Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Türkiye'nin silahlı insansız hava araçlarında (SİHA) yakaladığı başarıya değinerek, "Şimdi daha ileri gidiyoruz. Kısa pistli gemilerden, uçak gemilerinden kalkıp inebilen SİHA'lar ve insansız savaş uçakları muharebe alanında devrim oluşturacak. Bu hava araçlarını geliştiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (MÜSİAD) yapılan açıklamaya göre, dernek tarafından Milli Teknoloji Hamlesi Programı gerçekleştirildi.

Açıklamada, programda yaptığı konuşmaya yer verilen Selçuk Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi ve insansız hava araçları teknolojilerine ilişkin düşüncelerini ve projelerini paylaştı.

Türkiye'nin, Cumhuriyetin ilk yıllarında havacılıkta öncü ülkelerden olduğunu ancak sonrasında bu alanda geri kalındığını aktaran Bayraktar, "2000'li yılların başında İHA'ları kimse bilmezken ilk milli uçuş bilgisayarını geliştirdik. 2007'de Bayraktar Mini İHA, 2014'te dünyaya nam salmış Bayraktar TB2 ve 2019'da da Akıncı'yı geliştirdik. Bu teknolojiyi şu an dünyada 3 ülke geliştirebiliyor. En gelişmiş teknolojiye sahibiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, son dönemde ortaya konulan çalışmalar sayesinde Türkiye'nin öğrenilmiş çaresizliği üzerinden atmaya başladığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Güçlü olanın haklı olduğunu bir dünyada yaşıyoruz. Sesimizin gür çıkmasını istiyorsak kuvvetli olmalıyız. Yarışa arkadan girdiğinizde yetişmeniz çok zor. Dünyada şu an en büyük dönüşüm rüzgârı, yüksek teknolojide gerçekleşiyor. Bu dönüşüm rüzgârını estirenler, ulusların bekası açısından teknoloji geliştirme kabiliyetlerinin kritik olduğunun farkında. Bu bir paradigma dönüşümü."

 

"MUHAREBE ALANINDA DEVRİM OLUŞTURACAK İHA'LARI GELİŞTİRİYORUZ"

Selçuk Bayraktar, Baykar'ın kuruluş ve bugüne kadarki gelişim aşamalarından bahsederek, şu anda 10 sene sonrasının teknolojisini geliştirdiklerini bildirdi.

Türkiye'yi tam bağımsız kılmak için yürüttükleri çalışmalardan bahseden Bayraktar, dünyada silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) kazanılan ilk savaşın Türk orduları tarafından kazanıldığını anlattı.

Bayraktar, geliştirilen yeni nesil teknolojiyle Türkiye'nin muharebe tarihinde devrim yapacağını kaydederek, şu açıklamalarda bulundu:

"Dünya muharebe tarihinde devrim yapacağını öngördüğümüz Bayraktar TB2 SİHA'lar filolar halinde uçarak muharebe doktrinlerini değiştiriyor. Dünyada SİHA'lar ile kazanılan ilk savaş Türk orduları tarafından kazanıldı. Şimdi daha ileri gidiyoruz. Kısa pistli gemilerden, uçak gemilerinden kalkıp inebilen SİHA'lar ve insansız savaş uçakları muharebe alanında devrim oluşturacak. Bu hava araçlarını geliştiriyoruz ve bugün gördüğünüz savaş uçakları üretilen son insanlı muharebe araçları olacak. Bundan sonra hepsi insansız olacak. Bizim için en büyük avantajlardan biri, bazıları tarafından dezavantaj olarak gösterilse de ülkemizin dışlandığı F-35 projesi. Bu adım, daha gelişmişini elde etmek için ayağımıza gelen en büyük fırsat olabilir."

 

"YENİ NESİL TEKNOLOJİLER ÜLKELERİN YARINLARI İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR"

MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Yetkin ise dernek olarak "yüksek ahlak, yüksek teknoloji" anlayışıyla hareket ettiklerini belirterek, güçlü Türkiye idealinde geliştirilen teknolojilerin önemini anlattı.

Yeni nesil altyapı ve teknolojilerin ülkelerin yarınları için hayati önem taşıdığını kaydeden Yetkin, şu ifadeleri kullandı:

"Milli Teknoloji Hamlesi, Türkiye'nin kritik teknoloji alanlarında tam bağımsızlık iddiasını sürdürebilmesinin ve bu iddiayı çok daha ileri bir seviyeye çıkarabilme hedefinin en önemli mihenk taşıdır. Ülke olarak, bu amaca ulaşabilmek için gerekli tüm donanıma, altyapıya ve nitelikli iş gücüne sahibiz. Türkiye'de halihazırda 80'in üzerinde teknoparkımız, bu teknoparklarımızda 7 bine yakın Ar-Ge faaliyeti sürdüren şirketimiz, 1.600'ün üzerinde Ar-Ge ve tasarım merkezimiz bulunuyor. Türkiye'de bilişim sektörü, ileri teknoloji sektörleri, Ar-Ge, tasarım ve yenilik faaliyetleri ile bu alanlarda çalışan insan kaynağının geliştirilmesi, iş gücünün dönüşümü, dijital dönüşüm gibi konularda gerçekleştirilen strateji ve politika çalışmalarının yakın takipçisi olacağız."

Kaynak: AA, Aksam Gazetesi

BERLİN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rus birliklerinin Ukrayna'dan geri çekilmesini ve çatışmaların durması gerektiğini söyledi.
 
Şansölye Scholz, kamu yayıncısı ZDF'nin "Maybrit İllner" programında yaptığı açıklamada, "Şu anki tüm hedef, çatışmaların durmasının sağlanması ve Rus birliklerinin derhal geri çekilmesidir." dedi.
Ülkesinin Ukrayna'ya silah sevkiyatı için çok uzun süre beklediği eleştirilerini reddeden Scholz, "Kimse bunu böyle görmüyor." ifadesini kullandı.
 
Rusya karşı uygulanmaya başlanan yaptırımların Rus ekonomisine büyük zarar vereceğini belirten Alman Şansölye, "Savaşın sona ermesi konusunda diplomatik yolların kullanılması önemli. Rusya devlet başkanı ile konuşmayı sürdüreceğim." diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Rusya’nın kınanmasını çok önemli bulduğunu kaydeden Scholz; bunun, birlikteliğin bir işareti olduğunu vurguladı.
 
- NATO bu savaşta yer almayacak
Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşta NATO'nun yer almayacağını dile getiren Alman Başbakan Scholz, "Aksi durumda Ukrayna'daki bu zor durumun dramatik bir şekilde tırmanmasını gerektirecek ve bu da büyük tehlikelere yol açacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
NATO ile Rusya arasında doğrudan bir çatışmanın önlenmesi gerektiğini vurgulayan Scholz NATO ülkelerinin Ukrayna savaşına askeri olarak katılmasına yol açan hiçbir kararın alınmayacağını kaydetti.
 
- Schröder Rus enerji şirketlerindeki görevlerini bırakmalı
Öte yandan Başbakan Olaf Scholz geçmiş dönemde partisinin liderliğini de yapan eski Başbakan Gerhard Schröder'den, Rus enerji şirketlerindeki görevlerini bırakmasını istedi.
Scholz konunun özel bir mesele olmadığına işaret ederek "Gerhard Schröder'e tavsiyem bu görevlerinden istifa etmesidir. Kamu görevinde bulunmuş birisinin yükümlülükleri devam eder." ifadelerini kullandı.
Scholz, Alman ordusunun modernizasyonu için 100 milyar avro ayırmalarına rağmen hükümet olarak kamuoyuna verdikleri reform vaatlerinin devam edeceğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Modernleşme için toplumumuzda daha fazla adalet ve ekolojik dönüşüm için politikamızdan vazgeçmeyeceğiz, onu zorlayacağız. Ancak şimdi mesele; dünyanın çok dramatik bir şekilde daha az barışçıl hale gelmesi ve bizim barışı hedefleyen bir politika izlemeye yönelik olan görevleri üstlenmemizdir. Kendi gücümüzün de bu barışı güvence altına alması gerekiyor."
 
Resim: Pixabay

 

Türk Hava Yolları, savaşın sürdüğü bölgelere uçuşu durdurma kararını uzattı. THY, Ukrayna ve Moldova için alınan seferleri durdurma kararını 18 Mart'a kadar uzattığını duyurdu.
 
Türk Hava Yolları, savaşın sürdüğü bölgelere ilişkin olarak uçuşları durdurma kararını uzattı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Ukrayna ve Moldova için alınan seferleri durdurma kararı 18 Mart'a kadar uzatıldı.
THY'nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, "18 Mart 2022 (dâhil) tarihine kadar Ukrayna ve Moldova çıkışlı/varışlı uçuşlarımız iptal edilmiştir.
 
Değişiklik ve iade işlemlerinizi acentenizden, web sitemizden ya da 0 850 333 0 849 numaralı çağrı merkezimizden tamamlayabilirsiniz." denildi.
THY ayrıca 6 Mart 2022 İstanbul çıkışlı Soçi varışlı uçuşu da iptal etti.

Brüssel, 23. Februar 2022 – Am 23. Februar hat die EU-Kommission ihren Vorschlag für das Europäische Datengesetz (”Data Act“) vorgelegt. Ziel dieser Initiative ist es, einen europäischen Binnenmarkt für Daten zu entwickeln, auf dem die Nutzung von Daten vereinfacht und faire Bedingungen für den Datenzugang geschaffen werden sollen. Dazu erklärt ZDH-Generalsekretär Holger Schwannecke:

 

„Der von der EU-Kommission vorgelegte Vorschlag für das Europäische Datengesetz ist ein in die richtige Richtung zielender Beitrag zu einer mittelstandsgerechten Digitalisierungspolitik. Zu Recht hat die EU-Kommission darin den Grundsatz verankert, dass Daten, die durch die Nutzung von Produkten und damit verbundenen Dienstleistungen entstehen, zugänglich sein müssen, um einen fairen Wettbewerb sicherzustellen.

 

Der Nutzer soll im Mittelpunkt stehen und darüber entscheiden können, ob er seine Daten auch mit unabhängigen Dienstleistern teilt, damit diese sein Produkt reparieren und warten oder weitere Dienstleistungen erbringen können.

 

Daten spielen eine immer größere Rolle, auch im Handwerk. Ob die Heizung gewartet oder das Auto repariert werden muss, entscheidet sich immer mehr anhand der übermittelten Daten. Zusätzlich generieren intelligente Produkte im Haushalt immer mehr Daten, die Handwerksbetriebe dringend benötigen, um ihre Geschäftsmodelle auf die Kundenwünsche anzupassen. Faktisch sind es aber die Hersteller smarter Geräte oder Tech-Konzerne, die einen exklusiven Zugang zu diesen wichtigen Daten haben und sie in wettbewerbswidriger Weise für sich nutzen können.

 

KMU sind beim Datenzugang in einer schwächeren Position. Die Liste mit unfairen und daher unwirksamen Vertragspraktiken geht in die richtige Richtung und enthält im Wesentlichen die Praktiken, die wir aus Handwerkssicht als missbräuchlich identifiziert haben.

 

Das Handwerk wird sich dafür einsetzen, dass der nun vorgelegte Vorschlag im weiteren Gesetzgebungsverfahren nicht verwässert wird.“

KONAD Genel Başkanı Sait Özcan bir basın açıklaması ile Ukrayna‘ya yönelik Rus işgalini kınadı.

 
Özcan açıklamasında,
“Rus birliklerinin Ukrayna’nın batısındaki Luhansk ve Donetska bölgelerini işgal etmesi dünya barış ve huzuruna ölçüsü henüz hesaplanmayan bir saldırıdır. Barışı yaşamaya alışmış bu nesil, Putin tarafından savaşın içine çekilmeye ve ateşin Avrupa içlerine yayılması yönünde tehlikeli bir işarettir. Bu tehlikeli yayılmacılık işareti öncelikle insanlığın geleceği için ciddi bir tehlikedir.
 
Putin tarihten bahsederek haydutluk yapmayı kendine hak görüyorsa, henüz kendisini tanıyamadığımız yeni haydutların oynayacağı tehlikeli oyunları hiç hesaplayamayız.
 
Almanya ve diğer batılı ülkeler tarafından Rusya‘ya uygulanacak ambargonun genişleyerek sürmesi şimdilik doğru bir yaklaşımdır.
 
“Şimdi güçlendim” diyerek emperyalist bir iştahla komşusuna saldıran Viladimir Putin’in, tehlikeli bir oyun oynadığını beliterek Ukrayna topraklarını derhal terketmeye çağırıyoruz” dedi.,
 
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya'ya, askerlerini Ukrayna sınırlarından derhal geri çekmesi çağrısında bulundu.
 
Baerbock, Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmada, "Rusya'yı askerlerini derhal geri çekmeye çağırıyoruz." dedi.
Rusya'nın, Ukrayna sınırına asker konuşlandırmasıyla "kabul edilemez bir tehdit" oluşturduğunu kaydeden Baerbock, "Ama bu tehdit aynı zamanda hepimize ve Avrupa'daki barış mimarimize karşı. Dolayısıyla bu kriz bir Ukrayna krizi değildir. Bu bir Rusya krizidir." diye konuştu.
 
Baerbock, Rus tehdidinin halen gerçek olduğunu vurgulayarak, Ukrayna'ya bir saldırı olması durumunda bunun Rusya için siyasi ve ekonomik olarak çok büyük sonuçları olacağı uyarısında bulundu.
Yeni yaptırımların emsalsiz olacağını ve tüm ortaklarla koordineli hazırlanacağını belirten Baerbock, "Almanya olarak bunun için kendimiz için yüksek bir ekonomik bedel ödemeye hazırız. Bu yüzden Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı dahil tüm seçenekler benim için masada" değerlendirmesinde bulundu.
 
Baerbock, Moskova ile Avrupa'da güvenlik ve barış konusunda ciddi bir diyaloğa hazır olduklarını sözlerine ekledi.
BERLİN (AA) - Alman Sanayi Federasyonu (BDI) Başkanı Siegfried Russwurm, Alman şirketlerin elektrik ve gaz fiyatlarının yükünün daha da artmasını beklediğini belirterek, "Durum o kadar ciddi ki çeşitli sektörlerden ülkeye bağlı orta ölçekli şirketler bile yurt dışına taşınmayı düşünmek zorunda kalıyor.” ifadesini kullandı.
 
BDI tarafından orta ölçekli sanayi şirketlerinin enerji maliyetlerine ilişkin anket yapıldı.
Ankete göre, Almanya'da orta ölçekli sanayi şirketleri, yüksek elektrik ve gaz fiyatları yükünün daha da artmasını bekliyor.
 
BDI Başkanı Russwurm, anket raporuna ilişkin değerlendirmesinde, artan elektrik ve gaz fiyatlarının ekonomiyi baskılamakla tehdit ettiğini belirtti.
Elektrik ve gaz fiyatları artışında yolun sonuna henüz ulaşılmadığını aktaran Russwurm, "BDI, fiyatlardaki hızlı artışın Almanya'daki üretimi giderek daha fazla etkileyeceğinden korkuyor. Durum o kadar ciddi ki çeşitli sektörlerden ülkeye bağlı orta ölçekli şirketler bile yurt dışına taşınmayı düşünmek zorunda kalıyor." ifadelerini kullandı.
 
Ülkede enerji maliyetlerindeki artışların 1970'lerdeki petrol krizinden beri en yüksek seviyede olduğuna işaret eden Russwurm, siyasilere harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
Russwurm, Almanya'da Yenilenebilir Enerji Yasası kapsamında tüketicilerden kesilen verginin kaldırılmasının doğru ve zamanında alınmış bir karar olduğunu ancak bunun uzun vadede sanayi sektörünü rahatlatmak için yeterli olmadığını, Alman hükümetinin şebeke ücreti ve diğer vergileri gözden geçirmesi gerektiğini kaydetti.
 
Şirketler üzerindeki enerjiye ilişkin yükün kapsamlı bir şekilde azaltılmasının hızlı ve etkili bir önlem olacağını vurgulayan Russwurm, "Daha az yük; şirketleri bürokrasiden kurtarır, planlama güvenliği oluşturur ve uluslararası karşılaştırmada Almanya'nın kalitesini artırır." değerlendirmesinde bulundu.
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, enerji fiyatları, ocakta bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 66,7 yükseldi. Elektrik fiyatları yüzde 66,7 ve doğal gaz dağıtım fiyatları yüzde 119 artış kaydetti.
BERLİN (AA) - Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), Kovid-19 salgınındaki son dalga nedeniyle ülke GSYH'sinin bu yılın ilk çeyreğinde azalarak ekonominin salgında ikinci kez resesyona girmiş olabileceğini belirtti.
 
Bundesbank'ın ekonomiye yönelik şubat ayı raporu yayımlandı.
Raporda, ekonominin 2021'in son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,7 küçüldükten sonra bu yılın ilk çeyreğinde de muhtemelen tekrar küçüleceği kaydedildi.
Kovid-19 salgınında tedbirlerin sadece hizmet sektörünü olumsuz etkilemediğine işaret edilen raporda, "İşe gelememe gibi diğer alanlar da dahil olmak üzere ekonomik üretimi gözle görülür şekilde azaltabilir. Sonuç olarak, uzmanların değerlendirmesine göre, Almanya'nın ekonomik üretiminin 2022'nin kış çeyreğinde tekrar belirgin şekilde düşmesi muhtemel." denildi.
 
Almanya'da ekonomi, 2021'in son çeyreğinde, koronavirüs varyantları Delta ve Omicron'un ekonomik faaliyetleri ve özel tüketimi önemli ölçüde yavaşlatması nedeniyle bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,7 küçülmüştü.
Teknik resesyon, "üst üste iki çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade edilirken, Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.
Almanya'da yeni hükümet, 26 Ocak'ta, bu yıl için daha önce yüzde 4,1 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19'un Omicron varyantının oluşturduğu sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 3,6'ya çekmişti.
 
- Bundesbank, daha fazla ücret baskısı bekliyor
Bundesbank raporunda, yüksek enflasyon nedeniyle ücret baskılarının artmasının beklendiği kaydedildi. Raporda, "Toplu görüşmelerde olumlu makroekonomik beklentiler, artan iş gücü piyasası eksiklikleri ve yüksek enflasyon oranları gözle görülür şekilde daha güçlü işçi ücret anlaşmalarına katkıda bulunabilir." denildi.
Almanya'da Ekim 2022'den sonra yasal asgari ücretin saatlik 12 avroya çıkarılmasının da genel ücret baskısını artıracağı belirtilen raporda, ücret artışlarının fiyatlara yansıyacağı, yine de asgari ücret artışının etkisinin yönetilebilir olduğu vurgulandı.
 

Avrupa’da giderek yükselen ırkçılığın milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı Almanya için de önemli bir tehlike oluşturmaya devam ettiği bilinen bir gerçektir. Irkçılğın en çok zarar verdiği Almanya’nın bunu en iyi anlayan ülke olması gerekirken, ülkenin gündeminden hiç düşmemesi yabancıların, göçmenlerin, ve Müslümanların haklı olarak endişelerinin artmasına sebeb olmaktadır. Ülkenin tarihinde ırkçı hareketlerin tüm Avrupa’da milyonlarca insanın hayatına malolacak şekilde bir dünya ateşine dönüşmesi tehlikesinin farkına varamayanların Almanya’nın yakın tarihini tekrar tekrar okumasını öneriyoruz.

 
Hanau Saldırısı yaşandığında “ "Irkçılık bir zehirdir, nefret bir zehirdir” diyen dönemin siyasi lideri Angela Merkel tehlikeye en üst düzeyde dikkat çekip, "Bu ülkede yaşayan bizler her birlikte ırkçılığa ve nefrete karşı duracağız" dese de Kassel Valisi Walter Lübcke ırkçılar tarafından katledilmiş çok sayıda cami ve sinagog ırkçılar tarafından kundaklanmıştır. Onyıllar boyunca devam eden ırkçı saldırılar milyonlarca Müslüman‘ın yaşadığı Almanya’da devam ediyor ve Mölln, Solingen, Ludwigshafen ve Hanau Sildsilesine ucu devlete kadar uzanan NSU saldırılarınını da koyunca bu ülkede bir ırkçı kültür yapılanmasının da giderek belleklerde bir siyasi ideoloji haline geldiğini görmekteyiz.
 
Irkçılık öncelikle bir kültürel kodlamadır ve sadece polisisiye tedbirler ile önlenmesi de mümkün değildir. Saldırılar bireysel olarak yakalanıp vicdanların kabul etmediği cezalar alsalar da bir kültürel tedavinin Almanya|da eğitim, din ve sosyolojik olarak uygulanması gerekmektedir. Müslümanları eşit vatandaş olarak görmeyen bir toplum onların inançlarınş da işçi, kaçak, sığınmacı veya en alttakilerin dini olarak görmektedir. Almanya kendi ülkesindeki Müslümanlar ile geniş çaplı bir yüzleşmeye girip Müslümanları yasal ve sosyo-kültürel anlamda kabullenmedikçe ırkçı hareketler yaptıkları ile övünerek sayıları artmaya devam edecktir. Her seçimde oy oranları artan ırkçı odakların yarın Almanya sokaklarını İkinci Dünya Savaşı öncesi döneme çevirdiklerinde  Almanya’da yaşayan hepimiz, belkide insanlık geçmişten ders almadan bir defa daha kaybetmiş olacaktır.
 
Bu vesile ile Hanau kurbanlarının aziz hatıraları önünde derin bir saygı ile eğilerek katilleri ve ideolojik yoldaşlarını bir defa daha lanetleyerek ırkçılığın bir insanlık hastalığı olduğunu buradan ilan ediyoruz.
 
 
Sait Özcan
KONAD- Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı
 
 
 

Würzburg ve çevresindeki Toyota bayilerinin üst düzey yöneticisi Andreas Mücke Türklerin Toyota modellerine olan ilgisinden oldukça memnun.

Ayhaber’e açıklamalarda bulunan Autohaus Stupf Genel Müdürü Andreas Mücke, “Türk Toplumu’nun kaliteye önem verdiğini çok iyi biliyoruz. Son yıllarda Türklerin gerek kalite, gerekse Japon teknolojisine olan güvenlerini daha yakından farketmenin mutluluğu içerisindeyiz. Bu bağlamda bize gelen Türk müşterilerimizi en ince detayına kadar bilgilendirmekten büyük mutluluk duyarız” şeklinde konuştu.

 

Autohaus Stumpf Genel Müdürü Andreas Mücke.  Foto: Privat

 

Bilindiği gibi Toyota modelleri Türkiye pazarında ciddi anlamda önemli bir potansiyele sahip. Almanya Türkleri’nin ise son yıllarda başta Hybrid çeşitleri olmak üzere Toyota marka ve modellerine ilgisinin giderek artmaya başladığı belirtiliyor.