Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz.
Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
+(49) 931 3598385
info@alp-media.org
Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...
VİYANA (AA) - Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Birleşmiş Milletler (BM) Ofisi’nde "Uluslararası Sıfır Atık Günü" dolayısıyla düzenlenen programda Türkiye’nin sıfır atık inisiyatifi anlatıldı.
Türkiye’nin BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilciliğinin girişimleriyle düzenlenen programa hem çevirim içi hem de fiziki katılım sağlandı.
Programa, Viyana’daki BM Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) yanı sıra BM Çevre Programı (UNEP) ve BM Habitat Cenevre Ofisleri tarafından katkı ve katılım sağlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan’ın Türkiye’nin sıfır atık anlayışını aktardığı video mesajı ile başlayan programda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından Demet Erdoğan çevirim içi olarak Türkiye’deki sıfır atık projesi hakkında bir sunum yaptı.
- Sıfır atık projesiyle 62,2 milyarlık kazanç
Erdoğan, 2017’de başlayan sıfır atık projesi kapsamında 19 milyon kişinin eğitildiğini, bu doğrultuda oluşturulan çöp kutusu sistemlerinin 164 bin apartman ve toplu yerleşkelere entegre edildiğini belirterek, projenin başladığı tarihten bu yana 62,2 milyar Türk lirası kazanç elde edildiğini kaydetti.
Projenin başladığı 2017’de geri dönüşüm oranının yüzde 13 seviyesinde olduğunu ifade eden Erdoğan, 2023’de yüzde 35 oranına ulaşıldığını, 2035 de ise hedefin yüzde 60 olduğuna işaret etti.
Erdoğan, Türkiye’nin sıfır atık projesiyle hem farklı ülkelere örnek olduğunu hem de bu alandaki uluslararası kurumlarla ciddi bir işbirliği içinde olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin BM Viyana Ofisi nezdindeki Daimi Temsilcilisi Büyükelçi Levent Eler de sıfır atık konusunun, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması açısından da taşıdığı öneme değindi.
Eler, UNIDO ve UAEA gibi Viyana’daki kuruluşların çalışmalarında atık sorununa yer vermesinin memnun edici olduğunu belirterek, "Bu konudaki farkındalığın artmasını ümit ediyorum." dedi.
Büyükelçi Eler, bugün ABD’nin New York kentinde gerçekleştirilecek üst düzeyli etkinlikte sıfır atık girişiminin kapsamlı ve yüksek bir görünürlükle ele alınacağı bilgisini paylaştı.
Ülkenin en büyük Müslüman sivil haklar örgütü Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), “Ön yargının gölgesinde ilerleme” başlığıyla 2022 insan hakları raporunu yayımladı.
Ülke genelinde İslamofobi, ön yargı ve ayrımcılık üzerine 2022’de toplam 5 bin 156 şikayet alındığı kaydedilen raporda, 2021’de yapılan 6 bin 720 şikayete kıyasla yüzde 23 azalma olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, Müslüman toplumunda kolluk kuvvetleri ve resmi işlemlerle ilgili şikayetlerin de yüzde 38 oranında düştüğü belirtilerek, iç siyasetin son birkaç yıldır daha az inişli çıkışlı olmasının şikayet sayısındaki azalmaya katkıda bulunmuş olabileceği değerlendirilmesi yapıldı.
6 Ocak 2021 Kongre baskınına kadar beyaz ırkçıların ve hükümet karşıtı grupların siyasi olarak desteklendiği hatırlatılan raporda, federal güçlerin, çabalarını bu tehditlere kaydırdığını aktardı.
Raporda, şikayetlerdeki yüzde 23 düşüşün, eski ABD Başkan Donald Trump’ın başkanlığının ilk yılında kaydedilen yüzde 32'lik artıştan bu yana en keskin tek yıllık değişim olduğuna işaret edildi.
Raporda, “Bir yıllık azalan vakalar, sorunun çözümü değil, bir umut ışığı. Gelecekteki düşüşleri güvence altına almak hiç bu kadar acil olmamıştı. Bağnazlıkla karşı karşıya kalan herkes için genişletilmiş korumalar, ön yargıya karşı ilerleme sağlamak için savunma, yasama ve dava açma çabalarımızı şimdi iki katına çıkarmamızı gerektiriyor.” denildi.
2022 ara seçimlerinde 30 eyalette kendini Müslüman olarak tanımlayan 189 kişinin kamu görevine seçilmesine de değinilen raporda, “Bu, Amerikalı Müslümanların hem kendileri hem de başkaları için eşit sosyal fırsatları ve yasalar önünde eşit korumayı garanti etme becerilerinin artmasının memnuniyet verici bir işaretidir.” ifadesi kullanıldı.
Raporun sonunda, “CAIR, ülke çapındaki şikayetlerdeki bu düşüş karşısında bir iyimserlik duygusu ifade ediyor. 2022'nin bir trend oluşturacağını umuyoruz, ancak bunu göreceğiz.” şeklinde temenni dile getirildi.
CAIR’in 2022 insan hakları raporunun, Şubat 1981’de Michigan’da ABD’nin ilk Müslüman yargıcı olarak atanan ve geçen sene hayatını kaybeden Adam Shakoor’un anısına ithaf edildiği aktarıldı.
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) işgal altındaki Filistin toprakları, İsrail ve Lübnan'da son günlerde artan şiddet olaylarından endişe duyduğunu, şiddeti kınadığını bildirdi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, konuyla ilgili açıklamasında, dün gece Tel Aviv'de bir İtalyan turistin de ölümüne yol açan saldırılar düzenlendiğini hatırlatarak AB'nin bu şiddet eylemlerini kınadığını bildirdi.
Şiddetteki artışın İsrail polisinin Mescid-i Aksa'da güç kullanması dahil olmak üzere, kutsal mekanlarda yükselen gerilim ve çatışmaların ardından meydana geldiğini kaydeden Borrell, şunları kaydetti:
"AB, kutsal mekanlarda yaşanan şiddet olaylarını kınamakta ve bu mekanların statüsünün korunması gerektiğini hatırlatmaktadır. Ayrıca Gazze'den ve Lübnan topraklarından İsrail'e yönelik ayrım gözetmeyen roket saldırılarını da kınıyoruz. İki İsraillinin ölümüne, birinin ciddi şekilde yaralanmasına neden olan terör saldırılarını da açıkça kınamaktayız."
Borrell, İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğunu ancak verilecek karşılığın orantılı olması gerektiğini ifade ederek, şiddet olaylarına bir an önce son verilmesi, çatışmanın yayılmasını önlemek için her şeyin yapılması çağrısında bulundu.
- Ne olmuştu?
İsrail polisinin, Mescid-i Aksa'daki Müslümanlara ses bombası, kauçuk kaplı mermi ve coplarla orantısız güç kullanarak iki gece üst üste müdahale etmesi işgal altındaki Doğu Kudüs'te gerilimi tırmandırmış, olayların çıkmasına yol açmıştı.
İsrail ordusu, Lübnan’dan ülkenin kuzey bölgelerine bir dizi roket atıldığını ve ülkenin kuzey bölgelerinde uyarı sirenlerinin devreye girdiğini duyurmuştu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, saldırıda 34 roket fırlatıldığını bildirmişti. İsrail ordusu, akşam saatlerinde de Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine üç havan mermisi atıldığını açıklamıştı.
Acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, saldırılarda şarapnel isabet eden bir İsraillinin hafif, bir kişinin de sığınağa kaçarken yaralandığını paylaşmıştı.
İsrail, roket saldırılarının, Hamas'ın Lübnan’da konuşlu unsurları tarafından düzenlendiğini duyurmuş ve Hamas’ı sorumlu tutmuştu.
İsrail, akşam saatlerinde Gazze'ye saldırı başlattığını açıklamış, buna karşılık Gazze'den İsrail yönüne roketler fırlatılmıştı.
İsrail'in başkenti Tel Aviv'de dün gece düzenlenen silahlı saldırı ve araçla ezme eyleminde ise bir kişinin öldüğü, 7 kişinin yaralandığı bildirilmişti.
BRÜKSEL (AA) - Avro Bölgesi'nde perakende satışlar, şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,8 geriledi.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ve Avro Bölgesi'nin şubat ayına ilişkin perakende satış verilerini yayımladı.
Buna göre, AB'de perakende satışlar, şubatta bir önceki aya kıyasla yüzde 0,9, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 3,1 düştü.
Avro Bölgesi'nde de perakende satışlar şubatta ocak ayına göre yüzde 0,8 azalırken, geçen yılın aynı dönemine göre de yüzde 3 geriledi.
Perakende satışların şubatta aylık yüzde 0,8, yıllık ise yüzde 3,5 gerileyeceği tahmin ediliyordu.
AB ülkeleri arasında şubatta bir önceki aya kıyasla perakende satışlarda en fazla düşüş yüzde 10,5 ile Slovenya'da, yüzde 2 ile Macaristan ve Polonya'da, yüzde 1,6 ile İsveç'te görüldü.
Perakende satışlar, yıllık bazda Macaristan'da yüzde 10,1, İsveç'te yüzde 8,5 ve Almanya'da yüzde 7 geriledi.
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile geçen hafta düzenlediği Çin ziyaretinin ardından AB'den bir üst düzey yetkili daha Çin'e gitmeye hazırlanıyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 13-15 Nisan tarihlerinde Çin'in başkenti Pekin'i ziyaret edecek.
AB Komisyonu sözcülerinden Nabila Massrali, Borrell'in seyahati hakkında bir soruyu cevaplarken, ziyaretin uzun süre önce yapılmasının planlandığını, ancak program uyuşmazlıkları nedeniyle bu haftaya kaldığını bildirdi.
Massrali, Borrell'in yapacağı görüşmelerde, küresel ve bölgesel konuların yanı sıra AB-Çin ilişkilerinin de ele alınmasının öngörüldüğünü belirtti.
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Çin'i ziyaretinden önce bu ülkenin Ukrayna ile savaşan Rusya'ya destek sağlamaması konusunda mesaj vermiş, "Çin'in Putin'in savaşına nasıl yaklaşacağı, AB-Çin ilişkilerinin gidişatında belirleyici faktör olacaktır." demişti.
Von der Leyen, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesinde de Çinli lideri, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüşmeye teşvik ettiğini belirterek, "koşulları ve zamanı uygun olduğunda konuşmaya hazır olduğu" yanıtını aldığını aktarmıştı.
Çin'i, Rusya'ya silah ve mühimmat sağlamanın sakıncaları konusunda uyaran von der Leyen, "Saldırganı silahlandırmak, uluslararası hukukun açık ihlalidir. Böyle bir adım AB-Çin ilişkilerine ciddi zarar verecektir." ifadesini kullanmıştı.
Çin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasının ardından "savaş" ve "işgal" sözcüklerini kullanmaktan kaçınmış, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oylamalarda çekimser kalarak, Moskova'yı kınamayan az sayıda ülke arasında yer almıştı.
ABD ve NATO, Pekin yönetimine, Rusya'ya savaşta silah desteği sağlamaması yönünde uyarıda bulunurken, doğrudan silah satışı olmasa da iki ülke, bu dönemde ortak askeri tatbikatlar dahil askeri işbirliğini sürdürmüştü.
BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu sözcüsü Peter Stano, Sırbistan'ın Ohri Anlaşması'ndan kaynaklanan yükümlülüklerine uymaması durumunda bunun, ülkenin AB üyeliğine "çok olumsuz" yansıyacağını, anlaşmanın uygulanmamasının siyasi itibar açısından ve mali sonuçları olacağını söyledi.
AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano bir soru üzerine günlük basın toplantısında, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in 7 Nisan'daki, ülkesi ile Kosova arasında AB arabuluculuğunda varılan Ohri Anlaşması'nın tüm yükümlülüklerini uygulamayacağını ifade eden sözlerine yanıt verdi.
Anlaşmanın geçerli olduğunu ve ilerlediğini belirten Stano, "Kosova ve Sırbistan, anlaşmanın eki de dahil olmak üzere tüm hükümlerini derhal uygulamaya başlama konusunda anlaşmaya vardılar. Üzerinde anlaşmaya varılan şey buydu. Her iki taraf da siyasi taahhütte bulundu." dedi.
Stano, anlaşmanın ve ekinin hükümlerinin AB-Sırbistan üyelik müzakerelerinin 35. faslına dahil edileceğini vurgulayarak "Sırbistan'ın, eğer AB'ye katılım yolunda ilerleme kaydetmek istiyorsa, anlaşma ve ekinin hükümlerini uygulamak zorunda olduğu anlamına gelir. Yani bir anlaşma var, tüm hükümleri seçmeden uygulama taahhüdü var. Bu aynı zamanda her bir tarafın uluslararası itibarı ve güvenilirliği ile ilgili." değerlendirmesini yaptı.
"Aksi takdirde, Sırbistan'ın genel katılım süreci üzerinde çok olumsuz bir etkisi olacaktır." diyen Stano, anlaşmanın uygulanmamasının siyasi itibar açısından ve mali sonuçları olacağının altını çizdi.
- Sırbistan-Kosova ilişkileri
Kosova Başbakanı Albin Kurti ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, 18 Mart'ta AB'nin arabuluculuğunda Kuzey Makedonya'nın Ohri kentinde yaklaşık 12 saat süren müzakerelerde iki ülke ilişkilerinin normalleşmesini sağlayacak anlaşma konusunda mutabakata varmıştı.
Kamuoyuna duyurulan Kosova ile Sırbistan ilişkilerini normalleştirecek 11 maddelik anlaşma, Sırbistan'ı Kosova'nın bağımsızlığını tanımaya zorlamasa da her iki ülkenin birbirlerinin pasaport, diploma ve araç plakaları dahil resmi belge ve sembollerini tanımasını şart koşuyor. Kosova'dan ise ülkede çoğunlukla Sırpların yaşadığı yerleşim yerlerinde öz yönetim haklarına sahip olacak bir "Sırp Belediyeler Birliği" kurması talep ediliyor.
Kosova, 117 ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınmasına rağmen, kuzeyinde devam eden etnik gerginlikler ve Birleşmiş Milletlere (BM) üye olamaması nedeniyle "Avrupa'nın donmuş ihtilaf bölgeleri"nden biri olarak nitelendiriliyor.
Sırbistan, 2008'de tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Kosova'yı kendi toprağı olarak görüyor.
Belirli aralıklarla karşı karşıya gelen Sırbistan ve Kosova, AB arabuluculuğunda 2011'de başlatılan Belgrad-Priştine Diyalog Süreci kapsamında ilişkilerin normalleşmesi ve nihayetinde iki ülkenin birbirini tanıması için ortak yol bulmaya çalışıyor.
Son olarak 4 Nisan'da tarafların başmüzakerecileri Brüksel'de bir araya gelmişti. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bu görüşmeyi normalleşme yolunda "ilk adım" olarak nitelemişti.
Ancak Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, sık sık ülkesinin Kosova meselesine ilişkin kırmızı çizgileri olduğunu ve bu yönde hareket edeceklerini dile getiriyor. Barış ve huzurun sağlanması kapsamında anlaşmaya uyacaklarını ancak söz konusu Kosova'nın BM üyeliği olduğunda, bunun bir nevi ülkenin bağımsızlığını tanımak anlamına gelmesi nedeniyle kırmızı çizgilerden biri olduğunu savunuyor.
Yaklaşan 14 Mayıs seçimleri öncesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yurtdışında yaşayan seçmenlere seslendi, "Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımız Türk milletinin gönül ve kültür elçileridir. Onların sandığa yansıyacak iradeleri tarihi önemdedir. Bu nedenle 14 Mayıs 2023 tarihinde Avrupa Türklüğünün seçimlerde yüksek bir katılım göstermeleri samimi dileğim ve temennimdir" dedi.
MHP Lideri Bahçeli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinin hem yurt içinde hem de yurt dışında Türk vatandaşlarının hür ve demokratik tercihiyle yapılacağını belirterek, "Bu seçimler Avrupa Türklüğünün geleceğini de yakından etkileyecektir. Sayıları 6 milyona ulaşan Avrupa Türklüğü bizim için dünyaya çevrilen yüzümüz, milli ve manevi değerleriyle duruş göstermeye çalışan zenginliğimiz, pek çok olumsuz tesire rağmen kaynağından ve kökünden kopmayan gurbet ellerdeki cevherimizdir. Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımız Türk milletinin gönül ve kültür elçileridir. Onların sandığa yansıyacak iradeleri tarihi önemdedir. Bu nedenle 14 Mayıs 2023 tarihinde Avrupa Türklüğünün seçimlerde yüksek bir katılım göstermeleri samimi dileğim ve temennimdir" ifadelerini kullandı.
Gün, Vatanseverlerin birleşme günüdür
Her vatandaşın Cumhuriyet'in 100'üncü yılında 'Türkiye Yüzyılı' hedefini desteklemesi, yüreklerindeki vatan sevdasıyla Türkiye'ye sahip çıkması gerektiğini kaydeden Bahçeli, "Gün birleşme günüdür, gün zillete karşı Cumhur İttifakı'nda buluşma günüdür. Avrupa Türklüğünün hassasiyet, beklenti ve özlemlerini istişare etmek, görüş alışverişinin yanı sıra 14 Mayıs seçimleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunmak maksadıyla arayış ve çalışmalarımız elbette yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu maksatla Avrupa Türk Konfederasyonu'nun başkan ve yönetimiyle birlikte, bu konfederasyona bağlı farklı Avrupa ülkelerinde teşkilatlanmış olan Türk federasyonlarının başkan ve yönetimleri 15 Nisan 2023 tarihinde bizzat şahsım tarafından Ankara'ya davet edilmişlerdir. Avrupa Türklüğünü hasretle, hürmetle ve muhabbetle selamlıyor, hep birlikte çok daha güçlü olduğumuzu bilhassa paylaşıyorum" diye konuştu.
Avrupa Türk Konfederasyonu genel başkanı Cemal Çetin MHP İstanbul 2. bölgeden tekrar milletvekili adayı gösterilmesi Avrupali Türkler arasında sevinçle karşılandı.
Nach der erfolgreichen Auftaktveranstaltung von Literatur Live mit
Mareice Kaiser freut sich das Team der Stadtbücherei die mehrfach
ausgezeichnete Autorin, Schauspielerin und Regisseurin Adriana Alteras
im Falkenhaus begrüßen zu dürfen. Am Dienstag, 18. April 2023 liest sie
aus ihrem neuesten Buch „Besser allein als in schlechter Gesellschaft“.
Adriana Altaras erzählt von ihrer Tante, der schönen Teta Jele. Von
einer Frau, die 101 Jahre alt wurde, die spanische Grippe, das KZ und
ihre norditalienische Schwiegermutter überlebte. Als ihre Eltern aus
Zagreb fliehen müssen, kommt Adriana mit vier Jahren zu ihrer Tante nach
Italien. Dorthin wird sie ihr Leben lang zurückkehren. Ausgerechnet Teta
Jeles hundertsten Geburtstag können sie nicht miteinander feiern.
Adrianas Tante ist im Pflegeheim, wegen der Pandemie darf sie keinen
Besuch empfangen. Umso häufiger telefonieren die beiden miteinander. Und
lassen dabei Jeles Jahrhundertleben Revue passieren. Die Kindheits- und
Jugendjahre in Zagreb, die Rettung durch Giorgio, der die Tante nach
Mantua brachte und den sie nur aus Dankbarkeit heiratete. Die Liebe zu
Fritz Epstein, der rechtzeitig nach Australien floh. Den Umgang mit dem
Altwerden und der eigenen Geschichte inmitten des Weltgeschehens. Dabei
entwirft sie ein zartes, bewegendes und zugleich irre komisches Porträt
einer wunderbar kapriziösen Frau und erzählt davon, wie man lernt, das
Leben anzunehmen und es wieder loszulassen.
Die Lesung beginnt um 19.30 Uhr im Lesecafé der Stadtbücherei, der
Eintritt beträgt 12 €, ermäßigt 8 €. Der Kartenvorverkauf (ggf.
Abendkasse) findet in der Stadtbücherei im Falkenhaus statt, bezahlt
werden können die Karten auch online per ePayment. Eine Induktionsanlage
ermöglicht es, die Lesung störungsfrei und drahtlos über das Hörgerät zu
empfangen.
Avrupalı Türklerinin sivil toplum kuruluşlarında uzun yıllar çalışan KONAD Başkanı Sait Özcan'ın Avrupalı Türkleri konu alan kitabı haziran ayı sonunda tanıtacak.
Ayhaber'e açıklamalarda bulunan yazar Sait Özcan Almanya’ya Türk Göçü’nün üzerinden 62. yıl geçti. Kara trenler ile gelenlerin artık bu ülkede 4. Nesil çocukları artık üniversiteli oldu. Ülkenin her şehrinde soyu Anadolu’ya dayanan bizimkiler var. Türklerin Almanya’ya Türk göçü çok üzücü ama, ciddi bir dökümantasyona tabi tutulmadan ve arşiv çalışması yapılmadan bölük, parça ve zaman zaman sadece gazetelerin sayfalarında kalmıştır. Oysa Türklerin Avrupa'ya göçü Türkiye Cumhuriyeti tarihi için önemli bir sosyolojik olaydır. Anadolu’nun hemen her köyünde ya bir Almanya’lı, yada Almanya’da akrabası olan insanlar vardır. Bazı şehirlerde Avrupa’ya teşekkür endeksli gurbetçi heykelleri dikmiştir. Yani Almanya veya Avrupa kelimeleri Türk insanının en çok konuştuğu yabancı ülke, uzak diyarlar ve gurbetin adı, Almanya Türklerin en çok gitmek istediği ve ekonomik hayallerini süsleyen kızıl elmadır. Anadolu’da Almanyasız bir hayat, Türkiye’de Almanyasız bir batılılaşma hayali, yine ülke ve millet olarak Almanyasız bir AB üyeliği düşünülemez. Almanya ve Avrupa bizim herşeyimiz, gelecekte de bizim çok şeyimiz olacaktır. Türkler ve Almanlar 350 yıldır çok değişik alanlarda ve sektörlerde birlikte çalışarak birbirlerini çok iyi tanıyan ve saygı gösteren iki millet konumuna gelmiştir” şeklinde konuştu.
KONAD Genel Merkezinden yapılan açıklamaya göre Türkiye’de satış yapılmaya başlayan kitabın tanıtımının Almanya’da Türk Toplumu temsilcilerinin de geniş katılımı ile yapılacağı belirtildi.