Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
Pforzheim Belediye Başkanı Peter Boch ile Pforzheim ve Çevresi Türk Veliler Derneği Başkanı Mümin Karaca miniklerle birlikte fidan dikti
Almanya'nın Pforzheim kenti'nde, fidanlar toprakla buluşmaya devam ediyor. 29 Eylül Ağaçlandırma Günü kapsamında Pforzheim '' Hohberg'te '' düzenlenen etkinlikte Pforzhemli minik çocuklar, hem fidan dikti hem de gönüllerince eğlendi.
Başkan Peter Boch, minik öğrencilerle birlikte meşe fidanını toprakla buluşturdu. Fidanların can suyunu veren çocuklar ve aileleri, daha sonra ormanlık alanda kurulan hep birlikte keyifli vakit geçirdi.
Etkinliğe Pforzheim Belediye Başkanı Peter Boch, Pforzheim ve Çevresi Türk Veliler Derneği Başkanı Mümin Karaca, Şehir Koordinasyon Ofisi'nden Emine Akyüz, Şehir ormanı eğitmeni Saskia Burgdorf minikler ve aileleri katıldı.
Başkan Peter Boch ve Pforzheim Şehri Orman İdaresi, Pforzheim ailelerini macera dolu bir gün için ormana davet etti. Hohberg Orman Bölgesi'nde geçen yıldan beri 2021 doğumlu çocuklar için "Doğum Ormanı" olarak adlandırılan bir alan bulunmaktadır. Orman İdaresi, 2021 yılında doğan 1.418 Pforzheim çocuğu için birer ağaç dikti. "Her Çocuk Bir Ağaç" etkinliği fikri, Peter Boch'un 2019 yılında tatilinden dönerken Pforzheim doğum hızı ve iklim koruma konularıyla ilgilendiği zaman ortaya çıktı. "Bu artık genç ama çok güzel bir gelenek haline geldi. aynı zamanda Orman İdaresi'nin de hemen heyecanlandığı ve fikri hayata geçirme konusunda çaba sarf ettiği için," diye açıklıyor Belediye Başkanı. Bu, çocukları memleketleriyle bağlar ve aynı zamanda doğaya yakınlık oluşturur. Bu, çocuklara aileleriyle birlikte ormanı ve sakinlerini oyunla daha yakından tanıtmak için yeterince iyi bir neden olarak kabul ediliyor. "Doğum Ormanı"nı geçen sonbaharda bir aile günüyle kutlamak istedik. Ne yazık ki, kötü hava nedeniyle iptal etmek zorunda kaldık. Bu nedenle bugün çocukları ve ailelerini ormanımızda ağırlamaktan daha fazla memnuniyet duyuyorum," diyor Boch.
Çeşitli orman eğitim programı
Şehir ormanı eğitmeni Saskia Burgdorf ile birlikte küçük maceracılar ormanda gizli hayvan figürlerini arayarak "avlanmaya" çıktılar. Ayrıca, ebeveynleriyle birlikte çocuklar bir kütüğün üzerinden tahtalar kesip renklendirebildiler. Ardından bu tahtaları günün anısına evlerine götürebildiler. "Her aile ayrıca Doğum Ormanı'na bir genç meşe ağacı dikme fırsatına sahipti. Ağaçları doğal malzemelerle istedikleri gibi süsleyebildiler," diye açıklıyor Burgdorf. Ayrıca, Aile Dostu Şehir Koordinasyon Ofisi'nden Emine Akyüz de oradaydı. Çocuklara peluş geyikler dağıttı ve ailelerin yoğun katılımından memnuniyet duydu: "Orman, bölgemizde önemli bir rol oynuyor. Burada keşfedilecek, araştırılacak ve öğrenilecek çok şey var. Bu tür bir etkinlik günü ile en küçük Pforzheimli çocukları yaşam alanı olarak ormana duyarlı hale getirmeye çalışıyoruz."
Davosweg'deki Yıllık Ağaç Sırası
"Ne yazık ki, 2022 doğumları için Doğum Ormanı geleneğini alışıldığı gibi sürdüremeyiz. Bu çok üzücü, ancak sevindirici bir nedeni var," diye açıklıyor Belediye Başkanı Boch. Doğum Ormanı için Orman İdaresi genellikle ağaçların aşırı kuraklık veya kabuk böceği saldırısına kurban gittiği alanları kullanır. Bu yıl böyle bir alan mevcut değil. Bunun yerine Davosweg'de 38 ağaçlık bir Yıllık Ağaç Sırası oluşturulması planlanıyor. Son yıllarda sürekli olarak ölen ağaçlar burada meşe ve yabani meyve ağaçlarıyla değiştirilmelidir. Yıllık ağaçlar gelecek yılın ilkbaharında dikilecek. "Çocukları ve ağaçlarıyla bir işaret koymak istiyoruz: Pforzheim'da çocuklar kök salar, burada büyürler," diye ekliyor Boch.
Program Başkan Boch’un çocuklara ve ailelerine öğrencilere meyve ve meyve suyundan oluşan ikramları vermesi ve ardından hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.
PRAG (AA) - Çekya, Polonya'nın da desteğiyle düzensiz göçe karşı yarından itibaren Slovakya sınırında yeniden kontrollere başlayacak.
Çekya Başbakanı Petr Fiala, sosyal medya platformu X'ten yaptığı açıklamada, kayıt yaptırmamış göçmen sayısındaki ciddi artış nedeniyle Slovakya sınırında kontrollere başlanacağını duyurdu.
İçişleri Bakanı Vit Rakusan, şimdilik kontrollerin rastgele yapılacağını ve ilk etapta 13 Ekim'e kadar süreceğini kaydetti.
Rakusan, söz konusu önlemin Polonya ile alındığını belirterek bu ülkeden emniyet güçlerinin 10 gün boyunca Slovak sınırında düzensiz göçe karşı kendileriyle işbirliği yapacağını ifade etti.
Çekya, daha önce de düzensiz göçe karşı komşu ülke sınırlarında kontroller yapmış, Eylül 2022-Şubat 2023 arasındaki kontroller sayesinde düzensiz göçmen sayısında düşüş kaydedilmesi üzerine uygulama sonlandırılmıştı.
Wenn der Weltklimarat (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) seine Berichte zum Klimawandel veröffentlicht, stößt das regelmäßig auf großes öffentliches Interesse. Sie gelten als Grundlage der weltweiten Klimapolitik. Einer der Hauptautoren des letzten Weltklimaberichts ist Prof. Dr. Wolfgang Kießling vom Lehrstuhl für Paläoumwelt an der Friedrich-Alexander-Universität Erlangen-Nürnberg (FAU). Am Donnerstag, 5. Oktober 2023, kommt er für einen Abendvortrag in den Tiergarten der Stadt Nürnberg und erklärt unter anderem, welche Rolle naturbasierte Lösungen wie Korallenriffe für Biodiversität und Klima spielen. Der Vortrag startet um 19.30 Uhr im Naturkundehaus des Tiergartens und ist kostenlos. Eine Anmeldung ist nicht erforderlich.
Prof. Dr. Kießling erforscht als Paläontologe die Umweltbedingungen vergangener Erdzeitalter. Dabei beschäftigt er sich unter anderem mit geologisch kurzzeitigen Erwärmungsphasen und untersucht, wie sich der Klimawandel auf Tier- und Pflanzenarten und ihre Verteilung auswirkt. Dieses Wissen hat er auch in den Weltklimabericht 2022 eingebracht, für den er als einer der Hauptautoren berufen wurde.
Klimawandel sorgt für Artensterben
Ein Fazit des letzten Berichts ist, dass diese Dekade entscheidend sein wird für die Chancen, den Planeten lebenswert zu erhalten. Die Expertinnen und Experten betonen ein weiteres Mal, dass der Klimawandel die Lebensgrundlage von Milliarden von Menschen bedroht. Und ihre Zahlen zeigen zum ersten Mal, dass Arten durch den Klimawandel aussterben: „Bei einer Erwärmung von beispielsweise drei Grad haben wir in Biodiversitäts-Hotspots eine zehn Mal höhere Aussterbewahrscheinlichkeit von Arten als bei einer Erwärmung von 1,5 Grad“, sagt Prof. Dr. Kießling. „Durch das Artensterben sind auch ganze Ökosysteme bedroht, die wiederum als Lebensgrundlage für Millionen von Menschen dienen. Das macht die Situation so dramatisch.“
„Der Klimawandel und der Verlust der Biodiversität gehören zu den großen globalen Krisen unserer Zeit. Sie verstärken sich gegenseitig und betreffen jeden von uns. Wir freuen uns, dass wir mit Prof. Dr. Wolfgang Kießling einen so herausragenden und international renommierten Experten auf diesem Gebiet für unsere Vortragsreihe gewinnen konnten“, sagt Jörg Beckmann, Biologischer Leiter und stellvertretender Direktor des Tiergartens.
Gesunde Ökosysteme als naturbasierte Lösung
Der Mensch ist nicht nur für den Klimawandel und den Biodiversitätsverlust verantwortlich, er ist auch Teil der Lösung: Künftig werden Ökosysteme immer öfter durch menschliche Eingriffe stabilisiert werden müssen. Hierbei können naturbasierte Lösungen helfen, zum Beispiel der Schutz von Küsten durch Korallenriffe und Feuchtgebiete. Gesunde Ökosysteme können den Klimawandel mindern und Klimaschäden minimieren. Prof. Dr. Kießling zeigt in seinem Vortrag die Möglichkeiten und Grenzen naturbasierter Lösungen auf und geht auf noch bestehende Wissens- und Handlungslücken ein.
Prof. Dr. Wolfgang Kießling ist in Coburg geboren und studierte Geologie/ Paläontologie an der FAU Erlangen-Nürnberg. 1995 promovierte er dort in Paläontologie. Anschließend folgten Stationen am Museum für Naturkunde in Berlin und an der University of Chicago, bevor er 2005 an der Freien Universität Berlin habilitierte und zum Professor für Evolutionäre Paläoökologie an der Humboldt-Universität ernannt wurde. Seit 2012 ist er Inhaber des Lehrstuhls für Paläoumwelt an der FAU.
Vortragsreihe zu Artenschutz, Forschung, Bildung und Tierhaltung
Der Tiergarten bietet mit der Vortragsreihe im Naturkundehaus einen Lernort, der die Vielfalt der Natur erlebbar macht. Ein bis zweimal im Monat teilen Expertinnen und Experten ihr Wissen über Tierarten, erklären Zusammenhänge im Arten- und Klimaschutz und geben Einblicke in aktuelle Forschungsprojekte oder die tägliche Arbeit im Tiergarten. Am Ende nehmen sich die Referierenden Zeit für Fragen und Diskussionen.
Es geht los mit den Bauarbeiten für den Erweiterungsbau der Kita an der Löwenbrücke!
Bisher konnte der 1970 durch eine Elterninitiative gegründete und den Verein „Studentische Kindertagesstätte e.V.“ geleitete Kindergarten 24 Kindergartenkinder und in der angeschlossenen Kinderkrippe 13 Krippenkinder aufnehmen. Nach dem Grundsatz „Bildung durch Bewegung“ werden die geistigen und sozialen Entwicklungsbereiche der Kinder durch Bewegung und Spiel gezielt gefördert.
Nun soll es hierfür deutlich mehr Platz geben. Der bisher eingruppig geführte Kindergarten wird ab 2025 Platz für eine weitere Gruppe mit 25 Kindergartenkindern bieten. Realisiert wird dies durch einen Anbau, der neben dem Gruppen- und Gruppennebenraum auch einen Personalraum, das Leitungsbüro sowie Funktions- und Technikräume aufnimmt. Alt- und Neubau werden über einen Verbindungsbau als vermittelnder Baukörper erschlossen, was die Eingangssituation für die gesamte Einrichtung erheblich verbessert.
Als Eigentümerin von Grundstück und Bestandsgebäude ist die Stadt Würzburg für die Architektur und Umsetzung des Vorhabens verantwortlich. Die Projektleitung hat der Fachbereich Hochbau inne. Den symbolischen Spatenstich nahmen nun Oberbürgermeister Christian Schuchardt, Sozialreferentin Dr. Hülya Düber, Baureferent Benjamin Schneider, Fachbereichsleiter Hochbau Michael Altrock und Projektleiterin Theresa Baumeister im Beisein von Christian Gründling, dem Leiter der Kita an der Löwenbrücke, vor. „Mehr Kinder bedeuten mehr Verantwortung und ich freue mich, dass wir mit diesem Erweiterungsbau dafür mehr Raum schaffen können,“ so der Oberbürgermeister. Auch Sozialreferentin Düber zeigte sich sehr zufrieden mit der anstehenden Erweiterung der Kita auf dann 49 Kindergarten- und 13 Krippenplätze.
Die Gesamtprojektkosten der durch die Regierung von Unterfranken geförderten Maßnahme liegen bei ca. 2,3 Mio. €. „Hierin ist sowohl die Erschließung als auch eine Neugestaltung der angrenzenden Freiflächen enthalten. Notwendige Rodungen von Gehölzen und Bäumen werden durch Neupflanzungen ausgeglichen“, betont Baureferent Schneider.
Aufgrund des notwendigen Hochwasserschutzes wird das Mauerwerk auf eine wasserundurchlässige Stahlbetonkonstruktion, eine sogenannte Weiße Wanne, gebaut. Eine Dämmung ist nur im Sockelbereich notwendig. Die Wärmeerzeugung erfolgt durch eine Sole-Wärmepumpe mit Erdkollektoren. Zudem wird der Anbau mit einer Photovoltaikanlage, integriert auf dem begrünten Flachdach, ausgerüstet. Die Ausführung des Anbaus erfolgt nach den Kriterien des Würzburger Energiestandards.
Als angenehmer Nebeneffekt des Neubaus kann der Anschluss an das städtische Kanalsystem betrachtet werden. So kann auf die bisher notwendige Entsorgungsgrube verzichtet werden.
Kinder sind von Natur aus neugierig und wissbegierig. So lernen sie oft auf spielerische Art wichtige Gesundheits- und Lebenskompetenzen. Das Präventionsprogramm Klasse2000 unterstützt Grundschulkinder in ihrer gesundheitlichen Entwicklung mit kindgerechten Inhalten und will so ein gesundes, starkes und selbstbewusstes Aufwachsen fördern. Die AOK übernimmt für Grundschulen und deren Schülerinnen und Schüler im Landkreis Kitzingen auch in diesem Schuljahr wieder Patenschaften für das Präventionsprogramm. Bis zum 27. Oktober können sich alle Grundschulen im Freistaat für eine Patenschaft unter www.klasse2000.de bewerben. Die AOK trägt für die vierjährige Patenschaft die Kosten pro Klasse und Schuljahr. „Die Kinder erfahren anschaulich, wie viel Spaß es macht, gesund zu leben“, so Niklas Schraud von der AOK in Würzburg. Das Programm vermittelt, wie sie gesund essen und trinken, sich bewegen und entspannen können, zudem aber auch, wie sich Probleme und Konflikte lösen lassen. Es integriert so Gesundheitsförderung aktiv in den Stundenplan und in den Schulalltag. Bei den rund 15 Unterrichtseinheiten pro Jahrgangsstufe unterstützen speziell geschulte Klasse2000-Gesundheitsförderer und -förderinnen die Lehrkräfte. Ergänzt werden die Unterrichtsinhalte digital durch die Lern-Website www.klaro-labor.de. Hier finden die Kinder und ihre Eltern Vorschläge für sportliche Aktivitäten, Entspannungsgeschichten und weitere Tipps aus dem Klasse2000-Programm, die sie interaktiv und spielerisch bearbeiten können.
Größter Einzelpate in Bayern
Klasse2000 ist das bundesweit größte Programm zur Gesundheitsförderung in der Grundschule. „Die AOK Bayern fördert zusammen mit den neuen 400 Patenschaften zukünftig mehr als 2.000 Grundschulklassen im Rahmen des Schulprogramms Klasse2000. Das Programm abgeschlossen haben im vergangenen Schuljahr 485 durch die AOK Bayern geförderte Klassen“, so Niklas Schraud. Es startet stets in der ersten und endet nach der vierten Klasse. Pro Grundschule fördert die AOK als größter Einzelpate in Bayern bis zu zwei weitere Klassen. Mit der Patenschaft werden der Einsatz von Gesundheitsförderer oder -förderin, die Entwicklung und Herstellung der Unterrichtsmaterialien plus interaktiven Lern-Website sowie die Organisation des Programms finanziert.
Die Ausschreibungsunterlagen der AOK Bayern gibt es unter www.klasse2000.de -> Aktuelles -> Fördermöglichkeit für Schulen 2023 -> AOK Bayern - Bewerbungsunterlagen.
Estetik Şıklık ve Zarif
Tasarım Lexus RX 450h+, estetik açıdan göz alıcı bir tasarıma sahiptir. Elektrifikasyon odaklı tasarım ekibimiz, Yeni RX modeline özel olarak geliştirdiğimiz "uzatılmış gövde" tasarım anlayışını benimseyerek, otomobilin estetik kimliğini güçlendirdi. Bu modern tasarım anlayışı, elektrikli gücün vurgulanmasının yanı sıra yerden daha düşük ağırlık merkezini yansıtan özel bir Lexus ön panjur entegrasyonuyla desteklendi. Aynı zamanda daha kompakt ve zarif farlar, hava girişleri ve artırılmış iz genişliği (15 mm), otomobilin kararlı ve özgüven dolu görünümünü daha da pekiştirdi. Üstelik, BladeScan® Adaptif Uzun Hüzmeli Far Sistemi (AHS) ile donatılmış Üçlü LED farlar, sıradışı sofistike bir tasarımı ön plana çıkararak aracın dikkat çekici görünümünü vurguluyor. Tasarım, işçiliğin ve özenin zirvesini temsil ediyor.
Hibrit Teknolojisi ile Çevreci Güç
RX 450h+'ın en büyük özelliklerinden biri, hibrit teknolojisinin gücünü kullanmasıdır. Bu özelliği sayesinde, benzinli ve elektrikli motorların birleşimiyle daha düşük yakıt tüketimi elde ederken, çevresel etkiyi minimize eder. Bu, hem cebiniz için hem de gezegenimiz için büyük bir kazançtır.
Yüksek Performans ve Sürüş Keyfi
RX 450h+, sürücülerine beklenenden fazlasını sunuyor. Hibrit motorun verdiği anlık tork, hızlanmayı bir zevk haline getiriyor. Aynı zamanda sessiz bir iç mekan ve üstün konfor, uzun yolculukları bile keyifli bir deneyime dönüştürüyor.
Lüks İç Mekan ve Konfor
Lexus, iç mekan kalitesiyle ün kazanmıştır ve RX 450h+ bu geleneği sürdürüyor. Yüksek kaliteli malzemeler, ergonomik koltuklar ve son teknoloji multimedya sistemleri, sürücülerin ve yolcuların rahatlıkla birinci sınıf bir deneyim yaşamasını sağlar. Güvenlik Standartları Üst Seviyede Sürücülerin ve yolcuların güvenliği, Lexus RX 450h+'ın önceliğidir. Gelişmiş sürücü destek sistemleri ve güvenlik teknolojileri sayesinde, bu otomobil kazaları önlüyor ve sürüş güvenliğini en üst düzeye çıkarıyor. Yeni RX, artırılmış güvenlik performansını sağlayan 3. Nesil Lexus Safety System +'daki gelişmiş aktif güvenlik ve sürücü yardım sistemlerinden yararlanıyor. Bu sistemler arasında, sürücülere destek sunan Proaktif Sürüş Asistanı ve sürücülerin yorgunluk veya dikkat dağınıklığı belirtileri açısından izlemesini sağlayan yeni Sürücü Kamerası bulunmaktadır. Ayrıca, Proaktif Sürüş Asistanı virajın açısını belirlemek için ön kamera kullanır ve sürücünün yaklaşan bir virajı dengeli bir şekilde geçmesine yardımcı olur.
Kişiselleştirme Seçenekleri
RX 450h+, farklı donanım seviyeleri ve ekstralarla kişiselleştirilebilir. Bu, sürücülere araçlarını kendi isteklerine göre özelleştirme özgürlüğü sağlar. Lexus RX 450h+, lüks, çevrecilik ve performansın muhteşem bir birleşimidir. Bu araç, geleceğin otomobillerinin nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Şimdi geleceğe bir adım atmak için mükemmel bir zaman.
Yakıt
RX 450h+ Plug-in Hybrid, son derece sessiz bir sürüş sunmanın yanı sıra, düşük birleşik CO2 emisyonu olan 25 g/km (WLTP)ile sınıfındaki standartları yeniden tanımlıyor. Bu muazzam otomobil, 227 kW (309 PS) gücünde dört silindirli 2.5 litrelik hibrit motoru, dışarıdan kabloyla şarj edilebilen ve sınıfının en yüksek kapasiteli bataryası olan 18.1 kWh ile birleştiriyor. RX 450h+, sınıf lideri elektrikli menzili ile 68 km (WLTP), şehir içinde ise 90 km'ye kadar sürücülere geniş bir elektrikli sürüş deneyimi sunarken, EV modunda 135 km/h hıza ulaşabilme kabiliyeti ile dikkat çekiyor. Bu özellikleriyle, RX 450h+ sürdürülebilir ve yüksek performanslı bir otomobilin mükemmel bir örneğini sunuyor. Sürücülerin Gözdesi RX 450h+, sürücüleri ve çevreyi düşünenler için mükemmel bir seçenek sunuyor. Sürücüler, bu otomobilin sunduğu lüks, performans ve çevrecilikle büyüleniyorlar. Bu otomobil, geleceğin otomobillerinin sadece taşıt araçları olmadığını, aynı zamanda birer yaşam tarzı ifadesi olduğunu hatırlatıyor.
Eğer geleceğin otomobili bugünün gerçekliğini yaşamak istiyorsanız, Lexus RX 450h+ sizin için doğru seçim olabilir. Bu harika araçla sürdüğünüzde, geleceğin otomobilinin ne kadar heyecan verici olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz. Lexus RX 450h+, sürücülerin beklentilerini aşıyor ve geleceğin otomobilini bugünden deneyimlemenin ayrıcalığını sunuyor.
BAKÜ (AA) - Aşıklık geleneğinin büyük temsilcilerinden, halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, vefatının 50'nci yılında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "Cumhuriyet'in Yüzü" konseri ile anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı, "UNESCO Aşık Veysel Yılı" ve Aşık Veysel'in vefatının 50. yılı dolayısıyla Bakü Yunus Emre Enstitüsünün, Uluslararası Muğam Merkezinde organize ettiği konseri çok sayıda sanatsever izledi.
Konseri izleyenler arasında bulunan Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı, Bakü Yunus Emre Enstitüsünün, bir türkü gecesinde Azerbaycanlı sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getirdiğini söyleyerek her türkünün bir hikayesi olduğunu, bazılarının gözyaşıyla bazılarının neşeyle yazıldığını belirtti.
Bağcı, aşkın, gurbetin ve hasretin hikayelerinin türkülerde toplandığını, büyük saz sanatkarlarından Aşık Veysel'in de Anadolu'nun hikayesini dile getirdiğini kaydederek, "Aşık Veysel Türkiye'nin seçkin ve zengin kalbi birikimidir." diye konuştu.
Bakü Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Selçuk Karakılıç, Aşık Veysel'in ölüm ve aşk şiirleri yazdığını, insanlık haysiyetini el üstünde tuttuğunu, sadık yarinin toprak olduğunun daha çok öne çıkarıldığını belirterek, "Oysa Aşık Veysel, daha çok panoramik bakabilen, Türkiye'nin kaotik meselelerine derinlerden gelen iç sesinin yankısıyla seslenebilen, büyük problemleri krize dönüştürmeden Türkiye'nin siyasi ve kültür aktörlerine teklifte bulunan büyük sanatkar." dedi.
Aşık Veysel'in aşkını da hasretini de gurbette yaşadığı garipliğini de yazdığını ama bunların kendi dramının, kendi trajedisinin hikayesi olduğunu dile getiren Karakılıç, "Türkiye'nin sosyal problemlerine sessiz kalmadan toplumu uyarması onun ne denli büyük sanatçı olduğunu gösteriyor. Sadece kendi trajedisini yazsaydı romantik şair diyebilirdik ama Türkiye'nin, Türk milletinin meselelerini cesaretle yazdığı için Veysel milli romantik bir şairdir." ifadelerini kullandı.
Konserde, Azerbaycan'ın Devlet Sanatçısı Nuriye Hüseynova'nın şefliğinde Helimet Soltan, Ülviye Sadakat ve Çilenay Hüseynova, dokuz kişilik orkestra ile Aşık Veysel'in "Anlatamam Derdimi", "Dertsiz İnsana", "Uzun İnce Bir Yoldayım", "Kara Toprak", "Sazım Sen Kal Dünyada", "Gönül Dağı", "Mecnun Leyla'yı Gördüm" ve "Güzelliğin on Para Etmez" isimli türkülerini seslendirdi.
BAKÜ (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye'nin ilerleyen dönemde gerek Azerbaycan'la gerek diğer Türk devletleriyle bugünkünden çok daha kuvvetli ilişkiler geliştireceğini belirterek, iş insanlarının yapacağı işbirliklerini Bakanlığın tüm birimleriyle en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceklerini belirtti.
Kacır, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının katılımıyla düzenlenen "Kreatif Endüstrilerde Hizmet İhracatı B2B Görüşmeleri"ne katıldı.
Ankara Ticaret Odasının (ATO) desteğiyle Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığınca (KOSGEB) organize edilen etkinlikte, Bakan Kacır'ın yanı sıra Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı, Azerbaycan Girişimciler Konfederasyonu (ASK) Başkanı Memmed Musayev, ATO Başkan Vekili Halil İbrahim Yılmaz, KOSGEB Başkan Vekili Recep Kılınç, Azerbaycan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme Ajansı (KOBİA) Başkan Yardımcısı Hikmet Memmedov, Azerbaycan Türkiye İş Adamları Birliği (ATİB) Başkanı Cemal Yangın, ATO Kreatif Komisyon Başkanı Berat Kuzu ve iş insanları yer aldı.
Bakan Kacır, etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son dönemde sanayi ve teknoloji alanlarında yakaladığı ivmeden ve bunun sağladığı faydalardan bahsetti.
Türkiye'nin özellikle savunma sanayisinde muazzam bir atılım gerçekleştirdiğini vurgulayan Kacır, 20 yıl önce 240 milyon dolar olan savunma sanayi ihracatının bu yıl 6 milyar dolara ulaştığını, bunun 2024'te de 10 milyar dolara yükseltilmesinin hedeflendiğini dile getirdi.
Kacır, savunma sanayinin kazanımlarının oluşturduğu değerin ihracat değerinin çok daha ötesinde tarihi anlam taşıdığını söyleyerek, bunun 2. Karabağ Savaşı'nda görüldüğünü, Türkiye ile Azerbaycan'ın omuz omuza vererek 30 yıl süre işgali sonlandırdığını vurguladı.
Türkiye'nin savunma sanayisindeki atılımının bütün dünya tarafından büyük dikkatle izlendiğine işaret eden Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son 20 yılda savunma sanayisine atılım gerçekleştiren sadece birkaç ülke var. Bunlardan biri Çin'dir. Ancak Çin'in bütün savunma sanayi firmalarının ihracat yaptığı ülke sayısından daha fazla ülkeye Türk SİHA'ları ihraç edilmiştir. Dolayısıyla Türkiye, benzerlerinin de ötesinde bir başarı hikayesine imza atmıştır. Biz savunma sanayi vesilesiyle attığımız adımları hızla tüm sanayi ve hizmet alanlarına yaygınlaştırma çabası içindeyiz."
- "Burada ne yapacaksak Azerbaycan'a da fayda sağlamak adına yapıyor olmalıyız"
Kacır, Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının kuracağı bağlantıların ve gerçekleştireceği yatırımların, iki ülke arasındaki ilişkileri bugünkünden çok daha ileri noktalara taşıyacağına inandığının altını çizerek, şunları kaydetti:
"Sizlerden bir beklentim var; asla Azerbaycan'ı bir ihracat ülkesi olarak görmeyin. Asla bu toprakları sadece ürünlerinizi ve hizmetlerinizi pazarlayacağınız, satacağınız bir pazar olarak görmeyin. Burası bizim 'iki devlet, tek millet' olarak gördüğümüz topraklardır. Biz burayı yabancı memleket olarak değerlendiremeyiz. Burada ne yapacaksak sadece kendimize yararlı olmak adına değil, Azerbaycan'a da fayda sağlamak adına yapıyor olmalıyız.
Burada yatırımlar yapın, yeni ve köklü işbirlikleri ortaya çıkarın, buradaki firmalarla münasebetlerinizi geliştirin, burada istihdam oluşturun, buraları Türkiye'den asla farklı addetmeyin. Çünkü Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizi böyle görüyor. Onlar bizi bir yabancı gibi görmüyor."
Dünyada eşi ve benzeri olmayan Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha da perçinlenmesi gerektiğini vurgulayan Kacır, "İnanıyorum ki; önümüzdeki dönemde gerek Azerbaycan'la gerek diğer Türk devletleri ile bugünkünden çok daha kuvvetli ilişkiler geliştirmiş olacağız. Bütün dünya bizi seyrediyor. Bazısı kıskançlıkla gıptayla, bazısı da hasetle izliyor. Nihayetinde attığımız her adım, dünyanın farklı yerlerinde yankılanıyor. Sizlerin gerçekleştireceği işbirliklerini Bakanlığımızın tüm birimleriyle en güçlü şekilde desteklemeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Etkinlik, Türkiye ve Azerbaycan'dan yaklaşık 100 iş insanının ikili görüşmeleriyle devam etti.
BAKÜ (AA) - Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ayhan Hacızade, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna'nın Ermenistan temaslarında Azerbaycan aleyhindeki açıklamalarına tepki gösterdi.
X hesabından paylaşımda bulunan Hacızade, Colonna'nın Ermenistan'da Karabağ ile ilgili dile getirdiği "sahte abluka" ve "zorla yerinden edilme" söylemlerinin barışa hizmet etmediğini belirtti.
Hacızade, "(Colonna'nın) 'Fransa her zaman Ermenistan'ın yanındadır' açıklaması, dürüst ve tarafsız arabulucu olduğunu iddia eden Fransa'nın maskesini düşürdü." ifadelerini kullandı.
Colonna, Erivan'daki temaslarında Karabağ'da yaşanan gelişmeler nedeniyle Azerbaycan'ı suçlamıştı.