Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Uzun yıllardan bu yana döner sektörünün geleceğine yönelik açıklamaları ile dikkat çeken Milas Döner Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kaya Avrupa’da giderek büyüyen sektörün önümüzdeki yıllarda sadece gençlerin değil tüm Avrupa’nın iştahını cezbeden  bir yemek çeşidi olacağını belirtti.

 

Kalite-kontrol mekanizmalarında aksaklık yaşamayan fabrikaların korona döneminde de ciddi bir tercih yemeği olduğunu belirten Kaya, “İnsanlar günümüzde az zamanda çok iş yaparak zamanı değerlendiren bir koşturmaca içindedir. Bu tarif insanların yemek alışkanlıklarında da en etkili nedenlerden biridir. Oturup zaman geçirerek sindirmek elbette iyidir ama başkaları yemekte şu kadar vakit geçirmiyorsa sen de bu yarışta hızlıca birşeyler atıştırıp koşturmaca içinde devam edebilmelisin.” dedi.

 

Döner sektörünün isteğine göre şekillenebilen, göz önünde yapılan ve hızlıca yenebilen bir yemek türü olduğunu belirten Milas Döner Yönetim Kurulu Başkanı Kaya, “Amerika kökenli fast-food türlerinden 6-7 defa daha fazla ciro yapar duruma gelen Anadolu kökenli döner artık AB ülkelerinin tamamında en önemli tanınırlık oranına ulaşmıştır. Kalite çizgisini ve ismini korumaya devam etmesi durumunda bundan en çok faydalanacak olan ise Anadolu kökenli üretici, satıcı,çalışan ve zevkle tüketen döner sever müşteriler olacaktır” şeklinde konuştu.

 

Milas Döner Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kaya ilginç açıklamaları ile sektörün stratejik analizler yapan duayenlerinden biri olarak biliniyor.  

 

 

 

BERLİN (AA) - Avrupa borsaları, resesyona yönelik endişelerin artarak devam etmesinin ardından haftanın ilk işlem gününü karışık seyirle tamamladı.

Kapanışta gösterge endeksi Stoxx Europe 600 yüzde 0,54 değer kazanarak 409,31 puana yükseldi.

Almanya'da DAX 30 endeksi yüzde 0,31 düşerek 12.773,38 puana, İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,05 değer kaybıyla 21.343,93 puana indi.

Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,40 değer kazanarak 5.954,65 puana ve İngiltere'de FTSE 100 endeksi ise yüzde 0,89 artarak 7.773,38 puana çıktı.

Petrol ve gaz şirketlerinin hisselerinde ise yaklaşık yüzde 4 artış görüldü.

Bu artışa rağmen, Alman enerji firması Uniper’ın hisseleri, Alman hükümetinin, Rusya'nın Avrupa'ya gaz arzını azaltmasının olumsuz etkisine karşı şirkete kamu kurtarma paketini değerlendirdiğine yönelik haberlerin ardından günü yüzde 27 değer kaybederek kapattı.

Avro/dolar paritesi TSİ 20.28 itibarıyla 1,042 seviyelerinden işlem gördü.

 
BERLİN (AA) - Deutsche Bank Üst Yöneticisi (CEO) Christian Sewing, yüksek enflasyonun toplumsal barışı tehdit ettiğini belirterek, devam eden fiyat baskısının Alman ekonomisinde resesyon riskini artırdığını söyledi.

Sewing, Frankfurt'ta düzenlenen bankacılık konferansında yaptığı konuşmada, yüksek enflasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Yüksek enflasyonun toplum üzerindeki olumsuz etkisine dikkati çeken Sewing, Almanya'da anketlerde insanların yüzde 40'ının yüksek enflasyon nedeniyle artık tasarruf edemeyeceklerini söylemesinin Almanya'da toplumsal barışı tehdit ettiğini kaydetti.

Sewing, devam eden fiyat baskısının Alman ekonomisinde resesyon riskini artırdığını belirterek, Alman şirketlerin sipariş defterlerinin hala dolu ve karlı ancak gelecek 12 ay için endişeli olduklarını aktardı.

 

Kovid-19 salgınının devam etmesi, sıkıntılı tedarik zincirleri ve iş gücü piyasasındaki dar boğazların fiyatları yukarı yönlü baskıladığını vurgulayan Sewing, yüksek enflasyon karşısında merkez bankalarının faiz oranlarını artırmasının gerekli olduğunu kaydetti.

Sewing, ECB'nin faiz oranlarını önceden açıklanandan daha hızlı bir şekilde artırmasını istediklerini ifade etti.

 

Bu arada, Avro Bölgesi'nde mayısta yüzde 8,1 olan yıllık enflasyon, enerji ve gıda maliyetlerinin artmaya devam etmesiyle haziranda yüzde 8,6'ya çıkarak kayıtlardaki en yüksek seviyeye ulaşmıştı.

Avrupa ekonomisinin lokomotifi Almanya'da ise yıllık enflasyon yüzde 7,6 olarak açıklanmıştı.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü öncülüğünde yaşlı bireylere yönelik danışmanlık hizmeti sunuluyor.

Köln DİTİB Merkez Camii’nde “Yaşlılar İçin Danışma Günü” adı altında yaşlı bireylere yönelik ilk etapta Cuma günleri randevusuz ve ücretsiz bilgilendirme ve danışmanlık hizmeti verilmeye başlandı.

Randevusuz yapılan görüşmelerde, vekaletname, hasta talepleri/talimatları ve yasal vasilik, özel hizmetli konaklamalar gibi yaşlılara yönelik konut olanakları, bakımevleri ayakta veya yatılı bakım hizmetleri, bakıma muhtaç olanların hizmetine sunulan yardımcı araç ve gereçler, boş zaman etkinlikleri ve sivil toplum faaliyetleri gibi konularda danışmanlık hizmeti veriliyor.

Talep doğrultusunda, temel geçim yardımları ve sosyal yardımlar kira yardımı, sağlık ve bakım sigortası hizmetleri, ağır engelli kimlik kartları, radyo ve televizyon harcından muafiyet gibi konularda da yönlendirici destek sağlanıyor.

Ayrıca; ev içi yardım, yemek öğünlerinin temini ve ev içi acil çağrı sistemleri, araç ve nakil hizmetleri, evde sunulan yaşlı ve hasta bakımı, kısa süreli bakım ve gündüz bakım evleri, demans hastaları ve ailelerine danışmanlık hizmeti hospis hizmeti, kültürel hizmetler ve kurumlar konularında da aracılık hizmeti sunuluyor.

Yaşlı bireylerin zaman zaman birtakım sıkıntılar yaşayabildiğini ve bu sıkıntıların bazen tek başına üstesinden gelemediklerini ifade eden DİTİB Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürü Osmanbey Şahin, Köln Belediyesi’nin finanse ettiği ve Moschee Forum’un da üyesi olduğu Köln Ehrenfeld semti Yaşlılara Yönelik Danışmanlık Hizmetleri Platformu işbirliğiyle hayata geçirilen ‘Yaşlılara İçin Danışma Günü” ilk etapta her ayın ikinci Cuma günü randevusuz ve ücretsiz hizmet başlattıklarını söyledi.

Şahin, “Yaşlı bireylerin hangi haklarından yararlandıkları, talep edilen evraklar hakkında bilgilendirme ve hazırlanması gibi hizmetleri kendilerine sunmaya çalışıyoruz. Danışma sırasında ilgi duyanların talep etmeleri halinde de kültürlerarası çok dilli hizmet sunan uzman personel desteği veriyoruz”, ifadelerini kullandı.

 

Dünyanın dört bir yanından gelerek YTB’nin Türkiye Bursları programıyla ülkemizdeki çeşitli üniversitelerde eğitimlerini tamamlayan uluslararası öğrenciler mezun oluyor.  YTB tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenecek olan “Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni”nin ardından mezunlar ülkelerine dönerek toplumlarının kalkınmasına katkı sağlayacak. 

Dünyanın dört bir yanından gelerek ülkemizdeki üniversitelerde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın “Türkiye Bursları” programı kapsamında; lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde 2021-2022 dönemi içinde eğitim gören uluslararası öğrenciler mezuniyet heyecanı yaşıyor. YTB tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenecek olan “Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni” 05 Temmuz 2022 tarihinde Ankara’da Gölbaşı Vilayetler Evi’nde saat 17.30’da yapılacak. Program Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi  Emine Erdoğan’ın katılımı ile icra edilecek. Törenin ardından bu yıl mezun olan yaklaşık 2200 uluslararası öğrenci ülkelerine dönerek hem toplumlarının kalkınmasına katı sağlayacak hem de ülkeleri ile Türkiye arasında köprü vazifesi görecek.

Mezun olacak öğrencilerin aileleri de törene online olarak katılabilecek. Tören boyunca aileler ve diğer konuklar programı canlı olarak izleyecek. Öğrencilerin programın yapılacağı alanda keyifli vakit geçirebilmeleri için de çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu kapsamda, VR Game Challenge, Dilek Ağacı, Grafiti Performansı, Map Challenge, Photo Booth ve Artwork etkinlik alanları oluşturuldu.

ÖDÜL VE KEP ATMA TÖRENİ

Program kapsamında ayrıca not ortalaması ve akademik, sosyal becerileri itibariyle en başarılı 12 öğrenciye sertifika verilerek, tablet hediye edilecek. Ödül takdiminin ardından ise kep atma töreni gerçekleştirilecek. Törende çekimleri İstanbul’da gerçekleşen birçok farklı ülkeden öğrencilerin kendi anılarını ve gelecek planlarını anlattığı 2022 Türkiye Bursları Mezuniyet Filmi de gösterime sunulacak.

GALA YEMEĞİ VE PİYANO DİNLETİSİ

Törende uluslararası ödül sahibi Novi Pazar doğumlu sanatçı Adem Memedovic, kendi repertuvarından dünya, Balkan ve Türk müziklerinden oluşan parçalarla bir dinleti sunacak. Programın son bölümünde de piyono resitaliyle birlikte gala yemeği düzenlenecek.

TÜRKİYE BURSLARI

Türkiye Bursları programı dünya genelindeki başarılı öğrencilere fırsat eşitliği sağlayarak uluslararası standartlarda burslu olarak ülkemizde eğitim imkanı sunuyor. Ayrıca programla birlikte, Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki karşılıklı iş birliğinin geliştirmesi ve akademiden sanata, ekonomiden edebiyata, teknolojiden mimariye kadar pek çok alanda bölgesel ve küresel kalkınmaya katkı sağlanması amaçlanıyor.

2022 YILINDA 171 FARKLI ÜLKEDEN 165 BİN 691 BAŞVURU

“Büyük Öğrenci Projesi” olarak 1992’de başlatılan ve 2012’de YTB’nin koordinasyonuyla “Türkiye Bursları” markasıyla dünyaya açılan Türkiye Bursları, 2012 yılında 42 bin civarında başvuru alırken, 2022 yılında 171 farklı ülkeden 165 bin 691 rekor başvuruya ulaştı. Türkiye Bursları kapsamında uluslararası öğrencilere yönelik her yıl yaklaşık 5000 kişiye ise burs veriliyor. Ülkemizde hali hazırda ise Türkiye Bursları programı kapsamında 145 farklı ülkeden 15 bin  uluslararası öğrenci eğitimlerine devam ediyor.  

Schon seit einem Jahr gibt es den Familienstützpunkt Rottendorf. Doch erst jetzt konnte er auch offiziell eingeweiht werden. Bevor er so recht seine Fahrt aufnehmen konnte, verhinderten im Herbst 2021 die erneuten Corona-Maßnahmen größere Veranstaltungen. Bei der Einweihung zeigte sich jedoch nun, dass es Leiterin Doris Langenberger dennoch gelungen ist, sich einen festen Platz als Anlaufstelle für Familien zu erarbeiten.

"Es lag ein Hauch von Jahrmarktstimmung in der Luft", freute sich Claudia Ruhe. Sie als Koordinatorin der Familienstützpunkte im Landkreis Würzburg inzwischen für acht Familienstützpunkte zuständig. Gut 150 Eltern und Kinder nutzten das Kinderprogramm und freuten sich etwa über den Auftritt des Zauberers. Das Konzept der Familienstützpunkte geht auf ein Förderprojekt des bayerischen Staatsministeriums von 2011 zurück und wurde maßgeblich in Stadt und Landkreis Würzburg entwickelt. Dieses habe sich inzwischen als "niederschwelliges" Angebot für Familien zu einer "Erfolgsgeschichte" entwickelt, berichtete sie.

Familien sollen gestärkt werden

Die entspannte Atmosphäre bei der Einweihung ist ganz im Sinne des Konzepts. Die Aufgabe des Familienstützpunktes sieht Claudia Ruhe weniger darin, als Reparaturbetrieb für Familien aufzutreten, als darin, die Familien zu stärken. Vielen Eltern sei gar nicht bewusst, welche Kompetenzen sie besitzen, stellte sie fest. "Die Schätze, die in den Familien ruhen, die gilt es zu bergen", sagte sie. Eine Sandkiste, in der Edelsteine vergraben waren und die die Kinder suchen sollten, verdeutlichte dies.

Mit Vorträgen, Kursen, Veranstaltungen und vor allem Beratung und Gesprächen stellt sich Doris Langenberger, die langjährige Erfahrung in der Familientherapie gesammelt hat, dieser Aufgabe. Konflikte in den Familien, Schwierigkeit in der Kommunikation miteinander oder Fragen zur Erziehung. Die Themen sind vielseitig. Am Tag der Einweihung wurde zudem die Wünsche der Eltern gesammelt. Sie konnte an einem "Wunschbaum" ihre Anregungen anbringen. Dies sollen in das weitere Programm einfließen. Wichtig ist zudem eine enge Vernetzung mit den weiteren Einrichtungen zur Familienbildung von den Kindergärten und der Jugendsozialarbeit in der Grundschule über die Bücherei bis zum Jugendzentrum.

 

Enge Zusammenarbeit seit über 25 Jahren

Die Initiative für die Einrichtung eines Stützpunkts geht von der Rottendorfer Bildungsachse aus, einem Bündnis der in der Jugend- und Familienarbeit tätigen Gruppierungen. Träger ist der Caritasverband. Rasch war auch ein Raum gefunden. Im Haus der Begegnung wurde der frühere Wintergarten umgebaut. Der Familienstützpunkt hat damit einen festen Anlaufspunkt. Auch bietet der Standort Vorteile: "Die Veranstaltungen des Familienstützpunkts ergänzen das Programm des Hauses der Begegnung zu einem echten generationenübergreifenden Angebot unter einem Dach", erklärte Mirjam Gawenda, Fachbereichsleiterin Soziale Arbeit im Caritasverband. Hier besteht schon seit mehr als 25 Jahren eine enge Zusammenarbeit zwischen Gemeinde und Caritas.

Besonders freute sich Bürgermeister Roland Schmitt über das zusätzliche Angebot in der Gemeinde. "Familienstützpunkte sind wichtige Kontakt- und Anlaufstellen für alle Familien und sind dort zu finden, wo Familien sie brauchen: nämlich bei ihnen vor Ort, gut erreichbar, zentral gelegen und offen für alle Familien", stellte er fest. Die Gemeinde kommt für die Räume und Betriebskosten auf. Die Personalkosten übernimmt das Landratsamt.

 

 Ein nicht alltägliches Dienstjubiläum feierte Marion Coccorullo. 40 Jahren ist sie nun im Dienst der Gesundheitskasse in Kitzingen. In dieser Zeit hatte sie mehrere Funktionen in der Kundenberatung. Seit inzwischen 27 Jahren ist Marion Coccorullo im Außendienst tätig und betreut die Kundinnen und Kunden im Landkreis Kitzingen. Anlässlich des Jubiläums erhielt sie im Rahmen einer Feierstunde aus den Händen von Jasmin Colga (stv. Direktorin) die Urkunde des Freistaates Bayern sowie einen Blumenstrauß. 

 

Kurban Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Başkanı Kazım Türkmen, “Bayramlar, kardeşliğin, paylaşmanın, birbirimizi karşılıksız sevmenin ve barışın sözde kalmayıp somutlaştığı özel ve güzel günlerdir. Bayramlar, büyük-küçük, zengin-fakir, kadın-erkek herkesin birlikte sevindiği, mutluluklarını paylaştığı için değerlidir. Çünkü bayramları diğer günlerden farklı kılan, bu yüce erdemlerin yaşanması, bütün ümmetin aynı heyecan ve manayı hissetmesidir” dedi.

08 Temmuz Arefe günü sabah namazı itibariyle başlayacak teşrik tekbirlerimizle sadâkat, teslimiyet ve feragat bayramı olan Kurban bayramını idrak etmiş olacağız.” diyen Türkmen, şöyle devam etti:

09 Temmuz 2022 Cumartesi sabahı da hep birlikte bayram namazını edâ edeceğiz. Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s)’in bir bayram günü, hutbe verirken ashabına seslendiği gibi: ‘Bu gün ilk işimiz, (bayram) namazını kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.’

Teknoloji ve iletişimin sağladığı imkânlar sayesinde dünya üzerinde olan bitenleri daha iyi biliyoruz. Devamlı sömürülen, savaşlarda kanları dökülen, her türlü insanî haklarından mahrum bırakılarak zulme maruz kalan kardeşlerimiz var. Bu açıdan dünyanın yaklaşık 150 ülkesine gönderdiğiniz kurbanlar siz hamiyetperver ve hayırsever cemaatimizin cömertliğini, şefkatini ortaya koyan nice kahramanlık hikâyeleri çıkardığı gibi, dünyanın acılarıyla başbaşa bırakılmış kimsesiz ve çaresiz mazlumlarına yaşama ümidi aşılamakta ve gelecek umudu vadetmektedir. Rabbim cümle ibadetlerimizi ve kurbanlarımızı kabul ve daim eylesin.

Geliniz, bayramları bayram gibi yaşayalım, yaşatalım. Bunun için önce ailemizle muhabbet bağı kuralım. Eşimiz ve çocuklarımızla bayramlaşalım. Anne-babamız mutlaka bizi bekler, onları bekletmeyelim. Gözleri yolda, kulağı telefon sesinde mahzun bekletilen bir anne-babanın vebalini kim taşıyabilir ki! Yakınlarımız, komşularımız ve bütün müslümanlardan oluşan bir mutluluk halesi olsun bayramımız. Ve hiç kimse bu çemberin dışında kalmasın. Bu bayram dargın olduğumuz hiç kimse bırakmayalım. Rasûlüllah (s.a.s)’in şu uyarısını hiç akılımızdan çıkarmayalım. Şöyle buyuruyor Allah’ın Rasûlü: ‘Bir müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması (ve bu şekilde) karşılaştıklarında birbirlerinden yüz çevirmeleri helâl değildir. Bunların en hayırlısı, önce selam verendir.’

DİTİB ailesinin ve İslâm âleminin Kurban Bayramı’nı tebrik eden Türkmen, “Kurbanını vekâlet yoluyla kestirmek isteyen kardeşlerimize, bayramın birinci günü akşamına kadar din görevlilerimize müracaat ederek makbuz karşılığı kurbanlarını bağışlayabileceklerini hatırlatmak istiyorum. Bu vesileyle, kurbanlarımızın makbul, hacca giden kardeşlerimizin haccının mebrûr, bayramlarımızın esenlik olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Am 28.06.2022 fand im städtischen Jugendzentrum ZOOM in der Lindleinsmühle ein „Elternfrühstück“ zum Thema „Einstieg in die Smartphonewelt“ statt.

Sina-Marie Straub vom Stadtjugendring und Kilian Schick vom erzieherischen Kinder- und Jugendschutz der Stadt Würzburg im Fachbereich Jugend und Familie organisieren schon seit längerer Zeit gemeinsam vor allem im Onlineformat Elternabende zum Thema „Digitale Medien“.

„Die Zusammenarbeit mit der medienpädagogischen Stelle beim Stadtjugendring ist für meine Arbeit im erzieherischen Kinder- und Jugendschutz der Stadt extrem wichtig. Durch die Expertise der Kollegin im medienpädagogischen Bereich sind unsere regelmäßigen, gemeinsamen Elternabende immer up to date und am Puls der Zeit“, so Sozialarbeiter Kilian Schick. Monika Kraft, stellvertretende Fachbereichsleitung Jugend und Familie ergänzt: „Dass das Thema Medienkompetenz bei den Eltern so gut ankommt, zeigt, wie wichtig es ist, dass wir hier als Stadt die entsprechenden Angebote machen. Digitale Medienkompetenz ist unserer Ansicht nach eine absolute Schlüsselkompetenz nicht nur für junge Menschen – in Zeiten von Corona mehr denn je“

 

Bis zu 40 interessierte Eltern haben in der Vergangenheit pro Online-Termin teilgenommen an den kostenlosen Elternabenden. Für Familien mit Migrationserfahrung ist es häufig schwierig,  passende Informationsveranstaltungen und -materialien in den Muttersprachen zu finden. Umso wichtiger war es den Familien des Integrationsangebotes Hacer-Hagar, etwas über den sicheren und kompetenten Umgang mit dem Smartphone in der Familie dazuzulernen. „Mit einem sprachlich angepassten und bildreichen Präsenzvortrag beim Frauenfrühstück konnten wir diesen Wunsch erfüllen und viele Fragen beantworten.  Es hat echt super geklappt, die Mütter waren sehr interessiert und und es kam ein reger Austausch zu Stande“ berichtet Sina-Marie Straub von ihrem ersten „Hacer Hager“ Frühstück.

 

Hacer-Hagar, das ist ein Angebot der Erziehungs- und Familienberatungsstelle der Stadt Würzburg zur Förderung der gesellschaftlichen Teilhabe von muslimischen Frauen/ Frauen mit Migrationshintergrund und ihren Familien in Würzburg. Die meisten der Frauen sprechen arabisch, einige auch sehr gut deutsch. Die Gruppe lädt zum Frauenfrühstück oft Expert:innen zu wichtigen Erziehungsthemen ein und übersetzt die Inhalte nach Bedarf in arabisch, türkisch und Farsi. Sabine Böhm und Nura Dlemi  von der Erziehungs- und Familienberatungsstelle sind ist sehr froh, dass dieser Termin, nachdem er schon zwei mal wegen Corona verschoben werden musste, nun statt finden konnte: „Die Frauen hatten schon viel Vorwissen und tauschen sich über Erfahrungen aus. Aber es gibt so viele neue Entwicklungen und Gefahren im Internet und den sozialen Medien – da braucht man auch praktische Tipps und Hinweise, worauf man achten muss. Es ist schön, wenn es dafür kultur- und sprachsensible Angebote gibt.“

 

„Man muss die Kinder an die Hand nehmen und sie begleiten beim Einstieg in die Smartphonewelt, so wie die Kinder auf ihren Ersten Wegen zum Kindergarten auch an die Hand genommen werden müssen und erst später selbstständig und alleine den Weg sicher gehen können.“ Mit diesen Worten begann Sina-Marie Straub das Elternfrühstück und alle Beteiligten sind sich sicher, dass nach der Veranstaltung die Mütter noch etwas besser die Hand reichen können bei der Begleitung ihrer Kinder auf den ersten digitalen Wegen.

 

 

1930’ların başından itibaren Türkiye’ye sığınan Alman bilim insanlarının Türkiye’de doğan çocuklarının babalarının Türkiye’ye geliş hikayelerini konuştuğu ve Türk asıllı bilim insanlarının sunumları Münih’de çok sayıda Türk ve Alman tarihsever tarafından ilgi ile takip edildi.

Sayıları yüzlerce olan Alman Bilim İnsanlarının sembol isimlerinden Prof. Dr. Ernst Reuter, Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch, Prof. Dr. Rudolf Belling,Prof. Dr. Clemens Holzmeister, Prof. Dr. Klaus Schwarz’ın halen hayatta olan Türkiye doğumlı çocuklarının konuşmacı olarak katıldığı tarih çalıştayına çok sayıda Türk ve Alman katılımcı tarafından izlendi.

Semra Çoban moderatorluğundaki TTK- Türk Tarih Kurumu ile IKG - Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü tarafından Münih tarihi Altes Rathaus salonlarında düzenlenen “Alman Bilim İnsanlarının Modern Türkiye’nin Gelişmelerine Katkıları” konulu Türk-Alman Tarih çalıştayı Bavyera İçişleri, Spor ve Entegrasyon Bakanı Joachim Herman himayesinde yapıldı.

  

 

IKG Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik açılış konuşmasında, “Türk-Alman İlişkileri Türk İşçilerinin Almanya’ya gelişi ile başlayan bir süreç değil, bilakis askeri, bilim, teknoloji, hukuk ve eğitim alanlarında devasa boyutlardaki oldukça hareketli ve heyecan verici bir ilişkiler yumağıdır. Tarih deryasında kaybolup gitmesini istemediğimiz heyecan verici bir dönemi Atatürk’ün hatırası olan güzide bir akademik çalışmalar merkezi konumundaki Türk Tarih Kurumu ile her iki ülkenin tarih severlerine sunmak için heyecanlı verici bir dönemi öne çıkaran tarih çalıştayına start verdik” şeklinde konuştu.

 

Türk Tarih Kurumu Bilimsel Projeler Müdürü Uğur Cenk Deniz İmamoğlu ise kurum Başkanı Prof, Dr. Birol Çetin’in misafirlere selamlarını ileterek başladığı konuşmasında, “Erken dönem modern Türkiye tarihinde Alman Bilim insanlarının yaptığı katkının unutulmamasını istiyoruz. Onlar bir dönemin Türkiye’de doğan son şahitleridir. Bu bağlamda Almanya IKG Enstitüsü’ne teşekkür ederek çalıştaydaki bilgilerin çok sayıda tarihsevere ulaşacak olmasından memnunluk duymaktayız” şeklinde konuştu.

 

Türkiye Cumhuriyeti Münih Başkonsolosu Mehmet Günay ise konuşmasında, “İki ülke ilişkilerinin çok gerilere gittiği ve her iki tarafa da çok derin izleri olduğunu belirtmek gerereklidir. Dolayısı ile ikili ilişkileri bir dönem veya konu üzerinden okumak yerine en az 3 asır önceye giderek dönemi inceleyen uzmanlardan dinlemek gereklidir. Toplantıyı düzenleyen Türk Tarih Kurumu ile Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsüne teşekkür ederim” dedi.

 

Alkışlar arasında kürsüye gelen Prof. Dr. Rudolf Bellig’in kızı Elizaberth Belling, “Babam Türkiye‘yi çok sevdi. Türkler bize o kadar destek olduki Almanya’nın zor yıllarında Atatürk babama imkan verdi. Elbette babam mesleğini icra ederken çok sayıda yeni öğrenciler yetiştirerek Türkiye’ye hizmet etti. İstanbul Üniversitesi’nde Atatürk’ün ricası ile Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kurdu. İstanbul’da doğdum ve genç kızlık dönemimi Türkiye’de yaşadım. Türkiye’yi seviyor ve hala unutamıyorum. Öyle bir ülke sevilmezmi” şeklinde konuşması büyük alkış aldı.

 

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi kurucularından Prof. Dr. Ernst Eduard Hirsch’in Ankara’da doğan oğlu Enver Tandoğan Hirsch ise yaptığı konuşmada, “Almanya’da  Yahudiler için zor yıllar başlamıştı. Babam ülkesini terketti ama nereye gidecekti. Türkiye’den gelen teklifi duyunca çok sevinmişti. Türkiye fakirdi ama Yahudilere o ülkede baskı yoktu. Babam Almanya’da zorluklar içinde yaşarken Atatürk kendisine her imkanı verdi. Türkiye’yi ailece çok sevdik. 1943 yılında Ankara’da doğduğumda babam bana Türkçe isim verecek kadar ülkeyi sevmiş, hatta Türk vatandaşı olmuştu” şeklindeki sözleri büyük alkış aldı.

 

İkinci Türkiye Büyük Milet Meclisi’nin planlarını çizen Clemens Holzmeister’in torunu Mohap Holzmeister ise yaptığı uzun konuşmada, “Dedem Türkiye’ye Atatürk’ün daveti ile geldi. Önce İkinci meclisin daha sonra ise çok sayıda bakanlığın planlamasını yaptı. Uzun yılar İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlik Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Türkiye hayranı dedem bize sürekli olarak İstanbul ve Ankara hatıralarını anlatarak Türkler ile yakından tanışın, onlar dünyanın en hoşgörülü milletidir derdi” şeklindeki sözleri de izleyicilerden büyük alkış aldı.

 

Programın ikinci bölümünde söz alan Türk akademisyenler ise Türk-Alman ilişkilerinin belli dönemlerine dikkat çekerek ikili ilişkilerin ilginç dönemlerine dikkat çektiler.

 

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fatültesi Arkeoloji bölümü öğretim üyesi Mustafa Hamdi Sayan, “İki milletin tarihi süreç içerisindeki ilişkileri devasa ölçekte bir dostluk tarihi olarak karşımıza çıkar. İlk ilişkileri 17. Yüzyıldan itibaren askeri eğitim alanında başlasa da arkeoloji çalışmalar ülkelerimiz arasinda çok önemli bir yer tutar. Dünya kültürlerinin en önemli kesişme noktası olan Anadolu adeta bir medeniyetler bahçesi, aynı zamanda mezarlığıdır. Alman akademisyenler de Türkiye’deki kazılara ilk ilgi duyan millettir. Askeri, eğitim ve siyasi ilişkiler de Türkiye Almanya arasındaki en önemli bağlantılardır. Bunlar yeni nesillere perodik şekilde ilgili kurumlarımız tarafından anlatilmalıdır” şeklinde konuştu.

 

Samsun Üniveristesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çolak ise yaptığı kategorik konuşmada , “Türk-Alman ilişkileri başlangıcında Osmanlı-Prusya iliskileri olarak adlandırılır. Ancak Bismark sonrası Almanya’nın doğu politikası çercevesinde 3 defa Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentini ziyaret eden Kayzer İkinci Wilhelm ile iki millet bir çok alanda işbirliğine girmişlerdir. Bilimden ticarete, eğitimden siyasete kadar bir çok alandaki ilişkilerin daha da zenginleşmesinin boyutları Türk-Alman Dostluğu denilen bir temele oturmaya başlamıştır, son dönem işçi göçü ile birbirinden ayrılmaz bir konuma gelmiştir. Bu alanda Dr. Latif Çelik‘in çalışmaları ile Türk tarih kurumu yetkililerinin desteği de takdire şayandir” şeklindeki konuşması da, tarihsel bağlamda ikili ilişkilerin daha da gelişeceğine olan inancı işaret etti.

 

TAU - Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Yıldız ise eğitim konulu konuşmasında iki milletin bilim tarihinin zenginliğini işaret ederek, “Türk-Alman ilişkileri her ne kadar askeri ilişkiler ile baslamışsa da bunun eğitim ile birlikte genişlediği bilinen bir gerçektir. Çünkü batı kaynaklı birçok bilimsel gelişmenin çok çeşitli alanlardaki yansımaları hep Almanya üzerinden olmuştur. Gerek imparatorluklarımız, gerekse ulus devletlerimiz dönemindeki ilişkiler hem çok boyutlu, hem de sürekli hareketlilik arzeden bir konumdadır. Ancak ikili eğitim ilişkilerinin artık Almanya’daki Türk çocuklarını konu alan boyutu ise en aktüel konumdadır. Alman dostlarımızın Türk çocuklarının eğitimi ile ilgili çalışmalara destek olmasını ve zaman zaman ortaya çıkan idari engelleri de kaldırmalarını rica ediyoruz. TTK ve IKG’ye bu alandaki işbirliklerinden dolayı sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz.” dedi.

 

Polis Akademisi Öğretim Üyesi Dr. Muhterem Dilbirliği ise yaptığı konuşmada Türk-Alman ilişkililerinin uzun bir değerlendirmesini yaparak, “Özellikle eğitim alanındaki iki ülke ilişkileri çok gerilere gider. Ancak 20. yüzyılda çok sayıda akademisyen kimlikli Alman sığınmacının ülkemize katkıları çok ileri boyutlardadır. Özellikle üniversite, fakülte ve enstitülerin kurulması veya modernizasyonunda Nasyonal Sosyalist dönemde ülkemize sığınanların sayıları oldukca fazladır” şeklinde konuştu.s

 

Toplantının sonunda konuşmacılara günün hatırasına binaen hatıra ödülleri ve çiçek verildi.