Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Scholz, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin, yakın zamanda İsrail'e yapılan şiddetli füze saldırısına yanıt olarak İran'ın askeri tesislerine saldırı gerçekleştirdiğine ilişkin kendilerini bilgilendirdiğini belirtti.
İnsanların zarar görmesinin düşük tutulmaya çalışıldığının ifade edildiğini aktaran Scholz, "Bu, durumun daha fazla tırmanmasını önlemeye imkan veriyor. İran'a mesajım nettir, gerginliğin tırmanmasına yönelik yoğun tepkilere devam edilemez. Bu şimdi son bulmalı. O zaman Orta Doğu'da barışçıl bir gelişme için imkan olacaktır." ifadesini kullandı.
Scholz, Gazze'de ateşkese ve esirlerin serbest bırakılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu konuda tüm taraflara çağrıda bulunduğunu belirtti.
Lübnan için de aynı şeyin geçerli olduğunu aktaran Scholz, "Birleşmiş Milletlerin 1701 sayılı kararı tüm tarafların davranışları için ölçü olmaya devam ediyor. Burada da barışçıl bir gelişme mümkün olması için Hizbullah'ın Litani Nehri'nin gerisine çekilmesini bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- İsrail'in İran'a saldırısı
İsrail, İran’ın 1 Ekim’deki füze saldırılarına "misilleme" olarak İran’daki askeri hedeflere saldırı düzenlediğini açıkladı.
İran, Tahran ve ülkenin batısındaki Huzistan ve İlam eyaletlerinde bazı askeri noktaların hedef alındığını ve hava savunma sistemlerinin saldırılara "başarıyla" karşı koyduğunu ancak bazı noktalarda "sınırlı hasar" meydana geldiğini duyurdu.
İsrail, saldırının "başarıyla" tamamlandığını açıkladı.
İran ordusu tarafından yapılan yazılı açıklamada, saldırılarda iki askerin hayatını kaybettiği bildirildi.
BERLİN (AA) - Kanada, Avustralya, Fransa, Almanya, Japonya, Güney Kore ve Birleşik Krallık, ortak yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) İsrail'de faaliyetlerinin yasaklanmasını öngören ve İsrail Meclisi'nde (Knesset) görüşülecek yasa tasarısından ciddi endişe duyduklarını bildirdi.
Kanada, Avustralya, Fransa, Almanya, Japonya, Güney Kore ve Birleşik Krallık Dışişleri Bakanları, İsrail'in UNRWA'nın faaliyetlerini yasaklama çabalarına ilişkin ortak yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Bizler UNRWA'nın ayrıcalık ve dokunulmazlıklarının kaldırılmasını, İsrail devlet kurumları ve yetkilileri ile temasın yasaklanmasını, UNRWA'nın İsrail'de herhangi bir şekilde bulunmasının yasaklanmasını amaçlayan ve İsrail Meclisi tarafından değerlendirilecek yasa tasarısından duyduğumuz ciddi endişeyi ifade ediyoruz." değerlendirmesi yer aldı.
UNRWA'nın Gazze, Doğu Kudüs, Batı Şeria ve tüm bölgedeki Filistinli mültecilere hayat kurtarıcı insani yardım ve temel hizmetler sağladığına işaret edilen açıklamada, UNRWA'nın çalışmaları olmaksızın bu tür yardım ve hizmetlerin sağlanmasının ciddi şekilde engelleneceği ve özellikle Gazze'nin kuzeyinde zaten kritik olan ve hızla kötüleşen insani durum üzerinde yıkıcı sonuçlar doğuracağı belirtildi.
Açıklamada, UNRWA, diğer BM kuruluş ve ajanslarının görevlerini etkin şekilde yerine getirerek insani yardım ve desteklerini en çok ihtiyaç duyanlara tam olarak ulaştırabilmelerinin hayati önem taşıdığı kaydedildi.
İsrail hükümetine uluslararası yükümlülüklerine uyması çağrısı yapılan açıklamada, UNRWA'nın yetki ve ayrıcalıklarına dokunulmaması gerektiği vurgulandı.
- İsrail UNRWA'nın faaliyetlerini yasaklamayı hedefliyor
Knesset'te gelecek günlerde görüşülmesi beklenen yasa tasarısıyla UNRWA’nın İsrail "egemenliğindeki topraklarda" faaliyet göstermesinin yasaklanması hedefleniyor.
Buna göre tasarıyla BM ajansının işgal altındaki Doğu Kudüs'teki tek mülteci kampı Şufat Mülteci Kampı'ndaki faaliyetleri tamamen durdurulacak ve Kudüs’teki Eski Şehir’de bulunan UNRWA sağlık kliniği kapatılacak.
İsrail ordusu, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 231 UNRWA çalışanını öldürmüştü.
- UNRWA'nın işlevi ve İsrail'in iddiaları
BM üyesi devletlerin gönüllü katkılarıyla finanse edilen UNRWA, faaliyetlerine başladığı 1950'den bu yana Filistinli mültecilere gıda, sağlık, eğitim, barınma gibi insani yardımları sağlayan ana kuruluş konumunda bulunuyor.
Ajans bugün 5,9 milyon Filistinli mülteciye destek sağlıyor.
UNRWA, yaklaşık 74 yıldır Filistinlilerin yaralarını sarmaya çalışırken, bu süreçte tesisleri defalarca İsrail tarafından vuruldu, tonlarca gıda ve ilaç yok edildi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrailli yetkililerin UNRWA personelinin "terör örgütleriyle bağlantıları olduğu" ve "7 Ekim saldırılarına karıştığı" yönündeki iddialarının acilen soruşturulmasını istemişti. UNRWA da İsrail'in iddialarına yönelik soruşturma başlatmıştı.
Bağımsız İnceleme Grubu, Gazze'de yaklaşık 13 bin personeli bulunan UNRWA'nın "tarafsız şekilde çalışabilme kapasitesini" araştırırken, İsrail'in 7 Ekim saldırıları kapsamında 12 UNRWA çalışanına yönelttiği iddialar BM İç Gözetim Hizmetleri Ofisi (OIOS) tarafından yürütülüyor.
Bağımsız İnceleme Grubu, 20 Mart 2024'te yayımladığı ara raporda, UNRWA'nın tarafsızlık ilkesini uygulamak için gerekli mekanizmalara sahip olduğuna ve bazı alanların geliştirilebileceğine işaret etmişti.
İSTANBUL (AA) - Küresel piyasalar, ABD'deki istihdam raporu ve büyüme başta olmak üzere yoğun makroekonomik veri takviminin takip edileceği haftaya pozitif seyirle başladı.
Küresel piyasalarda, ABD'de açıklanan makroekonomik verilerden alınan sinyaller, yoğunlaşan bilanço dönemi yatırımcıların odağında olmaya devam ederken, İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği hava saldırısının endişe edildiği kadar şiddetli olmaması küresel piyasalarda risk algısını azalttı.
ABD'de ağırlıklı olarak beklentilerin üzerinde gelen şirket karlılıkları ekonomik aktivitenin canlı kalmaya devam ettiğini gösterirken, bu durum enflasyonun ABD Merkez Bankasının (Fed) hedeflediği seviyeye gelmesinin zaman alabileceği ihtimalini de öne çıkarıyor.
Analistler, ülkede açıklanacak makroekonomik verilerin yakından takip edileceğini kaydederek, Fed'in gevşeme hızının gelecek dönemde güçlü ekonomik aktivite sebebiyle etkilenebileceğini söyledi.
Cuma günü açıklanan verilere göre, ABD'de sanayi üretimine ilişkin bilgi vermesi açısından önem taşıyan dayanıklı mal siparişlerinin tutarında, eylülde yüzde 0,8 azalış kaydedildi.
Ülkede Michigan Üniversitesince ölçülen tüketici güven endeksi, ekimde yukarı yönlü revize edilerek 70,5'e çıkarıldı. Tüketicilerin kısa vadeli enflasyon beklentisi, ekimde değişim göstermeyerek yüzde 2,7 olurken, uzun vadeli enflasyon beklentisi ise yüzde 3,1'den yüzde 3'e geriledi.
Kurumsal tarafta ise ABD'li bölgesel banka New York Community Bank'ın hisseleri, bilançosunda ticari gayrimenkul kredileri kaynaklı zarar bildirmesi sonrasında yüzde 8'in üzerinde değer kaybetti.
Bankanın zayıf bilançosu finans sektöründeki diğer şirketlerin hisselerinde de baskıya neden olurken, Goldman Sachs'ın hisseleri yüzde 2,3, Morgan Stanley'nin hisseleri yaklaşık yüzde 2, Bank of America'nın hisseleri yüzde 1,8, Wells Fargo'nun hisseleri yüzde 1,4 ve JPMorgan Chase'in hisseleri yüzde 1,2 geriledi.
Analistler, bu hafta açıklanacak istihdam ve büyüme verilerinden alınacak sinyallerin Fed'in gelecek dönemde atacağı adımlar konusunda belirleyici olabileceğini ifade ederek, söz konusu verilerin ABD ekonomisinin gidişatına ilişkin daha çok bilgi vermesinin beklendiğini söyledi.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in gelecek ay politika faizini 25 baz puan düşürmesine kesin gözüyle bakılmaya devam ederken, aralık ayında da faiz indirimi yapılacağına yönelik fiyatlamalar gerilemesine karşın güçlü kalmaya devam ediyor. Bankanın aralıkta faiz indirimi yapacağına ilişkin tahminler yüzde 72 olarak fiyatlanıyor.
Söz konusu gelişmelerin ardından ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi cuma günü 4 baz puan azalışla 4,25 seviyesinden günü tamamlarken, şu sıralarda yüzde 4,27 seviyesinde bulunuyor. Dolar endeksi ise cuma günü yüzde 0,2 yükseliş kaydetmesinin ardından, yeni güne 104,3 seviyesinden başladı.
Fed'in faiz oranını 50 baz puan düşürmesinden sonra ABD'nin 10 yıl vadeli hazine tahvili faizinin arttığına ve yüzde 4,28 seviyesine kadar yükseldiğine işaret eden analistler, bu hareketin iyileşen ekonomik verilerin yanı sıra Bankanın bundan sonraki faiz indirimlerinde daha agresif olmayacağına dair beklentilerden kaynaklandığını söyledi.
Altının ons fiyatı cuma günü yüzde 0,4 değer kazanarak 2.747,7 dolardan günü tamamlarken, şu sıralarda önceki kapanışın yüzde 0,4 altında 2.736 dolardan alıcı buluyor.
Brent petrolün varil fiyatı ise İsrail’in İran’a düzenlediği hava saldırısının petrol tesislerini etkilememesinin ardından cuma günkü kapanışın yüzde 4,4 altında 72,3'ten işlem görüyor.
New York borsasında cuma günü Dow Jones endeksi yüzde 0,61 değer kaybederken, Nasdaq endeksi yüzde 0,56 değer kazandı. S&P 500 endeksinde ise yatay bir seyir izlendi. ABD'de endeks vadeli kontratlar haftaya pozitif seyirle başladı.
Avrupa borsalarında, cuma günü karışık bir seyir hakim oldu.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Washington'da düzenlenen Uluslararası Para ve Finans Komitesi (IMFC) toplantısında yaptığı açıklamada, Avro Bölgesi’nde enflasyonunun önümüzdeki yıl ECB’nin yüzde 2'lik hedefine ulaşma yolunda olduğunu belirterek, bunun yanında ücret baskılarından kaynaklanan risklerin sürdüğünü vurguladı.
Öte yandan ECB Tüketici Beklentileri Anketi'ne göre, Avro Bölgesi'ndeki tüketicilerin 12 ay için ortalama enflasyon beklentisi yüzde 2,7’den 2,4’e indi. Bu oran Eylül 2021'den beri görülen en düşük oran oldu.
Tüketicilerin gelecek 3 yıl için enflasyon beklentisi yüzde 2,3’ten 2,1’e geriledi.
Öte yandan Almanya'da geçen ay 85,4 puan olan Ifo İş Ortamı Güven Endeksi, ekimde 86,5 puana yükselerek, art arda dört aylık düşüşüne son verdi.
Avro Bölgesi'nde bankalar başta olmak üzere finans kuruluşları tarafından şirketlere verilen krediler eylülde yüzde 1,1 ile Temmuz 2023’den beri en yüksek oranda arttı.
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Fransa'nın kredi notunu kredi notunun Aa2 olarak teyit ederken, not görünümünü durağandan negatife çevirdi.
Kurumsal tarafta ise Alman otomotiv üreticisi Mercedes-Benz'in hisseleri şirketin karının üçüncü çeyrekte Çin'deki zayıf lüks otomobil satışları nedeniyle düşmesinin ardından yüzde 1 geriledi.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ECB'nin aralıktaki toplantıda 25 baz puan faiz indireceğine kesin gözüyle bakılırken, 50 baz puan ihtimalinin de fiyatlamalara dahil olduğu görülüyor.
Bu gelişmelerle cuma günü Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,40, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,25 değer kaybederken, İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,22 ve Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,11 değer kazandı. Avrupa'da, endeks vadeli kontratlar haftaya karışık seyirle başladı.
Asya tarafında ise Japonya'daki seçimlerin ardından haftanın ilk işlem gününde pozitif bir seyir izleniyor.
Japonya’da Liberal Demokrat Parti (LDP) ile koalisyon ortağı Komeito, parlamentoda çoğunluğu elde edememesinin ardından yen dolar karşısında üç ayın en düşük seviyelerine gerilerken bu durum, siyasi belirsizliğin merkez bankasının faiz artırım politikasını etkileyeceği yönündeki endişeleri öne çıkardı.
Ülkenin ihracata dayalı ekonomisine fayda sağlayan zayıf yen, ihracat yapan şirketlerin hisselerini ise olumlu etkiledi.
Japon yeninin dolar karşısındaki zayıflığından dolayı Japonya'daki faiz oranları ABD ve diğer büyük ekonomilere kıyasla oldukça düşük seviye kalıyor. Analistler, bu durumun yakın gelecekte de önemli ölçüde değişmesinin pek olası görünmediğini belirterek, Japonya Merkez Bankası'nın perşembe günü sona erecek toplantısında politika faiz oranını sabit tutmasının beklendiğini ifade etti.
Bu gelişmelerle dolar/yen paritesi yüzde 0,5 yükselişle 153,7 seviyesinden işlem görüyor.
Bölgede açıklanan verilere göre Çin'de eylül ayına ilişkin sanayi karları yüzde 3,5 azalış kaydetti.
Öte yandan Çin Merkez Bankası (PBoC) piyasaya daha fazla likidite enjekte etmek ve bankacılık sistemindeki kredi akışını desteklemek amacıyla yeni bir kredi aracı başlattı.
Bankanın açıklamasında, bankacılık sisteminde makul miktarda likidite sağlamak ve merkez bankasının politika araç setini daha da zenginleştirmek amacıyla açık piyasa doğrudan ters repo operasyonları tesisinin etkinleştirdiği belirtildi.
Bu gelişmelerle kapanışa yakın Nikkei 225 endeksi yüzde 2,1, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,3 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 0,1 değer kazandı.
Yurt içinde cuma günü alıcılı bir seyir izleyen Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü önceki kapanışa göre yüzde 0,40 değer kazanarak 8.908,47 puandan tamamladı.
Dolar/TL, cuma günü yüzde 0,2 artışla 34,3063'ten kapanırken, bugün bankalararası piyasada önceki kapanışın hemen altından 34,2970'ten işlem görüyor.
Analistler, Borsa İstanbul pay piyasasının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bugün saat 12.40'a kadar açık olacağını ve sonrasında 1,5 günlük tatile gireceğini söyledi.
Bugün yurt içinde veri gündeminin sakin olacağını yurt dışında ise ABD'de ekim Dallas Fed imalat sanayi endeksinin takip edileceğini dile getiren analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.000 ve 9.100 seviyelerinin direnç, 8.800 ve 8.700 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.
Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:
17.30 ABD'de ekim Dallas Fed imalat sanayi endeksi
BERLİN (AA) - Denetim, vergi ve danışmanlık alanlarında hizmet veren Deloitte tarafından hazırlanan rapora göre, İsviçre, zengin uluslararası banka müşterileri için cazibesini yitirmeye başladı.
Deloitte’nin Deloitte Uluslararası Varlık Yönetimi Merkezleri Sıralaması (IWMCR) 5. sayısı yayımlandı.
Buna göre, İsviçre yaklaşık 2,2 trilyon dolar değerindeki uluslararası varlıklarla dünyada ilk sırada yer aldı. 2020’de bu ülkede 2 trilyon 623 milyar dolar uluslararası varlık bulunuyordu.
Sıralamada Birleşik Krallık 2 trilyon 166 milyar dolarla ikinci, ABD ise 2 trilyon 109 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.
Raporda, İsviçre’nin özellikle Avrupalı ve Orta Doğulu müşteriler için önde gelen ve tercih edilen varlık yönetimi merkezi olmaya devam ettiği ifade edilirken bununla birlikte, ülkenin, finans ve bankacılık piyasasının istikrarının 2023’te Credit Suisse'in iflasıyla sarsıldığı ve büyük miktarlarda müşterinin parasını sadece birkaç gün içinde çektiği belirtildi.
Söz konusu iki bölgeden İsviçre’ye gelen varlık girişlerinin hala tam olarak toparlanmadığı aktarılan raporda, "Bir diğer faktör de İsviçre'nin geçmişte sahip olduğu bazı temel avantajların (düşük vergiler, siyasi ve ekonomik istikrar, yasal kesinti ve tarafsızlık) son yıllarda önemini ve gücünü kaybetmiş olmasıdır. Başka bir deyişle, ülke artık zengin uluslararası bankacılık müşterileri için eskiden olduğundan daha az cazip." ifadeleri yer aldı.
Bu arada, rapora göre, 2023'te yönetilen küresel varlıklar yıllık yüzde 2,9 artışla 10,1 trilyon dolara ulaştı. 4 yıl önce bu varlıkların yaklaşık yüzde 24'ü İsviçre'de yönetilirken, bu oran 2023'te yaklaşık yüzde 21'e geriledi.
Panama ve Karayip ülkeleri bu dönemde en fazla pazar payını kaybeden ülkeler olurken, en büyük kazançlar, her ikisi de şu anda yaklaşık yüzde 21'i yöneten Birleşik Krallık ve ABD tarafından kaydedildi.
BERLİN (AA) - Alman Ekonomi Enstitüsü (IW), eski ABD Başkanı Donald Trump'ın "Kasım 2024'te yeniden ABD Başkanı olarak seçilmesinin" ve "ABD'nin ticaret açığını azaltmak amacıyla Avrupa Birliği (AB) de dahil olmak üzere gümrük tarifelerini artırma yönündeki taahhütlerini yerine getirmesinin" küresel ticaret düzeninde önemli bir karışıklığa yol açabileceğini bildirdi.
IW, ekonomiye yönelik, "Trump 2 döneminde transatlantik ticaret ilişkilerini tehdit eden nedir?" başlıklı analizi yayınladı.
Analizde, "Washington ile bir ticaret savaşı" yaşanması halinde Almanya'nın milyarlarca avroluk kayıpla karşı karşıya kalacağı ifade edildi.
IW ekonomistleri, birinci senaryoda, 2025'te ABD gümrük vergilerinin tüm ABD ithalatında yüzde 10'a ve ABD'nin Çin'den ithalatında yüzde 60'a çıkarılmasını, AB'nin ise buna ABD'den yapılan ithalatta yüzde 10'luk bir misilleme tarifesiyle karşılık vermesini modelledi.
Analizde, bu durumda 2028'e kadar Almanya'nın gayrisafi yurt içi hasılasındaki (GSYH) kaybın 127 milyar avro olacağı belirtildi.
İkinci senaryoda ise Trump'ın ABD gümrük vergilerini yüzde 20'ye çıkarması ve AB'nin de ABD'den ithalata yüzde 20'lik bir misilleme gümrük vergisiyle karşılık vermesi modellendi.
Analizde, bu durum gerçekleşirse 2028'de Almanya'nın GSYH'sinde yüzde 1,5'lik bir düşüş olacağı ve 4 yıl içinde kayıpların yaklaşık 180 milyar avroya ulaşacağı belirtildi.
Senaryolar, AB'nin ABD'ye eş değer bir tarife artışı ile tepki vermesi halinde, bu tür önlemlerin ABD ekonomisi için etkisinin olumsuz olacağını da ortaya koydu.
Analizde, "Senaryoya bağlı olarak, ABD ekonomisi 2025'te temel senaryoya kıyasla GSYH'nin yaklaşık yüzde 1,3'ü ile yüzde 1,5'i arasında bir ekonomik kayba uğrayacaktır. Olumsuz GSYH etkileri ilk iki yılda en güçlü olacak ve zaman içinde azalacaktır." denildi.
Trump'ın ilave gümrük vergisi tehditlerinin dünya genelinde serbest ticarete yönelik tutumların nasıl değiştiğinin yalnızca bir yönünü oluşturduğuna yer verilen analizde, Çin'in ticaret uygulamalarının da serbest ticaret için bir zorluk teşkil ettiği kaydedildi. Analizde, "AB ve Almanya buna daha sağlam bir ticaret politikasıyla karşılık vermelidir. Jeopolitik açıdan gergin bir dönemde bu, inandırıcı bir tehdit ve nihayetinde reel politiğin gerekli bir unsuru olarak misilleme tedbirlerinin uygulanmasını da içerir." ifadelerine yer verildi.
- "ABD ile doğrudan ihracat bağı olmayan birçok şirket de olumsuz etkiden endişe ediyor"
Bu arada, Ekonomi Araştırma Enstitüsünün (Ifo) 2 bin şirketle yapılan anketine göre, Almanya'da neredeyse her iki sanayi şirketinden biri Donald Trump'ın ABD başkanı seçilmesinin kendi faaliyetleri üzerinde olumsuz olmasını bekliyor.
Şirketlerin yaklaşık yüzde 51'i için ise 5 Kasım'daki seçimi hangi adayın kazanacağı fark etmiyor. Sadece yüzde 5'i Trump'ın zaferinin olumlu etkilerini bekliyor.
Ifo Dış Ticaret Uzmanı Andreas Baur, değerlendirmesinde, "Özellikle ABD ile yakın ekonomik bağları olan şirketler, Trump'ın seçimi kazanması halinde olumsuz sonuçlar bekliyor." ifadelerini kullandı.
Baur, ABD ile doğrudan ihracat bağı olmayan birçok şirketin de olumsuz etkiden endişe ettiğini belirterek, "Çünkü tedarikçi olarak, dolaylı olarak etkilenebilirler." dedi.
Trump, seçimi kazanırsa gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.
BERLİN (AA) - Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), Alman ekonomisinin yaz aylarında küçülmeye devam ettiğini ve son çeyrekte ekonomik faaliyetlerin zayıf kalmasının beklendiğini bildirdi.
Bundesbank'ın ekonomiye yönelik ekim ayı raporu yayımlandı.
Raporda, Alman ekonomisinin hala 2022 ortalarından beri devam eden zayıf evrede sıkışmış durumda olduğu belirtilerek, ekonominin şu anda önemli, geniş tabanlı ve uzun süreli resesyon anlamında bir durgunluğa girmesinin beklenmediği ifade edildi.
İlkbaharda yüzde 0,1 daralan Almanya’nın gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yılın üçüncü çeyreğinde muhtemelen "yine hafif bir düşüş" gösterdiği aktarılan raporda, "Bugünün perspektifinden bakıldığında, ekonomik faaliyetler dördüncü çeyrekte durgunlaşabilir." denildi.
Raporda, Almanya’da Avrupa Birliği uyumlu yıllık enflasyonun eylülde yüzde 1,8'e düşmüş olsa da yılsonuna kadar tekrar yükselmesinin muhtemel olduğu belirtildi.
Bundesbank'a göre Alman ekonomisi, sanayide süregelen sorunlar nedeniyle de büyümekte zorlanıyor.
Raporda, “Alman sanayi ürünlerine yönelik dış talep, Almanya'nın satış pazarlarındaki ılımlı büyümeye rağmen şu anda çok az toparlanıyor. Bu durum Almanya'nın rekabet gücüyle ilgili sorunların devam ettiğini göstermektedir,.” ifadeleri yer aldı.
- Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya
Öte yandan Alman ekonomisi, artan faiz oranları, konjonktürel riskler ve yapısal değişiklikler gibi nedenlerle büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.
Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) de 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.
Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor.
Almanya, 10 yıllık ekonomik büyümenin ardından salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.
Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'ten sıfıra düşürmüştü.
Uluslararası Para Fonu (IMF) da 22 Ekim’de Almanya'nın bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,2'den yüzde 0'a indirmişti.
Alman ekonomisi geçen yıl da alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi nedenlerle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.
Ülke böylece, G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke olmuştu. Almanya, bu yıl da küçülürse, 2023'te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.
GÜMÜLCİNE (AA) - Batı Trakyalı Türkler, Ankara’daki Türkiye Uzay ve Havacılık Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ) Kahramankazan yerleşkesine yapılan terör saldırısını kınadı.
Batı Trakya’daki Türk milletvekilleri, kurum ve kuruluş temsilcileri, TUSAŞ'a yönelik saldırıya ilişkin sosyal medya üzerinden taziye ve kınama mesajları paylaştı.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulundan (BTTADK) yapılan açıklamada, "Hain terör saldırısını nefretle lanetliyor ve şiddetle kınıyoruz." ifadelerine yer verildi.
Rodop Yeni Sol Milletvekili Özgür Ferhat, saldırıyı şiddetle kınayarak "Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum." mesajını paylaştı.
İskeçe Yeni Sol Milletvekili Hüseyin Zeybek de sivillere yönelik her türlü saldırıyı kınadığını belirterek "Şehit düşenlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum." ifadesini kullandı.
İskeçe Bağımsız Milletvekili Burhan Baran, "Kimden ve nereden gelirse gelsin, masum insanlara yönelik her türlü saldırıyı lanetliyorum." açıklamasında bulundu.
Dostluk Eşitlik Barış Partisinden (DEB) yayımlanan mesajda ise "Bu insanlık dışı terör saldırısını nefretle kınıyoruz." denilerek hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dilendi.
İskeçe Seçilmiş Müftülüğü, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve diğer azınlık kuruluşları da saldırıyı lanetleyerek Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
BERLİN (AA) - Almanya'nın ağustostan bu yana İsrail'e silah ve askeri teçhizat satışlarını yüksek oranda artırdığı bildirildi.
Alman Haber Ajansı DPA'nın haberine göre, Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW) partisinin soru önergesini yanıtlayan Almanya Dışişleri Bakanlığı, Alman hükümetinin ağustos ayından bu yana İsrail'e 94,05 milyon avroluk silah ve askeri teçhizat ihracatına onay verdiğini açıkladı.
Bu meblağ, Almanya Ekonomi Bakanlığının Federal Meclis Ekonomi Komisyonuna bildirdiği rakamın iki katından fazla oldu.
Almanya Ekonomi Bakanlığı, 16 Ekim'de Federal Meclis Ekonomi Komisyonuna, hükümetin bu yıl 13 Ekim itibarıyla İsrail'e 45,74 milyon avroluk silah ve teçhizat ihracatı onayı verdiğini belirtmişti.
Alman hükümetinin 2023'te İsrail'e 326 milyon avroluk silah ve teçhizat ihracatı onayı verdiği bildirilmişti.
Ana muhalefetteki Hristiyan Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, 10 Ekim'de mecliste yaptığı konuşmada, hükümeti İsrail'e aylardır mühimmat ve tankların yedek parçalarının gönderilmesi için ihracat izni vermemekle suçlamıştı.
Bunun üzerine Başbakan Olaf Scholz, İsrail'e silah sağladıklarını ve sağlamaya devam edeceklerini söylemişti.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Almanya'dan temin edilen silahların kullanımında uluslararası insancıl hukuka uyacağına dair İsrail'den mektup aldıklarını ifade etmişti.
Öte yandan Forsa şirketinin 17-18 Ekim'de telefonda 7 bin kişiyle yaptığı ankete katılanların yüzde 60'ı, Almanya'dan İsrail'e silah ihracatına karşı olduğunu belirtmişti.
Soykırım suçları işleyen İsrail'e, Almanya'dan silah teslimatlarının sürmesine destek verenlerin oranı ise yüzde 31'de kalmıştı.
Hürriyet Caddesi'nde, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sivil ve askeri giyimli 8 büyük boy fotoğrafından oluşan köşenin ileride yeni fotoğraflar ve dekorasyonla zenginleştirilerek caddeyi boydan boya kaplaması planlanıyor.
Osmaneli Belediye Başkanı Bekir Torun, AA muhabirine, 29 Ekim Salı günü cumhuriyetin kuruluşunun 101'inci yılının kutlanacağını hatırlattı.
Bu rejimin önemine işaret eden Torun, şöyle devam etti:
"Dünyada ülkelerin cumhuriyetle tanışmaları genelde devrimler ve halk ayaklanmalarıyla oldu fakat Türkiye'de, Kurtuluş Savaşı sonrasında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti bize armağan etti. Biz de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Mustafa Kemal Atatürk'ü anmak istedik ve bir köşe hazırladık."
Torun, vatandaşların köşeyi beğeniyle karşıladığını belirtti.
Gelecekte eseri geliştirmek istediklerini dile getiren Torun, "Şu an 8 fotoğraf var fakat bunu çoğaltmayı düşünüyoruz. Köşe yolun sonuna kadar devam etsin istiyoruz. Daha güzel hale getireceğiz inşallah. Fotoğrafları seçerken çok çalıştık. Bizim için anlamlı ve özel fotoğraflar." diye konuştu.
BERLİN (AA) - Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, ülkesinin Lübnan'a 96 milyon avro daha insani ve kalkınma yardımı sağlayacağını söyledi.
Baerbock, Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen "Lübnan halkına ve egemenliğine destek" konferansı çerçevesinde gazetecilere açıklamada bulundu.
Bu konferansta Lübnan'a insani yardım için fon sağlanacağını belirten Baerbock, "Almanya, Lübnan halkı için insani yardım ve kalkınma yardımı olarak 96 milyon avro daha sağlayacak." dedi.
60 milyon avronun kalkınma yardımı, 36 milyon avronun da insani yardım olacağı bilgisini paylaşan Baerbock, ayrıca gelecek günlerde 10 ton insani malzemenin Lübnan'a gönderileceğini ifade etti.
Baerbock, burada sadece Lübnan'da yaşayanların acılılarını görmekle kalmayıp, aynı zamanda harekete geçerek insanları desteklediklerini savundu.
Paris'te ayrıca İsrail'in kuzeyindeki ve Lübnan'ın güneyindeki insanların güvenliğini garanti altına alacağını umdukları Birleşmiş Milletlerin (BM) 1701 sayılı kararın uygulanmasını nasıl sağlanabileceği konusunda yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceklerini belirten Baerbock, "İsrail ve Lübnan arasında yeni bir savaşın olmaması için her şeyi yapmalıyız. Bunun için uluslararası ortaklarla da yoğun bir şekilde çalıştık." diye konuştu.
Baerbock, Lübnan'ın daha fazla istikrarsızlaştırılması ve insanların güven içinde yaşamaları için çalıştıklarını kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun için en iyi temel 1701 sayılı karardır. Bu karar aslında her zamankinden daha günceldir. Hizbullah'ın Litani Nehri'nin gerisine çekilmesi, Lübnan'da silahlı milislerin bulunmaması gerektiğini açıkça ifade etmektedir. Yani Hizbullah'ın silahsızlandırılması gerekiyor. Ve İsrail'in ve Lübnan'ın güvende olabilmesi için İsrail ordusunun Lübnan'dan çekilmesi gerektiğini de açıkça formüle ediyor."