Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Ver.di Sendikası Başkanı Başkanı Frank Werneke: "Aşı zorunluğu üzerine düşünülüyorsa bu önemli ölçüde daha fazla insanın aşılanmasına değil, insanların işlerinden ayrılmasına neden olur. Bu da bu alanlarda personel eksikliğine yol açar"

BERLİN (AA) - Almanya’da Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısının huzurevlerinde ve kreşlerde zorunlu hale getirilmesine karşı uyarıda bulundu.

Ver.di Sendikası Başkanı Frank Werneke, yaptığı yazılı açıklamada, sağlık ve kreş gibi alanlarda aşılanma oranının nüfus ortalamasına göre oldukça yüksek olduğunu belirterek, "Şimdi aşı zorunluğu üzerine düşünülüyorsa bu önemli ölçüde daha fazla insanın aşılanmasına değil, insanların işlerinden ayrılmasına neden olur. Bu da bu alanlarda personel eksikliğine yol açar." değerlendirmesinde bulundu.

Werneke, daha önce aşı zorunluluğu getirilmeyeceği sözü verilmesinden dolayı siyasetin inandırıcılığını da kaybedeceği uyarısında bulundu.

-Aşı zorunluluğu konusunda anlaşma yok

Öte yandan Yeşillerin Federal Meclis Grubu Başkanı Katrin Göring-Eckardt, ülkede yeni hükümeti kurmak için koalisyon pazarlıklarını sürdüren Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Partinin (FPD) huzurevleri ve kreşlerde Kovid-19 aşısının zorunlu hale getirilmesi konusunda anlaştığı yönündeki ifadesinin yanlış anlaşıldığını söyledi.

Göring-Eckardt, bu yöndeki ilk açıklamasından birkaç saat sonra kameralar karşısına geçerek, "Kurumlarda aşının zorunlu hale getirilmesi konusunda bir anlaşma yoktur. Eğer yanlış anlaşıldıysam özür dilerim." ifadesini kullandı.

Kendisinin bu konu üzerinde konuşulmasından yana olduğunu aktaran Göring-Eckardt, şimdi getirilecek yeni önlemlerin nasıl bir etki yapacağını beklemek gerektiğini kaydetti.

Mecliste çoğunluğa sahip olan SPD, Yeşiller ve FDP'nin salgınla mücadelede çeşitli önlemler konusunda anlaştığı bilgisini paylaşan Göring-Eckardt, ancak mağazaların kapatılmayacağını, restoranların yeterli alana sahip oldukları sürece açık kalabileceğini kaydetti.

Hamburg Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Barış Öneş, Almanya-Türkiye İşgücü Antlaşması’nın 60. yıldönümü vesilesiyle Hamburg Eyalet Parlamentosu oturumunda yaptığı konuşmada göçmen kökenlilerin Almanya’ya, toplum yaşamına katkılarına, bu başarıların onurlandırılmasının ve siyasi katılımın önemine dikkat çekti. Öneş konuşmasında şunları dile getirdi: 
 
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemizi, misafir işçi göçü kadar etkileyen çok az olay olmuştur. Buraya işçi olarak gelip zor şartlarda çalıştılar, sağlıklarını riske atarak ülkemiz için çok şeyler yaptılar. Ekonomideki bu mucizeyi onlar olmadan asla başaramazdık ve bundan ötürü bizlerin şükranlarını, takdirlerimizi kesinlikle hak ediyorlar. Ekonomiye sunulan katkının yanı sıra bir de topluma sunulan katkı var ki bu da bir o kadar önemli. Ülkesinden kopup buraya gelen yüzbinlerce insandan bahsediyoruz. Onlar burada iş arkadaşınız, komşunuz, günlük hayatta karşılaştığınız, bir şeyler paylaştığınız insanlar oldular. Dostluklar kuruldu, ortak yönler keşfedildi, yerli halk ve sonradan gelenler birbirlerinden çok şey öğrendiler. Mutlaka anlaşmazlıkların olduğu durumlar da olmuştur ama anlaşmazlığın olmadığı hangi ilişki var ki? Tüm bunlardan ötürü misafir işçilerin hikayesi, hepimizin özdeşleşmesi ve sahiplenmesi gereken bir Alman tarihi, ülkemize ait bir hikayedir. 
 
 
Göçmenlerin evlerinde her zaman Almanlar hakkında olumlu şeylerinkonuşulduğunu söyleyebilirim Bu insanların çocukları burada pozitif bir Alman imajıyla büyüdüler. Bugün çok yönlü bir toplum olmuşsak, bunun için bu insanlara teşekkür etmemiz gerekiyor. O zamanlar uyum faaliyetleri yoktu ve buna rağmen başarılı olundu. AfD kabul etmek istemese de bu bir mucize. AfD’nin, göçmenlerin bu başarılarını, performanslarını gördüklerinde alerji olmaları artık bizim için sürpriz değil. Biz onları tanıyor, toplumu ayrıştırmak istediklerini biliyoruz. Biz SPD Meclis Grubu olarak ortağımız Yeşillerle birlikte bu gücü, bu performansı, bu başarıyı görmeye, takdir etmeye devam edeceğiz. 
 
Sol Parti’nin önergesine gelince; buraya katkı sunan göçmenleri onurlandırmanın başka yollarını da konuşabiliriz. Bizim için önemli olan, partiler üstü kültür komisyonuna gönderilmesidir. Zira bu, toplumun her kesim için önemli bir konudur. Fakat bu sürece göçmenlerin dahil olması da bir o kadar önemlidir. Yine onlar adına, onlar için konuşmak yerine onlarla birlikte konuşmak, birlikte hareket etmek çok önemlidir. 
 
Yapılanların takdir edilmesi kadar önemli diğer bir konu ise siyasi katılımın sağlanmasıdır. Uzun yıllardan beri burada yaşamalarına, çalışmalarına, vergilerini ödemelerine rağmen, sırf Alman vatandaşı olmadıkları için ne federal seçimlerde ne de yerel seçimlerde oy kullanamayan insanlarımız var. Sayın Olaf Scholz’un 2011 yılından beri aktif olarak sürdürdüğü vatandaşlığa geçiş projelerini takdir etmekle birlikte bizim daha modern bir vatandaşlık hakkına, yasasına ihtiyacımız var. Bu bağlamda partimin çoklu vatandaşlığı desteklemesini takdirle karşılıyor, yürekten destekliyorum”. 
 
Barış Öneş
Hamburg Eyalet Parlamentosu SPD Milletvekili 
 
Barış Öneş’in meclisteki konuşmasına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz
 
Türklerin Almanya’ya gelişinin 60. Yılı Akdeniz Üniversitesi tarafından “AB İLE EN GÜÇLÜ BAĞLAR; ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ GÖÇ TARİHİ” başlığı altında düzenlenen bir panel ile kutlanıyor.
  
1961 yılında başlayan Almanya’ya işçi göçü Türkiye’nin akademik proğramlarına da konu olmaya başladı. Akdeniz Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi öncülüğünde  Almanya’da yaşayan alanında uzman kişilerin katılımı ile 27 Ekim 2021 Çarşamba günü saat 13.00 de Akdeniz Üniversitesi Rekrörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın açış konuşması ile başlayacak.
 
İki oturum halinde yapılacak panelin I. Bölümü Akdeniz Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hale Balseven başkanlığında start alacak. İlk bölümde Nürnberg Metropol Bölgesi Türk Toplumu (tgmn) Başkanı Bülent Bayraktar ile, BWK (Bildungswerk in Kreuzberg) Eğitim Merkezi Müdürü Nihat Sorgeç konuşacak.
 
Panel’in II. Bölümünü ise Akdeniz Üniversitesi Sosyal Politika ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Müdürü Prof. Dr. Suat Kolukırık tarafından yönetecek. Bu bölümün konuşmacıları ise Almanya IKG- Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik ile Almanya Müslüman Kadınlar Sosyal Dayanışma Genel Merkezi Kurucu Başkanı Ayten Kılıçarslan.
 
60. yıl paneli ile ilgili bir açıklama yapan Almanya IKG- Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, ”Almanya’da 60 yıllık varlığı her alanda tescillenen Türk Toplumuna saygın bir Türk Üniversitesinin ilgi göstermesi bizim için önemlidir. Almanya’daki Türk Varlığı’nın Türkiye’nin akademik camiasının ilgi ve inceleme alanına girmesini hem Almanya Türkleri, hem de Türkiye açısından önemli buluyoruz. Panele katılan konuşmacı arkadaşlarımız her biri kendi alanında uzmanlığını Almanlara kabul ettiren ve başarıları ile öne çıkan şahsiyetlerdir. Akdeniz Üniversitesi ise iki defa birlikte sempozyum düzenleyerek iki ülke ilişkilerine katkı sağladığımız değerli bir üniversitemizdir. Panelin başarılı geçmesi önümüzdeki yıl için planlamalarını yaptığımız bilimsel faliyetlerimiz için önem arzetmektedir” dedi.
 
Panel ile ilgili açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi Sosyal Politika ve Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Müdürü Prof. Dr. Suat Kolukırık ise yaptığı açıklamada, “Uzun yıllardan bu yana Akdeniz Üniversitesi olarak Almanya IKG- Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü ile ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Özellikle Dr. Latif Çelik’in Türk-Alman Kültür Tarihi odaklı çalışmalarından üniversite olarak uzun yıllardan beri faydalanıyoruz. Türk Göçünün 60. yılı ile ilgili programların devamını getirecek ve her iki ülkedeki çalışmalarımızı artırarak devam ettireceğiz. Almanya’daki Türk Varlığı bizim için büyük önem arzetmektedir. Bu alandaki projelerimizi artıracağız” dedi.
 
Pandemi şartları nedeniyle elektronik ortamda yapılacak panelin Akdeniz Üniversitesi başta olmak üzere Türkiye’nin değişik üniversitelerinden çok sayıda akademisyen ve öğrencinin takip etmesi bekleniyor.
 
 
Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen;
 
"Aklı, bilimi, demokrasi anlayışını, hukukun üstünlüğünü ve eşitlik ilkesini merkeze alan Türkiye Cumhuriyeti, her zaman çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmayı hedef edinmiştir"
 
BERLİN (AA) - Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 98. yıl dönümü Almanya'da, Türk Büyükelçiliğince verilen resepsiyonla kutlandı.
Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen'in ev sahipliğindeki resepsiyon saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile Alman Milli Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla gönderdiği mesajın okunduğu resepsiyona Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Berlin'deki yabancı misyon temsilcileri ve Türk toplumunun önde gelen isimleri katıldı.
 
Büyükelçi Şen burada yaptığı konuşmada 29 Ekim 1923 tarihinin Türk milleti için bir dönüm noktası olduğunu belirterek, "Cumhuriyet vizyonuyla, sadece ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyal altyapısı değil, milletimizin kaderi yeniden şekillenmiştir. Cumhuriyet aynı zamanda bir modernleşme projesidir. Aklı, bilimi, demokrasi anlayışını, hukukun üstünlüğünü ve eşitlik ilkesini merkeze alan Türkiye Cumhuriyeti, her zaman çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmayı hedef edinmiştir." dedi.
 
Türkiye bölgede bir barış ve istikrar adası olduğunu vurgulayan Şen, "Yerel, bölgesel ve küresel sorunlara, mümkünse çok taraflı mekanizmalar ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde ve gerekirse tek başımıza da hayırsever, yapıcı ve kalıcı çözümler bulmaya çalışıyoruz. Ortadoğu, Ege, Akdeniz, Karadeniz, Balkanlar, Kafkaslar ve ötesinde çatışmaların önlenmesine, istikrarın yaygınlaştırılmasına, barışın tesis edilmesine ve refahın artmasına önemli katkılarda bulunuyoruz." ifadesini kullandı.
 
- "Almanya özel konuma sahip ülke"
Konuşmasında iki ülke ilişkilerine de değinen Büyükelçi Şen, Almanya'yı Türkiye için derin ve çeşitli ilişkilerin sürdürüldüğü çok özel bir konuma sahip bir ülke olarak niteledi.
 
Kovid-19 salgınına rağmen 2020'de iki ülke arasındaki ticaret hacminin 38 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Şen, bu rakamın bu yıl sonunda 40 milyar doları aşmasının beklendiğini kaydetti.
 
Türkiye ve Almanya'nın yakın bölgelerdeki sorunlu noktalarda barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik uluslararası çabalara ortaklaşa katıldığına dikkati çeken Şen, Balkanlar ve Afganistan'ın bunun en güncel örnekleri olduğunu dile getirdi.
 
Büyükelçi Şen Türkiye'nin, önündeki engeller ne olursa olsun, AB'ye tam üyelik stratejik hedefine bağlılığını sürdürmekte olduğunu vurgulayarak, "Almanya burada özellikle önemlidir. Çünkü Almanya, Türkiye ile birlikte AB'nin küresel sorunları geçmişte ve gelecekte çok daha başarılı bir şekilde karşılayabileceği vizyonunu öne çıkarabilecek kapasitededir. Öte yandan sınırlarımız içinde ve dışında başta PKK, DEAŞ ve FETÖ olmak üzere birçok terör örgütüne karşı yürüttüğümüz mücadele temelde Almanya'daki güvenliği ve kamu düzenini de doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle terörle mücadelede iş birliğimizi geliştirmek sadece dostluğun değil, ittifakımızın ve ortak çıkarlarımızın da bir gereğidir." değerlendirmesinde bulundu.
 
- "Irkçılık ve yabancı düşmanlığı tehdidi en büyük güvenlik sorunu olmaya devam ediyor"
Mölln, Solingen, Hanau gibi ırkçı saldırılarda ve terör örgütü NSU'nun korkunç seri cinayetlerinde Almanya'da bugüne kadar 50'den fazla Türk kökenlinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Şen, "Almanya'da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı tehdidi en büyük güvenlik sorunu olmaya devam ediyor. Ve ne yazık ki bu ülkede Türklerin ve diğer göçmenlerin her gün yaşadığı birçok ayrımcılık vakası hala var." dedi.
 
Büyükelçi Şen; İslamofobi, antisemitizm, göçmen düşmanlığı, her türlü nefret ve ayrımcılıkla her şekilde mücadele edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği oda-borsa müşterek yönetim kurulu toplantısı Aksaray Türk Otağı’ında yapıldı. Toplantıya iş dünyasının önemli ismimleri katılırken Almanya’dan davet edilen Mehmet Kocagöl’ün özel misafir olarak toplantıda bulunması bölgede heyecan yarattı. 

İş dünyasının gündemdeki en önemli sorunları görüşülürken geleceğe yönelik dilek ve temenniler dile getirildi. Toplantı sonrası Aksaraylı işadamları ile özel görüşmelerde bulunan Türk-Alman Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kocagöl, “Aksaray hem Ankara’nın siyasetini, hem de Adana’nın bereketli topraklarını kontrol eder. Aksaray’ın bu gücü vardır ve devam edecektir. Uluslararası alanda ise ticaretin dili ve dini olmaz, yeterki alıcı ile satıcı bir pazarda buluşmayı başarabilsin. Doğup büyüdüğümüz bu toprakların kalkınması için üretimlerinin dış pazarlara ulaşmasına yardım için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz, bazen bütün günümü Türk ürünlerinin tanıtımı ile geçiriyorum” dedi.
 
Daha sonra Aksaray basını ile buluşarak değerlendirmelerde bulunan Türk-Alman Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kocagöl, Önümüzdeki dönem çetin geçecek. Korona virüs döneminde dışa açılanlar, imalat ve pazar arayışlarında atılım yapanlar daha sıhhatli bir iktisadi bünyeye sahip olan firmalar ortaya çıkacaktır. Ancak ihtiyar tarihin hep söyleye geldiği gibi bu da geldi, buda geçecek” şeklinde görüş belirtti.
 
Kocagöl Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kocagöl daha sonra Ankara ve İstanbul’daki görüşmelerini tamamlayarak Almanya’ya döndü.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye’nin köklü kulüplerinden Fenerbahçe’nin taraftarı dünyanın dört bir yanında takımlarını takip etmekten büyük zevk alıyorlar. Ancak hiç kimse Zafer Baştürk kadar ilginç bir sevgiyi ortaya koyamıyor. Almanya’nın Würzburg şehrindeki Uşaklı ünlü terzi Zafer Baştürk ismini soranlara Zafer Fenerbahçe Baştürk diyerek müşterilerini hem neşelendiriyor, hemde Türk futbolu ve Türkiye üzerine  sohbet açılmasını sağlıyor. Ayhaber’e konuşan Uşaklı Zafer Baştürk, “Yakında soyadıma Fenerbabahçe’yi de ekleteceğim. Konu ile ilgili bir avukat ve gazeteci ile konuştum çok ilginç buldular. Bu isteğimi hem Fenerbahçe kulübü ile, hem de Würzburg şehir idaresi ile görüşüyorum. Kendileri açısından sorun yoksa bu soyadı benim için şereftir. Benim Fenerbahçeli doğduğumu dair binlerce şahidim var. Ben şov yapmıyor, Fenerbahçe aşkımı bütün dünya duysun istiyorum. Bu aşk anlatılmaz ve sadece yaşanır. Benim adım zaten binlerce müşterim arasında Fenerbahçe olarak anılıyor ve takımım için canımı veririm. Çünkü Fenerbahçe’yi tanıyan çok sayıda Alman müşterim de var.” diyor.

 

 

 

Zafer Baştürk futbola olan sevgisinden bahsederken “Elbette Alman futbolunu da takip ediyorum ancak Fenerbahçeli olmak ve onun sevgisini kalbiyin en sıcak köşesinde bir ömür taşımak taşımak bir başka oluyor.” şeklinde konuştu.

UNESCO 2021'İ  Türk dilinin büyük ozanı Yunus Emre'yi anma ve kutlama yılı ilan etmiştir.  Bu yıl Türkiye'de YUNUS EMRE VE TÜRKÇE YILI olarak kutlanmaktadır

Yunus Emre Türk halkına; “Yoksulları hoşnut tutacaksın, zulümden elini, haramdan dilini çekeceksin. Beş parmağını kendi ağzına doldurmak için kullanmayacaksın; birini kesip yoksula vereceksin. Kendini herkesten alçak tutacak, yeni elbiseler giymeyecek, döşeğini toprak, yastığını taş eyleyeceksin. Yatıp uzanıp vücudunu semirtmeyeceksin. Kimsenin arkasından konuşmayacak, kimsenin sözünü kimseye demeyeceksin.ˮ öğütlerini vermiştir. (1)

Yunus Emre’nin 1250-1320 yılları arasında, Porsuk Çayı’nın Sakarya’ya karıştığı Sarıköy’de yaşadığı söylenir. Anadolu’nun birçok yerinde onun mezarı vardır. Halkımız çocuklarına, köylere onun adını vermiş, onun ağzından şiirler söylemiştir.

Yunus bir tasavvuf şairidir. Tasavvuf anlayışına göre; tarikata, Tanrı yoluna girenlerin, kitaplardan öğrendikleri bilgilerden sıyrılıp, doğrudan doğruya Tanrı’dan gelecek bilgiye açık olmaları gerekir. Tanrı’ya kitap bilgileri ile değil, Tanrı aşkı ile ulaşılır.

Yunus Emre, Taptuk Emre’nin tekkesine, kırk yıl odun taşıyarak hizmet etmiş, tekkeye odunun eğrisini bile sokmamıştır. Daha sonra şeyhinin düşüncelerini yaymak için gurbete çıkmış, Anadolu’yu, Azerbeycan’ı, Kafkasya’yı ve Şam’ı dolaşmıştır.

 

Taptuk’un tapusunda 

Kul olduk kapısında 

Yunus miskin çiğ idik 

Piştik elhamdülillah

 

Vardığımız illere

Şol safa gönüllere 

Baba Taptuk manisin

Saçtuk elhamdülillah

 

   Yunus Anadolu köylüsünün ağzından şöyle konuşur:

 

Acep dünyada varm’ola 

Şöyle garip bencileyin

Bağrı yanık gözü yaşlı

Şöyle garip bencileyin

 

   Yunus yazgısına kafa tutar, acıyı bal eyler.

 

Ben yürürüm yane yane

Aşk boyadı beni kane

Ne âkilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

 

Kâh eserim yeller gibi 

Kâh tozarım yollar gibi 

Kâh coşarım seller gibi 

Gel gör beni aşk neyledi

   Tüm insanlardan sevgi, dostluk ve işbirliği bekler.

 

Gelin tanış olalım 

İşi kolay kılalım 

Sevelim, sevilelim 

Dünya kimseye kalmaz

 

   Ona göre bir gönüle girmek hacca gitmekten iyidir.

 

Yunus Emre der hoca 

Gerekse bin var hacca 

Hepisinden iyice 

Bir gönüle girmektir

 

   Yunus’a göre bir insana kötülük etmek, günahların en büyüğüdür.

 

Bir kez gönül yıktın ise 

Bu kıldığın namaz değil 

Yetmiş iki millet dahi 

Elin yüzün yumaz değil

 

   Yunus kin ve nefreti kabul etmez. İnsanları eşit ve kardeş görür.

 

Adımız miskindir bizim 

Düşmanımız kindir bizim 

Biz kimseye kin tutmayız 

Kamu âlem birdir bize

 

   Yunus’a göre bütün din kitaplarının tek anlamı; kendimiz için istediğimizi başkası için de istemektir.

 

Sen sana ne sanırsan 

Ayruğa da onu san 

Dört kitabın manası 

Budur eğer var ise

 

   Yunus dindardır. Tanrısını, insanın dışında değil, içinde bulur.

 

Bu tılsımı bağlayan 

Türlü dilde söyleyen 

Yere göğe sığmayan 

Sığmış bu can içinde

 

Çok aradım özledim 

Yeri göğü aradım 

Çok aradım bulmadım 

Buldum insan içinde

 

   Yunus evrensel bir ozandır. Irk, din, dil, renk ve inanç farkı gözetmez.

 

Dünya benim rızkımdır 

Halkı benim halkımdır

 

 

   Genç yaşta bu dünyadan göçenlere acır, kıyamaz.

 

Bu dünyada bir nesneye 

Yanar içim göynür özüm 

Yiğit iken ölenlere 

Gök ekini biçmiş gibi

 

   Yunus’un şiirleri zulme, haksızlığa, adaletsizliğe ve sömürüye bir başkaldırıdır.

 

Şunlar ki çoktur malları 

Gör nice oldu hâlleri 

Sonucu bir gömlek giymiş 

Anında yoktur yenleri

 

   Yunus’un dervişliği şairliğinden ayrılmaz. Dervişliğin ana ilkesi kendini bilmek ve kendini yenmektir. 

 

Dervişlik dedikleri 

Hırka ile taç değil 

Gönlünü derviş eden 

Hırkaya muhtaç değil

 

   Yunus sözün önemini ve etkisini çok iyi bilir.

 

Sözünü bilen kişinin

Yüzünü ak ede bir söz 

Sözü pişirip diyenin 

İşini sağ ede bir söz

 

Söz ola kese savaşı 

Söz ola kestire başı 

Söz ola ağulu aşı 

Balıla yağ ede bir söz

 

   Yunus aşk der, dost der. O tepeden tırnağa âşıktır.

 

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni 

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni

 

Ne varlığa sevinirim 

Ne yokluğa yerinirim 

Aşkın ile avunurum 

Bana seni gerek seni

 

   Yunus bazen Tanrı’nın adaletinden şüphe eder; hem beni yaratırsın, hem yapacağımı da bilirsin, sonra da günahlarımı tartıp beni yakmak istersin, der.

 

    Kıl gibi köprü gerersin geç deyi

    Gel seni sen tuzağımdan seç deyi

 

    Kıl gibi köprüden âdem mi geçer

    Ya düşer ya dayanır yahut uçar

    Kulların köprü yaparlar hayr içün

    Hayrı budur ki geçerler seyr içün

 

    

   Yunus’un yaşadığı yıllarda Molla Kasım diye biri varmış. Ona, Yunus’un şiirlerini yazılı olarak getirmişler. Molla Kasım her okuduğu şiiri dine, şeriata aykırı bularak yakıyormuş. Binlercesini yaktıktan sonra, kalanını da suya atmaya başlamış. Derken bir şiir onun dikkatini çekmiş:

 

Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme 

Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.

 

   Molla Kasım bunu görür görmez Yunus’un büyüklüğünü anlamış ve yakmadığı, atmadığı şiirleri bir hazine gibi saklamış. Onun için şiirlerinden binlercesini göklerde melekler, binlercesini denizdeki balıklar, kalan binlercesini de insanlar söylermiş.

   Yunus Emre hepimizin ortak değeridir. O, anadilimiz Türkçeyi yüceltmiştir. Bizi birliğe, dirliğe ve barışa çağırmıştır. Onun şiirleri softalığa; ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen çağdışı zihniyete, dinimizi siyasete ve ticarete alet etmeye kalkışanlara, ılımlı İslam düşüncesini yaymak isteyenlere, Batı Müslümanlığını tezgâhlayanlara karşı en büyük yanıttır.

   O saf, içten, Tanrı ve insan aşkıyla dolu bir Anadolu Müslümanıdır. Asırlar öncesinden bize selam yollamaktadır:

 

Biz dünyadan gider olduk

Kalanlara selam olsun 

Bizim için hayır dua

Kılanlara selam olsun

 

Selam olsun Yunus Emre dedemize. Selam olsun; barışa, dostluğa ve kardeşliğe...

 

 

Yararlanılan kaynak:

Sabahattin Eyüboğlu, Yunus Emre / Cem Yayınevi, 1972, İstanbul 

Adnan Binyazar, Halk Anlatıları, Anadolu Verlag, 2004

Bahattin Gemici, İki Ülke Arasında, Öğretmen Dünyası, 2018, Ankara

- Ülker Stadı'ndaki mücadele saat 19.45'te başlayacak
- Avrupa kupalarında 234. maçına çıkacak sarı-lacivertliler, bugüne dek oynadığı maçlarda 86 galibiyet, 49 beraberlik ve 98 mağlubiyet yaşadı.
 

İSTANBUL (AA) - Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi D Grubu ikinci maçında yarın Yunanistan'ın Olympiakos ekibini ağırlayacak.

Ülker Stadı'nda oynanacak mücadele saat 19.45'te başlayacak. Müsabaka, Exxen dijital platformundan canlı yayınlanacak.

Sarı-lacivertliler, müsabaka öncesi Süper Lig'de Hatay deplasmanından galip ayrılarak haftayı lider kapatmış ve moral depolamıştı.

Grubundaki ilk maçında deplasmanda Almanya'nın Eintracht Frankfurt takımıyla 1-1 berabere kalan ve oynadığı futbolla taraftarını sevindiren Fenerbahçe, Olympiakos'u da yenerek grubunda avantaj yakalamak istiyor.

Konuk Olympiakos ise ilk maçında Royal Antwerp'i 2-1 yenmeyi başarmıştı.

- Fenerbahçe'de 8 eksik

Fenerbahçe, Olympiakos karşısında 8 futbolcusundan yararlanamayacak.

Sarı-lacivertlilerde sakatlıklarını atlatan ancak henüz takımla çalışamayan İrfan Can Kahveci, Nazım Sangare ve Jose Sosa'nın yanı sıra sakatlıkları bulunan Serdar Aziz ve Marcel Tisserand karşılaşmada forma giyemeyecek.

Bu isimlerin yanı sıra teknik direktör Vitor Pereira, UEFA listesinde yer almayan Miguel Crespo, Burak Kapacak ve Serdar Dursun'dan da yararlanamayacak.

- Fenerbahçe, Avrupa'da 234. kez sahne alacak

Olympiakos'u konuk edecek Fenerbahçe, Avrupa kupalarında 234. kez sahne alacak.

Avrupa kupalarında 45. sezonunu geçiren sarı-lacivertli takım, oynadığı 233 karşılaşmada 86 galibiyet, 49 beraberlik ve 98 mağlubiyet yaşadı.

Bu maçlarda fileleri 291 kez havalandıran Fenerbahçe, kalesinde ise 341 gol gördü.

- "Kupa 2"de 120. müsabaka

Fenerbahçe, "Kupa 2" olarak adlandırılan UEFA Kupası ile UEFA Avrupa Ligi'nde 120. maçını oynayacak.

Bu kulvarda 119 karşılaşmaya çıkan sarı-lacivertliler, 51 galibiyet, 28 beraberlik ve 40 yenilgi yaşadı.

Söz konusu müsabakalarda 161 kez ağları sarsan Fenerbahçe, kalesinde ise 153 gole engel olamadı.

- Vitor Pereira yönetiminde Avrupa'da 20. maçına çıkacak

Fenerbahçe, Portekizli teknik direktör Vitor Pereira yönetiminde Avrupa arenasında 20. kez sahne alacak.

Sarı-lacivertli takım, Pereira yönetiminde Avrupa kupalarında oynadığı 19 karşılaşmada 9 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet yaşadı.

Bu maçlarda fileleri 26 kez havalandıran Fenerbahçe, kalesinde ise 21 gol gördü.

Göztepe maçı sonrası çok duygusal bir toplantı yapan Fatih Terim'in TT Stadı'na istifası cebinde geldiği ortaya çıktı.
 
Tecrübeli teknik adam, karşılaşma sonrası Başkan Burak Elmas'la bir araya geldi. İkili yaklaşık 1.5 saat baş başa görüşme yaptı.
 
Son zamanlarda özellikle sosyal medyada hakkında yapılan sert eleştiriler nedeniyle çok sıkıntılı olan Terim'in Başkan Elmas'a içini döktüğü ve çok çarpıcı ifadeler kullandığı belirlendi.
 
"BİR SANİYE DÜŞÜNMEM, GİDERİM"
Fatih Terim'in "Galatasaray'ın aldığı kötü bir skora benden fazla kimse üzülemez... Eğer kulübüme zarar verdiğimi hissedersem bir saniye bile düşünmem ve giderim" dediği ifade edildi.
 
Başkan Elmas'ın ise Terim'e desteğini sürdürdüğü ve "Biz bu yola beraber çıktık. Sana güvenimiz sonsuz. Bu yolun sonunda büyük başarılara ulaşacağız" diye konuştuğu öğrenildi.
 
Haber ve Resim: Aksam ve Takvim Gazeteleri

Alman İş ve Eğitim Enstitüsü işbirliğiyle SV Waldhof Mannheim 07, 6 Ekim 2021 Çarşamba günü saat 18:00’de Carl-Benz Stadyumu’nda Türkspor Mannheim ile bir yardım maçı düzenliyor. Sözkonusu yardım maçı, Schieß Tore gegen Rassismus – Irkçılığa karşı gol at! başlığı altında, DTI’nin Anayasa Günü kapsamında düzenlediği çeşitli etkinliklerden birini oluşturuyor. 

 
Bu özel hazılık maçıyla iki spor klübü, önemli bir taahütte bulunmuş ve yabancı düşmanlığına karşı açık bir sinyal vermiş oluyorlar. 
 
Yardım maçından elde edilecek tüm gelir, DTI’nin demokrasi, Almanca dil eğitimi ve mesleki bilgilendirme/yönlendirme konularında yürüttüğü eğitim odaklı projeler için kullanılacaktır. Projelerle ilgili ayrıntılı bilgilere aşağıdaki dosyadan ulaşabilirsiniz: 
 
7 EUR (tam), 5 EUR (indirimli) ve 3 EUR (12 yaşına kadar olan çocuklar) kategorilerindeki biletlere hemen şimdi SV Waldhof Mannheim Online-Shop, Waldhof Welt veya Wasserturm Fanshop’tan adresinden ulaşabilirsiniz.
 
DTI ve iki spor kulübü destek amaçlı düzenlenen hazırlık maçına katılımınızdan ve desteğinizden dolayı çok teşekkür eder!