayınlar gerçekleştirilmesi ve kurumsal standardizasyon konulu projelere destekler sağlanıyor. MAG ile KİG programları kapsamında dünyanın 30 ülkesindeki 34 Türkiye Mezunları Derneği tarafından gerçekleştirilen 75 proje YTB destek verildi.
 
 
AKADEMİK TEŞVİK PROGRAMI
 
Türkiye Mezunlarının; Türkiye, Türkçe, Türk kültürü ve tarihini konu edinen akademik çalışmalarının teşvik edilmesi ve ödüllendirilmesini amacıyla mezunların önde gelen akademik indekslerde (SSCI, SCI, AHCI) taranan uluslararası dergilerde yayınlamış oldukları akademik makaleler ödüllendiriliyor.
 
 
POTANSİYEL MEZUN ATÖLYELERİ
 
Ülkemizin çeşitli üniversitelerinde son yılında bulunan uluslararası öğrencilerin "Türkiye Mezunu" kimliği aidiyetine sahip olmalarını temin etmek için ise "Potansiyel Mezun Programı" başlatıldı. Bu kapsamdaki atölyelere, alanındaki uzman isimler davet edilerek kariyer gelişimi, iki ülke arasındaki ticaret ve işbirliği olanakları ile YTB’nin mezun faaliyetleri hakkında bilgilendirmeler yapılıyor.
Program ilk olarak 2020 yılında 11 şehirde gerçekleştirildi. 2021 yılında 20 şehirde düzenlenmesi planlanırken, salgın nedeni ile 13 ilde, 400 Potansiyel Mezun ile bir araya gelindi.
 
 
TÜRKİYE MEZUNLARI E-BÜLTENİ
 
YTB ve Türkiye Mezunları Dernekleri tarafından gerçekleştirilen faaliyetleri kapsayan Türkiye Mezunları e-Bülteni, 3 aylık periyodlarla Türkiye Mezunları Portalı’nda kayıtlı 120 binin üzerindeki mezunu gönderiliyor.
 
 
TÜRKİYE BURSLARI TANITIM VE ORYANTASYON PROGRAMLARI
 
Türkiye Mezunları Dernekleri, bulundukları ülkelerdeki üniversite ve liselerde, Türkiye Bursları tanıtım programları organize ederken ulusal televizyon ve radyolarda da programlara katılıyorlar. Ayrıca Türkiye Burslusu olmaya hak kazanan öğrencilere yönelik Türkiye’de eğitim ve yaşam konulu oryantasyon programları gerçekleştiriyor.
 
 
TÜRKİYE MEZUNLARI AKADEMİSİ
 
Kariyerlerine yeni başlayan Türkiye Mezunlarının mesleki gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlayan “Türkiye Mezunları Akademisi” programının ilki, Anadolu Ajansı ile işbirliği içerisinde ‘Yeni Nesil Medya Eğitimi’ başlığı ile oldu. Türkiye Mezunları Akademisi kapsamında farklı alanlarda eğitim programları gerçekleştirilmesi de planlanıyor.
 
 
TÜRKİYE MEZUN DERNEKLERİ KAPASİTE GELİŞTİRME PROGRAMLARI
 
Tüm bu çalışmaların yanında mezun dernekleri yöneticilerine yönelik Kapasite Geliştirme Programları başlığı düzenlenen eğitim çalışmaları ile derneklerin kapasitelerinin geliştirilmesi hedefleniyor. Programın ilki 4 – 8 Kasım 2019 tarihinde Ankara’da düzenlendi. Bölgesel olarak düzenlenen ilk Kapasite Geliştirme Programı da Balkanlar Türkiye Mezunları Derneklerine yönelik olarak Karadağ, Podgoritsa’da 23-25 Ekim 2020 tarihleri arasında gerçekleşti. Kapasite geliştirme programları kapsamında medya ve iletişim, proje eğitimi, sivil toplumda kurumsallaşma konularında uzmanlarca eğitimler verildi.
 
 
TÜRKİYE MEZUN ÖDÜLLERİ
 
Faaliyet gösterdikleri alanlarda üstün başarı elde etmiş Türkiye Mezunlarını ödüllendirmek suretiyle mezunların Türkiye Mezunu kimliği aidiyetini pekiştirmek ve kamuoyunda Türkiye Mezunları Ailesi hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla 2020 Türkiye Mezun Ödülleri isimli program hayata geçirildi.
 
 
TÜRKİYE MEZUNU İŞ İNSANLARI – TÜRK İŞ DÜNYASI BULUŞMALARI
 
Türkiye Mezunu İş İnsanları ile Türk İş Dünyasını bir araya getirmeye yönelik düzenli olarak da toplantılar organize ediliyor. Toplantılara Türkiye Mezunu İş İnsanları ve TİM, DEİK ve MUSİAD’ın üst düzey yetkilileri ve bölge konseyi başkanları katılım sağlıyor. Afrika’dan Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Asya Pasifik Bölgesi’ne kadar farklı coğrafyaları kapsayan toplantılar hem Türk iş insanları hem de Türkiye Mezunu iş insanlarının birbirlerini tanımasına ve iş hacimlerini artırmasına zemin hazırlıyor.
 
 
 
BAŞKANLIĞIMIZ TARAFINDAN TÜRKİYE MEZUNLARINA YÖNELİK HAZIRLANAN FİLMLERİ BU LİNKTEN İNDİREBİLİRSİNİZ: https://wetransfer.com/downloads/57e3140e6b9de2321fed9072bf71236520220118113621/c9cf1f3bf2d45a71d434718805e7b2ba20220118113640/24f758
 
 
BERLİN (AA) - Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner'in, çok uluslu şirketler için yüzde 15'lik küresel asgari kurumlar vergisini Ocak 2023 gibi "erken bir tarihte" uygulamak istediği bildirildi.
 
Alman Wirtschaftswoche dergisinin Maliye Bakanlığına dayandırdığı habere göre, Alman federal ve eyalet hükümetlerinden maliye yetkilileri, küresel şirketleri Almanya'da 2023'ten itibaren en az yüzde 15 vergi oranına tabi tutmak üzere bir yasa taslağı hazırlamak için bu hafta ilk görüşmeleri gerçekleştirdi.
 
Haberde, Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner'in çok uluslu şirketler için yüzde 15'lik küresel asgari kurumlar vergisini Ocak 2023 gibi "erken bir tarihte" uygulamak istediği belirtildi.
Öte yandan, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2012'den bu yana üzerinde çalıştığı ve 140 ülke arasındaki müzakereleri koordine ettiği küresel kurumlar vergisi düzenlemesinde ekim ayında bir uzlaşı sağlanmıştı.
 
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin (G20) liderleri de söz konusu vergi anlaşmasını G20'nin Ekim 2021'de Roma'da düzenlenen Liderler Zirvesi'ne onaylamıştı.
Anlaşma; Google, Amazon, Microsoft ve Facebook gibi internet şirketleri de dahil olmak üzere küresel şirketlerin 2023'ten itibaren en az yüzde 15 vergi oranına tabi tutulmasını öngörüyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Ukrayna'nın doğusundaki gelişmelere ilişkin Rusya'ya gerilimi azaltması çağrısında bulundu.

Bakan Baerbock, Berlin'de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Baerbock, "Rusya'yı gerilimi azaltmak için adımlar atmaya çağırıyoruz" dedi.

 

ABD'li mevkidaşıyla siyasi diyaloğun krizden çıkmanın tek yolu olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirten Baerbock, "Bunu yapma isteği son birkaç haftada çok net şekilde ortaya çıktı. Ne yazık ki Rusya farklı bir dil konuşuyor." dedi.

Baerbock, Rusya'nın Ukrayna sınırına askeri birlik yığmasına ve Belarus'taki askeri manevralarına ilişkin, "Rusya saldırgan bir tutum takınması durumunda bunun sonuçları olacaktır. Asıl konu Avrupa'daki barış düzeninin korumasıdır. Bu yüzden onu koruyucu kalkanla korumaktan başka seçenek yok. Tedbirler Almanya ve ABD için ekonomik sonuçlar anlamına gelse bile. Her bir adım buna değer." ifadelerini kullandı.

Ukrayna'nın güvenliği ve Rusya'ya yaptırımlar konusunda da hemfikir olduklarına işaret eden Baerbock, "Bu yaptırımların gerçekten etkili olması da gerekir. En etkili yaptırım ile gerilimin azaltılması gerekiyor." diye konuştu.

Alman Bakan ayrıca gerilimin daha fazla artması durumunda enerji dahil olmak üzere her türlü yaptırım şeklinin masada olacağını anımsattı.

 

 

NATO ile Rusya arasında 2 yıldır görüşmelerin olmadığına değinen Baerbock, şimdi tekrar diyalog ve görüşmelerin olmasının iyi bir adım olduğunu kaydetti.

Baerbock, Ukrayna konusunda Normandiya formatının önemine dikkati çekerek, "Fransa ve ben şahsen bu formatın yaşaması için elimizden geleni yapacağız. Fransız mevkidaşımla Ukrayna'ya beraber ziyaret gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Bakan Baerbock, İran'ın nükleer çalışmalarına ilişkin de "İran maalesef nükleer tırmanış sarmalını müzakerelere paralel olarak döndürmeye devam ettiği için zaman azalıyor." dedi.

İran, nükleer silahları olmayan bir ülke için eşi görülmemiş şekilde yüzde 60 uranyum zenginleştirme kapasitesine ulaştığına dikkati çeken Baerbock "Bunun için makul bir açıklama yok ve İran da buna makul bir açıklama getirmiyor. Hedef hala nükleer anlaşmaya varmak ve uranyum zenginleştirmesini durdurmak. " ifadesini kullandı.

 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Almanya, ABD ve batılı müttefiklerin Ukrayna ihtilafında birlikte durduklarını belirterek, gerilimin mi yoksa diplomasi yolunun mu seçileceğinin Rusya'ya bağlı olduğunu söyledi.

Blinken, ortak hedefin diplomatik çözüm bulunması yönünde olduğunu ifade ederek, "Rusya ile görüşmelerimiz doğrudan ve açıktı. ABD ve Avrupa arasındaki birlik bize Rusya'nın sahip olmadığı gücü veriyor. Rus askeri birliklerinin Ukrayna sınırını geçmesi ve Ukrayna'ya yönelik yeni saldırgan eylemler gerçekleştirmesi halinde bunun hızlı ve sert sonuçları olacağını açıkça belirttik." dedi.

Rusya'nın hibrit saldırılar ve istikrarsızlaştırma faaliyetleri gibi çeşitli araçlar kullanabileceğini belirten Blinken, bu konuda eş güdümlü cevap verilmesi için her türlü senaryoya hazırlandıklarını kaydetti.

Blinken, "Yaptırımların gerekli olduğu ortaya çıkarsa, bunlar birbirini tamamlayıcı, birbirini güçlendiren ve yakından koordineli olacaktır." diye konuştu.

 

Kuzey Akım 2 boru hattının Moskoya'ya karşı bir baskı aracı olduğunu ifade eden Blinken, "Henüz Kuzey Akım'dan gaz geçmiyor. Bu da boru hattının Rusya için değil Almanya, ABD ve müttefiklerimiz için bir baskı aracı olduğu anlamına geliyor." dedi.

Blinken, Ukrayna'ya askeri yardım yapılmasının Rusya'ya karşı bir provokasyon olmadığını vurgulayarak, askeri desteğin Ukrayna'yı kendisini savunacak duruma getirmesi yönünde olduğunu kaydetti.

 

ABD Dışişleri Bakanı, yarın Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yapacağı görüşmede bu ihtilafı azaltmak için diplomatik bir yol bulma konusunda ABD ve Avrupalı müttefiklerin ortak görüşünü temsil edeceğini aktardı.

İran nükleer görüşmelerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Blinken, bu konuda bazı mütevazi ilerlemeler sağlandığını, ancak istenilen yerde olmadıkları belirtti.

 

Baerbock ve Blinken, ikili görüşme öncesinde Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı James Cleverly ile bir araya gelmişti.

Blinken yarın da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya gelecek.

Açık ve seçik bir şekilde görülüyor ki Türkiye’de işler iyi gitmiyor. Euro ve doların nerede duracağı tahmin edilemeyen hesapsız yükselişi, enflasyonun hükümetçe ve Merkez Bankası’nca konan hedeflerin ve yapılan tahminlerin çok üzerinde oluşu, tatmin edicilikten uzak istihdam rakamları, yatırımların durma noktasına gelmesi gibi ekonominin belirleyici unsurları tedirginliği gittikçe arttırmaktadır.
 
Siyasetçiler kendi aralarında ekonomik krizin siyasi krizden mi kaynaklandığını veya ekonomik krizin siyaseti nasıl etkileyeceği gibi hususları tartışadursunlar, ortalama normal vatandaş her an yaşanan sıkıntıyı daha fazla hisseder durumdadır. Ne iktidarın çizmeye çalıştığı pembe tablolar ne muhalefetin umut vermeyen söylemleri mutfağı sarmakta olan ateşin sönmesine yardım etmiyor.
 
Bir ülkenin kriz dönemlerinde onun sıkıntılardan çıkışında en mühim etkenlerin başında birlik, dayanışma ve birlikte buhranları aşma ruhu gelir. Ne yazık ki ülkemizde bunu görmek pek mümkün değildir. Mutlu bir azınlığın hayat pahalılığı ve istikrarsızlık altında ezilen kitlelerin haline karşı gösterdiği umursamazlık ve hatta aşağılayıcı tutum, muhalefet cephesinde yer alanların her fırsatı siyasi maksatlar için değerlendirmeye yönelik tutumu ile birleşince müşterek bir noktada birleşme imkansız hale gelmektedir. İktidar kanadının ortamı yumuşatmak yerine yapılan her eleştiriyi düşmanca bir davranış olarak algılayıp gerilimi arttırması, sadece muhalefetin ekmeğine yağ sürmekle kalmamakta, ülkenin önündeki badireleri aşmak için gerekli birlik ve beraberliğe de mani olmaktadır.
 
Konuya ekonomik esaslar çerçevesinden bakıldığında, aslında içinde bulunduğumuz krizlerin sebeplerini görmek kolaylaşmaktadır. Türkiye, tarım ve hayvancılıkta kendisine yetmekten çıkmış, bir müddet öncesine kadar övünç kaynağı olan ‘kendine yeterli olma’nın yerini ithalata bağımlılık almıştır. Sanayi üretimini yeterli düzeye getirememiş, 84 milyonluk nüfusa ve ulaşması zor olmayan pazar imkanlarına rağmen, herhangi bir dalda iddialı, vazgeçilmez olma noktasına gelememiştir. İhraç ürünlerini ithalata bağımlılıktan kurtaramadığından, oluşan kısır döngüyü bir türlü kıramamıştır. İletişim, bilişim, dijitalleşme gibi konularda rakiplerinin önüne geçememiştir. Büyük ölçüde dışa bağımlı olduğumuz enerji alanındaki yatırımlar karşılığında beklenen verimliliğe bir türlü ulaşılamamıştır. Turizmde gerekli çeşitlilik sağlanamadığından salgın, boykot, ambargo gibi durumlarda sektörün önüne alternatif yollar sunulamamıştır. Bunların ve eklenebilecek diğer hususların özeti olarak 2023 hedefleri adıyla ülkenin önüne konan hemen hiçbir hedefe ulaşılamamış, bundan doğan açık ise prestij yatırımları denen maliyeti yüksek ancak getirisi az teşebbüslerle kapatılmaya çalışılmıştır. İktidarın elinde, -tamamı kendi düşünce ve uygulamalarının ülkeyi getirdiği ekonomik darboğaz ortamında-, faiz-kur ayarlamalarıyla vaziyeti kurtarmak dışında bir çözüm imkanı kalmamıştır. Yaşayarak görüldüğü gibi, bu da derde deva olmamaktadır.
 
Hemen her ülke, salgın sebebiyle içine girilen ekonomik daralmaya karşı objektif gerçekler ışığında uygulamaya koyabileceği reçeteler üzerinde çalışırken, bu hayati konu bizde iktidar ve muhalefetin üzerinden siyasi kazanç umduğu bir kavga ve çekişme konusuna dönüşmüştür. Türkiye, kaliteli üretimin ve ihracatın, tatmin edici istihdamın, güven veren milli paranın, istikrarlı yönetimin ve işleyen ekonomik kurumların bulunmadığı bir ülkeye dönüşmüştür. Bu durum sürdürülebilir değildir ve elbirliği ile çareler üretmeye yönelme zamanı çoktan gelip geçmiştir.
 
Her kriz dönemindeki gibi günümüzde de yurt dışında yaşayanlara düşen sorumluluklar vardır. Her şeyden önce, Türkiye’nin iç kamuoyunda zannedildiği gibi yurt dışındaki insanlarımızın ceplerindeki Euroların değer kazanmasından memnun olacak, ondan haz duyacak kadar egoist olmadıkları dosta düşmana gösterilmelidir. Diğer taraftan yurt dışındaki insanlarımız ufağından büyüğüne alışverişlerini Türkiye menşeli ürünlere yöneltmeli, ülkeye girecek her sentin hayati değerde olduğunun idrakinde olmalıdır. Politikacıların gereksiz söylemlerinden etkilenmeden, ülkenin hepimize ait olduğu gerçeğinden hareketle memleketine sahip çıkmalıdır. Bu, sadece yaraların sarılmasına bir nebze katkı sunmak değil, ülkeyi ve milleti bölmek üzerinden kendilerine politik çıkar alanı oluşturan sorumsuz, muhteris, kifayetsiz ve kibirli politikacılara da vurulan bir şamar olacaktır.
2022’nin sıkıntıların aşıldığı bir yıl olması dileklerimle.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türkiye Bursları kapsamında ülkemizde eğitim alan Kazakistanlı öğrencileri Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ile buluşturarak moral kahvaltısı düzenledi. Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren ve Büyükelçi Saparbekuly, Kazakistan’ın geleceğini gençlerin belirleyeceğine dikkat çekerek Türkiye’de eğitim alan gençlerin iki ülke arasındaki dostluğa ve Türk dünyasına hizmet edeceğinin altını çizdi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) düzenlediği program ile Ankara’daki çeşitli üniversitelerde eğitim alan Kazakistanlı uluslararası öğrenciler, Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ile moral ve dayanışma kahvaltısında buluştu.  

 

 

TÜRKİYE İLE KAZAKİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ SİZLER GELİŞTİRECEKSİNİZ

Programda konuşan YTB Başkanı Abdullah Eren, Türkiye'de eğitim gören Kazakistanlı uluslararası öğrencilerin YTB'ye emanet olduklarını belirtti. 1992 yılından itibaren 5 bin 600 Kazakistanlı öğrencinin Türkiye’de burslu olarak eğitim aldığını aktaran Eren, bugüne kadar ise 2 binden fazla öğrencinin mezun olduğunu dile getirdi. Hali hazırda ise YTB tarafından organize edilen Türkiye Bursları çerçevesinde 505 Kazakistanlı öğrencinin eğitim gördüğünü söyleyen Eren, bunlardan 112 öğrencinin ise Ankara’da bulunduğunu ifade etti.

 

 

TEMEL AMACIMIZ TÜRKİYE İLE KAZAKİSTAN ARASINDAKİ BAĞI GÜÇLENDİRMEK

Ankara'da üniversite eğitimi alan öğrencilerle bir moral ve dayanışma programında buluşmak istediklerini anlatan Eren, “Ata yurdumuz olan, Türkistan coğrafyasının beşiği olan, Hoca Ahmet Yesevi’nin vatanı ve Türklük davasının menbaı olan Kazakistan bizler için çok önemli bir yere sahip.  YTB olarak Kazakistan’a yönelik çok farklı projeler gerçekleştiriyoruz. Bundan sonra da gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu kahvaltıyı yapmak istememizin sebebi hem sizleri bir görmek hem de son 15 gün içerisinde Kazakistan'da yaşanan süreçle alakalı size desteklerimizi ifade etmek. Kazak devletine, Kazak halkına sonsuz desteğimizi sunmak istiyoruz. Türkiye'de eğitim alan öğrenciler bizlere; ailelerinin, ülkelerinin dolayısıyla Kazakistan'ın ve Kazakistan’ın geleceğinin emanetidir. Emanetimize iyi bakmaya gayret ediyoruz. Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkileri sizler geliştireceksiniz. Temel amacımız Türkiye ile Kazakistan arasındaki bağı güçlendirmek. Kazakistan’ın geleceği Kazak gençlere emanet" diye konuştu.

 

 

TÜRKİYE'DE EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİLER GÖNÜL ELÇİLERİMİZ

Programda konuşan Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly ülkenin geleceğini eğitimli gençlerin belirleyeceğine dikkat çekti. Kazakistan'da yaşanan olaylarda Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'in halkla diyalog halinde çözüme gittiğini belirten Saparbekuley, şunları kaydetti: “Protestolarda Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev demokratik bir şekilde halkla görüşerek çözüme kavuşmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı olayların başında halkın gerçekçi taleplerini iletme hakkı olduğunu, barışçıl ve hukuki zeminde diyalog çerçevesinde olması gerektiğinin altını çizdi. Kazakistan'da daha kötü olaylar da olabilirdi fakat yaşanan bu olaylar bizim için büyük ders oldu. Başta Türk halkının ve Türk devletinin zor günlerde Kazakistan halkı ve devleti ile beraber olduğunu göstermesi bizim için önemliydi. Türkiye'de eğitim gören öğrencilerin Kazakistan'a dönmesi, bunların bir gönül elçisi olması Kazak ve Türk halkının geleceğinin, iş birliğinin, halkların, dostlukların daha güçlü olacağının göstergesidir”