Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Asırların Diploması Birikimi” Programı 13 Nisan 2023 Perşembe günü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katıldı.

Programın açılış konuşmalarını; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı İslamabad Büyükelçisi Rauf Engin Soysal, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin yaptı.

 

“Mazlum Milletler Zalimleri Bir Gün Mahv ve Yok Edecektir”

Sempozyumun açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye ilk olarak Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin çıktı. Konuşmasını Ahmet Cevdet Paşa’nın diplomasi tanımları üzerinden devam ettiren Prof. Dr. Çetin, devlet adamları için tarih öğrenmenin ve öğretmenin ne denli önemli olduğuna değindi. Orhun Kitabeleri’nden günümüze Türk milletinin kurduğu devletlerdeki sosyal devlet anlayışına dikkat çeken TTK Başkanı, Atatürk’ün sözlerinden alıntı yaparak “Söyle bir sözü var kurucumuz Atatürk’ün: ‘Mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır’” diyerek günümüzde de diplomasinin aynı çizgiden gittiğini belirtti. Prof. Dr. Çetin TTK’nın çalışmalarına ve etkinliğe katkıda bulunanlara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı.

“Osmanlı, 15. Yüzyılın Avrupa Güç Sistemi İçerisinde Başlıca Aktörlerden”

Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan İÜ Rektörü Prof. Dr. Ak, Türkiye hariciyesinin çok gelişmiş olduğunu vurgulayarak “Türk hariciyesi, yüzyıllara dayalı zengin bir kurumsal, kültürel ve tarihsel hafızaya dayanan, dünyanın en zorlu, en karmaşık coğrafyaları ile Hint ve İpekyolu gibi stratejik ticaret hatlarını buluşturan bir jeopolitik alanda gelişmiştir. Avrasya ve Akdeniz hatlarında yaşamış çok sayıda farklı medeniyetin bilgeliğini, deneyim ve değerlerini içinde barındıran Türk Hariciye kurumu coğrafi olarak da Viyana’dan Hicaz’a kadar uzanan geniş bir alanda iki büyük cihan harbi ile sayısız bölgesel savaşın tecrübesini günümüze taşımıştır” dedi.

Osmanlı’nın Avrupa’nın güç sistemi içinde başlıca aktörlerinden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, “15. yüzyılın Avrupa güç sistemi içinde başlıca aktörlerden biri haline gelen Osmanlılar, 17. Yüzyıldan sonra Avrupa ve Akdeniz hariciye siyasetinde kurumsallaşmaya başlamışlardır. 3. Selim döneminde, 1793’te ilk sürekli Büyükelçiliğin açılması ve Yusuf Agah Efendi’nin Londra’da ilk sürekli Osmanlı Büyükelçisi olarak atanmasıyla karşılıklılık esaslarına dayalı diplomasi başlatılmıştır. 1836 yılında Reisü’l Küttaplık makamı nezaret seviyesine yükseltilirken son Reiüsü’l Küttap Yozgatlı Akif Efendi, müşrik rütbesiyle ilk Umur-ı Hariciye Nazırı olarak görevlendirilmiştir” dedi.

 

İÜ Mezunları Coğrafyanın Çeşitli Yerlerinde Görev Yapıyor

Lozan Konferansı’nın cihan harpleri arasında öncülük ettiğine değinen Rektör Ak, “Birinci Cihan Harbi, Kurtuluş Savaşı’nın bağımsızlık ve kuruluş diplomasisi, Lozan Konferansı, iki cihan harbi arasında Türk hariciyesinin öncülük ettiği Balkan Antantı, Sadabat Paktı, Milletler Cemiyeti gibi bölgesel ve uluslararası ittifaklar, ikinci Cihan Harbi ile Soğuk Savaşın tecrübesiyle güçlenen 20. Yüzyıl Türk hariciyesi, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi ile uluslararası siyaset tarihinde barışın, adaletin ve iş birliğinin yegane savunucusu olmuştur” dedi.

İstanbul Üniversitesi olarak kuruluşundan bu yana çok sayıda tarihi diplomatik toplantı ve misyona ev sahipliği yaptıklarını ve Türk hariciyesinin değerli diplomatlarını ağırladıklarını söyleyen Prof. Dr. Ak, “Üniversitemizin liderliğinde ve diplomasi çalışan hocalarımızın yürütücüsü olduğu Avrupa Birliği ve NATO gibi uluslararası kuruluşların desteği ile dijital diplomasi eğitim modülü geliştirilmesi veya geleceğin diplomat adayları öğrencilerimizi diplomasi eğitiminin öznesi olarak temel alan yaratıcı yöntemlerle, akademik birikimimizi uygulamada, dünyada görünürlüğü ve etkisi oldukça çeşitli projelerle beslemekteyiz” dedi.

İÜ mezunlarının dünyanın çeşitli yerlerinde görev aldıklarına değinen Rektör Ak, “İstanbul Üniversitesi mezunu olan diplomatlarımız Brüksel’den Japonya’ya kadar geniş coğrafyada görev yapmaktadır. Çok sayıda mezunumuz da farklı ülkelerde ve uluslararası kuruluşlarda diplomatik açıdan ülkemizi temsil görevi yürütmekte ve bu sayede de Türkiye’nin uluslararası siyasetinin güçlü olmasına katkıda bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi olarak son gelişmeler ve yaptığımız atılımlar ile bu durumu geleceğin diplomatlarının yetiştirilmesine katkı sağlanması açısından vizyoner bir biçimde ileriye taşımak ve hariciyemizin dünyadaki yenilikleri yakalamasına yardımcı olmak konusunda iddiamızın yüksek olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi. Etkinliğe katkıda bulunan herkese teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Ak konuşmasını sonlandırdı.

Açılış konuşmalarında kürsüye çıkan bir diğer isim ise Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen oldu. Atatürk Yüksek Kurulu ve Bağlı kurumlar hakkında bilgi vererek konuşmalarına başlayan Prof. Dr. Yüksel Özgen, yüksek kurulun ve bağlı kurumların kuruluşlarından itibaren 5 binden fazla eseri tenkit ettiğini belirterek son 20 yılda tenkit edilen eserlerden iki yüze yakınının dış politikayı ilgilendiren önemli eserler olduğunu belitti. Kurumun Türkiye’deki beşerî ve sosyal bilimler alanındaki önemine değinen Prof. Dr. Özgen kurumun çalışmalarından bahsederek konuşmasını sonlandırdı.

 

“Köklü Geçmiş, Parlak Gelecek”

Açılış konuşmacısı olarak kürsüye çıkan Dışişleri Bakanlığı İslamabad Büyükelçisi Rauf Engin Soysal, deprem felaketi nedeniyle başsağlığı diledikten sonra sempozyumun gerçekleştirilmesine katkıda bulunanlara teşekkürlerini ileterek konuşmasına başladı. Etkinliğin yapılış amacındaki temel 6 hususu açıkladı: “Birincisi, ’Köklü geçmiş, parlak gelecek’ şiarıyla Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılında “Yüzyılların Diplomasi Birikimine” özgüvenli bakış. İkincisi, Reisü’l küttaplık müessesesinden başlayarak Hariciye Teşkilatımızın tarihsel gelişme sürecine vurgu. Ayrıca, özgün dinamiklere ve ihtiyaçların doğurduğu adımlara ağırlık verilmesi. Üçüncüsü, diplomasi uygulamaları ve diplomasinin kültürel tarihi çerçevesindeki akademik çalışmalara yer verilmesi. Dördüncüsü, diplomasinin kapsamında dış politika ve uluslararası ilişkiler literatürü kadar diplomasi tarihi alanında öne çıkan boyutlara dikkati çekilmesi. Beşincisi, diplomasi aktörlerinin çok yönlü profillerinin ortaya konulması. Edebiyat, müzik ve resim ile diplomasi bağı. Altıncısı, güncele ve geleceğe bakışta diplomasi tarihimizin zenginliğine ilişkin farkındalığı arttırmaya yönelik çabalara katkı sunulması ve önümüzdeki yıllara da uzanacak bir ivme yaratılması” Konuşmasına meslektaşı Büyükelçi İsmail Soysal’dan bir alıntıyla devam eden Büyükelçi Engin, Türk diplomasisinin çağdaşlaşma sürecinin örgüt gelişmesi ve diplomasi tarihi açısından değerlendirilerek yapılan ayrıntılı incelemelerin bir kitap halinde yayımlanmasını temenni etti.

“Kökü Mazide Olan Atiyiz”

Türk diplomasisinin bugününü ve geleceğini mercek altına alan “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Dışişleri: Asırların Diplomasi Birikimi” başlıklı sempozyumda açılış konuşması yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ev sahipliğinden dolayı İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’a teşekkür ederek “İstanbul Üniversitemiz 570 yıllık ilim irfan yuvamız. Dolayısıyla cumhuriyetimizin 100. Yıl dönümünde hariciyemizin temellerinin atılmasının 500. Yıl dönümünü konuşmak için çok anlamlı bir mekandayız” dedi. Bakan Çavuşoğlu, Türk milletinin büyük yürüyüşünde bir gurur yılı yaşandığını ifade ederek, dünya diplomasisine “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini hediye eden Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bütün kahramanları rahmetle andığını belitti. Böyle gururlu bir yılın 6 Şubat’ta meydana gelen ve Türk tarihinin en yıkıcı afetlerinden biri olan deprem sebebiyle hüzün yılı haline geldiğine değinen Çavuşoğlu, “Dünyanın, milli gelirine göre en hayırsever milleti ve en fazla kalkınma yardımı yapan 3 ülkesinden birisi olarak, eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası destek ve muhabbet gördük. İşte bu dayanışma diplomasisi, girişimci, insani, müşfik ve etkili dış politikamızın neticesidir. Esasen diplomasimiz, binlerce yıllık devlet geleneğini zamanın ruhuyla yoğuran, vizyoner bir tavırdır” dedi. Bakan Çavuşoğlu, büyükelçilik görevi de yapmış olan Yahya Kemal’in “Kökü mazide olan atiyiz” sözlerine atıf yaparak, sempozyumda Türk diplomasisinin tarihi birikimini, köklü geleneğini ve parlak geleceğinin konuşulacağını ifade etti.

 

“Hariciye’nin 500. Yıl Dönümü Bir Sembol”

Reisü’l küttaplıktan Hariciye Nazırlığına ve oradan da Dışişleri Bakanlığına uzanan geleneğe değinen Bakan Çavuşoğlu, “Bugün Türk Diplomatların 3. Kâtip, 2.Kâtip ve Başkâtip unvanlarını hala kullanıyor olması Reisü’l küttaplık geleneğinin yansımasıdır. Aslında 500. Yıl dönümü bizim için bir sembol, bizim için bir meşale” ifadelerini kullandı. Türk milletinin 16 büyük imparatorluk geçmişinde diplomasi tarihinin çok daha eskiye dayandığını belirterek “Atalarımız; ‘Atılan ok taştan dönmez, giden elçi yoldan dönmez’ diyerek, gönderdikleri elçiye güvenlerini ortaya koymuşlar. ‘Elçiye zeval olmaz’ diyerek, mesaj ne olursa olsun, getirene hürmet göstermişler” dedi. Yazılı kaynakların da diplomasinin Türklerin milli kimliğinin bir parçası olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, 9 asır önce Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınan Kutadgu Bilig kitabında iyi elçilerin niteliklerine değinilmesinden ve Nizamü’l-mülk’ün bin yıllık Siyasetname eserinde elçilere özel bir fasıl olduğundan bahsetti.

Konuşmasının devamında Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalara değinerek “Dünya diplomasi tarihine geçen büyükelçiler yetiştirmiş olan kurumumuz, aynı zamanda, güvenlik güçlerimizden sonra en fazla şehit veren teşkilattır” dedi. Diplomaside atılan adımlara değinen Bakan Çavuşoğlu sempozyumun gerçekleşmesine katkı sağlayanlara teşekkürlerini sunarak konuşmasını sonlandırdı.

Açılış konuşmalarından sonra İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak moderatörlüğünde gerçekleştirilen birinci oturumda Osmanlı Devleti’nin diplomasisi, Reisülküttaplıktan Hariciye Nazırlığına geçiş ve 16. yüzyılda Osmanlı dış politikası konuları üzerine konuşuldu. Sempozyumun ilk günü, benzer konuların konuşulduğu diğer oturumlarla devam etti.

 

Sempozyumun İkinci Günü

“Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Asırların Diploması Birikimi” Programının 2. günü, 14 Nisan 2023 Cuma günü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi. İkinci günün ilk programı olan “Modern Diplomasi: Reform, Hariciye Nezareti ve Kongreler Çağı” oturumu, Prof. Dr. Mehmet İpşirli’nin başkanlığında başladı.

Oturuma geçmeden önce 2023 yılının Türkiye diplomasisi için büyük önem arz ettiğini dile getiren Prof. Dr. İpşirli, bu ve bunun gibi programların Türk dışişlerini zenginleştirdiğini ekledi. Ardından sözü oturumun ilk sunumunu gerçekleştirmek üzere Haşim Koç’a bıraktı.

“1.Dünya Savaşı Arifesinde Etiyopya’da Türk Diplomasisi ve Ahmet Mazhar Bey’in İstanbul’a Raporları” sunumuyla başlayan programa Zafer Çınar, Harar’dan çevrim içi bağlantıyla katıldı. Sunumun bir kısmını Harar’dan çevrim içi şekilde gerçekleştiren Zafer Çınar, sonrasında sözü Haşim Koç’a bıraktı. Program gün içeresinde; Yurtta Sulh Cihanda Sulh: Cumhuriyet’in Diplomasi İlkeleri I, Yurtta Sulh Cihanda Sulh: Cumhuriyet’in Diplomasi İlkeleri II ve Kötü Geçmiş, Parlak Gelecek: Türk Diplomasisi oturumlarıyla devam etti.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
AMSTERDAM (AA) - Yönetmen Çağan Irmak, sinema eğitimi ile film çekimindeki uygulamalar arasındaki farka değinerek, "Sinema okulda öğretilmez. Sinema, izleyerek öğrenilir." dedi.

Hollanda'nın çeşitli kentlerinde bu yıl 9'uncusu düzenlenen Kırmızı Lale Film Festivali kapsamında "Dedemin İnsanları" ve "Babam ve Oğlum" gibi filmleri gösterime sunulan yönetmen Irmak, gösterimin ardından Hollandalı sinemaseverlerle buluştu.

 

Sinemayla ilgilenenlere "başaramazsam" korkusu yaşamamaları gerektiğini hatırlatan Irmak, "Sinema okulda öğretilmez. Sinema, izleyerek öğrenilir. Sinema öğrencisi olmak çok güzel ama üniversitede öğretilene 'ille de tek doğru bu' diye sarılmak gerekmez. Okulda öğrendiğimiz şey sadece bir tez, sen yönetmen olarak onun karşıtını uygulayabilirsin." ifadelerini kullandı.

Sinema sektörünün zorunlu bir değişimden geçtiğini dile getiren Irmak, "Artık film yapıp insanlara izletmek çok global bir şey. Eskiden böyle değildi, 40 yaşın altındakilere film çektirmezlerdi." diye konuştu.

 

- "Yönetmenlik doğru noktaları birleştirmek"

Yönetmenliği "doğru noktaları birleştirmek" olarak tanımlayan Irmak, "Doğru müzisyeni, doğru kalemi, doğru şeyleri bulup onları birleştirmektir." ifadesini kullandı.

Irmak, doğru müzik seçimine örnek olarak, Dünya Soundtrack Ödülleri'nde, "Yılın Keşfi" ödülünü kazanan "Babam ve Oğlum"un müziklerini yapan Evanthia Reboutsika'nın tekliflerini kabul edişini anlattı.

"Babam ve Oğlum"un müziğini Reboutsika'nın yapmasını çok istediğini kaydeden Irmak, "Okuması için senaryoyu Yunancaya çevirttik ve gönderdik. Evanthia, daha 30. sayfayı okurken arayıp 'Tamam filmin müziğini yapmayı kabul ediyorum.' dedi ve sonrasında bu müzik ödül kazandı." şeklinde konuştu.

 

- "Sinema hayatın gerçeğine uygun olmalı"

Irmak, sinemada gösterilenlerin hayatın gerçeğine uygun olması gerektiğinden bahsederek, "Oyuncu rolünü hayatın gerçeğine uygun oynamalı ve rolünü gerçeklikten kopmadan yansıtmalı." dedi.

"Dedemin İnsanları" filminde, gerçekte yaşanmış olan fakat seyircinin inanamayacağı unsurları senaryosuna koymadığını belirten Irmak, "Bu benim hayatımdaki en çok sevdiğim filmimdir, çünkü o dedemle benim hayat hikayemiz. Bizi bırakıp gidişi de aynı filmdeki gibi oldu." diye konuştu.

Filmlerdeki her detayın arkasında bir mesaj aranmasının doğru olmadığını vurgulayan Irmak, "Bazen yönetmenler söylemedikleri şeyleri mesaj ve mecazla sahnelerin içine gizler ama bu bize kötü bir miras olarak kaldı. Her detayın arkasında bir mesaj arar olduk. Bazen kapıyı açmak sadece kapıyı açıp girmektir, bunun altında bir şey yoktur." sözleriyle her ayrıntının mutlaka bir mesaj içermeyeceğini vurguladı.

 

- "Ben nerede doğru yaptım"

Dizi ve filmlerinin ciddi popülarite kazanmasından sonra, daha az seyirciyle buluşabilecek daha küçük kadrolu bir film için "Issız Adam"ı çektiğini aktaran Irmak, "İnsanın kalabalıklar içindeki yalnızlığına odaklanmak istedim. Bu sebeple iki kişinin etrafında bir film çektik ve film bir patladı, ben de şu soruyu sordum: Ben nerede doğru yaptım?" ifadeleriyle filmin beklentisinin üstünde ilgi gördüğünü ifade etti.

Irmak, 8 bölümlük yeni Netflix dizisi "Yaratılan" hakkında da izleyicilere bazı ipuçları verdi.

"Yaratılan"ın bir edebiyat uyarlaması olduğundan bahseden Irmak, edebi bir hikayenin 1910 Osmanlısına uyarlanarak çekildiği belirtti.

Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü (YEE) işbirliği ve organizesi ile düzenlenen festival kapsamında Hollanda'nın 5 şehrinde toplam 18 uzun ve 10 kısa metrajlı filmi gösterilecek.

Festivalde, bu yıl Türk filmleri dışında Kazakistan ve Özbekistan'dan da filmler yer alırken, 4 Haziran'da yapılacak ve oyuncu Hale Soygazi'nin de katılacağı festivalin kapanışında, jüri tarafından "en iyi film" ve "en iyi yönetmen" dallarında ödül verilecek.

 

 

 

 

 

CANNES (AA) - Oyuncu Merve Dizdar, 76. Cannes Film Festivali'nde yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın "Kuru Otlar Üstüne" filmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü.

Almanya Yozgatlılar Federasyonu (AYDEF) kurulduğu günden beri milli kültürel insani ve sosyal faaliyetleriyle göz dolduran. Almanya ve Avrupadaki Yozgatlılarla birlikde İstanbul Yozgatlılar Federasyon ve Yozgat Vakfının öncülüğü ve destekleriyle 66 konteyner kent geçtiğimiz hafta sonu yapılan törenlerle hizmete açıldı.
Almanya Yozgatlılar Federasyonu (AYDEF) genel başkanı Mustafa Çelik basına yaptığı açıklamada, “ülkemizde Şubat ayında meydana gelen yılın afeti olan,deprem bölgesinde ki kardeşlerimiz için yürüttüğümüz yardım kampanyalarından konteyner kentimiz projesinin de sonuna gelip açılışının yapılıp, vatandaşlarımıza teslim edilmesinin haklı gururunu yaşadık” dedi. Ve şöyle devam etti, Mustafa Çelik;
“Almanya Yozgatlılar Federasyonu olarak bizler üzerimize düşen görevleri yapmaya her daim hazır olduk.



Birlik ve beraberliğin bir örnegini temsil eden bu güzel organizasyonda emeklerini esirgemeyen Almanya Yozgatlılar Federasyonu (AYDEF)’e üye ve yöneticilerine, kampanya ortaklarımız,
Yozgat Vakfı /İyf-İstanbul Yozgatlılar Federasyonu Kayseri Yozgatlılar Fed.
Bremen Yozgatlılar der.Hollanda Yozgatlılar Denhaag der.Trakya Yozgatlılar Fed. İ-Anakder Fed.

 


Yddf Başkentteki Yozgatlılar Fed.
Viyana Akdağ Yarder.Derekaplancı Ankara der.Keçiören Yozgatlılar der.
Çokradan der.Hayırseverlerimize
Kampanyamıza Destek ve emek veren Yozgat Valiliği,Yozgat Belediyesi,
Tüm Yozgat ilçe belediyelerine,
Azını çoğuna sayıp bizlere destek veren hemşehrilerimize; Katkı ve emekleri için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, büyük gönüllerinden dolayı tebrik ediyorum. Almanya’da hizmetlerimizin daha verimli olması için Yozgatlı hemşehrilerimizin federasyonumuza üye olmaları bizlere maddi, manevi desteklerini bekliyoruz” dedi.

PARİS (AA) - Fransa Ekolojik Dönüşüm Bakanı Christophe Bechu, Paris'te gelecek yıl düzenlenecek Olimpiyat Oyunları'nda tribünlerde tek kullanımlık plastiklerin olmayacağını bildirdi.
 

Bechu, Paris'teki UNESCO merkezinde düzenlenen "Plastik kirliliğine son vermek için üst düzey etkinlik" marjında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Fransız Bakan, gelecek yıl plastik yönetimi konusunda örnek teşkil edecek Paris Olimpiyat Oyunları'nı düzenlemek istediklerini belirterek, bu kapsamda tribünlerde tek kullanımlık plastik olmayacağına dikkati çekti.

 

- Dünyada her yıl kişi başına plastik tüketimi 60 kilograma tekabül ediyor

ABD'nin en çok plastik tüketen ülke olduğunu ifade eden Bechu, dünyada her yıl kişi başına plastik tüketiminin 60 kilogram olduğunu belirtti. Bechu, bunun Avrupa'da 150 kilogram ve ABD'de ise 260 kilogram olduğuna işaret etti.

Bechu, gelecek hafta Paris'te plastik kirliliği konusunda düzenlenecek müzakere kapsamında birtakım hedeflerin belirlenmesini istediklerini söyledi. Fransız Bakan, bunların arasında tek kullanımlık plastiklerin sonu ve çevre konusunda "Kirleten öder ilkesi"nin yer aldığını ifade etti.

 

- Plastik konusu hükümetler arası müzakere ediliyor

Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi (UNEA), 2022'de Kenya'nın başkenti Nairobi'de dünyadaki plastik kirliliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası bağlayıcı bir anlaşmanın 2024 yılı sonu itibarıyla imzaya açılmasını öngören kararı kabul etmişti.

Anlaşma, plastik ürünlerin üretimden dönüşüme tüm sürecinin kontrol edilebilmesini ve çevre kirliliğine yol açmasının önlenmesini amaçlıyor.

Söz konusu anlaşmaya varılması amacıyla 5 müzakere faslı düzenlenmesi kararlaştırılmıştı. İlk müzakere faslı geçen yıl Uruguay'da yapılırken ikinci müzakere faslı Paris'te 29 Mayıs-2 Haziran'da düzenlenecek.

 

PARİS (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turunda elde ettiği başarı, Fransa’nın farklı kentlerinde kutlanıyor.

Strazburg, Romorantin-Lanthenay, Montfermeil, Blois gibi farklı kentlerde konvoy oluşturan Türk vatandaşları, ellerindeki Türk bayraklarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elde ettiği başarıyı coşkuyla kutluyor.

Kalabalık Türk nüfusuna sahip Strazburg’da yaklaşık 1500 kişi konsolosluğun önünde bir araya gelerek kutlamalara katıldı.

Romorantin-Lanthenay kentinde yaşayan Türk vatandaşları, Erdoğan’ın seçim başarısını şarkı söyleyerek ve halay çekerek kutladı. Çocuklar ellerinde Türk bayrakları taşıdı.

Blois kentinde yaşayan Türkler kent merkezinde konvoy oluştururken, Montereau kentinde bir araya gelen yüzlerce vatandaş, devasa Türk bayrakları açtı.

 

 

KUDÜS (AA) - İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci turundaki başarısı dolayısıyla tebrik etti.

Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seçim zaferinden dolayı tebrik etmek için sosyal medya hesabından Türkçe paylaşımda bulundu.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı seçimlerdeki zaferi için tebrik ediyorum. Birlikte çalışmaya devam ederek, Türkiye ve İsrail arasındaki iyi ilişkileri daha da ileri götüreceğimize inanıyorum." İfadesine yer verdi.

 

GAZZE (AA) - Dünya Müslüman Alimler Birliği, Filistin Alimler Birliği ve Filistin Alimler Heyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin ikinci turundaki başarısından dolayı tebrik etti.

Dünya Müslüman Alimler Birliği, Twitter hesabından, Genel Sekreter Ali Karadaği'nin imzasını taşıyan açıklama yayımladı.

 

Açıklamada, "Seçimler, gerçek kazananın Türk halkı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu nezih seçimler, Türk halkının daha iyi bir geleceği inşa etme iradesini ve ülkedeki köklü demokrasiyi yansıtmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Bu seçimlerin, Erdoğan'ın, İslami ve demokratik ilkelere bağlılığını ve halkın iradesini kabul etme konusundaki sabrını yansıttığına işaret edilen açıklamada, Türkiye'nin, Erdoğan liderliğinde ilerlemeye ve gelişmeye devam edeceğine olan inanç vurgulandı.

 

Gazze'deki Filistin Alimler Birliğinden yapılan yazılı açıklamada da "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Adalet ve Kalkınma Partisini ve Türk halkını bu zaferden ve büyük başarıdan ötürü tebrik ediyoruz. Filistin meselesinin, Türk halkının önceliklerinin başında yer almaya devam etmesini, Türkiye'nin Filistin halkının ve Mescid-i Aksa'nın destekçisi ve yardımcısı olarak kalmasını istiyoruz." ifadelerine yer verildi.

İstanbul merkezli Filistinli Alimler Heyeti de yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim başarısıyla ilgili olarak "Bugün hak ehlinin, kardeş Türk halkının, Filistin halkının, İslam ümmetinin ve dünyadaki tüm mazlumların sevinç günüdür." değerlendirmesinde bulundu.

Açıklamada, "düşmanların tüm komplolarına medeni bir bilinçle karşı koyan Türk halkıyla gurur duyulduğu" belirtilerek, seçimlerde böylesine büyük bir başarı kazanılmasının Türkiye'nin İslam ümmeti içindeki rolüne büyük etki edeceği kaydedildi.

 

 

 

 

 

 
 

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Schwelm kasabasında inşa edilen Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Camii, ibadete açıldı.

 

Cami klasik mimari ile modern mimariyi simgeliyor

1979 yılında kurulan, yaklaşık 2 bin metrekarelik alan üzerine inşa edilen Schwelm DİTİB Mescid-i Aksa Camii, yaklaşık 1000 metrekare kullanım ve 500 metrekare ibadet alına sahip. Ayrıca, 18 metre uzunluğunda tek şerefeli minaresi ve zeminden 25 metre yüksekliğinde 7 metre çapında merkezi kubbeden oluşuyor. Dört kattan müteşekkil camide, çok amaçlı toplantı salonu, kütüphane ve tam donanımlı modern dersliklerin yanı sıra gençlere, yetişkinlere ve kadınlara özel lokal, anaokulu sınıfı gibi hizmet birimleri yer alıyor. Klasik mimari ile modern mimarinin buluşmasını simgeleyen camide, hat ve motiflerin yer aldığı tavan süslemesi ile mekânın içinde ayrı bir ferahlık kazandırılmış. Cümle kapısı kündekari tekniğiyle bezenmiş caminin zemini özel dokuma Selçuklu motifi halı ile döşenmiş. Üç halkadan oluşan özel tasarımlı avize ile aydınlatılan camide, ısıtma ve soğutması yenilenebilir enerji sistemleriyle sağlanacak. Camide ayrıca, yaşlı ve engelliler için de asansör düşünülmüş. Cami cemaati için de 20 araçlık park yeri tahsis edilmiş. 30 bin nüfuslu 6 bin Müslümanın yaşadığı Schwelm kasabasında tek ibadethane özelliğini taşıyan DİTİB Mescid-i Aksa Camii’nin inşaatı 5 yıl sürdü.

Açılış törenine; Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Schwelm Belediye Başkanı Stephan Langhard, Ennepe-Ruhr Bölge Valisi Olaf Schade, DİTİB’den Essen Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman, Genel Sekreter Eyüp Kalyon, Essen Bölge Birliği yönetim kurulu üyesi Emre Güleç’in yanı sıra yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, çevre DİTİB derneklerinin başkan ve yöneticileri ile Schwelm’de yaşayan Alman ve Türk sakinler katıldı.

 

Açılış töreni Köln DİTİB Merkez Camii din görevlileri Adem Kemaneci’nin Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dernek başkanı Osman Nuri Yılmaz’ın selamlama konuşması ile başladı. Cami müştemilatı hakkında bilgi veren Yılmaz, Schwelm kasabasının yerel yöneticilerine, sakinlerine ve caminin yapımında maddi ve manevi emeği geçenlere teşekkür etti.

Caminin bağışlarla yapılmasını çok anlamlı bulduğunu ifade eden Schwelm Belediye Başkanı Stephan Langhard, inşa edilen mabedin Schwelm’e ait olduğuna dikkat çekti. Langhard, “Schwelm farklı milletlerden ve kültürlerden yaşayan sakinlerle zengin bir kasabadır. Bu cami de kasabaya zenginlik katan ikinci mabed oldu. Schwelm gelişiyor ve yeni ibadethaneniz de onlardan biri. Cami Schwelm’in bir parçasıdır. Schwelm'deki Türk-İslam toplumu adına çok mutluyum. Büyüme ve gelişimini yıllardır takip ettiğimiz dernek, kasabanın ve tarihin bir parçası olmuştur. Schwelm şehri adına sizi içtenlikle tebrik etmek istiyorum” dedi.

Ennepe-Ruhr bölge valisi Olaf Schade de, “Cami cemaati olarak sizin için çok büyük bir gün, ayrıca Schwelm şehri için güzel bir gün. İbadethaneler kültürümüzün bir parçası oldu. Caminin yapımında emeği geçen cami yönetimini ve cemaatini kutluyorum. Hayırlı olsun” diye konuştu.

 

Essen DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Halil Karaman’da caminin yapımında başta yerel yönetim olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.

500 yılık kasabaya muhteşem eser

Camilerin toplanma, konuşma, tanışma, fikir alışverişinde bulunma yerleri olduğuna vurgu yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “500 yılı aşkın bir geçmişe sahip Schwelm kasabası muhteşem bir eser kazandırılmıştır. Caminin yapımı için destek veren yerel idarecilere ve kasaba sakinlerine öncelikle şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Camilerin herkes için açık mekanlar olduğuna vurgu yapan Kuzey, “Camiler toplanma, konuşma, tanışma, fikir alışverişinde bulunma, ortak hareket ve birbirini kabul etme ve çoğulculuk yerleridir. Schwelm'de inşa edilen ve tek ibadethane olan bu cami, 44 yıllık tarihinde üç kez taşınmıştır. Klasik mimari ile modern mimarinin buluşmasını simgeleyen cami, tarihi kasabaya zenginlik katmıştır. Sessiz de olsa bir minaresi vardır. Camiler karşılıklı hoşgörünün, empatinin ve toplumsal barışın yaşatıldığı olan yerlerdir. Renk, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin bütün insanları kardeşçe omuz omuza, yan yana bir araya toplayan yerler ve farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle insanlığın birlikteliğini sağlayan önemli merkezlerdir” ifadelerini kullandı.

 

Almanya’nın en büyük Müslüman dini cemaati olarak DİTİB, daima insanların ve toplumun tamamının refahını ve huzurunu gözeten bir kurum olduğuna vurgu yapan Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı: “DİTİB, özellikle sosyal, gençlik, kadın ve yaşlılara yönelik çalışmalarının yanı sıra İslam din dersleri, İmam eğitimi, burs programları, manevi rehberlik veya mültecilere yardım gibi konularda da toplumsal barışa ve Müslümanların katılımına yönelik önemli katkılarda bulunan bir kurumdur. 40 yıllık dernek geçmişi, deneyim ve bilgi birikimi ve yarım asrı aşkın süredir bu ülkede kök salmış ve inanç, kültür ve deneyim bakımından zengin bir çalışma ve hizmet alanına sahiptir. Yarım asrı aşkın süredir bu ülkede deneyim, bilgi ve birikimine sahip olan DİTİB teşkilatı ve onun bir şubesi olan bu cami derneğimiz, köprü vazifesinden öte ortak geleceğe yol gösteren bir eserdir. Bu eser gerek Schwelm gerekse Almanya için, herkes için bir kazanım ve temeldir. Bu külliyenin inşasından bugüne gelinceye kadar destek sunan, yardımlarını esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum”.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, caminin yapımı ve hayata geçirilmesinde emeği geçenler adına dernek başkanı Osman Nuri Yılmaz’a plaket takdim etti.

Camilerin birlikte yaşama kültürünün en güzel örnekleriyle yaşandığı mekanlar olduğunu ifade eden Essen Başkonsolosu Taylan Özgür Aydın, “Yaklaşık 4 ay önce göreve başladım. Bölgede Alman dostlarımızla, vatandaşlarımızla zaman zaman bir araya gelme imkanım oldu. Bu cami Schwelm’de yaşayan Müslümanların ve kasabanın ayrılmaz bir parçası haline gelecek, insanların birbirlerinin kültürlerini ve dinlerini tanıyabilecekleri, bayramları birlikte kutlayabilecekleri ve birlikte güzel zaman geçirebilecekleri bir karşılaşma ve tanışma yeri olacaktır. Camiler sadece ibadet edilen yerler değil, aynı zamanda sosyal kaynaşma mekanları olarak da hizmet veren mekanlardır. Caminin yapımında emeği geçenlere tebriklerimi sunuyor. Hayırlı uğurlu olsun“ dedi.

Konuşmaların ardından Schwelm DİTİB Mescid-i Aksa Camii’nin açılış kurdelesi dualar eşliğinde kesildi. Tören, caminin davetliler tarafından gezilmesiyle sona erdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Almanya’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği‘ne (DİTİB) bağlı camilerde bugün verilen Cuma hutbesinde “Solingen Kurbanlarını Anıyoruz” başlığı ile Solingen kurbanları anıldı.

Okunan Cuma hutbesinde şu ifadelere yer verildi: “Bugün bizim için acının ve hüznün günüdür. Zira 30 yıl evvel Solingen’de aşırı sağcı bir nefret suçu sonrasında 5 kişi hayatını yitirmiş, 17 kişi de ağır yaralanmıştır. Saime Genç daha 4 yaşındayken öldürülmüştür. Kendisi bugün 34 yaşında olacaktı. Hülya Genç 9 yaşında dünyamızdan bu acımasız şekilde ayrılmıştır. Kendisi bugün 39 yaşında olacaktı. Gülüstan Öztürk 12 yaşındaydı. O da bugün 42 yaşında olacaktı. Hatice Genç ise öldürüldüğünde 18 yaşındaydı ve bugün 48 yaşında olacaktı. Gürsüm İnce bugün 57 yaşında olacaktı ve o da 27 yaşında hayatını kaybetmiştir. Bu kardeşlerimizin hiç biri okuyamadı, kariyer yapamadı, evlenemedi veya anne olamadı. Hayalleri, arzuları ve umutları onlarla birlikte toprağa gömüldü. Bu beş kız çocuğu ve kadın 29 Mayıs 1993’te hayattan koparıldılar. Irkçılar tarafından öldürüldüler. Evet, nefret ölümcül olabilir.“

 

Mevlüde Genç’in hayatı boyunca bütün insanlığa hoşgörü, anlayış ve Allah’a teslimiyet örneği gösterdiği ifade edilen hutbede, “O, gücünü inancından ve her zaman yol gösterici olduğu toplumundan almıştır. Cenab-ı Hakkın “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” ilahi hitabını bizzat yaşayarak Mümince bir duruş sergilemiştir. Mevlüde annemiz Müslümanca tavrıyla bizlere ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı birlikte hareket etmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Bu ve diğer ırkçı terör eylemlerinde hayatını kaybedenler için Allah’tan rahmet diliyoruz. Yakınlarını kaybedenlere ve ailelerine en derin taziyelerimizi sunuyor, sabırlar temenni ediyoruz. Allah (c.c.) onlara ve hepimize sabır ve güç versin“ denildi.

 

Solingen kentinde bundan tam 30 yıl önce 29 Mayıs 1993'te aşırı sağcıların kundakladığı evde hayatını kaybeden Genç ailesinin 5 mansum ferdi anısına Köln Merkez Camii’nde anma programı düzenlendi.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey ve genel sekreter Eyüp Kalyon, namazı sonrası cemaate Solingen faciasında vefat edenler için sevgi ve dayanışmanın, Mevlüde Genç'e derin sevgi, takdir ve hayranlığın ifadesi olarak seçilen kırmızı gül dağıttı.

Merhume Mevlüde teyze ile Durmuş amca, 30 yıldır yüreklerinde evlat acısı taşırken, gösterdikleri sağduyu, hoşgörünün sembol haline geldiğine vurgu yapan Kuzey, “Solingen’de hayatını kaybeden Gürsün İnce, Hatice Genç, Gülüstan Öztürk, Hülya ve Saime Genç’i rahmetle anıyoruz. Kalbimiz ve dualarımız her zaman onlarla. Rabbim yaşadığımız topraklarda bir daha böyle facia göstermesin. Barış, hoşgörü ve huzur içerisinde yaşamayı nasip eylesin” dedi.

 

Kuzey ayrıca, 29 Mayıs Pazartesi günü Köln Merkez Camii’de düzenlenecek Mevlid-i Şerif ve dua programı için hazırlanan bilgi kartları dağıtarak, cemaati davet ettiklerini söyledi.