Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Gazze'de yaşanan ve dayanılmaz boyutlara ulaşan insani trajedi, Filistin’deki sivil halkın çektiği acı ve dram dünyanın dört bir yanındaki insanların yüreklerini dağlamaktadır. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), bir kez daha şiddete son verilmesi ve derhal ateşkesin sağlanması gerektiğini bir kez daha vurgulayarak, Federal Alman Hükümeti’ni Gazze'deki sivil halka daha fazla insani yardım yapmaya davet ediyor.

 

DİTİB, Federal Alman Hükümeti’ne yazdığı açık mektupta şu ifadelere yer verdi:

Gazze'deki sivil nüfus için temiz su, ilaç ve gıdaya erişim neredeyse yok denecek kadar azalmış durumdadır. Erzak stokları artık yeterli değil ve üçüncü ülkelerden gelen yardım malzemeleri de diğer zorlukların yanı sıra altyapıdaki büyük ölçüde tahribat nedeniyle bölgedeki insanlara zor koşullarda ulaştırılabilmektedir. Bu zor şartlar altında sağlık hizmeti vermeye çalışan hastanelerin aşırı derecede dolu olması nedeniyle mağdurların tedavisi neredeyse imkânsız durumdadır. Çocukların, kadınların ve ailelerin çektiği acılar katlanılamaz boyuta ulaşmıştır. Dünya Gıda Programı (WFP) sözcüsü Shaza Moghraby, "Daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Akut gıda güvensizliğinin derecesi, kötüleşme hızı ve karmaşıklığı daha önce görülmemiş bir boyuttadır." ifadesiyle durumun vahametini ortaya koymaktadır. Filistin Sağlık Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (UNOCHA) göre şu ana kadar yaklaşık 21.000 kişi hayatını kaybetmiştir. BM’in 25 Aralık 2023 itibariyle vermiş olduğu rakamlarına göre ise bu sayının 12.000'den fazlası çocuk ve kadınlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 50.000 kişi de yaralanmıştır. Tüm sivil nüfus, yerinden edilmiş ve umutsuzca savaştan kaçmak için sığınak aramaktadır. İsrailli sivil halk da, 7 Ekim'de Hamas tarafından gerçekleştirilen acımasız saldırının ardından ölen 1.140 kişinin yasını tutmakta ve rehinelerin hayatından endişe etmektedir. Bu şartlar altında artık kimse bu insani felakete bigâne kalamaz.

 

Savaşın yıkıcı etkisi: açlık ve sağlık krizi Gazze'de derinleşiyor!

İki ayı aşkın bir süredir devam eden bu savaşta kurbanların sayısı, çekilen acılar ve her iki halk için de yaşanan kaos ciddi boyutlara ulaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), özellikle sağlık sektöründe yaşanan trajediye dikkat çekmekte ve bölgedeki hasta ve yaralılara bakım sağlamak için yorulma bilmeksizin çalışmaktadır. Mevcut yardımların yeterli olmadığında şüphe yoktur. Nitekim BM yaklaşık 570.000 kişinin açlık çektiğine vurgu yapmaktadır.

Kısa süre önce kabul edilen BM Güvenlik Konseyi kararı, ilgili tarafların takip etmesi gereken önemli bir adımdır. İsrail Hükümeti’nin Gazze'deki eylemleri daha fazla insanın acı çekmesine neden olmamalıdır.

 

Kuzey: "Gazze'de çocukların çığlığına son verelim, barış için birlikte çalışalım"

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Alman Hükümeti’ne ve çatışmanın taraflarına acil bir çağrıda bulunarak, "Gazze'deki insanların kulakları sağır eden feryatları, kalplerimizi uyandırmalı ve bu şiddet sarmalına son vermek için bizi harekete geçirmelidir. Allah, "sulh en hayırlısıdır" [Kuran, 4:128] buyurarak insanların izanına seslenmektedir. Barıştan başka bir alternatif yoktur. Çünkü Nefret, insanları kaosa ve acıya sürüklemektedir. Bölgede sürdürülebilir barış ve insani yardım için birlikte çalışmalıyız. Nefretin baskın olmasına ise asla müsaade etmemeliyiz.” ifadelerini kullandı.

 

Gazze'deki insanlık dramına karşı aklın sesi olmalı

Toplumsal tartışmaların ve siyasi çekişmelerin, koruma arayan insanlara yönelik girişimlere engel olmasına izin verilmemelidir. Bu zorlu zamanlarda Federal Hükümet, aklın sesi olmalı ve uluslararası insan haklarının yanında yüksek sesle durmalıdır. Özellikle Holokost'tan kaynaklanan tarihi sorumluluk bağlamında, insan onurunun dokunulmazlığı yeniden teyit edilmeli ve Gazze'deki insanlara daha fazla yardım sağlanması için gösterilen çabalar yoğunlaştırılmalıdır. Ateşkes çağrısı yapan siyasi sesler, daha yüksek çıkmalı ve partiler üstü bir söylemle tezahür etmelidir. Almanya'nın gıda, hijyen ürünleri ve ilaç yardımı yanında Birleşmiş Milletlerin Yardım Ajansı ve Dünya Gıda Programı tarafından hayata geçirilecek yardım teşebbüsleri hayati önemi haizdir.

BM tüm üye devletleri insani ateşkes için harekete geçmeye davet ediyor

Bu çerçevede Birleşmiş Milletler (BM) tüm üye devletleri insani ateşkes için harekete geçmeye çağırmaktadır. Çünkü acil bir ateşkesin yapılması, tarifsiz acıların hafifletilmesini ve böylece barış ve geleceğe dair umutların kaybedilmemesini ancak sağlayacaktır.

 

DİTİB’den “İnsan onuruna saygı için barış ve destek çağrısı”

DİTİB'e bağlı 858 yerel cami cemaatinden eyalet birliklerine, oradan da federal birliğe kadar tüm dini cemaatler, siyasi temsilcileri ve Federal Hükümeti, tüm insanlar için eşit oranda ve kısıtlama olmaksızın geçerli olan insan onurunun dokunulmazlığını savunmaya çağırmaktadır. Bunun için de şiddet sarmalına son vermek üzere yoğun bir barış diplomasisinin sürdürülmesi gerekmektedir. Gazze'de acı çeken sivil halka daha fazla insani destek sağlanması çağrısında bulunuyoruz.

 

DİTİB, güvenli koridorları açıldığında yardım organize edecek

Müslümanlar olarak yaşanan bu insani felaket karşısında son derece endişeliyiz. DİTİB, güvenli koridorların açılması durumunda kriz bölgesine yardım organize etmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. İnsanların çektiği acıları, sivillerin acımasızca öldürülmesini veya ölüme terk edilmelerini artık görmezden gelemeyiz.

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'da hükümetin bu yıl 11 milyar 710 milyon avroluk silah ihracatına izin vererek yeni bir rekora imza atması, iktidar koalisyonunun yurt dışına silah satışlarını daha sıkı denetim altına alma taahhüdü dikkate alındığında bu konuda karşı karşıya bulunulan ikilemi ortaya koydu.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partiden (FDP) oluşan hükümet, iktidara geldiğinde silah ihracatını bir yasayla düzenleyeceğini duyurdu.

 

"Silah İhracatını Kontrol Yasası"nın taslağı, Alman hükümetinin ikilemini gösteren bir örnek olarak göze çarpıyor.

Bu ikilem Alman siyasetindeki bir tutum sorununu da gün ışığına çıkardı. Almanya barışı savunmak istiyor ama aynı zamanda yerli bir savunma şirketine verilen pek çok siparişten de vazgeçemiyor.

 

- Ukrayna savaşı silah ihracatı planlarında değişliğe yol açtı

Koalisyon protokolüne “Kısıtlayıcı bir silah ihracatı politikası için daha bağlayıcı kurallara ihtiyacımız var” ifadesini koyan hükümet ortakları ayrıca Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle eş güdüm içinde bir AB silah ihracatı düzenlemesini hedeflediğini açıkladı.

Ancak Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş Almanya'nın silah ihracatı konusundaki tüm planlarının değiştirilmesine yol açtı.

Şansölye Olaf Scholz, 27 Şubat 2022'de Federal Meclis'te yaptığı konuşmada, savaşı bir "dönüm noktası" olarak niteledi ve o tarihten bu yana Almanya savaş bölgelerine önemli ölçüde silah tedarik etmeye başladı.

Hükümet, silah ihracatına ilişkin izinlerin verilmesinde kısıtlayıcı davranma hedefiyle yola çıkarken Ukrayna savaşı başladıktan sonra bu hedeften uzaklaşarak Ukrayna’ya silah veren ülkeler arasında ikinci sırada yer aldı.

Scholz hükümeti 2022 sonbaharında "Silah İhracatını Kontrol Yasası" için bir taslak hazırladı. Bu taslakta gelecekte silah ihracatına karar verirken insan haklarına uyuma, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye daha fazla ağırlık verileceği belirtildi.

Ukrayna meselesinin Alman dış politikasının merkezine girmesinin ardında geçmişte sakıncalı bulunan konular artık farklı değerlendirilmeye başlandı.

 

- Sosyal demokrat bir başbakanın yönettiği hükümet silah ihracatında rekora imza attı

Almanya’da silah ihracatlarına izinleri Başbakan, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Ekonomi Bakanı ve Ekonomik İşbirliği Bakanının yer aldığı Federal Güvenlik Konseyi veriyor. Bu Konsey oturumlarını gizli gerçekleştiriyor. Federal Meclisin ihracat izin sürecinde doğrudan bir nüfuzu bulunmuyor.

Bu konuda daha şeffaf kriterler getirmek için yasa çıkarılması hedeflenmişti. Ancak iktidar ortakları arasında anlaşmazlıktan dolayı yasa taslağı henüz Federal Meclis gündemine getirilmedi.

Almanya'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez Angela Merkel'in görev süresinin son yılı olan 2021'de 9,4 milyar avroluk silah satışıyla bu konuda rekor kırılmıştı. Ancak bu rekor şimdi Olaf Scholz hükümetinin eline geçti. Bu da Alman hükümetinin ikilemini gösteren diğer bir örnek olarak kayıtlara geçti.

 

- Rekor ihracat, eleştirileri de beraberinde getirdi

Ancak tüm bunlar Almanya'nın silah ihracatı konusundaki ahlaki değerlerinin sorgulanmasına ve eleştirilmesine yol açtı.

Silah ihracatındaki rekor artış her ne kadar Ukrayna'dan kaynaklansa da hükümet ortağı partilerin içinden eleştiri sesleri yükselmeye devam ediyor.

Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Omid Nouripour, ihracattaki rekoru kötü bir haber olarak niteledi ve silah sevkiyatının daha iyi kontrol edilmesini sağlayacak yasa üzerinde bir an önce anlaşmaya varılması çağrısında bulundu.

Nouripour, Alman medyasına yaptığı açıklamada "Şimdi üzerinde mutabık kalınan Silah İhracatını Kontrol Yasası'nda ilerleme kaydetmemiz elzemdir." dedi.

 

SPD'li Ralf Stegner de silah ihracatı konusunda dikkatli davranılmasını isteyerek "Parayı barış yerine silaha yatırmak iyi bir şey değil." diye konuştu.

Hristiyan Birlik Partileri CDU ve CSU'nun savunma politikası sözcüsü Florian Hahn, silahlanma politikasını eleştirdiği koalisyon hükümetini stratejik öngörü eksikliğiyle suçladı.

Sosyal medyada da rekor silah ihracatı konusunda hükümete yoğun eleştiriler yapılıyor.

 

- İsrail'e silah satışı 10 kat arttı

Sol Partinin soru önergesine yanıt veren Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, hükümetin bu yıl (12 Aralık itibarıyla) 11,71 milyar avroluk silah ve askeri malzeme satışına onay verdiğini açıklamıştı.

Böylece Almanya'nın 2023'te silah ve askeri malzeme satışı rekor kırdı. Berlin'in silah ve askeri malzeme satışında bundan önceki yıllık rekor 9,35 milyar avro ile 2021'de kaydedilmişti.

Bakanlığın yanıtına göre, bu yıl Almanya'nın en fazla silah ve askeri teçhizat sattığı ülke, Rusya ile savaş halinde olan Ukrayna oldu. Berlin, Kiev'e 4,15 milyar avroluk silah ve teçhizat satışına onay verdi.

Alman hükümetinin Ukrayna'ya ihracat izinleri, Leopard 2 tankları, Patriot hava savunma sistemleri, Gepard tipi uçaksavar tankları, mühimmatları, PzH obüsleri, Stinger füzeleri, el bombalarını, kasklar ve araçları da kapsıyor.

 

Öte yandan Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığının 8 Kasım'daki açıklamasına göre, Almanya'nın İsrail'e silah ve askeri malzeme satışı, 10 ayda yaklaşık 10 kat artarak 303 milyon avroya yükseldi. İsrail-Filistin çatışmasının başlamasının ardından ilk birkaç haftada federal hükümet, İsrail'den gelen 185 başvuruyu onayladı. İsrail güçleri Gazze'de savaş suçları ve hatta soykırım yapmakla suçlanırken Almanya'nın İsrail'e silah satışı dahil koşulsuz şartsız destek vermesi yoğun eleştirilere konu oluyor.

Olmaz olmaz demeyin, yeterki siz kendinize hedef koyarak hayallerinizin peşinden koşun. Karadeniz’in yaman kızı Melek Armutçi ikisi erkek 3 çocuğunu büyüttükten sonra, eksik kalan eğitimini tamamlayarak Almanya’nın en çok aranan, en geçerli mesleğini, en iyi şekilde öğrenerek kendi firmasını kurarken yaşadığı heyecan verici yılları arkadaşımız Dr. Latif Çelik ile paylaştı.



Bir aile şirketi olan Main Care Ambulanter Fachpflegedienst firması ile Genel müdür Melek Armutçi kısa zamanda hem sağlık sektörünün araran ismi, hem de mesleğine özen gösteren firmalardan biri konumuna geldi. Rüsselsheim Türk - Alman İşadamları Derneği’nin Noel yemeğinde görüştüğümüz başarılı iş kadını Melek Armutçi, geçmişi anlatıp, dolu dolu yaşadığı hızlı geçen uzun yılları özetlerken, “İstanbul Üniversitesini kazandığım yıllarda Hamdi Bey karşıma çıkınca hayır diyemedim ve 17 yaşında nişanlandım. Bu benim hayattaki en doğru kararım idi. Kısa bir süre sonra Almanya’ya gelerek burada kendimize küçük bir aile kurup, Almanya gurbetçilerinden biri olarak yaşamaya başladım. Çoluk çocuğa karışınca bebeklik yaşlarından itibaren onların iyi yetişmesi için adeta üzerine titreyerek büyüttüm 3 evladımı” şeklinde sohbete girerken sağlam bir Türk aile kültürünü doya doya yaşadığını farkediyoruz.



“Yüksel Türk, yükselmenin senin için sınırı yoktur” diyen Atatürk’ün ülkesinde bir Karadeniz kızı olarak yetişen Melek Armutçi, heyecanla anlatmaya devam ediyor; “Çocukları büyüttükten sonra şimdi sıra sende Melek diyerek, bismillah deyip tekrar eğitime döndüm. St. Vinzenz-Krankenhaus Hanau mesleğe başladığım ilk işyeri oldu. Özellikle çok istediğim bir meslek olan hemşirelik yönünde kendimi geliştirdim. Abendschule’de Fachabitur yaparak kariyer basamaklarını tırmanmaya çalıştım. Fachabitur sanrası Fulda Fachoberschule’de önce ‘Bachelor Hastane Yönetimi’, akabinde “Master İnsan Sağlılığı” diplomalarını almamın akabinde Hanau Devlet Hastanesinde ‘Bölüm Hemşire Yöneticisi’ olarak 5 yıl çalıştım. Burada gelebileceğim en yüksek çıta burasıdır deyip, şimdi kararını ver Melek dedim kendi kendime” şeklinde konuşarak 30 yıllık yaşanmış hikayeyi ve kararlılığını 30 dakikada anlatıyor.



‘Kariyerin en ince noktası iyi düşünüp doğru karar vermektir’ diyerek devam eden sohbetimizde gençlere seslenmeyi ihmal etmeyen 3 çocuk annesi Melek Armutçi, “Özellikle bizim kızlarımız çok cesurdur. Annemizi babamızı kırmayalım ama, ailemize danışarak son kararı kendimiz verelim. Çünkü hayallerinin peşinden koşan samimi insanların mutlaka başardığının çok iyi farkındayım. Özellikle Türk kızları da en az bizim delikanlılarımız kadar cesaretlidir. Büyük Atatürk’ün dediği gibi ‘Biz Türkler yükselmek için sadece aklımızı kullandığımızda bizim yükselmemize kimse sınır koyamaz’ özetli sohbetin sonunda özellikle her gencimizin mutlaka bir meslek öğrenmesi gerektiğini belirtiyor.



Melek ve Hamdi Armutçi çifti 2019’da Rüsselsheim’de, 2020’de ise Hanau’da kendi işyerlerini açarak 130’a yakın personeli ile gençlere meslek eğitimi, ihtiyacı olanlara bakım hizmeti ve Türk Toplumu’na moral vermeye başladılar. Armutçi Ailesi’nin yönetimindeki Main Care şirketinin yoğun bakım servisi, gündüz bakım hizmetleri ve personel daireleri ünitelerinden oluşan bir sağlık kompleksi projesine yönelik çalışmaları da devam ediyor.

Şirket merkezinden yapılan açıklamada sağlık ile ilgili soruları cevaplamaktan büyük memnuniyet duyulacağı belirtildi.

 

 

 

 

 

ANKARA (AA) - Enflasyonla mücadele kapsamında tütün ürünlerinin vergi dağılımında değişikliğe gidilerek nispi vergi oranı azaltıldı, maktu vergi oranı artırıldı.

Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. 1 Ocak'ta yürürlüğe girecek karar ile Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Kanunu'nun III sayılı listesinde yer alan tütün ürünlerinde asgari maktu ve maktu vergi tutarları yeniden belirlendi.

Avrupa Birliği (AB) ve OECD vergi sistemine uyum kapsamında, vergi kaybına yol açmayacak şekilde düzenleme yapıldı.

 

Kararla, sigara firmalarının bir birim maliyet artışı için "7,5 birim" sigara satış fiyatında artış yapmaları yerine "5,1 birim" artış yapmaları yeterli olacak.

Böylece maliyet artışının enflasyon üzerindeki baskısını azaltılmak suretiyle enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi hedefiyle uyumlu bir vergi sistemine geçilmesi amaçlanıyor.

Cumhurbaşkanı Kararı'yla, yurt dışından emekli vatandaşların geçici olarak Türkiye'ye getirdikleri yabancı plakalı taşıtları aralıksız 4 yıl ülkede kalabilecek
 

ANKARA (AA) - Yurt dışından emekli vatandaşların, geçici olarak Türkiye'ye getirdikleri yabancı plakalı taşıtlarının, aralıksız 4 yıl ülkede kalmasına imkan sağlanacak.

Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 

Yapılan düzenlemeyle, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik yurt dışından emekli vatandaşlar ile Türkiye'de oturum izni almış emekli yabancılara, taşıtlarına verilen sürelerin tamamlanmasından önce yapacakları başvuruya istinaden kişi ve taşıtın yurt dışına çıkış yapmasına gerek kalmadan yeniden 730 güne kadar süre verilmesi imkanı getirildi.

Böylece, yurt dışından emekli vatandaşların geçici olarak Türkiye'ye getirdikleri yabancı plakalı taşıtlarının aralıksız 4 yıl ülkede kalabilmesi mümkün oldu.

Ayrıca bu haktan yararlanarak taşıtını 4 yıl Türkiye'de bulundurduktan sonra yurt dışına çıkaran vatandaşlar, taşıtlarıyla en az 185 gün ülke dışında bulunmaları halinde bu kapsamda yeniden 4 yıl süreyle taşıt getirebilecek.

 

Gerekli şartları sağlamadan Türkiye'ye taşıtlarıyla giriş yapmak isteyen Avrupa Birliği ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği'nde yerleşik kişilere tanınan bir aylık süreden, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı'ndan gelen kişiler de yaralanabilecek.

 
 

NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kovid-19 salgınından gerekli derslerin alınması gerektiğini belirterek, "Bir sonraki salgın geldiğinde daha iyisini yapmalıyız. Ancak bir sonraki salgına hazır değiliz." açıklamasında bulundu.

Guterres, "Uluslararası Salgına Hazırlık Günü" vesilesiyle yazılı açıklama yaptı.

 

Kovid-19'a artık uluslararası sağlık alanında aynı aciliyetle yaklaşılmadığını ancak yıkıcı etkilerinin hala sürdüğünü belirten Guterres, salgının ekonomik etkilerinin de sürdüğünü ifade etti.

Guterres, birçok sağlık sisteminin ciddi zorluklarla mücadele ettiğini ve gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca insanın aşıya erişiminin olmadığını kaydetti.

"Bir sonraki salgın geldiğinde daha iyisini yapmalıyız. Ancak bir sonraki salgına hazır değiliz." ifadelerini kullanan Guterres, Kovid-19 salgınından gerekli derslerin alınması ve buna göre hareket edilmesi gerektiğini belirtti.

 

Guterres, dünyanın virüslerin denetimi, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve evrensel sağlık güvencesinin inşa edilmesi için işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğine işaret ederek, zengin ülkelerin kaynakları ve tedavileri kontrol etme ve istifleme eğilimini bırakması gerektiğini vurguladı.

BM Genel Kurulu, 27 Aralık 2020'de, Kovid-19 salgınından ders çıkarmak ve gelecekte ortaya çıkabilecek salgınlara karşı hazırlıklı olmak için bir karar kabul etmişti.

Karar uyarınca, 27 Aralık "Uluslararası Salgına Hazırlık Günü" ilan edilmişti.

 

NEW YORK (AA) - ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in üvey kızı Ella Emhoff'un bir süredir desteklediği Filistinli Çocuklara Yardım Fonuna (PCRF) toplanan para 11 milyon doları aştı.

Harris'in kocası Dough Emhoff'un ilk eşi Kerstin Emhoff'un kızı olan Ella Emhoff'un açıktan destek verdiği ve sosyal medya hesabından paylaştığı Filistinli çocuklar için organize edilen kampanya için toplanan para 11 milyon 47 bin dolara ulaştı.

 

Modellik yapan 24 yaşındaki Emhoff'un Instagram profiline linkini iliştirdiği yardım kuruluşu PCRF'nin internet sayfasında, İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yönelik şiddetli saldırılarında hayatını kaybeden ve yaralanan çocuklara dikkat çekildi.

Kuruluş, Gazzeli çocuklar için daha önce 10 milyon dolar olarak açıkladığı yardım hedefini 20 milyon dolara yükseltirken, şu ana kadar "Ella Emhoff dahil, 360 bin 483 kişinin" toplam 11 milyon 47 bin dolardan fazla bağışta bulunduğu bilgisini paylaştı.

 

Emhoff'un kişisel olarak kampanyaya ne kadar bağışta bulunduğu belirtilmedi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Jeff Van Drew kasım ayında, Kamala Harris'in üvey kızı Ella Emhoff'u Gazze'deki çocuklara destek amaçlı kampanyanın linkini paylaştığı için eleştirmiş, "Bu çok büyük bir endişe kaynağı ve bunu iğrenç buluyorum." açıklamasında bulunmuştu.

"Gazzeli çocuklara acil yardım desteği" başlığıyla söz konusu yardım kampanyasına profilinde yer veren ve kendini sadece "artist" olarak tanımlayan Ella Emhoff'un Instagram sayfasını 321 bin kişi takip ediyor.

 

Ella, Yahudi olan babası Dough Emhoff'un aksine, sosyal medya yöneticisi Joseph David Viola aracılığıyla Yahudi olmadığını, "bu konuda konuşmak istemediğini" açıklamıştı.

 

NEW YORK (AA) - Birleşmiş Milletler (BM), "Gazze'de kamu sağlığının yıkımı yapım aşamasında." açıklamasında bulundu.

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths, X sosyal medya hesabından bir mesaj paylaştı.

 

Griffiths, hastanelerin neredeyse işlevsiz hale geldiğine dikkati çekti.

Aşırı kalabalık barınaklardaki çok sayıdaki bulaşıcı hastalığın hızla yayıldığını aktaran Griffiths, "Savaş nedeniyle yaralanan yüzlerce insan ise tedavi olamıyor." ifadelerini kullandı.

Griffiths, "Gazze'de kamu sağlığının yıkımı yapım aşamasında." uyarısında bulundu.

 

- İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim'de kapsamlı saldırı düzenledi.

İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında en az 8 bin 800'ü çocuk, 6 bin 300'ü kadın olmak üzere, 21 bin 110 Filistinli öldürüldü, 55 bin 243 kişi de yaralandı. Enkaz altında binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 164'ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 498 askerinin öldürüldüğünü duyurdu.

 

Çatışmalara 24 Kasım'da 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani arada" 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs'te de İsrail güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 312 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 28 Lübnanlı sivil, 129 Hizbullah mensubu ile 5 İsrailli sivil ve 9 İsrail askeri öldü.

 

BERLİN (AA) - Almanya'da aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) oy oranının tekrar yükselişe geçerek yüzde 23 seviyesine ulaştığı bildirildi.

Forsa şirketinin 12-18 Aralık tarihinde 2501 kişiyle yaptığı anket sonucuna göre, ekim ayından bu yana 2 puan düşüş gösteren AfD, oylarını tekrar yüzde 23 oranına yükseltti.

 

Anket sonucuna göre Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) yüzde 31, AfD yüzde 23, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 14, Yeşiller yüzde 13, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 5, Sol Parti yüzde 3 oranına sahip partiler olarak belirlendi.

Bu sonuçla Almanya'da koalisyonu oluşturan SPD, Yeşiller ve FDP'nin oy oranı toplamı yüzde 32 oldu.

Ankete göre AfD Almanya'da en çok oy oranına sahip ikinci parti konumunu sürdürdü.

 

Ekim ayında ARD Almanya Trendi'nin yaptırdığı anket sonucuna göre de AfD ilk kez yüzde 23 oy oranına ulaşmıştı.

Ankete katılanların yüzde 81'i, ülke siyasetindeki çoğu politikacının halkın günlük yaşamından haberdar olmadıklarını dile getirdi.