Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 
- Bir yıllığına çalışmak için geldiği Almanya'da 61 yıl yaşayan Becermen için, 1970'de kurucu başkanlığını yaptığı Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi
 

KÖLN (AA) - Almanya'daki ilk nesil Türklerden olan ve 93 yaşında 61 yıl yaşadığı bu ülkede hayatını kaybeden Hakkı Becermen, son yolculuğuna uğurlandı.

Becermen'in cenazesi, aile yakınları ve sevenlerinin gözyaşları içinde yıllar önce kurucu başkanlığını yaptığı Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından dün Stadtallendorf Mezarlığı'nda toprağa verildi.

 

Romanya'nın Köstence şehrinde 18 Ağustos 1930'da doğan ve ailesiyle Türkiye'ye yerleşen Becermen, 8 Eylül 1963'te Sirkeci'den Almanya'ya yola çıktı. Becermen, tahta bavuluyla 1 yıl çalışmak için geldiği Almanya'da, 61 yıl yaşadı.

Gerçekleştirdiği sosyal projelerle bölgede yaşayan Türklerin ülkeye uyum sağlamasına katkıda bulunan Becermen, ayrıca kurucu başkanlığını yaptığı Almanya'daki ilk camilerden olan Stadtallendorf DİTİB Fatih Camisi'nin 18 Ekim 1970'de açılışında yer aldı.

Hessen eyaletindeki 21 bin nüfuslu Stadtallendorf'ta 35 yıl boyunca tercümanlık yapan Becermen, 6 Haziran'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

 

Anadolu Ajansı, Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961'de imzalanan İşgücü Anlaşması'nın 62. yılı vesilesiyle, Ekim 2023'te Becermen ile röportaj yapmıştı.

- Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Filistin destekçisi öğrencileri savunan akademisyenlerden savunma istedi
- Tepkiler üzerine Bakanlık, akademisyenlerin öğrencilere destek mesajının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini kabul etse de soruşturmanın akıbeti belirsizliğini koruyor
 

BERLİN (AA) - Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığının, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto eden öğrencilere sahip çıkan akademisyenlere ödenen finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için inceleme başlattığı bildirildi.

Almanya'da çok sayıda öğretim üyesi, 7 Mayıs'ta Berlin’deki Hür Üniversitesinde Filistin'e destek eylemi yapan öğrencilerin polis şiddetine maruz kalmalarına tepki gösteren açık mektuba imza atmıştı.

Kuzey Almanya Radyo Televizyonunun haberine göre, Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, İsrail’i protesto eden öğrencilere sahip çıkan açık mektubu imzalayan akademisyenlere yönelik inceleme başlattı.

Bakanlık, akademisyenlere verilen fonların kesilip kesilmeyeceğini araştıracak.

 

Akademisyenlere gönderilen elektronik postada, Filistin destekçisi öğrencilere neden destek verdiklerinin sorgulandığı ve savunma istendiği belirtildi.

Emekli anayasa ve idare hukuku profesörü Clemens Arzt, Bakanlığın talebinin "ifade özgürlüğüne müdahale girişimi" olduğunu vurgulayarak, "Finansal desteğin geri çekilmesi gibi sonuçlara yol açabilecek bu durum, akademik özgürlüğe yönelik bir müdahale olacaktır." ifadesini kullandı.

 

Tepkiler üzerine Bakanlık, akademisyenlerin öğrencilere destek mesajının ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini kabul etse de soruşturmanın akıbeti belirsizliğini koruyor.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, açık mektubun anayasada korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve bu nedenle mektupla ilgili başka bir sonuç çıkarılmadığı belirtilerek, “Böylelikle daha fazla spekülasyon yapılması gereksizdir” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, finansal desteğin kesilip kesilmeyeceğini araştırmak için başlatılan incelemenin resmen sonlandırıldığına dair bir bilgiye yer verilmedi.

 

- Öğretim üyelerinin açık mektubu

Başkent Berlin’deki Hür Üniversitesinde 7 Mayıs’ta yaklaşık 150 öğrenci Filistin’e destek vermek ve Almanya’da Filistin destekçilerine yönelik baskıyı protesto etmek için üniversitenin iç bahçesinde çadırlar kurarak dayanışma kampı oluşturmuştu. Polis gösteriye müdahale ederek kampı boşaltmış ve çok sayıda Filistin destekçisini gözaltına almıştı.

Bu gelişmeler üzerine ülkenin çeşitli üniversitelerinde görev yapan çok sayıdaki öğretim üyesi, Filistin ile dayanışma gösterilerinde bulunan öğrencilere destek veren ve öğrencilerin polis şiddetine maruz bırakılmamasını isteyen açık mektubu imzalamıştı.

 

İnternet üzerinden yayımlanan mektupta, "Kamptaki somut taleplere katılıp katılmadığımızdan bağımsız olarak öğrencilerimizin yanında duruyor ve onların barışçıl protesto hakkını savunuyoruz." ifadesi kullanılmıştı.

Söz konusu protestoların üniversiteye ait alanlarda da yapılabileceğine, toplanma ve ifade özgürlüğünün, özellikle üniversitelerde de korunması gereken temel demokratik hak olduğuna işaret edilen mektupta, öğrencilerin korunması ve polis şiddetine maruz bırakılmaması gerektiği belirtilmişti.

Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Bettina Stark-Watzinger, öğretim üyelerinin açık mektubunu eleştirmişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya'da şirketlerin ihracat beklentisi haziranda mayısa göre geriledi.

Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), Almanya için haziran ayı ihracat beklentileri anketinin sonuçlarını yayınladı.

Buna göre, Almanya'da mayısta 0,2 puan olan Sanayi İhracat Beklenti Endeksi, haziranda 1,3 puan azalarak eksi 1 puana geriledi.

Ifo Anketler Merkezi Müdürü Klaus Wohlrabe, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "İhracatta şu anda net bir yön yok. İhracatın hala iyileşme göstermesi için çok fazla yol alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

 

Federal Meclis SPD Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, reformdan geçirilen Modern Vatandaşlık Yasası'nın 27 Haziran’dan itibaren yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, şartları yerine getiren tüm göçmenlere Alman vatandaşlığına başvurmaları ve Almanya'da demokrasi için aktif olarak çalışmaları çağrısında bulundu.

 

Yasanın modernleştirilmesinin gerçek ve başarılı bir göç toplumu için gecikmiş bir adım olduğunu da belirten Karaahmetoğlu, CDU'yu da göçmenlerin zararına olacak şekilde AfD'nin söylemlerini tekrarlamaması konusunda uyardı.

Karaahmetoğlu, yeni Vatandaşlık Yasası’nın özellikle Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşların uzun yıllardır hayalini kurduğu ve haklı olarak talep ettiği çifte vatandaşlığa da imkan tanıdığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: "Avrupa seçimleri şunu gösterdi: Sağ popülistlerin ve aşırılık yanlılarının taktikleri, memnuniyetsiz ve korkmuş insanlar arasında giderek daha fazla karşılık buluyor. Sosyal grupları birbirine düşürmek, korkuları ve kıskançlık tartışmalarını körüklemek oy kazandırabilir, ancak bu ajitasyon tek bir siyasi çözüm sunmamaktadır. Bu nedenle toplumsal birliktelikten ve dünyaya açık olmaktan yana tavrımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu aynı zamanda Almanya'nın bir göç ülkesi olarak, göçe ve burada yaşayan milyonlarca göç geçmişine sahip insana bağımlı olan imajını da kapsamaktadır.“ dedi.

 

27 Haziran’dan itibaren yürürlüğe girecek olan reformdan herkesin faydalanacağını belirten Ludwigsburg Milletvekili Karaahmetoğlu, bundan kimlerin kazançlı çıkacağını şu sözlerle açıkladı: „Gelişmiş katılım yoluyla halk ve demokrasimiz; yeni vatandaşların ekonomik alanın çok ötesinde sağladığı geniş hizmet yelpazesi yoluyla toplum; ve son olarak, en iyi beyinler için uluslararası alanda rekabet eden ve ciddi bir vasıflı işgücü eksikliğinden şikayet eden ekonomi kazanacak“

Karaahmetoğlu, Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) ve bir dereceye kadar da FDP'nin aylardır, reform projesine sadece korkutucu ve basmakalıp sözlerle eşlik etmesine de anlam veremediğini söyledi. Reform tartışmaları sırasında Alman vatandaşlığının "satılmasından“ bile söz edildiğini hatırlatırken, Meclis’teki oylama öncesinde CDU’lu milletvekili Stefan Heck’in, bazı ifadelerinin milliyetçi düşüncenin izlerinden daha fazlasını içerdiğini vurguladı. Karaahmetoğlu, bunun AfD'ye bir şablon olarak hizmet ettiğini vurguladı ve CDU/CSU’yu AfD'nin dilini kabul edilebilir hale getirmekle suçladı.

 

„SPD olarak ülkemiz ve ayrılmaz parçası demokrasi için farklı bir vizyona sahibiz ve bu reformla bunu daha da güçlendiriyoruz.“ diyen Macit Karaahmetoğlu, vatandaşlık yasasında yapılan gecikmiş değişiklikle SPD’nin, göçmenlerin çoğunluk nüfustan daha kötü durumda olmaması gereken, dayanışmaya dayalı adil bir toplumdan yana bir reform partisi olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurguladı.

Karaahmetoğlu, „1974'te sosyal-liberal koalisyonla birlikte, çocuklar sadece babaları aracılığıyla doğumda Alman vatandaşlığına geçebildiği 1913'ten kalma ayrımcı düzenlemeleri kaldırdık. Bundan 25 yıl sonra kırmızı-yeşil koalisyon vatandaşlığa geçiş için bekleme süresini 15 yıldan sekiz yıla indirdi ve ülkedeki bazı nüfus grupları için çifte vatandaşlığı mümkün kıldı.

 

Federal Meclis tarafından 25 yıl aradan sonra kabul edilen düzenlemeler, anayasal örgülerin daha fazlasını kesmektedir. Birden fazla vatandaşlığın istisnasız kabul edilmesi adaletin bir ifadesi, vatandaşlığa geçişin hızlandırılması ise takdirin bir göstergesidir. Misafir işçi kuşağı için Alman olmanın önündeki bazı engellerin kaldırılmış olması, bu insanlara hak ettikleri saygının göstergesidir. Onlar Almanya'nın on yıllardır süren yükselişinde önemli bir rol oynadılar ve şimdi de isterlerse yeni vatandaş olarak Federal Cumhuriyetimizin bir parçası olacaklardır."

 

 TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİNE BAŞVURALIM

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin başkenti Stuttgart T.C. Başkonsolosluğu eğitim ateşeliği  yayınladığı basın acıklamasıyla Türk vatandaşlarına çağrı bulundu. “Çocuklarınızı Türkçe ve Türk Kültürü derslerine mutlaka gönderiniz. Bunun için aşağıdaki  www.turkem.de lingini tıklayarak  çocuklarınızı kayıt ettiriniz.” Bildiride eğitim ateşeliği, şöyle devam ediyor, 

Almanya’da yerleşik çocuklarımızın Türkçe öğrenimlerinin desteklenmesi amacıyla Baden-Württemberg makamlarının izni ve işbirliğiyle görev bölgemizde Türkçe ve Türk Kültürü dersleri verilmektedir. Bu dersler çocuklarımızın kendi okullarında ve ücretsiz olarak yapılmaktadır.

Çocuklarımızı Türkçe ve Türk Kültürü dersine kaydettirmek çok kolay! www.turkcem.de sitesinden formu doldurup kaydetmeniz yeterli.

Tüm çocuklarımızı derslerimize bekliyoruz.

T.C. Stuttgart Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği olarak, Türkçe Anadil dersini(TTK), Eyalet Eğitim Bakanlığı ile işbirliği halinde eyalet kamu okullarında sunmaktayız.
 
Baden-Württemberg eyaletinin Württemberg Bölgesindeki Türkçe ve Türk Kültürü derslerine başvuru için hazırlamış olduğumuz sayfaya hoş geldiniz. TTK(Türkçe ve Türk Kültürü) dersine başvuru sürecini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için sade, anlaşılır bir tasarımla karşınızdayız.
 
 
Öğrenci Kayıt
Türkçe ve Türk Kültürü dersimiz, okulların eğitim-öğretime açılması ile başlamaktadır. Veli başvurusuna bağlı olarak açılan dersimize, çocuğunuzun katılımı için başvuru formunu doldurmanız gerekmektedir. Hazırladığımız bu sayfa ile başvurunuz hem Ataşeliğimize hem de çocuğunuzun eğitim gördüğü okulun e-postasına ulaşacaktır.
 
TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİNE BAŞVURMANIN EN KOLAY YOLU
 
Kayıt için aşağıdaki işlem sırasını takip ediniz.
Kaydettirmek çok kolay! 
 
Öğrenci Ders Kaydı butonuna tıklayın.
Açılan sayfada ‘Yeni Hesap Aç’ butonuna tıklayın.
Hesabınızı etkinleştirdikten sonra sizden istenen bilgileri girin.
Onay işleminin ardından gelen ekrandan başvuru formunu indirebilirsiniz.
Formu imzaladıktan sonra okul sekretaryasına teslim edebilirsiniz.
 
Ders Planları
Türkçe ve Türk Kültürü dersi Öğretim Programı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kurulan komisyon marifetiyle hazırlanmıştır.
 
Günümüz dünyasında birden çok dile sahip olma olağan bir durum hâline gelmiştir. Yurt dışında yaşayan Türk çocukları, Türkçenin yanı sıra, yaşadıkları ülkenin dili ve eğitim sürecinde kazandıkları en az bir yabancı dille birlikte çoğul dilli hâle gelmektedir. Yurt
dışında ana diline maruz kalma süreçleri farklılaşan Türk çocuklarına, Türkçelerini geliştirme ve Türk kültürünü etkin bir biçimde tanıma imkânı sağlanması büyük önem taşımaktadır. Çünkü yurt dışındaki Türk çocuklarının, Türkiye ve Türk kültürüyle bağlarını en yüksek
düzeyde Türkçe oluşturmaktadır. Bu sebeple Türkçe, Türkçe ve Türk Kültürü Öğretim Programı’nın merkezine alınmış; dinleme, konuşma, okuma ve yazma temel beceri alanlarında kazanımlar oluşturulmuştur.
 
Von meinem iPhone gesendet

Avrupalı T[rklerin mağdurizetlerinin minimize edilmesi adina ilginç bir örnek Saadet Partisi Avrupa başkanlığindan geldi.

Ayhaber'e açıklamalarda bulunan Saadet Avrupa Başkanı Samet Sami Temel, Avrupalı Türklerin mağduriyertinin önlenmesi konusunda siyasi iktidara son derece ilginç bir öneri sundu.

 

Saadet Partisi Avrupa Başkanı Samet Sami Temel önerisinin detaylarını şöyle sıraladı;

 

“Gurbetçi işçiler, yurt dışında çalışarak ailelerine ve ülkelerine önemli katkılarda bulunuyorlar. Ancak, izin dönemlerinde yaşanan fiyat artışları, onların tatil keyfini ve ekonomik planlarını olumsuz etkiliyor. Bu durumun önüne geçmek ve gurbetçi işçilerimizin mağduriyetini engellemek için bazı adımlar atılmalıdır.


Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın anavatan ile bağlarını güçlü tutmak için, onların ülkeye giriş-çıkışlarında tam anlamıyla seferberlik ilan edilmelidir. Özellikle izin sezonu ve bayram tatili gibi dönemlerde uçak biletlerinde fahiş fiyatlarla karşılaşılmakta, bu da vatandaşlarımızı zor durumda bırakmaktadır. Vatandaşlarımız, ya bir yıllık birikimlerinin önemli bir kısmını harcamak zorunda kalmakta ya da vatana kavuşmayı ertelemektedir.


Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ülke bütçesine katkısı göz önünde bulundurularak, iktidarın bu durumu dikkate alması gerekmektedir. Çözüm basittir: İşçi tarifesi gibi ara formüllerin uygulanması, yoğun dönemlerde sefer sayısının artırılması ve sabit fiyat politikasıyla bu sorun ortadan kaldırılabilir.
Türkiye’miz yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ile birlikte güçlenecek ve büyüyecektir.


Sonuç olarak, gurbetçi işçilere adil fiyat politikaları uygulanması, hem gurbetçilerin haklarını koruyacak hem de yerel ekonomiye olan katkılarını artıracaktır. Bu konuda herkesin duyarlı olması ve gereken önlemleri alması büyük önem taşımaktadır.” şeklinde siyasi iktidara öneri getirdi.

 

 

Patienten vertrauen schon viele Jahre auf die Bauchwandbruch-Spezialisten.

Nürnberg – Die deutsche Gesellschaft für Allgemein-und Viszeralchirurgie (DGAV) hat die Abteilung Allgemein- und Viszeralchirurgie der Diakoneo Klinik Hallerwiese als Kompetenzzentrum für Hernienchirurgie zertifiziert. Patientinnen und Patienten profitieren schon lange von der hohen Qualität und Erfahrung der Ärztinnen und Ärzte. Die Anzahl der Hernien- Operationen ist in den vergangenen Jahren kontinuierlich angestiegen. Durch die Zertifizierung, bei der die Klinik und die Operateure geprüft werden, ist es nun auch amtlich bestätigt. 

 

„Wir freuen uns besonders darüber, dass die Zertifizierung zum Hernienzentrum zeigt, was wir als Abteilung schon lange im Gefühl hatten: unsere Patientinnen und Patienten vertrauen uns und wissen, dass wir in Nürnberg eine sehr hohe Expertise für Operationen bei Bauchwandbrüchen haben“, fasst es der Leitende Oberarzt Dr. med. Gerald Prechtl zusammen. 

„Dafür sprechen auch unsere Zahlen“, ergänzt Chefarzt Prof. Dr. med. Michael Kranzfelder. „Die Anzahl der Hernien- Operationen sind allein in den vergangen drei Jahren um das Doppelte gestiegen: 2021 haben wir insgesamt 180 Operationen bei Bauchwandbrüchen durchgeführt, 2022 waren es 355 und letztes Jahr 401.“ 

 

Der Bedarf an Hernien-Operationen ist hoch. In Deutschland werden jedes Jahr über 300.000 Bauchwandbruchoperationen durchgeführt. Die Erkrankung, bei der der Inhalt der Bauchhöhle durch eine Schwachstelle der Bauchwand nach außen tritt, kann sowohl Kinder als auch Erwachsene jeden Alters treffen. Mit der Verleihung des Zertifikats möchte die Deutsche Gesellschaft für Allgemein- und Viszeralchirurgie (DGAV) deshalb die Qualität in den Kliniken verbessern und gleichzeitig transparent machen. 

 

Um eine Zertifizierung zu erhalten wird der gesamte Behandlungsprozess mitsamt der Nachsorge von externen Gutachtern untersucht. Dazu gehört unter anderem, dass jeder Chirurg dafür mehr als 500 persönlich operierte Hernien nachweisen muss. In der Abteilung müssen zudem mindestens 200 Fälle pro Jahr vorliegen. Für eine Zertifizierung muss außerdem einem Experten der DGAV voroperiert werden. 

Die Klinik Hallerwiese nimmt seit Jahren an der Herniamed Qualitätssicherungsstudie teil, in der nach entsprechender Einwilligung alle an Bauchwandbrüchen operierten Patienten und deren Langzeitverlauf erfasst werden. 

Für Patientinnen und Patienten mit Bauchwandbrüchen bieten Prof. Dr. Kranzfelder und Dr. Prechtl eine spezielle Herniensprechstunde an. 

 

Neben der Versorgung von Bauchwandbrüchen liegt mittlerweile auch eine hohe Expertise bei der Diagnostik und der interventionellen sowie operativen Therapie von Zwerchfellbrüchen (Refluxerkrankung) vor. Somit kann den Patienten aus einer Hand eine umfassende und fundierte Therapieempfehlung angeboten werden. 

„Für unsere Patientinnen und Patienten ist uns besonders wichtig, dass sie eine individuelle und passgenaue Behandlung bekommen. Wir entscheiden immer im Einzelfall, ob eine konservative Behandlung, ein minimal invasives Verfahren oder eine offene Bruchoperation zum Einsatz kommen“, sagt Prof. Dr. Kranzfelder. 

 

Diakoneo ist mit über 11.000 Mitarbeitenden und einer Gesamt- leistung von ca. 800 Millionen Euro ein zukunftsorientiertes diakonisch- es Sozial- und Gesundheitsunter- nehmen. Wir sind offen für kulturelle und religiöse Vielfalt und setzen uns für eine friedliche und inklusive Zukunft ein, in der Menschlichkeit und Respekt unsere Gesellschaft prägen. Als international vernetzter, gemeinnütziger Verbund von über 200 Einrichtungen in Bayern, Baden- Württemberg und Polen begleiten wir Menschen, die in ihren Lebenssituationen verlässliche Unterstützung suchen. Als eines der größten diakonischen Unternehmen in Deutschland bieten wir rund 190.000 Menschen umfassende Leistungen in den Bereichen Bildung, Gesundheit, Pflege, Wohnen, Assistenz, Arbeit und Spiritualität – weil wir das Leben lieben. Mehr Informationen unter: www.diakoneo.de 

 

 

 

Berlin’in üç havaalanından biri olan Tegel’e yolu düşenler, sanki Antep, Kayseri ya da İzmir’deymiş gibi, kendilerini Türkçe konuşan, tanıdık yüzler arasında bulurlar. Berlin’de Türkiye’nin değişik şehirlerinden gelmiş, üç yüz bine yakın Anadolu insanından oluşan, “Küçük Bir Türkiye” vardır. Berlin’deki Anadolu, Kreuzberg ve Wedding’te yoğunlaşmıştır. Onlar Berlin’de Hacı Bayram rüzgarları estirmektedirler.

Berlin son dünya savaşının acılarını yaşamış, büyük yıkımlar görmüş bir şehirdir. Batı ve Doğu Berlin birleşmeden önce, Kreuzberg Batı Berlin’in kıyıda kalmış yerleşim yeridir. Berlin’i ikiye bölen “Demir Perde” duvarı, doksanlı yılların başında ortadan kalkınca, Türklerin yaşadığı bölgeler, şehir merkezi haline gelmiş. Berlin dört milyonu aşan nüfusuyla, Almanya’nın en büyük şehiridir. Şehirin ortasından Havel ve Spree nehirleri geçer.

Şehir alanının dörtte biri ormanlarla ve göllerle kaplıdır. Ormanlık bölgenin açık bir hayvanat bahçesi olduğunu, Berlinliler gözlerinin içi gülerek anlatırlar. Bu yüzden Berlin’in simgesi, minik bir ayıdır. Demir perdenin açılmasıyla, ortaya çıkan sorunları, dünyada hiçbir şehir, Berlin kadar derinden yaşamamıştır. Bunun için birleşmenin getirdiği ekonomik, siyasal ve kültürel etkiler, Berlin’in her köşesinde kendilerini göstermektedir. Berlin iki Almanya’nın ekonomik ve kültürel güç kaynağı olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Almanya’nın dörde bölünen başşehiri, Soğuk Savaş döneminde Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından, göz altında tutulmuştur. Eski şehirin ünlü kapısı Brandenburg, parçalanan Berlin’in olduğu kadar, ikiye bölünen Almanya’nın umudu ve simgesi olmuştur. İki Almanya’nın birleşmesinin tetiklediği, ekonomik ve kültürel gelişmeler, dalga dalga genişleyerek, bütün Avrupa şehirlerine yayılmaktadır.

Berlin dünyanın üçüncü büyük ekonomik gücü olan Batı Almanya’nın, Doğu Almanya ile birleşmesinin doğurduğu, güç patlamasının merkezidir. Almanya Meclisini ve Federal Hükümetini yeniden Berlin’e taşımıştır. Berlin Avrupa’nın ekonomi, bilim, kültür ve ekonomi merkezi olma yolunda, büyük bir hızla ilerlemektedir. Uzun bir süre ayrı kalan, Batı ve Doğu Berlin’in birleşmesi, bütün şehiri büyük bir inşaat şantiyesine dönüştürmüştür. Berlin Almanya’nın yeni çekim alanıdır.

En büyük inşaat alanı, şehirin tarihi merkezindedir. Merkeze Federal Hükümetteki Bakanlıkların, yeni binaları yapılmaktadır. Eski Meclis binası kubbesi ve dış formu korunarak, içi yeniden düzenlenmiştir. Almanların kubbeli bir meclis binaları vardır. Almanya bütün dünyanın, önde gelen büyük şirketlerini Berlin’e çekmiştir. Mercedes başta olmak üzere, büyük Alman firmaları genel merkezlerini Berlin’e taşımışlardır. Berlin yeniden Avrupa’nın, sürükleyici gücü olma görevini yüklenmeye hazırlanmaktadır.

Almanlar ordularıyla giderek, kalamadıkları ülkelere, güçlü şirketleriyle kalıcı olarak gidiyorlar.

Almanya Volkswagen’in ve Mercedes’in olduğu her yerde, Almanya’nın olduğunu biliyor.

Her Mercedes’de, her Volkswagen’de, Anadolu insanının alın teri ve el emeği vardır.

 

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ailesi, geleneksel bayramlaşma merasimiyle bir araya geldi.

Yönetim kurulu üyeleri, Sergi Salonu'nda düzenlenen programda DİTİB ve Sosyal Dayanışma Merkezi (ZSU) personeli ile tek tek bayramlaştı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda, DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Erdinç Altıntaş, DİTİB ailesinin Kurban Bayramı'nı tebrik etti ve büyük bir aile olduklarını vurguladı. DİTİB'in yardımlaşma ve dayanışma ruhunu yayarak, dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için gösterdiği çabanın altını çizen Altıntaş, “Türkiye Diyanet Vakfı güvencesi ile DİTİB aracılığıyla ‘Vekalet Yoluyla Kurban Kesim Organizasyonu’ kapsamında dünyanın her yerinde bizlerden şefkat bekleyen insanlara, topluluklara, kardeşlerimize gönüllü görevlilerimizle kesim ve dağıtım işlemlerini gerçekleştirdik. Gönüllülerimizden aldığımız bilgileri insanlarımızla paylaşıyoruz, aldığımız duaları paylaşıyoruz. Bu vesileyle Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, bu mübarek günlerin, yaşadığımız topluma, ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa barış, huzur, mutluluk getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.

Sosyal Dayanışma Merkezi (ZSU) Başkanı Abdurrahman Atasoy da konuşmasında, Kurban Bayramı'nın anlam ve önemine değinerek, Cenab-ı Allah'ın bizlere tekrar bir bayrama kavuşmayı nasip ettiğini belirtti. Kurbanın Allah'a yakınlaşma ve samimiyetin bir sembolü olduğunu vurgulayan Atasoy, hem bireyler hem de kurumlar olarak daha iyi bir noktaya gelmek için çabalamak gerektiğini söyledi. Atasoy, geçmişte Almanya'da çalışan Müslüman işçilerin dini vecibelerini yerine getirmekte zorlandıklarını, ancak bugün DİTİB gibi kurumlar sayesinde dini vecibelerini rahatça yerine getirebildiklerini belirtti ve bu kurumların kurulmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Köln DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Ahmet Sinan Kara ise, kurbanların Allah katında makbul olmasını ve kurban vesilesiyle elde edilen sevabın önemini vurguladı. Bayramların sevinç ve birlik günleri olduğunu ifade eden Kara, Kurban kampanyasında 165 bin hisseye ulaşmanın büyük bir başarı olduğunu belirterek, bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür etti. Kurbanların fakir ve muhtaçlara ulaşmasının önemine değinen Kara, bu hayırlı hizmetin sürdürülmesi için Allah'a şükretti. DİTİB gibi kurumların Müslüman toplumuna sağladığı imkanların büyük bir nimet olduğunu belirten Kara, Allah'ın, Müslümanları bu hayırlı hizmetlerden ayırmaması için dua etti ve herkesin bu hizmetlerde daha fazla çaba göstermesi gerektiğini ifade etti.

Program, yapılan konuşmaların ardından bayramlaşma ile sona erdi.

 

 

 

 

 

 
Almanya’da doğup yetişen, ülkesinin ve içinde yaşadığı ülkenin bayraklarını dalgalandıran genç yıldızlarımızdan olan, alanında dünya şampiyonluğu ünvanını koruyan Avrupa Türklüğünün yüz akı Tarık Kuzucu’yu tanıyalım.
 
Malatyalı iç tasarım mühendisi aynı zamanda araştırmacı Yazar Yılmaz, Sosyal Pedagog Sema Kuzucu’nun  3. çocuğundan ikincisi olan Tarık Kuzucu, Würzburg şehrinde doğdu. 14 yaşında başladığı kikboksta 8 yıl içinde Dünya şampiyonluğunu kazanan Tarık, "Ben kendi kültürümden, dilimden, dinimden hiç bir zaman ödün vermedim. Ama Almanya'ya uyum sağladım. İleri de antrenör olup çok başarılı Türk kökenli sporcular yetiştireceğim" dedi.
 
Tarık Kuzucu (21 Nisan 1987, Würzburg, Almanya'da doğdu) namı diğer "Eric Gold" bir öğretmen ve profesyonel dövüş sanatçısıdır. 2009 yılında tam temaslı kick boksta WKA dünya şampiyon’u oldu.
 
Kuzucu çeşitli dövüş sanatlarında uluslararası eğitim aldı. Başta Thai Kick Boks, Brezilya Jiu Jitsu ve Wing Chun olmak üzere çeşitli dövüş sistemlerinden teknikler öğrendi. Dövüş kariyeri 16 yaşında başladı. Aynı yıl Toronto'daki WKA Dünya Şampiyonası'nda Tayland ve kickboks dallarında ikinci oldu. Amatör kariyeri boyunca Almanya Tayland Boks Şampiyonu (WKA) unvanını elde etti ve 18 yaşında profesyonel lige adım attı. 2009 yılında Fransa'nın savunma şampiyonu Richard Pedro'yu yenerek WKA profesyonel dünya şampiyonluğunu kazandı. 2011 yılına kadar 16 disiplinde (Muay Thai, kickboks, boks, Brezilya Jiu Jitsu, MMA dahil) ve13 ülkede 247 dövüş yaptı. Bunlardan 53 profesyonel dövüşte 47 galibiyet, 23'ü erken. Bugün Tarık Kuzucu çoklu siyah kuşak sahibidir ve dövüş kariyerinin yanı sıra Gerçek Dövüş Sanatları dövüş sanatları okullarının kurucusu ve yöneticisidir. Nisan 2013'ten bu yana Würzburg'daki TMA dövüş sanatları okulunun müdürüdür.
 
Dünya Karate ve Kickboks Birliği (WKA)(tam temas, hafif temas ve yarı temas veya pointfighting) ve modern spor karate (formlar: geleneksel, serbest stil ve geleneksel Asya budo silahlarıyla) için en eski profesyonel birliklerden biridir.
 
 
Dünya Karate ve Kickboks Birliği (WKA)
 
79 kilo Dünya Kickboks Şampiyonu (WKA) Fransız rakibi Richard Pedro'yu yenerek altın kemerin sahibi oldu.
Bir çok Almanya şampiyonluğu‘nun yanında son olarak Amerika’da BJJ de
(Brasilia güreşi)
 
Bavyera da bir üniversite şehri olan Würzburg ta doğan Tarık Kuzucu orada Almanca ve spor öğretmenliği okulunu bitirdi.
10 yıldır büyük ve kaliteli bir spor okulu işleten Tarık Kuzucu’nun 8 den 80 e, 800 den fazla öğrencisi 120 öğretmeni ile gençlere cesaret ufuk ve yön veren samimi anlatımıyla YouTube’dan 119bin takipçisi var.
 Würzburg şehrinin en büyük ve kaliteli spor okulunu yönetiyor.
 
İlk kez profesyonel olarak çıktığı ünvan maçında 79 kilo Dünya Kickboks Şampiyonu (WKA) Fransız rakibi Richard Pedro'yu yenerek altın kemerin sahibi oldu.
 
Würzburg'da Gymasium/lise almanca va spor öğretmeni olan Kuzucu, “Her altı ay içinde ünvanımı korumam gerekiyor. Bunun için çalışmalarımı ara vermeden sürdürüyorum" dedi
 
Profesyonel kariyerde kazanılan dövüşleri
 
28 Haziran 2008: Mash Fight Night, Stuttgart/Almanya, Albert Krieciu (WKA Avrupa Şampiyonu Kickboks)
 
12 Temmuz 2008: FFA Doğu Almanya Şampiyonası FreeFight 2008, Erfurt/Almanya, Christian Schwäblein (WKA Dünya Şampiyonu Kickboks)
 
17 Ekim 2009: Fight Night Thai & Kickboks, Wil/İsviçre, Blerim Rashiti (WKA ve WPKC Dünya Şampiyonu Kickboks)
 
27 Kasım 2009: Finale Mondial Macumba, St-Julien-en-Genevois/Fransa, Richard Pedro (WKA ve WPKC Dünya Şampiyonu Kickboks)
 
25 Temmuz 2011: Las Vegas 8 Kişilik Turnuvası, Las Vegas/ABD, Robert Smith (WMC Dünya Şampiyonu Muay Thai)
 
12 Mart 2011: Şampiyonlar Dövüş Gecesi, Bangkok/Tayland, Anand Thanasukolwit (WMC Tayland Şampiyonu Muay Thai)
 
9 Temmuz 2011 Challenger Finalleri, Hong Kong/Çin, Chang Wong (WKC Dünya Şampiyonu Karate)