Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Rostock-Lichtenhagen pogromunun 30. yıl dönümü münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Rostock-Lichtenhagen pogromu savaş sonrası dönemin en karanlık olaylarından biri. Maalesef bu karanlık bugüne dek aydınlatılmış değil.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rostock-Lichtenhagen Almanya’nın kolektif hafızasında bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Bu pogrom nefret ve ırkçılığın insanlara neler yaptırabileceğini çok açık ve net bir şekilde gösterdi. Bu vaka aynı zamanda ırkçılıkla mücadelenin asla ihmal edilemeyeceğini de gösteren çok önemli bir uyarı mahiyetindedir.

 

Rostock-Lichtenhagen bize ayrıca siyasetin bazı kesimlerinin medya ile el ele vererek ne kadar kolay bir şekilde kurbanları günah keçisi, failleri ise mağdur hâline getirebildiklerini gösterdi. Faillerin yalnızca küçük bir kısmı eylemlerinden ötürü ceza alırken, mağdurlar sınır dışı edildiler.

Gün gibi aşikâr olan bu adaletsizlik aradan 30 yıl geçmesine rağmen hâlâ devam ediyor. Faillerin çok büyük bir kısmı hiçbir yaptırıma maruz kalmadan işin içinden sıyrıldılar. Mağdurlar ise bugün hâlâ özür ve tazminat bekliyorlar. Ancak neticede sadece beşli-onlu yıl dönümlerinde, pazartesi unutulacak pazar konuşmalarından başka bir şey yapılmıyor.

 

Eğer ırkçılıkla ciddi bir şekilde mücadele edilecekse bu olaydan dersler çıkarılmalı. Şu an ülke sınırlarında yoğun bir şekilde uygulandığı gibi temel insan hakları ve iltica hakkını baltalamak yerine güçlendirmek bu bağlamda hayati önem taşıyor. Sığınmacıların sınırlardan geçip geçemeyecekleri köken ülkelerine veya kültürel çevrelerine göre farklılık arz ediyorsa orada ırkçılıkla mücadeleden bahsedilemez. Aksine bunlar tam olarak Sonnenblumenhaus önündeki kalabalığı savaş sonrası tarihin en karanlık dönemlerinden birini yazmaya yönlendiren işaretler.”

 

 

TİRAN (AA) - Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Türkiye'nin Kovid-19 salgını döneminde kendilerine destek olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhurbaşkanı olmasaydı, aşılarımız olmayacaktı." dedi.

Avusturya'da düzenlenen Alpbach Avrupa Forumu'ndaki "AB’nin Jeopolitik Uyanışı" konulu panelde konuşan Rama, ülkesinin Avrupa'ya entegrasyonu, Türkiye'nin salgın dönemindeki rolü ve yardımı, Kosovalılara Avrupa vize serbestisi gibi birçok konuya değindi.

 

Fransa'nın yeni bir Avrupa siyasi topluluğu kurma fikrinin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Rama, "Bazı tarihi meseleler için Avrupa Birliği de bazı tarihsel iddiaları olan bir devletin karşısında güçsüz bir grup ülkelere dönüşüyor. Tarihi iddialara karşı hiçbir şeyim yok ancak bu tarihi meseleler siyasiler tarafından iddia ediliyor. Eskiyi çözme şansı yok ancak yeni tarihi sorunlar yaratma şansı var." diye konuştu.

Kovid-19 salgını döneminde Türkiye'nin destek ve rolüne de değinen Rama, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Jeostrateji hakkında tartıştığımızda, Batı Balkanlar'a girmesine izin verilmemesi gereken üçüncü aktörlerden bahsediyoruz. Ancak ölüm kalım meselesi söz konusu olduğunda Batı Balkanlar'da birçok hayatı kurtaran Çin'dir, Rusya'dır ve Türkiye'dir. Türkiye Cumhurbaşkanı olmasaydı, aşılarımız olmayacaktı."

 

Kosova vatandaşlarının AB vize serbestisi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Rama, "Kosova büyük güçler, demokratik güçler tarafından barbar bir rejimden kurtarıldı. Ama bilin bakalım? Barbar rejim altında onlar (Kosovalılar) Avrupa'da serbestçe dolaşabiliyordu. Kurtarıcılarla onlar rehine, serbestçe dolaşamıyorlar. Böylece özgür Kosova'da doğan ve şimdi yetişkin olan çocukların dedeleri Almanya'ya gidebilir, Avusturya'ya gelebilir ve çalışabilirlerdi. Kosova'ya vize serbestisi olmadığı için çocuklar hareket edemiyor." ifadelerini kullandı.

 

LEFKOŞA (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, ülkede yerel seçimin kasım ayının son pazar günü yapılacağını söyledi.

Üstel, Bayrak Radyo Televizyonu'nda (BRT) Manşet+ programına katılarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Cumhuriyet Meclisi'nden geçen hafta oy çokluğuyla geçen "Belediyelerin Birleştirilmesine İlişkin (Özel) Yasa Tasarısı" hakkında konuşan Üstel, belediyeler reformuyla ilgili sürecin 2008'de başladığını ve o yıl "siyasi bir kararla" köylerin belediyelere bağlandığını ancak sonrasında konuya hiç el atılmadığını anımsattı.

Üstel, bu tasarının kabul edildiği gün muhalefetin Meclis'te takındığı tavrı eleştirerek, muhalefet partilerinin iktidar oldukları dönemde belediyeler reformu ile ilgili adım atmadığını söyledi.

 

- "Karma oyu kaldırma düşüncesindeyiz"

Belediyelerin kapatılmadığını, güçlendirmek amacıyla birleştirildiğini vurgulayan Üstel, bahse konu yasaya yöneltilen eleştirileri "siyasi" olarak niteledi.

Üstel, yerel seçimin kasım ayının son pazar günü yapılacağını anımsatarak, bundan sonraki yerel seçimlerin de 4 yılda bir kasım ayının son pazar günleri olacağını aktardı.

Ülkede istikrarın sağlanmasının önemine de vurgu yapan Üstel, "İstikrarın sağlanması için atacağımız bir diğer adım Seçim ve Halkoylaması Yasası'nda değişiklik yapmaktır. Karma oyu kaldırma düşüncesindeyiz. Artık ülkeye istikrar getirmek için ne yapılması gerekirse yapma kararlılığındayız." ifadesini kullandı.

 

LEFKOŞA (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 8 Eylül'de Kıbrıs konusunda Cumhuriyet Meclisindeki milletvekillerini bilgilendireceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, New York ziyareti öncesinde Bakanlar Kurulunu Kıbrıs konusunda bilgilendirdi.

 

Daha sonra açıklamalarda bulunan Tatar, bakanlara Kıbrıs meselesi ve son gelişmeler ile ilgili yaptığı değerlendirmeler hakkında bilgi verdiğini söyledi.

Özellikle New York öncesinde Kıbrıs konusunda tartışmalar yaptıklarını ifade eden Tatar, 8 Eylül'de de Cumhuriyet Meclisinde milletvekillerine bilgi vereceğini kaydetti.

 

New York öncesi gündeme gelen güven artırıcı önlemlere işaret eden Tatar, Kıbrıs Türk tarafı olarak ortaya koydukları yeni siyaset çerçevesinde Rum yönetiminin KKTC'ye yönelik pozisyon belirlemesine izin vermeyeceklerini belirtti.

KKTC olarak BM tarafından alınan kararların tarihi sürecini yitirdiğini ve artık BM parametreleri dışında iki eşit egemen devlet temelinde bu sürecin yürütülmesi gerektiğini düşündüklerini ifade eden Tatar, Türkiye'nin de buna tam destek verdiğini vurguladı.

 

Bu aşamada federal temelde bir çözümün artık olamayacağını ve Rum yönetiminin egemenliğini KKTC'ye yayacak önerilerini kabul etmeyeceklerini söyleyen Tatar, bölgede oluşan yeni dengelerin Kıbrıs Türk tarafının yeni siyaseti açısından da büyük önem taşıdığını kaydetti.

İzmir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğümüz ile İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü iş birliğinde gerçekleştirilecek olan “İŞKUR Kampüste” hizmetinin protokolü, İzmir Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürümüz Kadri Kabak ve İzmir Kavram MYO Müdürü Prof. Dr. Derman Küçükaltan tarafından imzalandı.

İŞKUR Kampüste protokolü kapsamında, İş Kulübü Liderlerimiz aracılığıyla öğrencilere iş gücü piyasası, Kurum faaliyetleri, iş arama becerileri, işverenle mülakat/görüşme teknikleri,öz geçmiş hazırlama gibi konularda sertifikalı İş Kulübü eğitimleri verilecek.

İŞKUR Kampüs Hizmetleri kapsamında Denizli Çalışma ve iş Kurumu İl Müdürlüğümüz ile Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında; 2021-2022 eğitim öğretim yılında farklı bölümlerde eğitim gören çok sayıda öğrenci iş arama becerileri eğitiminden faydalanma fırsatı buldu.

 

İş Kulübü Liderleri aracılığıyla gerçekleştirilen iş arama becerileri eğitiminde, ağırlıklı olarak mezuniyet aşamasındaki öğrencilerin iş gücü piyasasına hazırlanabilmeleri için işveren görüşmeleri, kurum faaliyetleri, iş arama yöntemleri, doğru ve etkili özgeçmiş hazırlanma yöntemleri hakkında öğrencilere bilgilendirmeler yapıldı.

 

Eğitim öğretim yılının tamamlanmasının ardından İŞKUR Kampüs Hizmetleri kapsamında eğitime katılan öğrencilere, Denizli Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve Pamukkale Üniversitesi yetkilileri tarafından sertifikaları takdim edildi.

VİYANA (AA) - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde yer alan Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) Direktörü Matteo Mecacci, "İbadet yerlerine yönelik saldırılar, düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü hakkının hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır." ifadesini kullandı.
 

"Uluslararası Din veya İnanç Temelli Şiddet Kurbanlarını Anma Günü" dolayısıyla AGİT tarafından yapılan yazılı açıklamada, ODIHR Direktörü Mecacci’nin görüşlerine yer verildi.

AGİT bölgesinin dini ve kültürel açıdan zengin bir mirasa sahip olduğunu belirten Mecacci, ibadethaneler ve çeşitli dinlere ait tarihi kalıntıların yalnız geçmişe ait unsurlar olmadığını ve bugün de toplumlar için çok önemli olduğunu belirtti.

Meccani, "İbadet yerlerine yönelik saldırılar, düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü hakkının hem lafzına hem de ruhuna aykırıdır." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Din karşıtı nefret suçları yüzde 51 ile en yüksek seviyede

AGİT’in nefret suçlarına ilişkin yaptığı son çalışmaya da işaret eden Meccani, din karşıtı nefret suçlarının, kayıt altına alınan tüm olayların yüzde 51’ine tekabül ettiğinin altını çizdi.

Meccani, Ukrayna'da 24 Şubat’ta başlayan savaş nedeniyle 74'ü dini olmak üzere toplam 175 kültürel miras alanının zarar gördüğü bilgisini paylaştı.

 

VİYANA (AA) - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Dönem Başkanı ve Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau, Rusya'nın Ukrayna'da sebepsiz yere başlattığı savaşın tarifsiz bir yıkım ve acıya yol açtığını, ülkenin birçok bölgesinde ayrım yapılmaksızın düzenlenen saldırılarda binlerce sivilin öldüğünü belirterek, savaşın sonlandırılması çağrısında bulundu.

AGİT'ten yapılan yazılı açıklamada, Polonya Dışişleri Bakanı Rau'nun görüşlerine yer verildi.

 

Rau, Ukrayna'da savaşın 6 ayı geride bıraktığını belirterek Rusya'nın, bu ülkedeki kritik altyapıya yönelik düzenlediği saldırıların milyonlarca insanı, hayati hizmet ve kaynaklara erişimden mahrum bıraktığını ifade etti.

Rusya'nın "saldırganlığının milyonlarca insanı yerinden ettiğini" kaydeden Rau, savaşın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da en büyük insani krize neden olduğunu kaydetti.

Rau, bu durumun başta kadın ve çocuklar olmak üzere çok sayıda kişinin insan kaçakçılarının ağına düşme riskiyle karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaşın tarifsiz yıkım ve acıya yol açtığını belirten Rau, "Ukrayna'nın her yerinde ayrım gözetmeyen saldırılar karşısında binlerce masum insanın öldüğünü gördük." ifadelerini kullandı.

 

- "Ukrayna'ya karşı savaş haksız ve kabul edilemez"

Rau, Ukrayna vatandaşlarının zorla Rusya'ya götürülmesine tepki göstererek, "Ukrayna'ya karşı savaş haksız ve kabul edilemez. Uluslararası hukukun ve teşkilatımızın üzerine kurulduğu her ilkenin açık bir ihlalidir. Derhal durmalı." dedi.

AGİT'in bu zor süreçte Ukrayna halkını desteklemeye devam edeceğini belirten Rau, teşkilata üye ülkelere barış ve güvenlik için birlikte hareket etme çağrısında bulundu.

AGİT, 2 Ağustos'ta Ukrayna için yeni bir destek programı duyurmuştu. Yaklaşık 25 farklı projeyi kapsayan program kapsamında AGİT, bu ülkede mayın temizleme, çevre temizliği ve insani yardım gibi alanlarda destek sunacak.

"Bu savaşın uzun sürmemesi ve zaferin bir an önce elde edilmesi için silah ve mühimmat ile Ukrayna'ya yeterli savunma desteği verilmesi gerekiyor"
"(Rusya) Müzakerelere hazır değiller ve böyle bir istekleri de yok. Onlar için müzakereler, Donbas ve Kırım'ı Rus toprağı olarak tanımamız gibi bir dizi ültimatom anlamına geliyor"
 
 

LÜBLİYANA (AA) - Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesindeki savaşın sorumlusunun yalnız Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olmadığını, bütün Rusya’nın bu savaştan sorumlu olduğunu söyledi.

Avrupalı liderler, Slovenya'nın ev sahipliğinde düzenlenen 17. Bled Stratejik Forumu kapsamındaki "Gücün hakimiyeti mi kuralların gücü mü?" konulu panelde bir araya geldi.

Forum çerçevesinde düzenlenen Liderler Paneli'ne, Slovenya Başbakanı Robert Golob, İzlanda Cumhurbaşkanı Gudni Th. Johannesson, Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama katılırken, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de video konferansla iştirak etti.

 

Zelenskiy, 24 Şubat’ta Rusya’nın başlattığı savaşın ülkesinde yol açtığı trajik sonuçlara değinerek, Moskova’nın Ukrayna’ya ait ne varsa yok etmeye çalıştığını kaydetti.

Rusya’nın Ukraynalı çocukları ailelerinden ayırdığını ve kamplara götürdüğünü ifade eden Zelenskiy, söz konusu kamplarda vatandaşlarının kötü muameleye tabi tutulduğunu dile getirdi.

Zelenskiy, ülkesindeki savaşa belirli şekilde karışmış çok sayıda kişinin Rus pasaportuyla Avrupa ülkelerine seyahat ettiğini, bu "kişilerin eline Ukrayna halkının kanının bulaştığını", buna izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Rusya’nın Baltık ülkelerinden Kazakistan’a bütün bölgeyi tehdit ettiğini ileri süren Zelenskiy, Moskova yönetiminin savaşı sürdürdüğü sürece bütün ilişkilerine yönelik ambargo uygulanması gerektiğini savundu.

 

- Silah ve mühimmat desteği

Zelenskiy, Avrupa’nın tamamında istikrarının muhafaza edilmesi ve gelecek nesillerin özgürlüğü için hemen harekete geçilmesi gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:

"Bu da çok özel şeyler anlamına geliyor, bu savaşın uzun sürmemesi ve zaferin bir an önce elde edilmesi için silah ve mühimmat ile Ukrayna'ya yeterli savunma desteği verilmesi gerekiyor. Rusya’ya yönelik gerekli yaptırımlarla bu ülkenin oluşturduğu liderlik illüzyonunun yok edilerek, özgür dünyaya karşı koyamayacaklarının gösterilmesi gerekiyor. Rusya’nın özellikle bu tür kriz dönemlerinde başvurduğu, bir silah olarak kullandığı hibrit saldırılara karşı Avrupa’nın kendisini, halklarını, pazarlarını daha etkin bir şekilde koruması gerekiyor."

 

- "Enerji krizi Rusya'nın oluşturduğu yapay algı"

Rusya’nın saldırganlığı karşısında Balkanlar’dan Baltık ülkelerine kadar Avrupa’nın istikrarı için iş birliği ve dayanışmanın derinleştirilerek sürdürülmesi çağrısında bulunan Zelenskiy, "savaş nedeniyle enerji krizi yaşandığı, doğal gaz fiyatlarının arttığı, kıtlık yaşanacağı gibi yapay algıların Rusya tarafından ortaya atıldığını" ileri sürdü.

Zelenskiy, Moskova’nın kendi emellerine ulaşmak için bu yollara başvurduğunu belirterek, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakıyla başlayıp savaşa kadarki süreçte hep Moskova’ya karşı makul tutum sergilenmesi ve diyaloğun sürdürülmesinin kendilerine telkin edildiğini söyledi. Ancak gelinen noktada sayısız Ukraynalının katledildiğini, işkencelere tabi tutulduğunu ifade eden Zelenskiy, bu kişilerin ülkelerini terk etmek zorunda kaldığını hatırlattı.

 

- "Bu, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşıdır"

"Ukrayna’daki savaş Rusya’nın mı yoksa Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mi?" sorusunu yanıtlayan Zelenskiy, "Bu yüzde yüz Rusya’nın savaşı, çünkü bu kişiyi (Putin) onlar seçtiler. Sosyal medyada ya da sokaklarda savaşa karşı olan çok az insanı görüyoruz. Rusya’da ya da farklı ülkelerde insanların korktuğunu biliyoruz. Ancak Rusya’dan bu rejime ve bu duruma karşı bir ses duyamıyor ve göremiyoruz. Bu nedenle bu Rusya’nın Ukrayna'daki savaşıdır." dedi.

 

- Rus vatandaşlarının Avrupa'ya seyahatinin yasaklanması

Zelenskiy, Rus vatandaşlarının Avrupa’da seyahatinin yasaklanması konusuna da değinerek, bu ülkeden siyasi nedenlerden ya da Ukrayna’daki savaşa karşı oluğu için ayrılmak isteyen veya dünya barışına katkı sağlamak amacıyla ülkesini terk etmek zorunda kalan kişilerin seyahatlerinin engellenmemesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna'daki savaşa karşı olmayan kişilerin turizm, eğitim, ticaret gibi nedenlerle Avrupa’ya seyahat etmesinin doğru olmadığını kaydeden Zelenskiy, Rusya’nın müzakerelere açık olduğu yönündeki açıklamalarının da "yalan" olduğunu ileri sürdü.

 

- "Rusya müzakere istemiyor"

Zelenskiy ,"Müzakerelere hazır değiller ve böyle bir istekleri de yok. Onlar için müzakereler, Donbas ve Kırım'ı Rus toprağı olarak tanımamız gibi bir dizi ültimatom anlamına geliyor." ifadesini kullandı.

Rusya’nın iddia ettiği kadar güçlü olmadığını, savaş meydanında bunun görüldüğünü belirten Zelenskiy, "Biz henüz savaşa başlamadık, kendi toprağımızı koruyoruz, toprak bütünlüğümüzü sağlamaya çalışıyoruz ve bunu da başaracağız." görüşünü paylaştı.

 

- Avrupalı liderlerden Zelenskiy'e övgü

Ev sahibi Slovenya'nın Başbakanı Golob, Ukrayna'da yaşananların giderek kötü hale geldiğini belirterek, Zelenskiy'den dinlediklerinin tecrübe edinmek adına önemli olduğunu kaydetti.

Enerji güvenliğine dikkati çeken Golob, "Avrupa'nın, Rusya'dan gaz almadan da hayatta kalabileceğini düşünüyorum ama bu yol çok da ucuz olmayacak. Bu kış, hayatta kalabilmek adına, gaz dışında birçok şeyi yakmak zorunda kalacağız." dedi.

İzlanda Cumhurbaşkanı Johannesson, dünyanın güçlü liderlere ihtiyaç duyduğunu kaydederek, Zelenskiy'nin çok güçlü bir insan ve lider olduğunu söyledi. Johannesson, İzlanda'nın bir ada ülkesi olduğunu, karadan bağlantılı bir komşusu olmamasına rağmen Rusya-Ukrayna savaşının "tüm dünya gibi" ülkesi için de risk oluşturabileceğini belirtti.

 

Öte yandan Ukrayna'ya geçen aylarda bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Hırvat lider Plenkovic ise Zelenskiy'nin görevini çok iyi yerine getirdiğini ifade etti.

Ülkesinin Ukrayna'ya destek vermeye devam edeceğini belirten Plenkovic, "Ukrayna'nın uluslararası alanda sahip olduğu destek, imkanlarımız ölçüsünde, hepimizin Ukrayna'nın arkasında duracağımızın garantisidir. (Ukraynalılar) Topraklarını ve insanlarını korumalılar." şeklinde konuştu.​​​​​​​

 

 

Wenn Würzburger Bürgerinnen und Bürger Steuern und Gebühren nicht zahlen, wie Grundsteuer, Hundesteuer, Kanalgebühren, Bußgelder, dann tritt der Vollstreckungsdienst der Stadtkasse auf den Plan. Der Innendienst erstellt Mahn- und Vollstreckungsbescheide. Kommt dann immer noch kein Geld rein, wird irgendwann der Außendienst damit beauftragt, bewegliche Gegenstände der Schuldnerinnen und Schuldner zu pfänden. Christian Spindler ist im Vollstreckungsaußendienst der Würzburger Stadtkasse, seine Aufgaben sind denen eines Gerichtsvollziehers ganz ähnlich. So manches Auto hat er schon gepfändet, Schmuck, Sparbuch, Bargeld.

Eher vergänglich denn von Dauer ist hingegen das Material, dem er gerne seine freie Zeit widmet, es zergeht nämlich auf der Zunge. Mehl, Eier, Zucker, Früchte: Als Hobbybäcker hat es der Angestellte der Stadt Würzburg in die Jubiläumsstaffel von „Das große Backen“ geschafft. Die erste von insgesamt acht Folgen der zehnten Staffel zeigt Sat.1 am Sonntag, 4. September 2022, um 17:20 Uhr. Christian Spindler misst sich dann mit neun weiteren Hobbybäckern („alles nur Backverrückte“) und möchte sich den Goldenen Cupcake, das eigene Backbuch und 10.000 Euro Preisprämie erbacken. Biskuit rühren, Fondant ausrollen, Dekorationen modellieren – hat das der Vollstrecker drauf?

 

Das große Backen

Gemeistert werden die Herausforderungen in einem Zelt auf dem Gelände des Schloss Stülpe in Brandenburg. Drei Gebäcke müssen in jeder Folge in einer vorgegebenen Zeit entstehen, zwei Aufgabenstellungen kennen die Teilnehmer, die technische Prüfung ist in jeder Folge eine Überraschung. Wenn es dann zum Backen nach Brandenburg geht, dürfen die Teilnehmer nur kurz am Vorabend des Backtages die Zutaten optisch checken. Eine weitere Herausforderung sind die unbekannten Geräte. Da fragt sich der Bäcker: Muss die Backzeit variiert werden, weil der Backofen die Temperatur anders hochfährt als der heimische Backofen? Was kommt am Ende dabei raus? „Glück und Erfahrung helfen“, sagt Christian. Nun muss eine Torte ja nicht nur toll schmecken, sondern auch den hohen optischen Anforderungen gerecht werden. „Bei Buttercreme, da bin ich sicher“, sagt Christian. „Aber Modellieren war nicht so einfach für mich.“ Zumal es bei den Dreharbeiten im Zelt nachmittags schon mal 30 Grad haben konnte. „Mir schmolz der Fondant nur so in den Fingern weg – daheim bin ich eindeutig besser“, zuckt er mit den Schultern.

Wer meint, es sei schon schwierig, unter Drehbedingungen und vor den Augen einer Jury in einem sehr knapp gefassten Zeitrahmen, perfekte Torten zu zaubern, selbst bei bekannten Rezepten, hat Recht. Aber die technische Prüfung hatte es noch mehr in sich: Dieses Gebäck konnten die Teilnehmer eben nicht zuhause üben. „Es warteten ein umgedrehter Rezeptzettel und unbekannte Zutaten auf uns. Das Rezept durften wir erst bei Drehbeginn sehen. Es gab keine Zeitverlängerung, keine zusätzlichen Zutaten, wenn etwas nicht wie erwartet lief. Ausbessern war also unmöglich. Diese Herausforderung war groß, hat mir aber am meisten Spaß gemacht.“

Spannend für die Zuschauer ist nicht nur das Entstehen der Backwerke, sondern natürlich auch die Bewertungen. Besonders beeindruckt hat den Würzburger der Juror Christian Hümbs: „Er ist der Hammer. Wir hatten genau den gleichen Humor und seine Ratschläge waren nicht nur in der Show grandios. Ich werde sie auch in Zukunft beherzigen.“

Wie hat sich Christian Spindler auf „Das große Backen“ vorbereitet? Er hat gebacken, gebacken, gebacken. Backen ist für ihn Ausgleich zum Job. Und da steht er auch mal bis tief in die Nacht in der Küche, wenn er mit dem Ergebnis nicht zufrieden ist. Davon profitierten in den Wochen vor und während seiner Teilnahme am „Großen Backen“ nicht nur Familie und Freunde, sondern auch Kollegen, denen er die Teilnahme am TV-Format aber nicht verraten durfte. „Da war halt immer irgendwas von irgendeiner Gelegenheit übriggeblieben“, verrät er zwinkernd – und profitierte zugleich vom Feedback der Versuchskaninchen. Interessant fand er den Einsatz von Zutaten, auf die er in seinen Backwerken bisher nicht zurückgegriffen hatte wie Chili, Ingwer oder Jalapenos. „Leider bekommt man hier nicht so viele ungewöhnliche Produkte. Ich habe also für viele Euros im Internet bestellt und war mit dem Postboten, der täglich was anlieferte, quasi per Du.“

Aus seiner Begeisterung hört man heraus, wie spannend die Teilnahme an „Das Große Backen“ war. „Es war aber auch sehr zeitraubend“, gibt er zu. „Für Familie und Freunde hatte ich nicht mehr viel Zeit.“ Aber die profitieren ja jetzt noch mehr von ihm und seinen Biskuittorten mit Buttercreme… Und wir Zuschauerinnen und Zuschauer dürfen ab Sonntag bewundern, was er aus Eiern, Mehl und Co. so zaubert und rätseln, ob er die rote Schürze tragen darf und wie weit er wohl kommen wird in der Jubiläumsstaffel.

  

Christian Spindler mit Juror Christian Hümbs (li.)

Son GELİŞMELER

FOTO GALERİ

Hamburg ve Avrupa için oy kullanma zamanı!

Wirtschaftsförderungen aus dem Landkreis Kelheim tauschen sich aus

AOK Hessen Etnik Pazarlama Koordinatörü Necati Suözer hastalık parası ile ilgili teknik bilgileri paylaştı

Neues AOK-Angebot für Eltern - Online-Hilfe bei Kinderängsten

Werdohllü kadınlar el işi eşliğinde sohbet ediyor

Hisar Avrupa GmbH ile Türkiye'de Protetik Diş Tedavisi

KONAD Başkanı Frankfurt Başkonsolosluğunu ziyaret etti

KONAD Başkanı Sait Özcan açıkladı: Şimdi Türk Milliyetçilerinin Birlik Zamanı

Der Tag des offenen Denkmals® am 08. September 2024