
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Türkiye ile Almanya arasında 31 Ekim 1961 yılında imzalanan iş gücü göçü anlaşmasının üzerinden 60 yıl geçerken, bu süreçte 870 bin Türk çalışmak amacıyla Almanya’ya geldi. Berlin'de kızı Nilgün ve torunu Mehmet Ali ile yaşayan Aynur Arslan Almanya'ya geliş hikayesini anlattı.
- 1968'de çalışmak amacıyla Berlin'e gelen 81 yaşındaki Aynur Arslan:
- "Sirkeci’den tren hareket edince çok ağlamaya başladım. Nasıl ağlıyorum anlatamam o kadar. Geride 3 çocuk ve eşimi bırakmıştım çünkü"
- Köln'den 84 yaşındaki İrfan Demirbilek:
- "Aslında tek amacım bir otomobil alarak Türkiye'ye dönmekti ama 54 sene geçti hala dönemedik"
BERLİN (AA) - Türkiye ile Almanya arasında imzalanan iş gücü göçü anlaşmasının üzerinden 60 yıl geçerken bu süreçte 870 bin Türk çalışmak amacıyla Almanya’ya gitti.
Birkaç yıl çalışıp para biriktirerek Türkiye’ye geri dönmeyi düşünen Türkler, Almanya’da kalıcı oldu. Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 milyon Türk'ün yarısı Alman vatandaşlığını da aldı.
Türkler 60 yılda, Alman toplumuna çok değerli sanatçı, siyasetçi, bilim insanları ve sporcular kazandırdı.
Başkent Berlin’de yaşayan 81 yaşındaki Aynur Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de o yıllarda maaşın çok düşük olduğunu ve 3 Aralık 1968'de Almanya’ya daha fazla para kazanmak amacıyla geldiğini söyledi.
Almanya’ya gelmekten dolayı hiç pişman olmadığını belirten Arslan, bugün 7 çocuğu ve 16 torununun Almanya’da yaşadığını, kendisinin de bu nedenle artık Türkiye’ye kesin dönüş yapamadığını dile getirdi.
Arslan, Almanya’ya gelip de alışamayan birçok arkadaşının, o dönem Türkiye’ye geri döndüğüne işaret ederek “Bize Almanlar o dönemde çok hürmet gösterirdi. Toplu taşımalarda bize yer gösterirlerdi. Şimdi ise nerdeyse otobüse bindirmeyecek hale gelindi.” dedi.
İlk geldiği yıllarda işe giderken çocuklarına bakması için Alman komşusuna anahtar bıraktığını anlatan Arslan, “Eşim gece çalışıyordu, ben gündüz çalışıyordum. Alman komşumuz da çocuklarıma kötü bir şey olmasın diye göz kulak olurdu.” diye konuştu.
- Tren Sirkeci’den hareket edince çok ağladım
Almanya’ya yola çıktıklarında ramazan olduğunu ve dolayısıyla oruç tuttuğunu aktaran Arslan, “Gece sahura kalktık sabah oruçlu olarak Almanya’ya yola çıktık . Allah'a hep dua ettim hakkımda hayırlısıyla nasip et, yoksa etme diye. Trene bindik eşim kaldı İstanbul’da. Sirkeci’den tren hareket edince çok ağlamaya başladım. Nasıl ağlıyorum anlatamam, o kadar. Geride 3 çocuk ve eşimi bırakmıştım çünkü.” ifadelerini kullandı.
Arslan, ilk önce Münih’e vardıklarını oradan da uçakla Berlin’e geldiğini belirterek “Almanya 2. Dünya Savaşı'ndan çıkalı 23 yıl olmuş. Berlin’deki binalarda hala mermi izleri. Önce bizi bir yurda yerleştirdiler. Birkaç gün içinde işbaşı yaptık. 800 mark maaş alıyordum.” dedi.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra firma sahibine, ailesinin yanına Türkiye’ye gitmek istediğini ilettiğini ifade eden Arslan, Alman işverenin kendisini bırakmayacağını, ailesini Almanya’ya getirmek için işlemleri başlatacağını söylediğini aktardı.
- Amasya yerine Amasra yazınca ailemin gelmesi daha da uzun sürdü
Arslan, ailesi için Türkiye’ye istekte bulunulan dönemde görevli memurun Amasya yerine Amasra yazdığını ifade ederek şöyle devam etti:
“Bu yüzden eşim ve çocuklarımın gelmesi normalinden biraz daha uzadı. Çünkü tekrar istekte bulunmak zorunda kaldık. 84 yılında kardeşlerimi de Almanya’ya getirttim. Onlar Hamburg'a geldi.”
Almanya’da Türkiye hasretini her akşam Köln radyosunu dinleyerek dindirmeye çalıştıklarını vurgulayan Arslan, “Köln’den Türkçe yayın yapılırdı o dönem. Biz de her akşam bir saat onu dinler, vatan hasretimizi dindirmeye çalışırdık.” diye konuştu.
- İrfan Demirbilek'in tek hedefi bir otomobil alıp geri dönmekti
Ağustos 1968'de Köln’e gelen İrfan Demirbilek ise Almanya’ya geliş amacının bir otomobil alıp Türkiye'ye götürmek olduğunu söyledi.
Almanya’ya geldikten sonra çok farklı otomobiller aldığını anlatan Demirbilek ancak bir daha Türkiye’ye kesin dönüş yapamadıklarını Almanya’ya yerleştiklerini anlattı.
Demirbilek, "Aslında tek amacım bir otomobil alarak Türkiye'ye dönmekti ama 54 sene geçti hala dönemedik." dedi.
İstanbul’da elektrikçi olduğunu ve işinin de iyi olduğunu ifade eden Demirbilek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben otomobil hastasıydım. Çok istiyordum otomobil ama o zaman Türkiye’de araba almak çok zor. Bir gün çalıştığım fabrikada kaza geçirdim. Gözlerimden rahatsızlanınca istirahat yazdı doktor. Biz de oğlum ve eşimde İstanbul’da biraz gezintiye çıktık. Gezerken bir topluluk gördük merak ettim ne var, ne oluyor burada diye. İş bulma kurumuymuş orası. Eşime gelmişken yazılsak dedim. İş bulma kurumundaki memur, bana, ‘Ağabey, Almanya elektrikçi istemiyor seni almazlar’ dedi. Ben seni tornacı yazayım’ dedi. Ben de yaz nasıl olsa çıkmaz dedim. Bir ay sonra bana cevap geldi. Şu gün gelin muayene olun diye. Bu sefer de bir korku, heyecan sardı beni."
Demirbilek, Almanya’ya geliş hikayesine ilişkin de “29 yaşındayım, Sirkeci’den bir bilet verdiler. Bir file verdiler içinde helva ekmek peynir zeytin var. Üç gün trende geldik Münih’e. Oradan Köln’e geçtik. Almanya’ya geldikten bir hafta sonra hemen ehliyet kursuna yazıldım. Amacım hemen arabayı alıp dönmek. Gündüz çok çalışıyorum akşam ehliyet kursunda ders dinlerken uyuyakalırdım. Çalışmaya başladıktan 4 ay sonra 1964 model Opel marka aracımı aldım. 800 mark maaş alıyordum, 2 bin marka arabamı almıştım. Aldığım arabamla Türkiye’ye izine gittim. Türkiye’ye gittim eşime bıraktım kararı. Eğer o Türkiye’ye gel bırak deseydi Türkiye’de kalacaktım ama eşim, İstanbul’da kurulu düzenimiz yok artık Almanya’da kuralım deyince hep beraber Almanya’ya yerleştik.” diye konuştu.
- "Mahkeme kuskus makarnası tesisi açmamıza izin verdi"
Almanya’ya tekrar döndüğünde bu sefer otobüs şoförü olarak çalışmaya başladığını anlatan Demirbilek, “1974’te eşim kuru temizleme işine başladı ve bir dükkan açtık ama o da zorlu bir süreç oldu. Buraya misafir işçi statüsünde gelince kendi işimizi yapmamız zordu. Mahkemeye işletme açma izni için müracaat ettiğimizde bize kuru temizleme değil de kuskus makarnası üretim tesisi açabileceğimiz söyledi, ne alakası varsa. Kuskus üretmek mi karara çok şaşırdık ve anlam veremedik ama yılmadık, sonunda iznimizi aldık.” dedi.
Demirbilek, araba merakının hiç bitmediğini ve Almanya’ya geldiğine hiç pişman olmadığını sözlerine ekledi.
İrfan Demirbilek’in oğlu Kemal Demirbilek, Almanya’da okula gittiği dönemde okuldaki tek Türk öğrencinin kendisi olduğunu söyledi.
Okul hayatı boyunca hiç negatif bir şeyle karşılaşmadığını vurgulayan Demirbilek, “Ancak iş hayatına atılırken iş görüşmelerinde yaşadığım bazı sıkıntılar oldu. Sadece isminizin yabancı olmasından dolayı ret geldiğinde bunu hissediyorsunuz. Neticede ben Alman firmasında işe başlayamadım. Sonra kendi firmamı kurdum ve hala devam ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde İş Gücü Anlaşması imzalanmıştı. Almanya 1964’te Portekiz, 1965’te Tunus ve 1968’de Yugoslavya ile de iş gücü sözleşmeleri imzaladı. Ancak diğer ülke vatandaşlarının çoğu bir müddet sonra ülkelerine geri dönerken Almanya'ya yeni bir hayat kuran Türkler ülkede kalıcı oldu.
Arabisch sprechende Ärztin begleitet Familien am Klinikum Nürnberg in ihrer Muttersprache
Wie erkläre ich in einer fremden Sprache, was meinem kranken Kind fehlt? Vor diesem Problem stehen viele Patientinnen und Patienten mit Migrations- hintergrund, die noch nicht perfekt Deutsch sprechen. Auch für Familien aus dem arabischen Raum war das immer wieder ein Thema. In der Klinik für Kinderchirurgie und -urologie am Klinikum Nürnberg unterstützt jetzt eine Ärztin auf Arabisch.
Sherine Elsherbiny ist Muttersprachlerin und gleichzeitig Fachärztin in der Kli- nik für Kinderchirurgie und -urologie. Die gebürtige Ägypterin hat an der Uni- versität in Kairo studiert. Seit April 2019 arbeitet sie im Klinikum Nürnberg und kennt sich mit allen fachlichen und medizinischen Fragen sehr gut aus. „Ichhabe in meinem privaten Umfeld immer wieder Anfragen von arabischen Fa- milien bekommen, die mich gebeten haben zu übersetzen, was ihren Kindern und Jugendlichen fehlt“, sagt Elsherbiny. Auch im Klinikalltag hat die junge Ärz- tin regelmäßig erlebt, wie schwierig es für viele Familien aus dem arabischen Raum ist, sich auf Deutsch zu verständigen. Umso schöner sei es, dass das Kli- nikum Nürnberg nun eine Beratung auf Arabisch anbietet. „Arabische Familiensollen wissen, dass sie im Klinikum Nürnberg gut aufgehoben sind“, so Elsher- biny.
Gesamtes Leistungsspektrum der Kinderchirurgie und -urologie
So können medizinische Anliegen ohne Sprachbarrieren geklärt und damit Kin- dern und Jugendlichen schnell geholfen werden. „Wir freuen uns, dass wir da-mit auch Familien unterstützen können, die wir aufgrund der Sprachbarrierebislang nicht erreicht haben“, sagt Dr. med. Karl Bodenschatz, Ärztlicher Leiterder Klinik für Kinderchirurgie und -urologie. Er hat das Angebot von Beginn an unterstützt.
Beratung mit stationärer Überweisung
Sherine Elsherbiny unterstützt Familien mit Kindern vor und nach Operatio- nen. Eine stationäre Einweisung ist nötig. Bitte melden Sie sich vorher telefo- nisch unter der Nummer 0911 398 7538 an.
Mitarbeitende übersetzen im Notfall
Auch für Menschen mit anderem sprachlichem Hintergrund stehen im Klini- kum Nürnberg Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter zur Verfügung. Immer häufi- ger springen sie im Berufsalltag als Laien-Dolmetscher ein. Sie können in schwierigen Fällen oder bei Verständnisproblemen hinzugezogen werden. Der- zeit übersetzen im Klinikum Nürnberg 108 Mitarbeitende aus verschiedenen Bereichen in 26 verschiedenen Sprachen wie zum Beispiel Russisch oder Ser- bisch.
Foto: Sherine Elsherbiny, Fachärztin in der Klinik für Kinderchirurgie und -urologie. Arabisch ist ihre Muttersprache.
Quelle: Jasmin Szabo, Klinikum Nürnberg
Das Klinikum Nürnberg ist eines der größten kommunalen Krankenhäuser in Deutschland und bietet das gesamte Leistungsspektrum der Maximalversorgung an. Mit 2.233 Betten an zwei Standorten (Klinikum Nord und Klinikum Süd) und 7.000 Beschäftigten versorgt es knapp 100.000 stationäre und 170.000 am- bulante Patienten im Jahr. Zum Klinikverbund gehören zwei weitere Krankenhäuser im Landkreis Nürn- berger Land.
Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität in Nürnberg wurde 2014 gegründet und ist zweiter Standort der Paracelsus Medizinischen Privatuniversität in Salzburg. In Nürnberg werden jährlich 50 Me- dizinstudierende ausgebildet. Das Curriculum orientiert sich eng an der Ausbildung der amerikanischen Mayo-Medical School. Die Paracelsus Medizinische Privatuniversität kooperiert zudem mit weiteren wis- senschaftlichen Einrichtungen im In- und Ausland.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı (YTB) Abdullah Eren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika programı kapsamında Türkiye ve Nijerya arasındaki ilişkilere ve YTB’nin bölgeye yönelik faaliyetlerine ilişkin bir makale kaleme aldı. YTB Başkanı Eren’in makalesi Nijerya’nın önemli medya kuruluşu Daily Trust Gazetesi’nde yer aldı.
Abdullah Eren makalesinde, Nijerya’nın eski başkenti Lagos’ta 1894 yılında inşa edilen ve Padişah 2. Abdulhamid Han'ın açılışına özel temsilci gönderdiği Shitta Bey Camii’nin (diğer adıyla “Türk Camii”) gösterdiği gibi, Nijerya ile Türkiye arasındaki nitelikli ilişkilerin eskiye uzandığına dikkat çekti. Eren, Türkiye’nin Nijerya’nın potansiyelini çeyrek asır önce takdir ettiğini belirterek D-8 girişimi ile yüksek bir iş birliği niyeti ortaya koyduğunu aktardı. YTB Başkanı Abdullah Eren makalesinde iki ülkenin arasındaki münasebetlerin 2000’li yıllarla birlikte yükselen bir grafik yakaladığının da altını çizerek; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2006 yılında Cumhurbaşkanı Muhammadu Buhari’yi ziyaretlerinde Nijerya için sarf ettiği “Stratejik Ortak” sözünün, sahip olunan geniş vizyon ve samimiyetin bir göstergesi olduğunu belirtti. Eren, YTB’nin Nijerya ile de eğitim sahasında uzun vadeli bağlar kurduğunu vurgulayarak son yıllarda Nijerya’dan Türkiye’ye giderek daha fazla rağbet olduğunu ifade etti ve bu sayede Türkiye ile Nijerya arasındaki bağların güçlendiğini aktardı.
Türkiye ile Nijerya arasında güçlü iletişim kanalı oluşuyor
YTB Başkanı Eren, Türkiye Bursları programının hayata geçirildiği 2012 yılından bu yana Nijeryalı öğrenci istatistiklerini de paylaştı. 2012’den 2021 yılına kadar 16 bin 720 Nijeryalı öğrencinin programa başvuru yaptığını belirten Eren, bunlardan en başarılı 337 öğrenciye burs verildiğini bildirdi. Şu anda ülkemizde öğrenimine devam eden 125 Nijeryalı uluslararası öğrencinin 59’unun lisans, 36’sının yüksek lisans ve 30’unun da doktora seviyesinde öğrenim gördüğünü ifade eden Eren, kendi imkânlarıyla okuyan Nijeryalı öğrenci sayısının ise 2 bin 208 olarak makalesinde paylaştı.
Türkiye’de okuyan uluslararası öğrencilerin meslekî becerilerini artırma yönelik programlar da yürütüldüğünü vurgulayan Abdullah Eren, YTB tarafından Afrika ülkelerinin medya kuruluşlarıyla iş birliği geliştirilmesi amacıyla “Afrika Medya Temsilcileri Eğitim Programı” düzenlendiğini aktardı.
Türkiye Bursları’na başvuran öğrencilerin eğitim görecekleri bölümlerin belirlenmesinde ilgili ülkelerin de görüşünün aldığını vurgulayan YTB Başkanı Eren, bu bakımdan Türkiye’de okuyan Nijeryalı öğrencilerin mezuniyetlerinden sonra Türkiye ile Nijerya arasında başlı başına bir iletişim kanalı oluşturacaklarını kaydetti.
Makalesinde uluslararası eğitim hareketliliğinin, ülkeler arasındaki ilişkilere sağlam ve insanî bir temel kazandırdığını düşünen bir Türkiye olduğuna dikkat çeken Eren, “Yakın zamanda Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Nijerya’yı ziyaretlerinin ve Cumhurbaşkanı Buhari ile görüşecek olmalarının, tüm bu temennilerin gerçeğe dönüşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Almanya'da 26 Eylül'de yapılan genel seçimlerin ardından Sosyal Demokrat Parti (SPD) Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) koalisyon hükümeti kurmak için görüşmelerini sürdürüyor. FDP Genel Başkanı Christian Lindner, düzenlenen basın toplantısında sürece ilişkin bilgi verdi. Lindner, toplantıda parti kurullarının, müzakerelere başlamaya onay verdiğini söyledi.