Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

ABD'de Türkiye'nin New York Başkonsolosluğunda 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü törenle kutlandı. New York Türkevi'ndeki törene, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Sedat Önal, KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dânâ, New York Başkonsolosu Reyhan Özgür, Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği Askeri Danışmanı Albay Anıl Karaca, Türk vatandaşları ile elçilik çalışanları katıldı. Program, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

BERLİN (AA) - Türkiye'de güneş enerjisinde yapılan düzenlemeyle bürokrasinin azaltıldığı, bu durumun Türkiye’de yatırım iştahını artırdığı ve ülkeyi güneş enerjisinde Almanya’dan bir adım öteye taşıdığı kaydedildi.

Alman basınının önemli ekonomi gazetelerinden Handelsblatt'ta yer alan haberde, geçen yıl ağustosta Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemeyle Türkiye’de son bir yılda küçük güneş enerjisi santrallerinin inşasına 10 milyar dolardan fazla para aktığı ve bu rakamın önceki yıllara kıyasla 10 kat daha fazla olduğu bildirildi.

Bu durumun Türkiye’yi, benzer düzenlemelerin yeni uygulamaya konulduğu Almanya'dan bir adım öne çıkardığına vurgu yapılan haberde, “Türkiye'de özel haneler ve şirketler zaten çok fazla bürokrasi olmadan güneş enerjisi sistemleri kurabiliyor. Geçen yıldan bu yana artık devlet ihalesine başvurmak zorunda değiller. Bunlar, balkon enerji santralleri, fabrika çatısındaki güneş pilleri veya sahadaki fotovoltaik sistemler olabilir.” ifadesine yer verildi.

Haberde, Türkiye’de güneş enerjisi sistemlerinde üretilen enerjinin invertör adı verilen cihazlar aracılığıyla ev elektriğine dönüştürüldüğü ve bu sayede yerel olarak anında kullanılabildiği aktarıldı.

Türkiye'deki yeni düzenleme basit ve pratikte herkesin böyle bir sistemi devletten veya şebeke operatöründen izin almak zorunda kalmadan çalıştırabileceğinin anlatıldığı haberde, “Bir yıl önce kabul edilen yasa, bir iznin gerekli olduğu eşiği 1 megavattan 5 megavata yükseltiyor. Bu, süpermarketlerin, otellerin, küçük veya orta ölçekli fabrika binasına veya çiftliğe sahip şirketlerin de herhangi bir bürokratik engel olmadan güneş enerjisi üretebileceği anlamına geliyor.” denildi.

Haberde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı (EPDK) Mustafa Yılmaz’ın Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği'nde yapılan düzenlemeyle “yatırım dalgası beklentilerimizi fazlasıyla aştı.” ifadelerine yer verildi.

Uzmanların Türkiye’de birçok şirketi ve tüketiciyi yatırım yapmaya yönlendirenin yüksek enflasyonla “fiyat artışları” olduğunu tahmin ettiğinin aktarıldığı haberde, amacın modernizasyon yoluyla uzun vadeli tasarruf sağlamak olduğuna dikkat çekildi.

Haberde, "Elektriği istediğin yerde üret, istediğin yerde tüket" başlıklı yeni düzenlemenin yürürlüğe girmesinden bu yana 14 bine yakın küçük güneş enerjisi sistemi devreye alınarak ülkedeki toplam kapasite 2000 artışla 13.500 megavata çıkarıldı” bilgisi aktarıldı.

Türkiye’de daha fazla enerji üretenlerin fazla elektrikten para bile kazanabildiğinin vurgulandığı haberde, uzmanların, Türkiye'de güneş enerjisinin yaygınlaşmasında büyük potansiyel gördüğü belirtildi.

Haberde, “Akdeniz ülkesinde güneş İspanya’da olduğu kadar sık parlasa da Türkiye'de hala çok daha az güneş enerjisi sistemi bulunuyor. Çok daha az güneşin olduğu Almanya bile Türkiye'den 5 kat daha fazla güneş enerjisi elde ediyor.

Şu anda Türkiye'deki mevcut güneş panelleri ülke elektriğinin yaklaşık yüzde 4'ünü üretiyor. Bu durumun şimdi değişmesi öngörülüyor. Hükümet 2035 yılına kadar güneş enerjisi kapasitesini 4 katına çıkarmayı planlıyor. Bu yıldan itibaren arsası 5 bin metrekarenin üzerinde olan yeni binaların enerji ihtiyacının en az yüzde 5'ini kendi üretimleriyle karşılaması gerekiyor.” değerlendirmelerine yer verildi.

- Yeni düzenleme Türk lirasını da destekleyebilir

Güneş enerjisinde görülen ivmelenmenin sadece ülke ekonomisine yardımcı olmakla kalmadığı, aynı zamanda uzun vadede Türk lirasını da destekleyebileceğinin aktarıldığı haberde, “Ulusal para birimi, bilindiği üzere ihraç edilenden daha fazlası ithal edildiği için bir cari hesap açığından muzdarip. Cari açık her şeyden önce Türkiye'nin her yıl ithal enerjiye milyarlarca dolar harcamak zorunda kalmasından kaynaklanıyor. Güneş enerjisinde ivmelenme enerji ithalatını biraz telafi ederek bu açığı azaltsa bile liraya faydası olacaktır.” denildi.

Haberde, Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası (AHK Türkiye) Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Pahl'ın "Bu iddialı hedefe ulaşmak için Türkiye'nin yatırımlara ve yatırım teşvik mekanizmalarının yanı sıra çerçeve koşullara da ihtiyacı var. Geçen yıl artan enerji fiyatları nedeniyle Türkiye'de de şirketler, fiyat gelişmelerinden bağımsız olabilmek ve uzun vadede enerji maliyetlerini düşürebilmek adına kendi güneş enerjisi sistemlerine yatırım yaptı." ifadeleri aktarıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güneş enerjisindeki büyük planının Alman şirketlerine de sipariş getirebileceğine işaret edilen haberde, “Örneğin Alman AE Solar firması iki yıldır Kayseri'de güneş modülü üretip satıyor. Türk güneş enerjisi şirketi Prime Enerji ve Alman şirketi Intec Energy Solutions, 6 yıldır toplam 4,4 megavat kapasiteli ortak güneş enerjisi santralleri işletiyor.” yorumu yapıldı.

Haberde, “Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, temmuz ayında yaptığı açıklamada, bugün Türkiye'nin kurulu gücünün yaklaşık yüzde 55'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından oluştuğunu vurguladı. Bu, ülkeyi dünya çapında 12'nci, Avrupa'da ise 5'inci sıraya yerleştiriyor. Elektrik karışımında, yani elektrik üretiminde, 2022 yılında Türkiye'de yenilenebilir enerjilerin (güneş, rüzgâr, su, jeotermal) payı yüzde 42,5 idi. Geçen şubat ayında açıklanan Ulusal Enerji Planı, bunun 2035 yılına kadar yüzde 65'e çıkarılmasını öngörüyor. Bayraktar'a göre Ankara'da hükümet, 2035 yılına kadar her yıl 3.000 megavat güneş enerjisi, 1.500 megavat rüzgâr enerjisi ve toplam 5.000 megavat offshore rüzgâr enerjisi kapasiteli tesisleri devreye almayı planlıyor.” değerlendirmelerine yer verildi.

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın Bavyera eyaletinde etkili olan dolu yağışı nedeniyle çok sayıda hayvanın telef olduğu ve binalarda hasar oluştuğu bildirildi.

Alman medyasında yer alan haberlere göre, Bavyera'da tenis topu büyüklüğündeki dolu yağışı, çok sayıda hayvanın telef olmasına ve binalarda hasara yol açtı.

Bad Tölz-Wolfratshausen bölgesinde en az 18 geyik ile çok sayıda ördek ve tavuk telef oldu.

Diğer bölgelerde de 6 leyleğin öldüğü bilgisi paylaşıldı.

Dolu yağışı bazı araçların camlarının kırılmasına da neden oldu.

Alman Meteoroloji Dairesi (DWD) bölgede dolu yağışının devam edebileceği uyarısında bulundu.

 

STOCKHOLM (AA) - İsveç'te ana muhalefet Sosyal Demokrat Partinin Başkanı Magdalena Andersson, ülkede Kur'an-ı Kerim yakılması provokasyonlarının "nefret suçu" teşkil edebileceği yönünde Kamu Düzeni Yasası'nda değişiklik yapılmasını araştırdıklarını söyledi.

Andersson, son günlerde Irak asıllı Salwan Momika'nın İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarının önüne geçmek için başlattıkları çalışmayı basın toplantısıyla duyurdu.

Anayasa değişliği olmadan yasal değişiklik yapılmasını değerlendirdiklerini belirten Andersson, "Sosyal Demokrat Parti olarak Kur'an yakma olaylarının halkı kışkırtma ve çirkin davranışlardan dolayı 'nefret suçu' teşkil edebileceği yönünde Kamu Düzeni Yasası'nda bir değişiklik yapılabilmesini araştırıyoruz." dedi.

Danimarka hükümetinin Kur'an-ı Kerim ve diğer kutsal kitapların yakılmasını yasaklayan kanun teklifini meclise sunma kararının İsveç'i uluslararası arenada yalnız bırakacağını vurgulayan Andersson, "Danimarka'daki dini kitaplara hakaret yasağı birkaç ay içinde yürürlüğe girecek, İsveç dünyada yalnız kalacak ve teröristlerin ana hedefi olacak. Bu nedenle Kamu Düzeni Yasası'ndaki değişikliğin gelecek yıla kadar hazır olması gerekir." ifadelerini kullandı.

- Danimarka hükümeti, Kur'an-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplara saldırıyı yasaklayan kanun teklifi sunacak

Danimarka Adalet Bakanı Peter Hummelgaard, 25 Ağustos'ta düzenlediği basın toplantısında, kutsal kitaplara saldırıları yasaklayan kanun teklifini yakın zamanda sunacaklarını açıklamıştı.

Hummelgaard, kutsal kitaplara saldırıların tek amacının "nefret yaratmak ve nifak tohumları ekmek" olduğunu, söz konusu kanun teklifinin, halihazırda ülke bayraklarının yakılmasını yasaklayan kanunla birleştirileceğini duyurmuştu.

Düzenlemeyle hem kutsal kitapların yakılmasını hem de dini değerlere yönelik uygunsuz davranışları yasaklayacaklarını anlatan Hummelgaard, "Bu yasa, kamusal alanda Kur'an-ı Kerim ve İncil yakanları cezalandıracak. Bu kanun yalnızca kamusal alanlarda ya da daha geniş bir çevreye yayılması amacıyla yapılan eylemleri hedef alacak." ifadelerini kullanmıştı.

Söz konusu teklifin 179 sandalyeli meclise eylülde gelmesi ve istişarelerin ardından ekimde oylanması bekleniyor.

- Kur'an-ı Kerim'e yönelik provokasyonlar

İsveç ve Danimarka'da son dönemde Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar yoğunlaşırken, bu provokasyonlara izin verilmesi tepkiyle karşılanıyor.

Danimarkalı aşırı sağcı politikacı ve Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan, 2022'de Paskalya tatili boyunca İsveç'in Malmö, Norköpin, Jönköping kentleri ile başkent Stockholm'de Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarını sürdürmüştü.

Paludan, 21 Ocak'ta Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği ve 27 Ocak'ta Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakmıştı.

Stockholm'de Irak asıllı Salwan Momika da Kurban Bayramı'nın birinci gününe denk gelen 28 Haziran'da, Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.

Momika, 20 Temmuz'da da Irak'ın Stockholm Büyükelçiliği önünde, 31 Temmuz'da İsveç Parlamentosu önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim'i ve Irak bayrağını ayaklar altına almıştı.

Saldırılarını artıran Momika, 25, 26, 27 ve 29 Ağustos'ta polis korumasında Stockholm'ün çeşitli yerlerinde Kur'an-ı Kerim yakmaya devam etmişti.

İran asıllı Bahrami Marjan da Stockholm'ün Angbybadet sahilinde 3 Ağustos'ta polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, özellikle Batı Balkanlar'a değinerek 27 üyeli AB'nin 2030 yılına kadar genişleme için kendisini hazırlaması gerektiğini söyledi.

Slovenya'daki Bled Stratejik Forumu'nda konuşma yapan Michel, AB'nin genişlemesine değindi.

Michel, özellikle Batı Balkan ülkeleriyle Ukrayna ve Moldova'ya atıf yaparak AB'nin genişleme zamanının geldiğini belirtti ancak şu anda en uzun süredir aday ülke konumunda bulunan Türkiye'den bahsetmedi.

"Belirsizliklerden kurtulma, zorluklarla dürüstçe ve açıklıkla yüzleşme zamanı gelmiştir." diyen Michel, Batı Balkanlar'a 20 yıl önce AB perspektifi sunulduğunu hatırlattı.

Michel, "Yavaşlık hem bölgedeki hem de AB'deki birçoklarını hayal kırıklığına uğratmıştır. AB'nin sözlerini tutması gerektiğini söyleyen Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a katılıyorum." diye konuştu.

Rusya ile savaşan Ukrayna'ya da değinen Michel, Haziran 2022'de Moldova ve Ukrayna'ya AB adaylık statüsü verildiğini hatırlatarak şöyle devam etti:

"Genişleme artık hayal değil. Artık ilerleme zamanı gelmiştir. Hala yapılacak çok iş var. Genişleme zor, karmaşık ve müstakbel üyelerle mevcutlar için acılı olacaktır. Ama açık olalım. Güvenilir olmak istiyorsak zamanlamadan ve kendi ev ödevimizden de bahsetmek zorundayız. Bir öneri olarak şunu söylemek istiyorum. AB stratejik gündemine hazırlanırken kendimize açık bir hedef koymalıyız. Her iki tarafta da 2030'a kadar genişleme için kendimizi hazırlamalıyız."

- Yeni katılanlar, diğerlerinin girişini engellemesin

Michel, AB'nin "müstakbel üyelerinin" kendi aralarındaki sorunları çözmesi gerektiği mesajını da verdi.

Sırbistan ve Kosova gibi ülkelerin ismini vermeden "Geçmişteki anlaşmazlıkların AB içine taşınmadığından emin olmalıyız." diyen Michel, başka ülkelerin veya komşuların katılımlarının AB'ye giren ülkeler tarafından engellenmemesi gerektiğini vurguladı.

Michel, "AB'ye yeni katılan ülkelerin gelecekteki üyelerin girişini engellememesi için AB anlaşmalarına 'güven maddesi' eklenebilir." önerisinde bulundu.

- "Alıcı" ülkeler "verici" olacak

Mevcut AB üyelerine seslenerek AB'nin genişlemesinin kolay olmayacağına işaret eden Michel, olası genişlemeden sonra AB bütçesi üzerinde çalışmak gerekeceğini söyledi.

Michel, şu anda AB bütçesinden pay alan bazı üyelerin artık "almak yerine vermek" zorunda kalacağını, yeni katılacak üyelerin ise "alıcı" konumunda olacağını ifade ederek "Genişleme, politikalarımızı, programlarımızı ve bütçelerimizi etkileyecek. Siyasi reformlar ve siyasi cesaret gerekecek." dedi.

Michel, konuşmasından sonra sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada da 14-15 Aralık'taki AB Liderler Zirvesi öncesinde AB-Batı Balkanlar Zirvesini toplayacağını duyurdu.

- AB'ye aday ülke sayısı 7

Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu olarak kurulan ve 1957'de Avrupa Ekonomik Topluluğuna dönüşen, daha sonra yıllar içinde katılımlarda Avrupa Birliği halini alan Avrupalı ülkeler grubunun son genişleme dalgası 2004'te 10 ülkenin katılımıyla yaşanmıştı.

AB'nin tarihindeki en büyük genişleme dalgasında Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya, Birliğe katılmıştı. 2007'de, Bulgaristan ve Romanya'nın katılımıyla AB'nin üye sayısı 27'ye çıktı. 2013 yılında Hırvatistan'ın katılımıyla AB üye sayısı 28'e ulaştı. İngiltere'nin 2020'de ayrılmasıyla sayı 27'ye düştü.

Şu anda AB adayı ülkeler ise Batı Balkanlar'dan Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Sırbistan'ın yanı sıra 1999'dan beri Türkiye ve 2022'den bu yana Ukrayna ile Moldova.

Bosna Hersek, Gürcistan ve Kosova ise potansiyel aday ülkeleri oluşturuyor.

BERLİN (AA) - Alman hükümet ortakları, aylar süren anlaşmazlıkların ardından çocuklara "temel geçim güvencesi" sağlanması konusunda uzlaşmaya vardı.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümeti, farklı partiler tarafından yönetilen bakanlıklar arasında temel çocuk yardımı ödeme planına ilişkin maliyetler konusunda politikadaki son çıkmazı aştı.

Aile Bakanı Lisa Paus, Maliye Bakanı Christian Lindner ve Çalışma Bakanı Hubertus Heil, başkent Berlin’de düzenledikleri ortak basın toplantısında, ülkede çocuklara temel geçim güvencesi konusunda haftalarca süren tartışmaların ardından ilerleme kaydedildiğini duyurdu.

Paus, Alman hükümetinin 2025'ten itibaren “Temel Çocuk Güvenliği Yasa Taslağı” kapsamında çocuk yardımı için yaklaşık 2,4 milyar avroluk ek harcama planladığını belirterek, “Uzun yıllar süren siyasi tartışmaların ardından, çocuk yardımı ödemelerine federal hükümet çözüm buldu. Ve bundan gurur duyabiliriz." ifadesini kullandı.

Çocuklara temel geçim güvencesi konusunda hükümet ortakları arasındaki görüşmeleri “zorlu” ve "yapıcı" olduğunu belirten Paus, varılan anlaşmayı Almanya’da "yılların en kapsamlı sosyal politika reformu" olarak nitelendirdi.

Paus, “Çocuk yardımı ödemeleri Almanya’da çocuk yoksulluğuyla etkili bir şekilde mücadele etmenin merkezi yanıtıdır.” ifadesini kullandı.

Anlaşmaya göre, ailelere, gelirlerinden bağımsız olarak, sahip oldukları çocuk için garanti edilen bir gelir olacak. Bunun yanında çocukların yaşı ve ailenin gelir durumuna göre çocukların okul harcamalarını kapsayan ek ödemeler yapılacak.

Aile Bakanı Lisa Paus ve Maliye Bakanı Christian Lindner, çocuk yardımına ilişkin aylardır ne kadar ek para ayrılması gerektiği konusunda tartışıyorlardı.

Lisa Paus, düşük gelirli aileler için fonların artırılmasını talep ederken, Lindner yalnızca sınırlı fonun mevcut olduğunu dile getiriyordu. İki bakan arasındaki ek çocuk yardımı konusunda anlaşmazlıklar diğer politika alanlarına da sıçramıştı. Paus, ağustos başında Lindner'in şirketler için vergi indirimleri içeren bir tasarısını engellemişti.

Bu arada, Almanya'da doğum oranları son yıllarda düşük kalırken, hükümet ülkede daha fazla doğum için kreş hizmetlerinin genişletilmesi gibi çeşitli politikalar geliştiriyor.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) 2021’de hükümeti kurarken, çocuk yardımı politikasında reform sözü vermiş ancak daha sonra miktarlar ve zaman çizelgesi üzerinde partiler arasında anlaşma olmamıştı.

 

VARŞOVA (AA) - Polonya ve Baltık ülkeleri, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'ya Rus paralı askerlerinden oluşan Wagner grubunu ülkesinden çıkarması çağrısında bulundu, tırmanan gerilime yanıt olarak sınırı kapatma planı üzerinde anlaştı.

Polonya, Letonya, Litvanya ve Estonya içişleri bakanları, yaptıkları görüşmenin ardından ortak açıklama yayımladı.

Açıklamada, dört ülkenin bakanlarının bölgesel güvenlik endişeleriyle bir araya geldikleri belirtilerek, "2021 ortasından bu yana dört ülke, Rusya'nın açıkça desteklediği Belarus rejiminin tetiklediği ve yapay olarak sürdürdüğü yasa dışı göç nedeniyle benzeri görülmemiş baskılarla karşı karşıya. Şu anda Belarus üzerinden geçen yapay göç yolu, Rusya tarafından toplumlarımızı ve tüm Avrupa Birliği'ni (AB) istikrarsızlaştırmaya yönelik daha fazla girişim için kullanılıyor." ifadeleri kullanıldı.

Bölge ülkelerinin kararlı eylemleriyle göç baskısını etkili şekilde en aza indirdiği vurgulanan açıklamada, durumun izlendiği ve Rusya ile Belarus tarafından sınır provokasyonları düzenlenebileceğinin farkında olunduğu bildirildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Rusya ve onunla işbirliği yapan Belarus'un gerçekleştirdiği eylemleri, bölgedeki durumu istikrarsızlaştırmaya yönelik kasıtlı girişimler olarak değerlendirdiğimizi vurguluyoruz. Buna hep birlikte karşı çıkacağımızı tüm kararlılığımızla ilan ediyoruz. Yanıtımız, sınır geçişlerini kapatarak iki rejimi daha da izole etme olasılığına kadar ortak, kararlı ve mevcut duruma uygun olacaktır. Bu nedenle Belarus rejimini Wagner grubunu ülkelerinden çıkarmaya, tüm yasa dışı göçmenleri sınır bölgelerinden çekip menşe ülkelerine geri göndermeye çağırıyoruz."

Açıklama, Polonya İçişleri Bakanı Mariusz Kaminski, Litvanya İçişleri Bakanı Agne Bilotaite, Letonya İçişleri Bakanı Maris Kucinskis ve Estonya İçişleri Bakanı Lauri Laanemets tarafından imzalandı.

VARŞOVA (AA) - Finlandiya Sınır Muhafızları, dünyada ilk kez Finlerin dijital seyahat belgeleriyle yolculuk yapmayı deneyimleyebileceklerini duyurdu.

Finlandiya Sınır Muhafızlarından yapılan yazılı açıklamada uygulamanın detaylarına yer verildi.

Buna göre, Finlandiyalı şirket Finnair ile Londra, Manchester ve Edinburgh'a yolculuk yapacak vatandaşlar, dijital seyahat belgelerini test edebilecek.

Bu, yolcuların uzun süre beklemek zorunda kalmadan kontrollerden daha hızlı geçme şansına sahip olacakları anlamına geliyor.

Açıklamada, "Finlandiya Sınır Muhafızları, Finnair'in Birleşik Krallık uçuşlarındaki yolcuları, 28 Ağustos'tan tarihinden itibaren Helsinki-Vantaa Havalimanı'ndaki sınır kontrolünde dijital seyahat belgelerini teste davet ediyor. Londra, Manchester ve Edinburgh rotalarındaki Finnair müşterileri, sınır kontrolünden kuyruğa girmeden normalden daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde geçme fırsatına sahip." ifadelerine yer verildi.

Uygulamaya göre yolcular, dijital seyahat belgesi sisteminin gönüllü kullanıcıları olarak kayıt yaptırarak prosedürleri daha hızlı tamamlayacak.

Fiziksel pasaportun dijital versiyonu olarak duyurulan DTC (Digital Travel Credentials), dünyada ilk kez Finlandiya'da test ediliyor.

İSTANBUL (AA) - Körfez ülkelerindeki operasyonlarını başlatmak için çalışmalarını hızlandıran Trendyol, Türk üretici ve satıcılarının Körfez pazarına açılmasını sağlayacak.
Şirket açıklamasına göre, Trendyol, Almanya pazarına girişinin birinci yılını kutluyor. Uluslararası büyüme planları doğrultusunda ilk yurt dışı ofisini Berlin'de açan Trendyol, bir yıl içerisinde, tamamı Türkiye'de üretilen ürünleriyle Almanya'nın moda alanında en çok tercih edilen platformları arasında yer aldı. Trendyol, Almanya'da birinci yılını kutlarken, Körfez ülkelerinde de operasyonlarına başladığını duyurdu.


Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, 2023 CEV Avrupa Şampiyonası kapsamında, A Milli Kadın Voleybol Takımı'nın Almanya ile karşılaşmasında Tarkan'ın da katılımıyla, Filenin Sultanları'nı tribünden desteklemek için Düsseldorf'ta basın mensupları ile bir araya geldi.


Açıklamada görüşlerine yer verilen Çetin, yerli üreticilerle birlikte yerel üretimi artırmanın ve Türkiye'nin sahip olduğu potansiyeli dünyaya açmanın gelecek planlarının odağında olduğunu belirterek, "Körfez ülkelerinde operasyonlarımızı başlatmak için çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu bölgede Türk ürünlerine büyük bir ilgi var. Teknoloji ve pazarlama gücümüzü kullanarak, bu ülkelerdeki ilginin Türk üreticileri ve markalarımızla çok daha etkin bir şekilde buluşmasını sağlayacağız. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile başlayarak, bölgede e-ihracat operasyonlarımızı kurguladık. Bu iki ülkede geçtiğimiz hafta İngilizce web sitemizi ve uygulamalarımızı yayına aldık." ifadesini kullandı.


Bu ay sonunda Arapça seçeneğini de ekleyerek bölgedeki müşterilerle Türkiye'deki üretici ve satıcıları buluşturmayı hedeflediklerini anlatan Çetin, şunları kaydetti:
"Dubai'de bu kadar kısa sürede en popüler e-ticaret aplikasyonu sıralamasında birinci sıraya yerleştik. Arapçayı geliştirdikten sonra aynı başarıyı Suudi Arabistan'da da yakalayacağımızı düşünüyoruz. Dubai'de hiçbir pazarlama faaliyeti gerçekleştirmemiş olmamıza rağmen, siteyi aktif etmemizin ardından 5 gün içerisinde 2 bin 500'e yakın sipariş geldi. Hedefimiz, Türkiye'den ihracat ile başlayan operasyonumuzun, Dubai'deki operasyon merkezimiz üzerinden devam ederek müşterilerimize sunduğumuz deneyimi geliştirmek.


Türk üretici ve satıcılarının Trendyol aracılığıyla bu ülkelerde satış yapmalarını sağlayacağız. Bu bölgede 2024 yılında müşteri sayımızın 4,5 milyona ulaşmasını hedefliyoruz. Dubai'de uluslararası operasyonlarımız için açtığımız bir depomuz var. Bu depomuzu Körfez bölgesinin iade operasyonları için de kullanmayı hedefliyoruz. Körfez operasyonunun, yeni bir coğrafya, farklı bir kültür ve deneyimlerle bizleri çok heyecanlandırdığını söyleyebilirim.


Trendyol olarak gelecek planlarımızın en başında her zaman Türkiye'nin üretim gücünü e-ihracat ile yurt dışındaki müşterilerle buluşturmak var. Geçtiğimiz yıl bunun ilk adımını atarak Almanya'da ilk yurt dışı ofisimizin açılışını gerçekleştirdik. Bugün 1 milyonun üzerinde müşteri Almanya'da Trendyol aracılığıyla 200'den fazla Türk markasından alışveriş yapıyor. Platformumuz aracılığıyla 350 binden fazla ürüne ulaşabiliyorlar. Yurt dışında 2021 yılından bu yana toplamda 1 milyonu aşkın müşteri platformumuz üzerinden 36 milyon adet ürün satın aldı. Yakın zamanda da Almanya Online Perakendeciler Birliği (BVOH) tarafından Avrupa'nın bir numaralı moda pazaryeri seçildik. Son 12 ay içerisinde, Trendyol uygulaması Almanya'da en çok indirilen uygulamalar arasına girdi."


Çetin, Almanya'da müşterilerin en çok tercih ettiği özel marka koleksiyonları olan Trendyol, Trendyol Man, Trendyol Modest ve Trendyol Curve'nin tamamının Türkiye'de yerleşik 400'den fazla üretici tarafından üretildiğini belirterek, "Bu üreticilerimiz doğrudan 30 bin kişiye istihdam sağlıyor. Almanya'da bu kadar tercih edilmemiz ülkemize sağladığımız ekonomik katkıyı artırmak açısından da çok kıymetli. Almanya'da yakında modanın yanı sıra güzellik, ev eşyaları ve takı kategorilerini de devreye alacağız. Daha çok Türk markasını e-ihracatla buluşturmaya hazırlanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.


- "Türkiye'ye ve Türk ürünlerine karşı çok büyük ilgi var"


Türkiye'de çalışanların tamamının Türklerden oluştuğunu aktaran Çetin, "Almanya'da ise 45 farklı ülkeden çalışan var. Orta Doğu'da da benzer şekilde olacağını öngörüyoruz. Bugün Almanya'da 200 mühendisimiz var. Buradaki teknoloji kapasitesi ve gücü de Türkiye ile aynı düzeyde olabilsin diye Türkiye'den 100 mühendisimizi Almanya operasyonlarımızda görevlendirdik. Orta Doğu'da ve Azerbaycan'da da tüm operasyonlarımızı şu anda Türkiye'den arkadaşlar geliştiriyorlar. Yurt dışı operasyonlarımız için farklı ülkelerden de mühendis istihdam etmeye başladıktan sonra, Türk mühendislerinin dünyanın en iyileri arasında yer aldığını rahatlıkla söyleyebilirim." görüşlerini paylaştı.


Mayıs ayında Azerbaycan pazarına girdiklerini ifade eden Çetin, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz henüz Azerbaycan pazarına girmeden aslında ciddi bir talebin olduğunu, Azerbaycan'daki 800 bine yakın müşterimizin Trendyol uygulamasını telefonlarına indirdiğini biliyorduk. Trendyol'dan alışveriş yapmaya çalışıyorlardı fakat alışverişin yöntemi farklıydı. Trendyol'dan verdikleri siparişleri Türkiye'de bir noktada toplatıp, aracılarla Azerbaycan'a götürüyorlardı. Azerbaycan pazarına girmemiz ile birlikte tüm lojistik operasyonu Azerbaycanlı lojistik iş ortaklarımızla üstlenerek, oradaki müşterilerimizin siparişlerini kapılarına kadar teslim ediyoruz. Henüz tam anlamıyla pazarlama faaliyetlerine başlamadan dahi müşteri sayımızın orada da 1 milyonun üzerine çıktığını görüyoruz. Azerbaycan nüfusunun yaklaşık 10 milyon olduğunu düşündüğümüzde nüfusun yüzde 10'unun Trendyol müşterisi olduğunu görüyoruz. Ülkede ciddi potansiyel görüyoruz. Türkiye'ye ve Türk ürünlerine karşı çok büyük ilgi var.


E-ihracatı tüm KOBİ'ler için kolaylaştıracağız. Ülkemizin ekonomik hedeflerinde gittikçe artan öneme sahip olan e-ihracata ilgiyi arttırmak için hem lojistik hem de teknik altyapı açısından önemli adımlar attık. İstanbul Havalimanı yanındaki e-ihracat merkezi yatırımımızı gerçekleştirerek Avrupa lojistik ağını kurma çalışmalarımızı başlattık. Tamamı Türk mühendisleri tarafından geliştirilen uygulamamızla, Türkiye'deki satıcılarımızın Ankara'ya satış yapar gibi Berlin'e e-ihracat yapmalarını mümkün kıldık.
Ekibimizdeki mühendis arkadaşlarımız tarafından geliştirilen sistem, satıcılarımızın e-ticaret süreçlerini yönettiği satıcı panelinde 'ihracat merkezi' sekmesi altında yer alıyor. Satıcılarımızın sisteme yurt dışından gelen talepleri ve canlı stok bilgilerini girdikten sonra ihraç edilecek ürünlerini ihracat için gerekli evraklarla beraber Trendyol deposuna ulaştırması gerekiyor. Bundan sonraki tüm süreçleri Trendyol olarak biz devralıyoruz. Ürünlerin ihracından kargoya verilerek son tüketiciye ulaştırılmasına kadar tüm süreç bizim üzerimizden yürüyor. Siparişler Trendyol deposuna ulaştıktan sonra 5 günden daha kısa bir sürede müşteriye ulaşmış oluyor."


- "2022'de 136 ülkeye e-ihracat yaptık"


Çetin, e-ihracat ile ilgili çalışmalarının Almanya ile sınırlı olmadığını vurgulayarak, "trendyol.com/de'nin yanı sıra İngilizce konuşulan ülkelerdeki müşterilerimize özel açtığımız trendyol.com/en sitesi üzerinden Türk üreticileri Avrupa'nın 27 ülkesiyle buluşturuyoruz. Ayrıca 95'e yakın global e-ticaret platformu aracılığıyla da yerli üreticileri farklı coğrafyalardaki müşterilerle buluşturuyoruz. Bugün Türkiye'de üretilen ürünler, Orta Doğu'dan Afrika'ya, çok geniş bir coğrafyada kullanıcılar tarafından tercih ediliyor. 2022 yılında 136 ülkeye e-ihracat yaptık. Her gittiğimiz ülkede bizden alışveriş yapan bir kişi mutlaka birkaç kere daha alışveriş yapıyor. Şu an dünya çapında, Trendyol aracılığıyla yerli üreticilerimizin ürettiği ürünleri kullanan 4 milyon müşteri bulunuyor. Perakende sektörünü desteklemek amacıyla Birleşmiş Markalar Derneği ile iş birliği gerçekleştirdik. Bu iş birliği kapsamında, BMD üyesi olan Türk markalarını global pazarlara taşıyoruz." açıklamasını yaptı.


İhracatta müşterilere daha hızlı teslimat gerçekleştirebilmek için İstanbul Havalimanı yanındaki (IGA) e-ihracat merkezi yatırımlarını gerçekleştirdiklerini belirten Çetin, şunları kaydetti:
"Bu merkez ile Avrupa lojistik ağını kurma çalışmalarımızı başlattık. Bu yatırımımızı 36 milyon avroluk bedelle hayata geçireceğiz. Toplam 12 bin metrekarelik bir alan olacak. Merkezimiz günlük 150 bin adet ürün çıkış kapasitesine sahip. İGA projemizde temel atma aşamasındayız ve eş zamanlı tasarım çalışmalarını yapıyoruz. Bu operasyon merkezimizin uzun vadede e-ihracata büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. İstanbul Havalimanı'nda gümrüklü alandan direkt çıkış yapabilecek olmamız nedeniyle sipariş geldiği andan itibaren hazırlanma ve uçağa teslim arasındaki süreyi iyileştireceğiz. Müşterilerimize daha hızlı bir teslimat deneyimi yaşatacağız.
Yakın bir zamanda Adana Aktarma Merkezi ve Trabzon Aktarma Merkezi yatırımlarını gerçekleştirdik. Her iki aktarma merkezi de bölgelerinin en büyüğü olma özelliğine sahipler. Bu sene açılışını yapacağımız Ankara'da bir de e-ticaret operasyon merkezi yatırımımız var. Sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın en büyük e-ticaret operasyon ve aktarma merkezlerinden birisi olacak. En modern teknolojilerle ile donatılacak tesiste 3 bin 500 kişi istihdam edilecek."


- "Türk sporunun gelişmesine katkıda bulunmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz"


Çetin, ana destekçilerinden biri oldukları Kadın A Milli Voleybol Takımı'nın da Avrupa Şampiyonası grup elemeleri için Almanya'da olduğunu belirterek, "Filenin Sultanları"na destek için Tarkan'ın, "Öp" şarkısının sözlerini, milli takım marşı haline getirdiğini aktardı.


Tarkan ile uzun soluklu iş birliklerinden memnuniyet duyduklarını aktaran Çetin, şu ifadeleri kullandı:
"Türk sporunun gelişmesine ve sporcuların hayallerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Sporun gücünü ve birleştirici etkisini kullanarak ülkemizin spor kültürüne ve sporcularına destek olmak en büyük amaçlarımız arasında. Bu doğrultuda da Türk sporunu ve sporcularını bir bütün olarak görerek, sporun her branşına önem veriyoruz. Spora ilk desteğimizi 2021 yılında Futbol Milli Takımlarının resmi sponsoru olarak verdik. A Milli Futbol Takımı'nın yanı sıra Kadın Milli Takımlar ve Erkek Milli Takımlarının da resmi sponsorluğunu üstlendik. Onu, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin resmi sponsorluğu izledi. O dönemde Tokyo'da düzenlenen 32. Yaz Olimpiyatları'nda ülkemizi temsil eden, güreşte Taha Akgül ve Evin Demirhan, tekvandoda Nur Tatar, artistik cimnastikte Ferhat Arıcan ve boksta Busenaz Sürmeneli'nin bu önemli yolculuklarında yanlarında olduk.


Geçtiğimiz yıl Voleybol Milli Takımlarımızın ana sponsorluğunu üstlendik. Desteklerimiz, Türkiye Voleybol Federasyonu tarafından kurulan ve Türkiye'de 6-12 yaş arasındaki çocukları voleybol ile tanıştırmayı ve lisanslı sporcu sayısını artırmayı hedefleyen TVF Fabrika Voleybol Okulları'nı da kapsıyor. Bugün Türkiye'nin farklı yerlerindeki 30 okulumuzda 2 bin 411 öğrencimiz eğitim görüyor. Bu öğrencilerin 2 bin 100'ü kız, 311'i erkek. Bu oran bizce çok önemli. Türkiye her alanda büyük potansiyeller barındırıyor. Trendyol olarak biz de bu gibi desteklerle bu potansiyelin ortaya çıkması için çalışıyoruz. Özellikle, genç yaşlardaki kız çocuklarının gelişimine de katkı sağlayarak, altyapılardan A takımlara ya da milli takımlara kazandırılmasını hedefliyoruz. Bir gün Hakkari'deki kadın antrenörümüzün yetiştirdiği kız çocuklarımızın da bu şampiyonalarda yerini alması en büyük hayalimiz."


Yakın zamanda da hem Süper Lig'in hem de 1. Lig'in isim sponsoru olduklarını anlatan Çetin, "TFF'nin de desteğiyle futbolumuzun ve Süper Lig'in marka değerini daha da yükselterek, kulüplerimizin ve ligimizin çok daha üst sıralara yükselmesini sağlamak. TFF ile imzaladığımız anlaşmanın 15 ilimizde 19 takımın mücadele edeceği 1. Lig'i de kapsaması bizleri ayrıca mutlu ediyor. 1. Lig'e sağlayacağımız destekle, özellikle Anadolu'daki kulüplerimiz için önemli bir katkı sağlayacağız. Trendyol Yemek olarak UNESCO Gastronomi şehri olan Gaziantep Futbol Kulübü'ne de destek vereceğiz. Bugün olduğu gibi bundan sonra da Türk sporunun gelişmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz." değerlendirmesini yaptı.

BERLİN (AA) - Avro Bölgesi'nde bankalar başta olmak üzere finans kuruluşları tarafından şirketlere verilen kredilerdeki büyüme, artan faiz oranlarıyla temmuzda ivme kaybetti.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), temmuz ayına ilişkin şirket ve tüketici kredileri aylık değişimlerini yayımladı.

Buna göre, haziranda yıllık bazda yüzde 3 büyüyen şirket kredileri, geçen ay yüzde 2,2 arttı.

Haziranda yüzde 1,7 yükseliş kaydeden tüketici kredileri, temmuzda da yüzde 1,3 büyüdü.

Temmuzda M3 para arzı, yıllık bazda yüzde 0,4 düşüşle analistlerin sabit kalacağı beklentisinin altında kaldı. Haziranda M3 para arzı, yüzde 0,6 artış kaydetmişti.

M3 para arzındaki düşüş, gelecekte enflasyonun artış hızının yavaşlayabileceğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Banka kredi verileri, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) gelecekteki faiz politikasını tasarlamasında önemli bir husus olarak kabul ediliyor. ECB, enflasyon oranını aşağı çekmek için faizleri artırarak kredi akışını ve dolayısıyla ekonomik faaliyetleri kısıtlamayı planlıyor.

Avro Bölgesi'nde haziranda yüzde 5,5 olan yıllık enflasyon, temmuzda yüzde 5,3 olarak ölçülmüştü.

Piyasalarda 2024'e kadar Avro Bölgesi'nde enflasyonun ECB'nin yüzde 2 hedefinin üzerinde kalması bekleniyor.