Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Bu sözü ben söylemiyorum, Kıbrıs Türklerine de söylenmiyor.
Bu sözü Türkiye de söylemiyor, Türkiye’ye de söylemiyorlar.
Bu sözü Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Avrupa Birliği ve anaları Yunanistan, perdelerin arkasında artık fısıltıyla değil, yüksek sesle söylüyor kendilerine. Bazen birlikte, bazen de gerekli olduğu ayrı ayrı zamanlarda…
Bilindiği üzere Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis bugün Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Gerçekte bu görüşme 2023 yılının Aralık ayında Atina’da her iki lider tarafından karşılıklı imzalanan “Atina Bildirge”sinin yarattığı dostluk ve işbirliği temelindeki yeni dönemin ilk görüşmesi.
Aralık ayında Atina’da gerçekleştirilen Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin tutanaklarında, görüşme sonrası karşılıklı imzalanan Atina Bildirgesi’nin içeriğinde ve bugün Ankara’da gerçekleşecek görüşme programında “Kıbrıs konusu” yok. Ki Avrupa Birliği Devlet Başkanları zirve toplantıları içinde, sonuncusu hariç Kıbrıs konusu hiç yer almadı. Tam tersine birçok AB lideri tarafından yapılan açıklamalar, “Türkiye’yi karşımıza alamayız”, “Türkiye ile ilişkilerimizi bozamayız” mealinde idi.
Avrupa Birliği’nin Aralık ve Mart zirvelerinde ertelediği Türkiye konusunu son zirve toplantısında Kıbrıs Rumlarının bitmek bilmeyen istekleri sonrasında, “stratejik tartışma” kapsamında “kerhen” ele aldı. Tartışmalardan sonra yayınlanan kararda, “Avrupa Birliği’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamda ve Türkiye ile işbirliğine ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” ifadesi yer aldı.
Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) bu tavsiye kararını, sanki de Türkiye’ye karşı çok önemli bir zafer kazanmış gibi yükseltmeye, önem kazandırmaya ve pazarlamaya çalışıyor ama daha ilk tepki anası Yunanistan’dan “Otur oturduğun yerde” anlamına gelecek manevralarla geldi. Aklınca KRY, bu tavsiye kararı sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı müzakere masasına oturtacak ve müzakereleri istediği gibi sonuçlandıracaktı. Ne Cumhurbaşkanı Tatar, ne de TC. Dışişleri Bakanlığı, bırakın dikkate almayı, selam bile vermediler KRY’ye ve AB’nin tavsiye kararına. Zira Türkiye rest çekilecek, gözden çıkarılacak bir ülke değil. Bölgede yıllar içinde değişime uğramış olan politik, ekonomik ve askeri dengeler Türkiye’yi çok öne çıkarmış ve jeopolitik olarak Türkiye’ye inanılmaz bir önem kazandırmış durumda. Bunun en önemlilerinden biri, Uzak Doğu’dan yapılan deniz yolu taşımacılığının süresini Süveyş Kanalı yoluna kıyasla 15 gün kısaltan ve Basra Körfezindeki Irak’a ait Fav Limanı'ndan Londra'ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa'nın her ülkesine Türkiye'den kesintisiz ulaşım sağlayacak “Kalkınma Yolu” projesi.
Atlantik İttifakı’nın (ABD ve AB), Akdeniz’e kıyı ülkelerin ve Şanghay İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin zaman zaman dile getirdikleri “Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede, Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir enerji projesi başarılı olamaz” tanımlamasının vücut bulacak hali bu.
Öte yandan Atlantik ittifakının “Hasta Adamı” Avrupa Birliği’nin kendi içindeki sıkıntıları da cabası. Birliğin lideri Almanya, inanılmaz bir ekonomik sıkıntı içinde ve fırsatını bulunca AB’den çıkmayı planlıyor. Asya’nın ve Uzak Doğu’nun devleri Çin ve Rusya, AB’ye “ABD’nin kulu kölesi olmaktan çık artık” tavsiyesinde bulunuyorlar.
En önemlisi de, AB Konseyi ile AB'in yasa yapıcı kurumu olan ve AB Bütçesine onay veren “Avrupa Parlamentosu”na girecek 705 milletvekilinin belirlenmesi için 6-9 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan seçim.
Siyasi partilerin propagandalarına bakılınca görülen, seçim sonrasında AB’de esaslı kararların alınacağı. Bu kararlar içinde de Rumların tüm gayreti ve karalamalarına rağmen Türkiye’yi zora sokacak bir adımın olması muhtemel görünmüyor.
Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Almanya’nın Pforzheim kentinde faaliyetlerini sürdüren Pforzheim ve Çevresi Türk Veliler Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da Anneler Günü’nü unutmadı. Anneler gününü kutladı.
Havaların mevsim normallerinin yerinde ısınmasıyla mesire yerlerine koşan halkın en önemli dinlenme noktalarından biri de Sommerhausen Hayvanat Bahçesi oldu. Halk arasında Tierpark Sommerhausen olarak bilinen mesire alanındaki bol oksijen, temiz doğa kültürü ve hayvanlarla baş başa olmak hayvanat bahçesine olan ilgiyi de artırıyor.
Çok sayıda göçmen kökenli ailenin çocukları ile birlikte geldiği ve doğum günü kutladığı Tierpark Sommerhausen, yetkililerinin çocuklu ailelere olan yaklaşımı, yardımseverliği ve her konuyla hızlı bir şekilde ilgilenmeleri de hayvanat bahçesine olan ilgiyi artırmaktadır.
Kendileriyle görüştüğümüz Türk aileler de yaptıkları açıklamada, "Bizim de çocukluğumuz burada geçti. Çocuklarımızı da buraya getirerek hayvanat bahçesi ve hayvanlara olan ilginin devam etmesini istiyoruz" şeklinde konuştular.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Saarland Eyalet Birliği ve Veliler Kolu iş birliğinde camiler arası satranç turnuvası düzenlendi.
Saarland DİTİB Veliler Kolu Başkanı Bünyamin Sağ’ın organizesinde ve Sulzbach DİTİB Merkez Camii ev sahipliğinde düzenlenen satranç turnuvasının finalinde dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.
Eyalet geneli camiler arasında kız ve erkek öğrenciler kategorisinde ilki düzenlenen satranç turnuvanın finalinde, 16 öğrenci büyük bir mücadele örneği sergiledi.
Sulzbach DİTİB Merkez Cami din görevlisi Nurullah Parlak ve veliler kolu başkanı Nazmi Göktaş, turnuvaya ev sahipliği yapmaktan duydukları mutluluğu ifade ederek, farklı şehirlerden gelen öğrencilerin birbirleriyle tanışmasına ve kaynaşmasına vesile olduklarını ifade etti.
Saarland DİTİB Eyalet Veliler Kolu Başkanı Bünyamin Sağ, turnuvaya katılan başta öğrenciler olmak üzere velilere ve din görevlilerine teşekkür ederek, daha güzel projelerle gençlere yol göstermeye devam edeceklerini söyledi.
Gençlerin cami dersleri dışında sosyal etkinliklere katılmalarının önemine vurgu yapan Saarland eyaleti din görevlileri koordinatörü Arif Şimşek, “Gençlere bu ortamları sağlamak çok önemli. İnşallah bu tür faaliyetleri çeşitlendirerek evlatlarımızın ilgisini çekmeye ve onların cami endeksli faaliyetlerde yer almaları için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
DİTİB’in 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde teşkilatın kurucularına ve bugüne taşıyan herkese minnettarlığını ifade eden Saarland DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Erkan Kahveci ise, DİTİB cami dernekleri arasında Almanya genelinde bir ilki gerçekleştirdiklerinini söyledi. Kahveci, “Geleceğimizin gözbebeği çocuklarımıza daha fazla hizmet sunarak onlara ulaşmalıyız, çünkü onlar bizim yarınlarımızı şekillendirecek olan nesillerdir” diye konuştu.
Turnuvanın finalinde dereceye giren öğrencilere belge ve çeşitli hediyeler verildi.
BERLİN (AA) - Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ABD Başkanı Joe Biden'ın "İsrail'in Refah'a geniş çaplı saldırıyla girmesi durumunda bu ülkeye silah göndermeyi durduracağını" açıklamasının ardından, Alman hükümetinin de bu konuyu istişare ettiğini söyledi.
Bir ziyaret kapsamında ABD'de bulunan Pistorius, Alman kamu yayıncısı ZDF'de katıldığı bir programda, "ABD Başkanı Joe Biden, Refah'ın işgal edilmesini yanlış bulduğu için İsrail'e mühimmat sağlamak istemiyor. Almanya'dan da benzer adımlar olacak mı?" şeklindeki soruyu yanıtladı.
"Bu, şu anda istişare ediliyor. Buna henüz cevap veremem." ifadesini kullanan Pistorius, bu konudaki sorumluluğun öncelikle Almanya'nın başbakanlığı ve dışişleri bakanlığında olduğunu belirtti.
Pistorius, "Kapalı kapılar ardında elbette görüş alışverişinde bulunduk. Ancak kararları duyurmak benim rolüm değil." şeklinde konuştu.
"Amerikalıların adımını anlıyor musunuz?" sorusuna da Pistorius, "Evet, anlayabiliyorum." cevabını verdi.
ABD Başkanı Biden, CNN'e verdiği röportajda, İsrail'in Refah'a geniş çaplı saldırıyla girmesi durumunda bu ülkeye silah göndermeyi durduracağını söylemişti.
Biden, "Eğer Refah'a girerlerse, henüz (kapsamlı bir saldırıyla) girmediler, eğer girerlerse o zaman Refah'ta ve diğer şehirlerde kullanılan silahları göndermeyeceğimi açıkça belirttim." diye konuşmuştu.
İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, İsrail haber kanalı Channel 12'ye yaptığı açıklamada, Biden'ın açıklamasının "sinir bozucu olduğunu ve hayal kırıklığı yarattığını" ifade etmişti.
Ekimde 16 yaşına girecek altızların babası Hikmet Temiz: "Aynı okula gidiyorlar ancak ayrı sınıflardalar. Çocuklarımız, sosyal medyada konuşulmaya devam ediyor"
BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de yaşayan ve "Berlinli Altızlar" (Berliner Sechslinge) olarak 16 yıl önce tüm dünyada haber yapılan Türk altız kardeşler, Başkonsolos İlker Okan Şanlı'ya ziyarette bulundu.
Ülke genelinde ilgiyle izlenen "Berlinli Altızlar" Zeynep, Zehra, Esma, Rana, Ahmed ve Adem ile kardeşleri Meryem ve Malik Musa’nın ebeveynleri Roksana ve Hikmet Temiz, Berlin Başkonsolosu Şanlı'ya daveti için teşekkür etti.
Aslen Rizeli olan Hikmet Temiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekim ayında 16 yaşına girecek altızları büyütürken yaşadıkları zorluklara dikkati çekerek, "Zor tabii ki halen maraton gibi devam ediyor." dedi.
Toplam 10 kişi olduklarını belirten Hikmet Temiz, bu nedenle iki araç kullanmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Çocukların her döneminin farklı olduğunu ve aynı okula gittiklerini anlatan Hikmet Temiz, "Aynı okula gidiyorlar ancak ayrı sınıflardalar. Çocuklarımız tabii ki sosyal medyada konuşulmaya devam ediyor." diye konuştu.
Polonya kökenli anne Roksana Temiz de Alman medyasının ilgisinin sürdüğüne dikkati çekerek, çocukları büyütürken yaşadıklarını Başkonsolos Şanlı ile paylaştı.
- "Evde 8 çocuk nasıl oluyor?"
Başkonsolos Şanlı da altızların doğdukları zaman çok fazla habere konu olduklarını hatırlatarak, "Halihazırda sosyal medyada çok takip edilen bir aile altızlar. Bir de iki kardeşleri daha var, dolayısıyla 8 kardeşler. Ben de gerçekten merak ediyorum. Evde 8 çocuk nasıl oluyor? Belki biz de bu konuda tecrübelerinizden faydalanırız bizim evdeki durum bağlamında." diye konuştu.
Ailenin "Berlinli Altızlar" diye anılmasının Türk toplumunun aslında Berlin'le ne kadar fazla iç içe bulunduğunun önemli bir göstergesi olduğunu vurgulayan Şanlı, "Dolayısıyla beni ziyaret ediyorlar bugün, sağ olsunlar. Ben de onları misafir etmekten büyük mutluluk duyuyorum." dedi.
BERLİN (AA) - Almanya, fanatik Yahudilerin, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Merkezi'ne saldırısını kınadı.
Almanya Dışişleri Bakanlığının sosyal medya platformu X'teki İngilizce hesabından, UNRWA Genel Merkezi'ne düzenlenen saldırıya ilişkin açıklama yapıldı.
Bakanlık açıklamasında, "Doğu Kudüs'te UNRWA'ya karşı şiddet içeren protestoların artmasını kınıyoruz. İsrail, işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki BM tesislerinin ve kurumun personelinin korunmasını sağlamalıdır." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, BM'nin Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te önemli görevlerini yerine getirebilmesi gerektiği belirtildi.
- UNRWA Genel Merkezi'ne saldırı
İsrailli fanatik Yahudiler, 7 Mayıs'ta İsrail'e bağlı Kudüs Belediye Başkan Yardımcısı Aryeh Yitzhak King'in çağrısıyla Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki UNRWA Genel Merkezi önünde protestoda bulunmuştu.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini de dün X platformundan yaptığı açıklamada, gösteriye tepki göstermişti.
Lazzarini'nin gösteriye ilişkin yayımladığı görüntüde, İsrailli protestocuların, UNRWA Genel Merkezi'nin kapısına vurması, döviz asmaya çalışması yer alıyor.
Philippe Lazzarini, "(İsrail'e bağlı) Kudüs Belediyesinin seçilmiş bir üyesinin çağrısıyla yapılan bu protesto, taciz, gözdağı, Vandallık ve BM mülküne zarar vermekten başka bir şey değildir." ifadesini kullanmıştı.
Die Kandidatin auf Listenplatz Nummer 1 wartet auf die Unterstützung der Wähler/innen mit Migrationshintergrund
Werdegang von Christine Singer
Schwerpunkte
Die Versorgung mit Lebensmittel ist ein hohes Gut. Krisenzeiten zeigen uns, wie wichtig die Selbstversorgung mit den Lebensgrundlagen Ernährung und Energie für uns ist.
Mittelstand entlasten:
Die überbordende Bürokratie lähmt und zerstört den Mittelstand. Sie behindert regionale Unternehmen, die es für einen lebendigen ländlichen Raum braucht.
Angepasste Standards für Importe in die EU:
Handelsabkommen mit Drittländern müssen aus ökologischen, sozialen und ökonomischen Gründen den Qualitäts- und Prozessstandards der EU entsprechen.
Sicherheit stärken:
Die gemeinsame Verteidigungs- und Sicherheitspolitik muss stark sein. Unsere Cybersicherheit muss für deutlich mehr Resilienz gegen Cyberbedrohungen sorgen. Wir müssen dafür sorgen, dass „Made in Germany“ ein Qualitätsversprechen bleibt.
Aksaray Üniversitesi (ASÜ), Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları (IKG) Enstitüsü iş birliğiyle "Kültür, Tarih, Ekonomi ve Siyaset Bağlamında Türkiye-Almanya İlişkileri" konulu bir konferans düzenledi.
Bir selamlama konuşması yapan ASÜ Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş, Türkiye-Almanya ilişkilerinin Osmanlı’ya uzanan derin köklere sahip olduğunu söyledi. İkili ilişkilerin Birinci Dünya Savaşı’nda müttefikliğe dönüştüğünü ifade eden Rektör Arıbaş, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise Türkiye, yerle bir olan ve kalkınma hamlesi için iş gücüne ihtiyaç duyan Almanya’ya destek vermiştir. 30 Ekim 1961 tarihinde yapılan bir anlaşmanın ardından Türk insanı, iş gücü olarak Almanya’ya gitmeye başlamıştır. Bu süreç her iki ülkenin daha da yakınlaşmasına vesile olmuştur” dedi. Rektör Arıbaş, “Şu anda Avrupa’da önemli bir Türk nüfusu var. Bu nüfusun büyük kısmı Almanya’da yaşıyor. Almanya’da yaşayan Türkler arasında Aksaray, Konya gibi Orta Anadolu coğrafyasının insanlarının da ağırlıkta olduğunu biliyoruz” dedi. Rektör Arıbaş, konuşmasının son kısmında, Avrupa’da yaşayan Türklerin Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerde köprü olduklarını da belirtti ve bu hususta farklı çalışmalar yapılması gerektiğini kaydetti.
Almanya IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, geniş bir perspektif üzerinden Türkiye-Almanya ilişkilerini anlattı. Türkiye’nin Avrupa’da en yoğun şekilde Almanya ile temas halinde olduğunu söyleyen Latif Çelik, sürecin tarihsel ve güncel boyutları hakkında bilgiler verdi.
Dr. Latif Çelik devamla, “Türkiye ile Almanya çok boyutlu ilişkilere sahiptir. Her iki ülke arasında kökleri tarihin derinliklerinde olan ciddi ve bir o kadar da karmaşık bir ilişkiler yumağı görüntüsündeki derin stratejik ilişkiler var. Her iki taraf da bunun bilincinde olarak ilişkileri germemeye özellikle dikkat etmektedir. Ancak Almanya ve Türkiye’nin birbirinden uzaklaşıp gerginleşmeden bu ilişkilerin anlamlandırılması çok önemlidir” şeklinde konuştu.
Türk-Alman ilişkilerinin Almanya ve Türkiye coğrafyalarındaki izlerini bir araya getirmek için ciddi çalışmalar yaptıklarını belirten Dr. Latif Çelik konuşmasının devamında, “Almanya’da Türk özleri ve Türkiye’de Alman özleri adlı kitaplar en çok satan eserlerin başında gelmektedir. İki dilde yazılan bu eserlerin okuyucularının daha çok Almanlar olduğunun ortaya çıkması ise çok önemli. Kültür tarihi alanındaki çalışmalar arttıkça Türk-Alman ilişkilerinin sağlıklı bir düzlemde devam edeceğine olan inancımız tamdır” şeklinde konuştu.
Dr. Latif Çelik Türk-Alman ilişkilerinin devasa boyutlarında geniş bir ufuk turu gerçekleştirerek 8 asır öncesinden günümüze kadar gelen dönemi konferans salonundaki dinleyicilere aktardı. Düzenlenen etkinlik ve konferans sonunda soruların yanıtlanması ve plaket takdiminin ardından sona erdi.