Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

- Kovid-19'la mücadele kapsamında uygulanan birinci ve ikinci doz aşı miktarı saat 23.31 itibarıyla 29 milyon 828 bin 355'e ulaştı
- Son 24 saatte 222 bin 847 Kovid-19 testi yapıldı, 6 bin 602 kişinin testi pozitif çıktı, 114 kişi hayatını kaybetti, hasta sayısı 563 olarak kayıtlarda yer aldı
- Ağır hasta sayısı 1219 oldu, 8 bin 540 kişinin Kovid-19 tedavisinin veya karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 5 milyon 139 bin 993'e yükseldi
 
ANKARA (AA) - Kovid-19'la mücadele kapsamında uygulanan birinci ve ikinci doz aşı miktarı saat 23.31 itibarıyla 29 milyon 828 bin 355'e ulaştı.

Sağlık Bakanlığının "covid19asi.saglik.gov.tr" adresinde yer alan anlık verilere göre, 3 Haziran saat 23.31 itibarıyla uygulanan birinci doz aşı sayısı 17 milyon 39 bin 869, ikinci doz aşı 12 milyon 788 bin 486 oldu.

Böylece toplam doz miktarı, 29 milyon 828 bin 355 olarak gerçekleşti.

İstanbul'da birinci doz aşı sayısı 2 milyon 876 bin 781, ikinci doz aşı sayısı 2 milyon 33 bin 988, toplamda 4 milyon 910 bin 769, Ankara'da birinci doz aşı sayısı 1 milyon 397 bin 287, ikinci doz aşı sayısı 1 milyon 70 bin 887, toplamda 2 milyon 468 bin 174, İzmir'de ise birinci doz aşı sayısı 1 milyon 152 bin 10, ikinci doz aşı sayısı 889 bin 163, toplamda 2 milyon 41 bin 173 doz olarak kayıtlara geçti.

- 6 bin 602 kişinin testi pozitif çıktı

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, "covid19.saglik.gov.tr" adresinden paylaşıldı.

Buna göre, Türkiye'de son 24 saatte 222 bin 847 Kovid-19 testi yapıldı, 6 bin 602 kişinin testi pozitif çıktı, 114 kişi yaşamını yitirdi, hasta sayısı 563 olarak kayıtlarda yer aldı.

Ağır hasta sayısı 1219 oldu, 8 bin 540 kişinin Kovid-19 tedavisinin veya karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 5 milyon 139 bin 993'e yükseldi.

Test sayısı 54 milyon 809 bin 788'e ulaştı, vaka sayısı 5 milyon 270 bin 299, vefat sayısı 47 bin 882 oldu.

Haftalık verilere göre, bu hafta hastalarda zatürre oranı yüzde 2,8, yatak doluluk oranı yüzde 49,9, erişkin yoğun bakım doluluk oranı yüzde 62,8, ventilatör doluluk oranı yüzde 27,6, ortalama temaslı tespit süresi 7,5 saat ve filyasyon oranı yüzde 99,9 olarak kayda geçti.

- Yurt genelindeki Kovid-19 ile ilgili gelişmeler

Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kısıtlamalara rağmen açık bulunan masaj salonundaki 6 kişiye, "sosyal mesafe, maske ve sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal" suçlarından ceza uyguladı.

Kastamonu Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, bir haftada Kovid-19 tedbirlerine uymayan 45 kişiye para cezası verildi.

Sağlık Bakanlığınca açıklanan haftalık 100 bin nüfusa karşılık gelen Kovid-19 vaka sayısında 39,27'ye gerileyerek Karadeniz bölgesinin en az vaka görülen kenti olan Sinop'ta, yaz sezonunda turizm hareketliliği beklentisi arttı.

Türkiye'de Kovid-19 vakalarının en az olduğu illerden Tunceli'nin İl Sağlık Müdürü Çağdaş Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentte salgına karşı yapılan aşı çalışmalarının hastanede yatan hasta sayılarını azalttığını bildirdi.

Ein Besucher pro Patient am Tag...
 
Die Infektionszahlen sinken, und auch die Inzidenz in der Stadt Nürnberg zeigt einen klaren Abwärtstrend – das macht Besuche im Klinikum Nürnberg endlich wieder möglich. Ab dem 7. Juni 2021 werden die Besuchsregeln gelockert.
 
Ab 7. Juni macht das Klinikum Nürnberg Patientenbesuche wieder möglich. Foto: Rudi Ott
 
Ein Besuch pro Patient am Tag für die Dauer einer Stunde: Darauf können sich die Patientinnen und Patienten im Klinikum Nürnberg an allen Standorten freuen. Ab dem 7. Juni 2021 sind Besuche an den Standorten Nord und Süd im Zeifenster zwischen 15 und 19 Uhr (Einlass von 14:30 bis 18 Uhr) wieder erlaubt, in den Krankenhäusern Lauf und Altdorf montags bis freitags von 14:30 bis 17 Uhr, samstags und sonntags von 13 bis 17 Uhr. Besuche außerhalb der Besuchszeiten sind nur in besonderen Fällen und unter besonderen Umständen möglich. Hier ist eine Rücksprache mit der jeweiligen Station erforderlich. Ausgenommen von Besuchen bleiben Patientinnen und Patienten auf den COVID-19-Stationen und in den Notaufnahmen.
 
Getestet, geimpft oder genesen
 
Für Besuche gilt im Klinikum Nürnberg die sogenannte „3G“-Regel: getestet, geimpft oder genesen. Voraussetzung für den Einlass ist ein negativer COVID-19-Testnachweis. Das kann ein PCR-Test sein, nicht älter als 24 Stunden, oder ein Antigentest, der maximal 24 Stunden zurückliegt. Ausgeschlossen sind Selbsttests. Für Kurzentschlossene finden sich in der Nähe von Klinikum Nord und Süd externe Testungsmöglichkeiten am Bielingplatz, beim Langwasser-Bad oder am Franken-Center. In den Krankenhäusern Lauf und Altdorf sind ebenso keine Schnelltests für Besucher möglich – hier können Besucher aber auch die örtlichen Angebote nutzen.
 
Alternativ ist das Betreten des Klinikum-Geländes auch mit dem gültigen Nachweis einer vollständigen Impfung möglich. Dabei muss das Datum der Zweitimpfung mindestens 14 Tage zurückliegen. Auch Genesene mit einem positiven PCR-Test, der mindestens 28 Tage und maximal 6 Monate alt ist, können ihren Lieben im Klinikum Nürnberg einen Besuch abstatten.
 
Nur in Ausnahmefällen, zum Beispiel wenn sich der Zustand eines Patienten akut verschlechtert und die Angehörigen mit dem Schlimmsten rechnen müssen, kann auf die Vorlage eines Testnachweises am Eingang verzichtet werden – getestet wird dann auf der Station.
 
Weiterhin sind Besucherinnen und Besucher im Klinikum Nürnberg dazu verpflichtet, die Abstands- und Hygiene-Regeln einzuhalten und eine eigene FFP2-Maske zu tragen. Die Maskenpflicht gilt auf dem gesamten Gelände. Zusätzlich müssen sie vor dem Besuch einen Besucherschein ausfüllen. Um mögliche Wartezeiten zu verkürzen, sollte dieser auf der Internetseite des Klinikums heruntergeladen und fertig ausgefüllt mitgebracht werden. Besuchsscheine liegen aber auch an den Haupteingängen bereit. Um Warteschlangen zu vermeiden werden die Besucher außerdem gebeten, den gesamten Zeitraum der Besuchzeiten zu nutzen.
 
Ausnahmen bei Geburten, in der Kinderheilkunde und für Begleitpersonen
 
Für Begleitpersonen gilt weiterhin: Sie dürfen nur in Ausnahmefällen auf das Klinikums-Gelände. Dazu zählen medizinisch notwendige Fälle – zum Beispiel, wenn Patienten schlecht zu Fuß und auf Hilfe angewiesen sind. Wer einen Angehörigen mit dem Auto zu einer Klinik, Ambulanz oder in eine Praxis bringt, braucht keinen Test. Wer jedoch mit auf die Station will, muss einen negativen COVID19-Testnachweis, Impfnachweis oder den Nachweis über eine überstandene Infektion mitbringen. Dieser Nachweis wird vor Ort kontrolliert.
 
Besondere Regelungen gelten auch in der Geburtshilfe und auf den Stationen der Kinderheilkunde, Kinderchirurgie und Kinder-und Jugendpsychiatrie. Hier kann nach wie vor ein Elternteil als Begleitperson mit aufgenommen werden. Ist die Mutter oder der Vater als Begleitperson dabei, darf zusätzlich eine Person für eine Stunde am Tag zu Besuch kommen. Auf der Neugeborenen-Station gibt es keine Einschränkungen. Hier können Eltern ohne zeitliche Beschränkung bei ihren Kindern sein.
 
Auch bei Geburten im Klinikum Nürnberg darf eine Begleitperson dabei sein. Diese wird vorher eingehend über eine mögliche COVID-19-Infektion befragt. Besteht ein begründeter Verdacht oder ist die Begleitperson gar positiv auf das Coronavirus getestet worden, darf sie zum Schutz aller werdenden Mütter, aller Neugeborenen und der Mitarbeiter den Kreißsaal nicht betreten. In diesem Fall kann eine andere Begleitperson die werdende Mutter in den Kreißsaal begleiten.
 
Alle Besuchsregelungen und Ausnahmen im Überblick sowie die Besuchsscheine zum Herunterladen finden Sie hier.
 
 
BERLİN (AA) - Almanya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınındaki risk seviyesi yeni vakaların gerilemesiyle "çok yüksekten" "yükseğe" düşürüldü.
Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, Robert Koch Enstitüsü (RKI) Başkanı Lothar Wieler ile Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, vaka sayılarının düşmesinden ve hastanelerin yoğun bakım servislerindeki durumun rahatlamasından dolayı risk seviyesinin düşürüldüğünü söyledi.
 
Kovid-19 salgınında ülkedeki durumun iyileştiğini ifade eden Spahn, "Ancak biz hala pandeminin ortasındayız." uyarısında bulundu.
Spahn, risk seviyesinin düşürülmesine ilişkin değerlendirmenin, salgında zor geçen ikinci ve üçüncü dalganın kırılmasına ilişkin bir işaret olduğunu belirterek, ancak insanlar dikkatli olmadığında durumun çok hızlı değişebileceğini ve kötüleşebileceğini kaydetti.
 
Kovid-19 tespitine yönelik hızlı testlerin ücretsiz yapıldığı bazı merkezlerde usulsüzlük yapıldığının ortaya çıkmasına da değinen Spahn, "Dolandırıcılık edepsizliktir." ifadesini kullandı.
Test merkezlerini işletenlerin çoğunun dürüst olduğunu ifade eden Spahn, bu merkezlerinin gelecekte daha iyi denetleneceğini kaydetti.
 
- Son 24 saatte 153 kişi Kovid-19'dan hayatını kaybetti
Almanya’da son 24 saatte 1785 kişiye daha Kovid-19 tanısı konuldu. Böylelikle toplam vaka sayısı 3 milyon 682 bin 911’e çıktı.
Son 24 saatte 153 kişinin virüs nedeniyle yaşamını yitirmesiyle toplam can kaybı sayısı 88 bin 595'e yükseldi.
 
Haftalık 100 bin kişide görülen yeni vaka sayısı 35,2 olarak tespit edildi. 25 Mayıs'ta 58,4 olan bu sayı, dün 35,1 olarak açıklanmıştı.
11 Mayıs'ta 6 bin 125 olan yeni vaka sayısı da, 18 Mayıs'ta 4 bin 209'a, 25 Mayıs'ta da 1911'e gerilemişti.​​​​​​​
 
- Aşı kampanyası
Almanya’da devam eden aşı kampanyasında 36 milyon 4 bin 55 kişiye Kovid-19 aşısının ilk dozu, 15 milyon 9 bin 970 kişiye ikinci dozu yapıldı. Böylelikle ülkede 27 Aralık 2020'den bu yana 51 milyon 14 bin 25 doz aşı uygulandı.​​​​​​​
Hayat Günlük Bakımevleri sahibi Mühibe Gürdoğan, “Kimseyi kırmayalım, bu dünyada bu gün varız yarın yok. Kırmaya değermi birbirimizi diyerek, son yıllarda en gerekli sosyo-kültürel öğüdü vermiş oldu” dedi.
 
Uzun yıllardan bu yana özellikle ileri yaştaki emekli ve kimsesiz Türklere verdiği bakım hizmetleri ile Türk toplumundan haklı bir takdir kazanan Hayat Günlük Bakım Evleri Genel Müdürü Mühibe Gürdoğan gazetemize yaptığı açıklamada, “Almanya’da bilmediğimiz için kullanmadığımız o kadar çok sosyal haklarımız varki, duyan ben bunu şimdiye kadar duymamıştım diyerek şaşkınlığını dile getiriyor. Oysa bazı konularda bilgiler sadece uzmanından alınırsa işe yarar” dedi.
 
Almanya’da çok sayıda birinci nesil insanımızın olduğunu  ve bunların bir şekilde Alman ya’daki çocuklarından ve torunlarından kopamayarak bu ülkede yaşamaya adeta mecbur kaldıklarını belirten Gürdoğan, “Almanya bir sosyal devlettir ve bireylerin maddi durumları el vermiyorsa, bunları sosyal kasalar üstlenir ve kişi aynı bakım hizmetini alır. Ancak bu konular teknik bilgiler olduğu için insanlarımızın bazen bu önemli bilgilere kolay kolay ulaşamadığını görüyoruz. Bunun kolay yolu da bir bilene danışarak doğru bilgileri elde etmektir. Dernek, aile, kişi ve kurumlara istekleri takdirde ücretsiz şekilde bilgilendireceğimi belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
 
Klinikum Nürnberg: Bundesweit auf Platz 3 bei der Verteilung der neuen Corona-Prämie 
 
Das Klinikum Nürnberg gehört zu den drei Krankenhäusern in Deutschland, die bei der zweiten Corona-Prämie am stärksten bedacht werden. Das kom- munale Krankenhaus erhält 3,2 Millionen Euro aus dem 450 Millionen Euro umfassenden Prämien-Topf. Das Klinikum Nürnberg liegt damit an dritter Stelle nach Vivantes (rund 6,8 Millionen Euro) und der Charité (6,1 Millionen Euro). Dieser bundesweit dritte Platz zeigt in beeindruckender Weise, wie in- tensiv das Klinikum in die Versorgung von Patientinnen und Patienten mit COVID-19 eingebunden war und ist. 
 
„Wir freuen uns darüber, dass wir eine Prämie in dieser Höhe an unsere Be- schäftigten weitergeben können. Denn diese haben während der Pandemie Großartiges geleistet. Sie sind im Kampf gegen COVID-19 an ihre Grenzen und darüber hinausgegangen. Dafür gebührt ihnen großer Dank“, sagt Peter Schuh, Vorstand Personal und Patientenversorgung am Klinikum Nürnberg. 
Das Klinikum Nürnberg ist der Auffassung, dass es die Pandemie bislang nur deshalb so gut bewältigt hat, weil alle Beschäftigten an einem Strang gezogen haben. Deshalb werden auch alle Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter des Klini- kums von der Corona-Prämie profitieren: Reinigungskräfte genauso wie Auszu- bildende oder Intensivpflegekräfte und Intensivmediziner auf den COVID-Stati- onen. 
 
Gestaffelte Auszahlung, um Einsatz auf COVID-Stationen zu würdigen 
Um jedoch die Beschäftigten – und speziell die Pflegekräfte – besonders zu würdigen, die unmittelbar auf den Corona-Stationen für COVID-Patienten da waren und sind, wird die Prämie gestaffelt ausgezahlt: Pflegekräfte, Pflege- hilfskräfte und medizinische Fachangestellte, die von 1. Juni 2020 bis 31. De- zember auf COVID-(Verdachts-) Stationen „am Bett“ und in den Notaufnah- men mindestens einen Monat lang im Einsatz waren, gehören in erste Stufe und bekommen die doppelte Prämie. Alle anderen Beschäftigten gehören au- tomatisch in die zweite Stufe. 
 
Dieser Auszahlungsmodus basiert auf gesetzlichen Vorgaben, deren Umset- zung für Krankenhäuser durchaus kompliziert ist, und wurde gemeinsam mit dem Personalrat des Klinikums Nürnberg und dem Betriebsrat der Klinikum Nürnberg Service-GmbH beschlossen. 
 
Anspruch auf die zweite Corona-Prämie haben laut Krankenhausfinanzierungs- gesetz Kliniken, die 2020 durch die Behandlung von mit dem Coronavirus infi- zierten Patientinnen und Patienten besonders belastet waren. Das trifft auf das Klinikum Nürnberg zweifelsohne zu: Von Beginn der Pandemie bis heute wurden 2375 COVID-Patienten behandelt, davon knapp 500 auf den Intensiv- stationen (Stand: 26.5.) Das Klinikum Nürnberg spielt dabei über die Region hinaus eine zentrale Rolle bei der Versorgung von COVID-Patienten, weil hier hochspezialisierte Behandlungsmöglichkeiten gegeben sind; zum Beispiel die Behandlung mit der Lungenersatzmaschine ECMO auf den Intensivstationen. 
Die zweite Corona-Prämie wird bis zum 30. Juni an die Beschäftigten des Klini- kums ausgezahlt. 
 
Das Klinikum Nürnberg ist eines der größten kommunalen Krankenhäuser in Deutschland und bietet das gesamte Leistungsspektrum der Maximalversorgung an. Mit 2.233 Betten an zwei Standorten (Klinikum Nord und Klinikum Süd) und 7.000 Beschäftigten versorgt es knapp 100.000 stationäre und 170.000 am- bulante Patienten im Jahr. Zum Klinikverbund gehören zwei weitere Krankenhäuser im Landkreis Nürn- berger Land. 
Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität in Nürnberg wurde 2014 gegründet und ist zweiter Standort der Paracelsus Medizinischen Privatuniversität in Salzburg. In Nürnberg werden jährlich 50 Me- dizinstudierende ausgebildet. Das Curriculum orientiert sich eng an der Ausbildung der amerikanischen Mayo-Medical School. Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität kooperiert zudem mit weiteren wis- senschaftlichen Einrichtungen im In- und Ausland. 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Almanya'nın Solingen kentinde 29 Mayıs 1993 tarihinde Türk kökenli Genç ailesinin evinin aşırı sağcı kişiler tarafından kundaklanması sonucu yaşanan katliamın yıl dönümünde Ankara Ulus Meydanı'nda anma etkinlikleri düzenliyor. Etkinlikler çerçevesinde 28 Mayıs 2021 tarihinde de YTB Başkanı Abdullah Eren tarafından bu alanda basın açıklaması gerçekleştirilecek.
 
 
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti'nde bulunan Solingen kentinde 29 Mayıs 1993 tarihinde Genç ailesinin ''Untere Werner'' adlı sokaktaki evinin aşırı sağcı kişilerce kundaklanmasının ardından yaşanan facianın yıl dönümünde bir dizi anma etkinliği düzenliyor. YTB, aynı aileye mensup ve dördü çocuk beş Türk kökenli vatandaşın hayatını kaybettiği faciayı anmak ve Solingen Faciası özelinde Avrupa'da Türk vatandaşlarına yönelik saldırı ve hak ihlallerine karşı kamuoyu farkındalığı oluşturmak amacıyla Ankara Ulus Meydanı'nda bir alan oluşturdu. 29 Mayıs 2021 tarihlerine kadar ziyarete açık olacak alanda vatandaşlar saldırıya hedef olan Genç ailesinin evinin bir benzerini ziyaret edebilecek ve düşüncelerini ziyaretçi defterine aktarabilecek. 
 
 
28 Mayıs 2021 tarihinde de YTB Başkanı Abdullah Eren tarafından bu alanda basına yönelik bir açıklama gerçekleştirilecek.
 
Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde bulunan Duisburg kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Merkez Camii’nde yeni tip koronavirüsten korunmak amacıyla aşı kampanyası düzenlendi.
 
 
Köln DİTİB Merkez Camii’nin ardından ikincisi Duisburg Merkez Camii’nde düzenlenen aşı kampanyasının ilk gününde 1200 kişi aşılandı.
Duisburg DİTİB Merkez Camii’nde iki gün devam eden aşı kampanyasında toplam 2400 kişiye tek doz "Johnson & Johnson" aşısı yapılacak.
 
 
Pandeminin ortaya çıktığı günden bu yana virüsün yayılmaması için her türlü önlemi aldıklarını söyleyen Duisburg DİTİB Merkez Camii Başkanı Yusuf Aydın, camilerinde temizliğine ve hijyenine çok dikkat ettiklerini aktararak, şu ifadeleri kullandı: “Sosyal mesafeyi sağlama noktasında camide işaretleme yaptık. Cemaatimiz kendi seccadesiyle camiye gelmesini ve hijyen kurallarına dikkat etmesini istedik. Uygulamamız sıkıntısız devam ediyor”
 
 
 
Cami cemaatinin yanı sıra çevrede oturan Alman komşularından gelen talep üzerine Duisburg Belediyesi ve Aşı Koordinasyon Merkezi ile aşı kampanyası düzenlediklerini ifade eden Aydın, "Bu konudaki talepleri yetkililere ilettik. Aşı temininin ardından organizasyonu gerçekleştirdik. Bu kampanyadan hem cami cemaati hem de Alman komşularımız memnun oldular. İlk gün aşı vurulamayanlara ikinci gün öncelik tanınacak. Gerçekten yoğun ilgi var ve herkes çok memnun” dedi.
 
 
 
BERLİN (AA) - Almanya'da, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı devam eden aşı kampanyasındaki öncelik sıralamasının, 7 Haziran'da sona ereceği bildirildi.
 
Sağlık Bakanı Jens Spahn, yaptığı açıklamada, şimdiye kadar yapılan uygulamada risk grubundakilerin öncelikli aşılanmasıyla insanların hayatlarının kurtarıldığını söyledi.
 
Eyaletlerin sağlık bakanlarıyla bugün bir toplantı yaptığını belirten Spahn, "Eyaletlerdeki mevkidaşlarımla aşı önceliği sıralamasının, 7 Haziran'da kaldırılması yönünde anlaşmaya vardığımız için mutluyum." dedi.
Spahn, 7 Haziran'a kadar risk gruplarında yer alanlara 15 milyon doz aşının uygulanacağı bilgisini paylaştı.
 
Bazı eyaletlerin öncelik sırlamasını daha erkenden kaldırabileceğini de vurgulayan Spahn, aşı kampanyasına, aile hekimlerinin ve şirketlerdeki doktorların da dahil edilmesiyle kampanyanın daha da hız kazanacağını kaydetti.
Jens Spahn, bugün alınan kararın hemen herkese aşı teklifi yapılacağı anlamına gelmediğine dikkati çekerek, "Pandeminin bu döneminde sabra ihtiyacımız var. Herkes aşı olacak, ancak herkese aşı teklifinde bulunmak için yaz sonuna kadar bir zamana ihtiyaç duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Öncelik sıralamasının kaldırılmasıyla Almanya'da 16 yaş üstündekiler 7 Haziran'dan itibaren aşı olmak için hem aile hekimlerinden hem de aşı merkezlerinden randevu alabilecek.
Ülkede AstraZeneca ve Johnson&Johnson aşıları için öncelik sıralaması daha önce kaldırılmıştı.
 
- Aşı kampanyası
Almanya'da devam eden aşı kampanyasında, 30 milyon 790 bin 970 kişiye Kovid-19 aşısının ilk dozu, 9 milyon 332 bin 160 kişiye ikinci dozu yapıldı. Böylelikle ülkede 27 Aralık 2020'den bu yana 40 milyon 123 bin 130 doz aşı uygulandı.
- Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol: "Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 31,2'sinde hipertansiyon mevcut. Yani her 3 erişkinden biri hipertansif. Yaşla görülme oranıysa giderek daha da artıyor, 70'li yaşlarda her üç kişiden ikisi hipertansif hale geliyor"

- "Kovid-19 tabii ki öncelikli mücadele alanımız ancak bu durum kronik hastalıkların, diğer ölüm nedenlerinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Türkiye ölüm istatistiklerine baktığımızda 2019'da tüm ölümlerin yüzde 37,1'inin dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla pandemiye odaklanırken diğer ölümcül kalp-damar sistemi hastalıklarını da unutmamamız gerekiyor"
 

İSTANBUL (AA) - Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, hipertansiyonu olan birçok insanın semptomları olmadığından, hastalığının farkında olmadığını belirterek, "Maalesef çoğu zaman insanlar kalp krizi veya felç geçirdikten sonra bu acı gerçeği öğreniyor." dedi.

Prof. Dr. Erol, Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, hipertansiyonun görülme sıklığı son derece yüksek olan çok yaygın bir hastalık olduğunu belirtti.

Erol, hipertansiyonun dünya genelinde erişkinlerde ölüme yol açan risk faktörleri arasında ilk sırada olmasının, erişkinler açısından belki de en önemli halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı.

Hipertansiyonun sinsi seyirli ve belirtileri son derece silik bir hastalık olduğuna işaret eden Erol, şöyle devam etti:

"Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi genel belirtiler verebilir ancak kronik yükseklikte bu belirtiler de olmayabilir. Bu durum da tanı konmayan hastaların tedavisiz yaşamalarına yol açıyor. Ancak kronik kan basıncı yüksekliği, kalp damar hastalığı, böbrek yetersizliği, kalp yetersizliği, beyin kanamaları ve felç için ana risk faktörünü oluşturuyor."

Prof. Dr. Erol, "Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 31,2'sinde hipertansiyon mevcut. Yani her 3 erişkinden biri hipertansif. Yaşla görülme oranıysa giderek daha da artıyor, 70'li yaşlarda her üç kişiden ikisi hipertansif hale geliyor. Öte yandan hipertansiyondan muzdarip birçok insan semptomları olmadığından, hipertansiyona sahip olduğunun bile farkında değil. Maalesef çoğu zaman insanlar kalp krizi veya felç geçirdikten sonra bu acı gerçeği öğreniyor."

- "Kovid'e odaklanırken, kronik hastalıkların ciddiyetini göz ardı etmemeliyiz"

Prof. Dr. Erol, hastalığın teşhisindeki en önemli adımın tansiyon ölçümü olduğunun altını çizerek, dernek olarak "Değerini Bil Kampanyası"nı başlattıklarını, amaçlarının toplumda hipertansiyon tanı ve tedavi oranlarının artırılarak buna bağlı risklerin en aza indirilmesi olduğunu söyledi.

Pandeminin hipertansiyon üzerine de olumsuz etkilerinin olduğunun altını çizen Erol, "Kovid-19 tabii ki öncelikli mücadele alanımız ancak bu durum kronik hastalıkların, diğer ölüm nedenlerinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Türkiye ölüm istatistiklerine baktığımızda 2019'da tüm ölümlerin yüzde 37,1'inin dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla pandemiye odaklanırken diğer ölümcül kalp-damar sistemi hastalıklarını da unutmamamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, pandemi sürecinin de hipertansiyon üzerindeki olumsuz etkilerine değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kovid-19 pandemisi döneminde maalesef evlerde kapalı kalındı. Bu da hareketsizlik, ona bağlı kilo alma, obezite riskini beraberinde getirdi. Stres faktörü de maalesef arttı. Özellikle hipertansiyon görülme oranının zaten çok yüksek olduğu 65 yaş üstü grubu düşündüğümüzde, bir yılı aşkın süredir kısıtlamalardan dolayı evlerde kalınması, bu riskte daha da olumsuz etkilere neden olabilir. Bu yüzden hastalarımıza 'evde de olsanız hareket edin, kalori alımını artırmayın, kilo almayın, tuzsuz diyetinizi bozmayın tabi ki ilaçlarınızı da düzenli almaya devam edin. Kısıtlamanın olmadığı saatlerde maskenizi takarak, mesafenizi koruyarak yürüyüşlerinizi yapın, hareketsiz kalmayın' diyoruz. Ülkemizde güzel ve yerinde bir uygulama ile pandemi döneminde kronik hastalıkların ilaç raporları uzatıldı. Hastalarımız direkt olarak ilaçlarına ulaşabiliyorlar. Hipertansiyon hastalarımız ilaçlarını bırakmasınlar. Kan basınçlarını düzenli ölçtürsün, olağan dışı bir gelişme olduğunda ise hekimine başvursunlar."

Pandemki dönemindeki ağır şartlarda bunalan insanların moral düzeyinin yüksek olmasına dikkat çeken Doktor Neslisah Terzioğlu Ayhaber’e yaptıgı açıklamalarda, “Insanlarımızın çoğunu Covid-19 tedbirleri nedeni ile birbirine yaklaşmadığı, hatta evde yalnız kalmaya özen gösterdiği bu süreçte kendilerince tedbirler aldığını biliyoruz. Bir taraftan doğru olan bu tedbirler öte yandan insanlarımızın hiç te alışık olmadığı ağır bir kültürel yükü de beraberinde getiriyor. Çoklu aile yapılarında özellikle aile içi dayanışmanın önemli olduğu kültürümüzde ortaya çıkan ani pandemi tedbilerine uymak ağır da gelse bu süreci dikkatli bir şekilde götürmemiz gerek.” dedi. 

Bilindiği gibi pandemi sürecinde özellikle ileri yaştakilara kendi dilinde ve kültürel özellikleri konusunda bilgi sahibi olan hekimlerimiz birinci nesil insanlarımıza oldukça önemli moral desteği sunabiliyorlar.