Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) iş birliğinde, bu yıl da yardım faaliyetlerine devam edildi. Geçen sene olduğu gibi bu sene de deprem bölgesine öncelik verildi.

DİTİB, Ramazan ayı münasebetiyle “Sana İhtiyacı Olan Kardeşlerin Var” temasıyla yürüttüğü yardım kampanyası çerçevesinde, “Gıda Yardım Paketi” dağıtımını gerçekleştirdi. Öncelikli olarak deprem bölgesi olmak üzere 24 ülkede ve 150 bölgede gönüllüler tarafından paketler dağıtıldı. Gıda paketleri içerisinde bulunan pirinç, şeker, sıvı yağ, makarna, fasulye, un ve tuz gibi ürünler ihtiyaç sahibi ailelere gönüllüler tarafından teslim edildi.

Deprem bölgesinde ve dünyanın dört bir yanında “İyilik Sofraları” kuruldu. Ramazan çalışmaları kapsamında “İftar ve Sahurumu Kardeşimle Paylaşıyorum” temasıyla gıda yardımının yanı sıra toplu iftarlar düzenlendi. Deprem bölgesinde günlük 16 bin kişiye iftar ikramı yapıldı. Ayrıca, Ramazan ayı boyunca deprem bölgesinde iftar ve sahur ihtiyaçları da karşılandı. Gönüllüler ayrıca bölgedeki çocuklarla vakit geçirerek hediyeler dağıttı.

 

DİTİB, Ramazan ayında iftar sofralarını bereketlendiriyor

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey yaptığı açıklamada, Ramazan ayı dolayısıyla bu yıl da yardım faaliyetlerine devam ettiklerini belirterek, geçen sene olduğu gibi bu sene de deprem bölgesine öncelik verdiklerini kaydetti.

Kuzey, “Uzak yakın demeden, gönül coğrafyamızın en ücra bölgelerinde dahi geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da DİTİB olarak TDV iş birliği ile muhtaç kardeşlerimize umut olduk. Başta deprem bölgesi olmak üzere dünyanın farklı bölgelerine emanetlerimizi ulaştırdık. Gönüllülerimizin de katıldığı program kapsamında gıda paketiyle toplam 50 bin 600 kişiye ulaştık. İftar sofralarının kurulabilmesine vesile olarak Ramazan ayının daha güzel geçmesine katkı sağladık. Dünyanın gözü önünde yaşanan drama da DİTİB olarak kayıtsız kalmadık. Gazze’de zor şartlar altında temin edilen gıdalarla hazırlanan iftar paketlerini mahalle mahalle ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık” dedi.

Kuzey, “Bu iyilik hareketini destekleyen bütün hayırseverlerimizin ve DİTİB ailesinin Cenab-ı Hak hayır ve hasenatlarını kabul eylesin” diye konuştu.

 

 

 

 

 

 

 

2008-2013 yılları arası  Kısa adı DİTİB olan Diyanet Türk İslam Kültür Dernekleri Birliği  Göppingen merkez camii’ne kadrolu beş yıllığına din görevlisi olarak atanarak görev yapan, talebeler yetiştiren, sevilen severek gönüllere dokunan Yahya Yılmaz hoca  hizmet süresi dolunca, Türkiye’mize dönerek Sakarya şehrinde de Kur’an Kursu öğretmenliğine  başladı.
 
Çok sayıda Kur’an talebesi yetiştirdi. Kendisi emekliliğini isteyerek çok sevdiği talebelerinden ayrı kaldı. Almanyada görev yaptığı yıllarda edindiği dostane ilişkilerini hiç kesmedi her Cuma günü selam gönderir, selam da alırdı. Bu yaşayan dostluklar sonunda emekli olduğunu öğrenen dostları tekrar Almanyanın Allgau Wangen Ülkü Ocağı Camiiye hizmet için davet edildi. Bu daveti alan gönüllerin hocası Yahya Yılmaz; “Bize görev düşmüş gurbet bizi göreve çağırıyor” diyerek bavulunu hazırlayıp üç aylığına, 11 yıl önce vedalaşarak ayrıldığı  Almanya’ya geldi. Bu mübarek ramazan ayında kutsal mesleği imamlığı ve Kur’an-ı  Kerim öğretmenliğine aynı heyacan ve istekle görevine başladı. Yahya hocanın tekrar Almanya’nın Bayern eyaleti Allgau Wangen şehri Ülkü Ocağı Camisinde hizmet ettiğini duyan,öğrenen Göppingen DİTİB merkez Camii iderecileri talebeleri ziyaret ederek, “Hocalarına hoş geldiniz” dediler.
 
Almanya’ya tekrar gelen hocalarının gelmesine sevinen talebeleri, “Bizlerin üzerinde emeği olan sevdiğimiz, saydığımız hocamızı tekrar batı Avrupa Türklerine hizmete gelmesine çok sevindik ve mutlu olduk”dediler.
Tabi hocaları Yahya Yılmaz’da, 11 yıl sonra gördüğü talebeleri ve Göppingen camii cemaatini tekrar görmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi.
 
 
 
İadeyi ziyaret
 
Yahya Yılmaz hoca  görev yaptığı  Allgau Wangen Ülkü Ocağı başkanı ve idare heyetiyle birlikte  geçtiğimiz hafta sonu DİTİB Göppingen merkez camiye iadeyi ziyarette bulundular. 
Akşam iftarı birlikte yapıldı. Teravih namazı öncesi camii cemaatine sohbet eden Yahya hoca, “ Rabbime şükürler olsun. Bizleri tekrar sizlerle kavuşturdu. talebelerim bu gün yirmi, yirmibeş yaşlarında olmuş her biri Aslanlar gibi deli kanlı olmuşlar. Bu camimizde yönetime gelmişler bunları görmek beni çok mutlu etti. Cemaatimden Yozgatlı müezzinim Cafer ağbim, Camimizin çevre temizliğini yapam Hacı  Recep Ballı ağbeyim hakkın rahmetine nail olmuşlar. Rabbim rahmet eylesin. Tüm geçmişlerimize bu külliyeye hizmet edenlerden Allah razı olsun Ahirete göçenlere Allah rahmet eylesin.” Teravih namazı kılındı,dualar edildi. Cami salonunu dolduran Yahya hocayla hasret giderdiler. Çevre dernek yönetiçileri Yahya hocanın talebeleri hasret yumağı oldular. Geç saatlere kadar çay kahve sohbetleri edildi.
 
Haber ve Resim: Doğan Tufan
 
 

“Brüksel ve Solingen olayları benzer radikal çevrelerden gelse de kaynağına kadar inilerek mutlaka failler yakalanıp cezalandırılmalıdır”

 

Uzun yıllardan bu yana Türklere yapılan ırkçı saldırıları değerlendiren KONAD Başkanı Sait Özcan, “Bölücü terör örgütü mensuplarının Belçika'da Türklere saldırması ve Solingen'de dört Bulgaristan Türkü’nün evinin kundaklanması son derece endişe verici gelişmelerdir. Bu tür eylemler, toplumsal barış ve uyumu derinden sarsmaktadır.” dedi.

Belçika'daki saldırılar, Türk toplumunu hedef alarak ayrımcılığı ve nefreti körüklemektedir. Bu eylemler, toplumun hoşgörü ve çeşitliliğiyle uyum içinde yaşama idealine zarar vermektedir. Türk toplumunun bu saldırılara maruz kalması, toplumun güvenliği ve huzuru açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

 

KONAD Başkanı Özcan devamla, “Solingen'deki kundaklama olayı derin bir üzüntü ve dehşetle karşılanmıştır. Masum insanların evlerinin kundaklanması ve hayatlarını kaybetmeleri, insanlık dışı bir şiddet eylemidir. Bu tür şiddet eylemleri, etnik köken ve kültürel farklılıklara dayalı ayrımcılığın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür olaylar, toplumda derin yaralar açmakta ve insanların birbirine olan güvenini zedelemektedir. Barış ve uyum içinde bir arada yaşama idealinin gerçekleşmesi için, toplumun bu tür nefret suçlarına karşı birlik içinde hareket etmesi ve adaletin sağlanması gerekmektedir” şeklinde beyanatta bulundu.

 

“Radikalizm kendisine hiç bir yerde alan bulamamalı ve destek görmemelidir” şeklinde konuşan KONAD Başkanı Özcan, “Ulusal ve uluslararası düzeyde, bu tür şiddet eylemlerine karşı sıfır tolerans politikası benimsenmelidir. Ayrıca, toplumda hoşgörü, saygı ve anlayışın teşvik edilmesi ve çatışma çözücü mekanizmalarının güçlendirilmesi önemlidir. Türklere yönelik Brüksel saldırısı ve Solingen'deki kundaklama olayı, toplumsal barış ve uyumu tehdit eden ciddi sorunlardır. Bu tür nefret suçlarına karşı etkili önlemler alınmalı ve toplumun her kesimi, hoşgörü ve adalet temelinde bir arada yaşama idealini desteklemelidir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

 

 

 

 

 

SOLİNGEN (AA) - Almanya'nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı olan aynı aileden 4 kişi için anma töreni düzenlendi.

Solingen'in Höhscheid semtinde 4 kişinin hayatını kaybettiği, 9 kişinin yaralandığı binanın önünde düzenlenen anma törenine katılanlar, olayın tüm gerçekliğiyle aydınlatılmasını istedi.

Törene, 29 Mayıs 1993'te Solingen'de evlerinin kundaklanması sonucu 5 aile ferdini kaybeden Kamil Genç de katıldı.

 

Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pazartesi günü yanan bu binayı gördüğünde 1993'de evlerinin yandığı zaman yaşadığı acıyı tekrar hissettiğini belirtti.

Beş gündür üzüntüden uyuyamadığını söyleyen Genç, yangını duyar duymaz olay yerine geldiğini dile getirdi.

Genç, "Bu bina da bizim yanan ev gibi kundaklama sonucu ahşap olduğundan dolayı yanmış. O gece yaşananlar, çığlıklar, itfaiyelerin çalışması gözümün önüne tekrar geldi. O yangında 2 kızım Saime ve Hülya, 2 kız kardeşim Hatice ve Gürsün, Türkiye'den gelen misafirimiz Gülüstan Öztürk yaşamını yitirdi." dedi.

Genç, yetkililerden bu olayın aydınlatılmasını istedi.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2'si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece medyana gelen yangının, eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

Wuppertal Savcısı Heribert Kaune-Gebhardt, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

- Solingen faciası

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'de Genç ailesinin Untere Werner Caddesi'ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti.

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz, hapis cezalarını çektikten sonra tahliye edildi. Kimlikleri gizli tutulan saldırganlar, yaşamlarını Almanya'da sürdürüyor.

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de polis, ana tren garı içerisinde eylem yapan Filistin destekçisi gruba sert müdahalede bulundu.

X sosyal medya platformunda yapılan paylaşımlara göre, Filistin destekçileri Berlin ana tren istasyonu içerisinde protesto gösterisi düzenledi.

Filistin'i destekleyen sloganların atıldığı gösteride, protestocular ile polis arasında arbede çıktı.

Bazı göstericiler, polis tarafından sert müdahale kullanılarak gözaltına alındı.

Polisin yaptığı açıklamada gösterinin izinsiz yapıldığı, yolcuların geçişlerinin engellendiği ve suç teşkil edecek sloganlar atıldığı için bazı göstericilerin gözaltına alındığı ifade edildi.

BERLİN (AA) - Almanya’nın başkenti Berlin’de, İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesi ve Gazze’ye yönelik saldırıları protesto edildi.

Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen 30 Mart Filistin Toprak Günü'nün 48. yıl dönümü dolayısıyla binlerce kişi Wedding semtinde bulunan Gesundbrunnen metro istasyonunda toplandı.

Daha sonra yürüyüş gerçekleştiren göstericiler, “Filistin’i İsrail işgalinden kurtarın”, “İşgalin son günü barışın ilk günü olacak” ve “Çalınan topraklarda barış olmaz” yazan döviz ve pankartlar taşıdı.

Konuşmalarda Filistin halkının topraklarından asla vazgeçmeyeceği vurgulanan eylemde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurması ve Gazze’deki soykırımın son bulması istendi.

Filistin bayrakları taşıyan göstericiler, Alman hükümetini İsrail’e silah sağlamamaya çağırdı.

Bu arada yürüyüş güzergahında bir grup, İsrail bayrakları açarak gösteriyi provoke etme girişiminde bulundu.

Geniş güvenlik önlemleri alan polis, Filistin gösterisine katılanlar ile provokasyon yapanlar arasında polis araçlarını yerleştirdi ve gerilimin artmasını engelledi.

 

BERLİN (AA) - Almanya ordusuna (Bundeswehr) geçen yıl 18 bin 802 yeni asker katıldığı ve bunların 1996'sının 17 yaşında olduğu belirtildi.

Alman medyasında yer alan haberlerde, reşit olmayan 1996 kişinin kapsamlı fiziksel ve psikolojik yetenek testini geçmelerinin ardından askere alındıkları, nöbet tutmadıkları ve yurt dışı görevlerine katılmadıkları ifade edildi.

Reşit olmayan askerlerin silahları ise sadece eğitim amaçlı kullanabildikleri vurgulandı.

 

Zorunu askerliğin 2011 yılında kaldırıldığı Almanya'da mevcut durumda 180 bin olan asker sayısının 2031'e kadar 203 bine çıkarılması hedefleniyor.

Ülkede askerlik sistemi profesyonel askerler ve gönüllülük esasına dayanıyor.

Alman Meclisi Federal Ordu Sorumlusu Eva Högl'ün hazırladığı ve 12 Mart'ta Berlin'de kamuoyuna açıkladığı "2023 yılı değerlendirme raporunda" Silahlı Kuvvetlerin en büyük sıkıntısının personel, altyapı ve teçhizat olduğu belirtilmişti.

 

Högl orduda "muazzam" personel açığı bulunduğuna dikkati çekerek, "Çıkardığımız sonuç ordunun yaşlandığı ve giderek küçüldüğüdür." ifadesini kullanmıştı.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Cenaze Nakli Yardımlaşma Fonu aracılığıyla yarın İstanbul'a gidecek olan cenazeler, daha sonra Bulgaristan'a götürülüp toprağa verilecek.

DİTİB Solingen Merkez Camisi'nde düzenlenen cenaze törenine, Türkiye'nin Düsseldorf Başkonsolosu Ali İhsan İzbul'un yanı sıra, yangında yaşamını yitirenlerin yakınları ile çevre sakinleri katıldı.

Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı aynı aileden ikisi bebek 4 kişinin cenaze törenine katılanlar hüzünlü anlar yaşadı.

 

- "Davayı federal savcılık üstlensin" çağrısı

Öte yandan, Almanya'da yaşayan avukat Adnan Menderes Erdal, kundaklamaya ilişkin soruşturmayı Alman Federal Başsavcılığının üstlenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

Erdal, gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Yakılan evde oturanların tamamı yabancı. Alman, Bulgar ve Türkiye Cumhuriyeti resmi makamlarının, milletvekillerinin yangın sürecine ilişkin girişimleri var. Uluslararası ve toplumun tüm kesimlerinde bir ilgi söz konusu. Bu nedenle yangın yerel olma niteliğini yitirdiği gibi tüm Almanya ve Alman devleti için artık bir anlam arz ediyor. Benim diğer davalardan edindiğim tecrübelere göre, Solingen'de Bulgaristanlı 4 soydaşımızın yaşamını yitirdiği kundaklamanın soruşturmasını Karlsruhe Alman Federal Başsavcılığının üstlenmesi gerekiyor."

Solingen ve çevresindeki, benzin istasyonlarının kamera kayıtlarının değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Erdal, "Bu aşamada aileler avukatlara yetki vererek, avukatlar aracılığıyla soruşturma sürecine müdahil olabilir. Müdahil avukatların derhal şahitler ile konuşmaları gerekiyor. Ailelere tavsiyem, olay gecesi çevredeki gözlemlerini polise anlatmaları." diye konuştu.

Avukat Erdal, yetkili Wuppertal Savcısı'nın ilk gün kundaklamada ırkçı neden olmadığını açıkladığına işaret ederek, "Ancak bir gün sonra ise 'soruşturmayı tüm yönleri ile sürdürüyoruz’ şeklinde düzeltme yaptı. Savcı böylesi bir değerlendirmeyi tahkikat süreci bitmeden yapmamalıydı. Bu bir usul hatası." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden ikisi bebek olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, ikisi ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece meydana gelen yangının, eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

Wuppertal Savcısı Heribert Kaune-Gebhardt, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

- Solingen faciası

Almanya'nın Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'te Genç ailesinin Untere Werner Caddesi'ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti.

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz, hapis cezalarını çektikten sonra tahliye edilmişti.

Kimlikleri gizli tutulan saldırganlar, yaşamlarını Almanya'da sürdürüyor.

 

 

 

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı Thomas Haldenwang, ifade özgürlüğünün de sınırları olduğunu belirtti.

Thomas Haldenwang, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi için kaleme aldığı makalede, ifade özgürlüğünün anayasa düşmanları için bir tür "ruhsat" olmadığını kaydetti.

 

Haldenwang, "İfade özgürlüğünün de sınırları vardır. En uç sınırlar ceza hukuku tarafından belirlenir. Örneğin cezalandırılabilir propaganda suçları veya nefrete teşvik gibi. Bununla birlikte ceza hukuku sınırlarının altında bile, yasallığına bakılmaksızın, görüş ifadeleri anayasal koruma hukuku kapsamında endişe verici olabilir." ifadelerini kullandı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Alman demokrasisinin nadiren bugünkü kadar tehlike altında olduğuna işaret eden Haldenwang, aşırılık yanlılarının sayısının yıllardır artış gösterdiğinin altını çizdi.

Haldenwang, "Demokrasimize yönelik tehlikeler sayısızdır. Bu tehlikeleri çok ciddiye alıyorum ve medyada bu tehlikeler hakkında uygun sıklıkta uyarılarda bulunuyorum." dedi.

 

Son zamanlarda kamuoyunda sık sık BfV'nin ve çalışmalarının sorgulandığı manşetler ve makaleler yer aldığına dikkati çeken Haldenwang, kurumun itibarsızlaştırılmak istenmesine karşı çıktı.

BfV'nin siyasi olarak tarafsız kalmasını isteyenlere hak verdiğini kaydeden Haldenwang, "Biz siyaseten tarafsızız, ancak özgür demokrasimize karşı hareket eden ve kışkırtanlara karşı tarafsız değiliz. Bizim görevimiz özgür demokratik temel düzeni korumaktır." ifadelerine yer verdi.

Führungswechsel an der Bayerischen Verwaltungsschule: Bayerns Innen- und Kommunalminister Joachim Herrmann führt Hans-Christian Witthauer als neuen Vorstand ein: "Beste Voraussetzungen für dieses renommierte Amt" - Monika Weinl in den Ruhestand verabschiedet

Führungswechsel bei Deutschlands größtem Aus- und Fortbilder im öffentlichen Dienst: Bayerns Innen- und Kommunalminister Joachim Herrmann hat heute bei einem Festakt in München Hans-Christian Witthauer als neuen Vorstand der Bayerischen Verwaltungsschule (BVS) ins Amt eingeführt. "Der Vorstand einer solch bedeutenden Institution wie der BVS muss einem breiten Anforderungsprofil gerecht werden und die unterschiedlichsten Fähigkeiten und Begabungen mit sich bringen. Die berufliche Vita von Hans-Christian Witthauer verrät, dass er dafür die besten Voraussetzungen mitbringt", so der Minister. "Ich bin mir sicher: Sie werden die auf Sie wartenden Herausforderungen entschlossen angehen und eigene Impulse setzen, um die Verwaltungsschule in die Zukunft zu führen." Witthauer tritt die Nachfolge von Monika Weinl an, die "die Geschicke der BVS in den letzten knapp sechs Jahren äußerst erfolgreich gelenkt hat", so Herrmann. "Für ihren unermüdlichen Einsatz verdient sie unsere höchste Anerkennung." 

Witthauers Karriere begann bei der Bundeswehr. Mit der Generalstabsausbildung an deren Führungsakademie legte er den beruflichen Grundstein für spätere Führungsaufgaben. Von 2008 bis 2015 hatte er verschiedene Führungspositionen bei der Bundesagentur für Arbeit inne, bevor er im Herbst 2015 in das Bundesamt für Migration und Flüchtlinge wechselte. Zuletzt war Witthauer seit 2017 Vizepräsident und Chief Technology Officer bei der Zentralen Stelle für Informationstechnik im Sicherheitsbereich (ZITiS) und Lehrbeauftragter an mehreren Hochschulen. "Ihre bisherigen beruflichen Stationen zeugen allesamt von hoher Leistungsbereitschaft, fachlicher Kompetenz, Anpassungsfähigkeit und einem ausgeprägten Sinn für Innovation", bekräftigte Herrmann. Bereits seit Herbst letzten Jahres hatte sich Witthauer mit der Organisation und den Abläufen der BVS vertraut gemacht, "getreu Ihrem Motto: Antizipieren, nicht reagieren", so Herrmann anerkennend. "Ich freue mich auf eine gute und vertrauensvolle Zusammenarbeit."

Die BVS verzeichnet an insgesamt fünf Standorten 215 Mitarbeiter und rund 1.300 nebenamtliche Dozenten. Jährlich werden dort über 3.000 neue Auszubildende und rund 34.000 Fortbildungsteilnehmer ausgebildet, sodass den Bürgerinnen und Bürgern bei Staat und Kommunen stets kompetente Ansprechpartner zur Verfügung stehen.

Fotos der Veranstaltung sind ab 15:00 Uhr unter https://medien.innenministerium.bayern.de abrufbar.