Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Wer sich mit gesunder Ernährung befasst, kommt am Thema Trinken nicht vorbei. Unser Körper besteht zu einem großen Teil aus Wasser, je nach Alter und Konstitution sind es zwischen 50 und mehr als 70 Prozent. Es ist Bestandteil jeder Körperzelle und alle biochemischen Vorgänge im menschlichen Organismus sind auf Wasser angewiesen. Wir brauchen es für die Wärmeregulation über die Haut, wenn wir schwitzen, aber auch über die Lunge und vor allem über die Nieren scheiden wir kontinuierlich Flüssigkeit aus. „Wasser ist unser wichtigstes Lebensmittel, weshalb Getränke die Basis der Ernährungspyramide bilden“, sagt Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin bei der AOK in Würzburg. Sechsmal ein Viertelliter, über den Tag verteilt, lautet die Empfehlung für gesunde Erwachsene, das heißt rund 1,5 Liter pro Tag. Der Bedarf an Flüssigkeit kann bei entsprechenden Außentemperaturen, körperlicher Anstrengung und Sport oder durch Krankheiten auf ein Mehrfaches dieser Menge ansteigen.

 

Wasser: ja, Zucker und Alkohol: nein

Die besten Durstlöscher sind Leitungs- oder Mineralwasser, Früchte- oder Kräutertees. Manche Getränke tragen zwar zum Flüssigkeitsbedarf bei, sollten aber nur maßvoll getrunken werden. Dazu gehören Kaffee und Schwarztee, weil sie eine stimulierende Wirkung besitzen. Unverdünnte Säfte und Fruchtsaftgetränke enthalten sehr viel Frucht- oder Haushaltszucker und ihr regelmäßiger Konsum ist nicht zu empfehlen. Fruchtsaftschorlen aus höchstens einem Drittel Saft und mindestens zwei Dritteln Wasser sind hingegen mitunter empfehlenswert. Sie können, beispielsweise nach dem Sport ausgeschiedene Flüssigkeit und auch Mineralstoffe ersetzen.

 

Am besten ist es, Getränke über den ganzen Tag zu verteilen und, falls nötig, dafür Erinnerungshilfen zu benutzen. Auch Kinder brauchen öfter einmal eine Erinnerung ans Trinken. „Aber Achtung: Softdrinks wie etwa Cola und Limonade sind sehr zucker- und kalorienreich und löschen bestenfalls sehr kurzzeitig den Durst“, so Ulrike Jaques. Milch und Kakao fallen ebenfalls nicht in die Kategorie „Getränke“, sondern sind – wie auch Gemüse und Obst – Lebensmittel mit einem hohen Wassergehalt. In den täglichen Bedarf eines Erwachsenen von etwa zwei Liter ist auch die Flüssigkeitsmenge mit eingerechnet, die wasserreiche Nahrungsmittel und Gerichte dazu beitragen. Ulrike Jaques rät insbesondere von alkoholischen Getränken ab: „Sie erweitern die Gefäße und entziehen dem Körper sogar Flüssigkeit, was zum sogenannten Kater am Tag danach führen kann.“ Alkohol beeinträchtigt außerdem schon in kleinen Mengen Wahrnehmung, Aufmerksamkeit und Fahrtüchtigkeit. Darüber hinaus kann er unter anderem das Nervensystem und die Leber schädigen.

 

Weitere Tipps und Informationen unter:

Wie viel Wasser müssen wir am Tag trinken? (aok.de)

Ausgewogene Ernährung: Was sollte ich pro Tag essen? (aok.de)

So gesund ist Alkoholverzicht (aok.de).

Fast die Hälfte aller Deutschen (46 Prozent) beabsichtigt, sich im Jahr 2024 gesünder zu ernähren. Das ergab eine repräsentative Umfrage des Statistik-Portals Statista. Damit erreichte dieser Vorsatz Platz 3 hinter „Mehr Geld sparen“ (51 Prozent) und „Mehr Sport treiben“ (48 Prozent). „Es wäre schade, wenn jemand den Plan, gesünder zu essen, schon nach kurzer Zeit aufgibt, weil er zu kompliziert erscheint“, sagt Ulrike Jaques, Ernährungsexpertin der AOK in Würzburg. Sie ist überzeugt, dass bereits einige wenige Änderungen große Verbesserungen bringen. Mit einer ausgewogenen Kost bekommt der Körper ausreichend, aber nicht zu viele Kalorien und alle lebensnotwendigen Nährstoffe in der richtigen Menge.

 

Gemüse und Obst spielen die Hauptrolle

Deshalb stehen Gemüse und Obst ganz oben auf der Liste der gesunden Lebensmittel. „Die Deutsche Gesellschaft für Ernährung (DGE) empfiehlt für Gemüse und Obst „5 am Tag“ – das heißt, fünf Portionen dieser kalorienarmen, aber vitamin- und mineralstoffreichen Produkte sind genau richtig“, so Ulrike Jaques. Eine Portion entspricht ungefähr einer Handvoll. Beim Gemüse ist das zum Beispiel eine Paprikaschote, eine Handvoll Sauerkraut oder zwei Handvoll grüner Salat, beim Obst entsprechend ein Apfel, eine Orange, ein Pfirsich oder zwei Handvoll Beeren. Dabei ist es sinnvoll, auf die gesamte Sortenvielfalt zurückzugreifen und das ganze Angebot an frischen Produkten über das Jahr hinweg – bevorzugt regional und saisonal – zu nutzen. „Dabei ist es günstig, wenn pflanzliche Lebensmitteln mindestens drei Viertel der täglichen Nahrung ausmachen, wenn mehr Gemüse als Obst auf den Speiseplan kommt und wenn man immer einen Teil – etwa die Hälfte – der täglichen Gemüse- und Obstmenge roh verzehrt“, sagt Ulrike Jaques.

 

Vollkorngetreide liefert Nähr- und Ballaststoffe

Eine gute Orientierung bei der Lebensmittelauswahl bietet die Ernährungspyramide, bei der Wasser sowie Gemüse und Obst die Basis bilden. Daneben spielen Vollkornprodukte eine wichtige Rolle. Sie sättigen durch den hohen Ballaststoffgehalt besonders gut, wirken sich positiv auf die Verdauung aus und liefern wertvolle Inhaltsstoffe. Im Vergleich zu Weißmehl besitzt Vollkorn mehr Vitamin E und B-Vitamine, Magnesium und Zink. Beim Verzehr ballaststoffreicher Lebensmittel wie Vollkornprodukten, Gemüse oder Hülsenfrüchten steigt der Blutzuckerspiegel langsamer an, wodurch der Insulinspiegel niedrig bleibt, was zusätzlich die Sättigung und das Wohlbefinden verbessert. „Ballaststoffe haben ihren Namen ganz zu Unrecht, denn sie wirken positiv auf die Darmflora und damit auf die Darmgesundheit“, ergänzt Ulrike Jaques. Sie sind Inbegriff gesunder Ernährung und helfen nachweislich dabei, ernährungsbedingte Erkrankungen wie Diabetes zu vermeiden.

 

Die Ernährungspyramide, Informationen zu „5 am Tag“ und weitere Hinweise unter:

Ausgewogene Ernährung: Was sollte ich pro Tag essen? (aok.de)

www.5amtag.de .

 
Diyarı gurbette olmak, bulunmak çok acı. Sevdiklerimizin acı ve tatlı günlerinde bulunamamak kahrediyor insanı.
Geçtiğimiz pazar günü acı,çok acı haberi aldığımda şok oldum.  Ne yapacağımı şaşırdım. İçim, içim ağladım,yutkundum.
 
Kendimi zorladım. Gitmek istedim, yol verilmedi.  Bende o an tedavi altındaydım. Rabbim sen yardım eyle. Kardeşimi rahmetin ve merhametinle kuşat.
Dayımın oğlu Satılmış dünyasını değişti.
Sevdiğine Resul’üne, yaratıcımız rabbinin huzuruna kavuştu.
Biz birlikte büyüdük, aynı okulda okuduk.Koştuk,oynadık. Çocukluğumuz, gençliğimiz birlikde geçti. 
 
Dayım Hollanda devletinin Einhowen şehrine1967 yılında işçi olarak gitmişti, Satılmış’la birlikte tüm ailesini gurbete taşıdı. Daha sonra  Yozgat’ımızın Eskipazar mahallesinden  bizimde komşumuz olan  Belediye çalışanı Dursun Kaya ağabeyimizin kızı Ayşe (Aniş) le nişanlandı. Düğünlerini 1980 yılında büyük bir mutlulukla sevinçle ettik. Hollanda’ya döndüler.  Yıllar sonra işe giderken trafik kazası sonrası uzun yıllar tedavi gördü. Malulen emekli oldu. Yozgat’a dönüş yaptı. Yozgat’ta havaların soğuk geçmesi nedeniyle Antalya’ya göçtü. Antalya iklimi kendisine çok iyi geldiğini söyler bizide davet ederdi. Dayım ve kardeşleride Antalya’ya göç ettiler.Geçtiğimiz yıllarda dayım Hüseyin rahmeti rahmana kavuşmuş cenazesini Hollanda’dan Antalya’ya getirerek burda toprağa verilmişti. Bu günde, baba ben yanına geldim dercesine, babasının yanına defini yapıldı. Sevenleri dualarla uğurladılar. Kardeşimle bundan bir ay önce helallaşmıştık. Haklarımız helal hoş Ruhun şad olsun.
 
Kardeşiz
Biz bir ağacın dallarıyız
Dayıların birer cınarıyız 
Dünya var oldukça kardeşiz
Aynı soydan, aynı boydanız
Aynı ağacın meyvesiyiz
Biz birlikde büyüdük, 
Birlikde oyunlar oynadık.             
Okul’a birlikde başladık.        
Evlerimiz de aynı sofrada oturduk.
Ekmeğimizi bölüşerek yedik,
Aynı okul aynı öğretmenleri dinledik.
Top oynayıp birlikte koştuk
Birlikte sevinip birlikte coştuk
Senki genç yaşta Hollanda’ya uçmuştun
Gurbeti mekan tutmuştun
Gurbete veda edip vatanına geldin
Akdeniz’e minder serip benim evim dedin,
Ocağını burada yakıp yerleştin
Yozgat’ı Antalya’ya taşıdın
Rabbime çok şükürler olsun.
Bu günlerimize şükürler olsun.
Geride kalan ömürlerimize sağlık,sıhhat afiyet versin.
Dayımın çınarı gözdesi Satılmış kardeşim.
Rabbimden sana hayırlı sıhhatli ömürler niyaz ediyorum,
Torunlarınla mutlu huzurlu ol.
Sağlık, sıhhat ve saadetli ol   
*Doğan Tufan 
25/8/2023
 

Türklerin Almanya’daki son dönem 60 yılını yazan Dr. Latif Çelik Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı tarafından organize edilen konferansta yaptığı konuşmada, “Türkler Almanya’dan ciddi anlamda etkilenmişler ve Almanya’ya da farkedilir şekilde renk katmışlardır. 60 yılından bu yana dört nesil Almanlar ile birlikte yaşayan milyonlarca Türk’ün bu ülkeden etkelenmeden bu ülkeye renk veremediklerini düşünmek imkansızdır” şeklinde konuştu.

 

Türk Tarihi ve kültürü ile ilgili çalışmaları ile tanınan Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı tarafından yaklaşık 50 yıldan bu yana periyodik olarak devam eden “Süleymaniye Kürsüsü Konuşmaları” programı İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Seyit Hasan Paşa Medresesi’nde düzenlenen konferansın açış konuşmasını vakfın kurumsal Müdürü Metin Köse yaptı. Uzun yıllardan bu yana tarihçi Latif Çelik ile birlikte çalıştıklarını belirten Köse, “Latif Çelik zor yıllarda Almanya’ya eğitim amaçlı giden genç nesil Türklerden biridir. Dönemin şartalarının yorluklarında ayakta kalmayı başarabilip, ancak Anadolu’nun kültüründen hiç kopmamıştır. Bugün kendisinden, daha doğrusu Almanya penceresinden ilginç izlenimler duyacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.

 

Vakfın başkanı Kozhan Yazgan ise yaptığı selamlama konuşmasında, “Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı olarak dünyanın dört bir yanındaki entelektüellerimizden yaşadıkları coğrafya ile ilgili bilgiler almak bizim için önemlidir. Dr. Latif Çelik Türk-Alman ilişkilerini uzun yıllardan bu yana takip eden önemli bir akademisyen ve gelişmeleri çok iyi yorumlayan Türk asıllı bir entellektüeldir. Kendisini zevkle dinlemek istiyoruz” şeklinde konuştu.

 

Kürsüye gelen Dr. Latif Çelik, “Bir milletin tarihi aynı zamanda onun kültürel hafızasıdır. Türklerin Almanya tarihi son derece zengin, iz bırakan ve belirleyen özelliklere haizdir. Bu açıdan 60 yıldır Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk bir taraftan batılılaşmayı asimile olmadan başaran, yaşadıkları ülkeye kendi kültür değerlerinden çizgiler hediye eden, aynı zamanda özel bir dinamizmi içinde barındıran saygın bir topluluktur.” şeklinde konuşarak Almanya’daki Türklerden uzun uzun bahsetti.

 

1961 yılında ülkeden trenler ile gönderilen Türk işçilerinin yaşadıkları şartlardan bahseden Dr. Latif Çelik, “Maalesef Türk işçileri ilk yıllarda sadece döviz beklentisi için ülke dışına gönderildiklerini biliyorlardı. Dönemin Türkiyesi de buna mecbur, ve başka bir çıkar yolu da yoktu. Devlet ödemeler dengesinde tam bir çıkmazın önünde idi. 27 Mayıs’da yapılan ihtilal, tıkanan üretim, durma noktasına gelen ticaret ve dışa bağımlı kalkınma modelininin ödeyemediği döviz borçları ve kışkırtılan öğrenci hareketleri içerisindeki bir ülkenin başarabildiği tek olumlu hareket idi. Türk işçilerinin önce Almanya’ya ve daha sonra sanayileşmiş diğer batı ülkelerine gönderilen insanlar. Hatta Sirkeciden trenlere bindirilen insanlar ülke için önemliden de önemli, çünkü bir yerde ülkedeki işsizlik rakamlarının yavaş yavaş ta olsa aşağıya çekilmesine katkı sağlıyordu. Ayrıca çalışmaya gidenlerin ilk aylardan itibaren ülkeye gönderdikleri dövizler ise hazinenin sıcak döviz ihtiyacını karşılıyordu” şeklinde konuştu.

 

Dr. Latif Çelik son kitabı “60. Yılında Almanya Türkleri” adlı eserinden pasajlar okuyarak zaman zaman gözyaşlarını tutamayan dinleyicilerin varlığı dikkat çekerken, “Bir millet geçmişi ile geleceği arasında bağ kurabildiği sürece, atını zaman tüneline süren korkusuz süvaridir. Bu açıdan Almanya Türkleri batı kültürü içerisinde eğitim alan, ülkenin hemen her köşesinde her mesleği icra eden, hatta kendilerinden stayişle bahsettiren insanlardır. Yabancı düşmanı grupların yaptıkları bir genel kıskançlıktır. Türkler Almanya’da en iyi uyum sağlayan göçmen topluluğu, hatta kendilerine göçmen denmesini bile istemeyecek kadar samimi, başarılı ve geleceğinden ümit ile ile Almanya’da yaşayan topluktur. Türklerin Almanya’daki varlığı iki ülke ilişkileri için büyük önem arzetmektedir” şeklinde sözlerini tamamladı.

 

Dr. Latif Çelik daha sonra çok sayıda soruyu cevaplandırdı.

 

 

 

 

 

 

 

Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Merey Mukazhan, Rekabet Kurumu Başkanı Sayın Birol Küle'nin ev sahipliğinde 23 Ocak 2024 tarihinde İstanbul'da düzenlenen ve TDT Üye Devletlerinin ve Gözlemcilerinin rekabet kurumlarının başkanlarının  katıldığı Türk Devletleri Rekabet Kurumları Konseyi 1. Toplantısına katılarak, davetlilere hitap etti.



Genel Sekreter Yardımcısı Merey Mukazhan yaptığı konuşmada, TDT çatısı altında yeni bir işbirliği platformunun oluşturulmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, Türk Dünyası 2040 Vizyonu, TDT 2022-2026 Stratejisi ve TDT Kazak Dönem Başkanlığı'nın TÜRKDEVRİ sloganı ile uyumlu olan Rekabet Konseyi'nin kurulmasının önemini vurguladı.



TDT'nin bölgede artan rolünün altını çizen T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, TURAN Özel Ekonomik Bölgesi'nin yanı sıra Türk Yatırım Fonu'nun sağlayacağı fırsatları memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

Toplantı sırasında taraflar kurumlarının faaliyetleri ve işbirliği perspektifleri hakkında görüş alışverişinde bulundular. Türk Devletleri Rekabet Kurumları Konseyi'nin bir sonraki toplantısının Azerbaycan'da yapılması kararlaştırıldı.



Toplantı marjında TDT Genel Sekreter Yardımcısı Üye Devletlerin rekabet otoritelerinin başkanları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev, T.C. Sayıştay Başkanı Sayın Metin Yener ile 29 Ocak 2024 tarihinde İstanbul'da TDT Sekretaryası binasında bir araya geldi.

Görüşmede taraflar, Üye Devletlerin denetim kurumları arasında bir işbirliği platformunun kurulması da dâhil olmak üzere, ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Sayıştayların Teşkilat çatısı altında muhtemel işbirliğini ele aldılar.

 

 

Türk Devletleri Teşkilatı heyeti, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BM UNECE) Sürdürülebilir Enerji Bölümü ile teknik toplantı düzenledi.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ömer Kocaman başkanlığındaki TDT heyeti, 24 Ocak 2024 tarihinde Cenevre'de düzenlenen UNECE Sürdürülebilir Enerji Bölümü Direktörü Dario Liguti ile bir görüşme gerçekleştirdi. 



Toplantıda enerji bağlantısının önemine vurgu yapan Dr. Ömer Kocaman, “Elektronik TIR sistemi” (eTIR) ve eCMR uluslararası taşımacılık sistemleri gibi somut projelerle 2024 yılında sürdürülebilir enerji, ticaret ve ulaştırma alanlarında ortak faaliyetler gerçekleştirmek istediklerini dile getirdi.

Sayın Dario Liguti, UNECE'nin Türk bölgesindeki enerji bağlantısının geliştirilmesine katkıda bulunmanın yanı sıra TDT ile güçlü bir işbirliği kurmak istediğinin altını çizdi. 



Taraflar, önümüzdeki dönemde kabul edilecek yıllık bir Eylem Planı aracılığıyla ortak çabalarını koordine etmeye hazır olduklarını ifade ettiler.

 

 

 

BERLİN (AA) - Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, aşırı sağcıların, milyonlarca yabancının ülkeden sınır dışı edilmesine ilişkin planlarına tepki göstererek, aşırılık yanlılarının ideolojisinin Almanya için tehlike olduğunu söyledi.

 

Steinmeier, sendika ve iş dünyası temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, iş dünyası ve sendika temsilcilerine demokrasiye sahip çıktıkları ve aşırı sağa karşı durdukları için teşekkür etti.

Aşırı sağcıların, milyonlarca kişiyi sınır dışı etme planlarıyla ilgili çıkan haberlerin insanları sarsarak uyandırdığını vurgulayan Steinmeier, Almanya'da yüzbinlerce kişinin aşırı sağcılara karşı sokaklara çıktığını, bu şekilde aşırı sağcıların ülkede istenmediğinin ve bunlara tahammül edilmeyeceğinin gösterildiğini ifade etti.

Steinmeier, toplumda endişe ve belirsizlik yaşandığına, aşırı sağcıların da toplumdaki bu korkuları istismar ettiğine işaret etti.

 

- "Aşırılık yanlılarının bu ideolojisi ekonomimiz için zehirdir"

Avrupa Birliği'nden (AB) çıkma söylemlerine ve göçmenlere yönelik duyulan nefrete tepki gösteren Steinmeier, "Aşırılık yanlılarının bu ideolojisi ekonomimiz için zehirdir, istihdam ve refah için zehirdir. Ülkemiz için tehlikedir." değerlendirmesinde bulundu.

Aşırı sağcıların, ülkeden göndermek istedikleri insanların süpermarketlerdeki kasalarda çalıştığını, otobüs ve tramvay sürdüğünü, otellerde ve restoranlarda çalıştığını, ev ve konut yaptıklarını, araştırma kurumlarında ve üniversitelerde aşı geliştirdiğini ve şirketler yönettiğini anlatan Steinemeier, "Onlar olmasaydı ne yapardık?" dedi.

Steinmeier, topumda aşırılığa karşı ve demokrasiden yana olan geniş bir ittifaka ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, böyle bir ittifakın birlikte sorumluluk gösterme konusunda toplumu cesaretlendirebileceğini kaydetti.

 

- Yabancı kökenlilerin zorla sınır dışı edilmesini öngören plan üzerinde gizlice görüşülmesi

Almanya'nın Postdam şehrinde, Kasım 2023'te aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisinden politikacıların ve birkaç Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) üyelerinin de yer aldığı toplantıda, milyonlarca yabancı kökenlinin Almanya'dan zorla sınır dışı edilmesini öngören plan üzerinde gizlice görüştükleri ortaya çıkmıştı.

Avusturya'daki aşırı sağcı "Kimlikçi Hareketi"nin eski lideri Martin Sellner'in de katıldığı toplantıda, sığınmacıların, ülkede kalma hakkı bulunan yabancıların ve Avrupa kültürünü benimsemeyen Alman vatandaşlarının sınır dışı edilmesini öngören planın görüşüldüğünü belirtmişti.

 

Gizli görüşmenin ortaya çıkması üzerine ülkede, AfD'nin kapatılmasına ilişkin tartışmalar başlamış, halk da son dönemde aşırı sağa ve AfD'ye tepki göstermek için sokaklara çıkmıştı.

AfD Partisi Eş Genel Başkanı Alice Weidel de iktidara gelmeleri halinde AB'de reform yapmaya çalışacaklarını, olmazsa AB'den çıkmak için referandum yapacaklarını söylemişti.

 

BERLİN (AA) - Almanya'da kamunun 130 yerel toplu taşıma şirketinde çalışanların, koşulların iyileştirilmesi talebiyle 2 Şubat'ta ülkenin birçok eyaletinde greve gideceği bildirildi.

Birleşik Hizmet Sektörü Sendikasınca (Ver.di) yapılan açıklamaya göre, toplu taşıma şirketleriyle gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmelerinde başarı sağlanamaması nedeniyle 130 şirketteki yaklaşık 90 bin çalışana, 2 Şubat Cuma günü iş bırakma eyleminde bulunması çağrısı yapıldı.

 

Ver.di Başkan Yardımcısı Christine Behle, hemen hemen tüm eyaletlerde toplu sözleşme görüşmelerinin yapıldığını ve bir sonuç alınamadığını belirterek, "İşverenler üzerinde baskıyı artırmanın zamanı geldi." ifadesini kullandı.

Toplu taşımadaki çalışanların üzerinde büyük baskı olduğunu aktaran Behle, "Tüm bölgelerde yeterli personel bulunmadığından ötürü her gün otobüs ve tren seferleri iptal ediliyor. Çalışanların üzerindeki yükün hafifletilmesi için acilen bir şeyler yapılmalı." değerlendirmesinde bulundu.

Behle, görüşmelerde, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için taleplerde bulunulduğunu ancak işverenlerin bu talepleri yerine getirmek istemediğini kaydetti.

 

- Çalışanların talepleri

Sendikanın temel talepleri arasında ücretlerde kesinti yapılmadan haftalık çalışma saatlerinin kısaltılması, izin günlerinin artırılması, vardiyalı ve gece çalışanlar için dinlenme sürelerinin uzatılması gibi çalışma koşullarının iyileştirilmesi yer alırken; Brandenburg, Saarland, Saksonya-Anhlat ve Thüringen eyaletlerindeki çalışanlar çalışma şartlarının iyileştirilmesinin yanı sıra ücretlerin artırılmasını da istiyor.

Bavyera eyaletinde ise henüz toplu sözleşme görüşmeleri yapılmadığından bu eyaletteki çalışanlar greve gitmeyecek.

 

Mehr Bewegung! Die Stadt Würzburg unterstützt nach dem großen Erfolg in 2023 auch in diesem Jahr den SpoSiTo-Bewegungspass an Grundschulen, der zu mehr Gesundheit und Klimaschutz beitragen soll.

 

Ab sofort können sich die Würzburger Grundschulen für die kostenlose Teilnahme an dem SpoSpiTo-Bewegungs-Pass anmelden. Gefördert von der Stadt Würzburg geht die Aktion für mehr Gesundheit, Sicherheit und Umweltschutz auf dem Schulweg nach dem Erfolg in 2023 mit über 110.000 teilnehmenden Kindern bundesweit in die fünfte Runde. Die Abkürzung SpoSpiTo steht für Sporteln-Spielen-Toben.

 

Die Herausforderung: Innerhalb von sechs Wochen mindestens 20 Mal ohne Elterntaxi in die Schule zu kommen. Ob mit dem Rad, dem Tretroller oder zu Fuß – Hauptsache das Auto bleibt in der Garage. Kinder, die diese Aufgabe meistern, erhalten als Anerkennung für so viel Bewegung und Klimaschutz eine SpoSpiTo-Urkunde. Doch der eigentliche Lohn ist eine tägliche Bewegungs-Einheit noch vor Unterrichtsbeginn – und der Stolz, den Weg zur Schule selbst zurückgelegt zu haben. Vielleicht spart das morgens sogar Zeit. Denn Stau und Verkehrschaos vor der Schule entfallen. Für die Eltern endet stattdessen der morgendliche Stress an der eigenen Haustür. Wer will, darf seinen Sprössling aber natürlich zur Schule begleiten. Und ganz nebenbei: Unter allen erfolgreich teilnehmenden Kindern werden hochwertige Preise verlost wie ein Scooter Up 200 von Hudora, Gutscheine von Decathlon oder für Kinderrucksäcke von Vaude.

Anmeldefrist für Grundschulen ist Freitag, 2. Februar 2024 unter www.spospito-bewegungspass.de/.

 

Stadt Würzburg ruft auch dieses Jahr Grundschulen zur Teilnahme am SpoSpiTo-Bewegungspass auf