Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

 

Die 28. Bundeskonferenz der kommunalen Frauen- und Gleichstellungsbeauftragten ist aus vielen Gründen eine besondere Veranstaltung. Aus Würzburger Sicht freut man sich natürlich über den Besuch von rund 500 Teilnehmenden aus ganz Deutschland beim Heimspiel im CCW. Es ist aber zugleich auch der würdige Rahmen für den 40.Geburtstag der Bundesarbeitsgemeinschaft, die gewohnt politisch zum Kongress einlud. Der Kongressflyer kommt gleich auf den Punkt: „Das Thema der Konferenz: Armut. Armut ist weiblich. Das zeigen die unterschiedlichsten Studien der vergangenen Jahre. Frauen haben im Schnitt immer noch weniger Einkommen und deutlich niedrigere Altersrenten als Männer. Alleinerziehende, Migrantinnen und Frauen mit Behinderungen sind besonders von Armut betroffen. Die Bundesregierung hat Maßnahmen ergriffen, Frauen besser zu stellen. Doch die Politik muss radikalere Lösungen in den Blick nehmen, damit die soziale Ungleichheit und damit auch die Frauenarmut endlich gestoppt werden.“

 

Zu diesem roten Faden tagen von Montag bis Dienstag zahlreiche hochkarätig besetzte Foren, die beispielsweise Generationsunterschiede, Ost-West-Unterschiede oder Stadt-Landgefälle bezogen auf Armutsrisiken oder Diskriminierungsgefahren genauer unter die Lupe nahmen. Oberbürgermeister Christian Schuchardt und das Team um die scheidende Würzburger Gleichstellungsbeauftragte Petra Müller-März sowie ihre Nachfolgerin im Amt, Monika Kraft, begrüßten bereits am Sonntagabend die Bundesministerin für Familie, Senioren Frauen und Jugend, Lisa Paus zu einem städtischen Empfang, der auch kurz die Würzburger Wegmarken der Gleichstellungspolitik in den vergangenen Jahrzehnten würdigte.

 

Angefangen 1987 mit einer halben Stelle für die erste Frauenbeauftragte der Stadt Würzburg bis hinein in die Gegenwart mit einem breit aufgestellten Team, das auch für betriebliche Sozialberatung und alle LSBTIQ-Themen zuständig ist, erfuhr die Gleichstellung einen kontinuierlichen Bedeutungszuwachs. Schuchardt erwähnte den aktuellen Frauenanteil im Würzburger Stadtrat von immerhin 46 %. Dieser Stadtrat hat 2021 beschlossen, der Europäischen Charta für die Gleichstellung von Frauen und Männern beizutreten und den 1. Gleichstellungspolitischen Aktionsplan zu erstellen. Der Plan wurde für die Jahre 2023-2025 erstellt. Handlungsfelder gibt es viele, besonders viel Aufmerksamkeit brachte aber beispielsweise ein Beschluss zu Würzburgs Straßennamen. Weil hier noch lange keine Parität zwischen Frauen und Männern erreicht ist, soll nun eine Richtlinie für Umbenennungen und Neubenennungen diese Ungerechtigkeit im Würzburger Stadtbild schnell abbauen. Ein Modell, das auch andernorts Schule machen könnte? Auch zu Lohnsteuerklassen, Ungerechtigkeiten in der Pflege, oder Gewalt gegen Frauen und vielen weiteren Themen sollte der Kongress laut Müller-März wichtige neue Impulse geben und den Austausch unter Expertinnen und Experten ermöglichen.

 

 

Foto „Bundeskonferenz Gleichstellungsstellen“

Elf Nachwuchskräfte der Stadt Würzburg helfen bei der BUKO beim Ablauf der Foren und der Registrierung der rund 500 Gäste, inklusive der Bundesministerin Lisa Paus (Bildmitte mit Oberbürgermeister Christian Schuchardt). Für Monika Kraft und Petra Müller-März (Erste und Zweite von links) fällt das Großereignis mit der Übergabe der Leitungsstelle in der Würzburger Gleichstellungsstelle zusammen. Foto: Susanna Hübner

 

Türk dünyasının ortak alfabesi kabul edildi.
Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) kurduğu Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaştı.

Türk Alfabesi komisyonunda alınan kararla, ortak bir alfabeye geçiş konusunda sağlanan mutabakat hepimize, bütün Türk Devletlerine hayırlı olsun.



Rahmetli Türkistanlı Türk düşünür İsmail Gaspınarlı’nın  rüyası gerçek olacak inşallah.
“Dilde, Fikirde, İşte birlik”  Türk dünyası aynı dili, konuşacak.Resmi dili Türkçe olacak.

Merkezi, Kazakistan'ın başkenti Astana'da bulunan Türk Akademisinden yapılan açıklamada, Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu işbirliğinde 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü'de Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonunun 3. toplantısının yapıldığı bildirildi.
Açıklamada, TDT üyesi ülkelerden oluşan Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu üyelerinin katıldığı toplantının başarıyla tamamlandığına işaret edilerek, "Toplantının temel amacı, bu alanda edinilen bilgiler ve komisyonun 2 yıllık faaliyet deneyiminden yararlanarak Türk dilleri için ortak alfabe projesine ilişkin çalışmaları sonuçlandırmaktı." ifadeleri kullanıldı.


Toplantıda ilk olarak 1991'de bilim insanları tarafından önerilen Latin tabanlı Ortak Türk Alfabesi projesinin kapsamlı şekilde gözden geçirildiği ve komisyon üyelerinin bu alfabe projesinde geliştirilmesi gereken hususlara ilişkin gerekli tespitleri yaptıkları vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu özverili çalışmanın sonucunda, 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaşıldı. Önerilen alfabedeki her harf, Türk dillerinde bulunan farklı fonemleri temsil etmektedir."
Açıklamada, toplantının başarıyla sonuçlanmasının tarihi bir önem taşıdığına dikkat çekilerek "Ortak Türk Alfabesi'nin geliştirilmesi, Türk halkları arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini teşvik ederken, onların dil mirasını da korumaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu olarak bu süreçteki değerli katkılarından dolayı Türk devletlerinin hükümetlerine ve komisyon üyelerine teşekkür edilen açıklamada, "İlgili tüm kurumlar, önerilen Ortak Türk Alfabesi'nin uygulanmasını etkin şekilde desteklemeye davet edilmektedir." ifadesine yer verildi.


Haber kaynak Astana AA
Resim: TRT Haber

 

 

BAKÜ (AA) - Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç'ı kabul etti.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, temaslarda bulunmak için Bakü'ye gelen Kılıç'ın Bayramov'la bir araya geldiği bildirildi.

 

Görüşmede, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış süreci, bölgedeki durum, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine ilişkin özel temsilciler arasındaki müzakereler ile bölgesel ve uluslararası güvenlik konularının ele alındığı belirtildi.

Bayramov'un Kılıç'a, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci hakkında detaylı bilgi verdiği kaydedildi.

 

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecine engel oluşturan etkenlerden bahseden Bayramov, Ermenistan Anayasası'nda Azerbaycan'a karşı toprak iddialarının bulunmasının ve üçüncü ülkelerin Ermenistan'ı silahlandırmasının bölgesel istikrara tehdit oluşturduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı'nın da yer aldığı görüşmede, ikili ve uluslararası kuruluşlar çerçevesindeki işbirlikleri ile diğer bölgesel konularda da görüş alışverişinde bulunuldu.

 

 

BAKÜ (AA) - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Azerbaycan'da 500 ilköğretim öğrencisine okul malzemesi ve okul çantası dağıttı.

TİKA Bakü Program Koordinatörlüğü ile Türkiye'nin Gence Başkonsolosluğunun işbirliğinde hayata geçirilen proje kapsamında, Samuh, Göygöl, Gedebey, Daşkesen ve Goranboy illerine bağlı köy okullarında öğrenim gören ihtiyaç sahibi 500 ilköğretim öğrencisine okul malzemesi ve okul çantası dağıtımı yapıldı.

 

Proje kapsamında, Göygöl ilinde düzenlenen törene Türkiye'nin Gence Başkonsolosu Recep Öztop, Göygöl Vali Yardımcısı Kemale İbrahimova, TİKA Bakü Program Koordinatörü Hayrettin Özçelik, öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.

Türkiye'nin Gence Başkonsolosu Öztop, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi eğitim sektöründe de Azerbaycan'a destek verdiğini belirtti ve öğrencilere başarılar diledi.

TİKA Bakü Program Koordinatörü Özçelik, eğitimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu ve TİKA'nın Azerbaycan'da eğitimin her aşamasını desteklemeye devam edeceğini vurguladı.

Göygöl Vali Yardımcısı İbrahimova, yeni eğitim yılı öncesinde okul öğrencilerinin yüzünü güldürdüğü için Türkiye ve TİKA'ya teşekkür etti.

 

Proje kapsamında ikinci tören Samuh ilinin Seyidler köyünde yapıldı.

Samuh Valisi Firdovsi Aliyev, öğrencilere verilen destek dolayısıyla Türkiye ve TİKA'ya şükranlarını bildirerek, öğrencilerin daha azimle çalışmalarını ve derslerinde başarılı olmalarını temenni etti.

 

 

 

 

BERLİN (AA) - Alman hükümeti, durgun olan ülke ekonomisinde bu yılın sonuna kadar toparlanma beklemiyor.

Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, ülke ekonomisine yönelik aylık raporunu yayımladı.

 

Raporda, Alman ekonomisinde bu yılın üçüncü çeyreği başında da durgunluğun sürdüğü, azalan sipariş defterleri ve genel olarak zayıf sipariş durumunun ihracat odaklı sanayiyi zayıflattığı aktarıldı.

Düşen enflasyona ve reel ücretlerdeki artışla satın alma gücündeki önemli yükselişe karşın tüketici duyarlılığının kötüleştiği belirtilen raporda, "Yıl sonuna kadar ekonomik toparlanmanın gerçekleşmesi beklenmemektedir." denildi.

Raporda, Almanya'da 14 Haziran-14 Temmuz'da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'nın tüketime kayda değer bir ivme kazandırmadığı kaydedilerek, "Şampiyonanın tüketime kayda değer bir ivme kazandırmadığı görülürken, reel ücretlerdeki kayda değer artışların bile istihdamla ilgili artan endişeler karşısında tüketici duyarlılığını artıramadığı anlaşılıyor." ifadesi kullanıldı.

 

- Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya

Alman ekonomisi, artan faiz oranları ile konjonktürel rüzgarların ve yapısal değişikliklerin ortasında büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.

Almanya Merkez Bankası, 3. çeyrekte daha düşük büyüme beklerken, Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü de (Ifo) 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.

Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor. Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

 

Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,3'lük büyüme bekliyor.

Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'den sıfıra düşürmüştü.

 

BERLİN (AA) - Alman donanmasına ait iki geminin Çin'in itirazlarına rağmen Tayvan Boğazı'ndan geçeceği bildirildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Berlin'de Litvanyalı mevkidaşı Laurynas Kasciunas ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

 

Pistorius, Alman donanmasına ait iki geminin Çin'in itirazlarına rağmen Tayvan Boğazı rotasından geçeceğini doğrulayarak, "Her zaman savunduğumuz ve benim de her zaman savunduğum çok basit bir şey var: Uluslararası sular, uluslararası sulardır. Bu, en kısa rota. Hava koşulları göz önüne alındığında en güvenli rota bu ve burası uluslararası sular, bu yüzden geçiyoruz." dedi.

Öte yandan, basın toplantısının ardından Almanya ile Litvanya arasında savunma işbirliği anlaşması imzalandı.

 

- Alman donanmasına ait gemiler, 22 yıl sonra ilk kez Tayvan Boğazı'ndan geçmiş olacak

Alman donanmasına ait "Baden-Württemberg" ve görev gücü ikmal gemisi "Frankfurt am Main"in Güney Kore'den Filipinler'e gerçekleştireceği yolculuk için Tayvan Boğazı'ndan geçiş yapması bekleniyor.

Alman donanmasına ait gemiler, 22 yıl sonra ilk kez Tayvan Boğazı'ndan geçmiş olacak.

Çin Dışişleri Bakanlığı, Tayvan Boğazı'ndan geçecek olası gemilere karşı uyarıda bulunarak, "seyrüsefer özgürlüğü" kisvesi altında ilgili devletler tarafından ülkenin egemenliğine ve güvenliğine yönelik provokasyon ve tehditleri reddettiğini açıklamıştı.

Danimarkalı DSV, Alman Schenker’i 14,3 milyar avroya satın alıyor
 
 

BERLİN (AA) - Alman Demir Yolları (Deutsche Bahn), lojistik birimi Schenker'i Danimarkalı taşımacılık şirketi DSV’ye 14,3 milyar avroya satmak için anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Alman Demir Yollarıdan yapılan açıklamada, DSV'nin Schenker için 14,3 milyar avroluk teklifinin kabul edildiği belirtildi.

Satın almanın, gerekli izinlerin alınmasının ardından gelecek yılın ikinci çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Alman Demir Yolları, satış tamamlanana kadar beklenen faiz geliri de dahil olmak üzere, anlaşmanın 14,8 milyar avro değerinde olduğunu da açıkladı.

33 milyar avro borcu olan Alman Demir Yolları, Almanya'da trenlerde gecikmelerinden artmasıyla eleştirilerin ardından ana demir yolu işine odaklanmak ve borcunu azaltmak için geçen yıl Schenker'i satışa çıkarmıştı.

Söz konusu satın alma, Danimarkalı bir şirket tarafından gerçekleştirilen en büyük satın alma olarak kayıtlara geçti.

DSV, dünya çapında yaklaşık 75 bin kişiyi istihdam ediyor. Danimarkalı şirket, Alman şirketi satın almasıyla Avrupa'daki faaliyetlerini daha da güçlendirmek istiyor.

Merkezi Essen’de olan Schenker'in ise 130’dan fazla ülkede 72 bin 700 çalışanı bulunuyor.

DSV, satın almanın yaklaşık 5 milyar avrosu hisse satışı ve borçlarla finanse edileceğini duyurdu.

Almanya Ulaştırma Bakanı Volker Wissing, yaptığı açıklamada, "Alman Demir Yollarının asıl işi olan Almanya'daki demir yolu taşımacılığına odaklanmasına” dikkati çekerek, “Schenker'in satışı bu yönde atılmış önemli bir adımdır.” ifadesini kullandı.

 

BERLİN (AA) - Alman hükümeti, durgun olan ülke ekonomisinde bu yılın sonuna kadar toparlanma beklemiyor.

Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığı, ülke ekonomisine yönelik aylık raporunu yayımladı.

 

Raporda, Alman ekonomisinde bu yılın üçüncü çeyreği başında da durgunluğun sürdüğü, azalan sipariş defterleri ve genel olarak zayıf sipariş durumunun ihracat odaklı sanayiyi zayıflattığı aktarıldı.

Düşen enflasyona ve reel ücretlerdeki artışla satın alma gücündeki önemli yükselişe karşın tüketici duyarlılığının kötüleştiği belirtilen raporda, "Yıl sonuna kadar ekonomik toparlanmanın gerçekleşmesi beklenmemektedir." denildi.

Raporda, Almanya'da 14 Haziran-14 Temmuz'da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'nın tüketime kayda değer bir ivme kazandırmadığı kaydedilerek, "Şampiyonanın tüketime kayda değer bir ivme kazandırmadığı görülürken, reel ücretlerdeki kayda değer artışların bile istihdamla ilgili artan endişeler karşısında tüketici duyarlılığını artıramadığı anlaşılıyor." ifadesi kullanıldı.

 

- Alman ekonomisi yeniden resesyona girme riskiyle karşı karşıya

Alman ekonomisi, artan faiz oranları ile konjonktürel rüzgarların ve yapısal değişikliklerin ortasında büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.

Almanya Merkez Bankası, 3. çeyrekte daha düşük büyüme beklerken, Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü de (Ifo) 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.

Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor. Almanya, 10 yıllık iyi bir ekonomik büyümeden sonra salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

 

Alman hükümeti, ekonomide bu yıl yüzde 0,3'lük büyüme bekliyor.

Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'den sıfıra düşürmüştü.

 
BERLİN (AA) - Almanya ile Kenya, göç anlaşmasına imza attı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, Kenya Devlet Başkanı William Ruto ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısı öncesinde Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ile Kenya Dışişleri Bakanı Musalia Mudavadi, iki ülke arasında uzlaşmaya varılan göç anlaşmasını imzaladı.

Başbakan Scholz, Almanya ile Kenya arasında iyi bağlantılar olduğunu ve birçok konuda işbirliği yaptıklarını, bunları geliştirmek istediklerini ifade etti.

İki ülke arsında imzalanan göç anlaşmasına işaret eden Scholz, bu önemli anlaşmanın Kenyalılar için yeni perspektifler açtığını söyledi.

 

Scholz, bununla kalifiye işçilerin ve meslek sahibi gençlerin Almanya'ya gelebileceğini belirterek "Bu, şu anda ilk etkilerini hissettiğimiz vasıflı işgücü eksikliğini telafi etmemize yardımcı olabilir." dedi.

Bu anlaşmanın ayrıca Kenya'dan Almanya'ya gelen ancak ülkede ikamet hakkı olmayanların geri gönderilmesini öngördüğü bilgisini de paylaşan Scholz, "Artık ülkelerine daha hızlı bir şekilde dönebilirler." ifadesini kullandı.

Scholz, Afrika'daki barış ve istikrarın gelecekte daha da önemli olacağına işaret ederek, Afrika'nın, uluslararası kurumlarda daha güçlü temsil edilmesi gerektiğini, bu bağlamda Afrika Birliği'nin G20 üyesi olduğunu kaydetti.

Başbakan Scholz, ABD'nin iki Afrika ülkesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) daimi üye olarak katılmasına ilişkin önerisini destekleyip desteklemediği sorusuna, Afrika ülkelerinin Güvenlik Konseyi'nde önemli bir rol oynamalarını sağlamanın kendilerinin de talebi olduğunu cevabını verdi.

 

 

 

 Ukrayna'ya uzun menzilli silahlara izin verilip verilmemesi

ABD Başkanı ile İngiltere Başbakanı'nın bugün Washington'da, (Ukrayna'ya) uzun menzilli silahların Rus topraklarında kullanmasına izin verilip verilmemesini görüşeceğini, Almanya'nın bunu destekleyip desteklemeyeceği sorusuna da Scholz, "Almanya ne yapıp yapmayacağına ilişkin net bir karar verdi. Bu karar değişmeyecek. Dost ülkelerin liderleri arasına henüz gerçekleşmemiş olan görüşmeler hakkında önceden yorum yapmayacağımı anlayışla karşılayın." yanıtını verdi.

Alman donanmasına ait iki geminin Tayvan Boğazı'ndan geçmesinden dolayı Çin ile ilişkilerin kötüleşeceği endişesi taşıyıp taşımadığı yönündeki soru üzerine Scholz, "Gemilerin geçişiyle ilgili söylenecek çok fazla bir şey yok. Burası uluslararası bir su yolu." değerlendirmesinde bulundu.

Kenya Devlet Başkanı Ruto da iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin geliştiğini ve bugün iki ülke arasında yakın ilişkiler olduğunu söyledi.

 

Bugün imzalanan göç anlaşmasının ilişkilerin daha da gelişmesine imkan sağlayacağını ifade eden Ruto, "Şimdi, Almanya'daki potansiyeli ve çok çalışan büyük bir genç nüfusu olan Kenya'da sahip olduğumuz insan kaynağını gerçekten kullanma fırsatına sahibiz." diye konuştu.

Ruto, anlaşmayı "kazan-kazan" durumu olarak niteleyerek, Kenya'daki gençlere Almanya'da çalışabilmeleri için yeni fırsatlar sunan bu anlaşmanın imzalanmasından memnuniyet duyduğunu belirtti.

"Almanya'da kalamayanlara da evlerine dönme şansı sunmak istiyoruz." diyen Ruto, hiçbir Kenyalının evine dönme konusunu sorun etmeyeceğini kaydetti.

Genç nüfusun ülkeden ayrılmasının Kenya'daki iş piyasası için sorun teşkil edeceğinden endişe duymadığını ifade eden Ruto, ülkesinin büyük bir genç nüfusa sahip olduğunu ve riskler görmediğini dile getirdi.

Almanya'da yaklaşık 90 gazeteci, Filistin'deki meslektaşlarının korunması çağrısında bulundu
 
"İsrail ordusu, yelek ve miğferlerin üzerindeki yazılardan basın mensubu oldukları açıkça belirlenen meslektaşlarımızı öldürüyor"
 

BERLİN (AA) - Almanya'da yaklaşık 90 gazeteci, Filistin'deki meslektaşlarının korunması ve uluslararası medya mensuplarına Gazze'ye erişim izni verilmesi için çağrı yaptı.

"Gazze'deki gazetecileri koruyun" isimli internet sitesi kuran gazeteciler, yazılı açıklama yayımladı.

Açıklamada, Filistin'deki gazetecilerin korunması ve uluslararası medya mensuplarına Gazze'ye erişim izni verilmesi istendi.

Haberlerde tarafların yaptığı açıklamaların kontrolsüz şekilde benimsenmemesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, bunun yerine kaynak çeşitliliği sağlanmasının ve Filistinli gazetecilerle eşit düzeyde işbirliği yapılmasının elzem olduğu vurgulandı.

 

- İsrail'in saldırılarında 140 medya çalışanı öldürüldü

Açıklamada, Gazze'deki gazetecilerin durumunun dünyanın diğer bölgelerinden daha tehlikeli olduğuna ve İsrail'in saldırılarında bugüne kadar 140 medya çalışanının öldürüldüğüne işaret edildi.

Basın mensuplarına yönelik saldırıların savaş suçu oluşturduğu vurgulanan açıklamada, "Buna rağmen İsrail ordusu, yelek ve miğferlerin üzerindeki yazılardan basın mensubu oldukları açıkça belirlenen meslektaşlarımızı öldürüyor." ifadesi yer aldı.

Açıklamada, şimdiye kadar hiçbir savaş bölgesinin Gazze kadar uzun süre habercilere kapatılmadığı kaydedildi.

Ana akım medya kuruluşlarına haberlerinde ölçülü olmaları çağrısında bulunulan açıklamada, Alman medya kuruluşlarının İsrail yanlısı haberler yapmaları ve yalnızca İsrailli yetkililerden gelen bilgilere güvenmeleri eleştirildi.

Seite 1 von 607