Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), sanayi üretimine ilişkin ekim ayı geçici verilerini açıkladı.
Buna göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, ekimde bir önceki aya kıyasla yüzde 0,1 düştü. Piyasalarda sanayi üretimine ilişkin beklenti yüzde 0,6 düşmesi yönündeydi.
Sanayi üretimi, ekimde bir önceki yılın aynı dönemine göre ise değişmedi.
Aylık yüzde 0,6 artış olarak açıklanan eylül verisi de yüzde 1,1 artış olarak revize edildi.
Veriler, ekimde eylüle göre enerji ve inşaat hariç sanayi üretiminin 0,4 azaldığını ortaya koydu.
Söz konusu dönemde sermaye malı üretimi yüzde 1,4 artarken, tüketim malları üretimi yüzde 1,9 düştü. Sanayi dışında, enerji üretiminde yüzde 7,6 düşüş görülürken, inşaatta ise 4,2 artış kaydedildi.
Enerji yoğun sanayi kollarında üretimin ekimde aylık yüzde 3,6 azalması dikkati çekti.
Almanya'nın imalat sektörü, soğuyan küresel ekonomi, tedarik sıkıntısı ve zayıflayan talep nedeniyle son aylarda düşük siparişlerle mücadele ediyor.
Scholz, Tiran'da düzenlenen AB-Batı Balkan Zirvesi sonrası basın toplantısında konuştu.
Rusya'ya karşı ortak bir duruş çağrısında bulunan Scholz, "Pozisyonlarımızı yakınlaştırmalıyız. Yaptırımlar konusunda AB'ye aday ülkelerden AB'nin yaptırım politikasına uyum sağlamalarını bekliyoruz." dedi.
Şansölye Scholz, ülkesinin, Batı Balkan ülkelerinin AB üyeliğine verdiği desteği yineledi ancak bu ülkelerden beklentilerini de dile getirdi.
Ülkesinin Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan'ın AB üyelik tekliflerini güçlü şekilde desteklediğine işaret eden Scholz, "İşbirliğini geliştirmek ve Batı Balkan ülkelerinin AB'ye katılımını hızlandırmak için her şeyi yapacağız. Bugünkü Tiran Deklarasyonu ile AB genişleme sürecine olan bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik." ifadesini kullandı.
Almanya'da darbe yapıp mevcut devlet düzenini değiştirmek için hareket eden ve mevcut Alman hükümetini tanımayarak kendilerini Alman İmparatorluğu Vatandaşı (Reichsbürger) olarak tanımlayan grup üyeleri terör örgütüne üyelikten yargılanacak.
Federal Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınanlar arasında, yargıç olarak görev yapan ve aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partili (AfD) eski milletvekili Birgit Malsack-Winkemann ile örgütün lideri olduğu düşünülen iş adamı Heinrich XIII Prens Reuss da bulunuyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu olarak nitelendirilen ve 3 binden fazla güvenlik görevlisinin yer aldığı "şafak baskını"nda, sorgulananlar arasında Alman ordusunun özel kuvvetleri KSK personeli de dahil özel eğitimli muvazzaf ve eski askerler de yer alıyor.
- Savcılık iddianamesinden detaylar
Savcılığın iddianamesinde zanlılar, "Almanya'daki mevcut devlet düzenini değiştirerek, ana hatlarıyla oluşturulmuş kendi hükümet düzenlerini getirmeyi kendine hedef edinmiş terör örgütüne mensup kişiler" olarak nitelendirildi.
İddianamede, grup üyelerinin askeri araçlar kullanıp devlet yetkililerine şiddet uygulayarak gerçekleştirmeyi planladıkları eylemlere cinayet işlemenin de dahil olduğu belirtildi.
Savcılık iddianamesinde ayrıca söz konusu grup üyelerinin, mevcut Almanya sınırlarını tanımadıkları ve ülkeyi sözde bir "derin devletin" yönettiğine inandıkları, iktidarın ele geçirilmesiyle oluşturulacak bir "askeri kolun" asıl hedefe ulaşana kadar düzenin sağlanmasında yer almasını planladıkları ifade edildi. Ayrıca grup üyelerinin bu geçiş döneminde bazı ölümlerin olabileceğini bildikleri ancak sistem değişikliğinde bunları gerekli olarak görüldükleri belirtildi.
Grubun Kasım 2021'den itibaren darbe hazırlıklarına yoğunluk verdiği kaydedilen iddianamede, hazırlıklar içinde yönetim şeklinin planlanması, ekipman temini, atış eğitimi, yeni üye alımı gibi faaliyetlerin olduğu ifade edildi.
İddianamede yeni kurulacak ve Heinrich XIII Prens Reuss'un yönetimdeki "Konsey"de kimlerin hangi pozisyonda olacağı da detaylı şekilde yer aldı.
İddianamede ayrıca, dernek üyelerinin bireysel olarak küçük bir silahlı grupla Alman Federal Meclisine girmek için somut hazırlıklar yaptıklarına dair şüphelere de yer verildi.
Mevcut Alman hükümetini tanımayarak kendilerini Alman İmparatorluğu Vatandaşı (Reichsbürger) olarak tanımlayan grup üyeleri terör örgütüne üyelikten yargılanacak.
- Reichsbürger nedir?
Kendilerini Alman İmparatorluğu Vatandaşı (Reichsbürger) olarak gören ve iç istihbaratın 2021 raporuna göre, 21 binden fazla kişinin yer aldığı grubun yüzde 5'ini aşırı sağcılar oluşturuyor.
2 bin 100 üyesi şiddet kullanmaya hazır olan grubun Almanya'yı meşru bir devlet olarak tanımadığına yer verilen rapora göre, üyelerden bazıları monarşi altındaki Alman İmparatorluğu fikrine bağlıyken, bazıları da Nazi taraftarı. Bazı üyeler de Almanya'nın hala askeri işgal altında olduğuna inanıyor.
BERLİN (AA) - Alman İnsan Hakları Enstitüsü Direktörü Dr. Beate Rudolf, okullarda ayrımcılığa uğrayan Müslüman öğrencilerin durumunda bir iyileşme olmadığını söyledi.
Rudolf, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, "Ayrımcılığa uğrayan Müslüman öğrencilerin durumunda bir iyileşme yok. Bu alanda harekete geçilmesi gerektiğini görüyoruz." dedi.
Dr. Rudolf, Almanya'daki insan hakları durumundaki gelişmelere ilişkin bu yıl parlamentoya sunulan yıllık raporda bu konuya hiç değinilmediğini de kaydetti.
Almanya'daki devlet okullarında, kız çocukları başta olmak üzere genç Müslüman öğrencilere karşı ayrımcılık yapıldığına dair çok sayıda rapor bulunuyor.
Entegrasyon ve Göç Uzman Konseyi (SVR) tarafından yayımlanan araştırmada Almanya'da Müslümanlara karşı ayrımcılığın yaygın olduğu ifade edildi.
Ankete katılanların yaklaşık yüzde 48'i "İslam'ın Alman toplumuyla uyumlu olmadığına" inandığını söylerken, yüzde 29'u ülkede İslam'ın yaşanmasının kısıtlanmasını önerdi.
Ankete katılan Almanların yaklaşık yüzde 44'ü Müslüman kuruluşların devletin güvenlik birimleri tarafından izlenmesi gerektiğini belirtirken, sadece yüzde 16'sı böyle bir adıma karşı çıktı.
BERLİN (AA) - Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, Almanya Silahlı Kuvvetleri Bundeswehr'in 2014'ten sonra daha iyi silahlarla donatılması için kendisini yeterince zorlamadığı konusunda öz eleştiride bulundu.
Merkel, Die Zeit gazetesinde yayımlanan röportajında, Rusya-Ukrayna savaşı ve Almanya'nın savunma harcamalarını artırmasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Rusya'nın Kırım'ı 2014'teki yasa dışı ilhakı ve NATO'nun Baltık ülkelerinde konuşlanmış askerleri olması sonrası Rusya'nın G8'den çıkarıldığını hatırlatan Merkel, "Ancak Rusya'nın saldırganlığına biz de daha hızlı tepki vermeliydik." dedi.
Merkel, Bundeswehr'in 2014'ten sonra daha iyi silahlarla donatılması konusunda kendisini yeterince zorlamadığı konusunda öz eleştiride bulundu.
NATO'nun "GSYH'nin yüzde 2'sini savunma harcamalarına ayırma" hedefini Alman hükümetinin programına aldıklarını ancak Almanya'nın artışa rağmen yüzde 2 hedefine ulaşamadığını belirten Merkel, "Ben de her gün bu konuda tutkulu bir konuşma yapmadım." dedi.
Merkel, 2015'te Minsk barış anlaşmasının imzalanması gibi Rusya ve Ukrayna'ya yönelik kararlarını bir kez daha savunarak, "Tam olarak böyle bir savaşı (Rusya’nın Ukrayna savaşı) engelleme girişimiydi." ifadesini kullandı. Ukrayna'dan gelen eleştirilere karşı Merkel, "İşe (Minsk barış anlaşması) yaramaması, girişimlerin yanlış olduğu anlamına gelmez." dedi.
- "Savaşlar müzakere masasında biter"
Rusya-Ukrayna savaşının nasıl biteceği sorusu üzerine Merkel, "Savaşlar müzakere masasında biter." ifadesini kullandı. Merkel, Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakerelerde daha fazla çaba gösterilmesini istedi.
Rusya-Ukrayna savaşı, Almanya'yı, askeri yaklaşımında tarihi bir dönüşüme iterken, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, savaşın başlamasından sonra ülkesinin NATO'nun "GSYH'nin yüzde 2'sinin savunma giderlerine harcanması" hedefine uyacaklarını açıklamıştı.
Rusya'nın Ukrayna'ya savaşını "dönüm noktası" olarak nitelendiren Scholz, Bundeswehr'in modern silahlarla yeterince donatılması için 100 milyar avroluk ek fon açıklamıştı.
Gleich zweimal gab es im Jahr 2022 gute Nachrichten für die Schulfamilie der Leopold-Sonnemann-Realschule in Höchberg: Erst im Juli hatte der Kreistag die Haushaltsmittel von 6 Millionen Euro für den in der Planung befindlichen Erweiterungsbau beschlossen. In der letzten Sitzung des Jahres 2022 setzten die Mitglieder des Kreistags im wahrsten Sinne noch eins drauf: Der Ergänzungsbau zur Erweiterung des Schulhauses soll ein zusätzliches 3. Geschoss erhalten. Nach einer Vorstellung der Pläne und des Kostenansatzes beschlossen die Kreisräte einstimmig die Aufstockung mit einem zusätzlichen Kostenvolumen von 2,2 Millionen Euro. Die Verwaltung geht derzeit von rund 8,25 Millionen Euro Gesamtkosten aus.
Vier weitere Klassenzimmer sollen Platznot vorbeugen
Grund für die Erweiterung sind die in den vergangenen Jahren gestiegenen Schülerzahlen. Um die derzeit mehr als 900 Jugendlichen unterzubringen, müssen Lehrer und Schüler teils in sehr kleine Räume und Fachräume als Klassenzimmer ausweichen. Doch selbst das genügt nicht: Noch im September 2022 mussten mithilfe von Containern zwei weitere Klassenzimmer geschaffen werden.
Mit der ursprünglich zweistöckigen Erweiterung waren bislang sechs zusätzliche Klassenzimmer vorgesehen. Eine künftige Raumnot sei damit allerdings nicht sicher auszuschließen, so die Begründung der Verwaltung. Mit dem zusätzlichen 3. Geschoss soll der Platz für vier weitere große Klassenräume geschaffen werden. Nach wie vor steht das Ziel aber fest: Mit der Erweiterung soll nicht die Grundlage für die Aufnahme weiterer Schülerinnen und Schüler gelegt werden, sondern das Platzangebot für die bestehenden Schülerzahlen verbessert.
Förderung in Aussicht, Fertigstellung aber nicht vor 2025
Bei der Regierung von Unterfranken stießen die neuerlichen Erweiterungspläne bereits auf Wohlwollen, bestätigte Andreas Lober, der Leiter des Fachbereichs Kreiseigene Schulen, Liegenschaften, Straßen und Hochbau am Landratsamt. Eine Förderung sei für den gesamten Bau in Aussicht gestellt. Mit dem nun gefassten Beschluss fährt die Verwaltung mit der Detailplanung des nun dreigeschossigen Gebäudes fort. Mit einer Fertigstellung wird allerdings nicht vor 2025 gerechnet
BERLİN (AA) - Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), hava yolu sektörünün , Kovid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana ilk kez 2023'te kara geçeceğinin öngörüldüğünü bildirdi.
IATA'dan yapılan açıklamada, küresel hava yolu sektörünün gelecek yıl 779 milyar dolar gelir ve 4,7 milyar dolar net kar elde etmesinin beklendiği kaydedildi. Bunun pandeminin başlangıcından bu yana ilk kar olacağı belirtildi. Sektör, 2019'daki 26,4 milyar dolarlık kar elde etmişti.
Hava yolu sektörünün zararının bu yıl 6,9 milyar dolara düşmesinin beklendiği kaydedilen açıklamada, söz konusu durumun 2021 ve 2020'de sırasıyla 42 milyar dolar ve 137,7 milyar dolar zararlardan önemli ölçüde daha iyi olduğu vurgulandı.
IATA, haziran ayında açıkladığı tahminlerinde sektörün bu yıl 9,7 milyar dolar zarar edeceğini öngörmüştü.
Açıklamada, hava yolu sektörünün de toparlanmanın dünyanın farklı bölgelerinde çok farklı ilerlediğine yer verilerek, Kuzey Amerika'daki havayolu şirketlerinden 2022 ve gelecek yıl kar beklenirken, Latin Amerika ve Asya'daki şirketlerin her iki yıl için de zarar açıklaması bekleniyor.
IATA, Kuzey Amerika'da yolcu trafiğinin gelecek yıl 2019'daki kriz öncesi seviyenin yüzde 97'sine ulaşacağını, Avrupa'da ise muhtemelen yüzde 89'un biraz altında olacağını tahmin ediyor.
IATA Genel Direktörü Willie Walsh, konuya ilişkin değerlendirmesinde, 2023'e bakıldığında finansal toparlanmanın 2019'dan bu yana ilk sektör karı ile şekilleneceğini belirterek, "Bu, hükümetlerin dayattığı pandemi kısıtlamalarının neden olduğu mali ve ekonomik zararın boyutu düşünüldüğünde büyük bir başarı.” ifadesini kullandı.
Walsh, hava yolu sektörünün karlı olduğuna dikkati çekerek, sektörün yüksek maliyetler, tutarsız hükümet politikaları, verimsiz altyapı ve düzensiz ve eşit olmayan değer zincirleriyle mücadele ettiğini vurguladı.
Öte yandan, 100 dolarlık bir bilet cirosundan, hava yollarının 2023'te muhtemelen ortalama 62 dolar sent kar elde etmesi bekleniyor. 2019'da bu oran 3,1 dolardı.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Federal Kadın Birliği, Almanya'nın Baden-Württemberg eyaleti Ulm kenti yakınlarındaki Illerkirchberg kasabasında okula giderken bıçaklı saldırıya uğrayarak hayatını kaybeden 14 yaşındaki Ece Sarıgül için taziye mesajı yayımladı.
Acınızı paylaşıyoruz
DİTİB Federal Kadın Birliği sosyal medya üzerinden, “Almanya'nın Ulm kenti yakınlarında okula giderken bıçaklı saldırıya uğrayan iki genç kızımızdan 14 yaşındaki Ece Sarıgül'ün vefatını üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız. Mehrumeye yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyor, Cenab-ı Hakk'tan sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Saldırı sonucu yaralan kızımıza acil şifalar diliyoruz. Acınızı paylaşıyoruz.” ifadeleriyle Almanca ve Türkçe paylaşım yaptı.
Würzburg. Nach 25 Jahren gibt es einen Wechsel an der Spitze der Fränkischen Weinland Tourismus GmbH. Auf die bisherige Geschäftsführerin Susanne Müller, die in Ruhestand geht, folgt ab Frühjahr 2023 Marco Maiberger. Er ist im Fränkischen Weinland touristisch kein Unbekannter, leitet er doch bereits seit 2005 die Tourist-Information Volkacher Mainschleife.
Für Thomas Eberth, Landrat des Landkreises Würzburg und Vorsitzender der Fränkischen Weinland Tourismus GmbH, ist Marco Maiberger als neuer Geschäftsführer eine hervorragende Besetzung: „Ich freue mich sehr, dass wir einen anerkannten Experten aus der Region für diese wichtige Aufgabe gewinnen konnten, und bin mir sicher, dass er die erfolgreiche Arbeit von Susanne Müller weiterführen wird.“
Susanne Müller tritt ihren Ruhestand vorzeitig und auf eigenen Wunsch an. Seit 1985 ist sie dem fränkischen Tourismus mit Stationen in Bad Königshofen und Münnerstadt beruflich eng verbunden. 1991 wechselte Susanne Müller nach Würzburg, wo sie bis 1997 als stellvertretende Geschäftsführerin des damaligen Tourismusverbands Fränkisches Weinland arbeitete und 1998 auch dessen Geschäftsführerin wurde. Diese Position behielt sie bei, als 2011 der Verband in die neu gegründete Fränkisches Weinland Tourismus GmbH umgewandelt wurde.
Digitalisierung als größte Aufgabe
„Über drei Jahrzehnte lang hat sich Susanne Müller mit großem Engagement und überaus erfolgreich für das Fränkische Weinland eingesetzt“, so Landrat Thomas Eberth, „und in dieser Zeit wichtige Weichen für die Zukunft gestellt.“ Mit 68 Mitgliedskommunen und einem Umsatz von 1,5 Milliarden Euro und 2,5 Millionen gewerblichen Übernachtungen im Vor-Corona-Jahr gehört das Fränkische Weinland heute zu den Top 3 der Tourismusgebiete in Franken. Im Rückblick sieht Susanne Müller neben der konsequenten Umsetzung themenbezogener Trends und der Generierung zielgruppenspezifischer Angebote die Digitalisierung der Tourismusarbeit als eine der wichtigsten Aufgaben der vergangenen Jahre: „In diesem Bereich hat das Fränkische Weinland bereits viel erreicht“, fasst Müller zusammen. Als Beispiele nennt sie unter anderem die Etablierung eines Online-Buchungsportals für Unterkünfte und Erlebnisangebote, die Verlagerungen im Printbereich in die digitale Kommunikation oder die vor kurzem erfolgte Freischaltung der barrierefreien Website www.fraenkisches-weinland.de.
Ein weiterer Schwerpunkt ihrer Arbeit bestand darin, das Fränkische Weinland in ein starkes Netzwerk einzubinden. Das betraf zum einen die Stärkung der Partner vor Ort, die etwa durch Workshops fit für die touristischen Zukunftsaufgaben gemacht wurden. Zum anderen vertrat Susanne Müller die Interessen des Fränkischen Weinlands auf überregionaler Ebene, etwa im Tourismusverband Franken, beim Fränkischen Weinbauverband oder beim Hotel- und Gaststättenverband.
Von der Basis auf die nächste Ebene
Die Digitalisierung und ein starkes Netzwerk sind auch die Bereiche, die Marco Maiberger als neuer Geschäftsführer weiterhin forcieren will. „Ein Wir-Gefühl ist für das Fränkische Weinland enorm wichtig, schließlich erstreckt es sich über fünf Landkreise plus die kreisfreien Städte Würzburg und Schweinfurt“, so der 42-Jährige. Um die Bevölkerung vor Ort mitzunehmen, plant er neue bzw. den Ausbau bestehender Marketing-Instrumente. Auch die weitere Belebung des Wintergeschäfts und die Vermarktung von autofreier Mobilität mittels Freizeitbuslinien innerhalb der Urlaubslandschaft hat er sich auf seine Agenda gesetzt.
Die Erfahrungen aus seiner Zeit an der Volkacher Mainschleife bilden dafür eine gute Grundlage. Als Leiter der dortigen Tourist-Information setzte er unter anderem eine einheitliche Marketingstrategie um – mit einem „Baukausten“ für die jeweiligen Orte, mit dem sie beispielsweise Broschüren oder Online-Veranstaltungstipps im Design der Mainschleife gestalten konnten. „Ich freue mich darauf, nun auch mit den Tourismuskollegen im gesamten Fränkischen Weinland zusammenzuarbeiten“, so Maiberger, „und meinen Blickwinkel von der Basis auf die übergeordnete Ebene zu erweitern.“