Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
BERLİN (AA) – Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Rusya-Ukrayna savaşından dolayı ülkesini "zor yılların beklediği" uyarısında bulundu.
Steinmeier, "Birbirimizi bağlayan her şeyi güçlendirin" başlığıyla yaptığı halka sesleniş konuşmasında, Rusya'nın Ukrayna'da savaş açtığı 24 Şubat tarihinin bir dönüm noktası olduğunu belirterek Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, Almanya'yı da güvensizliğe sürüklediğini ifade etti.
Avrupa'da savaşın genişleme endişesinin bulunduğuna, enerji krizinin yaşandığına, fiyatların yükseldiğine ve başarılı ekonomi modelinin baskı altında olduğuna işaret eden Steinmeier, birlikteliğe ve demokrasiye güven duymanın zarar gördüğü bir dönemde bulunduklarını anlattı.
Almanya'nın savaşta olmadığını vurgulayan Steinmeier, "Bunun değişmesini de istemiyorum. Savaşın genişlemesi hatta nükleer gerilimin yaşanması engellenmeli." dedi.
- İki Almanya'nın birleşmesinden sonra "en derin kriz"
Cumhurbaşkanı Steinmeier, halkın bazı konularında endişe duyduklarını vurgulayarak 1990'da iki Almanya'nın birleşmesinden sonra "en derin krizin" yaşandığını söyledi.
Rusya'nın, Ukrayna'ya saldırmasıyla Avrupa'daki güvenlik düzenini yıktığını savunan Steinmeier, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emperyalist düşüncesiyle "uluslararası hukuku ihlal ettiğini" ve "toprak gasbı yaptığını" kaydetti.
İki Almanya'nın birleşmesinden sonra Sovyet birliklerinin tek kurşun bile atmadan evlerine dönmelerinin barışçıl bir gelecek için büyük umut verdiğini ifade eden Steinmeier, "Benim de bu umudum vardı. Bu, yıllarca yaptığım çalışmalarımın arkasındaki itici güç oldu. Ancak günümüz Rusyası'na baktığımızda eski hayallere yer yok. Ülkelerimiz bugün birbirine karşı duruyor." diye konuştu.
Steinmeier, diyalog ve birleştirici bir şeyin arayışı yerine ideoloji ve üstünlük kurma mücadelelerinin başladığını ifade ederek "Bu mücadele uzun vadede uluslararası ilişkilerin geleceğini şekillendirecek. Üzücü gerçek şudur: Dünya, çok acil bir şekilde iş birliğine ihtiyaç duyduğu halde daha fazla karşı karşıya gelinen döneme doğru ilerliyor." değerlendirmesinde bulundu.
İklim değişikliği, salgınlar, açlık ve göç gibi sorunlara işaret eden Steinmeier, bu sorunların uluslararası iş birliği olmadan çözülemeyeceğini vurguladı.
Steinmeier, bu gelişmelerden Almanya'nın da etkilendiğine işaret ederek "Daha zor yıllar bizi bekliyor. Almanya için rüzgara karşı bir dönem başlıyor." dedi.
Bu dönemin üstesinden gelmek için Almanya'nın son yıllarda geliştirdiği güce güvendiğini belirten Steinmeier, ülkesinin ağır krizlerden geçme deneyimine, güçlü şirketlere ve araştırma kurumlarına sahip olduğunu, ekonomik olarak da diğer ülkelerden daha iyi bir durumda bulunduğunu kaydetti.
- "Savaş mantalitesine ihtiyacımız yok"
Steinmeier, bunun yanı sıra ülkesinin ihtilaflara karşı direnç göstermesi gerektiğini belirterek "Savaş mantalitesine ihtiyacımız yok ancak ihtiyacımız olan direnme ruhu ve direnme gücüdür." ifadelerini kullandı.
Buna güçlü Alman ordusunun da dahil olduğunu aktaran Steinmeier, Avrupa’nın ortasında güçlü bir ülke olan Almanya’nın ittifakın savunmasına katkıda bulunma görevi de bulunduğunu belirtti.
Steinmeier, "Almanya, NATO'da, Avrupa'da sorumluluğunu kabul ettiği güvencesini partnerlerimize veriyorum." diye konuştu.
Halkın gelecek dönemde kısıtlımalar yaşayacağını, bazılarının bunu şimdiden hissettiğini söyleyen Steinmeier, kendi başına bu zorluktan çıkamayanlara devletin yardım edeceğini belirtti.
Steinmeier, bu enerji krizinde adaletsizliklerin oluşmaması için zenginlerin de çözüme katkıda bulunması çağırısında bulundu.
KÖLN (AA) - Türkiye'nin Köln Başkonsolosluğu rezidansında, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla, çeşitli ülkelerin başkonsolosları, milletvekilleri ve yerel yöneticiler ile Köln ve çevresinde yaşayan tanınmış simaların katıldığı resepsiyon düzenlendi.
Resepsiyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla gönderdiği mesaj okundu.
Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, 99 yıl önce Türk milletinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürüttüğü bağımsızlık mücadelesini anlattı.
Kaya, "Yaşanan salgın dönemi ve sonrasında Ukrayna‘daki savaş, küresel sistemi derinden etkilemiştir. Gıda, enerji, iklim ve sağlık alanında krizlerle aynı anda mücadele etmek durumunda kaldığımız bugünkü dünyada daha yakın işbirliği zorunludur. Bu noktadan hareketle Almanya ile ilişkilerimizi yapıcı işbirliğine dayalı olarak geliştirmek için çabalarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
Başkonsolos Kaya, şunları kaydetti:
"Bununla birlikte, görev bölgemizdeki Türk toplumunun refahı ile sosyal ve siyasi hayata katılımı da Almanya’ya yönelik işbirliği vizyonumuzun ayrılmaz parçasıdır. Almanya’yla ortak hazinemiz olan Türk toplumunu ülkelerimiz arasındaki ortak geleceğin teminatı haline getirmek başkonsolosluğumuzun temel çabasıdır."
Engelsiz Yaşam Derneği Aachen şubesi de 20 kişilik korosuyla Cumhuriyetin 99. yılı onuruna konser verdi.
BERLİN (AA) - Almanya'da 8'i Türk 10 kişiyi katleden Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüne ilişkin "gizli" ibaresi bulunan ve 30 yıl açıklanmaması öngörülen, "NSU dosyaları" olarak adlandırılan raporun internet sitesinde yayımlandığı iddia edildi.
"Bilgi özgürlüğü portalı FragDenStaat" ile Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF’de yayımlanan "ZDF Magazine Royale" programı tarafından kamuoyuyla paylaşılan söz konusu rapora, internet üzerinden "nsuakten.gratis" sayfasından ulaşılıyor.
Ekleriyle 173 sayfadan oluşan rapor, "Hessen Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda (LfV) 2012'deki dosyaların incelenmesine ilişkin sonuç raporu" başlığını ve 20 Kasım 2014 tarihini taşıyor.
Söz konusu internet sayfasında "Halkın, bir asırdan fazla bir süre gizli kalması gereken belgelerde tam olarak ne yazdığını bilmeye hakkı olduğuna inanıyoruz." ifadesi kullanılarak, kendilerine bilgi veren kaynakları korumak için raporun yeniden yazıldığı, böylelikle "dijital ve analog iz taşımayan yeni bir belgenin oluşturulduğu" kaydedildi.
Oluşturulan belgenin orijinal belgenin içeriğiyle aynı olduğu aktarılan sayfada, hukuki sebeplerden dolayı da bazı kişilere ilişkin bilgilerin karartıldığı ifade edildi.
LfV tarafından hazırlanan ve aşırı sağla ilgili dosya ve belgelerde NSU bağlantısının bulunup bulunmadığının incelendiği rapor, kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu.
"NSU dosyaları" olarak adlandırılan rapor için güvenlik kurumlarının çalışma yönetimlerinin korunması gerekçe gösterilerek 120 yıl gizlilik kararı alınmış, daha sonra bu süre 30 yıla düşürülmüştü.
- NSU'nun geçmişi
Almanya'da 2000-2007'de 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, en az iki bombalı saldırı düzenleyen ve 15 banka soygunu gerçekleştiren NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
Neonazi terör örgütünün, uzun yıllar boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememiş olması, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduklarının ortaya çıkması, Almanya’da büyük tartışmalara yol açmıştı.
Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 4 Kasım 2011'den birkaç gün sonra imha edilmesi de büyük kuşku yaratmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü.
- Yargı süreci
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde 2013’te başlayan NSU terör örgütü davasında karar 11 Temmuz 2018’de açıklanmış, baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırılmış, örgüte yardım ve yataklık yapan 4 sanık da 2,5 ile 10 yıl arasında hapis cezası almıştı.
NSU terör örgütünü ve karanlık bağlantılarını aydınlatmak için Federal Meclis'te ve birçok eyalet meclisinde araştırma komisyonları kurulmuş ancak var olan kuşkular burada yapılan araştırmalarla da giderilmemişti.
Cumhuriyetin 100. yılı hızla yaklaşırken Avrupa’nın önde gelen Türk şahsiyetleri ardı ardına açıklamalar ile heyecanı en yüksek şekilde yaşamaya çalışıyorlar. Almanya Türkleri’nin 60 yıllık tarihindeki en önemli kazanımlardan biri olan Türk Gıda Sektörü’nün önde gelen isimlerinden Mustafa Baklan, “Türk Milleti gerçek şahsiyet ve özgüvenini cumhuriyet ile bulmuştur. Cumhuriyet herşeyden önce bir ilkeli ve modern dünya görüşünün birleştiği bir insanlık ideolojisidir. Türk Milleti son 99 yılda hiç kimsenin ihtiraslarına boyun eğmeden, tehditlere aldırmadan ve geleceği bu günden okuyarak kutlu ve vakurlu bir yolda ilerlemesini başarabilmiştir. İkinci yüz yılda bölgesinde barış adası ve mazlum halkların en önemli güvencesi olmaya devam edecektir.
Bu vesile ile bütün müşterilerimizin, milletimizin ve bize dost olan toplulukların cumhuriyet bayramını kutlarken geleceğe yönelik sevincimi bütün insanık ile paylaşmak isterim” şeklinde mesaj verdi.
Die Anmeldefrist für Schülerinnen und Schüler zum Tag der Ausbildung im Landkreis Kelheim läuft noch bis 4. November. Eltern, deren Kind noch nicht angemeldet ist, können dies einfach über die Homepage des Landratsamtes erledigen. Wichtig ist die unterschriebene Einverständniserklärung der Erziehungsberechtigen.
Der TALK geht am schulfreien Buß- und Bettag, den 16. November, in die dritte Runde. Heuer stellen sich knapp 40 Ausbildungsbetriebe im Landkreis praxisnah und vor Ort interessierten Schülerinnen und Schülern vor. Organisiert wird die Veranstaltung in Ergänzung zu den Berufs- und Ausbildungsmessen wieder von der Wirtschaftsförderung des Landkreises Kelheim mit finanzieller Unterstützung der Kooperationspartner Bundesagentur für Arbeit, IHK Regensburg für Oberpfalz/Kelheim, Kreissparkasse Kelheim sowie den Raiffeisenbanken und Volksbanken im Landkreis Kelheim.
Es ist eine einmalige Gelegenheit exklusive Einblicke in den Berufsalltag der Firmen direkt vor Ort zu bekommen. So können diese Kontakte mitunter auch zum gewünschten neuen Ausbildungsvertrag führen.
Auf 13 Routen präsentieren sich jeweils drei Unternehmen zu den Themen
· Öffentlicher Dienst, Banken, Versicherungen (in den verschiedenen Touren in Abensberg, Kelheim und Bad Abbach)
· Handwerk, Mechanik & Elektrik, Büro & Handel, Mediengestaltung (in den verschiedenen Touren in Kelheim, Saal, Hausen, Attenhofen, Abensberg, Neustadt oder Mainburg)
· Chemische Industrie und Pharmazie (in den verschiedenen Touren in Riedenburg, Kelheim, Saal a.d. Donau)
· Gastronomie, Tourismus, Gesundheit & Soziales (in den verschiedenen Touren in Bad Gögging, Essing, Kelheim).
Von jeweils zentralen Treffpunkten werden am 16. November von 8:30 bis circa 15 Uhr die angemeldeten Schülerinnen und Schüler der 8. bis 11. Jahrgangsstufen der weiterführenden Schulen mit Shuttle-Bussen zu den jeweiligen Betrieben im Landkreis Kelheim gefahren. Als Busbegleiter unterstützen an diesem Tag Mitarbeiter des Landratsamtes, der Handwerkskammer, der VHS Kelheim sowie der Agentur für Arbeit aus dem Bereich Berufsberatung.
„Wir bieten den Schülerinnen und Schülern die einmalige Gelegenheit, spannende Ausbildungsberufe aus vielfältigen Branchen hautnah zu erleben. Wir wollen Vorabgangsklassen von Mittel-, Realschulen und Gymnasien über all die erstklassigen Betriebe und Unternehmen, innovativen Hidden Champions und anderen attraktiven Einrichtungen im Landkreis Kelheim informieren.“ Sandra Schneider, Wirtschaftsreferentin des Landkreises Kelheim Projektleiterin Sabine Haunschild von der Wirtschaftsförderung will an diesem Tag besonders auch die Mädchen dazu animieren, einen Blick über den Tellerrand zu wagen.
„Es gibt so viele spannende Ausbildungen in unseren heimischen Betrieben. Der Tag der Ausbildung ermöglicht ein zwangloses Schnuppern in technische, handwerkliche und kaufmännische Berufe.“
Sabine Haunschild, Projektleiterin
Alle Informationen über die jeweiligen Routen mit den teilnehmenden Unternehmen und die Anmeldeunterlagen finden Sie unter www.landkreis-kelheim.de/talk. Wer noch als Begleitperson mitfahren möchte, kann sich dort ebenfalls gerne anmelden.
İSTANBUL (AA) - Dünya genelinde fosil yakıtlara aşırı bağımlılık mevcut ve gelecek nesillerin sağlığı için büyük tehdit oluştururken, gıda güvensizliği, salgın hastalıkların bulaşma riski ve potansiyel iş gücü kayıpları artıyor.
Hakemli tıp dergisi Lancet'in iklim değişikliğinin sağlık üzerine etkilerini incelediği yıllık raporu bu yıl, "Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2022: İnsan Sağlığı Fosil Yakıtların İnsafında" başlığıyla yayımlandı.
27. Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı (COP27) öncesinde yayınlanan rapor, aşırı sıcaklığın gıda güvensizliği, hane halkı hava kirliliği ve fosil yakıt endüstrisinin sağlıklı bir gelecekle uyumu üzerindeki etkisini 43 gösterge üzerinden ölçüyor.
Rapordaki bulgular, hükümetlerin ve şirketlerin mevcut ve gelecek nesillerin sağlığını ve hayatta kalmasını giderek daha fazla tehdit eden stratejiler izlemeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
Fosil yakıt kullanımının yüksek oranda devam etmesi nedeniyle, küresel enerji sisteminin karbon yoğunluğundaki azalma 1992'deki seviyesine göre yüzde 1'in altında kaldı. Mevcut değişim hızıyla, enerji sisteminin tamamen karbondan arındırılmasının 150 yıl sürebileceği ve Paris Anlaşması kapsamında küresel ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlandırılması hedefi giderek zorlaşacağı öngörülüyor.
Aralarında Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Meteoroloji Örgütü'nün bulunduğu 51 kurumdan 99 uzmanın çalışmalarını temsil eden rapor, University of College London tarafından yönetiliyor.
- Ülkeler ve şirketler hala fosil yakıtlara öncelik veriyor
Fosil yakıtlar, hükümet ve şirketler tarafından sağlığa zarar verecek şekilde temiz enerji çözümlerine göre öncelikli görülüyor.
Raporda incelenen 86 hükümetten 69'u 2019'da 400 milyar dolar net fosil yakıt sübvansiyonu sağlarken, bu sübvansiyonlar ülkelerin 31'inde sağlık harcamalarının yüzde 10'unu, ülkelerin 5'inde ise yüzde 100'ünün üzerinde bulunuyor.
Dünyadaki en büyük 15 petrol ve gaz şirketinin mevcut stratejileri sera gazı üretimlerinin 2030'da yüzde 37, 2040'ta ise yüzde 103 artmasına yol açıyor ve bu şirketlerin emisyonlarını azaltmak üzere verdikleri taahhütleri yerine getirmediğini gösteriyor.
Fosil yakıt bağımlılığının sürmesi ve temiz enerjiye geçişteki gecikme nedeniyle, hana halkları kirli hava ya maruz kalıyor. Tehlikeli partikül madde konsantrasyonları (PM2.5) değerlendirilen 62 ülkede Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyesini 30 kat aşarak insan sağlığını tehlikeye atıyor.
Kovid-19 salgınına müdahale için harcanan 3,1 trilyon doların yaklaşık yüzde 30'unun sera gazı emisyonlarını ve hava kirliliğini azaltmak için yeterli olacağı hesaplanıyor.
Öte yandan, rapordaki endişe verici göstergelere rağmen mevcut enerji, hayat pahalılığı ve iklim krizlerine sağlık merkezli bir yanıt verilerek enerji şirketlerinin hızla temiz kaynaklara geçişini hızlandırabilir ve sağlıkta eşitliğin olduğu bir gelecek oluşturulmasını sağlayabilir.
- Gıda güvensizliği, bulaşıcı hastalık ve ölüm riski artıyor
Salgın, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş, küresel enerji krizi ve hayat pahalılığının sağlık üzerindeki etkileri, fosil yakıt bağımlılığının devam etmesi nedeniyle daha da kötüleşiyor. Bu durum, gıda güvensizliği, bulaşıcı hastalıkların yayılması, sıcaklığa bağlı hastalıklar, enerji yoksulluğu ve hava kirliliğine maruz kalmaktan kaynaklanan ölüm risklerinin artmasına yol açıyor.
İklim değişikliğini giderek daha kötü hale getiren fosil yakıtların sağlık üzerindeki etkileri her ülkede güven sorununu gündeme taşıyor.
Aşırı sıcaklar 2020'de, 103 ülkede 1981-2010 yıllarına kıyasla 98 milyon daha fazla insanın orta ve şiddetli gıda güvensizliğinden etkilenmesine yol açtı.
Küresel kara alanının yüzde 29'u, 2012-2021 yıllarında 1951-1960 yıllarına göre her yıl daha fazla aşırı kuraklıktan etkilenerek insanları su ve gıda güvensizliği riskiyle karşı karşıya bıraktı.
Aşırı sıcaklar nedeniyle, 1986-2005 dönemine kıyasla 2012-2021 yıllarında bir yaş altındaki çocuklar toplam 600 milyon gün (çocuk başına 4,4 gün), 65 yaş üstü yetişkinler ise 3,1 milyar gün (kişi başına 3,2 gün) daha fazla sıcak hava dalgası yaşadı.
Sıcaklığa bağlı ölümler 2000-2004 dönemine göre 2017-2021 döneminde yüzde 68 artarken, insanların çok yüksek ve aşırı yüksek yangın tehlikesi günlerine maruz kalma oranı 2001-2004 ile 2018-2021 dönemleri kıyaslandığında ülkelerin yüzde 61'inde artış gösterdi.
Sıcaklığa maruz kalma geçen yıl dünyada 470 milyar potansiyel iş gücü saati kaybına yol açarken, düşük ve orta gelirli ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasını ortalama yüzde 5,6 etkiledi ve hayat pahalılığı krizini kötüleştirdi.
Değişen ve kötüleşen iklim koşulları bulaşıcı hastalıklara da yansıdı. Sıtmanın bulaşması için uygun olan süre 1951-1960 dönemine göre 2012-2021 yıllarında Amerika'nın dağlık bölgelerinde yüzde 32,1, Afrika'da yüzde 15 arttı.
- "İklim krizi bizi öldürüyor"
Raporda görüşlerine yer verilen Lancet Geri Sayım İcra Direktörü Marina Romanello, bu yılki raporun dünyanın kritik bir kavşakta olduğunu gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Küresel fosil yakıt bağımlılığının çok sayıda küresel krizin ortasında sağlık zararlarını artırdığını, hane halklarını savunmasız, enerji yoksulluğuna ve tehlikeli seviyelerde hava kirliliğine maruz bıraktığını görüyoruz. Zorluklara rağmen, temiz enerji ve enerji verimliliğine hızlı bir geçişle acil eylemin hala milyonlarca insanın hayatını kurtarabileceğine dair açık kanıtlar var. Dünya çalkantı içindeyken, hükümetler ve şirketler sağlığı bu eşzamanlı krizlere verilecek uyumlu bir yanıtın merkezine koyma ve herkes için sağlıklı, güvenli bir gelecek sağlama fırsatına sahip."
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ise "İklim krizi bizi öldürüyor. Sadece gezegenimizin sağlığını değil, zehirli hava kirliliği, azalan gıda güvenliği, daha yüksek bulaşıcı hastalık salgını, rekor düzeyde aşırı sıcaklar, kuraklık, seller ve daha fazlası yoluyla insanların sağlığını baltalıyor." ifadelerini kullandı.
Guterres, fosil yakıt bağımlılığının bir an önce azaltılması ve yenilenebilir enerji ve iklim direnci için sağduyulu yatırımlar yapılması çağrısında bulundu.