Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

BERLİN (AA) – Almanya’nın başkenti Berlin’de üniversite öğrencileri Filistin destekçilerine yönelik baskıları, polis şiddetini ve Alman basınının kışkırtmalarını protesto etti.

Berlin Hür Üniversitesi’nin “Silberlaube” binasının önünde toplanan yaklaşık 300 gösterici, son dönemde üniversitelerde Filistin destekçilerinin eylemlerine izin verilmemesine tepki gösterdi. Gösteriye bazı öğretim üyeleri de katılarak öğrencilere destek verdi.

7 Mayıs’ta Hür Üniversitesi'nde yaklaşık 150 öğrencinin üniversitenin iç bahçesinde çadırlar kurarak Filistin’e destek vermek için düzenlediği eyleme polisin müdahalesini eleştiren öğrenciler, üniversite yönetiminden eylemlerde gözaltına alınan öğrenciler hakkındaki suç duyurularını geri çekmesini ve Filistin ile dayanışma gösterilerine izin vermesini istedi.

Öğrenciler, yayımladıkları açık mektupla eyleme destek veren öğretim üyelerini hedef gösteren Alman Bild gazetesine ve açık mektubu eleştiren Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger’e de tepki gösterdi.

Berlin Hür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hajo Funke, burada yaptığı konuşmada, öğrencilerin 7 Mayıs’taki eylemine polis müdahalesini eleştirerek, “Geçen (hafta) salı günkü polis operasyonu, tam 60 yıldır bu üniversitenin bir mensubuyum, yaşadığım en acımasız operasyonlardan biriydi. Bu gerilimin tırmanmasının ifadesiydi.” dedi.

Funke, üniversite yönetimini eleştirerek yetkililerinin olay yerinde bulunmaları ve şiddetin kontrolden çıkmasını engellemek için polis ile konuşması gerektiğini ifade etti.

Bild gazetesi ile Eğitim ve Araştırma Bakanı Stark-Watzinger’e de tepki gösteren Funke, “Bild'in ve Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı'nın, başta Berlin üniversitelerindeki öğretim görevlileri olmak üzere 1000'den fazla kişinin yaptığı açıklamaya yönelik saldırıları emsalsizdir ve ABD'de 1950'lerde McCarthy dönemini anımsatıyor. İncelemeden insanlara karşı bu kadar eleştiri yapamazsınız. Onlara bundan dolayı iftira atamazsınız ve bu konuda akademik özgürlüğü tehlikeye atamazsınız. Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanı bunların hiçbirini yapmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

- Öğrenciler üniversitelerde Filistin'e destek eylemi yapmıştı

Polis, 3 Mayıs'ta, Berlin Humboldt Üniversitesi bahçesinde oturma eylemi yapan Filistin destekçilerine müdahale ederek çok sayıda öğrenciyi gözaltına almıştı.

Hür Üniversitesi'nde 7 Mayıs’ta yaklaşık 150 öğrenci Filistin’e destek vermek ve Almanya’da Filistin destekçilerine yönelik baskıyı protesto etmek için üniversitenin iç bahçesinde çadırlar kurarak dayanışma kampı oluşturmuştu. Polis, gösteriye müdahale ederek kampı boşaltmış ve çok sayıda Filistin destekçisini gözaltına almıştı.

Bild gazetesi, yayımlanan açık mektubu imzalayarak üniversitelerde gösteri yapan öğrencilere sahip çıkan akademisyenleri hedef göstermiş, Bakan Stark-Watzinger de öğretim üyelerinin açık mektubunu eleştirmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, şiddetli yağış sonucu sel ve su baskınlarının yaşandığı Saarland eyaletini ziyaret etti.

Scholz, Saarland Eyaleti Başbakanı Anke Rehlinger ile Saabrücken yakınlarındaki Kleinblittersdorf beldesinde incelemelerde bulundu.

 

Vatandaşlarla konuşan ve yetkililerden önlemlere ilişkin bilgi alan Scholz yaptığı açıklamada, burada doğanın nasıl bir güce sahip olduğunun ve nasıl bir yıkıma neden olabileceğinin görüldüğünü belirtti.

Bu tür olaylara her zaman hazırlıklı olunması gerektiğini ifade eden Scholz, burada hem devletin kurumları hem de siviller arasındaki işbirliğinin başarılı bir şekilde yürütüldüğünü anlattı.

Scholz, şimdi acil yardımın ön planda olduğunu belirterek, "Acil durum ve tehlike durumu ortadan kalktıktan sonra ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için ne yapılması gerektiği konusunda birbirimizle istişare etmemiz gerekecek." dedi.

 

Böyle bir doğal afetle ilk kez karşı karşıya kalınmadığını ifade eden Scholz, bu yüzden şimdi nelerin yapılması gerektiğine bakacaklarını kaydetti.

Eyalet Başbakanı Rehlinger de, Saarland'ın 36 saatten beri olağanüstü durumda olduğunu kaydetti.

Hasara ilişkin henüz net bilgiye sahip olmadıklarını, ancak büyük zararın oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini aktaran Rehlinger, "Sabah saatlerinden bu yana yağışlar azaldı. Daha az yağmur yağıyor. Bunu, durumu kontrol altına almak için kullanacağız." diye konuştu.

 

Rehlinger, selden ve su baskınlarından etkilenenlere yardım edileceğini kaydetti.

Saarland eyaletinde başta Saarbrücken kenti olmak üzere birçok bölgede yağış sonucu oluşan su baskınları ve sel nedeniyle çok sayıda bina boşaltıldı.

Ottweiler şehir merkezi de tamamen sular altında kaldı ve elektrikler kesildi.

 

Saarbrücken'e bağlı Russhütte ilçesinde ve Neunkirchen bölgesinde insanlar evlerinden botlarla tahliye edildi.

Ülke basınında yer alan görüntülerde nehir ve derelerin su seviyesinin arttığı ve caddelerdeki araçların sular altında kaldığı görülüyor.

Rheinland-Pfalz eyaletinde Trier-Saaburg bölgesinde de su baskınları yaşanırken ağaçlar devrildi ve evlerin bodrum katlarını su bastı.

 
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki sorguları tamamlanan ve Ankara Adliyesi'ne sevk edilen 3 emniyet görevlisi, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ifade veriyor
 

ANKARA (AA) - Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin iddialarda adı geçen ve gözaltına alınan şüphelilerden 3'ü, Ankara Adliyesi'ne sevk edildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin davanın firari sanığı Serdar Sertçelik'in iddiaları üzerine, "suç işlemek için anlaşmak", "adil yargılamayı ve tanığı etkilemeye teşebbüs", "görevi kötüye kullanma" ve "suçluyu kayırma" suçlarından başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında gözaltında bulunan 7 şüpheliden 3'ünün emniyetteki işlemleri tamamlandı.

Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne yönelik açılan davanın firari sanığı Serdar Sertçelik'in iddiaları üzerine gözaltına alınan 3 emniyet görevlisi, sabah saatlerinde Ankara Adliyesi'ne getirildi.

Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki sorguları tamamlanan şüpheliler, adliyede soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ifade veriyor.

Diğer şüphelilerin ifadelerinin alınmasına yönelik işlemlerin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde sürdüğü, işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilecekleri öğrenildi.

KÖLN (AA) - AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) tarafından oluşturulan Uluslararası Diplomatlar Birliği'nin (DMW) Almanya'nın Bonn kentinde düzenlenen programında "Barış Elçisi" ödülüne layık görüldü.
 

Bonn Maritim Hotel'deki törende "engelli hakları" konusunda uzun yıllar verdiği mücadeleyle tanınan Bayram'a ödülünü DMW Başkanı Prof. Dr. Günther Meinel takdim etti.

Meinel, yaptığı konuşmada, Bayram'ı Oslo'da Nobel Ödülü'ne de aday göstereceklerini söyledi.

 

Birlik adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sevgi ve saygılarını ileten DMW Yönetim Kurulu Üyesi Frederick Brabandt da şunları ifade etti:

"Filistin'e verdiğiniz destekten dolayı yürekten teşekkür ediyorum. Filistin'i seviyor ve onlara teşekkür ediyorum. Ayrıca bir gün Filistin, Filistinlilerin hak ettiği şekilde mutlaka Filistinlilerin olacak."

Milletvekili Bayram'a Bonn'daki etkinliğin bir parçası olarak "Barış Elçisi" ödülünü takdim ettiklerini belirten Brabandt, "Kendisini bir kez daha tebrik ediyoruz. Ayrıca barışın sağlanması için kendisini Oslo'da Nobel Ödülü'ne aday göstereceğiz." dedi.

Etkinlikte Bayram'ın yaşamından esinlenilerek çekilen, engelli bireyin hayata tutunma mücadelesini anlatan "Buğday Tanesi" adlı filmin özetinin gösterimi yapıldı.

 

- "Barış içinde ve engelsiz bir dünya istiyoruz"

Milletvekili Bayram, ödül töreninin ardından AA muhabirine, doğanın pandemiyle, depremle ve afetle nice canları aldığını, nicelerini de engelli bıraktığını belirterek, "Bari biz insanlar, birbirimizi öldürmeyelim, engelli bırakmayalım, çocuklarımız ölmesin, insanlar ölmesin, Gazze ölmesin, Filistin ölmesin. Barış içinde ve engelsiz bir dünya istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Haziranın ilk haftası BM'de yapacağı konuşmada tüm dünyaya sesleneceğini dile getiren Bayram, insanlığın barış diline ihtiyacının bulunduğunu anlatacağını söyledi.

 

Turan diyarımız Ata toprağımız Türkistan yurdumuza gitmeyi görmeyi rabbim gönlü yüreği Türklük ülküsüyle yanan,atan kardaşlarıma nasib eylesin.
Yozgatımızın merkezinde doğup yetişen, Adem Karaca’yı 70 yıllarda beri tanıyorum. Ben Almanya’nın Güney bölgesi Stuttgart’ta Adem Karaca’da Almanya’nın başkenti Berlin şehrimize aile birleşimiyle gelen göçmenlerdeniz.


Yozgatımıza her geldiğimde ziyaret ettiğim 12 Eylül 1980 mağduru Mamak C 5 de çile çeken işkence gören, Medrese Yusufiye de pişen büyüğüm, ağabeyim Selahattin Şenliler, Korana hastalığı sonrası şüheda oldu. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Adem Karaca’yı benden sorar, ‘Adem’in Türk İslam ülküsünün bayraktarlığını Berlin şehrinde dalgalandırdığını’ söyler, hizmetlerini anlatırdı.
“Doğan mutlaka Adem’i ziyaret et” demişti. Kısmet olmadı. Berlin’de Ülkü Ocağı başkanı Osman Bayrak kardeşi tanıdığımı, Osman başkanlada ikibinli yıllardan beride görüşmediğimi, rahmetli Selahattin Şenliler başkanıma söylemiştim.


Stuttgart’a dönüşümde Adem Karaca kardeşimi takibime aldım. Selahattin başkanımın sevdiği, saygı gösterdiği kadarda varmış. Adem milli insani İslamı konularda çok aktif olduğunu görmem beni çok sevindirdi. Başkent Berlin Türk nüfusunun çok yoğun olduğu şehirlerinden. Alperen Türk Ocağında uzun yıllar başkanlığınıda yapmış olan gönül insanı, Bozok yaylasının yiğit evladı Adem başkan Cennet mekan Muhsin Yazıcıoğlu’yla başkanla birlikte yol yürümüş, BBP genel başkanı Mustafa Destici başkanın yönetiminde görev almış, geçtiğimiz yıl milletvekilliği seçimlerinde Ankara’dan aday olmuştu.

Turan şairi Ozan Arif bir şiirinde

Ayşe Fatma değil beni ağlatan
Gülmeden ölürsem ona yanarım
Ağlatan TURANDIR başka bir vatan
Bulmadan ölürsem ona yanarım

Bulur bulmaz öpeceğim taşını
Çok özledim ekmegini aşını
Esir Türklerimin gözün yaşını
Silmeden ölürsem ona yanarım

Silinen gözlerin hasreti katı
Kırım’dan hazara koştursam atı
Taşkent yaylasında madimak otu
Yolmadan ölürsem ona yanarım

Madımak toplasam yesem o anda
Yola revan olsam aynı zamanda
Bir gece misafir Azerbaycanda
Kalmadan ölürsem ona yanarım

Azerbaycandanda Kerkük’e varıp
Orda gardaşımın yarasını sarıp
Musulda sazıma bir düzen verip
Çalmadan ölürsem ona yanarım

Saz çaldıktan sonra Musul şehrinden
Ayrılsada aşık ölmez kahrından
Abdestimi yeşil Tuna nehrinden
Almadan ölürsem ona yanarım

Abdesti alınca duyarım hazı
OZAN ARIF ya şehit ol ya gazi
Çin seddinde bir gün sabah namazı
Kılmadan ölürsem ona yanarım.



Dünyayı kasıp kavuran Korona hastalığı içerisinde Atayırdumuza geziye katılan Adem Karaca bu Ata yadigarı topraklara bağlanır buradan ayrılsada kalbinden bir parça burda kalır. Bu hasretliğin sevdanın sonunda tekrar Berlin’den Türkistan’a Alperen arkadaşlarıyla birlikte sefere revan olurlar. Telefonda bilgi veren Adem Karaca;
“2023 ‚de düşünülmüştü malum ülkemizde meydana gelen depremden dolayı iptal etmiştik. 21 Mayıs günü Berlin İstanbul üzeri Taşkent’e geleceğiz. Karayoluyla Kazakistan’a Ahmet Yesevi Türbesini ziyaret edip dua edeceğiz. Sonra Özbekistan topraklarında turumuz devam edecek nasip olursa inşallah , bunu söylemekte fayda var bu turumuz ata topraklarını ziyaret etmek ve oradaki insanlarla buluşturmak ve kaynaştırmak kardeş olduğumuzu hatırlatmak. Bu turumuz kesinlikle ticari amaçlı değildir. Allah bana oradan bir dost kazandırdı onun sayesinde organizemizi yapıyoruz” dedi . Ve konuşmasını şöyle sürdürdü,

Ziyaretimizin ilk durağı
“Kazakistan'ın Türkistan kentinde bulunan Türk tasavvufunun öncüsü Hoca Ahmed Yesevi Türbesi.
Sahih hadisleri ilk defa bir araya getiren İmam Buhari'nın Semerkant'taki kabri.


Şah-ı Nakşibend Hazretleri'nin türbesi…
Hanefi Mezhebinin İtikadda İmamı MATURİDİ’nin kabri olacaktır.
Gönlü yüreği Ata diyarı sevgisiyle çarpan kardeşlerimizi yapacağımız bu gezi turlarına davet ediyorum” dedi. Adem Karaca’yla bu tura katılan gönül dostlarımı yürekten kutluyorum.

 

 

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Yönetim Kurulu, Köln Merkez Camii Sergi Salonu‘nda Alman ve Türk basın mensuplarıyla tanışmak ve bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla basın toplantısı düzenledi.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Genel Sekreter Eyüp Kalyon, Yönetim Kurulu Üyesi Adem Onur ile Toplum ve Kurumsal İşbirliği Müdürü Dr. Zekeriya Altuğ’un yer aldığı basın toplantısında, yeni imam eğitim programı, DİTİB'in kuruluşunun 40’ıncı yıldönümü programları ile güncel projeler ve manevi rehberlik eğitimi çalışmaları gibi konular hakkında bilgi verildi.

 

“DİTİB deprem bölgesinde büyük gayret gösterdi”

Toplantıda selamlama konuşması yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, görev sürelerinin Şubat 2023'te Türkiye ve Suriye'deki depremle başladığını belirtti. Bu süreçte, bölgedeki insanlara hızlı ve etkili yardım sağlamak için büyük çaba harcadıklarını dile getirdi.

 

“Deprem bölgesine 82 tır ve 12 kargo uçağıyla yardım malzemesi gönderdi”

İlk haftalarda 82 tır ve 12 kargo uçağı ile çeşitli acil yardım malzemeleri gönderdiklerini aktaran Kuzey, “Bu malzemeler arasında jeneratörler, tuvalet kabini, taşınabilir yatak, uyku tulumu, yorgan, çadır, bebek maması, hijyen malzemeleri ve kışlık giysiler bulunuyordu. Yapılan cömert bağışlar ve desteklerle sahada 3 bin 150 yaşam konteyneri ve 3 tam donanımlı mobil mutfak konteyneri kuruldu. Bu sayede Ramazan boyunca 16 binden fazla insanın ihtiyaçları karşılandı” dedi.

 

“DİTİB ve Mimar Böhm arasındaki anlaşmazlık festivalle taçlandırıldı”

Ayrıca, geçen yıl Haziran 2023'te DİTİB ile Böhm mimarlık firması arasındaki uzun süren hukuki ihtilafların çözüldüğünü ve bunun MOSQ festivaliyle taçlandırıldığını açıklayan Kuzey, Köln'deki Merkez Camii’nde düzenlenen festivalin 20 binden fazla kişi tarafından ziyaret edildiğini sözlerine ekledi.

 

“Dini cemaat ve kamu tüzel kişiliği için yoğun çaba”

DİTİB Yönetim Kurulu olarak, önceki yönetim kurullarının başlattığı dini cemaat ve kamu tüzel kişiliği tanınma yolunda federal eyaletlerde yapılan çabaları yeni bir seviyeye ve profesyonelliğe yükseltmeyi hedef olarak belirlediklerini söyleyen Kuzey, bu çerçevede, Eylül 2023 yılı ortasından bu yılın başına kadar tüm eyalet birlikleri ile Almanya genelinde tüm cami yöneticileriyle hafta sonu toplantılarında bir araya gelerek bu konudaki mevcut durumu, gelişmeleri ve vizyonları ele aldıklarını ifade etti.

 

“4 Temmuz'da Manevi Rehberlik sertifikaları verilecek”

Dini, sosyal ve hayri hizmetlere odaklandıklarını ifade eden Kuzey, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak hizmetlerimizi önemli ölçüde genişlettik. Bunun bir örneği, tam zamanlı İslami manevi rehber olmak için iki yıllık DİTİB manevi rehberlik eğitimidir. 4 Temmuz’da sertifika takdimiyle tamamlayacağımız bu kursa sizleri de davet ediyoruz. Temelleri koronavirüs pandemisinden önce atılan İhsan e.V. adlı hayri hizmetler derneğinin kuruluşu da önemli bir adımdı. DİTİB’in, kısaca imam eğitimi olarak da bilinen, İslam ilahiyatçılarının cemaatimiz için din görevlisi olmalarına yönelik iki yıllık eğitim programıdır. 2019’dan bu yana iki ayrı kursta 58 ilahiyatçıya eğitim verdik. Konseptimizde sadece teoloji değil, aynı zamanda sosyo-kültürel içerik ve tecrübe boyutu da bizim için önemlidir. Bu yılın sonunda "Çeşitlilik için birlikte seyahat" başlığı altında, Almanya ve Avrupa’nın insan düşmanlığıyla ilgili tarihsel deneyimlerini aktarmakla kalmayıp aynı zamanda bunları duygusal olarak somutlaştıran bir eğitim gezisi tasarladık.”

 

“DİTİB imam eğitimi programını genişletiyor”

Yapılan görüşmeler neticesinde imam eğitiminin yaygınlaştırılmasına yönelik yeni konsept sunduklarına dikkat çeken Kuzey, “Almanya’da sosyalleşmiş ve eğitimli imamlar ancak bu şekilde bir konseptlerle yetiştirilebilir. İhtiyaca yönelik din görevlisi eğitimi ancak dini cemaatlerin kendileri tarafından organize edilmelidir. Aksi bir durum dini cemaatlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına aykırı olacaktır. Bu nedenle benim için, bizim için, DİTİB teşkilatı için önemli olan kendi dini temsilcilerimizi ve imamlarımızı ihtiyaç ve beklenti profilimize göre kendimizin eğitmesidir. DİTİB, 40 yıllık geçmişine ve son yılların deneyimine dayanarak, imamların eğitimini genişletmek için kendi kapsamlı konseptini geliştirmiştir. Geçen yıl Aralık ayında bu konuda büyük bir ilerleme katedilerek, Federal İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşmeler yapılmış ve imam eğitiminin yaygınlaştırılmasına yönelik yeni konsept kendilerine sunulmuştur. Söz konusu imam eğitimi konsepti üçlü bir anlaşma ile neticelenmiştir.” diye konuştu.

 

“DİTİB'in 40 yıllık başarı hikayesi”

DİTİB’in bu topluma ve bilhassa Almanya’da yaşayan Müslümanlara yönelik hizmetlerine değinen Toplum ve Kurumsal İşbirliği Müdürü Dr. Zekeriya Altuğ’da DİTİB’in 40 yıllık tarihinde dönüm noktası niteliğindeki konular ile ilgili bilgi verdi.

DİTİB’in 5 Temmuz 2024 tarihinde 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü kutladığını ifade eden Altuğ, 858 cami derneği ile DİTİB'in bir misafir işçi derneğinden dini cemaat olma yönündeki istikrarlı gelişimini ve topluma katkısını yansıtan çeşitli etkinlikler ve kampanyalar planladıklarını söyledi. Altuğ, DİTİB'in bazı kilometre taşlarını ise şu şekilde sıraladı: “1960-1970’li yıllar işçi derneklerinin / kültür derneklerinin kuruluşu, dernek odalarındaki geçici ibadet mekânlarının ilk camileri oluşturması, 1979 tarihinde Düren'deki camide halka açık ilk ezanın okunması, 5 Temmuz 1984 tarihinde cami derneklerinin çatı kuruluşu olarak DİTİB'in kuruluşu, 1992 yılında DİTİB Cenaze Nakli Yardımlaşma Fonu’nun kuruluşu, 2006 tarihinde UİP programının başlatılması, 28.03.2007 tarihinde Müslümanlar Koordinasyon Konseyi'nin (KRM) kuruluşu, 2009 yılında DİTİB eyalet ve bölge birliklerinin kurulmaya başlaması, 2012 yılında yeni DİTİB dernek tüzüğünün ülke çapında uygulamaya konulması, 13.11.2012 tarihinde DİTİB’in Hamburg'da Olaf Scholz ile ülke çapında ilk devlet anlaşması imzalanarak dini cemaat olarak tanınması, 2012 yılında Hessen eyaletinde ardından 2013’de Bremen’in dini cemaat olarak tanınması, 2019 yılında Dahlem'de imam eğitiminin başlaması, 2022 yılında DİTİB'de manevi rehberlik eğitiminin başlaması, 2023 yılında DİTİB hayri hizmetler Derneği'nin (İhsan e.V.) kuruluşu, Mayıs 2024 tarihinde genişletilmiş imam eğitimi anlaşmasının imzalanması.”

 

“İmam eğitimi programının genişletilmesine ihtiyaç var”

İmam eğitiminin genişletilmesine ihtiyaç olduğunu söyleyen DİTİB Genel Sekreteri Eyüp Kalyon, 2019 yılında başlatılan imam eğitimi programında görev alan ve ilk üç yıl boyunca sorumluluğunu üstlenen bir kişi olarak, imam eğitiminin genişletilmesine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Kalyon, 2019-2020 yıllarında başlatılan imam eğitim programının başta UİP mezunlarına yönelik olduğunu ve bu eğitimin Almanya'daki İslam ilahiyat mezunlarıyla devam ettiğini belirterek, şu ana kadar iki dönemin eğitimin tamamlandığını ve toplamda 58 mezun verildiğini ifade etti.

 

“Mevcut durum ve gelecek planları”

Almanya'da şu anda yaklaşık 1.200 din görevlisinin bulunduğunu ve bunların 250'sinin Almanca bilen ve Almanya'da yetişmiş kişiler olduğunu kaydeden Kalyon, DİTİB'in bu gelişmeye dayanarak imam eğitiminin genişletilmesini din hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olarak gördüğünü dile getirdi.

Yeni imam eğitimi programı ile Türkiye'den İslam ilahiyat mezunlarını Almanya'ya getirerek kalıcı bir perspektif sunmayı hedeflediklerini belirten Kalyon, „Bu aday imamların burada iki eğitimleri iki yıllık kapsamlı bir programa dayanmaktadır. İlk yıl, katılımcılara Almanca dil becerileri ve oryantasyon konularında yoğun bir eğitim verilirken, ikinci yıl, din hizmetlerinde çeşitli becerilerin kazandırılmasına odaklanılacaktır. Bu model, Türkiye'den gelip 4-5 yıl kalan imamların yerine, Almanya'da kalıcı olarak görev yapacak din görevlileri yetiştirmeyi amaçlıyor“ dedi.

Basın toplantısı, konuya ilişkin yapılan konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularının cevaplandırılmasıyla sona erdi.

 

 

 

 

 

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin ardından vergi, ihale, kit ve kayıt dışı ile mücadelede sert ve sıkılaştırıcı yasal düzenlemeler geleceğini söyleyen İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, Tasarruf paketinin İMF paketi olduğunu kaydederek, “2001 yılında yaşanan ekonomik krizde dönemin Ekonomi Bakanı Kemal Derviş tarafından uygulamaya konulan birçok düzenleme Akp iktidarı tarafından zamanla esnetilerek bozulmuş ve bugün tekrar başa dönülmüştür. Kemal Derviş programı 2024 yılı ile birlikte Mehmet Şimşek tarafından gerçekleştirilecektir. Türkiye bugün örtülü bir IMF programı ile karşı karşıyadır. Kemal Derviş’in programının büyük bölümü Akp iktidarı döneminde yasalaştırılarak uygulamaya sokulmuştu. Şimdi Kemal Derviş'in yerini Mehmet Şimşek almıştır. Kemal Derviş'in IMF programı çerçevesinde uygulamaya koyduğu programları bu seferde Mehmet Şimşek uygulamaya koymaya başlamıştır” dedi.

 

“Tasarruf Paketi ile hükümet göstermelik birkaç güya kısıtlamayla ‘Bizde tasarruf edeceğiz’ algısı yaratmaya çalışmaktadır fakat tasarruf paketi ile; maaşı her geçen gün eriyen işçiye, memura, emekliye, yoksula tasarruf ettirmeyi planlamıştır. Adrese teslim ihalelerle ve çifter çifter yüksek maaşlarla, yolsuzluk ve hukuksuzluklarla saltanat sürenlere dokunmamıştır.” Diyen Gürkan Avcı, şunları söyledi;

 

Devlet kurumlarının 3 yıl boyunca yeni araç, bina ve demirbaş alımlarını ve kiralamalarını yasaklamayı; personel servislerini kaldırmayı; yurtdışı gezileri ila ajanda, takvim gibi hediye alım ödeneklerini kısıtlamayı; yeni memur ve işçi alımlarını sınırlamayı; esnek ve uzaktan çalışmayı destekleyen ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin net olarak İMF paketi olduğunu söyleyen

 

EĞİTİMDEN DEĞİL İTİBARINIZDAN TASARRİF EDİN!

Mevcutta okullarda altyapı, personel ve öğretmen eksikliği had safhada idi. Tasarruf Paketi bahane edilerek okulların onarımlarından, yeni okul yapımı giderlerine kadar eğitimde pek çok kalemde kesinti yapılıyor. Paket kapsamında okul öncesinden liseye kadar öğrencilerin ailelerine verilen burslardan, devlet parasız yatılı öğrencileri için verilen pansiyon yardımlarına kadar, okulların her türlü altyapı giderleri, bakım onarımları, alımları dahil eğitim bütçesinden yüzde 18 oranında kısıtlama getiriliyor.

 

Öğrencilere bir öğün yemek bile veremeyen, okulların sabun, deterjan, tuvalet kâğıdı, fotokopi kâğıdı gibi en basit ihtiyaçlarını bile velilere yıkan iktidarın ‘Bütçeden en çok pay eğitime ayrıldı’ diye övünmesi büyük bir kandırmacadır. Eğitimde veli ve öğrencilerin eğitim harcamalarının hiç olmadığı kadar artacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Zaten nerede ve hangi amaçla kullanıldığı şaibeli olan 2024 MEB bütçesi mevcut haliyle dahi zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan uzak iken yüzde 18 kesinti yapılması haddinden fazla yanlış olmuştur.

 

Yıllardır eğitime ayrılan ödenekler yüksek enflasyon karşısında rakamsal olarak artıyordu, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından bütçelede zaten okulların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar artış yapılmamıştı. Bunun sonucu olarak okullar en temel ihtiyaçlarını kayıt sırasında alınan bağışlar ve velilerden düzenli olarak toplanan paralarla karşılamaya devam edilecektir.

 

TASARRUF PAKETİ DEĞİL DELİ DUMRUL FERMANI!

Ekonomik bunalımın müsebbibi olan iktidar faturayı yoksul ve dar gelirli halka ödetmeye yemin etmiştir. İktidar, çözüm olarak İMF’ye iltisaklı PR ajanslarından çıktığı belli olan cafcaflı, bol kelime oyunlu Tasarruf Paketi ile toplumsallaşan yoksulluğa çare olmak, vergileri ve fedakarlığı tavana yaymak yerine yine garibana, yoksula, işsize, emekçiye, emekliye musallat olmuştur.

 

Enflasyon sorununu çözemeyen hükümet, bu sefer yaratıcı ve yeni bir pakete sarıldı. İktidar medyası tarafından köpürtülen, “büyük müjde” diye duyurulan Tasarruf Paketi yoksulu daha yoksul, işsizi daha işsiz, mecali tükenmiş vatandaşı daha da mecalsiz hale getirecek bir giyotin paketidir. İktidarın 22 yıldır anlattığı “yerli ve milli ekonomi” masalından bıkan vatandaşa bir parça da Tasarruf reform paketi yedirilmek istenmektedir.

 

GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALET İYİCE BOZULACAK!

Tasarruf Paketi furyasıyla birlikte Türkiye gelir dağılımındaki en sert bozulmanın yaşandığı döneme girmiştir. Dikkat edilirse Tasarruf Paketine destek veren kesimler genellikle iş dünyası ve patronlar kulübü üyeleri olmuştur. 2024 yılıyla birlikte gırtlağına kadar borçlu olan yoksul sayısı neredeyse iki katına çıkacaktır. Dahası gelir dağılımını düzeltmek daha da zor olacaktır. İMF telkinli Tasarruf Paketi ile halkımız işinden gücünden edilecek, daha da muhtaç hale getirilecektir.

 

İKTİDARDA MUHALEFETTE VATANDAŞIN ÇARESİZLİĞİNDEN BESLENİYOR!

Gizli yoksul düşmanlığı yapan ve yoksulun çaresizliğinden beslenen iktidara alternatif olması gereken muhalefet partileri de siyasi sorumluluğu üstlenip, bu sorumluluğun gereğini ve bedelini ödemeye yanaşmıyor. Muhalefet temsilcileri de halkın yanında değil, onlarda mevcut harami sistemin muhalefete sunduğu sus payı rantından daha fazla pay kapmakla meşgul. Muhalefette PR ajansları eliyle hazırlandığı apaçık belli olan göstermelik tepkilerle, güya alternatif çözüm paketleriyle günü kurtarma peşinde koşuyor. Açıkladıkları paketlerin içeriği halktan ve gerçeklikten kopuk, çelişkilerle dolu. Muhalefetin çözüm paketi dediği şeyler aslında iktidar medyasına propaganda yapacağı malzeme vermekten öte bir anlam taşımıyor. Yani vatandaş iktidarıyla muhalefetiyle danışıklı bir tiyatroyla yalnız ve perişan bırakılmış durumda. Türkiye’nin yeni bir iktidara, yeni muhalefete, yeni siyasete, yeni söylemlere, yeni yüzlere ve demokrat, çağdaş, milli ve samimi yeni bir parti ve kadrolara ihtiyacı var.

Almanya, sağlık hizmetleri alanında dünya çapında tanınan bir ülke olarak, hastane ortamı dışında da yüksek kalitede bakım hizmetleri sunmaktadır. Özellikle kronik hastalıkları olan veya uzun süreli bakım gerektiren hastalar için evde yoğun bakım hizmetleri önemli bir role sahiptir. Bu makalede, Almanya'da evde yoğun bakımın nasıl organize edildiği, bu hizmetlerin hastalar ve aileleri üzerindeki etkileri ve gelecekteki potansiyel gelişmeler incelenecektir.

Almanya'da Evde Yoğun Bakımın Yapısı:

 

Evde yoğun bakım hizmetleri, hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin sunduğu hizmetlerin ev ortamında sağlanmasıdır. Bu hizmetler genellikle şu unsurları içerir:

 

  • Uzman Hemşireler: Eğitimli hemşireler hastaların ihtiyaçlarını karşılamak için 24 saat yada ihtiyaca göre hizmet verir.
  • Medikal Ekipman: Evde yoğun bakım, solunum cihazları, beslenme pompaları ve monitorizasyon sistemleri gibi medikal ekipmanların kullanımını gerektirir.
  • Doktor Ziyaretleri: Düzenli doktor ziyaretleri, hastaların sağlık durumlarının yakından izlenmesini sağlar.
  • Kişiselleştirilmiş Bakım Planları: Her hasta için bireysel sağlık durumuna göre özel bakım planları oluşturulur.

 

Yoğun Bakım Gerektiren Hastalıklar

 

Evde yoğun bakım gerektiren hastalıklar genellikle ciddi, kronik ve uzun süreli bakım ihtiyacı olan hastalıklardır. Bu hastalıklar arasında şunlar bulunmaktadır:

 

  • Nörolojik Hastalıklar:
    • Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS): Kas güçsüzlüğüne ve solunum yetmezliğine yol açan ilerleyici bir nörolojik hastalık.
    • Multipl Skleroz (MS): Merkezi sinir sistemini etkileyen, hareket ve koordinasyon problemlerine neden olan kronik bir hastalık.

 

  • Solunum Sistemi Hastalıkları:
    • Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH): Nefes darlığı ve kronik bronşit gibi belirtilerle seyreden solunum sistemi hastalığı.
    • Pulmoner Fibrozis: Akciğer dokusunun kalınlaşması ve sertleşmesi ile karakterize olan bir hastalık.

 

  • Kalp ve Damar Hastalıkları:
    • Kalp Yetmezliği: Kalbin yeterince kan pompalayamaması durumu.
    • Koroner Arter Hastalığı: Kalp damarlarının daralması veya tıkanması sonucu oluşan hastalık.

 

  • Onkolojik Hastalıklar:
    • İleri Evre Kanser: Kanserin metastaz yapması ve hastanın genel durumunun ciddi oranda etkilenmesi durumu.

 

  • Travmatik Beyin ve Omurilik Yaralanmaları:
    • Spinal Kord Yaralanmaları: Omuriliğin hasar görmesi sonucu hareket ve his kaybına yol açan durumlar.
    • Travmatik Beyin Yaralanmaları: Kafa travmaları sonrası uzun süreli bakım gerektiren durumlar.

 

  • Genetik Hastalıklar ve Epilepsi:

 

  • Spinal Müsküler Atrofi (SMA): Kas zayıflığına ve kas kaybına yol açan genetik bir hastalık. SMA, solunum desteği ve özel fizik tedavi gerektiren bir hastalıktır.
  • Duchenne Musküler Distrofisi: Kas güçsüzlüğü ve dejenerasyonu ile karakterize olan bir genetik hastalık. Bu hastalık da solunum desteği ve yoğun bakım gerektirebilir.
  • Epilepsi: Özellikle kontrol altına alınamayan nöbetler ile seyreden ve nöbetlerin sıklığı ve şiddeti nedeniyle sürekli izleme ve acil müdahale gerektirebilen bir durum

 

Evde Yoğun Bakımın Avantajları

 

Evde yoğun bakımın hastalar ve aileleri için birçok avantajı vardır:

 

  • Daha Konforlu Bir Ortam: Hastaların kendi evlerinde, tanıdık bir ortamda bakım görmeleri, psikolojik olarak daha rahat hissetmelerini sağlar.
  • Daha Fazla Aile Desteği: Hastalar, aile üyelerinin sürekli yanlarında olabilmesi sayesinde duygusal destek alırlar.
  • Enfeksiyon Riskinin Azalması: Hastane ortamında karşılaşılan enfeksiyon riskleri, evde bakım ile önemli ölçüde azaltılır.

 

Alternatif: Yoğun Bakım Ortak Yaşam Alanları

 

Evde bakım hizmetlerine ek olarak Almanya'da, yoğun bakım gerektiren hastalar için özel olarak tasarlanmış "ortak yaşam alanları" (Wohngemeinschaft'lar veya WG'ler) da mevcuttur. Bu yaşam alanları, yoğun bakım gerektiren hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli avantajlar sunar:

 

  • Profesyonel Bakım: Ortak yaşam alanlarında, 24 saat profesyonel bakım hizmeti sunan eğitimli personel bulunmaktadır.
  • Sosyal Etkileşim: Diğer hastalar ve ailelerle birlikte yaşamak, sosyal etkileşimi artırır ve yalnızlık hissini azaltır.
  • Kapsamlı Donanım: Ortak yaşam alanları, hastaların ihtiyaçlarına yönelik özel donanımlarla (örneğin, genişletilmiş banyolar, hareket yardımı cihazları) donatılmıştır.
  • Acil Durum Hizmetleri: Acil durumlar için hızlı ve etkili müdahale imkanı sağlar.
  • Maliyet Etkinliği: Ortak yaşam alanları, evde bakımın maliyetine kıyasla daha ekonomik bir seçenek olabilir.

 

Almanya'da evde yoğun bakım hizmetleri, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve hastane yatışlarının süresini azaltmak adına önemli bir rol oynamaktadır. Yoğun bakım gerektiren hastalıklar ciddi ve uzun süreli bakım gerektirir. Her ne kadar bazı zorluklar bulunsa da, bu hizmetlerin sürekli gelişim göstermesi ve yeni teknolojilerin entegrasyonu ile birlikte gelecekte daha da etkili ve yaygın hale geleceği öngörülmektedir. Almanya'daki sağlık politikalarının ve toplumun bu alana olan desteği, evde yoğun bakım hizmetlerinin başarısında kilit faktörlerdir. Ayrıca, yoğun bakım ortak yaşam alanları, evde bakımın mümkün olmadığı veya uygun olmadığı durumlarda değerli bir alternatif sunmaktadır. Bu yaşam alanları, profesyonel bakım ve sosyal destek kombinasyonuyla hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir çözüm sunar.

 

Melek Armutçi

Main Care Hanau GmbH

Main Care GmbH

Evde Bakım Hizmetleri İşletme Müdürü

M. Sc. Halk Sağlığı

B. Sc. Bakım Yönetimi

Klinik dışı solunum uzmanı

Sağlık ve Hastalık Bakım Hemşiresi

 

 

 
 

Vom 06. bis 09. Juni 2024 wählen die Bürgerinnen und Bürger zum zehnten Mal das Europäische Parlament. Seit 1979 wird das Europäische Parlament alle fünf Jahre direkt gewählt. Für die Bundesrepublik Deutschland wurde als Wahltag Sonntag, der 09. Juni 2024 festgelegt.

 

Die Wahl findet europaweit in den 27 Mitgliedsstaaten der Europäischen Union statt:

 

Belgien                           Italien                              Portugal

Bulgarien                       Kroatien                           Rumänien

Dänemark                      Lettland                           Schweden

Deutschland                   Litauen                            Slowakei

Estland                          Luxemburg                       Slowenien

Finnland                         Malta                               Spanien

Frankreich                      Niederlande                     Tschechien

Griechenland                  Österreich                        Ungarn

Irland                             Polen                               Zypern

                                                                                                                

Die Zahl der Abgeordneten wird je nach Bevölkerungsentwicklung neu festgelegt; die Höchstzahl beträgt 750 Abgeordnete zuzüglich der Präsidentin/des Präsidenten. Bei der Europawahl im Juni 2024 werden 720 Abgeordnete gewählt. Die Bundesrepublik Deutschland stellt als bevölkerungsreichster Mitgliedsstaat mit 96 die meisten Abgeordneten.

 

Allgemeine Informationen:

 

Die Kreiswahlleiterin Astrid Heuberger sorgt für die ordnungsgemäße Vorbereitung und Durchführung der Europawahl im Landkreis Kelheim. Insbesondere hat sie das vorläufige Ergebnis der Europawahl im Landkreis zu ermitteln und die Feststellung des endgültigen Ergebnisses durch den Kreiswahlausschuss vorzubereiten.

Neben der Vorsitzenden besteht der Kreiswahlausschuss aus sechs wahlberechtigten Beisitzern, welche aus den Parteien und den sonstigen politischen Vereinigungen nach der Reihenfolge ihrer im Landkreis Kelheim bei der letzten Europawahl erreichten Stimmenzahlen ausgewählt werden.

 

Die Sitzung des Kreiswahlausschusses zur Feststellung des endgültigen Wahlergebnisses der Europawahl 2024 im Landkreis Kelheim findet am Donnerstag, den 13. Juni 2024, um 10:00 Uhr im Landratsamt Kelheim, Besprechungsraum O3.50, 3. Stock, Donaupark 12, 93309 Kelheim statt. Die Sitzung des Kreiswahlausschusses ist öffentlich; der Zutritt ist jedermann gestattet.

 

Informationen speziell für die Europawahl am 09. Juni 2024 im Landkreis Kelheim, wie  z. B. ein Stimmzettelmuster oder Bekanntmachungen der Kreiswahlleiterin, finden Sie auf unserer Landkreishomepage (www.landkreis-kelheim.de) unter der Rubrik „Landkreis“, Unterrubrik „Wahlen - Europawahlen“.

 

Für weitere, überregionale Informationen zur Europawahl verweisen wir auf den Internetauftritt des Landeswahlleiters (www.statistik.bayern.de/wahlen) bzw. der Bundeswahlleiterin (www.bundeswahlleiterin.de).

 

Wann ist die Wahl?

 

Europaweit wird vom 06. bis 09. Juni 2024 das Europäische Parlament neu gewählt. In manchen EU-Staaten haben die Wahlberechtigten sogar zwei Tage Zeit, um zur Wahlurne zu gehen. Jeder Mitgliedsstaat entscheidet hier selbst nach seinen Wahltraditionen, an welchem Tag und wie lange die Wahllokale geöffnet haben.

 

In Deutschland findet die Europawahl am Sonntag, den 09. Juni 2024 statt. Die Wahllokale sind an diesem Tag von 08:00 bis 18:00 Uhr geöffnet.

 

Wer darf wählen?

 

Für die Europawahl 2024 wurde das Wahlalter in Deutschland erstmals von 18 auf 16 Jahre herabgesetzt. Bei der Europawahl sind alle deutschen Staatsbürger und Unionsbürger wahlberechtigt, die am Wahltag das 16. Lebensjahr vollendet haben und seit mindestens drei Monaten in der Bundesrepublik Deutschland oder in den übrigen Mitgliedsstaaten der Europäischen Union eine Wohnung innehaben oder sich sonst gewöhnlich aufhalten.

 

Im Landkreis Kelheim dürfen ca. 96.000 Bürgerinnen und Bürger an der Europawahl teilnehmen. Wählen darf jedoch nur, wer in einem Wählerverzeichnis eingetragen ist oder einen Wahlschein besitzt.

 

Alle von Amts wegen eingetragenen Wahlberechtigten erhalten bis zum 19. Mai 2024 ihre Wahlbenachrichtigung per Post. Diese enthält neben Angaben zum konkreten Wahlraum (Adresse, etwaige Barrierefreiheit usw.) auch Informationen zur Möglichkeit, einen Wahlschein bspw. zur Briefwahl zu beantragen.

 

Wahlberechtigte, die bis zum 19. Mai 2024 keine Wahlbenachrichtigung erhalten, sollen sich mit der Gemeinde, in der sie ihren Hauptwohnsitz haben, in Verbindung setzen.

 

Unionsbürgerinnen und Unionsbürger anderer Staaten, die in Deutschland wohnen, können an der Wahl entweder in Deutschland oder im Herkunftsland selbst teilnehmen. Weitere Informationen zum Antrag auf Eintragung in das Wählerverzeichnis für Unionsbürgerinnen und Unionsbürger sowie Deutsche im Ausland sind über die Internetseite der Bundeswahlleiterin (https://www.bundeswahlleiterin.de) unter „Termine und Fristen“ zu finden. Die letzte Eintragungsmöglichkeit ist am 19. Mai 2024.

 

Wer wird gewählt?

 

Gemeinsam mit dem Rat der Europäischen Union bildet das Parlament die gesetzgebende Gewalt der EU. Weitere Aufgaben sind z. B. die Beratung und Genehmigung des Haushalts der Europäischen Union sowie die Kontrolle der EU-Institutionen wie z. B. der Kommission. Sitz des Europäischen Parlaments ist in Straßburg.

 

Wie wähle ich?

 

Im Landkreis Kelheim gibt es insgesamt 96 Wahlbezirke und 72 Briefwahlvorstände. Wählen kann nur, wer entweder in einem Wählerverzeichnis einer Gemeinde eingetragen ist oder einen Wahlschein besitzt. Es darf jedoch nur in dem Wahlbezirk gewählt werden, für den die Wahlbenachrichtigungskarte ausgestellt ist.

 

Mit dem Wahlschein, welcher bei der jeweiligen Wohnsitzgemeinde beantragt werden muss, kann entweder in einem anderen Wahlbezirk im Landkreis Kelheim oder per Briefwahl gewählt werden.

 

Die reguläre Antragsfrist für die Beantragung der Briefwahlunterlagen endet am Freitag, den 07. Juni 2024, 18:00 Uhr.

 

Bei der Europawahl gibt es einen Stimmzettel; jeder Wählende hat eine Stimme. Gewählt werden können nur Parteien oder sonstige politische Vereinigungen, jedoch keine Einzelpersonen. Es ist nicht möglich, die Reihenfolge der Kandidierenden auf der Liste zu ändern, da es sich um geschlossene Listen handelt; eine Liste kann somit nur als Ganzes angekreuzt werden. Die Kandidaten der vorderen Listenplätze sind mit Namen und Wohnort vermerkt.

 

Informationen über die Wahlergebnisse im Landkreis Kelheim:

 

Informationen über die vorläufigen Teilergebnisse der Europawahl für den Landkreis Kelheim erhalten Sie am Wahlabend, ab ca. 20 Uhr, über die Internetseite des Landkreises Kelheim (www.landkreis-kelheim.de).

 

Bezüglich des Formats und der Aufmachung der Ergebnisdarstellung für die Europawahl können wir auf die Darstellung der vergangenen Landtags- und Bezirkswahl verweisen.
Die Ergebnisse sind für den Landkreis gemeinde- und wahlbezirksweise einsehbar. Die Ergebnisse aller Parteien werden als absolute Zahlen, in % sowie grafisch in Diagrammen angezeigt. Ebenso ist die Anzahl der Wahlberechtigten, der Wählenden, der Wahlbeteiligung sowie der gültigen und ungültigen Stimmen ersichtlich.

 

Die vorläufigen Kreisergebnisse im Freistaat werden ebenso unmittelbar im Internetangebot des Landeswahlleiters unter https://www.europawahl2024.bayern.de eingestellt und am Wahlabend laufend aktualisiert.

 

 

 

9 Haziran 2024 tarihinde seçmenler Hamburg’da hem Avrupa Parlamentosu (AP), hem de Hamburg yerel seçimleri için sandık başına gidecek. Hamburg Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Partili (SPD) Milletvekili Barış Öneş, hem seçimlerin hem de vatandaşların oylarını kullanmalarının neden önemli olduğu konusunda şunları söyledi:

 

Sevgili Vatandaşlar,

Demokrasinin temel taşlarından biri olan oy verme hakkınızı kullanma zamanı geldi! 9 Haziran 2024 tarihinde hem Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri hem de Hamburg'da ilçe belediyesi seçimleri için sandık başına gideceğiz. Bu seçimler, geleceğimizi şekillendirecek kararların alınacağı önemli bir fırsattır.

AP seçimleri, Avrupa Birliği'nin (AB) geleceğini belirleyecek önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa'da birlik ve iş birliği için sesinizi duyurun ve gelecek nesillere daha güçlü ve birlikte hareket eden bir Avrupa bırakın.

Hamburg'daki yerel seçimler ise şehrimizin ve ilçelerimizin yönetimini doğrudan etkileyecek. Belediye başkanları ve ilçe meclis üyeleri, günlük yaşantımızı şekillendiren kararları alan mercilerdir. Bu nedenle, belediye seçimlerinde de sesinizi duyurun ve yaşadığınız topluluğun geleceği için aktif bir rol oynayın. Unutmayın, her oy önemlidir ve her oy, demokratik sürecin bir parçasıdır. Oylarınızı ister mektupla, isterseniz de seçim günü sandık başında kullanın ama asla çöpe atmayın. Zira kullanmadığınız her oy, karşı olduğunuz fikirlerin işine yarayacaktır. Oyunuzu kullanmayıp sağ partileri güçlendirmeyin. 9 Haziran'da, geleceğimizi şekillendirmek için sandık başına gidin ve sesinizi duyurun. Unutmayın, sizin oyunuz, yarının dünyasını belirleyecektir.”

 

Barış Öneş

Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili (SPD)

 

Kimler oy kullanabilir?

En az 16 yaşında olan Alman vatandaşları ve en az üç aydır Almanya’da ikamet eden AB ülkesi vatandaşları Almanya’da yerel seçimlerde oy kullanabilir. 16 yaş üzeri AB ülkesi vatandaşları da AP seçimlerinde oy kullanabilir. Oy kullanabilmek için, ilgili seçim bölgesi için seçmen listesine kayıtlı olmak veya bir oy kullanma kartına sahip olmak gerekiyor. Oy kullanma hakkı olmasına rağmen 19 Mayıs 2024 tarihine kadar seçmen bildirimi almamış olanların ikamet ettikleri bölgenin idari makamlarına bildirmesi gerekiyor. Ayrıca Almanya’da oy kullanmak isteyen AB vatandaşlarının seçmen kütüğüne yazılmaları gerekiyor.

 

Nasıl oy kullanabilirim?

Oyunuzu seçim gününde seçim sandığında veya mektupla kullanabilirsiniz. Seçmenler 9 Haziran günü 8.00 ile 18.00 arasında seçmen kartı ve kimlikleriyle seçim sandıklarında oylarını kullanabilirler. Seçmen, oy verme kabininde oy pusulasını işaretledikten sonra pusulayı katlayıp seçim sandığına atar. Kabinde fotoğraf veya video çekmek yasaktır. Seçim merkezine gitmek istemeyenler önceden posta yoluyla oy kullanmak mümkün. Posta yoluyla oy kullanmak isteyenlerin bunun için başvuruda bulunması gerekiyor. Başvuru, şu adresten yapılabilir:https://serviceportal.hamburg.de/HamburgGateway/Service/Entry?id=WahlMail

Mektupla oy pusulasının, seçim günü saat 18.00’e kadar oy pusulasında belirtilen adrese ulaşacak şekilde gönderilmesi gerekiyor.