Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 
 

SOLİNGEN (AA) - Almanya'nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı olan aynı aileden 4 kişi için anma töreni düzenlendi.

Solingen'in Höhscheid semtinde 4 kişinin hayatını kaybettiği, 9 kişinin yaralandığı binanın önünde düzenlenen anma törenine katılanlar, olayın tüm gerçekliğiyle aydınlatılmasını istedi.

 

Törene, 29 Mayıs 1993'te Solingen'de evlerinin kundaklanması sonucu 5 aile ferdini kaybeden Kamil Genç de katıldı.

Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pazartesi günü yanan bu binayı gördüğünde 1993'de evlerinin yandığı zaman yaşadığı acıyı tekrar hissettiğini belirtti.

Beş gündür üzüntüden uyuyamadığını söyleyen Genç, yangını duyar duymaz olay yerine geldiğini dile getirdi.

 

Genç, "Bu bina da bizim yanan ev gibi kundaklama sonucu ahşap olduğundan dolayı yanmış. O gece yaşananlar, çığlıklar, itfaiyelerin çalışması gözümün önüne tekrar geldi. O yangında 2 kızım Saime ve Hülya, 2 kız kardeşim Hatice ve Gürsün, Türkiye'den gelen misafirimiz Gülüstan Öztürk yaşamını yitirdi." dedi.

Genç, yetkililerden bu olayın aydınlatılmasını istedi.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2'si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece medyana gelen yangının, eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

Wuppertal Savcısı Heribert Kaune-Gebhardt, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

- Solingen faciası

Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Solingen kentinde 29 Mayıs 1993'de Genç ailesinin Untere Werner Caddesi'ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti.

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz, hapis cezalarını çektikten sonra tahliye edildi. Kimlikleri gizli tutulan saldırganlar, yaşamlarını Almanya'da sürdürüyor.

 

KÖLN (AA) - Almanya'nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan ve 2'si çocuk 4 Türk asıllı Bulgaristan vatandaşının hayatını kaybettiği, 2'si ağır 9 kişinin yaralandığı yangınla ilgili bir kişinin gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra serbest bırakıldığı bildirildi.

 

Savcılıktan yapılan açıklamada, dün olayla ilgili gözaltına alınan bir kişinin uzun bir sorgulamanın ardından salıverildiği belirtilerek, ancak bu kişinin halen "olası bir şüpheli" olarak görüldüğü kaydedildi.

"Her yönüyle açık uçlu olarak devam ettiği" belirtilen soruşturma çerçevesinde sorgulanan şüpheli ya da olayın nedeni hakkında açıklama yapılmazken, yapılan araştırmada bazı ipuçları elde edildiği ifade edildi.

Öte yandan, polis kundaklamanın aydınlatılması için görgü tanığı ya da olayla ilgili bilgisi olanların kendilerine başvurmasını istedi.

 

- Olay

Almanya'nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2'si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart'ı 25 Mart'a bağlayan gece meydana gelen yangının eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve "baca etkisi"yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

 

Wuppertal Savcılığı, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili "yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren" bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'de polis, ana tren garı içerisinde eylem yapan Filistin destekçisi gruba sert müdahalede bulundu.

X sosyal medya platformunda yapılan paylaşımlara göre, Filistin destekçileri Berlin ana tren istasyonu içerisinde protesto gösterisi düzenledi.

Filistin'i destekleyen sloganların atıldığı gösteride, protestocular ile polis arasında arbede çıktı.

Bazı göstericiler, polis tarafından sert müdahale kullanılarak gözaltına alındı.

Polisin yaptığı açıklamada gösterinin izinsiz yapıldığı, yolcuların geçişlerinin engellendiği ve suç teşkil edecek sloganlar atıldığı için bazı göstericilerin gözaltına alındığı ifade edildi.

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Ukrayna'daki savaşta çözüm bulmak için hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlamasından yana olduğunu belirterek, bu konuda Almanya ve Fransa'yı inisiyatif almaya çağırdı.

Eski Başbakan Schröder, Alman Haber Ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in nükleer savaşı başlatabileceği ya da doğu kanadındaki bir NATO ülkesine saldırabileceği yönündeki spekülasyonları "saçmalık" olarak nitelendirdi.

Gelişmelilerin bu tür senaryolara doğru gitmesinin önünü başından itibaren kesmek ve halkın endişelerinin artmasını engellemek için ihtilafın çözümü üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gerektiğini belirten Schröder, Ukrayna savaşına ilişkin hükümet düzeyinde yeni bir arabuluculuk girişiminin başlatılmasından yana olduğunu ifade etti.

Schröder, "Fransa ve Almanya bunun için inisiyatif almalı. Savaşın, taraflardan birinin ya da diğerinin tamamen yenilmesiyle sona ermeyeceği bellidir." dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin ile yıllarca makul bir şekilde birlikte çalıştığına işaret eden Schörder, çok zor bir siyasi sorununun çözümü söz konusunda kişisel ilişkilerin faydalı olacağına inandığını belirtti. "Bu yüzden geçmişte siyasette aramızda yaşanan tüm olumlu şeyleri unutmanın yanlış olacağını düşünüyorum. Bu benim tarzım değil, bunu yapamam" diye konuşan Schröder, Putin ile yakın olmasının Ukrayna'da "müzakere edilmiş" bir çözüm bulmak için yardımcı olabileceğini söyledi.

Schröder Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın ardından Putin ile yakınlığı ve bazı Rus şirketlerinde görev yapması nedeniyle Almanya'da yoğun bir şekilde eleştirilmişti. Federal Meclis de Schröder'in eski başbakan olmasından dolayı kendisine verilen bazı özel hakları geri almıştı.

 

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları Çarşamba günü Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen Bahar Zirvesi'nde bir araya geldiler. İki gün süren zirvenin gündemini ağırlıklı olarak Ukrayna'ya yönelik askeri yardımın genişletilmesi, Avrupa savunma sanayinin güçlendirilmesi, İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı soykırım ve AB'deki çiftçilerin desteklenmesine yönelik olası tedbirler oluşturdu. Masaya AB-Türkiye İlişkileri veya Kıbrıs konusu ile ilgili görüşülmek üzere herhangi bir talep, öneri ve metin konmadı.

 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı, gündemin içine Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili bir paragraf sokmak için çok uğraştılar. Bu paragrafın içinde de Kıbrıs konusuna, müzakerelerin AB’nin zorlaması, baskısı ve tehdidi ile başlatılmasına da yer verilmesi için canla başla çalıştılar.  Çalmadıkları kapı, yüzlerini sürmedikleri etek bırakmadılar ama olmadı.

 

Ağlaya zırlaya AB’nin Kıbrıs sorununda daha aktif, daha proaktif bir varlık göstermesi ve rol oynamasını için talepte bulundularsa da kimse kendilerine yüz vermedi.

 

Şimdiki hedefleri de Nisan ayında yapılacak Zirvenin gündemine Türkiye-AB ilişkilerini sokmak ve zirve sonunda yayınlanacak bildiri içinde, AB'nin Kıbrıs konusuna ilgisinin yer alması. Bu yöntemle müzakerelerin kendi istekleri ve talepleri doğrultusunda resmi olarak yeniden başlatılması için AB’nin katalizör olmasını hedefliyorlar.  

 

Avrupa Birliğinin korsanca ve insan haklarına aykırı bir davranış düşüncesi veya da uygulaması da Nisan Zirvesinde yer alacak. AB’nin ince ince dokuyup uygulamaya koyacağı bu düzenbazlığa göre AB'de dondurulan Rus mal varlıklarından yılda en az üç milyar Euro gelir elde edilebilecek ve bu meblağ Ukrayna-Rusya çatışmasında Ukrayna’ya silah temini için harcanacak. Bu yöntemle bu yıl içinde Ukrayna’ya 5 milyar Euro’luk bir katkı yapılması planlanmakta. Uygulamanın basit dille açıklaması, Rusları AB’deki fonlarından elde edilecek gelirlerin, Rusya’ya karşı kullanılacak silahların alımı için kullanılacağı.

 

Bunun çok tehlikeli ve iki tarafı keskin bir kılıç olduğu zaman içinde ortaya çıkacak. AB dışındaki hiçbir devlet veya şirket, bundan böyle AB’deki yatırımlara ve fonlara “bir gün benim de parama el koyar bu korsanlar” düşüncesi ile yatırım yapmayacak. Bununla birlikte gerileme dönemine girmiş olan AB’nin çöküşü tetikleyecek.

 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi AB’nin bu uygulamasına müdahale etmedikleri ve veto kullanmadıkları için, BM Güvenlik Konseyinde kendilerine yıllarca kayıtsız, koşulsuz destek vermiş olan Rusya’nın kara listesinde, üst sıralarda yer alacaklar. Zaten Rusya, Ukrayna çatışmasında Ukrayna’nın yanında yer aldıkları ve Rusya’ya AB’nin uyguladığı ambargolara katıldıkları için kendilerine kırgındı ki şimdi bu kırgınlık küskünlüğe dönüşecek gibi.

 

Yunanların ve Kıbrıs Rumlarının çabaları, Nisan Zirvesinde Türkiye-AB ilişkilerinin gündeme alınması ve Kıbrıs müzakerelerine ait bir paragrafın da zirve sonucunda yer alması ancak  

Rumlar, Kıbrıs adasını ele geçirmek, Türk askerinin adadan ayrılmasını sağlamak ve Kıbrıs Türklerini egemenlikleri altına almak için bu stratejilerini AB’ye kabul edildikleri 1 Mayıs 2004 gününden beri uygulamalarına rağmen iki ileri bir geriden başka hiçbir başarı elde etmiş değiller.

 

Anlamak istemedikleri, artık AB içinde saygınlıklarının kalmadığı, güven erozyonuna uğradıkları ve AB’nin geri kalan üyelerinin Yunaların ve Kıbrıs Rumlarının hatırına Türkiye’yi kırmak ve gücendirmek istemedikleridir. 

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

 

1980 öncesi Ülkü Ocakları genel başkanı; 19., 20., ve 23. dönem TBMM Sivas milletvekili; Büyük Birlik Partisinin kurucusu ve ilk genel başkanı. 25 Mart 2009 tarihinde helikopter kazasında Kahramanmaraş'ta şüpheli şekilde arkadaşlarıyla birlikte şehit oldular. 
 
Şehit başkan Muhsin Yazıcıoğlu, Göppingen şehri Eislingen kasabası Muhsin Yazıcıoğlu  Kültür merkezinde düzenlenen törenle  "Şehadetinin 15. Yılında Muhsin Başkan" adlı programla yad edildi.
 
Muhsin Yazıcıoğlu Konferans Salonunu dolduran vatandaşlarımız topluca   İstiklâl Marşı'nı okudular ardından Kur'an-ı Kerim tilavetiyle devam etti. Anma programın açılış konuşmasında, Yazıcıoğlu suikastının üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen faillerinin kimler olduğu konusunda şimdiye kadar herhangi bir açıklama yapılmadığına dikkat çeken  Almanya Nizami Alem Federasyonu genel başkanı Erol Yazıcıoğlu, "Failleri bulunup derhal açıklanmalıdır. Bu güne kadar bir suçlu tesbit edilmedi. 
 
helikopterden önemli delil olacak parçaları sökenleri hırsızlıktan bir kaç ay ceza verip saldılar bu mu adalet. Biz adalet istiyor adalet arıyoruz. “Geciken adalet adalet değildir” Şehitler ölmez, Muhsin'ler bitmez” deyen Erol Yazıcıoğlu konuşmasına şöyle devam etti;
Muhsin Yazıcıoğlu. Vatan sevdalısı, millet sevdalısı, Allah sevdalısı, Resûlünün sevdalısı ve ömrünü hep bu sevdalar uğruna harcamış ve hep adalet peşinde koşan birisiydi. O hiç can demedi, canan dedi. Kendisini değil, milletini düşündü." diye konuştu. 
 
Sinevizyon gösterimi ile Muhsin Başkanın hayat serüveni filim şeridi gibi döndü. İzlerken gözler den yaşlar aktı. Sevenlerini hüzün kapladı. Gençler  Muhsin Yazıcıoğlu’nun şiirlerini okudular.
 
BBP Kurucular Kurulu Üyesi Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Arslan, hatıralar eşliğinde Muhsin Yazıcıoğlu'nu anlattı, 1971'den bu tarafa hayatının büyük bir bölümünün Muhsin Başkan'la beraber geçtiğini belirterek konuşmasına başlayan Prof Dr Orhan Aslan; 
 
"Muhsin Başkan'la 1971 yılında üniversite yıllarında da beraberdik, vefat ettiği zamanda da  beraberdik. Muhsin Başkan ölmedi, burada aramızda yaşıyor" dedikten sonra insanın ölümcül bir varlık olmadığına işaret eden Prof. Dr. Orhan Arslan, Muhsin Başkan'ın şahsında çok farklı şeyler söyledi. BBP'de beş yıl genel başkan yardımcılığı görevi yaptığını ve seyahatlere beraber gittiklerini ifade eden Prof. Dr. Arslan, "Muhsin Başkan'ın önemli bir özelliği üsvetünhasene, yâni "güzel örnek" olmasıdır. Muhsin Başkan iyi bir kul, güzel bir elçiydi. Muhsin Başkan'ın ne zaman yanına gitsem hep ciddi şeyler okurdu. Medrese-i Yusufiye'de vaktini hiç boş geçirmemiş. Okumuş, hatmetmiş. Hem Allah'ı tanımış, hem Peygamberi tanımış, hem Kur'an'ı tanımış hem de Sünneti tanımış. Benim bir tesbitim var. Bir insan tek yüzlü olursa iki dünyalıdır. Muhsin Başkan iki dünyalı tek yüzlüydü. O fiyat esaslı değil, veren esaslıydı. Onu kimse satın alamazdı. Alamadı zaten. Koalisyon hükümetinde kendisine ve yedi milletvekiline 7 bakanlık teklif ettiler, şahidim o hiç birisini kabul etmedi" 
Muhsin Başkan "Dede Korkut" olarak gördüğünü kaydeden Arslan, "O salih bir kuldu, imanını ispat etti ve hep vatanı, milleti için ölmeye hazırdı. Savaştı ve ihramını devamlı üzerinde taşırdı" dedi. Siyasetin bir mihenk taşı olduğunu belirten Arslan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "İnsanların değeri, ölçüsü, kıymeti, karakterini ve şahsiyeti siyasette ortaya çıkar. Muhsin Başkan bu yönleriyle de güzel örnek teşkil eden bir siyasetçiydi. Almanya Nizami Alem Federasyonu genel başkandan istekse bulunan Orhan Aslan, “
Muhsinler Yetişmeli
Türkiye’mizde Muhsin’lerin yetişmesi için mutlaka Muhsin Yazıcıoğlu üniversitesi kurulmalı kurmalıyız”
Nizami Alem Federasyonu genel başkan Erol Yazıcıoğlu ve arkadaşları  Muhsin Yazıcıoğlu’nu anma gününe gelenlere iftar yemeği verdiler. Afiyetle yenen yemeklerden sonra dualarla proğram son buldu.
 
Doğan Tufan (Eislingen)
 
 

 

Technikerinnen und Techniker, Pflegende, Erziehende: In zahlreichen Branchen in Deutschland fehlen Fachkräfte. Ein großes Potenzial liegt auch bei Menschen mit Migrationshintergrund. Viele von ihnen möchten in ihrem, im Ausland erlernten, Beruf arbeiten, müssen sich aber erst ihre ausländische Qualifikation in Deutschland anerkennen lassen. Der Antrag auf Anerkennung wird bei der zuständigen Stelle eingereicht. Doch welche Stelle ist für Beruf und Studium in Unterfranken zuständig? Welche Unterlagen müssen vorgelegt werden? Wer hilft beim Anerkennungsprozess? Dies sind einige der Fragen, mit denen sich Menschen mit ausländischen Qualifikationen auseinandersetzen.

Die zuständigen Stellen unterscheiden sich nach Art des Berufs, der Region, in der sie arbeiten möchten, und dem Bildungsniveau. Jede Institution hat ihre eigene Art, das Verfahren einzuleiten und zu bearbeiten. Der Anerkennungsprozess dauert in der Regel drei bis vier Monate, manchmal auch länger, wenn Dokumente aus dem Ausland noch angefordert werden müssen. Die Gebühr für das Verfahren beträgt in der Regel zwischen 100 und 600 Euro, bei approbationspflichtigen Berufen (Ärzte, Apotheker, Zahnärzte, Tierärzte) oft mehr Die Bildungskoordinatorin für Zugewanderte der Stadt Würzburg, Zeynep Sen, und die Regionalkoordinatorin Würzburg des Bundesamts für Migration und Flüchtlinge, Gabriele Wiedamann, organisierten daher einen Fachaustausch, der zum Ziel hatte, Licht in Berufsanerkennungsverfahren zu bringen.

Viele Fragen gab es von den Teilnehmenden, die Menschen mit Migrationshintergrund beraten. Wie funktioniert ein Anerkennungsverfahren, was ist eine teilweise Anerkennung, was eine volle Anerkennung? Was kostet die Anerkennung und welche finanzielle Unterstützung können Betroffene beantragen, wie lange dauert das Verfahren und vieles mehr. Antworten hatten Mara Röllinger und Jeannette Göldner (Anerkennung von ausländischen Qualifikation und Anpassungsqualifizierungen bei der Handwerkskammer für Unterfranken), Benedikt Pfeuffer (Beschleunigtes Fachkräfteverfahren und Anerkennung ausländischer Bildungsabschlüsse, Industrie- und Handelskammer Würzburg-Schweinfurt), Ingeborg Anschütz, Mariella Kossatz und Johanna Schwinn (Anerkennungsberatung und Qualifizierungsberatung, bfz gGmbH Würzburg). „Die Teilnehmenden, insgesamt waren wir fast 40 Personen“, berichtet Bildungskoordinatorin Zeynep Sen, „waren sehr dankbar für den Austausch, der auch zur Vernetzung zwischen den einzelnen Institutionen diente. Denn alle haben die gleichen Fragen zu den komplexen Anerkennungsverfahren.“ Nur ein Beispiel: Die Anerkennungsverfahren unterscheiden sich bereits in der Herkunft der Migrantin oder des Migranten aus einem EU- oder Nicht-EU-Staat. Ein Antrag auf Anerkennung kann beispielsweise auch aus dem Ausland gestellt werden. Wichtig ist jedoch beispielsweise zu wissen, dass Anerkennungsverfahren und das Visumsverfahren getrennte Verfahren sind. Beide müssen gesondert beantragt werden.

Anerkennungsverfahren kosten Geld. Teilweise können die Kosten ganz oder teilweise über eine finanzielle Förderung bezahlt werden. Hierzu beraten die Anerkennungsberatungsstellen.

Das Format wird nun einmal im Jahr stattfinden.

Bei Fragen zur Anerkennung beruflicher ausländischer Abschlüsse: Zeynep Sen, Stadt Würzburg, Tel. 09 31/37-2292, Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!.

 

Kreisbrandrat Michael Reitzenstein zeigte sich bei seinem Bericht über das Feuerwehrwesen im Landkreis Würzburg für das vergangene Jahr durchaus zufrieden: Weniger Brände, mehr aktive Einsatzkräfte in den Reihen der Landkreisfeuerwehren, eine stabile Infrastruktur und eine weitgehend moderne Ausrüstung zeichnen die Feuerwehren im Landkreis Würzburg aktuell aus. „Nach den herausfordernden Zeiten der Corona-Pandemie können wir wieder eine gewisse Rückkehr zur Normalität verzeichnen und sind derzeit personell und technisch gut aufgestellt“, erklärte Reitzenstein während des Kreisfeuerwehrtages 2024. Gemeinsam mit Landrat Thomas Eberth und dem Gastgeber Bürgermeister Michael Sedelmayer begrüßte der Kreisbrandrat bei der Jahresversammlung des Kreisfeuerwehrverbands Würzburg im Sportzentrum am Sonnenstuhl in Randersacker rund 300 Vertreterinnen und Vertreter der Landkreisfeuerwehren sowie von Polizei, Rettungsdiensten und Politik und informierte über aktuelle Einsatzzahlen und Entwicklungen.

 

Im Verlauf des Jahres 2023 verzeichneten die Feuerwehren im Landkreis Würzburg rund 140 Brände weniger als im Vorjahr. Dennoch blieb die Zahl der Löscheinsätze mit ungefähr 800 weiterhin hoch. Fast 4.000 der insgesamt rund 5.300 Einsätze der Feuerwehren im Landkreis Würzburg waren Hilfeleistungen: Diese umfassten insbesondere Verkehrsunfälle, aber auch Einsätze bei Hochwasser und Starkregen, die Beseitigung von Sturmschäden oder Sicherheitswachen bei Veranstaltungen der Gemeinden waren Einsatzaufgaben der ehrenamtlichen Helferinnen und Helfer. 

 

„Insgesamt kommen wir im Landkreis damit auf 15 Einsätze pro Tag. Dies entspricht täglich geschätzten 115 Stunden ehrenamtlicher Hilfeleistung“, fasste Kreisbrandrat Michael Reitzenstein zusammen.

 

Zahl der aktiven Feuerwehrleute steigt

 

Zum Jahresende 2023 befanden sich insgesamt 5.876 Feuerwehrdienstleistende im Landkreis Würzburg im aktiven Dienst, was einem Anstieg von etwa 160 Personen gegenüber dem Vorjahr entspricht, führte Reitzenstein weiter aus. Dieser Aufwärtstrend setzt sich somit seit dem Rückgang der Mitgliederzahlen im Jahr 2020, dem Beginn der Corona-Pandemie, fort. Insbesondere die Arbeit mit dem Nachwuchs zeigt nach Angaben von Michael Reitzenstein weiterhin Erfolg: In den letzten fünf Jahren konnte die Zahl der Jugendlichen in den Jugendfeuerwehren um rund 100 Mitglieder gesteigert werden. Noch beeindruckender ist das Wachstum bei den Jungen und Mädchen in den Kinderfeuerwehren, deren Mitgliederzahl sich in den letzten fünf Jahren von 94 auf aktuell mehr als 350 Kinder mehr als verdreifacht hat.

 

Kreisbrandrat Michael Reitzenstein betrachtet die Feuerwehren des Landkreises auch aus technischer Sicht als sehr gut aufgestellt. Die Eröffnung des Katastrophenschutzzentrums am Kreisfeuerwehrzentrum in Klingholz im Jahr 2023 markiert einen wichtigen Schritt, um den Landkreis bestmöglich auf extreme Lagen vorzubereiten. Auch die Vernetzung zwischen Kreisbrandinspektion und den Gemeinden, aber auch den Landkreisgemeinden untereinander haben sich verbessert. Reitzenstein hob als Beispiele gemeinsame Beschaffungen oder auch die Beteiligung von 51 der 52 Kommunen am landkreisweiten Atemschutzgerätepool hervor.

 

Wichtiges Zukunftsthema: Besetzung von Führungsposten

 

Als Herausforderung bezeichnete Kreisbrandrat Michael Reitzenstein allerdings das Besetzen der Führungspositionen in den Ortsfeuerwehren. Er berichtete, dass im Jahr 2023 eine signifikante Wechselquote bei den Kommandanten zu verzeichnen war: Rund ein Drittel aller Führungskräfte wurden bei den diesjährigen Hauptversammlungen in den Gemeinden neu gewählt. Besonders bedenklich ist dabei, dass es im vergangenen Jahr Fälle gab, in denen Führungskräfte in Einzelfällen durch anonyme Schreiben eingeschüchtert und bedroht wurden. 

 

Neben Zahlen und Fakten ist auch die Ausstellung von Einsatzfahrzeugen ein fester Bestandteil des Kreisfeuerwehrtages. Foto: Steffen Horn

 

Im Zuge der Aus- und Fortbildung will die Kreisbrandinspektion im Jahr 2024 auf diese Entwicklung eingehen. In speziellen Workshops ist vorgesehen, die Führungskräfte in den Gemeinden unter anderem im Umgang mit Gewalt und Übergriffen gegenüber Feuerwehrangehörigen zu schulen. Zusätzlich ist eine fachliche Weiterbildung der Einsatzkräfte, um sie noch besser auf spezifische Einsatzszenarien wie die Bekämpfung von Wald- und Vegetationsbränden oder Batteriebränden vorzubereiten.

 

Landrat Thomas Eberth sprach seine Anerkennung für die Freiwilligen der Feuerwehren aus und betonte deren ehrenamtliches Engagement, das mit großen Verpflichtungen verbunden ist „Die Kameradinnen und Kameraden verwenden ihre Freizeit darauf, um Menschen in Not zu helfen“, würdigte Landrat Thomas Eberth die Einsatzkräfte. Eberth äußerte sich besorgt über die gesamtgesellschaftliche Tendenz, die Wertschätzung für die Rettungskräfte zu verlieren, betonte jedoch gleichzeitig die Notwendigkeit, sich dieser Entwicklung entschieden entgegenzustellen. „Die außerordentliche Leistung, die die Frauen und Männer in unseren Feuerwehren täglich erbringen, ist enorm und für unsere Gesellschaft unermesslich wertvoll! Mein tiefster Dank gilt jedem Einzelnen, der sich so selbstlos für seine Mitmenschen einsetzt. Dieses Engagement hält unsere Gesellschaft im Kern zusammen.“

Bettina Gardenne heißt die neue Geschäftsführerin der Region Mainfranken GmbH. Sie hat die operative Leitung der kommunalen Dachmarketing-Organisation übernommen und ist somit die Nachfolge von Åsa Petersson angetreten. Inzwischen hat sich Gardenne in ihrer neuen Position eingefunden und mit dem Vorsitzenden der Gesellschafterversammlung Würzburgs Landrat Thomas Eberth und dessen Stellvertreter Schweinfurts Oberbürgermeister Sebastian Remelé bereits anstehenden Projekte anvisiert. 

 

Die Hauptthemen der Region Mainfranken GmbH für das laufende Jahr bleiben Innovationsförderung, Standortmarketing und Fachkräftesicherung. Im Rahmen der Transformationsoffensive "transform.RMF" werden beispielsweise kostenlose Lernformate für Unternehmen im Bereich Maschinenbau und Automotive angeboten, um den regionalen Austausch zu fördern und Potenziale gezielt zu unterstützen. Die von der Region Mainfranken GmbH initiierten "Med.Talks Mainfranken" bieten Unternehmen, Kliniken und wissenschaftlichen Einrichtungen in den Bereichen Medizin und Gesundheit regelmäßige Plattformen zum Austausch und zur Diskussion neuer Entwicklungen. 

 

Um Fachkräfte für Mainfranken zu gewinnen und Studierende mit potenziellen Arbeitgebern der Region in Kontakt zu bringen, wurde die Imagekampagne "wie für Dich gemacht" ins Leben gerufen – auch diese wird 2024 weitergeführt. Im Hinblick auf die neue Förderperiode des Regionalmanagements bis 2027 werden aktuell gemeinsam mit den Gesellschaftern die Schwerpunktthemen definiert, um die Region Mainfranken in seiner Gesamtheit zielgerichtet und effizient voranzubringen.

 

Neue Leitung mit dem Blick von außen und einem Herz für die Heimat

 

Die neue Geschäftsführerin Bettina Gardenne wird bei den anstehenden Prozessen als zentrale Impulsgeberin und Netzwerkerin fungieren. Vor ihrer Tätigkeit bei der Region Mainfranken GmbH hatte Bettina Gardenne die Position der Geschäftsführerin des Montessori-Trägervereins Würzburg e. V. inne. Davor war die diplomierte Betriebswirtin (FH) viele Jahre im Ausland in leitenden Positionen im Bereich Marketing und Unternehmensentwicklung tätig. Den Blick von außen, aber auch ihre Verbundenheit zu ihrer Heimat möchte Gardenne nun für die Menschen in der Regiopolregion einsetzen.

 

„Als gebürtige Würzburgerin liegt mir meine Heimatregion persönlich sehr am Herzen. Daher blicke ich mit großer Vorfreude darauf, in enger Zusammenarbeit mit allen Gesellschaftern, den bedeutenden Prozess der regionalen Kooperation für ein gestärktes Mainfranken mitzugestalten", äußerte sich Gardenne zu ihrer neuen Aufgabe.

 

Landrat Thomas Eberth und Oberbürgermeister Sebastian Remelé begrüßen das Engagement der neuen Geschäftsführerin im Namen der Gesellschafter. „In den vergangenen Jahren hat sich die Region Mainfranken als erfolgreiche Kooperation starker Städte und Landkreise wettbewerbsfähig gemacht und als attraktive Wirtschafts- und Innovationsregion am Markt positioniert. Wir freuen uns, dass wir diese Kooperation unter neuer Führung weiterentwickeln können“, sind sich Eberth, Remelé und die neue Geschäftsführerin Gardenne einig.

 

 

Region Mainfranken GmbH – Wirtschaftsförderung für die Regiopolregion

 

Die Region Mainfranken GmbH wurde im Jahr 2010 gegründet und strebt die Stärkung Mainfrankens als eigenständiger, attraktiver Wirtschaftsstandort und Lebensraum an. Gesellschafter sind die kreisfreien Städte Würzburg und Schweinfurt, die sieben mainfränkischen Landkreise Bad Kissingen, Haßberge, Kitzingen, Main-Spessart, Rhön-Grabfeld, Schweinfurt und Würzburg, die IHK Würzburg-Schweinfurt und die Handwerkskammer für Unterfranken.

 

Wichtige Stellschrauben zur Sicherung von Mainfrankens Zukunftsfähigkeit sind die Stärkung der Innovationsfähigkeit, Gewinnung von Fachkräften und ein Bevölkerungswachstum. Durch entsprechendes Standortmarketing gewinnt die Region stetig an Sichtbarkeit und Bekanntheit. Weitere Informationen sind unter www.mainfranken.org zu finden.