
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
KÖLN (AA) - Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak erken genel seçimler öncesi seçim çalışmaları için Köln'e gelen Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz protesto edildi.
Eylemciler, seçim çalışmaları için Köln'e gelen CDU/CSU partilerinin başbakan adayı Merz'e tepki gösterdi.
Polis, eylemcileri engellemek için geniş güvenlik önlemi aldı.
Protestocular, Merz'i aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ile işbirliği yapmakla suçladı.
Polis, göstericilerin ellerindeki ev yapımı ekmek ve tatlılara, Merz'e atılma ihtimali nedeniyle el koydu.
Göstericilerle polis arasında zaman zaman arbede yaşandı.
Almanya'da ana muhalefet lideri konumundaki Merz, son dönemlerde aşırı sağcı AfD ile işbirliği içinde olmakla suçlanıyor.
Nürnberg siyasetinin önemli isimlerinden CSU Federal Milletvekili Sebastian Brehm, 23 Şubat seçimlerinde göçmen kökenli vatandaşların da oylarını almak istediklerini belirtti.
Ayhaber’e açıklamalarda bulunan Federal Milletvekili Sebastian Brehm, “1960’lı yıllarda şehre gelen Türk işçilerinin bugün 4. nesildeki torunlarının Almanlarla birlikte iş, okul, spor kulübü ve mahallede sarsılmaz bir samimiyet kurduklarını” belirterek, “Türklerin Almanya’ya genel anlamda olan katkılarının benzerlerini Nürnberg’de de görmek mümkündür. Çünkü onlar bizim davetimiz ve dönemin gerçek ihtiyaç ve sıkıntıları dolayısıyla bize geldiler. Korkunç savaşın yıkımını bizim tek başımıza kaldırmamızın mümkün olmadığı yıllarda gelen göçmen işçilerin 4. veya 5. nesillerine yabancı denemez, artık onlar bizden biri oldular.” şeklinde konuştu.
Anadolu’dan 60 yıl önce gelenleri sadece iş gücü olarak görmediklerini ve onların kendine özgü lezzetlerini Nürnberg’e getirdiklerini belirten Sebastian Brehm, “Artık pizza yemek için İtalya’ya, kebap yemek için Türkiye’ye ve Uzo içmek için Yunanistan’a gitmemize gerek yok. Bu insanlar Akdeniz’in yemeğini, müziğini, kültürünü ve güler yüzünü de bize getirdiler. Bunları ülkemiz için zenginlik olarak görürken, Almanya’nın sınırlarının daha iyi korunup zararlı grupların ülkemize girmesine de izin verilmemesi gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda, son dönemde ülkemize illegal yollardan gelmek isteyenlere karşı sınırlarımızı da daha iyi korumalıyız. Çünkü ülkemizde refahın öncelikle Almanya’da yaşayanlar arasında bölüşülmesi gerektiğini hepimiz biliyoruz.” şeklinde konuşarak, 23 Şubat’ta Türkiye kökenli seçmenlerin desteğini beklediklerini belirtti.
Bamberg ve çevresindeki SPD adayı olan Andreas Schwarz, yaklaşan yerel seçimlerde Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının desteğini bekliyor. Türkiye asıllı seçmenlerin şehrin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü vurguluyor.
Schwarz’ın seçim kampanyasında öne çıkan mesajlardan biri, kültürel çeşitliliğin ve sosyal katılımın güçlendirilmesi oldu. “Bamberg, herkesin kendini evinde hissetmesi gereken bir şehirdir. Türkiye kökenli komşularımız da bu toplumun ayrılmaz bir parçasıdır ve onların sesine kulak vermek benim için çok önemli,” diyen Schwarz, eşit haklar ve katılımcı demokrasi vurgusuyla seçmenlere sesleniyor.
SPD adayı, Türkiye kökenli Alman vatandaşların yaşadıkları temel sorunlara da dikkat çekiyor. Ayrımcılığa karşı sıfır tolerans, eğitim ve istihdam alanlarında daha fazla fırsat eşitliği ve sosyal uyum projelerine verilen destek, Schwarz’in programında önemli yer tutuyor.
Yerel dernekler ve topluluk liderleriyle bir araya gelerek onlarla doğrudan görüş alışverişi yapmayı planlayan Schwarz, kampanya sürecinde diyalog ve birlikte karar alma anlayışını ön planda tutuyor. SPD adayı, Türkiye kökenli seçmenlere: "Sesinizi duyurmak için sandığa gidin, çünkü hep birlikte daha adil bir Bamberg inşa edebiliriz!" dedi.
CSU adayı Anja Weisberger, şehirdeki göçmen kökenli seçmenlerle kurduğu sıcak diyalog ile tanınıyor. Özellikle 1960’lı yılların başından itibaren Türkiye kökenli göçmenlerin yaşadığı şehirler başta olmak üzere Almanya’nın çeşitli bölgelerine yaptıkları katkıyı çok iyi bildiğini belirten CSU milletvekili Anja Weisberger, “Uzun yıllar önce ülkemize İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Türkiye’den göçmenler çağırdık. Onlar ülkemizin yeniden ayağa kalkıp makinelerimizin çalışır ve yollarımızın kullanılır hale gelmesinde önemli katkılar sağladılar” şeklinde konuştu.
Göçmen toplumundan çok sayıda dostları, hatta kendi partilerinde üye ve adayların olduğunu belirten Dr. Anja Weisberger, “Bizim nesil göçmenlerle birlikte büyüdü. Onların mutfağının hayranı ve marketlerinin müşterisi olduk. Ancak mevcut kontrolsüz veya kapasitemizin üstündeki göç sanırım hiçbirimizin kabul edebileceği bir durum değildir. Bu bağlamda, ülkemizin geleceğini korumak ve entegrasyon sürecinin sağlıklı bir çizgide yürümesi için gerçekçi politikalar yürütmeliyiz. Birlik partilerinin mecliste güçlü bir grup ile temsil edilmesinin, Almanya’da yaşayan yerliler ve göçmenler için ne kadar önemli olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Bu ülkenin geleceğini, yerli Almanlarla birlikte burada dört-beş nesildir yaşayan göçmen kökenli komşularımızın da seçim sandığina gittiklerinde partimizi ve ismimizi tercih edeceklerine inaniyorum” şeklinde konuştu.
BERLİN (AA) - Almanya‘da ana muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi ile işbirliği yapmayacağı güvencesini verdi.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı olan Merz, Berlin’de CityCube salonunda düzenlenen 37. CDU Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, CDU/CSU'nun 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimlerde iyi sonuç alarak seçimi kazanacağına inandığını söyledi.
AfD ile işbirliği yapacağı iddialarına tepki gösteren Merz, "Almanya'daki seçmenlere çok açık ve net şekilde bir konuda güvence verebilirim, kendisini Almanya için Alternatif olarak adlandıran parti ile işbirliği yapmayacağız. Ne önce ne sonra, asla." dedi.
Merz, AfD’nin avro ve NATO karşıtı olduğunu belirterek, "Bu parti (AfD), partimizin ve ülkemizin yıllarca Almanya'da inşa ettiği her şeye karşı durmaktadır." diye konuştu.
Seçimden sonra azınlık hükümeti de kurmayacağını vurgulayan Merz, özellikle bu seçim kampanyasında AfD’yi mümkün olduğunca küçültmek için her şeyi yapacaklarını kaydetti.
Merz, gelecekte Almanya’da orduya ve polis teşkilatına daha fazla yatırım yapacaklarını söyledi.
Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki mevcut hükümeti eleştiren Merz, Almanya’nın ekonomik olarak küçüldüğünü belirterek, "Bu politikanın devamı ekonomimizin çekirdeğini, yani üreten sanayiyi yok edecektir." dedi.
Merz, iktidara geldiklerine bu politikayı değiştireceklerini savunarak şirketler için iyi koşullar oluşturacaklarını kaydetti.
- Öncelikle hayata geçirmek istenen 15 maddelik program kabul edildi
CDU Genel Kurulunda, 23 Şubat'ta yapılacak genel seçimlerden sonra iktidara gelmeleri durumunda ağırlıklı olarak ekonomi ve iltica politikaları konularında öncelikli uygulamaya koymak istedikleri 15 maddelik program kabul edildi.
CDU buna göre, elektrik fiyatlarını düşürmeyi, bürokrasiyi azaltmayı, ülkedeki tedarik zinciri düzenlemesini kaldırmayı ve tarımı güçlendirmek için tarımsal dizelin sübvansiyonunu yeniden uygulamaya koymayı vadediyor.
Ülkeye göçün sınırlandırılması istenen programda tüm komşu ülkelerle olan sınırlarda kalıcı kontroller yapılması ve koruma talep edenler dahil ülkeye giriş belgesi bulunmayanların geçişlerinin yasaklanması hedefleniyor.
Programda 2024’te Federal Mecliste kabul edilen Vatandaşlık Yasası’nda değişiklik yapılacağı ve Alman vatandaşlığına hızlı geçişlerin kaldırılacağı belirterek, "Alman pasaportu entegrasyon sürecinin başında değil, sonunda olur." ifadesi kullanıldı.
Öte yandan Genel Kurulun düzenlendiği CityCube binasının önünde, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin mecliste 29 Ocak'ta aşırı sağcı AfD ile birlikte göçün sıkılaştırılmasını içeren önergeyi kabul etmesi protesto edildi.
BERLİN (AA) – Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in "tükenmişlik sendromu" nedeniyle klinikte tedavi gördüğü bildirildi.
Alman Haber Ajansı DPA'ya konuşan Schröder’in avukatı Hans-Peter Huber, 88 yaşındaki eski başbakanın "tükenmişlik sendromu" nedeniyle hastanede tedavi altında olduğunu doğrulayarak ailesi adına kamuoyundan, müvekkilinin mahremiyetine saygı gösterilmesini istedi.
Haberde, Schröder'in ocak ortasında Mecklenburg-Vorpommern Eyalet Meclisinde "Kuzey Akım 2" bor hattının inşasının araştırılması için kurulan araştırma komisyonuna hastalığı nedeniyle katılmadığı, Schröder'in doktorunun bunun için rapor yazdığı kaydedildi.
Söz konusu raporda, Schröder'e "derin bitkinlik ve belirgin enerji eksikliği belirtileri gösteren tipik bir tükenmişlik sendromu" teşhisinin konulduğu, eski başbakanın ayrıca, "konsantrasyon ve hafıza problemlerinin yanı sıra uyku bozukluğu" da yaşadığı ifade edildi.
Raporda Schröder'le ilgili "ne şu anda ne de öngörülebilir bir gelecekte bir araştırma komisyonunda uzun ve özellikle kamuoyuna açık bir şekilde ifade vermesinin yükünü fiziksel ve psikolojik olarak kaldıracak durumda olduğu" ifadesinin yer aldığı aktarıldı.
- Rus şirketlerinde görev almasından dolayı eleştirilmişti
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın ardından Schröder, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakınlığı ve bazı Rus şirketlerinde görev alması nedeniyle Almanya'da yoğun bir şekilde eleştirilmişti.
Federal Meclis, Schröder'in eski başbakan olmasından dolayı kendisine verilen bazı özel hakları geri almıştı.
Schröder 1998-2005 döneminde başbakanlık yapmış, 1999-2004 yıllarında SPD Genel Başkanlığı görevini yürütmüştü.
BERLİN (AA) - Rusya-Ukrayna Savaşı, Avrupa'daki hükümetleri savunma harcamalarını artırmaya teşvik ederken, Alman silah üreticisi Rheinmetall, Alman Silahlı Kuvvetlerinin (Bundeswehr) dijitalleştirilmesi için 1,88 milyar avroluk sözleşme imzaladı.
Rheinmetall'den yapılan açıklamada, Rheinmetall Electronics GmbH'ın Alman ordusundan kapsamlı bir iletişim ağının geliştirilmesi için sipariş aldığı belirtildi.
Platform tabanlı bir iletişim sistemi için imzalanan anlaşmanın süresinin 10 yıl ve değerinin birkaç milyar avro olduğunun aktarıldığı açıklamada, 1,88 milyar avro değerinde ilk siparişin alındığı ifade edildi. Açıklamaya göre, söz konusu iletişim ağının teslimatı 2026 ile 2029 yılları arasında gerçekleşecek.
Rheinmetall, Aralık 2024'te, savunma şirketi KNDS ile birlikte Alman Silahlı Kuvvetlerinin 10 bin aracını dijital radyo ile donatmakla görevlendirilmişti.
KÖLN (AA) - Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer, Rusya'yı "açık tehdit" olarak gördüklerini belirterek NATO ülkelerinin, bu tehdide birlikte ve kararlılıkla karşılık verdiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanı Breuer, Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'a verdiği röportajda, Rusya'yı "açık tehdit" olarak gördüklerini belirterek bu nedenle savunma harcamalarının artırılması gerektiğini savundu.
Breuer, "(Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin'in saldırganlığına, NATO ülkelerinin birlikteliği ve kararlılığıyla karşılık veriyoruz. Bu, bir demir perde değil. Doğu'da açık bir tehdit görüyoruz ve bu tehdide karşı koymak için bir şeyler yapıyoruz. Soğuk Savaş'ta yaptığımız gibi binlerce tankı yan yana dizmemize gerek yok. İhtiyacımız olan şey, esnek ve akıllı bir savunma planı ve bizim bir planımız var." dedi.
ABD'nin aksine, Avrupa'da muharebe tanklarının da gerekliliğine işaret eden Breuer, "Çeşitli tank tiplerine sahip olmaya devam edeceğiz. Bununla birlikte, standardizasyona doğru ilerlemeliyiz. Karşılaşılan zorluklar göz önüne alındığında, başka bir yol yok. Bunun en iyi örneği Alman ve Hollanda Silahlı Kuvvetlerinin entegrasyonudur ya da Norveç ile işbirliğimizdir. Ancak Avrupa'daki her ülke, savunma için daha fazlasını yapmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Diğer ülkelerle işbirliğini koordine halinde yaptıklarını aktaran Breuer, "2029'da savaşa hazır olmamız gerekiyor ve ortak silahlanma projelerini şimdi başlatırsam, 2030'ların ortasında silahlar sahada olursa bu,işe yaramayacaktır. Bu nedenle silahlı kuvvetler piyasada olandan daha fazlasını satın alıyor." diye konuştu.
Rusya ile gelecekte bir savaş tehdidinden bahsetmenin "korku tellallığı" olup olmadığına yönelik soruya ise Breuer, şu yanıtı verdi:
"Hayır, durum çok ciddi. Putin planlarını sistematik olarak uyguluyor. Yeniden silahlanma süreçleri devam ediyor. Ancak zamanla pekçok değişkene tabi ve Ukrayna savaşının gidişatına da bağlı. Bir subay olarak en kötü seneryoyu düşünmek zorundayım. Analistler (savaş çıkma ihtimali) '4 ile 7 yıl arasında' dediğinde ben 4 yıl olduğunu varsayıyorum. Bu, 2029'da gerçekten bir Rus saldırısının olacağı anlamına gelmiyor ancak daha erken gerçekleşemeyeceği anlamına da gelmiyor. Kendimizi mümkün olduğunca iyi hazırlamalıyız. Bu, sadece askerler için değil, tüm toplum için geçerli."
Yaklaşan seçimlerin en şanslı partilerinden olan Freie Wähler’in adaylarından Volker Hepp, Ayhabere yaptığı açıklamada, “Bizler, uzun vadede göçmen kökenli vatandaşlarımızın tüm sorunlarını çözmeye aday bir partiyiz” dedi.
Volker Hepp açıklamasının devamında ise, “Almanya’da sosyal barış, yerliler ile göçmenler arasındaki tartışmalı konulardaki problemlerin minimize edilmesinden geçmektedir. Bu alanda, ülkenin gerçekleri, entegrasyon politikaları ve Almanya’nın sosyo-ekonomik gerçekleri iyi fark edilerek yapılan siyaset başarılı olacaktır. Böyle bir siyaset politikasını ise ancak benim partim Freie Wähler gerçekleştirebilir” şeklinde konuştu.
Sosyal Demokratların bölge adaylarından Katharina Räth, yaptığı açıklamalarda, "SPD olarak on yıllar boyunca ülkemizdeki entegrasyon sorunlarının çözümü için çalıştık." dedi.
SPD iktidarının federal bazda ciddi bir duruş sergilediğini belirten SPD adayı Räth, "Siyasette güven önemlidir. Söz verilince yapılması ve arkasında durulması gerekir. Sosyal Demokrat politikaların ne kadar önemli olduğunu, Avrupa coğrafyasındaki SPD’nin ortaya koyduğu birlik ruhunun ne kadar değerli olduğunu şimdi çok daha iyi farkediyoruz. Dünyada güven ve Almanya’da huzur istiyorsak, oy vermeden önce SPD’nin en azından göçmenler, ekonomi ve AB politikalarına tekrar göz atmalıyız." şeklinde konuştu.