Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

EDİRNE (AA) - Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet Altay, sıcak havalarda serinlemek için tüketilen şeker ve tuz oranı yüksek içeceklerin kalp, şeker ve tansiyon hastalarında olumsuz durumlara neden olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Altay, AA muhabirine, aşırı sıcak ve nemli havaların vücudu olumsuz etkilediğini ifade etti.

Yaz aylarında yeterli ve dengeli sıvı tüketiminin önemini vurgulayan Altay, sağlıklı içeceklerin tercih edilmesi tavsiyesinde bulundu.

Altay, sıcak havalarda sıvı tüketiminin arttığını, serinlemek için soğuk meşrubatların tercih edilebildiğini dile getirdi.

En sağlıklı sıvının su olduğunu aktaran Altay, "Doğal suyu tüketmek her zaman en uygunudur. Meşrubat tüketirken çok dikkat etmeliyiz. Bilindiği gibi meşrubatlarda katkı maddeleri bulunuyor. Bunların glisemik endeksleri yüksek oluyor, içerilerinde şeker ilaveleri oluyor. Dolayısıyla şeker ve kalp hastalarında bu içecekleri önermiyoruz. Şeker içeriği yüksek gazlı içecekler ve meşrubatlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekiyor." dedi.

Altay, tuz oranı yüksek içeceklerin özellikle tansiyon hastaları için risk içerdiğini vurguladı.

Tuzlu içeceklerin dikkatli tüketilmesi tavsiyesinde bulunan Altay, şöyle devam etti:

"Tuzlu olmamak kaydıyla ayran tüketilebilir. Suya alternatif olarak tüketilebilecek en iyi içecek sodyum oranı düşük maden sularıdır. Hipertansiyon ve kalp yetersizliği olan hastalar kesinlikle sodyum oranı düşük maden sularını tercih etmeliler. Gün içerisinde birden fazla sodyum içeriği yüksek maden suyu tüketilirse hipertansif krize neden olabilir. Yine özellikle Güneydoğu Anadolu'da meyan kökü yaygın şekilde tercih ediliyor. Bu bitkinin içerisindeki maddeler de tansiyonu yükseltebiliyor."

ANKARA (AA) - GÖKSEL YILDIRIM - ASELSAN, başından beri paydaş olarak desteklediği dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST'in Ankara ayağında son dönemde geliştirdiği bir dizi yüksek teknoloji ürününü sergileyecek.

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütücülüğünde 30 Ağustos-3 Eylül'de düzenlenecek TEKNOFEST Ankara'ya Etimesgut Havalimanı ev sahipliği yapacak.

Türkiye'nin lider savunma ve teknoloji şirketlerinden ASELSAN da festivale güçlü bir katılım sağlayacak. Festival alanındaki standında her yaştan teknoloji meraklılarına hitap edecek etkinlikler düzenleyecek şirket, son dönemde geliştirdiği bir dizi yüksek teknoloji ürününü de tanıtacak.

Bu çerçevede festivalde GÜRZ Hava Savunma Sistemi, Murad Muharip Uçak Burun Radarı, Ertuğrul Bomba İmha Robotu, Avcı Kaska Entegre Kumanda Birimi, AselFlir-500 Elektro-Optik Sensör Sistemi, Karat Kızılötesi Arama ve Takip Sistemi, Atom Akıllı Mühimmat ve Ertunga İnsansız Kara Aracı gibi ASELSAN çözümleri ziyaretçilerle buluşturulacak.

- 20'yi aşkın ASELSAN ürünü TEKNOFEST'te

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, AA muhabirine, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda TEKNOFEST Ankara'nın vatandaşlara, gençlere, çocuklara kapılarını açacağını söyledi.

ASELSAN olarak böylesine güzel bir etkinliğin paydaşı olmaktan çok mutlu olduklarını vurgulayan Akyol, şöyle konuştu:

"ASELSAN, Ankara'da kurulmuş ve Türkiye'nin değişik vilayetlerine yayılmış ve teknolojiye, Türk savunma sanayisine liderlik eden bir şirketimiz. Bizim en büyük kıymetimiz insan kaynağımız. Yüksek teknolojide, yüksek nitelikli insanlarıyla bugüne kadar milletimizin izlediği başarılı projeleri hayata geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz. Özellikle teknolojiye olan merakın erken yaşlarda başlatılmasını sağlayan, buna çocuk yaşlarda ilgi uyandıran TEKNOFEST faaliyetini ASELSAN açısından, savunma sanayisi açısından, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği açısından çok kıymetli ve faydalı buluyoruz. Bu kapsamda TEKNOFEST etkinliklerine ciddi katkı sağlıyoruz paydaş olarak. Ankara'da olması da bir ilk. 30 Ağustos Zafer Bayramı'na denk gelmesi ve Cumhuriyet'in 100'üncü yılında yapılıyor olması da ayrı bir gurur tablosu."

Gençlerin erken yaşta teknolojiye olan merakının artmasıyla ileriki yıllarda özellikle mühendislik faaliyetlerine hazır bulunuşluklarının daha yüksek olacağını değerlendirdiklerini dile getiren Akyol, şöyle devam etti:

"Yüksek nitelikteki insan kaynağıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin gurur kaynağı projeleri birer birer hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda birçok noktada bu faaliyetleri destekliyoruz. Bu TEKNOFEST'te de Ankara'da 20'yi aşkın yeni ürünümüzle yer alacağız. Özellikle havacılık ve uzay etkinlikleri ön planda festival kapsamında. Son dönemde geliştirdiğimiz Milli Muharip Uçağımız, insansız hava araçlarımız KIZILELMA, ANKA ve benzeri uçaklarımız gibi ürünlerin faydalı yüklerini ASELSAN geliştiriyor. Bütün bu yeni, son teknoloji ürünlerimizi fuar kapsamında vatandaşlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza gösteriyor olacağız. Vatandaşlarımız radarlardan optik sistemlere, üzerindeki haberleşme cihazlarından diğer faydalı yüklerine kadar hepsini orada görebilme imkanlarına kavuşacaklar. Son dönemde yine hava savunma alanında ciddi faaliyetlerimiz oldu. Türkiye'nin gurur kaynağı birtakım sistemlerimizi envanterimize kazandırdık, bir kısmını tamamlamak üzereyiz. Bunları da yine gelen vatandaşlarımız, Ankaralı hemşehrilerimiz orada görme imkanına kavuşacaklar."

- ASELSAN ile Tekno Macera

Ahmet Akyol, gençlerin erken yaşta teknolojiyi biraz daha yakından takip edebilmelerini sağlamak, merak uyandırabilmek, girişimcilik ruhunu, yenilikçiliği destekleyebilmek adına bir Tekno Macera platformu oluşturduklarını söyledi.

ASELSAN'ın internet sitesinden ulaşılabilen bu platformun TEKNOFEST'te bir uygulamasını çocuklara, gençlere sunacaklarını ifade eden Akyol, özellikle uzayla ilgili birtakım deneyimlerin Tekno Macera bölümünde yaşanabileceğini belirtti.

"Ailelerimizi, Ankara'da yaşayan bütün vatandaşlarımızı, özellikle çocuklarıyla birlikte TEKNOFEST'e davet ediyoruz." diyen Akyol, şu ifadeleri kullandı:

"Orada Türkiye'nin geliştirdiği gurur kaynağı projeleri görme imkanını bulacakları gibi gençlere, çocuklara yönelik birtakım etkinlikleri de deneyimleme imkanına kavuşacaklar. Türkiye'nin geleceği açısından savunma sanayisinde, teknolojide daha geniş kitlelerle ülkemizi geleceğe taşıyacağımız bu dönemde TEKNOFEST'in toplumda çok büyük değiştirici ve dönüştürücü etkisi var. Son yıllarda yapılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin gurur kaynağı, Türkiye Cumhuriyeti'nin topluma yayılmış en etkili projelerinden biri. ASELSAN olarak giderek artan bir oranda bu faaliyeti desteklemeye devam edeceğiz."

- TEKNOFEST gençleri ASELSAN'da mühendis oldu

Ahmet Akyol, teknolojiye merakı artırmakla ve sonraki yıllarda ASELSAN'daki mühendislik kariyerine kadar desteklemekle ilgili birçok faaliyeti yürüttüklerini anlattı.

"TEKNOFEST'in ilk yıllarında proje yapan arkadaşlarımız artık ASELSAN'da mühendisler." diyen Akyol, bu gelişime ilişkin şöyle konuştu:

"O ruhu, girişimciliği, yenilikçiliği, deneyimleri erken yaşlarda proje yaparak, yarışarak göstermiş arkadaşlarımızın bir kısmı artık Türkiye'nin bu yüksek teknolojili, gurur kaynağı projelerinde yer alıyorlar. Lise çağında nitelikli iş gücünü, istihdamı desteklemek adına ASELSAN Mesleki Teknik Lisesini Ankara'da kurduk. Son 3-4 yıldır Türkiye'nin en yüksek, yüzde 1'den daha iyi bir seviyedeki öğrencileri orada eğitimle destekliyoruz. ASELSAN'ın bütün birimleriyle, bütün imkanlarıyla o lisemizi destekliyoruz. Bu bize önümüzdeki yıllarda çok iyi yetişmiş, teknik bilgisi, seviyesi yüksek mühendisler, teknisyenler ve insan kıymeti olarak dönecek. Bununla birlikte üniversite çağlarındayken daha okul bitmeden mühendislik, AR-GE, geliştirme deneyimi kazanabilmeleri açısından en kıymetli, en başarılı öğrenci kitlemizi üçüncü sınıfta ASELSAN A Yetenek Programı'na alıyoruz. Her yıl 200'ü aşkın öğrencimiz okul hayatlarına devam ederken bizde çalışmaya başlıyorlar. ASELSAN'daki abileriyle, mentörleriyle, ablalarıyla, kendinden daha kıdemli mühendislerle birlikte teoride öğrendikleri bilgileri deneyimleyerek hayata geçirme imkanı buluyorlar. A Yetenek programımızı bu yıl da başvuruya açtık. Öğrencilerimiz şu anda başvurabiliyorlar. Bu programı uzun yıllardır başarıyla uyguluyoruz."

- "İnsana yatırım önceliğimiz"

ASELSAN'da her yıl lise ve üniversite seviyesinde 1000'i aşkın öğrenciyi staj programlarına aldıklarını belirten Akyol, stajyerlerine de TEKNOFEST'e katılma, paydaş olarak festivalde yer alma imkanı sağladıklarını söyledi.

Şirket içinde yeni mezun mühendislere yönelik de birtakım programlar olduğunu vurgulayan Akyol, şunları kaydetti:

"ASELSAN ve savunma sanayisi olarak insana yatırımı en öncelikli konu olarak ele almış durumdayız. Bu kapsamda ilkokuldan değişik programlarla başlattığımız desteklerimizi ASELSAN'da mühendis olduklarında da devam ettirdiğimiz bir anlayışla uçtan uça, bütün safhalarında, bütün aşamalarında insana yatırımı en öncelikli konu olarak ele alıyoruz. Geleceğe Türkiye'yi taşıyacak kadrolar, bu iyi yetişmiş insan kaynağı. Buna giderek artan oranda yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bütün Ankara'daki halkımızı, vatandaşlarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi çocuklarıyla beraber Türkiye'nin gurur kaynağı TEKNOFEST'e davet ediyorum. ASELSAN olarak önemli bir paydaş olarak yerimizi alacağız. Gelip bu gururu, Türkiye'nin gurur kaynağı projeleri, ürünleri birlikte görelim, eğlenelim ve gençlerimize erken yaşta bu anlayışı, misyonu, vizyonu birlikte kazandıralım. ASELSAN, Türk milletine bu anlayışla hizmet etmeye devam edecek."

BERLİN (AA) - Almanya’da Özgür Seçmenler (FW) Genel Başkanı ve Bavyera eyaletinin Ekonomi Bakanı Hubert Aiwanger’in, gençlik yıllarında Yahudi karşıtı afiş hazırladığı iddiaları tartışmalara sebep oldu.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberinde, Aiwanger’in, Burkhart Lisesi’nde 11. sınıfta eğitim görürken Yahudi karşıtlığı içeren bir afiş hazırlamak ve bunu okulda yaymakla suçlandığı iddia edildi.

Haberde, Aiwanger’in söz konusu afişi hazırladığı için okul yönetimi tarafından cezalandırıldığı ileri sürüldü.

Bavyera eyaletinin Başbakan Yardımcılığı görevini de yürüten Aiwanger, iddiaları reddederek bu afişi hazırlamadığını ve kendisine karşı yürütülen karalama kampanyasına karşı yasal işlem başlatacağını belirtti.

Aiwanger, afişin içeriğini "iğrenç ve insanlık dışı" olarak nitelendirerek, söz konusu afişi hazırlayan kişiyi bildiğini ve bu kişinin bir açıklama yapacağını kaydetti.

Bavyera Eyaleti Başbakanı Markus Söder, söz konusu iddiaların tamamen aydınlatılması gerektiğini vurgulayarak, "Ortada kötü iddialar var." değerlendirmesinde bulundu.

Yeşiller Partisi Bavyera Eyalet Meclisi eş başkanları Katharina Schulze ve Ludwig Hartmann tarafından yapılan ortak açıklamada, Aiwanger'in, hakkındaki iddiaların doğrulanması durumunda görevinden alınması gerektiği ifade edildi.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser de bu ciddi iddiaların aydınlatılması gerektiğinin altını çizerek, “Auschwitz mağdurlarıyla alay edenler bu ülkede sorumluluk taşımamalı.” dedi.

- Afişi ağabeyi hazırladı

Öte yandan Aiwanger’in ağabeyi Helmut Aiwanger, yaptığı açıklamada, afişi kendisinin hazırladığını belirterek, okulda başarısız olduğu ve arkadaş çevresinden koparıldığı için çok öfkeli olduğunu dile getirdi

Helmut Aiwanger, afişin içeriğine mesafe koyduğunu ve üzgün olduğunu kaydetti.

- Afiş bir yarışma için hazırlanmış

“Kim en büyük vatan hainidir” başlığını taşıyan afişin, bir yarışmaya katılım için hazırlandığı bildirildi.

Yarışmaya “Alman olan ve Almanya topraklarında bulunan herkes katılabilir” ifadesi yer alan afişte, yarışmaya katılacakların “Dachau toplama kampına görüşmeye gelmesi” istenirken, birinciye ödül olarak da “Auschwitz (toplama kampının) bacasından bedava bir uçuş” verileceğinin yazdığı aktarıldı.

Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ile Aiwanger liderliğindeki Özgür Seçmenler'in iktidarda bulunduğu Bavyera’da 8 Ekim’de eyalet meclisi seçimi yapılacak.

BRIGHTON (AA) - İngiltere'nin sahil şehri Brighton'da Gazze ile dayanışmanın yanı sıra İsrail'in bölgeye uyguladığı ablukaya dikkati çekmek için uluslararası "Gazze ile yüz" etkinliği gerçekleştirildi.

Gazze'de her yıl düzenlenen yüzme festivaliyle aynı gün tüm dünyada gerçekleştirilen etkinlik kapsamında yaklaşık 40 yüzücü, İngiltere'nin Brighton kentindeki West Pier'de bir araya geldi.

Denizin Gazzeliler için tek sosyalleşme ve eğlence aracı olduğuna dikkat çekmek amacıyla yapılan etkinlikte AA muhabirine konuşan Russel Johns, özellikle Gazzeli çocuklarla dayanışma için bu etkinliği düzenlediklerini söyledi.

Jonhs, "Biliyoruz ki sahiller Gazzelilerin günlük hayattan ve sık sık yaşanan saldırılardan uzaklaşabildikleri tek yer." diye konuştu.

"Gazze ile yüz" etkinliğine katılan 79 yaşındaki Ann Hallam ise Gazze'nin dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olduğuna dikkati çekerek, "İnsan hakları, sağlık hakları ve varlıkları görmezden geliniyor." dedi.

Ablukanın kaldırılması gerektiğini dile getiren Hallam, "Filistin halkı bize sabırlı olma konusunda ilham veriyor. Onlardan çok fazla güç alıyoruz, umarım onlar da bizden alır." ifadesini kullandı.

Brighton dışında İngiltere'nin Hastings, Worthing, Eastbourne kentleri ile Kuzey İrlanda'nın Killyleagh kentinde de Gazze ile dayanışma için yüzme etkinliği düzenlendi.

ANKARA (AA) - GÖKSEL YILDIRIM - HAVELSAN'ın, insansız hava ve kara araçlarının, sürü dronların birlikte görev yapabilmesine olanak sağlayan Karma Sürü Operasyon Merkezi'nin saha testi Anadolu Ajansı tarafından görüntülendi.

Kalecik'teki İHA Test Merkezi'ndeki testte, belirlenen bir senaryo çerçevesinde 2 Bulut Altı İnsansız Hava Aracı BAHA, 2 İnsansız Kara Aracı BARKAN ve 5 drondan oluşan dron sürüsü birlikte görev yaptı. Tüm araçlar yetenekleri doğrultusunda görev paylaşımı yaparak kendilerine verilen görevi yerine getirdi.

HAVELSAN Genel Müdürü Mehmet Akif Nacar, AA muhabirine, 2020 yılında başlayan AR-GE projesiyle sürü insansız araçlar konusundaki yol haritasını adım adım gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bu kapsamdaki çalışmaların İnsansız Kara Aracı BARKAN ile başladığını ve aracı otonom görev yapabilir hale getirdiklerini ifade eden Nacar, daha sonra bulut altı insansız sistemlerle ilgili çalışmalara başladıklarını ve BAHA'yı ortaya çıkardıklarını belirtti.

Bu araçlar ve sürüye elverişli dronlar ile otonom şekilde sürü zekasını uygulamak için çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlatan Nacar, gelinen noktada birlikte havalanıp farklı formasyonlar çerçevesinde beraber görev yapabilen bir altyapıyı hayata geçirdiklerini ifade etti.

Son saha testinde Karma Sürü Operasyon Merkezi'ni test ettiklerini bildiren Nacar, teste ilişkin şu bilgileri verdi:

"2 öncü İHA'mız havada keşif yapıyorlar. Bunların tespit ettiği hedeflere yerdeki insansız kara araçları yönlendirilebiliyor. Yerdeki insansız kara araçları hedefleri tespit ettikten sonra ayrıca o bölgeye sürü dronlarımızı da göndererek bölgedeki keşfi oradan sürdürmeyi sağlıyoruz. Öncü İHA'lar görev bölgelerine gidiyorlar, o bölgeye sürü sistemlerimizi göndererek bu senaryoyu, bu operasyonu tamamlamış oluyoruz. Bu, dijital birlikler ve sürü teknolojileri anlamında gelmek istediğimiz en önemli dönüm noktalarından biriydi. Bunu sahada gerçekleştirerek çok önemli bir adım atmış oluyoruz. Bundan sonra gelecek sistemlerde daha farklı senaryolar, daha fazla sayıda insansız hava aracının, insansız kara aracının ve sürü dronların olabildiği, birkaç sürü dronun aynı anda faaliyet yapabildiği senaryolar üzerinde çalışarak bu ekosistemi geliştiriyor olacağız. Bugün önemli bir başarıyı yerinde gerçekleştirmiş olduk."

- "Satabileceğimiz ülkeler var"

Çalışmalarının semeresini yavaş yavaş almaya başladıklarını dile getiren Nacar, BAHA'yı ihraç ettiklerini, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kullanılmasının planlandığını, BARKAN'ı da envantere teslim ettiklerini söyledi.

Nacar, "Bu operasyon merkezi sayesinde birden fazla çoklu görevi aynı anda tek bir komuta merkeziyle yapabilme kabiliyetine otonom olarak erişmiş olacağız. Bundan sonra daha büyük sürüler, daha büyük ekosistemleri gerçekleştirmek üzere yolumuza devam edeceğiz." dedi.

Mehmet Akif Nacar, sürü konsepti ya da karma sürüyü paket halinde ilk defa satabilecekleri ülkeler olduğunu düşündüklerini, bunu başardıklarında ilklerden birini gerçekleştireceklerini bildirdi.

- "Algoritmalarımızın olgunluk seviyesini gösterdi"

Karma Sürü Operasyon Merkezi ile yapılan testin "sürü zekasının" algoritma ve yazılım anlamında sahaya çıkabilecek olgunluğa geldiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Nacar, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yazılımlarımızın ve yapmış olduğumuz, geliştirmiş olduğumuz algoritmaların gerek dağıtık sistem olsun gerek merkezi sistemle bu sürülerin yönetilmesi olsun ve gerekse de sürü zekasıyla yapmış olduğumuz bu karma kombine sistem aslında yazılımların gelmiş olduğu olgunluk seviyesini gösteriyor. Dronların birbirine göre göreceli konumları, kendi arasındaki haberleşmeleri, link bağlantıları, haberleşme neticesinde konumlarını değiştirmeleri hepsi bu işin aslında birer parçası. Tabii ki yerden kumanda ediliyor. Sürünün başında bir de komutan var. Komutan yerden komutları veriyor, komutları İHA'lara veriyor. Onlar hedefi bulduğu zaman yere bildiriyor komutana ve o komutan sürüleri oraya intikal ettiriyor. Yerden insansız kara araçlarını, havadan da sürü dronları oraya intikal ettirerek operasyonu tamamlamış oluyor. Bu algoritmalarımızın olgunluk seviyesine gelmiş olduğunu gösteren bir test oldu. Daha zor şartlarda, daha farklı sahalarda bu testleri sürdüreceğiz ve daha başarılı işler yapacağız diye düşünüyoruz."

Mehmet Akif Nacar, farklı firmaların insansız araçlarını bu sisteme entegre etmeyi hedeflediklerini, bir otonomi modülüyle ya da mevcut otonomisiyle haberleşmeyi sağlayarak bunu başarabileceklerini düşündüklerini söyledi. Nacar, envanterdeki mevcut ürünlerin de aynı şekilde karma sürüye dahil edilebilmesiyle ilgili bir yol haritaları bulunduğunu kaydetti.

- Yeni ihracat haberleri yolda

HAVELSAN Ürün Geliştirme ve Üretim Direktörü Veysel Ataoğlu da uzun süredir sahada çeşitli testler yaptıklarını ve farklı araçların müşterek görev konseptini yerine getirebilmesini sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Karma Sürü Operasyon Merkezi ile insansız hava-kara araçlarının yönetilebildiğini, onların birbiriyle haberleşmesinin sağlanabildiğini, verilen görevlerin yerine getirilebildiğini doğruladıklarını vurgulayan Ataoğlu, bundan sonra farklı tip araçlarla "dijital birliğin" alanını genişletmeye çalışacaklarını belirtti. Ataoğlu, şöyle konuştu:

"Biz bu platformların üreticisi değiliz, bunların akıl noktasındayız. Bu platformları üreten firmalar var ve biz bunları akıllandırıyoruz, bunları bir robot haline getiriyoruz. Bu robotlar da hem maliyet açısından, hem askeri kayıpların azalması açısından, hem de yüksek seviyede başarı oranıyla katkı sağlayacaklar. HAVELSAN bünyesinde yapay zeka dediğimiz bir algoritmayı çalıştırarak bu sistemleri birbirleriyle hareket edebilir seviyeye getirmiş bulunmaktayız."

"Dijital birlik" konseptini müşterilere de anlattıklarını ve bu ürünlere yönelik ilgi oluştuğunu dile getiren Ataoğlu, ihracat faaliyetlerine ilişkin şu bilgileri verdi:

"BAHA'yı ihraç ettik. İkinci ihracatımız da yolda diyebilirim. Orta Asya'da bir ülkeden talep var, yüzde 90 seviyesine geldik diyebiliriz. Hedefimiz BAHA ile birlikte BARKAN'ın da bu sisteme entegre olabildiğini gösterip, yurt dışında kullanılabilecek bir konsept oluşturmaya çalışıyoruz. Hedefimiz yakın zamanda BARKAN'ın ihracatını da gerçekleştirmek."

 

BERLİN (AA) - Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), Çin'den gelen daha sert bir rekabete karşı Almanya’da makine ve ekipman üreticilerinin rekabet gücünün kötüleştiğini bildirdi.

Ifo, Alman makine ve ekipman üreticilerinin rekabet gücüne yönelik Almanya İş Anketi sonuçlarını yayımladı.

Buna göre, nisanda eksi 7,3 puan olan rekabetçilik anketi puanı temmuzda eksi 14,3 puana geriledi.

Böylece, söz konusu anket puanı, Temmuz 1994'te kayıtların tutulmaya başlamasından bu yana en düşük seviyeye geriledi. Anketin puanı benzer şekilde düşük bir seviyeye eksi 10,6 puan ile Ocak 2009'deki küresel finansal krizinde inmişti.

Anket verilerine göre, Alman makine ve ekipman üreticilerinin AB pazarlarında rekabet gücü eksi 8,5 puana düşerken, Almanya pazarında eksi 4,1'e geriledi.

Bu arada, ankete katılan Almanya'daki makine ve ekipman üreticilerinin yüzde 40’ı nitelikli çalışan ve önemli ara ürün kıtlığının çoğu zaman üretimlerini kısıtladığını belirtti.

Ifo’nun makine ve ekipman üreticileri sektörü uzmanı Nicolas Bunde, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "AB dışındaki satış pazarlarında, Alman makine ve ekipman üreticileri, özellikle Çin'den gelen daha sert bir rekabetle karşı karşıya kalıyor.” ifadesini kullandı.

Bunde, ülkede KOBİ’lerin hakim olduğu makine ve ekipman üretiminde vasıflı işçi sıkıntısının özellikle büyük bir sorun olduğunu belirterek, "Bu durumu iyileştirmek politika yapıcıların ve toplumun görevidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Nicolas Bunde, artan enerji ve ham madde maliyetlerinin bir iş yapma yeri olarak Almanya için uzun süredir bir dezavantaj oluşturduğunu vurguladı.

Öte yandan, Ifo’nın raporunda Almanya'da makine ve ekipman üretiminde çalışanların daha yaşlı ve genç çalışanların ise nadiren vardiyalı çalışmayı tercih ettiği ifade edilerek, “Ayrıca makine ve ekipman imalatçıları da kırsal bölgelerde bulunmakta. Buradaki şirketlerin, büyük şehirlerden uygun personeli çekmek istiyorlarsa işveren olarak daha çekici teklifler sunmaları gerekir.” ifadeleri kullanıldı.

Ifo’nun raporunda, makine ve ekipman üreticilerinin artan enerji ve ham madde maliyetlerini satış fiyatına ekleme zorluklarıyla karşılaştığına da vurgu yapılarak, “Bazı firmalar üretimlerini yurt dışına taşıdı. Ancak Almanya’da sanayisizleşmeden bahsetmek için henüz çok erken. Alman makine ve ekipman üreticileri son derece uzmanlaşmış hizmet sağlayıcılara dönüşüyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.

BERLİN (AA) - Almanya’da Bakanlar Kurulu, çifte vatandaşlık imkanını herkese tanıyan ve Alman vatandaşlığına geçişleri kolaylaştıran yasa tasarısına onay verdi.

İçişleri Bakanlığınca hazırlanan "Vatandaşlık Yasasının Modernizasyonu" adını taşıyan tasarıyla, daha önce sınırlı sayıda ülke vatandaşına uygulanan çifte vatandaşlık hakkı, herkese yönelik genişletilecek.

Tasarının Federal Meclis’ten geçmesi durumunda ayrıca yabancıların Alman vatandaşlığına kabul edilmesi için gerekli şartlar da hafifletilecek.

Buna göre vatandaşlığa geçmek için istenen "yasal ikamet süresi" 8 yıldan 5 yıla indirilecek.

Çalıştığı alanda veya eğitiminde başarılı olmak, gönüllü çalışmalar yapmak gibi, Almanya’daki yaşam şartlarına uyum sağlamak için özel çaba gösterenlerde bu süre 3 yıla düşebilecek.

İş yerinde veya eğiminde başarılı olanlar, ülkede gönüllü çalışmalar yapanlar gibi konularda çaba sarf edenler için bu süre 3 yıla düşürülebilecek.

Alman vatandaşlığına geçiş koşulları arasında, Almanya’nın özgürlükçü toplum değerleri ve yasalarının benimsenmesi ve kişinin, kendisi ve ailesinin geçimini sosyal yardımlar almadan sağlayabilmesi de yer alıyor.

Yahudi düşmanı, ırkçı, yabancı düşmanı veya başka insanlık dışı eylemelerde bulunanlar Alman vatandaşlığına alınmayacak.

Ayrıca çok eşli olanlar veya anayasada yer alan kadın-erkek eşitliğine aykırı davrananlar da vatandaşlığa alınmayacak.

- Çifte vatandaşlık imkanı

Çifte vatandaşlığa imkan veren tasarıda, çoklu vatandaşlıklara da imkan tanınacak.

Aynı zamanda yabancı bir ülkenin vatandaşlığına geçenlerin Alman vatandaşlığını kaybedeceği yönündeki düzenleme de ortadan kalkacak.

- Almanya’da doğan çocuklar Alman vatandaşı olacak

Ebeveynlerden birinin 5 yıl Almanya’da yasal olarak ikamet etmesi durumunda ülkede doğan yabancı çocuklar Alman pasaportu alabilecek.

Ayrıca çocuklar ebeveynlerinin vatandaşlığını da koruyarak çifte vatandaş olabilecek.

- "Misafir işçi" jenerasyonuna jest

Tasarıda, İşgücü Anlaşması kapsamında 30 Haziran 1974’e kadar Federal Almanya Cumhuriyeti'ne (Batı Almanya) ve sözleşmeli işçi olarak 13 Haziran 1990’a kadar eski Almanya Demokratik Cumhuriyet’ine (Doğu Almanya) gelen işçiler için özel bir düzenleme yer alıyor.

Buna göre bu kişiler için Alman vatandaşlığına geçişteki yazılı sınav zorunluluğu kaldırılacak. Misafir işçi olarak adlandırılan kişilerin, başlangıçta sadece çalışmak amacıyla geçici olarak Almanya’da kalacakları öngörüldüğünden bu kişilerin geçmişte dil ve entegrasyon kursu alamadıkları, bu nedenle vatandaşlığa alınma sınavından muaf tutulacağı belirtildi.

- Vatandaşlık törenle verilecek

Tasarıda Alman vatandaşı olanlara belgeleri törenle verilecek. Burada mümkün olduğunca Almanya’nın sembollerinin kullanılması öngörülüyor.

Yasa tasarısını Berlin'de tanıtan Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, söz konusu düzenlemenin mevcut hükümetin en önemli reformlarından biri olduğunu ve bunu uygulamaya koymaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, modern bir yasa çıkaracaklarını belirtti.

- Paradigma değişimi gerçekleştiriyoruz

Faeser, uzun süredir Alman toplumunun bir parçası olan insanların, ülkeyi şekillendirmesini istediklerini aktararak, "Göçmenler artık kimliklerinin bir kısmından vazgeçmeye zorlanmayacak. Dolayısıyla gecikmiş bir paradigma değişimini gerçekleştiriyoruz." dedi.

Geçmişte vatandaşlık yasasıyla ilgili çoğu zaman dışlama ve ön yargılar çerçevesinde tartışmalar yapıldığını anımsatan Faeser, “Bu tartışmalar uzun süre ülkede yaşayan ve bizim refahımıza katkı sağlayan insanların üzerinden yapıldı. Bu tartışmalar yüzünden bu insanların topluma ait olmasına izin verilmedi. Bunu şimdi değiştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Faeser, Alman ekonomisin de bu yasaya ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, “En iyi beyinler için küresel bir rekabetin içindeyiz. Pek çok alanda vasıflı çalışanlara ihtiyacımız var. En iyi beyinleri gelecekte toplumumuzun bir parçası haline getirebilirsek kazanabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Yasa tasarısının gelecek aylarda Federal Meclis'te (Bundestag) onaylandıktan sonra yasalaşması öngörülüyor.

İçişleri Bakanlığının verilerine göre Almanya’da 12 milyondan fazla kişi, yabancı vatandaşlığına sahip. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu ülkede en az 10 yıldan beri ikamet ediyor.

2022 yılında 168 bin 545 kişi Alman vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulundu.

VARŞOVA (AA) - Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda, Rusya'dan Kırım'ın yasa dışı işgaline ve ilhakına son vermesini ve bölge halkının haklarına saygı göstermesini talep ettiklerini belirtti.

Kiev'deki Kırım Platformu Zirvesi'ne katılan Nauseda, Rusya'nın 2014'te Kırım'da bir saldırı gerçekleştirdiğini ve bunun tam ölçekli işgal aşamasına geldiğini hatırlattı.

Nauseda, Rusya'nın, uluslararası hukuku "alaycı" şekilde ihlal ettiğinin altını çizerek, "Bu suçlar biz konuşurken bile devam ediyor. Rusya, Ukrayna'ya ve sivil altyapıya saldırmakta, evleri ve apartmanları tahrip ederek insanları öldürmektedir." ifadelerini kullandı.

Kırım'ın Ukrayna'nın bir parçası olarak geri verilmesi gerektiğini vurgulayan Nauseda, Rusya'dan Kırım'ın yasa dışı işgaline ve ilhakına son vermesini ve bölge halkının haklarına saygı göstermesini talep ettiklerini söyledi.

Nauseda, tüm Ukrayna halkının Kırım'ın kurtarıldığını ve güvenliğinin sağlandığını görmeyi hak ettiğine değinerek, şöyle devam etti:

"2014'ten bu yana Kırım sakinleri acımasız sömürgeci politikaların tüm saldırılarına maruz kaldı. Yasa dışı ilhaka karşı çıkanlar giderek artan bir baskıyla karşı karşıya kalmakta, tüm halka Rus pasaportu dayatılmaktadır. Topraklar kamulaştırılıyor, bağımsız kuruluşlar kapatılmaya zorlanıyor, uluslararası hukuk açıkça ihlal edilerek sözde seçimler planlanıyor. Dahası Rusya, uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta Kırım'ı aktif bir askeri üs olarak kullanıyor. Uluslararası toplumun birleşik bir tepki vermesinin zorunlu olduğuna inanıyorum. Tüm bu insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerinin cezasız kalmamasını sağlamak hepimizin görevidir."

- Tahıl ihracatında Baltık limanlarının kullanılması önerisi

Estonya Cumhurbaşkanı Alar Karis, zirveye gönderdiği videoda, Ukraynalıların Kırım dahil olmak üzere Avrupa'nın değerleri için büyük mücadele verdiğini belirterek, Rusya'ya küresel bir tepki verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Tüm ülkeleri Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'yle adil ve kalıcı barış için angaje olmaya çağırdıklarını vurgulayan Karis, bunun somut sonuçlar elde edilmesine yardımcı olacağını kaydetti.

Karis, Ukrayna tahılına ilişkin alternatif rotalara işaret ederek, Baltık limanlarının "kullanılmayan potansiyeli"ne dikkati çekti.

Savaşın, alandaki bir zaferle ya da toprak bütünlüğü ile kazanılmayacağını belirten Karis, "Rusya'nın lider kadrosu da dahil olmak üzere tüm sorumlular hesap verdiğinde ve adalet yerini bulduğunda savaş sona erecektir. Biz bu senaryoya odaklanacağız. Desteğimiz, Ukrayna'nın özgür bir şekilde Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyesi olacağı zafere kadar her düzeyde devam edecektir." diye konuştu.

Letonya Cumhurbaşkanı Edgars Rinkevics de zirveye gönderdiği video ile katıldı.

Rinkevics, Kırım'ın demografik yapısının zorla değiştirildiğine dair "rahatsız edici" bilgiler almaya devam ettiklerini dile getirerek, "Özellikle de 1944'te Sovyet rejimi tarafından gerçekleştirilen Kırım Tatar soykırımı göz önünde bulundurulduğunda, bu durum son derece endişe vericidir." ifadesini kullandı.

- "Kırım'ın işgali küresel bir sorun"

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda da zirveye gönderdiği videoda, zirvenin, uluslararası toplumun Kırım'ın ve diğer Ukrayna topraklarının yasa dışı işgalinin tüm dünya için önemini anladığının canlı bir kanıtı olduğunu kaydetti.

Duda, Kırım'ın yasa dışı ilhakının gerçekleştiği 2014'ten bu yana Ukrayna'nın yanında yer aldıklarına dikkati çekerek, "Mart ve Nisan 2014'te yaşanan gelişmeler. Rusya'nın Ukrayna'ya ilişkin gerçek niyeti, topraklarının ilhakı, devlet yapısının ortadan kaldırılması ve Ukrayna kültürü ve dilinin yok edilmesi konusunda bizim için bir işaretti. O zaman da Ukrayna ile uluslararası dayanışma çağrısında bulunmuştuk." değerlendirmesinde bulundu.

Kırım'ın işgalinin bölgesel bir sorun olmadığına işaret eden Duda, "Bu küresel bir sorun. Bu sorunu birlikte çözmediğimiz sürece, Rusların dayattığı güç hukukuna dayalı yeni bir uluslararası güvenlik mimarisini kabul etmeye başlayacağız. Dolayısıyla Kırım'ın işgalden kurtarılması ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi sadece Baltık Denizi bölgesinin güvenliği için değil, aynı zamanda küresel güvenlik mimarisinin istikrarı için de gerekli ön koşullardır." diye konuştu.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise zirve için Kiev'e gelmekten mutluluk duyduğunu belirtti ve organizasyon için yetkililere teşekkür etti.

Orpo, Rusya'nın Kırım'ı yasa dışı şekilde ilhak ettiğini belirterek, Finlandiya'nın Ukrayna'nın özgürlüğünü ve toprak bütünlüğünü desteklediğinin altını çizdi.

Rusya'nın yasa dışı bir savaş yürüttüğünü ifade eden Orpo, Finlandiya'nın Ukrayna'yı desteklemeyi sürdüreceğini vurguladı.

ATİNA (AA) - Yunanistan'da kontrol altına alınamayan yangınlar nedeniyle yerleşim birimlerinin tahliyeleri devam ediyor.

Başkent Atina'nın kuzeyindeki Amigdaleza Göçmen Kampının, yangının bölgeye yaklaşması dolayısıyla güvenlik gerekçesiyle tahliye edilmesine karar verildi.

Yunan Devlet Ajansı AMNA'nın haberine göre, Fili'deki yangının kamp yakınlarına ulaşması nedeniyle burada kalan 600 göçmen, otobüslerle Malakasa ve Petru Ralli'deki misafirhanelere nakledildi.

Amigdaleza'da Yunan Polis Teşkilatına ait birimlerin ise şimdilik boşaltılmasına gerek görülmemesine rağmen, yangının yaklaşması ihtimaline karşı tahliye için hazır olunması istendi.

- Parnita'daki Milli Park tehlike altında

Atina'nın kuzeyindeki Parnita Dağı'nda çıkan yangın Milli Park'a doğru ilerlemeye başladı.

Parnitha eteklerindeki yerleşim birimleri tahliye edildi.

Tüm önlemlere ve hem karadan hem havadan süren yangın söndürme çalışmalarına rağmen Parnita eteklerindeki 10'ün üzerinde ev yandı.

Yangın nedeniyle dün kapatılan Parnita Dağı'nın eteklerindeki kumarhaneye bugün de kimsenin girişine izin verilmedi.

Parnita yakınlarındaki Menidi ve Agia Paraskevi'de çok sayıda ev yangından zarar gördü.

- Yangının söndürülemediği Dedeağaç'taki tahliyeler sürüyor

Merkezi Dedeağaç olan Meriç ilindeki yangın Gümülcine merkezli Rodop iline doğru 15-20 kilometrelik büyük bir cephe oluşturdu.

Sivil Korumadan bölgede bulunan cep telefonlarına gönderilen acil mesajda, Meriç'teki Kışlakköy (Koila) ve Melia'da bulunanların köyleri terk ederek Feres tarafına yönelmesi istendi.

Meriç'te 1200 arı kovanı, 50'nin üzerinde ağıl yandı, 900'ün üzerinde küçükbaş ve büyükbaş hayvan telef oldu.

Rodop'taki Güreci (Perama), Hotallar (Atarni), Petrota ve Maronya (Maronia) köylerinin tahliye edilmesi için de çağrı yapıldı.

Trakya Tütün Üreticileri Kooperatifi yangından zarar gören üreticilerin zararlarını kooperatife bildirmelerini istedi.

- Eğriboz'da yeni yangın

Eğriboz Adası'nda bugün çıkan orman yangını nedeniyle bölge alarma geçti. Yangına karadan ve havadan müdahale başladı.

- Semadirek Adası'na elektrik verilemiyor

Dedeağaç’ın karşısındaki Semadirek (Samothraki) Adası'nda dün çıkan yangın kontrol altına alındı ancak Dedeağaç'ta çıkan yangının devam etmesi nedeniyle 2 gündür adaya elektrik verilemiyor.

Dedeğaç'tan gelen elektrik hattının yangından gördüğü zarar henüz telafi edilemedi.

 

 

 

- Son 48 saatte 209 yangın

İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanı Vasilis Kikilias, yaptığı açıklamada, son 48 saatte 209 yangın çıktığını ve İtfaiyenin son 5 günde 350 farklı cephede yangına müdahale ettiğini aktardı.

Kikilias, itfaiyenin, Meriç'teki büyük yangının yanı sıra Attiki Bölgesi'nde 9, Viotia'da 6 ve Eğriboz Adası'nda 1 yangına müdahale ettiğini belirterek, şiddetli rüzgarın yangın söndürme çalışmalarına engel olduğunu vurguladı.

BERLİN (AA) - Almanya, günlük yaşamda ve iş yerlerinde giderek daha fazla kullanılan yapay zeka için kamu desteklerini gelecek 2 yılda yaklaşık 2 kat artırarak 1 milyar avroya çıkarmayı planlıyor.

Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger, başkent Berlin’de ülkenin yapay zeka konusunda yeni eylem planını açıkladı.

Watzinger, yapay zekanın önemli bir teknoloji olduğunu vurgulayarak, bu teknolojinin Almanya’ya bilim, ekonomik olarak büyüme, refah, rekabet gücü ve sosyal katma değer açısından muazzam fırsatlar sunduğunu anlattı.

Almanya ve Avrupa’nın "Yapay Zekayla Güçlendirilen" bir dünyada lider konuma gelmesi gerektiğini belirten Watzinger, “Almanya'daki yapay zeka ekosistemi için mükemmel bir temel oluşturduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Bettina Watzinger, güvenilir ve şeffaf bir yapay zeka eylem planına sahip olduklarını savunarak, “Bu bir rekabet avantajıdır." dedi.

Watzinger’ın açıkladığı eylem planına göre, Almanya, yapay zeka araştırmaları için üniversitelerde 150 yeni araştırma laboratuvarı kurmayı ve veri merkezlerini genişletmeyi planlanıyor.

Bu amaçla, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Alman federal hükümetin yapay zeka stratejisini diğer departmanlar ve paydaşlarla birlikte daha da geliştirmek amacıyla ödemeler yapacak.

Böylece, bakanlık ülkede yapay zekanın araştırma, geliştirme ve uygulaması için kamu desteklerini gelecek 2 yılda yaklaşık 2 kat artırarak 1 milyar avroya çıkarmayı planlıyor.

Öte yandan, Stanford Üniversitesi'nin raporuna göre ABD’de 2022’de özel sektör yapay zeka araştırmaları için 47,4 milyar dolar harcarken, ABD hükümeti de 3,3 milyar dolarlık fon sağladı.