Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Der Landkreis Würzburg lädt alle Gartenliebhaber und Interessierten auch in diesem Jahr herzlich zum „Tag der offenen Gartentür“ ein. Am 1. Juni 2025 von 10 bis 17 Uhr sollen die Pforten zu zahlreichen Gärten in der Region geöffnet sein. Dieses besondere Naturerlebnis bietet Gelegenheit für fachlichen Austausch, Inspiration und Naturgenuss. 

 

Die Kreisfachfachberaterin für Gartenkultur und Landespflege, Jessica Tokarek, ruft engagierte Gartenbesitzer, die ihre Gärten für Besucher zugänglich machen möchten, zur Teilnahme am Aktionstag im Juni auf. Gesucht werden Gartenparadiese aller Größen und Stile – vom Küchen- und Kräutergarten, bis hin zum romantischen Landhaus- oder modernen Stadtgarten.

 

Anmeldungen bis Ende März 2025

 

Interessierte können sich und ihre Gärten bis 28. März 2025 anmelden. Für Fragen und Anmeldung wenden Sie sich an die Kreisfachberaterin für Gartenkultur und Landespflege, Jessica Tokarek, unter Tel. 0931/8003-5463 oder E-Mail Diese E-Mail-Adresse ist vor Spambots geschützt! Zur Anzeige muss JavaScript eingeschaltet sein!. 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya'nın başkenti Berlin'deki Brandenburg Havalimanının girişindeki park alanına bırakılan bir aracın otopark maliyetinin 200 bin avroyu aştığı bildirildi.

Alman medyasında yer alan haberlerde, Berlin-Brandenburg (BER) havalimanının terminal girişindeki park alanında duran Hannover plakalı Volkswagen Golf marka aracın otopark ücretinin 200 bin avroyu geçtiği belirtildi.

Haberde hem araç sahibinin ve hem de aracın çalıntı olup olmadığının bilinmediği ifade edildi.

 

Yolcu indirme-bindirme için 10 dakikalık ücretsiz süre tanınan otoparkta, bu sürenin aşılması durumunda saatlik ücretin 23 avro olduğu belirtildi.

Havalimanının otopark işletmecisi Apcoa'nın durumu çözmek için yetkililerle temasa geçtiği kaydedildi.

 

BERLİN (AA) – Almanya’da Berlin İdare Mahkemesi, bir kadının sadece gözlerinin göründüğü nikapla (peçe) otomobil kullanmak için istisna talebini reddetti.

Mahkemeden yapılan açıklamada, anayasa ile korunan din özgürlüğü kapsamında araç sürerken yüzün kapatılması için istisna talep edilemeyeceği vurgulandı.

 

Söz konusu Müslüman kadının, araç kullanırken gözleri hariç tüm vücudunu örtmesine izin verilmesini istediği aktarılan açıklamada, trafik yönetmeliğine göre araç kullanan kişilerin yüzlerinin tanınmayacak şekilde kapatılamayacağı ve gizlenemeyeceği hatırlatıldı.

Açıklamada, kadının din özgürlüğü kapsamında bu konuda kendisine istisna tanınması için Berlin eyaletinin trafik dairesine başvuruda bulunduğu, ancak istisnaya izin verilmediği belirtildi.

Bunun üzerine kadının Berlin İdare Mahkemesinde dava açtığı aktarılan açıklamada, bu talebin mahkeme tarafından da reddedildiği ifade edildi.

 

Açıklamada, yüzün kapatılmasının yasaklanmasının trafikte kişinin kimliğinin tespit edilmesini ve trafik kurallarının ihlallerinin etkili bir şekilde kovuşturulmasını sağladığı, ayrıca üçüncü kişilere zarar verilmesinden koruduğu aktarıldı.

Kadının, kendisine istisna getirilmesini nikaba "tahrip edilemeyen" bir QR kodu yerleştirme şartına bağlama önerisinin de mahkemece uygun bulunmadığı belirtilen açıklamada, nikap giyen kişinin gerçekten QR kodunun oluşturulduğu kişi olduğunu garanti etmenin mümkün olmadığına dikkati çekildi.

Kararın, Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesine temyize götürülebileceği kaydedildi.

- Ülkede 2023'te kamu adına atık toplayan şirketler, hanelerden yaklaşık 175 bin ton giysi ve tekstil atığı topladı
 

BERLİN (AA) - Almanya'da hane halkından toplanan giysi ve tekstil atığı 2023'te, 2013'e kıyasla yüzde 55 artışla 175 bin tona ulaştı.

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis), giyim ve tekstil atığına ilişkin 2023 öncü verilerini açıkladı.

 

Buna göre, ülkede 2023'te kamu adına atık toplayan şirketler tarafından hanelerden yaklaşık 175 bin ton giysi ve tekstil atığı toplandı. Böylece, ülkede 2013'e kıyasla toplanan tekstil atığı yüzde 55 arttı. 2013'te söz konusu miktar 112 bin 700 ton olarak kayıtlara geçmişti.

2023'deki nüfus sayısına göre ise kişi başına yaklaşık 2 kilogram tekstil atığı oluştu. Almanya’da 2013-2023 döneminde en fazla giysi ve tekstil atığı yaklaşık 187 bin ton ile Kovid-19 salgınının yaşandığı 2020'de toplanmıştı.

Öte yandan, Almanya'da ikinci el piyasasına veya yurt içinde geri dönüşüme girmeyen eski giysiler ve kullanılmış tekstil ürünleri de yurt dışına ihraç edildi. 2023'te ülkeden yaklaşık 452 bin ton eski giysi ve diğer kullanılmış tekstil ürünleri ihraç edildi. Ülkede, 2023'te 2022'e kıyasla, kullanılmış tekstil ürünlerinin ihracat hacmi yüzde 6 düştü. 2023'te Hollanda yüzde 16 ve Polonya yüzde 15 ile kullanılmış tekstil ürünlerinin en önemli alıcıları oldu.

 

- 2022'de AB tekstil atığı 910 bin ton

Öte yandan, AB genelinde ise 2022’de haneler tarafından 910 bin ton tekstil atığı üretilmişti. Bunun 148 bin 900 tonu Almanya'ya ait olurken, bu ülkenin atıkları AB tekstil atıklarının yüzde 16'sına denk geldi. Nüfus sayısına bağlı olarak Almanya, kişi başına yaklaşık 2 kilogram tekstil atığı ile AB ortalamasında ilk 10'da yer aldı. Belçika’da 6 kilogram, Hollanda'da 5 kilogram, Fransa ve Avusturya'da 4 kilogram kişi başı tekstil atığı üretildi.

Avrupa Birliği, 1 Ocak 2025'ten itibaren tekstil ürünlerinin diğer atıklardan ayrı olarak bertaraf edilmesini istemişti. Buna göre, eski giysiler ve kullanılmış tekstil ürünleri artık çöp kutusuna atılamayacak.

- ECB'nin "Banka Kredi Anketi" raporundan:
- "Bu durum, ekonomik görünümle ilgili algılanan risklerin artması ve bankaların risk toleransının azalmasından kaynaklandı"
 

BERLİN (AA) - Avrupa Merkez Bankasının (ECB) "Banka Kredi Anketi" raporunda, Avro Bölgesi'nde bankaların, 2024’ün son çeyreğinde devam eden ekonomik zayıflığın ardından şirketlere yönelik kredi şartlarını sıkılaştırdığı ve yılın ilk çeyreğinde daha da sıkılaştıracağı belirtildi.

ECB, Avro Bölgesi'nde 155 bankanın katıldığı "Banka Kredi Anketi" sonuçlarına ilişkin bir rapor yayımladı.

Geçen yılın son çeyreğini kapsayan raporda, Avro Bölgesi'nde bankaların son çeyrekte firmalara kredi şartlarını sıkılaştırırken, hane halkına konut kredi şartlarını değiştirdiği ve bu yılın ilk çeyreğinde sıkılaştırmaya devam edeceği kaydedildi.

ECB’nin raporunda, "Bu, 2023'ün üçüncü çeyreğinden bu yana en belirgin net sıkılaştırma. Bu durum, ekonomik görünümle ilgili algılanan risklerin artması ve bankaların risk toleransının azalmasından kaynaklandı. Bu da temel olarak siyasi belirsizliğin arttığı bir ortamda Almanya ve Fransa'daki bankalardan kaynaklanırken, İtalya'da kredi standartları gevşedi." ifadeleri yer aldı.

Geçen yılın son çeyreğinde bankaların konut kredi koşullarını değiştirmediği belirtilen raporda, yılın ilk çeyreğinde bu kredilere talebin artmasının ve kredi koşulların hafif sıkılaştırılmasının beklendiği bildirildi.

 

ECB raporuna göre, genel olarak şirketlerin kredi talebi 2024'ün son çeyreğinde zayıf kaldı. Bu da özellikle sanayi gibi bazı yatırım yoğun sektörlerde devam eden zayıf ekonomik durumu yansıttı. Şirketlerin kredi talebinin mevcut ilk çeyrekte büyük ölçüde değişmeden kalması da bekleniyor.

- Trump etkisi

Hamburg Ticaret Bankası Başekonomisti Cyrus de la Rubia, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Avro Bölgesi bankaları kredi verme konusunda açıkça daha temkinli hale geliyor. Bu kısmen, algılanan riski artıran ve ekonomik görünümü bulanıklaştıran Trump etkisinden kaynaklanıyor olabilir.” ifadelerini kullandı.

ING Bank Avro Bölgesi kıdemli ekonomistlerinden Bert Colijn de kredi talebindeki hafif toparlanmanın daha güçlü bir yatırım büyümesine yol açmayacağını dile getirdi.

Colijn, “Küresel risklere ilişkin endişeler arttıkça şirketler için kredi koşulları sıkılaştı, ancak kredi talebi hala ihtiyatlı bir şekilde genişliyor. Sonuç olarak, hamleler önümüzdeki aylarda yatırımlarda anlamlı bir artış beklemek için çok küçük ve mevcut yatırım koşulları çok cazip değil. Dolayısıyla imalat sektöründeki düşük kapasite kullanım oranları ve ekonomik belirsizlik, Avro Bölgesi'ndeki kısa vadeli yatırım potansiyeli üzerinde baskı oluşturmaya devam etmektedir. “ değerlendirmesinde bulundu.

 

- ECB'nin faiz kararı

Öte yandan 30 Ocak’ta gerçekleştirilecek ECB'nin para politikası kurulu toplantısı yatırımcıların odağında bulunuyor.

Bu arada, ECB, 12 Aralık'ta, piyasa beklentileri doğrultusunda zayıflayan ekonomiye karşı dördüncü faiz indirimine giderek üç temel politika faizini 25 baz puan düşürmüştü. Banka, mevduat faiz oranını yüzde 3,25'ten 3'e indirmişti.

ECB'nin bir sonraki faiz toplantısı ise 30 Ocak'ta yapılacak. Piyasalar, bu toplantıda 25 baz puanlık faiz indirimi daha bekliyor.

Bu arada, son haftalarda ECB'nin önde gelen temsilcileri, azalan enflasyon riskleri ve zayıf ekonomi göz önüne alındığında bu yıl daha fazla faiz indirimi sinyali vermişti.

Avro Bölgesi'nde kasımda yüzde 2,2 olan yıllık enflasyon aralıkta yüzde 2,4'e yükselmişti.

 

ECB, Avro bölgesindeki enflasyon oranının yılın ilk yarısında hedefi olan yüzde 2'ye ineceğini öngörüyor.

Avro Bölgesi'nde bankaların kredi koşulları hakkında bilgi edinilmesini sağlayan ECB'nin "Banka Kredi Anketi", yılda 4 defa yapılıyor. 10 Aralık-7 Ocak tarihlerini kapsayan son anket, 155 bankanın katılımıyla gerçekleştirildi.

- Alman Sanayi Federasyonu Başkanı Peter Leibinger:
- "Durum çok ciddi. Özellikle sanayideki büyüme yapısal bir kırılma yaşadı"
 

BERLİN (AA) - Almanya'da sanayiciler, ülke ekonomisinin derin bir kriz içinde olduğunu belirterek, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin bu yıl yüzde 0,1 daralacağını öngördü.

Alman Sanayi Federasyonu Başkanı (BDI), ekonomiye yönelik bu yıl için büyüme tahminini ve değerlendirmelerini yayımladı.

Buna göre, sanayiciler Almanya'da gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) ABD Başkanı Donald Trump'ın planladığı ek gümrük vergilerinden bağımsız bu yıl yüzde 0,1 düşmesini bekliyor.

Avro Bölgesi'nin bu yıl yüzde 1,1, küresel ekonominin ise yüzde 3,2 büyüyeceğini tahmin eden BDI, Almanya'nın ekonomik açıdan Avro Bölgesi'nin en gerisinde kalacağını kaydetti.

 

- "Hükümetler, yıllardır önemli reformları erteledi"

BDI Başkanı Peter Leibinger, düzenlediği basın toplantısında, Almanya'nın derin bir ekonomik kriz içinde olduğunu belirterek, "Durum çok ciddi. Özellikle sanayideki büyüme yapısal bir kırılma yaşadı." dedi.

Leibinger, Almanya'daki mevcut ekonomik krizin sadece Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının bir sonucu olmadığını belirterek, sorunların iç kaynaklı ve ekonominin 2018'den bu yana mücadele ettiği "yapısal zayıflığın" sonucu olduğunu söyledi.

Peter Leibinger, "Hükümetler, yıllardır önemli reformları erteledi, yatırımları geciktirdi ve mevcut durumla yetindi. Modern altyapıya, ekonomimizin dönüşümüne ve dayanıklılığına yönelik kamu yatırımlarına acilen ihtiyaç var." diye konuştu.

Almanya'da aşırı bürokrasinin azaltılması, altyapıya yatırım yapılması, enerji fiyatlarının düşürülmesi ve Alman inovasyon ve araştırma ortamının güçlendirilmesi için net bir strateji belirlenmesi çağrısında bulunan Leibinger, "Almanya bir yol ayrımında. Sorunlar büyük ama çözümsüz değil. Üzerine inşa edebileceğimiz güçlü bir temelimiz var. Şirketlerimizin, Almanya'yı bir sanayi merkezi olarak yeniden başarı yoluna sokacak kararları kararlılık, güç ve güvenle alacak bir federal hükümete ihtiyacı var." değerlendirmesinde bulundu.

 

- "Yeni gümrük tarifeleri, Almanya ve AB ekonomisine ağır darbe vurabilir"

Leibinger, Brüksel'e yönelik olarak da Avrupa'nın stratejik açıdan daha bağımsız hale gelmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Ekonomik çıkarlarımızı etkin bir şekilde temsil etmek ve daha fazla Avrupa entegrasyonu ve rekabet gücü için ittifaklar kurmak üzere müzakere gücümüzü kullanmalıyız. Avrupa Birliği'nin (AB) nereye gitmek istediğini bilmesi gerekiyor ve buna Almanya'nın iddialı bir ekonomi politikası gündemiyle öncülük etmesi de dahildir."

Leibinger, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşüne ve gümrük vergisi tehditlerine de değinerek, "Radikal bir değişimin eşiğindeyiz. Ses tonu giderek sertleşiyor ve yeni gümrük tarifeleri, Almanya ve AB ekonomisine ağır darbe vurabilir." uyarısında bulundu.

Bu arada, BDI'ye göre, Trump'ın planladığı ek gümrük tarifeleri, AB'nin ekonomik büyümesini baskılayarak, ihracat odaklı Alman ekonomisini 2025'te yüzde 0,1 yerine yüzde 0,5 küçültebilecek.

 

- Alman ekonomisi resesyon kapısında

Öte yandan, Alman ekonomisi, geçen yıl Çin ile artan rekabet ve yapısal sorunların ekonomiyi frenlemesiyle art arda ikinci yıl küçülme kaydetti.

Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 0,1 küçülen ekonomi, 2025'in ilk çeyreğinde de daralması halinde, iki çeyrek art arda daralma olarak tanımlanan teknik resesyona girecek.

BDI'nin tahmini doğrultusunda Almanya'da GSYH bu yıl yüzde 0,1 gerilerse, Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Alman ekonomisi, 1990'da iki Almanya'nın birleşmesinden bu yana ilk kez art arda üç yıl boyunca büyümemiş olacak.

Analistler, siyasi belirsizliğin, yurt dışından gelen artan rekabetin, yüksek enerji maliyetlerinin, hala yüksek olan faiz oranlarının Alman ekonomisini baskıladığını belirterek, ekonomide 2025 yılı için sadece hafif bir büyüme bekliyor.

Almanya'da başta bütçe olmak üzere ekonominin nasıl canlandırılacağı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle üç partili koalisyon hükümeti, Kasım 2024'te dağılmıştı. Ülkede 23 Şubat'ta erken seçimler yapılacak.

 

Bu arada, ABD'de başkanlık görevine 20 Ocak'ta başlayan Trump, dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üretimi desteklemek için gümrük vergilerini önemli ölçüde artıracağını açıklamıştı.

Analistler, Trump'ın AB ithalatına gümrük vergileri yoluyla daha fazla korumacı bir politika uygulamasının ihracata dayalı Alman ekonomisi için iyiye işaret olmadığını belirtiyor.

ABD, Alman mallarının en büyük alıcısı konumunda bulunuyor. Almanya, ihracatın yaklaşık yüzde 10'unu ABD'ye yapıyor.

 

Gazeteci, yazar Mustafa Gemici meslektaşımız ,52 yıldır Almanyanın Baden Würtemberg eyaletinin başkenti Stuttgart’a çok  yakın olan Winnenden şehrinde yaşamaktadır. Mustafa Gemici,uzun yıllar  Winnenden gazetesinde  Müslüman Türklerin haklarını savunan makaleler yazdı. Sosyal hayat içerisinde hep kendisine danışılan, bilen birisi olarak  tanındı. Türklerin ve yabancıların  dertlerine derman olmaya gayret etti, emek verdi. Şehrin DİTİB camisinin açılmasına önderlik etti,uzun yıllar yönetim kurulunda görev ve yöneticilik yaptı.  Çok çalışkan fedakar cefakar  meslektaşımızın 50. Evlilik yıl dönümünü  dostları, Türk resmi kurumları unutsada, şehrin belediye başkanı unutmuyor, Mustafa Gemiçi’nin 50. Evlilik yıl dönümünü kutlamaya geliyor. 
 
Büyükşehir belediye başkanından vefa 
Teşekkürler Winnenden, teşekkürler Hartmut Holzwarht başkan.
 
 
Mustafa Gemici kimdir?
 
 1956 Ankara-kalecik doğumlu olan Gemiçi İlk ve orta, lise  öğrenimi Ankaranın Galecik ilçesinde yaptı. 1972 yılında Almanyanın   Winnenden şehrine işçi ailesi olarak geldi.  
1973 yılında gazeteciliğe  başladı.1975 ortasına kadar makaleler 
 yazdı. Vatandaşlarımızın sorunlarını dile getirdi. Çözüm yolları aradı.
 
 
İki yıl Vatan Borcu
 
Vatan borcu için askerliğini Türkiye’ye dönerek iki yıl askerliğini yaptı. Daha sonra tekrar 1979  yılında Almanyaya işyerine döndü. Aynı iş yerinde 22 yıl İG metal  sendikasına bağlı olarak sendika temsilciliğini yaptı. Ankara’nın ilçesi  Kalecik yerel gazetesinde yazıları ve şiirlerini yayınlandı. Winnenden Diyanet Türk İslam Birliği DİTİB  Kocatepe camisinin kurulmasında öncü oldu ve 18 yıl  yönetim kurulu üyeliği ve yöneticiliğine devam etti. 19 yıldır da ulusal bir TV de muhabirlik yaptı. Ve gazelerdede makaleler şiirler yayınlandı.
Winnenden Alman yerel gazetesindede makaleler yazdı. Evlilikte 50. yılı kutlanan Mustafa Gemiçi’nin ,  2 oğlu ve 5 torunu var, ve halende hem makale hemde şiirler yazmaya devam ediyor. 
 
 
Büyükşehir Belediye başkanından Gazeteci meslektaşımıza kutlama 
 
Meslektaşım Mustafa Gemiçi’yi bizde teprik ettik. Büyükşehir Belediye başkanının evlerinin zilini basmasıyla evlerine ziyarete gelişini Mustafa Gemici’den dinleyelim;
“Winnenden Büyükşehir belediye başkanı  Hartmut Holzwarht benim ve eşim Hacer Gemici’nin 50. evlilik yıl dönümünde bizzat malikhanemizi  ziyaret etmesi, öğle yemeği ikramımızda bizimle olması bize onur verdi. Şehrimizin başkanı o gün kendi özel aracı ile  geldi, park yerini kendisi arayıp park etti. Önünde arkasında  polis araçları yoktu, resmi  araçla gelip yanında korumaları yoktu, mahalleden ve çevreden karşılama töreni yapılmadı.
 
 
Bizlere taktim ettiği 50 nci ALTIN  yılı sertifakasına  bizzat imza atan Badenwütemberg eyalet  Başbakanı WINFRID KRECHMANN `başkanımıza da teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Almanya’da hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadım.
 
Evet bu ziyaret beni ve ailemizi duygulandırdı sevindirdi. Çünkü benim yıllarca özlemini duyduğum bu  tabloların ülkemde olmasını, siyaset platformlarında, büroklar katakorisi’nde de  olmasını çok ama çok  isterdim, özledim, tam 52 yıl gurbette, Almanyada Winnenden şehrinde yaşıyorum, bundan önceleride 3 tane başkanla tanıştım, gözlemledim, hiç biri diğerinden başka değildi, halka yukarıdan tepeden bakmıyorlardı, siyaseti şahsiyetlerine kullanmıyorlardı, halkın makamının kendi makamları üstünde olduğunu kabul ediyorlar  ve seviyelerini  halkla aynı çizgide tutuyorlardı. Evet bu yıllar içerisinde sosyal yaşamı hiç bırakmadım, yerel yönetimlerle,  Belediye, okul müdürleri, emniyet, kiliseler ve sivil toplu örgütleri ile yıllarca beraber çalıştım, gerçek ve samimiyetle söylüyorum hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadım, iki toplum arasında iletişim uyum konularını beraberce başardık.
 
 
Emeklilik hayatımda ülkemdeyim. Türkiye’mi çok seviyorum.
 
 Son birkaç yıl memleketimde daha uzun süre kalıyorum, şimdilerde daha yakından görüyor, daha net analizler yapıyorum, tabiki  bir kaç  güzel örnekleride gördüm fakat çok  ama çok büyük bölümü halen o eski köhnemiş, bencil siyasi alışkanlıklardan hünüz kurtulmuş değiliz , bizler çoğunluğu müslüman bir ülke olarak HAKTAN  ve_HALKTAN  üstün makam olduğu sağduyusuna ulaşamadık sanırım, temenni ediyorum dua ediyorum inşallah bizlerde böyle güzel  ve gurur verici günleri yaşarız diye düşünüyorum” diye konuştu.
 
Unutanlar Unutulacaktır
 
Mustafa Gemici Gazeteci-yazar arkadaşım meslektaşıma, Winnenden büyük şehir belediyesinin  bu ince nazik ziyareti ve aile olmanın aile müessesinin korumasına teşvik edilmesine bu 50.yıl ailenin evlilikte Altın yılı olarak anması tebrik etmesini çok önemsedim, garipsedim.
Evet bu vefayı yaşatanlar, hep bu günleri yaşarlar. Ya biz Mustafa Gemiçi’nin  hizmet ettiği dernekler, resmi kurumlar bu aile yapısını 50.yılı kutlamaması unutması bir vefasızlıktır. Unutanlar hep unutulacaktır biline. Ömrünüz uzun, mutluluğunuz daim olsun meslektaşım Mustafa
Doğan Tufan
Fotoğraf: Doğan Tufan 
 
 
 
 
 
 
Alman gazetesinde yayınlanan yazısı 

Almanya’ya Türk göçü ve Türk-Alman ilişkileriyle ilgili bilimsel araştırmaların öncü isimlerinden Prof. Dr. Faruk Şen (77) İstanbul’da yaşamını yitirdi.

KURUCUSU olduğu ve uzun yıllar yönettiği Türkiye Araştırmalar Merkezi’nden (TAM) ayrıldıktan sonra yine aynı alanlarda faaliyet gösteren Türk-Alman-Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nı (TAVAK) kurup, yönetimini üstlenen Prof. Şen, yaşamının 40 yıla yakın bölümünü Almanya’da geçirmişti. TAVAK’ın merkezini 2010 yılında İstanbul’a taşıyan ve çalışmalarını orada sürdüren Prof. Şen’in cenazesi yarın öğle namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Hem kurduğu ve yönettiği kurumlar aracılığıyla, hem de araştırmacı-yazar olarak Türkçe, Almanca ve İngilizce çok sayıda kitaba, yayına imzasını atan, uluslararası toplantıların gerçekleşmesini sağlayan, çalışmaları ve eserleri nedeniyle Almanya’nın saygın ödüllerini alan Prof. Şen, Almanya’daki Türklerin sosyal, siyasal ve kültürel alanlardaki eşit haklar mücadelesinin de öncüleri arasındaydı. Almanya’daki Türk toplumunun önde gelen isimleri sosyal medya platformlarında yaptıkları taziye paylaşımlarında Prof. Şen’in çalışmaları ve mücadelesini övgüyle dile getiriyorlar. Onu “ele avuca sığmayan”, “fincancı katırlarını ürküten” bir aktivist ve bilim insanı olarak anıyorlar.



YAŞAMININ 40 YILI ALMANYA’DA GEÇTİ


Prof. Dr. Faruk Şen 1948’de Ankara’da dünyaya geldi. Orta öğrenimini İstanbul’daki Alman Lisesi’de tamamlayan Şen, 1970’li yılların başında gittiği Federal Almanya’da Münster Üniversitesi’nde işletme ekonomisi eğitimi gördü. Aynı üniversitede doktorasını yaptıktan sonra Bamberg ve Essen Üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı. Federal Almanya’nın eski başkenti Bonn’da 1 Ekim 1985 tarihinde ‘Türkiye Araştırmalar Merkezi’ni kuran Şen, daha sonra Essen’e taşınan ve ardından vakıf statüsü alan bu kurumu 23 yıl boyunca yönetti. 1991 yılında Essen Üniversitesinde profesör olan Şen, 1997 yılında Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Onur Nişanı’nı, 2003 yılında Federal Almanya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’nı ve 2005 yılında da Türk-Alman Dostluk Ödülü’nü aldı. Prof. Şen, 2008 yılında dokuz Türk vatandaşının yanarak yaşamını yitirdiği Ludwigshafen yangınının ardından, bir gazetede yayımlanan ve Almanya Türklerinin yaşadıklarını, geçmişte Yahudilere uygulanan Nazi politikalarıyla kıyaslayan yorumu nedeniyle yoğun bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldı, ardından TAM Direktörlüğü görevinden uzaklaştırıldı. (TAM Vakfı’nın ismi iki yıl sonra Türkiye ve Entegrasyon Araştırmaları Vakfı olarak değiştirildi.)

 

Son imzayı YTÜ Davutpaşa kampüsünde Rektör Prof Dr Eyüp Debik attı. İmza töreninde Macaristan İstanbul Başkonsolosu Dr. Attila Pintér, Macaristan Fahri Konsolosu Osman Şahbaz, Macar Kültür Merkezi Müdürü Áron Sipos, Kültür Ataşesi Máté Gergő Kovács, Rektör Yardımcısı Prof Dr. Hüseyin Yılmaz ve Rektör Başdanışmanı Prof Dr Özer Çınar hazır bulundu.
 
İlk imzayı Macaristan'ın Başkenti Budapeşte, Budapeşte Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Charaf Hassan attı.
1782 Yılında József Nádor Teknik Üniversitesi olarak kurulan, Avrupa’da ve dünyada önemli bir yere sahip, 1949 yılında ismi değiştirilen Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi (BME) ile Yıldız Teknik Üniversitesi kardeşlik, eğitin, araştırma iş birliğine destek Macaristan Fahri Konsolosu Osman Şahbaz’dan geldi.
 
Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunan iş birliklerine imza atacağız
Rektör Prof. Dr. Eyüp Debik, Macar diplomatları kapıda karşılayarak hoş geldiniz dedi.
Üniversite hakkında bilgi vererek, '' 1911 Yılında kurulan Üniversitemizde 11 fakültede 41.000 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencimizle, ayrıca Türkiye'nin en büyük teknoparkı ile Türkiye'nin yıldızı olmaya devam ediyoruz. Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunan iş birliklerine imza atacağız.
Bu iş birliği kapsamında akademisyen ve öğrenci değişim programları, ortak araştırma projeleri ve akademik yayın çalışmaları, uluslararası seminerler, bilimsel etkinlikler, teknoloji, inovasyon alanında ortak girişimler hayata geçirilecek. Üniversitemizin uluslararasılaşma hedefleri doğrultusunda yeni bir adım olan bu protokolün, her iki ülkenin akademik ekosistemine değer katacağına inanıyoruz. Uluslar arasın iş birliğinin hayata geçmesinde değerli katkılarından dolayı mezunumuz Konsolos Osman Şahbaz'a çok teşekkür ediyoruz'' dedi.
 
2025 Macar Türk Bilim ve İnovasyon Yılı, Macaristan ve Türkiye arasındaki iş birliğinin devamına tanıklık edecek
Başkonsolos Dr. Attila Pintér ise, '' Size Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.  Charaf Hassan’ın uluslararası iş birliği mektubunu getirdik. Uzun yıllar eski Yugoslavya'da görev yaptım. Son olarak Belgrad'da dört yıl Büyükelçilik görevim vardı. Şimdi ise İstanbul'da Başkonsolosum. Bu değerli protokol, iki ülke arasındaki kültürel sosyal akademik bağları güçlendirmeyi hedefliyor. İş birliğinin, Macaristan ve Türkiye arasındaki dostane ilişkilerin akademik düzlemde pekişmesine önemli bir katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. 
 
2024 Yılı Macar Türk Kültür Yılı ilan edilmişti ve çok çalıştık. Bu sene ise iki ülke arasında Bilim ve İnovasyon yılı olarak ilan edildi. Nazik ev sahipliğiniz için teşekkür ediyorum'' dedi.
Fahri Konsolos Osman Şahbaz ise, '' Budapeşte Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Charaf Hassan’ı üniversitede ziyaretimde Yıldız Teknik Üniversitesi ile eğitim araştırma ve uluslararası iş birliği oluşturmaktan çok memnuniyet duyduğunu ifade edip, sizlere selamlarını ilettiler. Bu güzel iş birliğine katkı sunmaktan üniversitem ve Macaristan adına memnuniyet duyuyorum'' dedi.
 
Ziyarette üniversiteler arasındaki protokole ek olarak, diğer olası iş birlikleri ve ortak projeler konuşulduktan sonra Macar diplomatlar üniversiteden ayrıldı.
 
 
 
 
 
 

In Nürnberg haben zahlreiche Vögel, die sich an die urbane Umgebung anpassen konnten, ihren Lebensraum. Tatsächlich kollidieren jedoch jährlich mehr als fünf bis zehn Prozent der heimischen Vögel mit Fenstern und Glasfassaden, die sie nicht als Hindernis wahrnehmen. Zum Schutz der Vögel können Glasfassaden entsprechend ausgerüstet werden. In Zusammenarbeit mit den für das Gebäudemanagement verantwortlichen Zentralen Diensten der Stadt Nürnberg, konnte das Umweltamt hierfür die Glasfassade des Treppenhauses mit einer speziellen Vogelschutzfolie bekleben. Der Landesbund für Vogel­ und Naturschutz in Bayern e. V. (LBV) verleiht dem Umweltamt dafür die Plakette „Vogelfreundliche Glasfläche“.

Im Laufe der letzten Jahre sind mehrere Vögel mit Glasscheiben am Gebäude des Umweltamts im Bauhof 2 kollidiert, vor allem mit Scheiben an der Glasfassade des Haupttreppenhauses. Mitarbeitende der Unteren Naturschutzbehörde haben, beraten von Fachleuten der Schweizerischen Vogelwarte Sempach, geeignete Vogelschutzmaßnahmen erarbeitet. An der rückwärtigen Glasfassade wurde eine Folie zur außenseitigen Markierung der Glasflächen durch kleine Punkte angebracht. Seit der Installation dieser Vogelschutzmarkierungen wurde dort kein Vogelschlag mehr festgestellt.

 

Im Rahmen des Projekts „Unsichtbares sichtbar machen – Reduzierung von Vogelschlag an Glas“ honoriert der LBV die Verantwortung gegenüber der Natur und die Investition der Gebäudeeigentümer mit einer entsprechenden Plakette. Mit der Auszeichnung weist der LBV auf die Problematik von Vogelschlag an Glas hin und zeigt funktionale Lösungen auf. Zudem erhalten die Entscheidungsträger für ihren Einsatz zum Schutz der heimischen Vögel die gebührende Anerkennung. Plakette und eine Urkunde überreichte der LBV­Projektmanager, Dr. Peter Stimmler, an Britta Walthelm, Referentin für Umwelt und Gesundheit.

Britta Walthelm freut sich über die Auszeichnung und erläutert: „Werden Vögel in der Stadt durch spiegelnde Glasfassaden irritiert, fliegen sie häufig gegen die Scheibe. Nicht selten verenden die Tiere. Vogelschutz ist also eine Aufgabe, die uns alle angeht. Das Umweltamt ist hier mit gutem Beispiel vorangegangen. Die gepunktete Schutzfolie ist eine Möglichkeit, die Glasscheibe für die Vögel sichtbar zu machen. Alternativ haben sich auch halbtransparente Klebestreifen oder Schnur­Vorhänge aus Kordeln bewährt. Möglich sind auch Fliegengitter oder großflächige, farbige Dekorationen.“ Keinen Schutzeffekt haben allerdings Aufkleber mit Silhouetten von Greifvögeln.

Besonders gefährlich sind freistehende transparente Strukturen (Lärmschutzwände, Hausdurchgänge, Fahrgastunterstände), transparente Hausecken und Glasfassaden bis etwa 25 Meter Höhe, in denen sich eine naturnahe Umgebung spiegelt. Die Kollision von Vögeln mit Glas führt bei Fluggeschwindigkeiten zwischen 30 und 60 Stundenkilometern in den meisten Fällen zum sofortigen Tod oder zu schweren inneren Verletzungen, die tödlich sein können.

 

Weiter Informationen finden sich online beim Landesbund für Natur­ und Vogelschutz unter: 

LBV­Projekt Vogelschlag an Glas verhindern ­ LBV.

 

Dr. Peter Stimmler, LBV-Projektmanager des Projekts "Unsichtbares sichtbar machen - Reduzierung von Vogelschlag an Glas" überreicht Britta Walthelm, Referentin für Umwelt und Gesundheit, stellvertretend für das Umweltamt die Plakette "Vogelfreundliche Glasfläche".
Bildnachweis: (Nicola A. Mögel / Stadt Nürnberg)