Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Offizielle Eröffnung des Familienstützpunkts in Kist am Weltkindertag
Strahlender Sonnenschein, angenehme spätsommerliche Temperaturen und gut gelaunte Familien am Weltkindertag: Einen besseren Rahmen hätte die Eröffnung des Familienstützpunkts in Kist nicht haben können. Bereits im April 2023 wurde der Familienstützpunkt unter der Leitung von Sozialpädagogin Cornelia Schwab im Rathaus in Kist eingerichtet. Mit dem symbolischen Unterzeichnen der Vertragsunterlagen feierten der Landkreis Würzburg, die Gemeinde Kist und die Jugendhilfe Creglingen als Träger die Eröffnung nun auch offiziell. Ein kleiner Empfang am Dorfhaus mit verschiedenen Vertreterinnen und Vertretern der Gemeinde und einem bunten Kinderprogramm im Herzen der Gemeinde bot dafür den Rahmen.
„Familien als Grundstock unserer Gesellschaft“
„Familien sind der Grundstock und der wichtigste nachwachsende Rohstoff unserer Gesellschaft“, hob Bürgermeister Volker Faulhaber hervor. Und mit der Leiterin des Familienstützpunkts, Cornelia Schwab, habe man eine ausgezeichnete Besetzung dafür gefunden, die Familien in der Gemeinde zu unterstützen. Schwab habe in den Jahren davor bereits Erfahrungen im Allgemeinen Sozialdienst (ASD) und der Schulsozialarbeit sammeln können, sei selbst Mutter zweier Kinder und auch persönlich „eine passende Besetzung und ein Glücksfall für die Familien der Gemeinde Kist“, freute sich der Bürgermeister. „Wenn Familien geholfen wird, dann ist immer gut investiert. Ganz Kist ist damit geholfen“, so Volker Faulhaber.
Auch Landrat Thomas Eberth betonte, dass die Eröffnung des Familienstützpunkts ein besonderer Tag für die Gemeinde Kist sei. In seiner Zeit als Bürgermeister von Kürnach war Thomas Eberth einer der ersten Bürgermeister gewesen, die das Potenzial des damaligen Pilotprojekts der Familienstützpunkte in Bayern erkannte und deren Einrichtung unterstützte. Dass es die Familienstützpunkte im Landkreis Würzburg nun bereits seit 10 Jahren gebe und sich diese weiterhin wachsender Beliebtheit erfreuen, sei der Beweis für die hervorragenden Angebote.
Gerade in Zeiten von schneller und unübersichtlicher Information über das Internet sei es wichtig, verlässliche Stellen vor Ort zu haben, wo eine niederschwellige Vernetzung von Familien untereinander, aber auch mit den Bildungs- und Betreuungseinrichtungen in den Gemeinden sowie den überörtlichen Beratungsstellen möglich sei. „Am Weltkindertag freue ich mich besonders, die erfolgreiche Umsetzung des Familienstützpunktes begleiten zu dürfen“, so Landrat Thomas Eberth.
Familienstützpunkte: Aufgaben und Entstehung
Familienstützpunkte sind wohnortnahe Kontakt- und Anlaufstellen für Familien. Sie unterbreiten konkrete Angebote der Eltern- und Familienbildung, unter anderem regelmäßige Sprechstunden, Informationsabende und Familiencafés, und arbeiten mit anderen Einrichtungen eng zusammen.
Der Landkreis Würzburg war einer von elf Standorten in Bayern, die am Modellprojekt Familienstützpunkte des Bayerischen Staatsministeriums für Arbeit und Sozialordnung, Familien und Frauen teilnahmen. Der Freistaat förderte die Familienstützpunkte im Projektzeitraum April 2010 bis August 2012. Bestands- und Bedarfserhebungen zur Familienbildung im Landkreis Würzburg ergaben schließlich die drei Modell-Stützpunkte Giebelstadt, Kürnach und Waldbüttelbrunn.
Inzwischen hat sich das Modell-Projekt bewährt und die Zahl der Familienstützpunkte im Landkreis Würzburg auf zehn erhöht. Zu den Trägern gehören der Sozialdienst katholischer Frauen (SkF), AWO, Caritas, die Jugendhilfe Creglingen oder die Gemeinden. Weitere Informationen und die Kontakte zu den Familienstützpunkten sind unter www.landkreis-wuerzburg.de/familienstützpunkte zu finden.
BUDAPEŞTE (AA) - Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Ulusal Kamu Hizmeti Üniversitesi tarafından düzenlenen "Ludovika Ambassadors' Forum’da" Türk-Macar ilişkilerinin 100'üncü yılı ele alındı.
Türkiye-Macaristan diplomatik ilişkilerinin 100. yılı vesilesiyle düzenlenen etkinliğe, Kamu Hizmetleri Üniversitesi Rektörü Gergely Deli, Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Gülşen Karanis Ekşioğlu, Türkiye uzmanı Dr. Zoltan Egeresi’nin yanı sıra davetliler katıldı.
Kamu Hizmetleri Üniversitesi Rektörü Deli’nin açılış konuşması yaptığı programda, Büyükelçi Gülşen Karanis Ekşioğlu, Türk dış politikası ve ikili ilişkiler hakkında bir konuşma yaptı.
Ekşioğlu, Türkiye-Macaristan ikili ilişkilerinin tarihsel gelişimi ve mevcut durumuna ilişkin bilgi vererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası anlaşma imzaladığı ilk ülkenin Macaristan olduğunu vurguladı.
18 Aralık 2023'te diplomatik ilişkilerin tesisi ve dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iştirakleriyle gerçekleştirilecek Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) Toplantısı'yla ve Karşılıklı Kültür Yılı'nın açılışıyla idrak edileceğini duyuran Ekşioğlu, "Sınırımız olmasa da 'yakın komşumuz', 'uzak akrabamız' ve 'ebedi ortağımız' olarak nitelendirdiğimiz Macaristan'la çok yönlü ikili ilişkilerimiz son dönemde gerçekleştirilen üst düzeyli ziyaretlerle önemli ivme kazandı.” dedi.
Büyükelçi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve NATO gibi bölgesel ve çok taraflı platformlardaki işbirliğinden örnekler vererek, düzensiz göçle mücadele, Ukrayna'daki savaş, enerji güvenliği gibi dış politika alanlarının iki ülke için de önem arz eden konular olduğunu sözlerine ekledi.
ATİNA (AA) - Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenen konserde, sanatçı Zülfü Livaneli ve Yunan sanatçı Maria Faranduri birlikte sahne aldı.
Atina Akropolisi'nin yanındaki antik Herodes sahnesinde verilen konserde Livaneli ve Faranduri'ye ses sanatçıları Görkem Ezgi Yıldırım, Tevfik Rodos ile Türk ve Yunan sanatçılardan oluşan orkestra ekibi eşlik etti.
Konserde yaptığı konuşmada, Faranduri ile 40 yıllık dostluğa sahip olduklarını belirten Livaneli, birçok kez birlikte konser verdiklerini hatırlattı.
Livaneli, Eylül 2021'de hayatını kaybeden dünyaca ünlü Yunan sanatçı Mikis Theodorakis ile aralarındaki dostluğa da atıfta bulunarak, "İnanıyorum ki Theodorakis de bu gece aramızda." dedi.
Konseri izleyenler arasında, eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte Türk-Yunan yakınlaşmasının mimarlarından kabul edilen eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu da yer aldı.
Gecede seslendirilen eserler, hem Türkiye hem de Yunanistan'da yaşanan afetlerde hayatını kaybedenlere ithaf edildi.
Livaneli, "Afetlerde iki halk birbirimize dayanışma gösteriyoruz, dostluğumuzu her daim sürdürmeliyiz." diye konuştu.
Orkestra üyelerinin yağmur nedeniyle sahneyi terk etmek zorunda kaldığı konserde Livaneli, Faranduri, Yıldırım ve Rodos'a bağlamasıyla Erdem Şimşek'in eşlik etmesi sayesinde konser aralıksız devam etti.
Konserde çok sayıda ortak şarkı Türkçe ve Yunanca seslendirildi.
Türk ve Yunan sanatçılar konser boyunca dostluk mesajı verdi.
Konserde seslendirilen "Bilmem şu feleğin" isimli eserdeki "Sen bana kardeş de ben sana bacı" şeklindeki sözler ise konserin son sözleri olarak verilen dostluk mesajlarına eklendi.
Almanya İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Mehmet Ata, Berlin’de yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in dün Polonyalı mevkidaşı Mariusz Kaminski ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, ayrıca Polonya’nın Berlin Büyükelçisi'nin de dün Bakanlığa çağrıldığını söyledi.
Ata, “Bu görüşmelerde Alman hükümetinin Polonya'daki olası vize usulsüzlüğü iddialarının Polonya hükümetince hızla ve tamamen açıklığa kavuşturulmasını beklediği açıkça ifade edildi.” dedi.
Görüşmede, verilen vizelerin sayısı, ne zaman verildiği, vize alanların uyrukları ve Polonya hükümetince alınan karşı tedbirler hakkında bilgi talep edildiğini aktaran Ata, bu konudaki görüşmelerin devam ettiği bilgisini paylaştı.
Sözcü Ata, Kaminski’nin konuyla ilgili devam eden soruşturmaya ilişkin bilgi verdiğini ifade ederek, Alman polisinin Polonya sınırında son dönemde tedbirleri artırdığını kaydetti.
Polonya'da geçen hafta ülkeye giriş vizesi verilmesinde usulsüzlük yapıldığı iddiaları gündeme gelmiş, bu kapsamda Dışişleri Bakan Yardımcısı Piotr Wawrzyk görevden alınmıştı.
Polonya Dışişleri Bakanlığı, ülkenin tüm konsolosluk temsilciliklerinde özel bir teftiş ve denetim yapılacağını bildirmişti.
KÖLN (AA) - Alman teknik direktör Stefan Kuntz, Türkiye A Milli Futbol Takımı teknik direktörlük görevinden alınmasının ardından yaptığı açıklamada, "En büyük hayallerimden biri, Almanya'da ev sahibi olduğum Avrupa Şampiyonası'nda Türk milli takımının teknik direktörü olarak kenarda yer almaktı, ne yazık ki bu artık gerçekleşmemiş bir hayal olarak kaldı." dedi.
Türkiye Futbol Federasyonunun yollarını ayırma kararı aldığı Kuntz, süreçle ilgili kendisine ait internet sitesinden yaptığı açıklamada, "Şu anda D Grubu'nda lider Hırvatistan'la beraber 10 puanla ikinci sıradayız ve bu nedenle Almanya'da 2024 Avrupa Şampiyonası'nın son turuna çıkma şansımız çok yüksek. Teknik ekibimle birlikte çıktığım 20 karşılaşmanın Türk milli takımının sorumluluğunu üstlendim, 12 karşılaşmayı kazandık, 3 beraberlik elde ettik. Güçlü rakipler Portekiz, İtalya, Hırvatistan, Japonya'ya karşı 4, Faroe Adaları'na ise 1 maç kaybettik." ifadelerini kullandı.
"2021'de göreve geldiğimde belirlediğim hedeflerin gerçekleşmesinden gurur duyuyorum." diyen Kuntz, şunları kaydetti:
"Katar'daki Dünya Kupası elemelerine ulaşmak ve Milletler Ligi C Grubu'ndan B Grubu'na yükselmek. 20 maçta 21 farklı oyuncudan 46 gol attık ve 26 golü kabul etmek zorunda kaldık. Salih Özcan ve Ferdi Kadıoğlu'nu takıma katılma konusunda ikna edebildiğimiz için özellikle çok mutluyum. Ben ve ekibimin belirlediği hedeflerden biri de genç Türk yeteneklerini keşfetmek ve desteklemekti. Görev yaptığımız iki yıl boyunca 22 oyuncu Türk milli takımında forma giydi. İlk kez sahneye çıkanların ortalama yaşı 23,27 idi. Bu oyunculardan aralarında Arda Güler'in de bulunduğu 10'u ilk çıkışlarından sonra tanınmış kulüplere transfer oldu. Bunlar bir koç olarak beni ve tüm koçluk ekibini gururlandırıyor."
Teknik ekibinde yer alan herkese teşekkür eden, Türk milli takımına ile özellikle Türk halkına başarılı çalışmalarının devam etmesini ve milli takımın Almanya'da yapılacak Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkı kazanmasını dileyen Kuntz, "En büyük hayallerimden biri, Almanya'da ev sahibi olduğum Avrupa Şampiyonası'nda Türk milli takımının teknik direktörü olarak kenarda yer almaktı, ne yazık ki bu artık gerçekleşmemiş bir hayal olarak kaldı." değerlendirmesinde bulundu.
SNB'den yapılan açıklamada, politika faizinin yüzde 1,75’te sabit bırakıldığı belirtildi. 25 baz puanlık artış bekleyen analist görüşüyle uyumlu hareket etmeyen SNB, politika faizini art arda 5. kez artırdıktan sonra sabit bırakmış oldu.
Enflasyonist baskıya karşı koymak için ek parasal sıkılaştırmanın devreye alındığı aktarılan SBN açıklamasında, “Son birkaç çeyrekte önemli ölçüde sıkılaştırılan para politikası, hala mevcut enflasyonist baskıya karşı koyuyor.” ifadesine yer verildi.
Açıklamada, gerekmesi halinde fiyat istikrarını korumak için SNB'nin döviz piyasasına müdahale etmeye devam etme niyetinde olduğu da tekrarlandı.
Bu arada, ABD Merkez Bankası (Fed) dün faiz oranlarını daha fazla artırmaktan kaçınarak, temel faiz oranını değiştirmedi. Ancak fed, faiz oranlarının yüksek kalacağının sinyalini verdi.
Avrupa Merkez Bankası ise (ECB) geçen hafta faiz oranlarını art arda onuncu kez artırarak, enflasyona karşı faiz oranlarını gerektiği kadar yüksek tutacağına işaret etmişti.
Bu yıl ve gelecek yıl için enflasyon tahminini yeniden yüzde 2,2 olarak duyuran SBN, enflasyonun 2025'te yüzde 1,9 gerileyeceği öngörüsünde bulundu. SBS, haziranda 2025 için yüzde 2,1 enflasyon öngörüsünde bulunmuştu.
İsviçre’de yıllık enflasyon ağustosta yüzde 1,6 olurken, bunun da SNB'nin yüzde 0-2 hedef aralığında olması dikkati çekiyor. SNB yönetim kurulu üzerindeki enflasyonla mücadele baskısı ise son dönemde azaldı.
New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78'inci Genel Kurulu görüşmeleri bu yıl geçmişlerden farklı ve yeni bir dönemin başlayacağının habercisi konumunda zira 2023 yılında dünya siyasetini ve güç dengesini derinden etkileyecek çok önemli gelişmeler oldu.
Mesela; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu'nun 2022 Türkiye raporu ile ilgili, "Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği'yle gerekirse yolları ayırabiliriz." açıklaması,
Rusya Federasyonu’nun Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile eskiden gelen din birliğine dayalı dostluğunun son bulması ve Rusya Federasyonu’nun KKTC’de Konsolosluk açmak kararı,
KKTC’nin ve Türkiye’nin, BM gözetiminde 1968 yılından beri Rumların her fırsatta açgözlülükle masadan kalkması nedeniyle kopa kopa süregelen Kıbrıs müzakerelerinde artık “Federasyon temelli çözümü” görüşmeyi reddetmesi ve “egemen eşitliğe dayalı, uluslararası tanınmış iki devletli çözüm” önerisinde ısrarlı olması,
Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde düzenlenen 15. BRICS Zirvesi'nde Suudi Arabistan, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır ve Etiyopya'nın BRICS üyeliğine davet edilmesi kararının alınması,
BRICKS’in genişlemeden sonra dünya nüfusunun yüzde 46’sını oluşturacağı ve Küresel Ticaretteki payının yüzde 30 olacağı ve ABD’nin küresel siyasi ve finansal hegemonyasına darbe vuracağı tespiti,
ABD, AB ve Çin’de büyüme yerine ekonomik küçülme olacağı beklentisi,
Ermenistan’ın Rusya Federasyonu ile bağını koparıp, ABD’ye yakınlaşarak ortak tatbikat yapması,
ABD’nin Suriye’de gücünü kaybetmeye başlaması, desteklediği terör örgütlerinin sürekli başarısız olması nedeni ile Türkiye’nin güney hudutları boyunca kurmak istediği kendi ve İsrail güdümündeki yapay devletin artık kurulamayacak olması,
Türkiye’nin, ABD ve AB’nin baskı ve ambargolarını saf dışı ederek bölgesel güç haline gelmesi, dünya silah üretiminde ilk beş içine girmeyi başarması ve Türk silahlı Kuvvetlerinin dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi haline gelmesi,
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ın, ABD’nin güdümünden çıkıp Türkiye ile iyi ilişkiler içine girmek ve ekonomik işbirliği yapmak kararı alması gibi…
Artık Orta Doğu’daki ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin Türkiye’nin tutumuna bağlı olacağını, Türkiye’nin istemediği bir kararın alınmayacağını ve yürürlüğe konamayacağını öngörmek yanlış olmayacak.
Kıbrıs konusunda ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın havaalanında ve BM Genel Kurulunda yaptığı açıklamadan sonra konunun tamamen, Rumların ve Yunanların üyesi olduğu AB’nin müdahale ve söz sahibi olmak olasılığından çıktığını, Türk tezlerinin daha da güçlendiğini ve AB’nin Kıbrıs Rum Yönetimini 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye üye kabul ederken karşılıklı imzaladıkları “10. Protokol”ün artık çöp olduğu da şimdiden söylenebilir.
1945 yılından sonra emperyalist ülkelerin dünya üzerinde kurmayı başardıkları siyasi, askeri, ekonomik ve finansal gücün, 2024 yılı itibarı ile büyük bir kayba uğrayacağını, emperyalist ülkelerin uydusu olmayan ülkelerin birleşerek, siyasi, askeri, ekonomik ve finansal güç ortaklığı kuracaklarını söylemek niyet okuma veya tahmin değil, görünen köyün resmedilmesi.