Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Batı Trakya Türk toplumu, 29 Ocak 1988’de Türk kimliğinin inkarına karşı hep bir ağızdan “Biz Türk’üz” diye haykırdığı günün 37. yıl dönümü ile 29 Ocak 1990’daki saldırıların 35. yıl dönümünü anıyor. Batı Trakya Türklüğünün ‘29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş günü’ kutlu olsun.
Almanya ile olan kültürel ilişkilerimizi 40 yıldır araştıran Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, Röthenbach Diyanet Türk İslam Derneği'nde düzenlenen “Almanya’da Türk İzleri” başlıklı konferansta şu ifadelere yer verdi:
“Tarih bilinci, kimlik inşası ve yaşadığı ülke ile duygusal bağlar kurulması açısından büyük önem taşır. Bu bağlamda, Almanya’da yaşayan Türkiye asıllı yüz binlerce gencimizin bu ülkedeki Türk-Alman kültür tarihine ilgi duyarak bu çalışmalardan haberdar olması önem arz etmektedir.”
Hiç kimsenin toplantıdan ayrılmadan, saatlerce süren konferansın açılış konuşmasını yapan din görevlisi Nizamettin Çapoğlu şunları söyledi:
“Dr. Latif Çelik hocamı yıllar önce Ankara’da dinlemiştim. Almanya’ya gelmeden önce kendisinden öğrendiğim Türk-Alman kültürel ilişkileri konulu sunum, burada uzun görev sürem boyunca benim için önemli bir motivasyon ve ciddi bir bilgi kaynağı oldu. Bu anlamda daha rahat ve sakin bir ortamda, başta gençlerimiz olmak üzere bölgemizde yaşayan vatandaşlarımız ile bu bilgilerin paylaşılmasına vesile olmak istedim. Sayın Başkanımız Recep Çalık Bey’in de bana verdiği destekle, Dr. Latif Çelik hocamızı misafir etmekten büyük mutluluk duymaktayız.”
Bu sözlerinin ardından mikrofonu Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik’e teslim etti.
Dr. Latif Çelik, konuşmasına şu sözlerle başladı:
“Tarihi yazılan milletler, o tarihte özne olarak yer alır. Türk-Alman ilişkilerinin kültürel hazinesinin sahibi, Almanya’da yaşayan Türklerdir. Yaşanmış hikayelerin izini sürmek ve Almanya’yı bir vatan olarak kabul edenlerin samimiyet sınavlarına gerek duymadan entegre olmayı başarması, bu kültürel izleri okumaya, bulmaya ve anlamlandırmaya çalışmakla mümkündür.”
130 bin kilometreyi aşan Türklerin tarih yolculuğu adlı slaytlar eşliğinde devam eden konferans, katılımcıları 12. yüzyıldan başlayarak Haçlı Seferleri’ne kadar uzanan bir kültür tarihi yolculuğuna çıkardı. Dr. Latif Çelik, şu ifadeleri kullandı:
“Elbette tarih bir milletler mücadelesidir. Ancak kadim arşivlerin sayfalarına mercek tutulduğunda, Türklerin ve Almanların iç içe geçmiş zengin tarihininin önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Almanların doğuya açılma (‘Drang nach Osten’) ve Türklerin batıya yönelen Kızılelma adlı mitolojik hayalleri, asırlar önce bu iki milletin karşılaşmasını sağlamıştır. II. Viyana Kuşatması’nın ardından Avrupa’nın iç bölgelerine getirilen Türk esirlerinin birçoğunun, özellikle Almanya’nın güney eyaletlerinde, henüz tespit edilemeyen kayıp tarihin küçük parçaları olarak kaldıklarını biliyoruz. Soldan Ailesi bunlardan biridir.”
Dr. Çelik, konuşmasının devamında şunları belirtti:
“Orta Çağ’daki sert mücadelelerde her iki tarafı da serbest tüccar veya esir asker olarak gören Alman ve Türk arşivleri, iki millet arasındaki devasa kültürel etkileşimleri ortaya çıkarmaktadır. Alman müziğindeki mehter notalarının etkileri, tütün mamulleri ve kahvenin heyecan verici serüvenleri de ‘Almanya’da Türk İzleri’ adlı kültür tarihi projesinde ortaya çıkan bilgiler arasındadır. Prusya ve Osmanlı İmparatorluklarının askeri, siyasi, teknik ve ticari ilişkilerinin 18. yüzyıl ortalarından sonra devasa boyutlara ulaştığını görüyoruz.”
Son olarak Türk-Alman İş Gücü Anlaşması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Latif Çelik sözlerini şöyle tamamladı:
“Güzel camiler ve modern dernekler inşa etmek, gelecekte burada yetişen gençlerden beklentilerimizi artırsa da fiziksel yapılardan çok daha önemlisi, bu yuvalardan yetişen insan unsurudur. Almanya’daki kültür tarihi öğrenen Hasan’ın, okul ve iş arkadaşı Hans’a yaşanmış tarihi güzellikleri anlatmasını istiyorsanız, Almanya’daki Türk kültürel izlerini de mutlaka öğretmelisiniz.”
Konferans, soru-cevap bölümüyle devam etti. Özellikle gençlerin kültür tarihi ile ilgili sorularının geç saatlere kadar sürmesi, hem konuşmacıyı hem de organizasyonu düzenleyenleri oldukça mutlu etti.
Ehrenamtliche der Abfallberatung des Abfallwirtschaftsbetriebs der Stadt Nürnberg informieren am Donnerstag, 30. Januar 2025, von 14.30 bis 16.30 Uhr im Treff Bleiweiß, Hintere Bleiweißstraße 15, über Abfallvermeidung sowie Abfalltrennung und entsorgung. Es gibt Antworten auf so manches Müllproblem und was in welche Tonne gehört, damit Wertstoffe erhalten bleiben und die Umwelt geschont wird. Der Zugang ist barrierefrei, der Eintritt frei, eine Anmeldung ist nicht erforderlich. Unter Telefon 09 11 / 2 3182 32 und 82 24 oder per EMail an Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! sowie unter www.senioren.nuernberg.de gibt es weitere Infos zum Programm des Treffs. boe
Die Solarinitiative Nürnberg informiert mit einem kostenlosen Onlinevortrag, wie sich im Einfamilienhaus Photovoltaik und EMobilität ideal ergänzen. In der optimalen Abstimmung von Erzeugung und Verbrauch können die Autarkie des Gebäudes deutlich gesteigert, die Kosten für teuren Netzbezugsstrom vermindert und ein sinnvoller Beitrag zum Klimaschutz geleistet werden. Der Vortrag findet statt am Dienstag, 28. Januar 2025, von 18 bis 19.30 Uhr. Die Veranstaltung ist kostenfrei, eine Anmeldung ist nicht erforderlich. Die Direkteinwahl erfolgt unter: https://meet.goto.com/987160397.
Die Veranstaltung legt ihren Schwerpunkt neben der Kombination von Photovoltaik und Speicher vor allem auf die EMobilität: Welches Fahrzeug passt zu mir, meiner Familie und meiner Nutzung? Wie wird mein EAuto zuhause mit (eigenem) Solarstrom geladen? Ist netzdienliches, bidirektionales Laden mit eigenem Solarstrom bereits möglich? Unter bidirektionellem Laden (kurz: BidiLaden) versteht man die Fähigkeit von abgestellten Elektroautos, die elektrische Energie, die in den Akkumulatoren des Elektroautos geladen ist, bei Bedarf über die Ladeinfrastruktur an das Stromnetz zurückspeisen zu können. Wie lade ich unterwegs richtig? Welcher Strombedarf und welche Kosten ergeben sich bei Eigenstrom und öffentlichem Laden? Und wie steht es um die ÖkoBilanz von Elektroautos?
Der Vortrag mit anschließender Fragerunde behandelt technische, wirtschaftliche und ökologische Aspekte. Er will diejenigen erreichen, die mit Photovoltaik und EMobilität ihr eigenes Zuhause zukunftsfähig gestalten wollen und dafür nach grundlegender Orientierung und Entscheidungshilfe suchen.
Fotoğraf: Mümin Karaca
Die wenigsten Menschen freuen sich auf den nächsten Zahnarzttermin. Es lohnt sich jedoch, Kontrolluntersuchungen regelmäßig zu nutzen. Dann kann der Zahnarzt oder die Zahnärztin Probleme frühzeitig erkennen und behandeln. Die Kosten für sämtliche Vorsorgeuntersuchungen trägt die AOK Würzburg. „Darüber hinaus erweitert die AOK jetzt ihre Vorsorgeleistungen zur Zahngesundheit: Sie bezuschusst ab 2025 jährlich zwei Mal eine professionelle Zahnreinigung mit bis zu 50 Euro für alle Versicherten ab 18 Jahren“, so Walter Heußlein, alternierender Beiratsvorsitzender der AOK in Würzburg.
Die professionelle Zahnreinigung spielt beim Erhalt der Zahngesundheit eine wichtige Rolle. Zahnflächen und schwer erreichbare Stellen, an denen die normale Zahnbürste versagt, werden dadurch gründlich gereinigt. Ziel der professionellen Zahnreinigung ist es, die Basis für eine gute Mundhygiene zu schaffen und die Patienten zu ihrem persönlichen Hygieneverhalten zu beraten. Die Zahnreinigung soll dabei die tägliche, selbst durchgeführte Mundpflege ergänzen und unterstützen. Sie wird von speziell geschultem Personal für Prophylaxe, Dentalhygiene sowie von Zahnärzten und Zahnärztinnen durchgeführt.
Amalgam verboten, AOK übernimmt Kosten für alternative Lösungen
Trotz guter Zahnpflege bekommen die meisten Menschen irgendwann Karies. Ist der Zahn krank, entfernt der Zahnarzt oder die Zahnärztin die kariöse Stelle mit einem speziellen Bohrer. Anschließend wird dieses Loch mit einer Zahnfüllung verschlossen. Bisher war Amalgam eines der zulässigen Füllmaterialien für mehrkostenfreie Behandlungen im Seitenzahnbereich. Seit Anfang dieses Jahres ist das quecksilberhaltige Zahn-Amalgam in der Europäischen Union (EU) weitgehend verboten. Gesetzlich Versicherte behalten dennoch weiterhin ihren Anspruch auf zuzahlungsfreie Zahnfüllungen. „Auch zukünftig ist gewährleistet, dass AOK-Versicherte qualitativ hochwertige, moderne, quecksilberfreie Zahnfüllungen kostenfrei erhalten“, so Walter Heußlein. Wichtig: Intakte Amalgamfüllungen sollen Versicherte nicht austauschen lassen. Das Verbot der Europäischen Kommission zielt darauf ab, zukünftig die Umwelt vor giftigen Quecksilberbelastungen zu schützen. Liegt eine zwingende medizinische Indikation vor, ist eine zahnmedizinische Versorgung mit Amalgam weiterhin erlaubt.
Internet-Tipps:
BERLİN (AA) - BAHATTİN GÖNÜLTAŞ - ABD Başkanı Donald Trump’ın, 140 ülkenin onay verdiği, büyük şirketlere yönelik uluslararası asgari vergi anlaşmasının ABD için “hiçbir hükmü ve etkisi olmadığını" ilan etmesinin, ülkeleri tek taraflı dijital hizmet vergilerine yöneltmesi bekleniyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 8 Ekim 2021’de aralarında Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya ve Türkiye'nin de yer aldığı, küresel gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 90'ınından fazlasını temsil eden 140 ülkenin, uluslararası vergi reformuna yönelik anlaşmayı kabul ettiğini açıklamıştı.
OECD’nin internet sitesinde yayınlanan anlaşma, Google, Amazon, Microsoft ve Facebook gibi internet şirketleri de dahil olmak üzere cirosu küresel ölçekte 750 milyon avro olan şirketlerin 2024’ten itibaren en az yüzde 15 vergi oranına tabi tutulmasını sağlamayı amaçlıyordu.
OECD’ye göre anlaşma, 17 milyar ile 32 milyar dolar arasında ek küresel vergi geliri sağlayacak ve bundan en çok düşük ve orta gelirli ülkeler yararlanacaktı.
OECD'nin 2012'den bu yana üzerinde çalıştığı ve 140 ülke arasındaki müzakereleri koordine ettiği küresel kurumlar vergisi düzenlemesinin, çok uluslu şirketlerin, genel merkezlerini cazip vergi oranları sunan İrlanda ve Macaristan gibi ülkelerde kurarak vergiden kaçınmalarını zorlaştırması bekleniyordu.
2024'te yürürlüğe girmesi beklenen anlaşmanın uygulanması zaten uluslararası alanda yavaş ilerlerken, ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldikten hemen sonra söz konusu anlaşmayı resmen iptal etti.
Trump, OECD’deki anlaşmanın ABD'deki şirketler için hiçbir geçerliliği ya da etkisi olmadığını belirtti.
Donald Trump, küresel vergi anlaşmasının sadece Amerikan geliri üzerinde ülke dışı yargı yetkisine izin vermekle kalmadığını, aynı zamanda ABD'nin, şirketlerinin ve işçilerinin çıkarlarına hizmet eden bir vergi politikası izleme kabiliyetini de sınırladığıı kaydetti.
- Vergide küresel işbirliği zora girdi
Analistler, uluslararası asgari vergiden etkilenecek dijital şirketlerin çoğunun merkezinin ABD’de bulunduğunu hatırlatarak, ABD'de yeni yönetimin anlaşmadan ayrılmasının işleri iyice zorlaştırdığını ifade etti.
Trump’ın söz konusu hamlesinin uluslararası vergi politikasında temel bir değişikliğe işaret ettiğini vurgulayan analistler, Trump döneminde ABD ile küresel vergi konularında işbirliği yapmanın muhtemelen daha da zorlaşacağını dile getirdi.
Öte yandan bu durum aynı zamanda bir başka projenin de başarısızlığa mahkum olduğu anlamına geliyor. Brezilya, geçen yıl G20 dönem başkanlığı kapsamında ekonomist Gabriel Zucman'a küresel bir milyarderler vergisi getirilmesini inceletmişti. Trump yönetimi süresince bu projenin şansı da azaldı.
Bunun yanında Trump, göreve geldikten saatler sonra yayınladığı bir başkanlık genelgesiyle, ABD Hazine Bakanlığına, Amerikan şirketlerine orantısız yük getiren vergi yasaları çıkaran ya da çıkarma ihtimali olan ülkelere karşı “koruyucu önlemler” için seçenekler hazırlaması talimatını verdi.
Trump, ilk başkanlığı döneminde 2017'deki büyük vergi paketi kapsamında ABD'deki Amerikan şirketleri için yüzde 10’luk bir asgari vergi getirmişti. Joe Biden yönetimi de 2021 yılında yüzde 15'lik küresel asgari vergiyi uygulamaya koymayı kabul etmişti.
Asgari vergiye ek olarak, küresel vergi anlaşmasının ikinci önemli bir bileşeni de vergilendirme haklarının devletler arasında nasıl dağıtılacağına ilişkin yeni bir düzenleme. Bu, çok uluslu şirketlerin vergilendirme haklarının, ürünlerinin satıldığı ülkelerle paylaşılmasına yönelik yeni bir düzenlemeyi amaçlıyordu.
ABD hükümeti 2021’de Fransa, İspanya ve İtalya gibi diğer ülkelerin ulusal dijital vergiler getirmesini engellemek için OECD’nin uluslararası asgari vergi anlaşmasını kabul etmişti. Fakat ABD Kongresi ABD'yi buna uyumlu hale getirecek önlemleri hiçbir zaman onaylamadı.
OECD’de uluslararası vergi kurallarının yeniden düzenlenmesi ve dijital şirketler için vergilerin netleştirilmesi görüşmeleri 2021’nin ortasına uzayınca Fransa, dijital şirketlere Aralık 2020’de vergi uygulamaya başlamıştı.
Fransa ve diğer ülkeler, OECD’de vergi konusunda 140 ülkenin anlaşmaya varmasından sonra vergiyi geri çekmişti.
Asgari verginin uluslararası alanda nasıl devam edeceği şu anda belirsiz kalırken, Trump yüzünden küresel düzeydeki tüm anlaşmaların ve işbirliğinin tehlikede olduğu belirtiliyor.
Öte yandan, OECD ise “güvenliği teşvik eden, çifte vergilendirmeyi önleyen ve vergi tabanlarını koruyan” vergi politikası konusunda uluslararası işbirliğini desteklemek için ABD ile çalışmaya devam edeceğini açıkladı.
- "ABD'nin çok taraflı bir anlaşmaya katılmayı reddetmesi halinde ‘Önce Amerika’, ‘Yalnız Amerika’ ile aynı anlama gelme riski taşıyor"
G20 Çalışma Grupları içerik sağlayıcısı ve Kanada merkezli Cuiriak Danışmanlık Üst Yöneticisi Dan Cuiriak, Donald Trump’ın küresel vergi anlaşmasından çekilmesine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, dijital dönüşümle birlikte, kurumsal gelirlerin vergilendirilmesinin özellikle “rahatsız edici bir sorun” haline geldiğini söyledi.
Değerin verilere, markalara ve fikri mülkiyete dayandığı maddi olmayan ekonominin yükseldiğini vurgulayan Cuiriak, bunun da ekonomik faaliyetin nasıl ölçüleceği, ürünlerin nasıl sınıflandırılacağı ve getirilerin nasıl muhasebeleştirileceği de dahil olmak üzere çok sayıda yönetişim sorununu ortaya çıkardığını kaydetti.
Cuiriak, "Çünkü (dijital dönüşüm) özellikle de Google, Facebook ve Amazon gibi platfom şirketlerinin yerel vergilendirme için yerel bir daimi iş yerinin esas olduğu maddi ekonomi için geliştirilen kurumlar vergisi ilkeleri kapsamında, yerel olarak vergilendirilemeyen bir yargı alanında sanal bir varlık yoluyla iş yapmalarına ve kar elde etmelerine olanak sağlamıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu durumun OECD ülkelerinde kurumlar vergisi payının azalmasına neden olduğunu aktaran Cuiriak, aynı zamanda platform şirketlerinin faaliyet gösterdikleri ülkelerden elde ettikleri verilerin değerinin hesaba katılmadığını ifade etti.
Cuiriak, bunun sürdürülebilir olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bu durum üç yolla sona erecektir. Tek taraflı dijital hizmet vergileri, çok taraflı olarak kabul edilen bir dijital hizmet vergisi, ya da vergi ödemeyen dijital platformların ulusal dijital güvenlik duvarları aracılığıyla dışlanması. ABD'nin çok taraflı bir anlaşmaya katılmayı reddetmesi halinde ‘Önce Amerika’, ‘Yalnız Amerika’ ile aynı anlama gelme riski taşıyor. Sadece bir zaman meselesi ve yeterince kısasa kısas misilleme.”
BERLİN (AA) - Almanya'nın nüfusu, geçen yıl az yaşanan göçün etkisiyle 100 bin kişi artarak 83,6 milyona ulaştı.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), nüfus artışına ilişkin 2024 öncü verilerini açıkladı.
Buna göre, ülkenin 2024'teki nüfusu yurt dışından daha az göçün etkisiyle sadecefreepik
Destatis, 2024'te net göçün yeniden nüfus artışının tek nedeni olduğuna dikkati çekti.
Açıklamada, "Nüfus artışı, Almanya'nın yeniden birleşmesinden bu yana tüm yıllarda olduğu gibi 2024'te de doğum ve ölüm dengesi, doğanlardan daha fazla insan öldüğü için negatif oldu." denildi.
Ayrıca hem doğum sayısı hem ölüm sayısı 2024'te yaklaşık yüzde 2,5 düştü.
Destatis tarafından Almanya'da geçen yıl 670 ile 690 bin arasında doğum ve 1 milyon ölüm gerçekleştiği tahmininde bulunuldu.
Böylece 2024 yılı için 310 ile 330 bin arasında doğum açığı (doğumlar ve ölümler arasındaki fark) hesaplandı.
2023'te doğum 692 bin 989, ölüm 1,03 milyon olarak kayıtlara geçmişti. Bu, 300 bin sınırının aşıldığı art arda üçüncü yıl oldu. 2023'te doğum açığında 335 bin 217 ile yeni rekora ulaşılmıştı. Ülkede 1991'den 2021'e kadar ortalama doğum açığı yılda sadece 137 bin 380 kişiydi.
Ayrıca Destatis, 2024'te Almanya'ya net göçün 400 ila 440 bin kişi olacağını açıkladı. 2023'te ülkeye net göç 662 bin 964 olarak kayıtlara geçmişti.
Net göçün 2023'e kıyasla üçte birden fazla azalacak olması dikkati çekti.
Destatis açıklamasında, "Öncü verilere göre bu gelişme, başta Suriye, Afganistan, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinden olmak üzere net göçün azalmasından kaynaklanıyor." ifadesi kullanıldı.
Yaşlanan nüfus nedeniyle Alman ekonomisi her yıl yüz binlerce nitelikli göçmene ihtiyaç duyarken, göç, hükümetin vatandaşlığa erişimi kolaylaştıran reformlarla yabancı işçi ihtiyacını ele aldığı ülkede tartışmalı konu olmaya devam ediyor.
Öte yandan araştırmalara göre Alman ekonomisi, demografik değişim ve İkinci Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş arasındaki dönemde doğanların iş gücü piyasasından ayrılması nedeniyle artan iş gücü ve vasıflı işçi sıkıntısıyla karşı karşıya.
Wenn es einmal schnell gehen muss, ist ein erreichbarer stiller Ort, der speziell auf die Bedürfnisse für Menschen mit schweren und mehrfachen Behinderungen zugeschnitten ist, wichtig.
In der Augustinerstraße, Ecke Gotengasse hat die Stadt Würzburg nun eine sogenannte „Toilette für alle" eröffnet. Diese inklusive WC-Anlage setzt neue Maßstäbe, indem sie auf die speziellen Bedürfnisse von Menschen mit schweren und mehrfachen Behinderungen zugeschnitten und auch nur von diesen mit einem Euro-WC-Schlüssel nutzbar ist.
Die „Toilette für alle", die das renommierte Qualitätssiegel der Stiftung Leben pur trägt, erfüllt höchste Standards für barrierefreie Einrichtungen, bietet großzügige Raumverhältnisse und eine moderne Ausstattung. Damit Pflege und Hygiene auch im Liegen ermöglicht wird, ist die Anlage mit einem Deckenlifter für den Transfer aus dem Rollstuhl, einer höhenverstellbaren Pflegeliege mit abklappbarem Seitengitter für den Wechsel von Inkontinenzeinlagen und weiteren medizinischen Hilfsmitteln ausgestattet, die den Bedürfnissen von Menschen mit komplexen Behinderungen gerecht werden. Die Toilettenanlage ist täglich rund um die Uhr zugänglich.
Diese „Toilette für alle" ergänzt eine bereits bestehende Anlage an der Don-Bosco-Schule und festigt Würzburgs Anspruch, eine Stadt für alle Menschen gleichermaßen zu sein. Sowohl die zentrale Lage als auch die uneingeschränkten Öffnungszeiten erleichtern Menschen mit schweren und mehrfachen Behinderungen und ihren Angehörigen einen selbstbestimmten Aufenthalt in Würzburg und steigern die Lebensqualität, da mehr gesellschaftliche Teilhabe ermöglicht wird.
Menschen mit Behinderung, die auf Pflege angewiesen sind, sind keine kleine Gruppe. Anders als noch vor 30 Jahren sind Menschen mit komplexen Behinderungen oder Pflegebedürftigkeit nicht mehr in Sondereinrichtungen und Familien „versteckt“, sondern nehmen ihr Recht wahr, aktiv am gesellschaftlichen Leben teilzuhaben. Und doch kann ein Großteil dieses Personenkreises nicht einmal einen Toilettengang auf einer öffentlichen Toilette absolvieren, weil die DIN-gerechte Behindertentoilette nicht die erforderlichen Hilfsmittel (wie Liege oder Lifter) bietet. Betroffene sind deshalb darauf angewiesen, nicht nur ihren sowieso schon aufwändigen Alltag, sondern sogar die Toilettengänge minutiös zu planen oder – bei Ausflügen in die Innenstadt, in den Biergarten oder ins Theater – komplett darauf zu verzichten.
„Die neue Toilette am Ende der Augustinerstraße wird diese Problematik in Würzburg zumindest ein wenig entspannen. Man wird als Betroffener oftmals dennoch einen weiten Weg auf sich nehmen müssen, um die Toilette zu erreichen, aber immerhin liegt sie recht zentral in der Innenstadt. Die ‚Toilette für Alle‘ in Würzburg ist richtig und wichtig. Der kommunale Aktionsplan setzt die UN-BRK auf kommunaler Ebene um und leistet – auch mit diesem Schritt – stetig Beiträge zur Inklusion in Würzburg. Vielen Dank an die Stadtverwaltung, insbesondere die Fachabteilung Inklusion, sowie an den Stadtrat. Von beiden Seiten wurde dieses Vorhaben konstruktiv vorangetrieben und vorbildlich umgesetzt,“ sagt Julian Wendel, kommunaler Behindertenbeauftragter der Stadt Würzburg.
„Auch ältere, pflegebedürftige Menschen haben zumeist eine Behinderung. Die ‚Toilette für alle‘ bringt auch für diese Menschen Vorteile. Ein längerer Aufenthalt in der Innenstadt wird durch die Option eine Toilette zu benutzen wieder möglich. Für pflegende Angehörige ist es auch entlastend, auf das Angebot der ‚Toilette für alle‘ zurückgreifen zu können…egal ob bei kurzfristigen ‚Notfällen‘ oder bei geplanten, längeren Ausflügen in die Stadt. Wir freuen uns, im Rahmen des kommunalen Aktionsplans Inklusion wieder einen Schritt in Richtung der Umsetzung der UN Behindertenrechtskonvention machen zu können“ berichtet Anke Geiter aus dem Fachbereich Integration, Inklusion und Senioren.
Bundesweit gibt es bislang 175 derartige Einrichtungen.
İSTANBUL (AA) - Fenerbahçe'nin, hem kulübü Aston Villa hem de kendisiyle prensip anlaşmasına vardığını duyurduğu Brezilyalı savunma oyuncusu Diego Carlos, İstanbul'a geldi.
Kendisini taşıyan özel uçakla Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Terminali'ne gelen 31 yaşındaki oyuncuyu, Fenerbahçe Kulübü yetkilileri karşıladı.
Sarı-lacivertli kulübün, sağlık kontrolleri ve son görüşmelerin ardından Diego Carlos ile sözleşme imzalaması bekleniyor.
- Diego Carlos'un kariyeri
Diego Carlos, 15 Mart 1993'te Brezilya'da Sao Paulo'ya bağlı Barra Bonita'da dünyaya geldi.
Kariyerine Brezilya ekibi Desportivo'nun altyapısında başlayan savunma oyuncusu ardından Sao Paulo'nun 20 yaş altı takımına transfer oldu.
1 yıllık Sao Paulo, yarım sezonluk Paulista ve 2 aylık Madureira macerasının ardından Avrupa'ya adım atan Diego Carlos, Portekiz ekibi Estoril'e, oradan da kiralık olarak Porto'nun B takımına geçti.
2016'da Nantes, 2019'da da Sevilla'ya transfer olan Diego Carlos, İspanyol ekibiyle ilk sezonunda UEFA Avrupa Ligi'ni kazanmayı başardı.
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda Brezilya Milli Takımı'yla altın madalya kazanan Diego Carlos, 2022-2023 sezonu öncesinde Premier Lig ekiplerinden Aston Villa'ya transfer oldu.
Aston Villa kariyerinde 40'ı Premier Lig olmak üzere 58 maça çıkan Brezilyalı oyuncu, bu karşılaşmalarda 1 gol atıp 1 de asist yaptı.
Carlos, bu sezon 10'u Premier Lig, 6'sı UEFA Şampiyonlar Ligi, 1'i de İngiltere Lig Kupası olmak üzere Aston Villa formasını 17 kez giydi.