Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Die Stadt Würzburg, vertreten durch den Leiter der städtischen Forstbetriebs Karl-Georg Schönmüller, ist seit kurzem Mitglied im Ausschuss des Bayerischen Waldbesitzerverbandes. Der Ausschuss ist zuständig für die Wahl des Vorstandes und die strategische Ausrichtung des Waldbesitzerverbandes in forstpolitischen, betriebswirtschaftlichen und rechtlichen Fragen der Bayerischen Forstbetriebe. Als Besonderheit in Bayern wählt der Ausschuss alle zwei Jahre eine Waldkönigin und die Bayerische Waldprinzessin. 25 Vertreter des bayerischen Waldbesitzes, von Kleinprivat- über Kommunal- bis Staatswald oder Forstliche Zusammenschlüsse bilden den Ausschuss.
Bürgermeister und Umweltreferatsleiter Martin Heilig gratuliert Karl-Georg Schönmüller zum Einzug in den Ausschuss und sagt: „Holz ist ein elementarer Baustein einer klimaneutralen Wirtschaftsweise. Holz ist nachhaltig, regional und vielfältig einsetzbar. So werden aus dem Stadtwald Würzburg nicht nur Bau- und Möbelholz geliefert, sondern in innovativen Holzwerken werden aus Laubhölzern ökologisch hochwertige Textilstoffe gefertigt. Doch ein Großteil der Wälder, auch der Würzburger Stadtwald, besteht aus nicht klimastabilen Bäumen. Wir müssen die Wälder an ein wärmeres Klima anpassen und mit vielfältigen, naturbasierten Strategien der Klimakrise entgegensteuern. Mit der Mitgliedschaft im Ausschuss des Bayerischen Waldbesitzerverbandes vernetzt sich die Stadt Würzburg insbesondere in den Bereichen der Holzvermarktung, der Forstpolitik und Inwertsetzung von Ökosystemleistungen.“
Der Stadtwald Würzburg umfasst ein Areal von 952 Hektar. Über 50 Hektar, davon das 23,5 Hektar große Naturwaldreservat Waldkugel, sind als Naturwald ausgewiesen und damit aus der Bewirtschaftung herausgenommen. Über 900 Hektar werden naturnah genutzt. Die städtischen Waldflächen liegen überwiegend in der Gemarkung Heidingsfeld. Für 100 Hektar Wald im Eigentum der Trinkwasserversorgung Würzburg in Zell wird zudem ein forstliches Management angeboten.
Der Bayerische Waldbesitzerverband e.V. wurde 1918 gegründet und ist die berufsständische und politische Vertretung der Waldbesitzer in Bayern. Im Verband sind rund 160.000 Waldbesitzer organisiert. Über 50 % des bayerischen Waldbesitzes sind in Privatbesitz.
BU: Stadtförster Karl-Georg Schönmüller ist seit kurzem neu gewähltes Mitglied im Ausschuss des Bayerischen Waldbesitzerverbandes. Foto: Quirin Friederich
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin Lülsdorf beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Selimiye Camii’nde Anneler Günü’ne özel bir etkinlik düzenlendi.
DİTİB’in 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde Anneler Günü vesilesiyle 40 yılı aşkın gönüllü hizmet eden 60 yaş üzeri annelere yönelik düzenlenen etkinlikte hediye ve teşekkür belgeleri takdim edildi.
Lülsdorf Selimiye Camii Kadınlar Kolu tarafından organize edilen etkinliğe, uzun yıllar DİTİB'e hizmet etmiş ve halen aktif olan gönüllü anneler davet edildi.
“Annelerin özverili hizmetlerine minnettarız”
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlikte DİTİB Köln Bölge Kadınlar Kolu Başkanı aynı zamanda Lülsdorf Selimiye Camii Kadınlar Kolu Başkanı Ümran Aslan açılış konuşması yaptı.
Selimiye Camii’nin kuruluşundan bu yana hizmet veren anneleri Anneler Günü'nde anmak amacıyla bir etkinlik düzenlediklerini belirten Aslan, “DİTİB çatısı altında yaptığınız hizmetler ve verdiğiniz emeklerle örnek oldunuz. Emekleriniz ve gayretleriniz takdire şayandır. Sizlere minnettarız, başımızın tacısınız. DİTİB ailesi olarak sizlerin bıraktığı yerden devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Ailenin temel unsurunun anne ve baba olduğuna vurgu yapan din görevlisi Esra Başol da, anneleri bir gün değil, onlara ömür boyu minnettar olduklarını söyledi. Anne ve babaya karşı saygılı olmayı emreden birçok ayet ve hadislerin bulunduğuna dikkat çeken Başol, Hz. Peygamberin buyruğundan bahsetti: “Rabbin hoşnutluğu, anne-babanın hoşnutluğundadır. Rabbin öfkesi de anne-babanın öfkesindedir.” Başol, “Yüce Allah’ın varlıkların en şereflisi olarak yarattığı insanoğlunun önemli görev ve sorumlulukları vardır. Anne babanın rızasını almak, Rabbin rızasını ve cennete giden yolu kolaylaştırır.” diye konuştu.
Anne konulu şiirler ve ilahilerin okunduğu etkinlikte, anneler ve kızlarıyla birlikte neşeli geçen yarışmalar düzenlendi.
Etkinliğin sonunda 60 yaş üzerindeki annelere hediyeler ve teşekkür belgeleri takdim edildi. 82 yaşındaki Fatma Üstün ve davetli anneler, mutluluklarını ifade ederek Aslan'a ve kadınlar koluna teşekkür etti.
Etkinlik, kadınlar kolu tarafından hazırlanan ikramların sunumuyla sona erdi.
Heute hat das Polizeipräsidium Oberbayern Nord in Ingolstadt mit einem Benefizkonzert des Polizeiorchesters Bayern zugunsten des Familiennachsorgevereins ELISA e. V. sein 15-jähriges Jubiläum gefeiert. "Das Polizeipräsidium Oberbayern Nord ist hervorragend aufgestellt", erklärte Bayerns Innenminister Joachim Herrmann in seiner Festrede. Ganz besonders lobte Herrmann die ausgezeichnete Sicherheitslage mit der sehr niedrigen Kriminalitätsrate und der sehr guten Aufklärungsquote. "Im nördlichen Oberbayern hat im vergangenen Jahr die Kriminalitätsbelastung entgegen dem bundesweiten Trend sogar abgenommen." Mit einer Häufigkeitszahl von 3.494 Straftaten pro 100.000 Einwohner (2022: 3.513) liege das Polizeipräsidium Oberbayern Nord deutlich unter dem ohnehin schon sehr niedrigen gesamtbayerischen Schnitt (4.361). "Die hochmotivierten und gut ausgestatteten Polizistinnen und Polizisten leisten rund um die Uhr eine tolle Arbeit", befand der Innenminister. Er bedankte sich bei allen Mitarbeiterinnen und Mitarbeitern des Polizeipräsidiums mit Polizeipräsident Günther Gietl an der Spitze für das großartige Engagement.
Zum 1. Januar 2009 wurde das damalige Polizeipräsidium Oberbayern im Zuge der Polizeireform in die Präsidien Oberbayern Nord und Oberbayern Süd geteilt. "Der Reformprozess war ein wichtiger Schritt zur Stärkung der regionalen Polizeipräsenz", erläuterte der Minister. Das Polizeipräsidium Oberbayern Nord hat eine Fläche von mehr als 7.000 Quadratkilometern zu betreuen und ist aktuell für die Sicherheit von rund 1,6 Millionen Bürgern zuständig.
"Der Schutzbereich des Polizeipräsidiums gehört zu den großen Wachstumsregionen Bayerns", betonte Herrmann. "Daher werden wir das Polizeipräsidium Oberbayern Nord weiter verstärken." So soll die Polizei im nördlichen Oberbayern bis 2025 schrittweise auf insgesamt 3.041 Stellen ausgebaut werden, im Vergleich zu 2010 ein Plus von 760 Stellen, das größte Stellenplus im Vergleich zu den anderen Verbänden der Bayerischen Polizei. Laut dem Innenminister wird die personelle Stärkung der Bayerischen Polizei konsequent fortgesetzt. So soll der Stellenbestand bis 2028 um weitere 2.000 Stellen auf dann insgesamt rund 47.000 Stellen erhöht werden. "Durch die Neueinstellungen auf diese zusätzlichen Stellen wird auch das Polizeipräsidium Oberbayern Nord personell profitieren", sicherte Herrmann zu.
Bu sözü ben söylemiyorum, Kıbrıs Türklerine de söylenmiyor.
Bu sözü Türkiye de söylemiyor, Türkiye’ye de söylemiyorlar.
Bu sözü Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Avrupa Birliği ve anaları Yunanistan, perdelerin arkasında artık fısıltıyla değil, yüksek sesle söylüyor kendilerine. Bazen birlikte, bazen de gerekli olduğu ayrı ayrı zamanlarda…
Bilindiği üzere Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis bugün Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Gerçekte bu görüşme 2023 yılının Aralık ayında Atina’da her iki lider tarafından karşılıklı imzalanan “Atina Bildirge”sinin yarattığı dostluk ve işbirliği temelindeki yeni dönemin ilk görüşmesi.
Aralık ayında Atina’da gerçekleştirilen Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin tutanaklarında, görüşme sonrası karşılıklı imzalanan Atina Bildirgesi’nin içeriğinde ve bugün Ankara’da gerçekleşecek görüşme programında “Kıbrıs konusu” yok. Ki Avrupa Birliği Devlet Başkanları zirve toplantıları içinde, sonuncusu hariç Kıbrıs konusu hiç yer almadı. Tam tersine birçok AB lideri tarafından yapılan açıklamalar, “Türkiye’yi karşımıza alamayız”, “Türkiye ile ilişkilerimizi bozamayız” mealinde idi.
Avrupa Birliği’nin Aralık ve Mart zirvelerinde ertelediği Türkiye konusunu son zirve toplantısında Kıbrıs Rumlarının bitmek bilmeyen istekleri sonrasında, “stratejik tartışma” kapsamında “kerhen” ele aldı. Tartışmalardan sonra yayınlanan kararda, “Avrupa Birliği’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamda ve Türkiye ile işbirliğine ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” ifadesi yer aldı.
Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) bu tavsiye kararını, sanki de Türkiye’ye karşı çok önemli bir zafer kazanmış gibi yükseltmeye, önem kazandırmaya ve pazarlamaya çalışıyor ama daha ilk tepki anası Yunanistan’dan “Otur oturduğun yerde” anlamına gelecek manevralarla geldi. Aklınca KRY, bu tavsiye kararı sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı müzakere masasına oturtacak ve müzakereleri istediği gibi sonuçlandıracaktı. Ne Cumhurbaşkanı Tatar, ne de TC. Dışişleri Bakanlığı, bırakın dikkate almayı, selam bile vermediler KRY’ye ve AB’nin tavsiye kararına. Zira Türkiye rest çekilecek, gözden çıkarılacak bir ülke değil. Bölgede yıllar içinde değişime uğramış olan politik, ekonomik ve askeri dengeler Türkiye’yi çok öne çıkarmış ve jeopolitik olarak Türkiye’ye inanılmaz bir önem kazandırmış durumda. Bunun en önemlilerinden biri, Uzak Doğu’dan yapılan deniz yolu taşımacılığının süresini Süveyş Kanalı yoluna kıyasla 15 gün kısaltan ve Basra Körfezindeki Irak’a ait Fav Limanı'ndan Londra'ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa'nın her ülkesine Türkiye'den kesintisiz ulaşım sağlayacak “Kalkınma Yolu” projesi.
Atlantik İttifakı’nın (ABD ve AB), Akdeniz’e kıyı ülkelerin ve Şanghay İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin zaman zaman dile getirdikleri “Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede, Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir enerji projesi başarılı olamaz” tanımlamasının vücut bulacak hali bu.
Öte yandan Atlantik ittifakının “Hasta Adamı” Avrupa Birliği’nin kendi içindeki sıkıntıları da cabası. Birliğin lideri Almanya, inanılmaz bir ekonomik sıkıntı içinde ve fırsatını bulunca AB’den çıkmayı planlıyor. Asya’nın ve Uzak Doğu’nun devleri Çin ve Rusya, AB’ye “ABD’nin kulu kölesi olmaktan çık artık” tavsiyesinde bulunuyorlar.
En önemlisi de, AB Konseyi ile AB'in yasa yapıcı kurumu olan ve AB Bütçesine onay veren “Avrupa Parlamentosu”na girecek 705 milletvekilinin belirlenmesi için 6-9 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan seçim.
Siyasi partilerin propagandalarına bakılınca görülen, seçim sonrasında AB’de esaslı kararların alınacağı. Bu kararlar içinde de Rumların tüm gayreti ve karalamalarına rağmen Türkiye’yi zora sokacak bir adımın olması muhtemel görünmüyor.
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Bu sözü ben söylemiyorum, Kıbrıs Türklerine de söylenmiyor.
Bu sözü Türkiye de söylemiyor, Türkiye’ye de söylemiyorlar.
Bu sözü Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Avrupa Birliği ve anaları Yunanistan, perdelerin arkasında artık fısıltıyla değil, yüksek sesle söylüyor kendilerine. Bazen birlikte, bazen de gerekli olduğu ayrı ayrı zamanlarda…
Bilindiği üzere Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis bugün Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Gerçekte bu görüşme 2023 yılının Aralık ayında Atina’da her iki lider tarafından karşılıklı imzalanan “Atina Bildirge”sinin yarattığı dostluk ve işbirliği temelindeki yeni dönemin ilk görüşmesi.
Aralık ayında Atina’da gerçekleştirilen Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin tutanaklarında, görüşme sonrası karşılıklı imzalanan Atina Bildirgesi’nin içeriğinde ve bugün Ankara’da gerçekleşecek görüşme programında “Kıbrıs konusu” yok. Ki Avrupa Birliği Devlet Başkanları zirve toplantıları içinde, sonuncusu hariç Kıbrıs konusu hiç yer almadı. Tam tersine birçok AB lideri tarafından yapılan açıklamalar, “Türkiye’yi karşımıza alamayız”, “Türkiye ile ilişkilerimizi bozamayız” mealinde idi.
Avrupa Birliği’nin Aralık ve Mart zirvelerinde ertelediği Türkiye konusunu son zirve toplantısında Kıbrıs Rumlarının bitmek bilmeyen istekleri sonrasında, “stratejik tartışma” kapsamında “kerhen” ele aldı. Tartışmalardan sonra yayınlanan kararda, “Avrupa Birliği’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamda ve Türkiye ile işbirliğine ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” ifadesi yer aldı.
Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) bu tavsiye kararını, sanki de Türkiye’ye karşı çok önemli bir zafer kazanmış gibi yükseltmeye, önem kazandırmaya ve pazarlamaya çalışıyor ama daha ilk tepki anası Yunanistan’dan “Otur oturduğun yerde” anlamına gelecek manevralarla geldi. Aklınca KRY, bu tavsiye kararı sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı müzakere masasına oturtacak ve müzakereleri istediği gibi sonuçlandıracaktı. Ne Cumhurbaşkanı Tatar, ne de TC. Dışişleri Bakanlığı, bırakın dikkate almayı, selam bile vermediler KRY’ye ve AB’nin tavsiye kararına. Zira Türkiye rest çekilecek, gözden çıkarılacak bir ülke değil. Bölgede yıllar içinde değişime uğramış olan politik, ekonomik ve askeri dengeler Türkiye’yi çok öne çıkarmış ve jeopolitik olarak Türkiye’ye inanılmaz bir önem kazandırmış durumda. Bunun en önemlilerinden biri, Uzak Doğu’dan yapılan deniz yolu taşımacılığının süresini Süveyş Kanalı yoluna kıyasla 15 gün kısaltan ve Basra Körfezindeki Irak’a ait Fav Limanı'ndan Londra'ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa'nın her ülkesine Türkiye'den kesintisiz ulaşım sağlayacak “Kalkınma Yolu” projesi.
Atlantik İttifakı’nın (ABD ve AB), Akdeniz’e kıyı ülkelerin ve Şanghay İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin zaman zaman dile getirdikleri “Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede, Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir enerji projesi başarılı olamaz” tanımlamasının vücut bulacak hali bu.
Öte yandan Atlantik ittifakının “Hasta Adamı” Avrupa Birliği’nin kendi içindeki sıkıntıları da cabası. Birliğin lideri Almanya, inanılmaz bir ekonomik sıkıntı içinde ve fırsatını bulunca AB’den çıkmayı planlıyor. Asya’nın ve Uzak Doğu’nun devleri Çin ve Rusya, AB’ye “ABD’nin kulu kölesi olmaktan çık artık” tavsiyesinde bulunuyorlar.
En önemlisi de, AB Konseyi ile AB'in yasa yapıcı kurumu olan ve AB Bütçesine onay veren “Avrupa Parlamentosu”na girecek 705 milletvekilinin belirlenmesi için 6-9 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan seçim.
Siyasi partilerin propagandalarına bakılınca görülen, seçim sonrasında AB’de esaslı kararların alınacağı. Bu kararlar içinde de Rumların tüm gayreti ve karalamalarına rağmen Türkiye’yi zora sokacak bir adımın olması muhtemel görünmüyor.
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Almanya’nın Pforzheim kentinde faaliyetlerini sürdüren Pforzheim ve Çevresi Türk Veliler Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da Anneler Günü’nü unutmadı. Anneler gününü kutladı.
Havaların mevsim normallerinin yerinde ısınmasıyla mesire yerlerine koşan halkın en önemli dinlenme noktalarından biri de Sommerhausen Hayvanat Bahçesi oldu. Halk arasında Tierpark Sommerhausen olarak bilinen mesire alanındaki bol oksijen, temiz doğa kültürü ve hayvanlarla baş başa olmak hayvanat bahçesine olan ilgiyi de artırıyor.
Çok sayıda göçmen kökenli ailenin çocukları ile birlikte geldiği ve doğum günü kutladığı Tierpark Sommerhausen, yetkililerinin çocuklu ailelere olan yaklaşımı, yardımseverliği ve her konuyla hızlı bir şekilde ilgilenmeleri de hayvanat bahçesine olan ilgiyi artırmaktadır.
Kendileriyle görüştüğümüz Türk aileler de yaptıkları açıklamada, "Bizim de çocukluğumuz burada geçti. Çocuklarımızı da buraya getirerek hayvanat bahçesi ve hayvanlara olan ilginin devam etmesini istiyoruz" şeklinde konuştular.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Saarland Eyalet Birliği ve Veliler Kolu iş birliğinde camiler arası satranç turnuvası düzenlendi.
Saarland DİTİB Veliler Kolu Başkanı Bünyamin Sağ’ın organizesinde ve Sulzbach DİTİB Merkez Camii ev sahipliğinde düzenlenen satranç turnuvasının finalinde dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.
Eyalet geneli camiler arasında kız ve erkek öğrenciler kategorisinde ilki düzenlenen satranç turnuvanın finalinde, 16 öğrenci büyük bir mücadele örneği sergiledi.
Sulzbach DİTİB Merkez Cami din görevlisi Nurullah Parlak ve veliler kolu başkanı Nazmi Göktaş, turnuvaya ev sahipliği yapmaktan duydukları mutluluğu ifade ederek, farklı şehirlerden gelen öğrencilerin birbirleriyle tanışmasına ve kaynaşmasına vesile olduklarını ifade etti.
Saarland DİTİB Eyalet Veliler Kolu Başkanı Bünyamin Sağ, turnuvaya katılan başta öğrenciler olmak üzere velilere ve din görevlilerine teşekkür ederek, daha güzel projelerle gençlere yol göstermeye devam edeceklerini söyledi.
Gençlerin cami dersleri dışında sosyal etkinliklere katılmalarının önemine vurgu yapan Saarland eyaleti din görevlileri koordinatörü Arif Şimşek, “Gençlere bu ortamları sağlamak çok önemli. İnşallah bu tür faaliyetleri çeşitlendirerek evlatlarımızın ilgisini çekmeye ve onların cami endeksli faaliyetlerde yer almaları için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
DİTİB’in 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde teşkilatın kurucularına ve bugüne taşıyan herkese minnettarlığını ifade eden Saarland DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Erkan Kahveci ise, DİTİB cami dernekleri arasında Almanya genelinde bir ilki gerçekleştirdiklerinini söyledi. Kahveci, “Geleceğimizin gözbebeği çocuklarımıza daha fazla hizmet sunarak onlara ulaşmalıyız, çünkü onlar bizim yarınlarımızı şekillendirecek olan nesillerdir” diye konuştu.
Turnuvanın finalinde dereceye giren öğrencilere belge ve çeşitli hediyeler verildi.
BERLİN (AA) - Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ABD Başkanı Joe Biden'ın "İsrail'in Refah'a geniş çaplı saldırıyla girmesi durumunda bu ülkeye silah göndermeyi durduracağını" açıklamasının ardından, Alman hükümetinin de bu konuyu istişare ettiğini söyledi.
Bir ziyaret kapsamında ABD'de bulunan Pistorius, Alman kamu yayıncısı ZDF'de katıldığı bir programda, "ABD Başkanı Joe Biden, Refah'ın işgal edilmesini yanlış bulduğu için İsrail'e mühimmat sağlamak istemiyor. Almanya'dan da benzer adımlar olacak mı?" şeklindeki soruyu yanıtladı.
"Bu, şu anda istişare ediliyor. Buna henüz cevap veremem." ifadesini kullanan Pistorius, bu konudaki sorumluluğun öncelikle Almanya'nın başbakanlığı ve dışişleri bakanlığında olduğunu belirtti.
Pistorius, "Kapalı kapılar ardında elbette görüş alışverişinde bulunduk. Ancak kararları duyurmak benim rolüm değil." şeklinde konuştu.
"Amerikalıların adımını anlıyor musunuz?" sorusuna da Pistorius, "Evet, anlayabiliyorum." cevabını verdi.
ABD Başkanı Biden, CNN'e verdiği röportajda, İsrail'in Refah'a geniş çaplı saldırıyla girmesi durumunda bu ülkeye silah göndermeyi durduracağını söylemişti.
Biden, "Eğer Refah'a girerlerse, henüz (kapsamlı bir saldırıyla) girmediler, eğer girerlerse o zaman Refah'ta ve diğer şehirlerde kullanılan silahları göndermeyeceğimi açıkça belirttim." diye konuşmuştu.
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, İsrail haber kanalı Channel 12'ye yaptığı açıklamada, Biden'ın açıklamasının "sinir bozucu olduğunu ve hayal kırıklığı yarattığını" ifade etmişti.
Ekimde 16 yaşına girecek altızların babası Hikmet Temiz: "Aynı okula gidiyorlar ancak ayrı sınıflardalar. Çocuklarımız, sosyal medyada konuşulmaya devam ediyor"
BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de yaşayan ve "Berlinli Altızlar" (Berliner Sechslinge) olarak 16 yıl önce tüm dünyada haber yapılan Türk altız kardeşler, Başkonsolos İlker Okan Şanlı'ya ziyarette bulundu.
Ülke genelinde ilgiyle izlenen "Berlinli Altızlar" Zeynep, Zehra, Esma, Rana, Ahmed ve Adem ile kardeşleri Meryem ve Malik Musa’nın ebeveynleri Roksana ve Hikmet Temiz, Berlin Başkonsolosu Şanlı'ya daveti için teşekkür etti.
Aslen Rizeli olan Hikmet Temiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekim ayında 16 yaşına girecek altızları büyütürken yaşadıkları zorluklara dikkati çekerek, "Zor tabii ki halen maraton gibi devam ediyor." dedi.
Toplam 10 kişi olduklarını belirten Hikmet Temiz, bu nedenle iki araç kullanmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Çocukların her döneminin farklı olduğunu ve aynı okula gittiklerini anlatan Hikmet Temiz, "Aynı okula gidiyorlar ancak ayrı sınıflardalar. Çocuklarımız tabii ki sosyal medyada konuşulmaya devam ediyor." diye konuştu.
Polonya kökenli anne Roksana Temiz de Alman medyasının ilgisinin sürdüğüne dikkati çekerek, çocukları büyütürken yaşadıklarını Başkonsolos Şanlı ile paylaştı.
- "Evde 8 çocuk nasıl oluyor?"
Başkonsolos Şanlı da altızların doğdukları zaman çok fazla habere konu olduklarını hatırlatarak, "Halihazırda sosyal medyada çok takip edilen bir aile altızlar. Bir de iki kardeşleri daha var, dolayısıyla 8 kardeşler. Ben de gerçekten merak ediyorum. Evde 8 çocuk nasıl oluyor? Belki biz de bu konuda tecrübelerinizden faydalanırız bizim evdeki durum bağlamında." diye konuştu.
Ailenin "Berlinli Altızlar" diye anılmasının Türk toplumunun aslında Berlin'le ne kadar fazla iç içe bulunduğunun önemli bir göstergesi olduğunu vurgulayan Şanlı, "Dolayısıyla beni ziyaret ediyorlar bugün, sağ olsunlar. Ben de onları misafir etmekten büyük mutluluk duyuyorum." dedi.