Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

KÖLN (AA) - Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinin uzun inşaat süreleri ve yüksek maliyetler nedeniyle nükleer enerjiye yeniden dönmeyeceğini söyledi.

Başbakan Scholz, Baden-Württemberg eyaletindeki Sindelfingen'de bulunan meslek okulunu ziyaretinde öğrencilerin sorularını yanıtladı.

 

Bir öğrencinin nükleer santraller konusunda kendisine yönelttiği soruya yanıt olarak Scholz, "Eğer birisi, şimdi bir nükleer enerji santrali inşa etmeye karar verirse mevcut inşaat sürelerine göre 15 ila 20 yıl içinde hazır olacaktır. O zamana kadar bu konudaki tüm sorunlarımızı çözmüş olmamız gerekir." dedi.

Bu tür santrallerden elde edilen elektriğin rüzgar, güneş ya da diğer kaynaklardan sağlanan enerjiden daha pahalıya mal olduğunu, ayrıca uranyum rezervlerinin sınırlı bulunduğunu belirten Scholz, 20 yıl sonra geriye bakıldığında elektrik üretimi için kimin daha ucuz ve verimli karar verdiğinin görülebileceğini ifade etti.

 

- Assange'ın ABD'ye iadesine karşı

Başbakan Scholz, kendisine yöneltilen soruyla bağlantılı olarak, Julian Assange'ın ABD'ye iade edilmesine de karşı çıktı.

Scholz, "Assange'ın ABD'nin devlet sırlarını ifşa ettiği gerçeği göz önüne alındığında, Britanya mahkemelerinin kendisine gerekli korumayı vermesinin iyi bir şey olacağı kanaatindeyim çünkü ABD'de yargılanmayı beklemek zorunda." değerlendirmesinde bulundu.

 

- Taurus seyir füzelerinin Ukrayna'ya teslimi konusunda kararlı

Scholz, bazı siyasi çevreler tarafından eleştirilmesine rağmen Taurus seyir füzelerinin Ukrayna'ya teslimi konusundaki kararını savundu.

Başbakan Scholz, yüksek rütbeli Alman Silahlı Kuvvetleri subayları arasında Taurus füzeleriyle ilgili görüşmelerin ortaya çıkmasıyla ilgili ise yorum yapmadı.

 

BERLİN (AA) - Almanya, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına siyasi, mali ve askeri destek sağlayarak "soykırım işlemesini kolaylaştırdığı" gerekçesiyle Nikaragua tarafından Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açılan davada suçlamalara karşı savunma yapacak.

 

Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Wolfgang Büchner, Berlin'de düzenlenen basın toplantısında AA muhabirinin ülkesinin bu davayı nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorusu üzerine, hükümetin Nikaragua'nın UAD'ye yaptığı başvuruyu not ettiği yanıtını verdi.

Alman hükümetinin tutumunu davada ortaya koyacağını belirten Büchner, "Suçlamaları haksız buluyoruz ve ayrıntıları davada ortaya koyacağız." dedi.

 

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christian Wagner de UAD'ye değer verdiklerini ve davaya dahil olup savunma yapacaklarını dile getirdi.

Wagner, ancak Nikaragua'nın suçlamalarını açık şekilde reddettiklerini vurguladı.

Nikaragua, 2 Mart'ta UAD'ye verdiği dava dilekçesinde Almanya'nın, İsrail'e siyasi, mali ve askeri destek sağlayarak Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) fonlarını keserek "İsrail'in soykırım işlemesini kolaylaştırdığı ve her halükarda soykırımı önlemek için mümkün olan her şeyi yapma yükümlülüğünü yerine getirmediği" suçlamasında bulunmuştu.

 

Almanya'nın, İsrail'in sadece Gazze'de işlediği suçlardan değil işgal altındaki tüm Filistin topraklarındaki suçlardan sorumlu olduğunu öne süren Nikaragua, ayrıca 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin (Soykırım Sözleşmesi) yanı sıra 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokolleri, uluslararası insancıl hukukun ihlal edilemez ilkeleri ve diğer genel uluslararası hukuk normlarına aykırı davrandığını ve uluslararası hukuku dört ayrı şekilde ihlal ettiğini savunmuştu.

 

BERLİN (AA) - Alman hava kuvvetleri subayları arasında Ukrayna'ya destek konusunda yapılan görüşmelerin ses kaydının Rusya’da yayımlanması, Almanya'nın gündeminden düşmüyor.

Alman medyası, dinleme konusunu geniş şekilde okuyucularına duyurmaya devam ederken, bunun nasıl mümkün olabildiğini de sorgulamayı sürdürüyor.

Bazı gazeteler, konuyu "dinleme skandalı" olarak adlandırırken, bazı medya kurumları ise "dinleme vakası" olarak nitelendiriyor.

 

Die Welt gazetesindeki haberde, Rus istihbarat servislerinin Alman subaylar arasındaki bir gizli görüşmeyi dinlemiş olmasının utanç verici olduğu belirtildi. Haberde, Alman Savunma Bakanlığının, herhangi bir güvenlik açığı olup olmadığını araştırması gerektiği vurgulandı.

"Vladimir Putin'in kurusıkı atışı" başlığıyla verilen haberde, Rusya'nın dinleme kaydının yayımlanmasıyla Almanya'ya karşı adeta bir kurusıkı atış yaptığı kaydedildi.

Bild gazetesi de "Ruslar Alman subayları dinliyor" başlığıyla verdiği haberinde, Alman Silahlı Kuvvetlerinin "dinlenme" sorunu bulunduğunu ve NATO ortaklarının ve güvenlik çevrelerinin bu nedenle endişeli olduğunu vurguladı.

Frankfurter Allgemeine gazetesinde yer alan bir makalede de dinleme kayıtlarının yayımlanmasıyla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Berlin'e adeta misket bombası atmış gibi etki yaptığı ifade edildi.

 

"Almanya Putin'e mühimmat sağladı" başlıklı makalede Almanya'nın Ruslar sayesinde gizli bilgileri öğrendiğine işaret edilerek Almanya'nın güvenilir bir müttefik olarak itibarı için bunun gizlilik felaketi olduğu yorumunda bulunuldu.

Amerikalıların da kayıtlardaki konuşmalarda Ukrayna'da zaten var olduklarının ortaya çıkmasının sonuçlarını yaşayacakları savunuldu. Amerikalıların Almanların Rus propagandasına böyle üç yıldızlı bir hediye vermesinden hiç de hoşnut olmayacakları kaydedildi.

Makalede ayrıca, "Bu tür askeri ve siyasi patlamaya yol açabilecek başka konuşmalar da bu kadar kolay dinlenebiliyorsa, Savunma Bakanlığının bir basın bürosuna ihtiyacı kalmayacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Tagesspiegel gazetesinde yer alan haberde ise dinleme kayıtlarının yayımlanmasının ardından hava kuvvetlerinde üst düzey görevden almaların merak edildiği belirtildi.

Spiegel dergisindeki haberde de Rus hükümetinin Batı'daki üst düzey hükümet yetkilileri ve askeri yetkililer arasındaki gizli görüşmelerin içeriğini öğrenmesinin çok da şaşırtıcı olmadığı ifade edildi.

Haberde, ancak gizli dinlemenin iki soruyu gündeme getirdiği bunlardan birinin konuşmanın neden kamuoyuna açıklandığı ve zamanlamanın nasıl bir rol oynadığı ile Rus gizli servisine kolaylık sağlanıp sağlanmadığı olduğu kaydedildi.

Stern dergisindeki "Alman subayların dinlenen konuşmaları: Bir dış utanç anı" başlığıyla verilen haberde de yaşanan olayın Donald Trump'ın olası ikinci dönem ABD başkanlığı göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa'nın birlik içinde olduğunu ve kendini savunabileceğini göstermesinin her zamankinden daha önemli olduğu bir zamanda gerçekleştiği kaydedildi.

Haberde, neredeyse Vladimir Putin'in patlamış mısırla arkasına yaslanıp Avrupa'nın parçalanmasını izlediğinin düşünülebileceğine işaret edilerek, "Ona bu iyiliği yapmamalıyız. Bu olayı bir uyanış çağrısı olarak kullanmak için henüz çok geç değil." değerlendirmesinde bulunuldu.

 

- Muhalefet soruşturma komisyonu kurulmasını istiyor

Muhalefette bulunan Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) ise konuyla ilgili Federal Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulmasından yana görüş bildirdi.

CSU'lu Alexander Dobrindt, Alman medyasına yaptığı açıklamada, soruşturma komisyonunun ihtimal dışı olmadığını söyledi. Dobrindt, Şansölye'nin bu konuyu Federal Meclis'te açıklaması gerektiğini ifade etti.

CDU'lu siyasetçi Roderich Kiesewetter de "Federal Şansölye'nin Alman Federal Ordusu'nun sahada yer almasının gerekli olduğunu söylerken neden yalan yanlış iddialarla kamuoyunun karşısına çıktığı açıklığa kavuşturulmalıdır." dedi.

CDU'lu dış politika uzmanı Norbert Röttgen ise Scholz'un ciddi bir kişisel zarara uğradığını belirterek, "Şu soru ortaya çıkıyor. Rus gizli servisinin ve belki de daha yüksek bir makam neden şu anda konuşmayı yayımlayarak Federal Şansölye'ye bu kadar büyük zarar verdi." diye konuştu.

 

- Başbakan Scholz olayı ciddi bir konu olarak niteledi

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Alman hava kuvvetleri subayları arasında Ukrayna'ya destek konusunda yapılan görüşmelerin ses kaydının Rusya’da yayımlanmasını "çok ciddi bir konu" olarak nitelemiş ve hızla aydınlatılacağını söylemişti.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Hava Kuvvetleri Komutanı Ingo Gerhartz ve diğer bazı generallerin görüşme kaydının dinlenilmesiyle ilgili, Rusya'yı Almanya'ya karşı "hibrit saldırı" gerçekleştirmekle suçlamıştı.

Savunma Bakanı Pistorius, Berlin'de yaptığı açıklamada, "Bu olay açıkça Hava Kuvvetlerindeki bir tartışmanın dinlenmesi ve yayımlanmasından daha fazlasıdır. Bu, Rusya Devlet Başkanı Putin'in yürüttüğü enformasyon savaşının bir parçası, buna hiç şüphe yok. Bu dezenformasyon için hibrit bir saldırı, bölünmeler yaratmayı, birliğimizi baltalamayı amaçlıyor." ifadelerini kullanmıştı.

 

- Kayıtlar Rusya'da yayımlandı

Russia Today (RT) Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan, Alman subaylarının 30 dakikalık ses kaydını yayımlamıştı.

Ses kaydında üst düzey Alman Hava Kuvvetleri mensupları, siyasi bir karar alınması durumunda, Taurus füzelerinin ne şekilde gönderilebileceğini, bunların Ukrayna tarafından Almanya'nın istihbarat ve teknik desteği olmadan kullanılıp kullanılamayacağını tartışıyorlardı.

Kayıtta ayrıca, Taurus füzelerinin Rusya'nın yasa dışı ilhak ettiği Kırım Yarımadası'na inşa ettiği Kırım Köprüsü'nü teknik olarak imha edip edemeyeceği tartışması da yer alıyordu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin Avrupa’nın değerlerini paylaştığını belirterek, Almanları kültürünü ve doğal güzelliklerini görmek için ülkesini ziyaret etmeye çağırdı.
 

Tatar, Almanya’nın başkenti Berlin de "Dünya Kardeş Kentler Turizm Forumu'nun (TCWTF)" düzenlediği Küresel Kentsel Destinasyon Değişim Zirvesi'nde konuştu.

5-7 Mart'ta düzenlenecek ITB Berlin Turizm Fuarı'nda, KKTC'yi tanıtacaklarını belirten Tatar, ülkesinin doğal güzelliklerini, kültürünü ve gastronomisini fuarda ziyaretçilere anlatacaklarını söyledi.

Tatar, dünyadaki problemlere rağmen turizmin gelişmesinin kültürlerin tanınması ve ekonomik refah için önemli olduğunu vurgulayarak, turizmin küresel barış için önemli rol oynadığını ifade etti.

 

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Barış ve ülkeler arasında etkileşimler, küresel refahın büyümesine katkıda bulunuyor." dedi.

KKTC ve Türkiye’nin doğal güzellikleriyle turizm için en iyi destinasyonlar içinde yer aldığına işaret eden Tatar, Türkiye’nin Avrupa'dan 3 saat ve Kıbrıs'ın da kıtadan 3,5 saat uçuş mesafesinde olduğunu aktardı.

Antalya Diplomasi Forumu'nun etkileşim bakımından çok verimli geçtiğine değinen Tatar, 4 bin 700 kişinin davet edildiği forumda küresel sorunlara yönelik tartışmaların yapıldığını dile getirdi.

KKTC'nin Avrupa’nın değerlerini paylaştığını vurgulayan Tatar, Almanları kültürünü ve doğal güzelliklerini görmek için Ada'yı ziyaret etmeye çağırdı.

 

Tatar, “KKTC, güzel havası, gastronomisi, sahilleri, güzel doğası ve cana yakın insanlarıyla turizmde yeni bir destinasyon olarak yeniden keşfediliyor." ifadesini kullandı.

 
 
 
 
 
 
 

 

Ozan Fedai’de sevdiğine kavuştu
 
Avrupa Türklüğünün medar-ı iftiharı Amasyalı Yiğit Oğuz evladı,Ozan Fedai  Koç, Rahmeti Rahmana kavuştu. Mevla rahmet eyleye. Ruhu Şâd, Mekânı Cennet olsun.
 
Almanyanın Darmstadt şehrinde ikamet ediyordu. 
Darmstadt şehri ATİB Emir Sultan Külliye Camiinde uzun yıllar yöneti kurulunda bulundu.
 
 
Gönül dostu, Kültür elçilerimiz.
 
Avrupa Türklerinin gururu olan Türkçemizin güzel sesi  kültür sanat elçimiz Ozan Arif’imiz, güler yüzlü Ozan Yusuf’umuz bu günde Ozan Fedai gönüldaşımız aramızdan birer, birer ayrılarak ebedi aleme göçtüler. Rabbim kendilerine rahmet eylesin.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Sanatçısı Halk Ozanı Aşık  Fedai Koç,
Türk şiirinde büyük bir yeri olan aşık tarzının  önemli temsilcilerinden olan Amasyalı Ozan Fedai dünya hayatını noktalayarak ebedi alem ahiret’e göçtü.
 
2010 yılında, ATİB teşkilatımızın bölge başkanı Abdülcelil Akyüz beyin isteği üzerine şehrimiz Göppingen Türk Kültür Merkezi yönetim kurulu başkanlığı görevini kabul ettim. Yapılan genel kurul sonucu başkanlığa seçildim.
2011 yılında Sanat Kültür proğramı yapmak için  Arkadaşım Ozan Fedai kardeşimi aradım. Kendisi o gün Kur tedavisinde olduğunu,’hafta sonu olursa sorunsuz gelirim’ demişti.
Gün tarihinde güler yüzüyle elinde sazıyla geldi. 
Ozan Fdai, Ferhat Kafkas, rahmetli Ozan Yusuf Polatoğlu ve Mehmet Borukçu sahne aldılar.
 
Proğrama renk kattılar. Bizi mutlu etmişlerdi. Zaman telefonla konuşur haksızlıklarda şikayet ederdi. Uzunda olsa şiir okur bize dinletirdi.
İyi bir şair ve söz yazarıydı.Çok sayıda yayınlanmış kaset ve CD’leri mevcuttur.
Uzun zamandır yakalandığı hastalıkla mücadele ediyordu. Nihayet emir baki oldu. Ruhunu sevdiği rabbime teslim etti. Ruhun şad mekanın cennet olsun inşallah Fedai kardeşim. Rabbim cümlemize sabır ve metanetler versin. Seni unutmayacağız.
 
ANLAYANA
 
Gurbete benzemez gurbet bildiğim
Ana kucağından inmekmiş gurbet
Diyar diyar dolaşıpda bulduğum 
Yalan dolanlara kanmakmış gurbet
 
Kavim gardaş diye bakmayın yola
Münafıklar halay çeker kol kola
Allah yardım etsin çaresiz kula
Ağustos ayında donmakmış gurbet 
 
Çile kahır bunca verilen çaba
Altmış yıllık ömür  edildi heba
Yadelin zulmeti konmaz hesaba
Garagış zemheri yanmakmış gurbet 
 
Gün öğleyi geçti akşam oldu bak
Fikir şükür karanlığa kaldı bak
Karanlıkta ummanlara daldı bak
Şu geçen yılları anmakmış gurbet
 
Hakka ram olanda tükenmez azim
Gelmişim dünyaya olacak mazim
Yadellerde  kızım elimde sazım
Ölmeden mezara konmakmış gurbet
 
Suçlu aramak mı düşünmem asla
İşim olmaz hinlikle ihtirasla
Fedai  özünü  Allah'a yasla
Ekmeği ağuya banmakmış gurbet
Ozan Fedai 
 
10 Nisan 2023 Amasya
 
 
 

BERLİN (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin Avrupa’nın değerlerini paylaştığını belirterek, Almanları kültürünü ve doğal güzelliklerini görmek için ülkesini ziyaret etmeye çağırdı.

Tatar, Almanya’nın başkenti Berlin de "Dünya Kardeş Kentler Turizm Forumu'nun (TCWTF)" düzenlediği Küresel Kentsel Destinasyon Değişim Zirvesi'nde konuştu.

5-7 Mart'ta düzenlenecek ITB Berlin Turizm Fuarı'nda, KKTC'yi tanıtacaklarını belirten Tatar, ülkesinin doğal güzelliklerini, kültürünü ve gastronomisini fuarda ziyaretçilere anlatacaklarını söyledi.

Tatar, dünyadaki problemlere rağmen turizmin gelişmesinin kültürlerin tanınması ve ekonomik refah için önemli olduğunu vurgulayarak, turizmin küresel barış için önemli rol oynadığını ifade etti.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Barış ve ülkeler arasında etkileşimler, küresel refahın b

üyümesine katkıda bulunuyor." dedi.

KKTC ve Türkiye’nin doğal güzellikleriyle turizm için en iyi destinasyonlar içinde yer aldığına işaret eden Tatar, Türkiye’nin Avrupa'dan 3 saat ve Kıbrıs'ın da kıtadan 3,5 saat uçuş mesafesinde olduğunu aktardı.

Antalya Diplomasi Forumu'nun etkileşim bakımından çok verimli geçtiğine değinen Tatar, 4 bin 700 kişinin davet edildiği forumda küresel sorunlara yönelik tartışmaların yapıldığını dile getirdi.

KKTC'nin Avrupa’nın değerlerini paylaştığını vurgulayan Tatar, Almanları kültürünü ve doğal güzelliklerini görmek için Ada'yı ziyaret etmeye çağırdı.

 

Tatar, “KKTC, güzel havası, gastronomisi, sahilleri, güzel doğası ve cana yakın insanlarıyla turizmde yeni bir destinasyon olarak yeniden keşfediliyor." ifadesini kullandı.

Ab Samstag, dem 9. März 2024, geht ́s auf der Würzburger Talavera wieder rund:

Das Frühjahrsvolksfest lockt Groß und Klein aus den Häusern und bietet bis zum 24. März pures Familienvergnügen. Auf dem Platz zwischen dem Talaveraschlößle und dem Fraun- hoferinstitut präsentieren 49 Schausteller und die Festwirtsfamilie Hahn ein attraktives und abwechslungsreiches Angebot. Modernste Fahrgeschäfte treffen auf beliebte Klassiker. Selbstverständlich ist auch für das leibliche Wohl bestens mit einer Auswahl an ver- schiedensten Leckereien und Spezialitäten gesorgt, die von herzhaft bis süß für jeden Gau- men etwas zu bieten haben.

 

 

 

Festprogramm-Highlights

Frühjahrsvolksfest 2024 (Änderungen vorbehalten! Stand: 26.02.2024)

Freitag, 15. März 2024

  • ab 18.30 Uhr

  • 22.00 Uhr

    Samstag, 16. März 2024

• ab 18.00 Uhr

Sonntag, 17. März 2024

  • ab 12.00 Uhr

  • 14.00 – 20.00 Uhr

  • ab 16.00 Uhr Montag, 18. März 2024

• ab 18.30 Uhr Dienstag, 19. März 2024

• ab 18.30 Uhr

Mittwoch, 20. März 2024

  • 14.00 – 20.00 Uhr

  • 14.00 – 17.00 Uhr

  • ab 18.00 Uhr

    Donnerstag, 21. März 2024

• ab 18.00 Uhr Freitag, 22. März 2024

• ab 18.00 Uhr

Samstag, 23. März 2024

• ab 18.30 Uhr

Die Party und Stimmungsband Members Brillant-Feuerwerk

Die Partyband Hally Gally

Jazz NCBrownBluesBand
Kostenfreies Kinderprogramm im Festzelt Ballontiere – Malecke – Baumkraxeln Gschmeidigs Blechle

Die Festles Musik

Childhood-Party mit DJ Ole Bott – zurück in die Kindheit - 2000er, Happy Hour von 18.00 – 20.00 Uhr, 1 Maß Festbier o- der alkoholfrei für nur 8,90 € an der Bühnenbar

Familientag mit „Halben Fahr- und Eintrittspreisen“ und Sonder- angeboten an allen anderen Geschäften
Sonderpreise im Festzelt – Ballontiere - Malecke – Baumkra- xeln

Torwandschießen und Autogrammstunde mit den Würzburger Kickers im Festzelt
Die Grumis

Aalbachtal Express

Stoapfälzer Spitzbuam – Pünktlich zum Ferienstart

I-Düpferl – die junge Band aus Bayern

Sonntag, 24. März 2024

  • ab 12.00 Uhr

  • 14.00 – 20.00 Uhr

  • ab 17.30 Uhr

    Baumkraxeln im Festzelt:

Gschmeidigs Blechle ... mitten im Publikum und ohne Verstär- ker
Kostenfreies Kinderprogramm im Festzelt
Ballontiere – Malecke – Baumkraxeln

Finale mit den Hettstadter Musikanten

Jeder der ́s schafft, gewinnt eine Freimaß!

Ihr Kontakt zum Festzelt Hahn:
Tel.: 0931/4607 9900 - Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein! - www.hahnzelt.de

Öffnungszeiten Festplatz und Festzelt:

page10image16144384 page10image16147840

Montag bis Donnerstag Freitag und Samstag Sonntag

14.00 Uhr bis 23.00 Uhr 14.00 Uhr bis 24.00 Uhr 12.00 Uhr bis 22.30 Uhr

So geht ́s zum Festplatz Talavera:

Vom Hauptbahnhof zum Frühjahrsvolksfest können Sie bequem in 10 Minuten zu Fuß zum Volksfestplatz Talavera gehen oder bequem mit der Straßenbahn fahren. Die Linien 2 und 4 (Richtung Stadtteil Zellerau) bringen Sie direkt zur Haltestelle „Talavera“.

Allen Radfahrern und Radfahrerinnen empfehlen wir die kostenlosen und teilweise über- dachten, Fahrrad-Parkplätze direkt am Haupteingang der Talavera an der Luitpoldstraße.

Mit dem Auto folgen Sie der Beschilderung zum Park & Ride-Parkplatz Talavera. Rund um das Festgelände finden Sie Parkplätze (siehe rechts), wie der direkt gegenüberliegende Parkplatz „Friedensbrücke/Viehmarktparkplatz“ den Sie über die Dreikronenstraße anfahren sowie das Parkhaus „Alter Hafen“ an der Veitshöchheimer Straße.

Wir weisen darauf hin, dass das Parken mit Pkw auf der Talavera nur in begrenztem Umfang möglich ist. Insbesondere bei den Familientagen und am Wochenende wird es zu Engpäs- sen kommen. Bitte nutzen Sie soweit möglich die öffentlichen Verkehrsmittel. Parken mit Pkw ist auch möglich auf dem der Talavera gegenüberliegenden Parkplatz der SVG an der

Friedensbrücke/Viehmarktplatz (Einfahrt Dreikronenstraße) und im Parkhaus Alter Hafen (Einfahrt Veitshöchheimer Straße).

Kommen Sie, schauen Sie, staunen Sie, wir freuen uns auf Ihren Besuch!

Stadt Würzburg
Kommunalreferat
Fachbereich Allgemeine Bürgerdienste

page11image1470448

 

 

 

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 40’ıncı kuruluş yıl dönümü için yeni ve özel logo çalışması yaptı.

 

858 cami derneği, 60 binden fazla aktif gönüllüsü, yüz binlerce üyesi ile 2024 yılında kuruluşunun 40. yılının kutlanacağı, aynı zamanda 40. kuruluş yıl dönümünü yansıtan yeni logo tasarımı tamamlandı.

2024 yılına özel logoda DİTİB’nin bu yılki kuruluş yılını ağaç halkalarından ilham alınarak beyaz zemin üzerine kuruluş yıl dönümünü hatırlatan altın renginde 40 rakamı ile tasarlandı.

 

40. kuruluş yıl dönümüne özgü tasarlandı

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, yaptığı açıklamada “DİTİB Federal Birliğimizin 40 yıllık bir maziyi geride bırakmış olmasının sevinç ve gururunu yaşıyoruz. Bu özel anı 40. Yıl dönümümüze özgü bir logo tasarladık.“ dedi.

2024 yılında gerek organizasyonlarda, gerek yazışma ve davetiyelerde 40’ıncı yılı içeren yeni logoyu kullanacaklarını ifade eden Kuzey, 2024 yılı DİTİB’in 40'ıncı kuruluş yıl dönümü olduğunu söyledi. 

 

40 yıllık tarihi simgeliyor

1984 yılından bu yana güçlü bir çınara dönüşen DİTİB Federal Birliği‘nin 40 yıllık tarihini simgelediğine vurgu yapan Kuzey şunları kaydetti: “Ağaç halkalarından ilham alan logomuz, kuruluşundan bu yana güçlü bir çınara dönüşen DİTİB Federal Birliği‘nin 40 yıllık tarihini simgeliyor. Bu çınarın kökleri zaman içinde sağlamlaştı; biriktirdiğimiz deneyimler, birlikte geçirdiğimiz yıllar ve inancımız bu kökleri besledi. Bu kökler, bizlere dik durmayı ve geleceğe güvenle bakmayı öğretti. Zaman içerisinde bu çınarın dalları genişledi, yaşamlara dokunarak insanlara daha fazla fayda sağladı. Logomuzdaki her ağaç halkası, DİTİB'in on yıllık bir dönemini temsil etmektedir. Bu halkaların birleşimi, kuruluşumuzun büyümesini ve gelişmesini yansıtmaktadır. Aynı zamanda bu halkalar, topluluğumuzu, derneklerimizi ve birliğimizi simgelemektedir.”

 

İnsanlara ve topluma her daim faydalı olma misyonunu yansıtıyor

DİTİB’in 40’ıncı kuruluş yıl dönümü logosunun altın rengi, ışık ve enerji kaynağımız olan güneşi temsil ettiğini de sözlerine ekleyen Kuzey, “Dini bir kuruluş olarak DİTİB'in, insanlara ve topluma her daim faydalı olma misyonunu yansıtmaktadır. 858 cami derneğimize, günde 60.000'den fazla aktif gönüllümüze, yüzbinlerce üyemize ve bunu mümkün kılan herkese teşekkür ederiz. Birlikte nice yıllara.” ifadelerini kullandı.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, DİTİB’in 40. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle 2024 yılında bir çok etkinlik yapacaklarını belirtti.

 

 

Nürnberg Neşvegâh Türk Müziği Atölyesi tarafından hazırlanan ‘Mini Nihavend Faslı ve Hikâyeleriyle Şarkılar’ dinletisi büyük ilgi gördü.
Nürnberg Belediyesi’nin kültür evlerinden Ville Leon salonunda düzenlenen ve sunuculuğunu Gamze Heckmann’ın yaptığı konserde, tanınmış bestekârların eserlerinden oluşan Hüzzam ve Hicaz makamında şarkılar koro ve solo olarak seslendirildi. Neşvegâh Türk Müziği Atölyesi’nin kurucusu ve koro şefi Ömer Benli, müzik dinletisiyle ilgili şunları söyledi: “Binlerce yıllık geçmişiyle zengin enstrümasyonu ve derin anlamlar taşıyan, duygularımızı, sevinçlerimizi ve acılarımızı en içten şekilde ifade eden Klasik Türk Müziği, kültürümüzün en önemli taşıyıcılarından biridir. Nürnberg’de 2016 yılında halk korosu olarak kurulan ve 2018 yılında fasıl grubu olarak yoluna devam eden grubumuz keman, kanun, ut, gitar ve tef çalan 8 saz sanatçımız (Handanlar) ile fasıllar icra ediyor.”


‘AMACIMIZ, KÜLTÜRÜMÜZÜ TANITMAK’
“Daha önce farklı eserler ile gerçekleştirdiğimiz hikâyeleriyle şarkılar konseptimiz, mini nihavend faslı ile zenginleştirildi. Her şarkının bir hikâyesi vardır. Bu hikâyeler eşliğinde şarkılar gerçek anlamını kazanıyor. Bu nedenle öncesinde eserin hikâyesinin sunumu, ardından eserin icrası şeklinde konserimizi gerçekleştiriyoruz. 2023’ten itibaren kendi fasıl topluluğumuzun mekânında oda konserleri vermeye devam ediyoruz. Amacımız, verdiğimiz konserler aracılığıyla kültürümüzü tanıtmak, yaşatmak bu alanda ilgi yaratmak.”

 Haber ve resimler: İlhan BABA/NÜRNBERG

 

 

 

 

 

 

 

Altmış yıl evvel bugün Birleşmiş Milletler’de (BM) yapılan bir yanlış, alınan hatalı bir karar, maalesef Kıbrıs Türklerini dünyadan koparmaya ve olumsuz etkilemeye devam etmekte.

 

BM’nin Kıbrıs’a gelişini bir hatırlayalım; 21 Aralık 1963 Cumartesi günü sabahın erken saatlerinde, Kıbrıs Rumları, “Kıbrıs adasının egemenliği ile devleti ele geçirmek ve Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamak” için Kıbrıs Türklerine karşı silahlı saldırılar başlatırlar. Dönemin Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu Kıbrıs Türklerine saldırıları düzenleyen EOKA terör örgütüne, İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis’in milis kuvvetleri ile Makarios’un doktoru ve sonradan da EDEK’in kurucusu olan Dr. Vassos Lisarides’in milis kuvvetlerine destek olması için 1 Ocak 1964 sabahından başlamak üzere Kıbrıs adasına parti parti 20 bin tepeden tırnağa silahlı bir Komando Tümeni gönderir. Kıbrıs Türklerine karşı organize ve aynı anda başlayan silahlı saldırılar adanın tüm bölgelerinde devam eder. Lefkoşa’nın Küçük Kaymaklı bölgesine Nikos Sampson’un komutasında Yorgacis’in milis kuvvetleri, Çağlayan bölgesine de Lissaridis’in milisleri saldırmıştır.

 

Rumların saldırıları katliamlara, yağmaya, soyguna ve yaşlı kadın, erkek ve çoluk çocuk demeden soykırıma dönüşünce, Kıbrıs Türklerinin neredeyse dörtte biri evini barkını, malını mülkünü, hayvanını ve zahiresini arkada bırakıp güvenli Türk bölgelerine göç etmek zorunda kalır.

 

Türkiye Cumhuriyeti, katliamları, soygunu, yağmayı ve göçleri durdurmak için öncelikle “siyasi müdahale ve görüşme” yolunu tercih ederek BM’den “Acil Müdahale” talep eder.

 

Günümüzde olduğu gibi, 1964 yılında da yayılmacı (emperyalist) ülkelerin çıkarları doğrultusunda faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Teşkilatı, adaya BM Barış Gücünü gönderebilmek için çalışmalar başlatır. Türkiye’nin talebi üzerine BM Güvenlik Konseyi toplanır ve daimi üye İngiltere’den karar taslağı hazırlamasını ister.

 

İngiltere Dışişleri Bakanlığı bir karar tasarısı hazırlar.

Bu karar taslağı, 1959 yılının Şubat ayında Zürih ve Londra’da -garantör devletler ile Kıbrıs Türkleri ve Rumlarından oluşan taraflar arasında- gerçekleştirilen toplantılarda mutabakata varılan ve 1 Ağustos 1960 günü bağımsızlığı ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM’ye tescilli Anayasasına tamamen aykırı bir şekilde, “Kıbrıs adasında sadece Kıbrıs Rumlarından oluşan mevcut Makarios yönetiminin adayı temsil eden hükümet” olarak tanınmasını içermektedir.

 

Kıbrıs Türklerini görüşmelerde ve toplantılarda temsil eden Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın dile getirdiği bütün itirazlar dikkate alınmaz ve Türkiye Cumhuriyeti’nin itirazlarına da ABD ve İngiltere temsilcileri “Bu karar geçicidir. İzin verin BM Barış Gücü adaya ayak bassın, katliamları, soykırımı, yağmayı, soygunu ve göçleri durdursun” yanıtını verirler. Türkiye bu yanıtı, Kıbrıs’ta devam etmekte olan katliamları, soykırımı, yağmayı, soygunu ve göçleri durdurmak için ister istemez kabul eder. BM GK’nin insanlık dışı ve dünya siyasetinin yüz karası kararlarından bir tanesi olan 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararı kabul edilerek yürürlüğe konur. Bu karar doğrultusunda Kıbrıs Rumları “Kıbrıs Hükümeti” olarak tanımlanırken, Kıbrıs Türkleri de toplum seviyesine indirgenir.

BM Barış Gücü bu kararın alınmasında ancak 2 ay sonra adaya ayak basar. Bu gecikme, Makarios hükümetinin “Gereklilik Doktrini” adı altında kabul ettiği yasadışı kararlarla, Kıbrıs Türklerinin Anayasal haklarını, siyasi haklarını ve insani haklarını ellerinden almasının yolunu açar. 

 

Aradan geçen 60 yıl içinde Kıbrıs Türklerinin dünyadan izole edilmesinin, uluslararası ticaret yapamamasının, uluslararası siyasi platformlarda temsil edilememesinin, uluslararası etkinliklere ve spor müsabakalarına katılamamalarının, uluslararası posta ve telekomünikasyon bağlantıları kuramamasının kökeninde bu insanlığın yüz karası 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı karar yatmaktadır.    

       

BM Kıbrıs sorununa adil ve insan haklarına yaraşır bir şekilde müdahale etmek ve taraf olmak istiyorsa, öncelikle Kıbrıs’ta yasal hükümetleri tanımlayan yeni ve çağdaş bir karar almalıdır. Akdi takdirde, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için son 60 yıldır yaşanan olumsuzluklar, dünyadaki ve adadaki siyasi dengeler değişene kadar devam edecektir...  

 

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili