Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Serik’in eski Belediye Başkanı Ramazan Çalık’ın 20 yıl önce Alman arşivlerinde yaptığı çalışma Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal’ın makalesine konu oldu.
Koronavirüs kelimesinin en çok konuşulduğu bir dönemde Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Soysal’ın hafta sonu yazdığı köşe yazısı bir anda gözlerin Serik eski Belediye Başkanı Ramazan Çalık’a çevrilmesine yol açtı. Mehmet Soysal Ramazan Çalık’ın 22 yıl önceki çalışmasını köşe yazısına konu ederek savaşlar ve krizler döneminde virüs ve hastalıklar konusunu uzun uzun anlatması özellikle akademik camiada dikkat çekti. 
Makalesinde Ramazan Çalık’ın genç bir akademisyen iken Alman arsivlerinde yaptığı çalışmadan pasajlar aktaran Soysal, “Doç. Dr. Ramazan Çalık ve arkadaşı Muzaffer Tepekaya’nın ‘Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da Salgın Hastalıklar ve Ermeniler’ adlı çalışmasını okuduğunzda hayretler içerisinde kalıyoruz. Bu ülkenin çocuklarına yıllardan beri tarih dersi okutuluyor ama yaşanan gerçekleri hiç kimse bilmiyor. Methiye kültürü ile tarih dersi yazmış ve okutmuşuz. Ve biz buna yüz yıldan beri “milli eğitim” diyoruz. Yaşadığımız tarihi gerçekleri bile ülkemizin çocuklarına anlatmayarak belki de en büyük kötülüğü yaptık“ şeklinde devam eden satırlarında virüs ve hastalıkların bir orduyu, milleti ve toplumu nasıl yok ettiğini anlattı.
Prof.Ramazan Çalık’ın Alman arşivlerindeki çalışmasından örnekler veren Soysal, “Orduda alınan önlemlere rağmen sıtmanın yaygınlaşması önlenemedi. Dört sene içinde Osmanlı ordusunda 412 bin er sıtmaya yakalandı. Bunların 20 bini öldü. Askerlerimizin bir bölümü de taşıyıcı olarak geri döndü. Özellikle Hicaz, Irak ve diğer sıcak bölgelerden dönen askerlerimiz sıtmanın yayılmasına neden oldu“ derken, hem Türkiye’nin bir türlü içinden çıkamadığı kayıp bir kaçyüz bin Ermeni nüfüsun da bu hastalık ve virüsülerden nasibini almış olduğunu genç akademisyen Çalık ve arkadaşının konuyu belgeleri ile ortaya koyduğuna ve hem de yanlış tarih eğitimine dikkat çekti.
Mehmet Soysal’ın Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan makalesi sonrası kendisine telefon ile ulaştığımız Prof. Dr. Ramazan Çalık ise, “Mehmet Soysal konuyu gündeme getirince bugün çok sayıda telefon aldım. Özellikle Alman arşivlerinde daha yapılması gereken önemli işler var. Zaten tüm emir, bilgi, belge ve yönlendirmeler Almanların arşivinde. Tarih hem araştırılmalı, hem de yayınlanmalı. En önemlisi ise okunmalıdır” dedi.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) bünyesinde çıkarılan Memleketim Dergisi’nin üçüncü sayısı “Balkanlar ve Karabağ” dosyası ile yayımlandı.
Yurt dışında yaşayan Türkler, kardeş topluluklar ve Türkiye’deki uluslararası öğrencilere yönelik faaliyetlerini Covid-19 salgını döneminde de hız kesmeden sürdüren YTB, Memleketim Dergisi’nin üçüncü sayısında Aliya İzzetbegoviç ve Dr. Sadık Ahmet gibi siyaset ve fikir önderlerinin hayat ve mücadelesine ışık tutuyor. Yeni sayı aynı zamanda okurları, Balkan coğrafyasında müzikten sinemaya, kültür, sanat, spor ve mimariden tarihimize ışık tutan şehirlerin ruh iklimine uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.
Memleketim Dergisi’nin dördüncü sayısı “kimlik” dosyası ile önümüzdeki aylarda raflardaki yerini alacak.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Ankara Büyükelçisi David Satterfield'in katılımıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Türkiye'ye ait arkeolojik ve etnolojik eserlerin kaçakçılığının önlenmesi ve Türkiye'nin kültür mirasının korunmasına katkı sağlanması amacıyla iş birliği mutabakat zaptı imzalandı.

İmza töreninde konuşan Bakan Ersoy, Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelere uygun olarak, kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadele alanında önleyici tedbirler, uluslararası yardımlaşma ve eser iadesi olmak üzere üçlü bir stratejiyle hareket edildiğini söyledi. Bakan Ersoy, anlaşmanın iki ülke arasında çok kıymetli bir iş birliğini tesis ederken, getirdiği hukuki düzenlemeler açısından da önleyici tedbir, sonuçları bakımından ise eser iadesine zemin oluşturan büyük bir adım olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin rakipsiz medeniyet mirası sebebiyle kültür varlıklarına yönelik yasa dışı faaliyetlere karşı en yoğun mücadeleyi veren ülke olduğunu anımsatan Bakan Ersoy, mutabakat zaptına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Mutabakat zaptımız, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ülkemizden yasa dışı yollarla çıkarılarak, ABD'ye götürülen eserlere el konulacak ve Türkiye'ye iadesi sağlanacaktır. ABD kolluk birimlerinin operasyonlarına da hukuki zemin teşkil edecek olan bu önemli belge, aktif sonuçlar getirecektir. Özetle çok büyük maliyetlerle yıllarca süren hukuk mücadeleleri, çok kısa sürede ve düşük maliyetlerle sonuçlandırılabilecek. Bu da elimizdeki en büyük caydırıcılıktır."
Bakanlık tarafından yapılan müzakereler neticesinde mutabakat zaptının alanındaki en geniş kapsamlı örneklerden biri olduğunu vurgulayan Bakan Ersoy, "1 milyon 200 bin yıl öncesinden başlayarak, 1923 yılına kadar olan kültür varlıklarını, Kurtuluş Savaşı dönemine ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ait eşyaları içermektedir. Ayrıca bu anlaşma çerçevesinde karşılıklı sergiler, kültürel aktiviteler ve entelektüel etkileşimi sağlayacak her türlü ortak etkinliği de gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. İnşallah Türkiye ve Amerika arasında kültürel diplomasinin daha güçlü işlediğini göreceğiz." ifadelerini kullandı.
 
"ABD'nin Ortaya Koyduğu Net Tavrı Memnuniyetle Görüyoruz"
Bu noktada, yakın dönemdeki çalışmalara bakıldığında, ABD'nin ortaya koyduğu net tavrı memnuniyetle gördüklerini dile getiren Bakan Ersoy, bu olumlu yaklaşım ve karşılıklı iş birliği sayesinde Zeugma Mozaikleri, Lidya dönemine ait mezar stelleri ve son olarak geçen ay Kybele Heykeli'nin Türkiye'ye iade edildiğini söyledi.
Amerikalı uzmanlarca yönetilen, aralarında Gordion, Aphrodisias, Sardis gibi önemli antik kentlerin bulunduğu kazılardaki çalışmalar ile Manisa'daki Kaymakçı Yerleşimi kazısında yürütülen belgelendirme ve üç boyutlu kayıt faaliyetlerinin önemine değinen Bakan Ersoy, şunları kaydetti:
"Kütahya'da Aizonai Antik Kenti'nde gerçekleştirilen bilimsel faaliyetler kapsamında, Penkalas Çayı Projesi Uygulama Çalışmasında gün yüzüne çıkarılan 651 gümüş sikkenin Anadolu Medeniyetleri Müzemizde sergilenmeye başlandığının haberini vermek isterim. Roma Cumhuriyet döneminin son yüzyılının bir albümü niteliğinde olan sikkelerin yanında, Augustus dönemine ait olanlar da bulunmuştur. Bu arkeolojik buluntuları, bilim dünyamıza kazandıran çalışma arkadaşlarımızı kutluyorum."
Konuşmaların ardından mutabakat zaptını imzalayan Bakan Ersoy ve Büyükelçi Satterfield, ABD'den iadesi sağlanan Lidya stelleri ile Aizanaoi Antik Kenti kazılarında bulunan Penkalas sikkelerini inceledi.
 
Anlaşmaya Konu Her Türlü Arkeolojik Ve Etnolojik Eserin ABD'ye Girmesine İzin Verilmeyecek
Anlaşmayla Türkiye'ye ait tarihi eserlerin kaçakçılığının önlenmesi amacıyla özel izine tabi durumlar hariç, anlaşmaya konu her türlü arkeolojik ve etnolojik eserin, Amerika Birleşik Devletleri'ne girmesine izin verilmeyecek.
Türkiye'nin kültürel mirasını korumaya yönelik bu anlaşma, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ile ABD Ankara Büyükelçiliği ve ABD Eğitim ve Kültürel İlişkiler Bürosunun iş birliği ve çalışmalarıyla hayata geçecek.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı cami dernekleri “Bir Damla Hayat” projesi kapsamında Afrika’da susuzluğa umut olmaya devam ediyor.
Essen DİTİB Eyalet Bölge Birliği dernekleri, cemaatin ve hayırseverlerin bağışlarıyla Tanzanya’da 5 su kuyusu ve vakıf çeşmesi açtı. Kırsal bölgelerinde yaşayan ihtiyaç sahibi 500’e yakın aileye de gıda paketi dağıtıldı.
Mazlum ve mağdur coğrafyalara hayırseverlerin bağışlarıyla hizmet götüren Türkiye Diyanet Vakfı’nın (TDV) koordinesi ve “Bir Damla Hayat” projesi kapsamında DİTİB’e bağlı Bochum-Hövel, Bergkamen-Rünte, Bochum-Langendreer cami dernekleri ile Essen Gençlik Kolu ve Lünen Kadınlar Kolu, halkının temiz su ihtiyacını karşılamak için beş su kuyusu ve vakıf çeşmesi açtı.
DİTİB Eyalet Bölge Birliği 32 su kuyusu açtı
Essen DİTİB Eyalet Bölge Birliği Başkanı Fahrettin Alptekin açılan su kuyularıyla ilgili yaptığı açıklamada: DİTİB’e bağlı 36 cami derneğinin desteği ve hayırseverlerin katkılarıyla “Bir Damla Hayat” projesi kapsamında son iki yılda Moritanya’da 19, Zimbabve’de 1, Nijer’de 5, Togo’da 1, Burkina Faso’da 1 ve Tanzanya’da 5 olmak üzere 32 su kuyusu ve vakıf çeşmesi açıldığını söyledi. Alptekin, her zaman desteklerini esirgemeyen Essen DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Hakkı Gür’e teşekkür etti.
Su kuluyarını açmak üzere Essen Eyalet Bölge Birliği’ni temsilen Hamm-Bochum-Hövel DİTİB Selimiye Camii dernek başkanı ve birlik yönetim kurulu üyesi Muammer Gökçe ile NRW Eyalet Birliği Müdüresi Hülya Ceylan Tanzanya’ya gitti.
Emanetler kurak topraklarda hayat buldu
Tanzanya’nın Jingo, Mpanga, Chandama, Singida ve Tanga bölgelerinde halkın uzun yıllar temiz su ihtiyacını karşılayacak su kuyusu ve vakıf çeşmesi açıldı. Tanzanya din hizmetleri koordinatörü İskender Demir’in duasıyla bir damla suya hasret insanların ihtiyaçlarını giderecek su kuyusu ve vakıf çeşmeleri hizmete girdi. DİTİB heyeti ayrıca 500’e yakın ihtiyaç sahibi aileye de gıda yardımı yaptı.
"Niyet hayır, akıbet hayır" sözüyle yola çıktıklarını kaydeden Gökçe: “Çıktığımız yolda bize ve bağlı bulunduğunuz kurumumuz DİTİB ailesine olan güven ile bize emanet edilen yardımları ulaştırdık. Yardım eden ve destek veren cemaatimize, üyelerimize ve hayırseverlere teşekkür ediyorum. Kendilerinden Allah razı olsun” dedi.
Tanzanya’da bir yudum suya ihtiyaç duyan insanların yaşam mücadelesi verdiğini anlatan Ceylan, şunları kaydetti: “Binlerce kilometre uzaktaki ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onların çaresizliğine bir nebze olsun katkı sunmak anlatılmaz bir duygu. Hayır sahiplerinin emanetini bizzat ihtiyaç sahibine ulaştırarak, onların mutluluğuna şahit olduk. Hayırseverlere dua ve selamlarını dillerinden eksit etmediler. Onların günlük su ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşantılarını kolaylaştırmak, bir nebze ışık olmak inanılmaz mutluluk verici.”
Gökçe ve Ceylan gittikleri bölgelerde kuru gıdadan oluşan yardım paketlerini hayırseverler adına ihtiyaç sahiplerine teslim etti.
Ercüment Aydın
Türk Hava Yolları( THY), Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı (EUROCONTROL)'nın yayımladığı verilere göre 543 uçuşla dün itibariyle Avrupa'da en çok uçuş gerçekleştiren havayolu şirketi oldu.
 
"DÜNYADA EN FAZLA ÜLKEYE HALA BİZ UÇUYORUZ"
EUROCONTROL, 13 Ocak Çarşamba  gününe ilişkin trafik verilerini açıkladı. Buna göre THY,  gerçekleştirdiği 543 uçuşla Avrupa'nın zirvesinde yer aldı. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi de sosyal paylaşım sitesi 'twitter' hesabından konuya ilişkin açıklama yaptı. Ekşi, "Sizin için uçuyoruz. Zaman zor zaman fakat; Avrupa'da hala en fazla seferi biz yapıyoruz. Dünyada en fazla ülkeye (102) hala biz uçuyoruz. Aşı ile inşaallah 2021'de THY yine yüksekten uçmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

 

Recep Yavuz 
Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı
—O—
Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, kendi blog’unda “Tarumar” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Koronavirüs pandemisinin Dünya turizmine ve turizm ülkelerine yol açtığı zararın boyutlarını ele alan Recep Yavuz; post-corona döneminde Türkiye’nin süreci doğru yönetmesi halinde Dünya turizmindeki yerinin yeniden şekilleneceğini belirtti.
—O—
TARUMAR
Bugüne kadar 100 milyon kişiye bulaşan ve yaklaşık 2 milyon kişinin hayatına mal olan koronanın tahribatları gittikçe ağırlaşıyor.
Sağlık konusunun yanında korkunç boyutlara ulaşan ekonomik kayıplar yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Ekonomisi neredeyse tamamen turizme dayalı, Macau, Tayland gibi ülkelerle önemli turizm geliri sağlayan Amerika, İspanya, Fransa gibi ülkelerin kayıpları çok büyük boyutlara ulaşıyor.
“SEYAHATE ÇIKAMAYAN 1 MİLYAR TURİSTİN FATURASI”
Henüz 2020 yılının resmi verileri açıklanmamakla birlikte Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) dünya genelinde ekonomik kaybın 1 trilyon Dolar’ın üzerinde olabileceğini öngörüyor.
Bu rakam, seyahate çıkamayan 1 milyar turistin dünyaya faturası.
Resmi olmayan verilerle, Dünya Turizm Örgütü’nün verilerini birleştirerek ülkelerin yaklaşık kayıplarını gösteren şöyle bir tablo oluşturdum.
Ortalama turist kaybını %70 aldım buna bağlı gelirin de %70 daha az olduğundan yola çıktım. Birkaç aya resmi veriler açıklanınca bu tablonun da revize edilmesi gerekebilir.
EN BÜYÜK KAYIP AMERİKA’DA
Bir fikir vermesi açısından oluşturduğum bu tabloya göre;
En büyük kayıp 185 milyar Dolar ile Amerika’da.
Turizmin klasikleri İspanya 56.7 milyar Dolar, Fransa 50.4 milyar Dolar, İtalya 35 milyar Dolar kayıp yaşayacak.
Daha az turist getirmekle birlikte, turizm gelirinin yüksek olmasından kaybının da en yüksek olduğu ülkelerden biri Tayland olacak.
Ülkesindeki neredeyse bütün fuarları ve uluslararası organizasyonları iptal eden Almanya özellikle şehir turizminde elde ettiği geliri, 42 milyar Dolar kayıp olarak yaşayacak.
25.5 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİNDEN MAHRUM KALDIK
 Türkiye, geçtiğimiz seneki yükselişinin ardından 2020 yılında korona etkisiyle yaklaşık 35 milyon turist kaybı ile 25.5 milyar Dolar turizm gelirinden mahrum kaldı.
Veriler tahminidir, Ocak ayı sonunda yayınlanacak TÜİK verileri sonrasında tekrar revize edilebilir.
TURİZM GELİRLERİ İLK DEFA BU KADAR ÖNEMLİ
Telafisi birkaç yıla mal olacak bu kayıplar, yine turizm yolu ile kapatılmaya çalışılacak.
Yukarıdaki 12 ülkeden hiçbiri üst üste iki kez bu kayıpla baş edemez.
Henüz yaklaşık 100 milyon turizm çalışanının işsiz kaldığı ve turizmin en az 50 sektöre yaptığı katkının boyutlarına gelemedik.
Pandemi sonrası yukarıdaki ülkelerden bazılarının yeri değişecek, belki bazıları bu tabloya hiç giremeyecek.
FRANSA ARTIK TURİZMDE DÜNYA BİRİNCİSİ OLMAYACAK
Mesela benim tahminimce Fransa artık dünya birincisi olmayacak. İngiltere’nin BREXIT & coronavirus sonrası yönü hiç belli değil. Çin, Japonya gibi uzak olan Asya ülkeleri en derin kayıplara maruz kalacaklar. Tac Mahal’e bir süre insanlar gitmeyecek.
PANDEMİ SORASINDA HANGİ ÜLKELER ÖN PLANA ÇIKACAK?
Bu süreçte yakın, güneşli, ferah, sağlık altyapısı kuvvetli ülkelerin öne çıkacağını öngörüyorum.
Özellikle Adalar, Adria Kıyıları ve tabii Akdeniz ve Doğu Akdeniz ülkelerinin daha çok şansı olduğunu düşünüyorum.
ESKİLER TARİHE KARIŞACAK VE TURİZM YENİDEN YAZILACAK
Yaşanan korona tecrübeleri ve kamuoyu ile paylaşılan haber ve resimler misafirlerin hala hafızlarında.
Gerçi turist ile korona sürecini birlikte yönetebilen Antalya dışında pek fazla destinasyon da yoktu sanırım. Dünya’da 2020 yılında 3 milyon turistin gittiği bir tatil destinasyonu olduğunu düşünmüyorum. Veriler açıklanınca daha doğru değerlendiririz.
Yani demem o ki; eskiler tarihe karışacak ve turizm yeniden yazılacak.
2021 yılında aylardır dört duvar arasına sıkışmış ve bir an önce kendisini bir yerlere atmayı düşünen 1 milyar insan olacak.
TÜRKİYE’NİN DÜNYA TURİZMİNDEKİ YERİ YENİDEN ŞEKİLLENECEK
Dünya turizm pastasındaki payı %3 olan Türkiye’nin tablolardaki yeri yeniden şekillenecek.
Tabii bu süreci doğru yönetirsek…
Ancak bu eski yöntemlerle değil, yaratıcı, farklı ve etkili yöntemlerle mümkün.
Kaynak: Turizm Günlügü Gazetesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi.. Erdoğan açıklamasında, 'Ülke olarak uzun vadeli bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi yeniden rayına oturtmak için hazırız. Brexit ile beraber artan belirsizlik ancak Türkiye'nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri almasıyla giderilebilecektir' dedi. 'Michen ve Leyen'i misafir edeceğiz. Dışişleri Bakanım da 21 Ocak'ta temaslarda bulunacak' diyen Erdoğan, 'Yeni reformların hazırlığı içindeyiz. Son aşamaya gelen çalışmaları yakında kamuoyumuzla paylaşacağız' ifadelerine yer verdi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Koronavirüs salgını izleri kolay silinmeyecek derin acılar bıraktı. Salgın tüm insanlığın aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlattı. Hiçbir ayrım yapmadan 156 ülkeye, 11 uluslararası kuruluşa tıbbi destek sağladık. 100 bin vatandaşımızı ülkemize getirirken, 38 bin yabancıyı da destek vermek suretiyle ülkelerine gönderdik. Tüm bunları insanlık ailesine karşı kendimizi mesul hissettiğimiz için yaptık. Yardım faaliyetlerimizi bundan sonra da devam ettireceğiz.

Aşı çalışmalarında elde edilen başarılar umudumuzu artırıyor. Aşıyı vatandaşlarımıza gönüllülük esasına dayalı olarak uygulamaya yakında başlıyoruz. İnsan deneyi aşamasındaki yerli aşılarımızı, gerekli onayların ardından milletimizle birlikte tüm insanlığa sunacağız.
Geçtiğimiz yıl çoğu suni olarak üretilen birçok sorunla uğraşmak zorunda kaldık. Stratejik körlük olarak nitelediğimiz tavrın en somut göstergesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesidir. Türkiye 2 konuda da ciddi haksızlıklara maruz kaldı.


Altını çizerek belirtmek isterim ki; Türkiye, Akdeniz'de gerilimden değil barıştan, iş birliğinden, hakkaniyetten yanadır. Yunanistan'ı gerginliği artıracak faaliyetlerden vazgeçmeye davet ediyoruz. 25 Ocak'ta başlayacak istikşafi görüşmeler inşallah yeni bir dönem olacak.
Kıbrıs'ta başarısız olan modelleri tekrar tekrar konuşmak erine yeni modelleri tartışmamız gerekiyor. Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz.


Fransa ile ilişkileri yeniden ele alarak gerilim hattından kurtarmak istiyoruz. İki taraf tarafından atılan adımları memnuniyetle takip ediyoruz. 1000 yıldır ortak coğrafyayı paylaşıyoruz. Türk tarihini Avrupa'sız okumak nasıl mümkün değilse, Avrupa tarihini de Türkiye'siz anlamak mümkün değildir.
Yaklaşık 60 yıldır birliğe tam üyelik mücadelesi veriyoruz. Onca çifte standart ve haksızlığa rağmen, tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik. 2002 yılında göreve ilk geldiğimizde Kopenhag kriterlerine gerekirse Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz demiştim. Tarihi nitelikte adımlar attık. Anayasamızın 3'te 2'sini değiştirerek, darbe döneminin izlerini büyük ölçüde ortadan kaldırdık.
15 Temmuz gecesi kimi Avrupa liderleri darbeye çanak tutan bir tavır sergilemiştir. Türkiye 15 Temmuz'da Avrupa'dan beklediği desteği göremedi.
Brexit ile artan belirsizlik ancak Türkiye'nin birliğe alınmasıyla giderilecektir.
Türkiye, AB ailesinde hak ettiği yeri almalı.
Türkiye yük olan değil, yük alan bir ülke. Bunu göreceksiniz.
Sadece Suriye kökenli 4 milyon kişiyi misafir ediyoruz. Sınırlarımız dışındaki 5 milyon kişiye düzenli yardım yapıyoruz.
DEAŞ ile mücadele deniyor. Soruyorum Türkiye'den başka onurlu şahsiyetli bir mücadele veren var mı Avrupa ülkelerinde? Gözlerinin yaşına bakmayız. Bu onurlu mücadeleyi veren Türkiye'dir, biz. Açık konuşuyorum. Dost acı söyler gerçeği söyler.
Dağlık Karabağ'da 30 yılda Minsk üçlüsünün başaramadığı verdiğimiz destekle 44 günde başarıldı.
Michen ve Leyen'i misafir edeceğiz. Dışişleri Bakanım da 21 Ocak'ta temaslarda bulunacak. Yeni reformların hazırlığı içindeyiz. Son aşamaya gelen çalışmaları yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Reform-eylem grubunu da toplayarak kapsamlı bir değerlendirme yapacağız. temennim o'dur ki 6 ay gibi bir aralıkla sizlerle de bir araya gelmeyi, önemli görüyorum. Bu toplantıları yapmak suretiyle, çok daha bu münasebetleri güçlendirelim, bu adımları atalım. Sizler de ülkelerinizi enforme edin.

2021-2023 arası AB Ulusal Eylem Planı'nı güncelledik. Bu süreçte sizden gerek Brüksel'e gerek başkentlerinize yapacağınız yönlendirmelerle Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek vermenizi bekliyoruz.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Kuzey Bavyera Bölgesi Eyalet Birliği, irtibat ve danışma bürosundan oluşan yeni çalışma ofisini açtı.
Açılışa; Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz, DİTİB Genel Başkan Vekili Ahmet Dilek ve Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Saral, Eğitim Ataşesi Dr. Mune Savaş, Nürnberg Dini Danışma Kurulu Başkanı Fuat Gökçebay ve Kuzey Bavyera DİTİB Başkanı Hasan Aslan’ın yanı sıra sivil toplum kuruluşların başkan ve yöneticileri ve din görevlileri katıldı.
Kuzey Bavyera DİTİB Eyalet Birliği’nin çalışmaları hakkında bilgi veren Başkan Hasan Aslan, “Önemli olan topluma yapacağımız hayırlı hizmetlerdir. Bu manada yeni ofisimiz hayırlı olsun, hayırlı hizmetler yapmayı Rabbimiz nasip eylesin” dedi.
Nürnberg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Fuat Gökçebay da, “Hizmetlerin devamlılığı din görevlisi, dernek yönetimi ve cemaatten müteşekkildir. Ayaklarını sağlam basan, doğru yoldan giden, ne yapacağını bilen güçlü bir teşkilatın eyalet çalışma ofisi de bu çalışmanın bir parçasıdır. Allah rızasına uygun işlerde bizleri muvaffak kılsın” dedi.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) çalışmaları hakkında bilgi veren Genel Başkan Vekili Ahmet Dilek, “Almanya’daki birinci ve ikinci nesle sahabe nesli olarak bakıyorum. Onların duaları, onların birlik ve beraberlikleri, samimiyetleri, emekleri ve muazzam gayretleriyle DİTİB teşkilatı büyüdü. Bu samimiyetle ve bu hizmet kervanına katkı vermiş herkesi minnetle anıyoruz. Ahirete irtihal etmiş büyüklerimize gani gani rahmet eylesin. Hayatta olanlar başımızın tacıdır onlara da sağlık, sıhhat ve afiyet versin. Bizlere de onların bu emaneti büyüterek sonraki nesillere taşıma gücü ve iradesi bahşetsin inşallah. Burada atılan tohumun büyüyerek, yeşererek çok güzel hayırlı hizmetlere dönüşmesini rabbimden niyaz ediyorum” diye konuştu.
Kuzey Bavyera DİTİB Eyalet Birliği yeni çalışma ofisinin hayırlı olması dileğinde bulunan Nürnberg Başkonsolosu Serdar Deniz de “DİTİB misyonu gereği anlamlı işler yürüten büyük bir teşkilattır. Kuzey Bavyera’da 60 dernekle temsil edilen eyalet birliğinin ne kadar hayati bir fonksiyonu olduğunu içinde geçmekte olduğumuz şu zor günde herkesin daha iyi idrak etmiş olduğunu düşünüyorum" dedi.
Deniz konuşmasında şu ifadelere yer verdi: DİTİB sadece dini vecibelerin yerine getirmesine katkı sağlamakla kalmıyor aynı zamanda buradaki toplumun, gençlerin ve çocukların toplumsal değerlerini öğrenmelerine de katkı sağlıyor. Korona sürecinde DİTİB’in organizeli ve profesyonel yönetim anlayışına sahip olduğunu göstermiş oldu. Bu süreçte özellikle DİTİB Cenaze Fonu olmak üzere Kuzey Bavyera DİTİB Eyalet Birliği ve bağlı derneklerinin cansiperane nasıl bir çaba sarf ettiklerine bizzat şahit oldum. Kuzey Bavyera DİTİB Eyalet Birliği çalışmaları her türü takdirin üzerindedir.“ 
Konuşmaların ardından Nürnberg DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Fuat Gökçebay’ın yaptığı dua eşliğinde caminin açılış kurdelesi kesildi.
Ercüment Aydın / Nürnberg
BionTech ile Pfizer, geliştirdikleri koronavirüs aşısının 2021 üretim hedefini 1,3 milyar dozdan 2 milyar doza çıkardı.
BioNTech Üst Yöneticisi Prof. Dr. Uğur Şahin tarafından yatırımcılara yapılan "Gelecek Nesil İmmünoterapi" adlı sunum, şirketin internet sitesinde yayımlandı.
 
Buna göre, daha önce 2021 için 1,3 milyar olarak açıklanan COVID-19 aşıüretim hedefi, yeni tesis ve üretim süreçlerinin iyileştirilmesiyle 2 milyar doza çıkarıldı.
Aşılar, şirketlerin 6 üretim tesisinde üretiliyor.
 
2 milyar dozluk üretim kapasitesinden 1 milyar dozu taahhüt edilmiş durumda.
YILDA 750 MİLYON DOZ
Almanya'nın Marburg kentinde şubat sonunda faaliyete geçecek yeni üretim tesisi ise yılda 750 milyon doz aşı üretebilecek.
Sunumdaki "COVID-19 salgını muhtemelen endemik hastalık olacak." ifadesi de ayrıca dikkat çekti.
Dünya genelinde yeni tip koronavirüs salgınında toplam vaka sayısı 91 milyon 322 bini aştı, 1 milyon 952 bin 979 kişi hayatını kaybetti.

Kovid-19 verilerinin derlendiği "Worldometers" internet sitesine göre, dünya genelinde 1 milyon 952 bin 979 kişi hayatını kaybetti.

Vaka sayısı 91 milyon 322 bin 850'ye çıkarken, virüs saptanan 65 milyon 317 bin 636 kişi sağlığına kavuştu.

En fazla vaka ve ölümün görüldüğü ABD'de 23 milyon 143 bin 197 kişide Kovid-19 tespit edildi, 385 bin 249 kişi ise öldü.

ABD'nin yanı sıra vaka sayıları 1 milyonu geçen ülkeler şöyle:

"Hindistan (10 milyon 479 bin 913), Brezilya (8 milyon 133 bin 833), Rusya (3 milyon 425 bin 269), İngiltere (3 milyon 118 bin 518), Fransa (2 milyon 786 bin 838), Türkiye (2 milyon 336 bin 476), İtalya (2 milyon 289 bin 21), İspanya (2 milyon 111 bin 782), Almanya (1 milyon 941 bin 119), Kolombiya (1 milyon 801 bin 903), Arjantin (1 milyon 730 bin 921), Meksika (1 milyon 541 bin 633), Polonya (1 milyon 390 bin 385), İran (1 milyon 292 bin 614), Güney Afrika (1 milyon 246 bin 643), Ukrayna (1 milyon 119 bin 314) ve Peru (1 milyon 37 bin 350)."

ABD'nin yanı sıra ölü sayısının 10 bini aştığı ülkeler şu şekilde:

 

"Brezilya (203 bin 614), Hindistan (151 bin 364), Meksika (134 bin 368), İngiltere (81 bin 960), İtalya (79 bin 203), Fransa (68 bin 60), Rusya (62 bin 273), İran (56 bin 262), İspanya (52 bin 275), Kolombiya (46 bin 451), Arjantin (44 bin 654), Almanya (42 bin 97), Peru (38 bin 335), Güney Afrika (33 bin 579), Polonya (31 bin 264), Endonezya (24 bin 343), Türkiye (22 bin 981), Belçika (20 bin 122), Ukrayna (19 bin 835), Şili (17 bin 162), Kanada (17 bin 86), Romanya (16 bin 725), Ekvador (14 bin 184), Çekya (13 bin 272), Irak (12 bin 906), Hollanda (12 bin 411), Macaristan (10 bin 725) ve Pakistan (10 bin 717)."